MUĞNİ’L-MUHTAC

NAMAZ  /  RÜKÜNLER

 

SEKİZİNCİ RÜKÜN: İKİ SECDE ARASINDA HAREKETSİZ BİR ŞEKİLDE OTURMAK

 

Namazın sekizinci rüknü iki secde arasında hareketsiz bir şekilde oturmaktır.

Secdeden doğrulurken bundan başka bir şeye niyet etmemiş olmak, bu oturuşu ve rükudan sonra ayakta dikilmeyi [itidaH] uzun tutmamak gerekir.

 

İki secde arasındaki oturuşun en kamil şekli şöyledir: Kişi tekbir alır, sol ayağını yayıp sağ ayağını dikerek oturur, ellerini diz kapaklarına yakın bir yere koyar, parmaklarını açar. Bu esnada şu duayı okur: Rabbiğfirli verhamni vecburni verfa'ni verzukni vehdini ve afini. Daha sonra ilk secdede olduğu gibi secde eder.

 

Meşhur olan görüşe göre secdeden ayağa kalkmanın söz konusu olduğu her rekatta ikinci secdeden sonra hafif bir oturuş yapmak sünnettir.

 

A. İKİ SECDE ARASINDA OTURMANIN FARZ OLMASI

B. İKİ SECDE ARASINDA OTURUŞUN EN AZI

C. iKi SECDE ARASINDAKi OTURUŞUN EN KAMİL ŞEKLİ

D. DİNLENME OTURUŞU

 

A. İKİ SECDE ARASINDA OTURMANIN FARZ OLMASI

 

Namazın sekizinci rüknü iki secde arasında hareketsiz bir şekilde oturmaktır.

Namazın rükünlerinin sekizincisi -namaz nafile bile olsa- iki se cde arasında hareketsiz bir şekilde oturmaktır. Bunun delili "namazını düzgün kılamayan şahsa Nebi {s.a.v.)'in namazın kılınışını öğrettiği hadis"tir.

 

[*] - Buhar! ile Müslim' de şu hadis bulunmaktadır: Nebi (s.a.v.) başını secdeden kaldırdığında dimdik oturur hale gelmedikçe ikinci secdeyi yapmazdı. (Buhari, Ezan, 792; Müslim, Ezan, 1110)

 

Bu hadis Ebu Hanife'nin şu görüşünü reddetmektedir: "Kişi başım kılıcın keskin ucu kadarcık bile yerden kaldırsa bu yeterli olur."

 

 

B. İKİ SECDE ARASINDA OTURUŞUN EN AZI

 

Secdeden doğrulurken bundan başka bir şeye niyet etmemiş olmak, bu oturuşu ve rükudan sonra ayakta dikilmeyi [itidali] uzun tutmamak gerekir.

 

Kişinin secdeden doğrulurken başka bir şeye niyet etmemesi gerekir. Bir şeyden korkarak başını kaldırsa bu yeterli olmaz, yeniden secdeye dönmesi gerekir.

 

Bu oturuşu ve rükudan sonraki dikilmeyi uzun tutmamak gerekir; çünkü bunlar bizatihi yapılması amaçlanmayan, bir rüknü diğerinden ayırmak için yapılan kısa rükünlerdir. Sehiv secdesi bahsinde bu rükünleri uzun yapmanın hükmü ele alınacaktır.

 

İki secde arasında oturmanın en azı budur.

 

 

C. iKi SECDE ARASINDAKi OTURUŞUN EN KAMİL ŞEKLİ

 

İki secde arasındaki oturuşun en kamil şekli şöyledir: Kişi tekbir alır, sol ayağını yayıp sağ ayağını dikerek oturur, ellerini diz kapaklarına yakın bir yere koyar, parmaklarını açar. Bu esnada şu duayı okur: Rabbiğfirli verhamni vecburni verfa'ni verzukni vehdini ve afini. Daha sonra ilk secdede olduğu gibi secde eder.

 

İki secde arasındaki oturuşun en kamil şekli şöyledir:

1) Kişi, secdeden başını kaldırmaya başladığı anda -ellerini kaldırmaksızın- tebir alır. Bunun delili Buhari ve Müslim'in rivayet ettiği hadislerdir. (Buhari, Ezan, 738; Müslim, Salat, 860. )

 

2) Otururken kişi sol ayağını yere yayıp sağ ayağını dikerek oturur. Bunun açıklaması ileride gelecektir. Bu konuda Tirmizi hadis rivayet etmiş ve bunun hasen-sahih olduğunu söylemiştir. (Tirmizi, Ebvabü's-salat, 260)

Ayrıca bu oturmanın arkasından hareket [yani ikinci secde] geleceği için bu şekilde oturmak daha uygundur. Çünkü bu tetikte [her an hareket etmek üzere] bir oturuştur.

 

Buveyti'nin Şafii'den rivayetine göre kişi iki secde arasında topukları üzerine oturur; ayaklarının sırtı yere gelir. Daha önce de belirttiğimiz üzere bu müstehap olan bir oturuş şeklidir. Bununla birlikte sol ayağını yayıp sağ ayağını dikerek oturmak daha faziletlidir.

 

3) Kişi iki secde arası oturuşta ellerini baldırlarının üzerinde diz kapaklarına yakın bir yere; parmak başları diz kapakları ile aynı hizaya gelecek şekilde koyar. Parmaklarını secdedeki ve diğer pozisyonlardaki durumuna kıyasla kıble yönüne doğru yayar. Rafii ve

Nevevl'nin belirttiğine göre parmak başlarının diz kapağı üzerinde bükülmesinin [parmakların dizi kavramasının] bir sakıncası yoktur. İbn Yunus bu görüşe tepki göstermiş ve "bunun terk edilmesi gerekir; çünkü bu parmakların kıbleye çevrilmesini zedeler" demiştir.

 

Kişinin iki secde arasındaki oturuşta kollarını yere doğru salması, kıyamda iken ellerini yanlara doğru salması gibidir. Bunun hükmü ileride -inşaallah- gelecektir.

 

4) Namaz kılan kişi iki secde arasında şu duayı okur:

 

Rabbiğfirli verhamni vecburni verfa'ni verzukni vehdini ve afini.

 

Bu duayı okumanın nedeni Ebu Davud ve -kalan kısmını- İbn Mace'nin rivayet ettiği hadistir. (Ebu Davud, Salat, 850; İbn Mace, İkametü's-salat, 898)

 

EI-Muharrer ve Şerhu'l-kebir'de "verfa'ni verhamni" sözleri bulunmamaktadır. er-Ravda'da da "verfe'ni" ifadesi bulunmamaktadır. İhya'da "ve Minı" ifadesinden sonra "va'funi" [beni affet] ifadesi de yer almaktadır. Cürcanl'nin Tahrfr adlı eserinde ise dua şu şekildedir: "rabbiğfir verham ve tecavez amma ta'lemu, inneke ente'l-eazzu'l-ekrem".

 

[*] - Müsliriı'in bir rivayetinde yer aldığına göre bir adam Nebi {s.a.v.)'e gelerek "Ey Allah'ın resulü! Rabbim'den bir şey isteyeceğimde ne diyeyim?" diye sordu. Nebi (s.a.v.) şöyle cevap verdi: Şöyle de: ''Allahümmeğfir li verhamni ve afini verzukni'' Bunlar senin için dünya ve ahiretin hayırlarını toplamaktadır.

 

Bu hadiste yer alan dualar şu açıdan dünya ve ahiretin hayırlannı toplamaktadır: Bağışlamak günahı örtmek demektir. Afiyet belanın uzaklaştırılması demektir. Rızık iki türlüdür: Zahir olanı bedenin azıklan gibi rızıklardır, batın olanı ise kalp ve nefisler için olan ilimirfandır.

 

5) Daha sonra kişi ilk secdede olduğu gibi secde eder. Yani el-Muharer'de ifade edildiği üzere [ilk secdeyi] secdenin en azı veya en kamil şekillerinden hangisine göre yaptıysa ikincisini de öyle yapar.

 

Not:

[Soru]: Namazda başka rükünlerin değil de yalnızca secdenin iki defa yapılmasının hikmeti nedir?

 

[Cevap]: [Buna çeşitli cevaplar verilmiştir. Bunların bir kısmı şöyledir:]

 

Birinci cevap: Hüküm koyucu olan Allah secdede dua yapmayı emretmiş ve bunun kabul edilmeye layık bir dua olacağını bildirmiştir. İşte kişi duasına Allah'ın icabet etmesine şükretmek için ikinci defa secde yapar. Nitekim şu bilinen bir durumdur:

Kişi hükümdardan bir şey ister de kralona verirse kişi buna teşekkür eder.

 

İkinci cevap: Alçakgönüllülüğü en etkili bir şekilde ifade eden pozisyon [ayakta durma veya rüku değil] secde halidir.

 

Üçüncü cevap: Kişi [namazda] Allah'ın huzuruna yükselip kıyamda durduktan ve rüku yaptıktan sonra secde yapmış ve hizmette en son sınıra ulaşmıştır. Bu sebeple Allah onun secdeden sonra oturmasına izin vermiş, kul da kendisini seçmesi sebebiyle Allah'a şükretmek için ikinci defa secde yapmıştır.

 

Dördüncü cevap: Nebi {s.a.v.} miraca çıktığında ayakta olan melekler ona ayakta selam verdiler. Sonra Hz. Muhammed'i {s.a.v.} gördükleri için Allah'a şükür secdesi yaptılar. Rükuda olan melekler rükudan başlarını kaldırarak Nebi {s.a.v.)'e selam verdiler sonra onu gördükleri için Allah'a şükür secdesi yaptılar. Bu yüzden namazdaki secde ikişer ikişer olmuştur. Secdede olan melekler de secdeden başını kaldırıp ona selam vermişler, sonra da onu gördükleri için şükür secdesi yapmışlardı. Melekler hangi durumda iseler Allah bu ümmete de mutlaka onların haline uygun bir ibadet meşru kılmıştır. Bu görüşü Kurtubi ileri sürmüştür.

 

Beşinci cevap: İki defa secde yapmak; insanın yerden yaratıldığı ve sonunda ona döneceğine işarettir.

 

Yukarıdaki soruya bunun dışında başka cevaplar da verilmiştir. Nevevi iki secdeyi tek bir rükün olarak kabul etmiştir. El-Beyan' da bu "sahih görüş" olarak nitelenmiştir. Daha doğrusu -el-Vasft'te belirtildiği üzere- iki secdenin iki rükün kabul edilmesidir. Bu görüş ayrılığının etkisi -el-Kifaye'de de belirtildiği üzere- şurada görülür: İmama uyan kişi namaz fiillerini imamdan önce veya sonra yapsa onun namazının hükmü nedir? Bunun cevabını yedinci rükün olan secde meselesinde belirtmiştik.

 

 

D. DİNLENME OTURUŞU

 

Meşhur olan görüşe göre secdeden ayağa kalkmanın söz konusu olduğu her rekatta [yani birinci ve üçüncü rekatlarda] ikinci secdeden sonra hafif bir oturuş yapmak sünnettir.

 

[Birinci ve üçüncü rekatlarda, ikinci secdeden sonra ayağa kalkmadan önce dinlenme oturuşu yapmanın sünnet olup olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Meşhur olan görüşe göre, secdeden ayağa kalkmanın söz konusu olduğu, bütün rekatlarda ikinci secdeden sonra hafif bir dinlenme oturuşu yapmak sünnettir. Bu peşinden teşehhüdün gelmediği ve kişinin oturarak namaz kılmadığı rekatlarda söz konusu olur.

 

[*] - Bu görüşün delili Buhari'nin rivayet ettiği hadistir. (Buhari, EZan, 824)

 

[İkinci görüş]: dinlenme oturuşu sünnet değildir.

 

[*] - Bu görüşün delili Vail b. Hucr'un rivayet ettiği şu hadistir: Nebi {s.a.v.} secdeden başını kaldırdığında ayağa kalkarak doğrulurdu.

 

Birinci görüş sahipleri bu ikinci görüşe şöyle cevap vermişlerdir: Vail'in rivayet ettiği hadis gariptir veya bu şekilde ayağa kalkmanın caiz olduğunu göstermek için Nebi (s.a.v.) böyle yapmıştır.

 

Metindeki "her rekat" ifadesi farz ve nafile tüm namazları kapsamaktadır ki doğru olan da budur.

 

Bunun kapsamından tilavet ve şükür secdesinden kalkmak dışarıda bırakılmıştır. Bu konu ileride gelecektir.

 

"Kişinin ayağa kalktığı" ifadesi ile kastedilen fiilen ayağa kalkmak mıdır yoksa ayağa kalkmanın meşru olması mıdır? Beğavi fetvalarında birincisini açık olarak şu şekilde ifade etmiştir: Kişi dört rekatlık bir namazı bir teşehhüdle kılsa namazın her rekatında dinlenme oturuşu yapar; çünkü dinlenme oturuşu tek sayılı rekatlarda bulunduğuna göre normalde teşehhüdün olduğu rekatta olması daha önceliklidir.

 

Dinlenme oturuşunu imam yapmasa, imama uyan kişi yapsa onun imamdan geri kalmasının bir zararı olmaz; çünkü bu kısa sürelidir. Mesele bu yönü ile "imama uyan kişinin ilk teşehhüdü terk etmesi" konusundan ayrılır.

 

Dinlenme oturuşunun iki secde arasındaki oturuştan daha uzun olması mekruhtur. Bu et-Tetimme' de belirtilmiştir.

 

Bu ifadeden anlaşıldığına göre dinlenme oturuşunu uzatmak namazı bozmaz. Nitekim bazı çağdaşları kendisine muhalefet etmiş olmakla birlikte Hocam Remli de bu şekilde fetva vermiştir. Daha doğru olan görüşe göre bu dinlenme oturuşu iki rekatı birbirinden ayıran bir fiildir, ne birinci re kattan ne de ikinci rekattandır.

 

Kişinin secdeden kıyama kalkarken tekbiri uzatması sünnettir, ancak iki tekbir alması sünnet değildir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

9,10 ve 11. RÜKÜN TEŞEHÜD VE SALAVAT GİRİŞ