NAMAZ / RÜKÜNLER |
DOKUZ, ON ON BİRİNCİ
RÜKÜNLER: TEŞEHHÜD, OTURMA, NEBİ (s.a.v.)'E SALAVAT OKUMA
D. TEŞEHHÜDÜN ŞEKLİ
Teşehhüd duasının en
kamil şekli meşhurdur [herkesçe bilinmektedir].
Teşehhüdün en azı şudur:
Et-Tehiyyatü lillahi,
selamün aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh. Selamun aleyna ve
ala İbadillahi's-salihin. Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden
Resulullah.
[Zayıf] bir görüşe göre
"ve berekatühü" ve "salihin" ifadeleri zikredilmez. Kişi
"ve enne Muhammeden Resuluhü" der.
Ben [Nevevi] derim ki:
Daha doğru olan "ve enne Muhammeden Resulullah" ifadesidir. Müslim'in
sahihinde ifade bu şekildedir. Allah daha iyi bilir.
A. TEŞEHHÜDÜN EN KAMİL ŞEKLİ
B. TEŞEHHÜDÜN EN AZI
A. TEŞEHHÜDÜN EN KAMİL
ŞEKLİ
Teşehhüd duasının en
kamil şekli meşhurdur [herkesçe bilinmektedir].
Teşehhüdün en kamil
şekli hadislerde farklı ifadelerle yer almıştır.
İmam Şafii bu konuda İbn
Abbas'ın (r.a.) rivayetini esas almıştır.
[*] - İbn Abbas şöyle
demiştir: Allah Resulü (s.a.v.) bize teşehhüdü öğretirken şöyle diyordu:
Et-Tehiyyatü el-mübarekat, es-Salavatü et-tayyibatullahi, esselamu aleyke
eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh, esselamu aleyna ve ala
ibadillahi's-salihin, eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden
Resulullah. (Şafii, el-Ümm, I, 117)
Anlamı: Mübarek selamlar, en güzel
salavatlar Allah'a aittir. Ey Allah'ın nebisİ! Selam, Allah'ın rahmeti ve
bereketi senin üzerine olsun. Selam bizim ve Allah'ın Salih kullarının üzerine
olsun. Ben şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik
ederim ki Muhammed onun elçisidir.
[*] - Müslim'in İbn Mesud'dan
(r.a.) rivayet ettiği teşehhüd ise şöyledir: Et-Tehiyyatü lillahi ve's-salavatü
ve't-tayyibat. Esselamu aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekatüh.
Esselamu aleyna ve ala ibadillahissalihin, eşhedü en la ilahe illallah ve
eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluh. (Müslim, Salat, 895)
[*] - Hz. Ömer' den
rivayet edildiğine göre teşehhüd şöyledir: Et-Tehiyyatü lillahi, ez-Zakiyatü
lillahi, es-Salavatü lillah. Esselamu aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi
ve berekatüh. Esselamu aleyna ve ala ibadillahissalihin, eşhedü en la ilahe
illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluh. (Muvatta, Salat, 207)
İmam Şafil; içinde
diğerlerine ek olarak "el-mübarekat" ifadesi geçmesi ve
"tehiyyeten min indillahi mübareketen tayyibeten" [Nur, 61] ayetinin
ibaresine uyması ve İbn Mesud'un teşehhüdünden daha sonra olması itibarıyla İbn
Abbas rivayetini tercih etmiştir.
Nevevİ şöyle demiştir:
Bunların hepsi yeterli olup hangisi söylenirse teşehhüdün en kamil hali
gerçekleşmiş olur. Bunlar içinde en sahihi İbn Mesud'un sonra İbn
Abbas'ınkisidir. Şafii'nin İbn Abbas rivayetini tercih etmesinin gerekçesi ise
belirtilen sebeplerdir.
Yani İbn Abbas'ın
rivayetini daha faziletli olduğu için tercih etmiştir.
B. TEŞEHHÜDÜN EN AZI
Teşehhüdün en azı şudur:
Et-Tehiyydtü lilldhi, selamün aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullahi ve
berekatüh. Selamun aleyna ve ala ibadillahi's-salihin. Eşhedü en Ia ilahe
illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resulullah.
1. Teşehhüdde
el-Mübarekat, es-Salavat ve et-Tayyibat ifadelerinin okunmaması
Nevevİ el-Mecmu'da şöyle
demiştir: Bunun sebebi el-Mübarekat ve onu izleyen diğer ibarelerin bazı
rivayetlerde yer almamasıdır.
Buna şu yönden itiraz
edilmiştir: el-Mübarekat ifadesinin zikredilmemesi sahih olup Buhar! ve
Müslim'de yer almaktadır; ancak es-Salavat ve't-tayyibat ifadesinin
düşürülmesine gelince, zikredilen teşehhüdler içinde bunların yer almadığı
hiçbir rivayet yoktur.
Rafii es-Salavat ve
et-Tayyibat kelimelerinin zikredilmediği bir rivayetin bulunmadığını açık olarak
belirtmiş ve bunlar olmaksızın teşehhüd okumanın caiz olma gerekçesini "bu
ikisi tahiyyata bağlıdır" diyerek belirtmiştir. Rafii bir ifadeyi
söylemeksizin teşehhüdün caiz olmasını ya "bazı rivayetlerde yer
almaması"na veya "ifadenin başka zikredilen başka bir kelimeye tabi
olması"na bağlamıştır.
Yukarıdaki itiraza şu
şekilde de cevap verilebilir: Salavat ve Tayyibdt kelimeleri burada
zikredilmeyen başka rivayetlerde yer almamış olabilir. Rafil bunların
rivayetlerde yer almadığını, Nevevİ ise yer aldığını ortaya koymaktadır. Bir
şeyin varlığını ispat eden, onun bulunmadığını ileri sürenden daha
önceliklidir. (Genel kural)
2. Teşehhüddeki selam
sözcüğünün okunuşu
[Selam sözcüğü selamun
şeklinde mi yoksa es-selamu şeklinde okumak mı daha faziletlidir. Bu konuda üç
görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]:
"Selam" sözcüğünü "selamun" şeklinde okumak yerine
"es-selamu" şeklinde okumak daha faziletlidir. Çünkü Nevevl'nin
belirttiğine göre rivayetlerin çoğunda, imam Şafii'nin ifadelerinde bu şekilde
yer almakta, ayrıca diğerinden daha fazla bir anlam ifade etmekte, namazdan
çıkış selamına da uygun düşmektedir.
[İkinci görüş]: Rafil
ise ikisinin eşit olduğu görüşünü doğru bulmuştur.
[Üçüncü görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre selamun şeklinde okumak daha faziletlidir.
3. Teşehhüdün başında
bismillah ve billahi demek
Daha güçlü görüşe göre
teşehhüdün başında bismillah veya billdh demek sünnet değildir. Bunların
söylenmesi ile ilgili hadis zayıftır.
4. Teşehhüdde geçen
kelimelerin açıklaması
"Tahiyyat" tahiyye
kelimesinin çoğuludur. Bu selamlamak için kullanılan selam vb. sözlerdir. Bunun
anlamı konusunda şu şekilde görüşler de ileri sürülmüştür.
"Mülkiyet-idare", "yücelik", "afetlerden ve her türlü
eksiklikten kurtulmuş olmak". Bu ifadenin söylenmesinin amacı
"Allah'ın kullardan gelen bütün selamlara malik olduğunu söylemek
suretiyle onu övmek"tir. Bu kelimenin çoğul okunmasının nedeni dünyada her
bir hükümdarın kendine özgü selamlama şekli bulunması [O'nun ise her türlü
selamı hak etmesi]dir.
"el-Mübarekat"
ifadesinin anlamı "sürekli gelişen nema bulan" demektir.
"es-SalavM' ifadesi
beş vakit namazdır. Bir başka görüşe göre buna her türlü namaz girer.
"et-Tayyibat' salih
amellerdir. Bir diğer görüşe göre "Allah'ı övmek"tir. Bir başka
görüşe göre "güzel sözler"dir.
"Selam": Bir
görüşe göre bunun anlamı "Allah'm ismi olan selam senin üzerine
olsun" demektir. Bir başka görüşe göre ''Allah sana selam etsin"
demektir. Allah'ın selam ettiği kimse selamete erer.
"aleyna [bizim
üzerimize olsun]": Burada hazır bulunan imam, cemaat, melekler ve
diğerlerinin üzerine olsun.
"İbad" abd
kelimesinin çoğulu olup kullar anlamına gelir.
"Salihin"
salih kelimesinin çoğuludur. Üzerinde bulunan Allah'a ait ve kullara ait
hakları yerine getiren kişi demektir.
"Resul"
kendisini gönderen kimsenin haberlerini tebliğ eden elçidir.
Not: Nevevl'nin sözü şunu gerektirir:
"Teşehhüdde tertibe riayet şart değildir." Çünkü teşehhüdü atıf harfi
olmaksızın zikretmiştir. Bu anlaşılan anlam daha doğru kabul edilen görüştür.
Ancak bu, tertibe riayet edilmediğinde anlamın bozulması söz konusu olmuyorsa
geçerlidir. Şayet anlam değişiyorsa bu şekilde okunan teşehhüd kesinlikle sahih
olmaz. EI-Mecmu'da belirtildiğine göre kişi bunu kasten yaparsa namazı bozulur.
Yine Nevevl'nin
ifadesinden teşehhüdün ara vermeksizin okunmasının şart olmadığı
anlaşılmaktadır. Ancak et-Tetimme'de belirtildiğine göre tercih edilen görüş
bunun farz olduğudur. İbnü'rRif'a "Bu mesele, Fatiha konusunda geçen
açıklamalara kıyas
edilir" demiştir.
5. Ve Berekatühü ve
salih'n ifadelerinin zikredilip edilmemesi
[Zayıf] bir görüşe göre
"ve berekatühü" ve "salihin" ifadeleri zikredilmez.
[Zayıf] bir görüşe göre
ve berekatühü ifadesi zikredilmez; çünkü "rahmetullah" ifadesinin
zikredilmesi ona gerek bırakmaz. Yine bu görüşe göre salihin ifadesi de
zikredilmez; çünkü ibadullah [Allah'ın kulları] şeklinde tamlama yapılması buna
gerek bırakmamaktadır. Zira böyle bir tamlama "Allah'ın kullarının içtiği
bir kaynak" [İnsan, 6] ayetinde olduğu gibi zaten "salih kullar"
şeklinde anlaşılır.
Bulkini Nevevi'ye şu
şekilde itiraz etmiştir: Nevevl'nin burada teşehhüdün en azı olarak sahih
gördüğü ifadede ve berekatüh ifadesi yer almaktadır. Bu Nevevl'nin şu sözüne
aykırıdır: "Kişi İbn Mesud veya bir başka sahabıden rivayet edilen şekilde
teşehhüd okusa bu caiz olur". Çünkü Hz. Ömer' den rivayet edilen
teşehhüdde ve berekatüh bulunmamaktadır.
Bu itiraza şu şekilde
cevap verilmiştir: Nevevİ'nin kastettiği şudur: Kişi Hz. Ömer'den rivayet
edilen teşehhüdün bütününü okusa bu yeterli olur. Ancak Hz. Ömer'den nakledilen
teşehhüdden bazı kelimeleri başka teşehhüdlerde geçmemesine binaen ve
berekatühü ifadesini Hz. Ömer'in teşehhüdünde geçmemesine binaen çıkarmaya
gelince bu yeterli olmaz. Çünkü bu durumda kişi, rivayet edilen teşehhüdlerden
hiçbirini tam olarak okumamış olur.
6. Teşehhüdün sonundaki
kelime-i şehadetin söyleniş şekli
Kişi "ve enne
Muhammeden Rasuluhü" der.
Ben [Nevevi] derim ki:
Daha doğru olan "ve enne Muhammeden resulullah" ifadesidir. Müslim'in
sahihinde ifade bu şekildedir.
Allah daha iyi bilir.
[Teşehhüdün sonundaki
kelime-i şehadette ikinci kısmın nasıl söyleneceği konusunda iki farklı görüş
vardır]
[Birinci görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre kişi [birinci şehadetten sonra tekrar eşhedü demeksizin] ve en
ne Muhammeden Resulullah der; çünkü anlam ifade edilmiş olmaktadır.
[İkinci görüş]: Nevevİ
ise daha doğru olanın ve enne Muhammeden resulullah ifadesi olduğunu
söylemiştir. Çünkü Müslim'in sahihinde ifade bu şekildedir.
Şarih Celaleddin
el-Mahalli şöyle demiştir: Müslimdeki ifade ve enne muhammeden abduM ve rasuluh
şeklindedir.
Burada kastedilen eşhedü
ifadesinin ikinci defa tekrarlanmamasıdır. Şarih Celaleddin el-Mahalli bununla
İsnevı'nin şu itirazını ortadan kaldırmaya işaret etmiştir:
İsnevı şöyle demiştir:
[Teşehhüdün son kısmında kelime-i şehadetin ikinci bölümünün nasıl söyle ne ce
ği konusunda] rivayetlerde üç şekil bulunmaktadır:
Birincisi: Ve eşhedü
enne Muhammeden abduhu ve rasuluh. Bunu Buhari ve Müslim İbn Mesud'dan rivayet
etmişlerdir.(Buhari, Deavat, 6328; Müslim, Salat, 895)
İkincisi: Ve eşhedü enne
Muhammeden Rasulullah. Bunu Müslim rivayet etmiştir.
Üçüncüsü: Ve enne
Muhammeden abduM ve rasuluh. Müslim' de Ebu Musa'dan nakledilen bu rivayette
eşhedü yoktur. (Müslim, Salat, 902)
Nevevi'nin söylediği bu
üçünden hiçbirine girmemektedir. Çünkü eşhedü kelimesinin olmadığı durumda
fazladan abduM ifadesi bulunmaktadır.
Gazzi buna şu şekilde
cevap vermiştir: Nevevi'nin kasdı, ikinci eşhedü ifadesinin zikredilmemesini
zayıf gören Rafii'yi reddetmektir. Bunu reddetmek için "bu rivayet
Müslim'de vardır" demiştir. Nevevi'nin amacı bu miktardır, kalan kısım ise
kasdi olarak vaki olmamıştır.
Bunlardan, Nevevi'ye
yöneltilen itirazın güçlü olduğu görülmektedir.
Ezrai şöyle demiştir:
Doğru olan görüş ve enne Muhammeden rasuluh ifadesinin yeterli olmasıdır; çünkü
bu İbn Mesud'un rivayetinde abduhu ve rasuluh şeklinde yer almıştır. Alimler
rivayetlerde yer alan teşehhüdlerin tümünü okumanın caiz olduğu konusunda icma
bulunduğunu söylemişlerdir. Abduhu ifadesini zikretmenin şart olduğunu belirten
bir alim bilmiyorum.
Hocam Remll'nin
belirttiğine göre itimad edilecek olan görüş be bu sonuncusudur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
E. NEBİ (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'E SALAVAT OKUMANIN
ŞEKLİ