MUĞNİ’L-MUHTAC

NAMAZ  /  SÜNNETLERİ

 

9. NAMAZDAN SONRA ZİKRETMEK

 

Namazdan sonra zikir ve duada bulunmak sünnettir.

Buhari ve Müslim' de bu konuda çeşitli zikir ve dualar nakledilmiştir: Bunlardan bazılarını şu şeklide zikredebiliriz:

 

[*] - Sevban şöyle demiştir: Allah Resulü (s.a.v.) namazını bitirince üç kere Allah'tan bağışlanma diler ve sonra şöyle derdi: ''Allahümme ente's-selam ve minke's-selam, tebarekte ya ze'l-celali ve'l-ikram'' (Müslim, Mesacid, 1333; Ebu Davud, Salat, 1513)

 

Bu hadisi rivayet edenlerden biri olan Ezrai'ye ''Allah Resulü (s.a.v.) nasıl bağışlanma dilerdi?" diye sorulmuş, o da "estağfirullah" derdi şeklinde cevap vermiştir.

 

[*] - Müslim, Kab b. Ucre aracılığıyla Nebi {s.a.v.)'den şunu rivayet etmiştir. Her farz namazın arkasından söylenen ve söyleyenin asla kayba uğramayacağı bazı zikirler vardır: 33 kere tesbih [sübhanallah}, 33 kere tahmfd [elhamdülillah} ve 34 kere tekbir [Allahu ekber]. (Müslim, Mesacid, 1348)

 

[*] - Bir başka rivayet ise şöyledir: Kim her namazın ardından 33 kere Allah 'ı tesbih eder, 33 kere Allah'a hamd eder ve 33 kere tekbirde bulunur -ki bu toplam 99 eder- ve ardından yüze tamamlamak için: "La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü ve hüve ala külli şey'in kadir" derse denizin köpükleri kadar çok olsa bile günahları bağşlanır. (Müslim, Mesacid, 1351)

 

Nevevi şöyle demiştir: Bu iki rivayeti bir arada uygulamak daha iyidir. Buna göre kişi tekbiri 34 kere söyler, daha sonra La ilahe ... ifadesini söyler.

 

[*] - Bir başka rivayet şöyledir: Kim sabah namazından sonra ayaklarını bükmüş olarak, hiç kimse ile konuşmamışken on kere: "La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehü'l-mülkü ve lehü'l-hamdü yuhyi ve yümitü ve hüve ala külli şey'in kadir" derse onun için on iyilik yazılır, on günahı silinir, on derece yükseltilir, o gününde her tür kötülüğe karşı onun için bir zırh olur ve şeytana karşı korunak olur. (Tirmizi, Deavat, 3474)

 

[*] - Ebu Ümame'den rivayet edildiğine göre Allah resulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kim her farz namazın ardından ayete'l-kürsf'yi okursa ölmek dışında hiçbir şeyonun cennete girmesini engelleyemez. [cennetle arasındaki tek engelolarak ölüm kalmış olur] (Nesai, Amelü'l-yevm ve'I-leyle, 100)

Bu hadisi Nesa! ve İbn Hibban rivayet etmiştir.

 

Konu ile ilgili pek çok başka hadis de bulunmaktadır.

 

Bu zikirler içinden istiğfar [af dileme] ile başlamak daha faziletlidir.

 

[*] - Nebi (s.a.v.)'e hangi duanın en çok dinleneceği -yani icabet edilmeye daha yakın olduğu- soruldu. Şöyle cevap verdi: Gecenin son kısmında yapılan ve farz namazların ardından yapılan dualar. (Tirmizi, Deavat, 3499)

 

Bu konuda meşhur bazı dualar bulunmaktadır. Bir kısmı yukarıda geçmiştir.

 

[*] - Bu dualardan biri de Ebu Davud ve Nesai'nin sahih bir senetle rivayet ettiği şu hadistir: Nebi (s.a.v.) Muaz b. Cebel'in elini tutarak şöyle buyurdu: Muaz! Vallahi seni seviyorum, sana her namazın ardından şunu söylemeyi terk etmemeni tavsiye ediyorum: Allahümme einni ala zikrike ve şükrike ve hüsni ibadetik. (Ebu Davud, Salat, 1522; Nesai, Sehv, 1302)

 

Dua ve zikrin gizli yapılması sünnettir. Ancak imam, kendisine uyanlara duayı öğretmek istiyorsa bu durumda açıktan okur. Cemaat bu duayı öğrendiğinde gizli okur.

 

el-Mecmu'da ve diğer eserlerde şöyle denilmiştir: İmamın zikir ve dua yaparken cemaate dönmesi müstehaptır. Sağını cemaate solunu mihraba dönmesi daha faziletlidir.

Bunun aksi de söylenmiştir.

 

Saymeri ve diğer alimler şöyle demişlerdir: İmam dua ederken yüzünü cemaate çevirir.

 

Alimlerin "duanın adabından biri de kıbleye dönmektir" ifadeleri çoğunlukla geçerli bir kuralolup her zaman geçerli değildir.

 

Zikir ve duayı çok yapmak sünnettir. el-Mühimmdt'ta şöyle denilmiştir: İmam Şafii (r.a.) zikir ve duanın çok yapılmasının müstehap olmasını tek başına namaz kılan veya imama uyan kimse ile kayıtlamıştır.

 

Nevevİ bunu el-Mecmu'da kendisinden nakletmiştir. Ancak şu da söylenebilir: "İmamın cemaatin huzurunda iken kısa dua yapması, cemaat ayrıldıktan sonra duayı uzatması sünnettir." Doğru olan görüş budur. Çünkü imamların uzun dua etmekten mahrum kalmaları söz konusu olamaz.

 

Not:  Alimlerden biri şöyle demiştir: Allah bu ümmete "beni anın ki ben de sizi onayım" [Bakara, 152] diyerek hitap etmiş, aracısız olarak kendisini zikretmelerini onlara emretmiştir. İsrailoğullarına ise "benim nimetimi anın" [Bakara, 40,47, 122] diye hitap etmiştir; çünkü onlar Allah'ı ancak nimeti ile bilmişlerdir. Bu yüzden nimet vereni anma konumuna gelebilmeleri için nimeti tasavvur etmelerini onlara emretmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

10. BİR NAMAZDAN SONRA BAŞKA BİR NAMAZ KILMAK İÇİN YER DEĞİŞTİRMEK