MUĞNİ’L-MUHTAC

TEYEMMÜM

 

TEYEMMÜM RÜKÜNLERİNE GİRİŞ, ŞART VE TANIMLAR

 

Kişi temiz olan her toprakla -hatta tedavide kullanılanı ile bile- teyemmüm yapabilir. Yine üzerinde toz bulunan kumla da teyemmüm yapabilir.

 

Maden ile, çömlek parçaları ile, un vb. ile karışmış bir şeyle teyemmüm yapamaz. Bir görüşe göre karışım az olursa caiz olur.

 

Sahih olan görüşe göre kullanılmış toprakla da teyemmüm yapamaz. "Kullanılmış toprak" teyemmüm yapan kişinin organında kalmış olan topraktır. Daha doğru olan görüşe göre teyemmüm yaparken etrafa saçılan toprak da böyledir.

 

GİRİŞ:

 

"TOPRAK" SÖZCÜĞÜ İLE KASTEDİLEN NEDİR?

 

A. TOPRAK ANLAMINA GELEN "TURAB" VE "SAİD" KELİMELERİNİN ANLAMLARININ BELİRLENMESİ

B. TEYEMMÜMDE KULLANILABİLEN VE KULLANILAMAYAN MADDELER

C. TOPRAĞA, TEYEMMÜM YAPMA İSTEĞİYLE YÖNELME ŞARTI

D. KİŞİYE BAŞKASININ TEYEMMÜM YAPTIRMASI

 

A. TOPRAK ANLAMINA GELEN "TURAB" VE "SAİD" KELİMELERİNİN ANLAMLARININ BELİRLENMESİ

 

[Toprak anlamına gelen "turab" sözcüğünün kelime türü konusunda iki farklı görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: "Turab" sözcüğü cins isimdir.

 

[İkinci görüş]: "Turabe" kelimesinin çoğuludur.

 

Bu görüş ayrılığının pratiğe yansıması şu meselede söz konusu olur: Kişi karısına "sen turabıtoprak sayısınca boşsun" dese ilk görüşe göre bir talak gerçekleşir, ikinci görüşe göre üç talak gerçekleşir.

 

Temiz olan her türlü toprakla teyemmüm yapılır. Bunun delili şu ayettir: ''Temiz toprakla teyemmüm yapınız.'' [Maide,6]

 

İbn Abbas (r.a.) ayette geçen (......) sözcüğünün temiz toprak olduğunu söylemiştir.

 

İmam Şafii (r.a.) "üzerinde toz bulunan toprak" olduğunu söylemiştir.

Şafii'nin dile dair söyledikleri delildir.

Onun bu görüşünü ayetteki şu ifade de desteklemektedir: "Ondan yüzlerinizi ve kollarınızı meshedin" [Maide, 6]. "Ondan" denilmesi yüzde ve kollarda, meshedilen şeyin bir kısmının kalmasını gerektirir.

 

Toprak kullanılmasını şart görmeyen alimlerden bazıları ayette geçen "min" harf-i cerini ibtidaü'l-gaye ["topraktan başlayarak"] anlamında yorumlamışlardır.

 

Zemahşeri bu görüşü zayıf görerek şunları söylemiştir:

 

Araplardan hiçbiri "başını yağdan, sudan, topraktan meshetti" sözünden "onun bir kısmından" ifadesinden başka bir şey anlamaz. Hakka boyun eğmek, [delilsiz olarak] tartışmaktan daha iyidir.

 

[*] - Sünnetten şu hadis de bunu göstermektedir: Yeryüzü benim için mescid, toprağı da temizleyici kılındı.

 

Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.

 

Bu rivayet, şu hadisteki genel ifadeyi açıklamış olmaktadır: ''Yeryüzü benim için mescid ve temizleyici kılındı.''

 

 

B. TEYEMMÜMDE KULLANILABİLEN VE KULLANILAMAYAN MADDELER

 

> "Toprak" sözcüğünün kapsamına sarı toprak, toza bulanmış toprak, kırmızı, siyah ve beyaz toprak girer.

> Yenilebilen Horasan toprağı veya tedavide kullanılan ufalanmış Ermeni çamuru girer.

> İçinde ince / ufak taşlar bulunan akarsu yatağındaki vadi toprağı girer.

> Bitki bitirmeyen tuzlu toprakla -şayet üzerinde tuz yoksa- teyem mü m yapılabilir. Şayet üzerinde tuz varsa teyemmüm yapılmaz.

 

> Karıncanın çamurdan çıkardığı toprakla da teyemmüm yapılabilir; çünkü neticede bu da topraktır. Ancak karıncanın tahtadan çıkardığı şeylerle teyemmüm yapılmaz. Çünkü toprağa benzese bile buna "toprak" denilmez. Karıncanın toprağa karışan salyasının [teyemmüme olumsuz] bir etkisi yoktur.

 

> Kara toprak pişirilerek değişikliğe uğrayıp kararmış olsa bile bunun teyemmüme bir etkisi yoktur; çünkü yalnızca toprağı pişirmiş olmak "toprak" adını ortadan kaldırmaz. Ancak bunun sonucunda toprak kuma dönüşürse onunla teyemmüm yapılmaz.

 

> Köpekten toprak dökülse, toprağın köpeğe temas ettiği anda; su, köpeğin teri veya başka bir şeyle ıslandığı bilinmese bu toprak teyemmümde kullanılır; çünkü o hakikaten ve aslen temizdir. Ancak söz konusu durumlar bilinirse o toprak kulanılmaz.

 

> Yumuşak bile olsa organa ilişmeyen ve üzerinde toz bulunan kumla -bu toz kumun ufalanmış olmasından oluşsa bile- teyemmüm yapılabilir. Çünkü o da yeryüzü tabakalarındandır; toprak isminin kapsamına dahildir. Yumuşak bile olsa üzerinde toz bulunmayan veya toz bulunsa bile organa yapışan kumla teyemmüm yapılmaz; çünkü bu kum toprağın organa bitişmesine engelolur. Bu mesele "başka maddelerle karışan toprak ile teyemmüm yapma" konusunda gelecektir. Bundan toprakla ilgili bir başka şart daha anlaşılmaktadır: Toprakta yüz ve kollara bitişen toz bulunması. Şayet toprak ufalanmış veya ıslak olur da üzerinden toz kalkmayacak şekilde olursa bunu teyemmümde kullanmak yeterli olmaz.

 

> Yağ [petrol], kibrit, kireç gibi madenler (1) ve çömlek parçaları ile teyemmüm yapılmaz; çünkü bunlara "toprak" denilmez.  (1) Klasik fıkıh kitaplarında "maden" sözcüğü ile yerin altından çıkarılan; katı, sıvı, gaz şeklindeki tüm nesneler kastedilmektedir. Bu kapsamda demir, bakır, kömür vb. katı maddeler, petrol gibi sıvı maddeler ve doğal gaz şeklindeki maddelerin tümü "maden" kapsamında yer alır. İşte Şafii mezhebinde yerin altından çıkan ve toprak cinsinden olmayan bu maddeler ile teyemmüm yapılmaz. (Çev.)

 

> Pişirilmiş tuğla parçaları da teyemmümde kullanılamaz.

> Necis hale gelmiş toprak da teyemmümde kullanılamaz. Örneğin eşildiği kesin olarak bilinen kabir toprağı böyledir. Çünkü ölünün irini toprağa karışır.

 

> Un, safran, alçı vb. maddelerle karışmış toprak [la teyemmüm yapılıp yapılamayacağı konusunda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Bu toprak teyemmümde kullanılamaz; çünkü topraktaki diğer maddeler toprağın organa temasını engeller. Organa ilişmeyecek tarzda kumla karışmış toprak ise bundan farklıdır. Toprak; sirke vb. bir madde ile hamur haline getirilir de bunun sonucunda değişir ve sonra da kurursa onunla teyemmüm yapılabilir.

 

[İkinci görüş]: Bir görüşe göre toprakla karışan [un, safran, alçı b.] madde az ise onunla teyemmüm yapılması caizdir. Bu, az miktardaki suya başka bir sıvının karışması durumu gibidir. (Kıyas)

 

İlk görüş sahipleri iki mesele arasında şu farkın bulunduğunu belirtmişlerdir: Un katı bir madde olduğundan organda un vb. maddelerin bitiştiği yerlere toprak bitişmez. Su ise bundan farklı olarak yumuşak / sıvı bir maddedir, karışımın üzerinden geçtiği yerden su da geçebilir.

 

İkinci görüş kabul edildiğinde azlık ve çokluğun ölçüsünün ne olacağı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür.

 

İmam [Cüveyni] "toprakta görünecek şekilde olan madde çok, görülmeyecek şekilde olan ise azdır" demiştir.

 

Ruyani ve bir grup alim şöyle demiştir: "Suda olduğu gibi toprakta da üç özelliğin [tad, renk, koku] değişip değişmediğine bakılır". Nevevi er-Ravda ve başka eserlerinde bu görüşü esas almıştır.

 

> [Kullanılmış toprakla teyemmüm yapılmasının caiz olup olmadığında iki farklı görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Sahih olan görüşe göre kullanılmış olan toprakla teyemmüm yapılmaz. Alimlerin çoğunluğu bunu tek görüş olarak kabul etmiştir. Çünkü bu toprakla [daha önce] bir farz yerine getirilmiştir, kullanılmış suyun abdestte ikinci defa kullanılamaması gibi bunun da ikinci bir defa kullanılması caiz değildir. (Kıyas)

 

[İkinci görüş]: Diğer görüşe göre bunu kullanmak caizdir. Çünkü, suyun aksine toprak abdestsizliği kaldırmamakta [yalnızca namazı mübah hale getirmektedir]. Bu yüzden toprak teyemmümde kullanılmış olmaktan etkilenmez.

 

Aynı görüş aynlığı "sürekli abdestsizlik durumu ile karşı karşıya olan özür sahiplerinin abdestte kullandığı su" konusunda da geçerlidir. Çünkü sahih olan görüşe göre bu durumdaki kişilerin de abdestsizliği ortadan kalkmamaktadır.

 

"Kullanılmış toprak" teyemmüm yaparken kişinin organında kalmış olan topraktır.

 

Teyemmüm yaparken organa temas ettikten sonra etrafa saçılan toprağın [kullanılmış toprak olup olmadığı konusunda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: Kesin olarak kabul edilmiş daha doğru görüşe göre bu toprak da tıpkı organdan damlayan su gibi kullanılmış toprak hükmündedir.

 

[İkinci görüş]: Bu toprak kullanılmış değildir. Çünkü toprak yoğun / sık bir maddedir. Organa bitiştiğinde başka bir şeyin organa bitişmesine engelolur. Organa bitişmediğinde ise bunun bir etkisi olmaz. Su ise bundan farklı olup ince / yumuşaktır, yıkanacak bölgenin tümüne temas eder.

 

Bu ikinci görüş son derece zayıftır veya yanlıştır. Bu yüzden ilk görüşe "daha doğru görüş" demek yerine "doğru görüş" dese daha yerinde olurdu.

 

Kendisi organa bitişmemekle birlikte organa bitişen toprağa temas ederek etrafa saçılan toprağa gelince, tıpkı yerde kalan toprak gibi kesin olarak "kullanlmış" değildir.

 

Rafii şöyle demiştir: Etrafa saçılan toprağın kullanılmış toprak hükmünü alması ancak bu toprak organdan tamamen ayrılıp da teyemmüm alan kişi bu topraktan yüz çevirdiğinde söz konusu olur.

 

Hocam Remli'nin de dediği gibi bununla kastedilen toprağın mesheden ve meshedilen bölgeden ayrılmasıdır. İsnevi'nin dediği şu durum değildir: Kişi topraktan yüz çevirmeden önce onu havadan alsa bu yeterli olur".

 

> Kullanılmış toprağın yukarıdakiler ile sınırlandırılmasından anlaşılmaktadır ki bir topluluk veya bir kişi, bir bez vb. içine konulmuş topraktan defalarca teyemmüm alabilir. Nitekim aynı kaptaki sudan bir topluluk veya bir kişi defalarca abdest alabilir. (Kıyas)

 

 

C. TOPRAĞA, TEYEMMÜM YAPMA İSTEĞİYLE YÖNELME ŞARTI

 

Toprağa yönelmek şarttır. Rüzgar toprağı kişinin üzerine estirse, kişi de niyet ederek bu toprağı organları üzerinde dolaştırsa bu hareketi yeterli olmaz.

 

Toprağa yönelmek şarttır. Çünkü Allah (celle celalühü) şöyle buyurmaktadır: Temiz toprağa yönelin. [Maide, 6]

 

Ayet teyemmümü emretmektedir; teyemmümün anlamı ise yönelmek / kastetmektir. Toprağı organlara nakletmek bunun yoludur.

 

Buna göre rüzgar toprağı abdest organlarının üzerine estirse, kişi de bu toprağı organı üzerinde dolaştırsa ve teyemmüme niyet etse, bu yeterli olmaz.

 

Kişi teyemmüm niyetiyle rüzgarın esiş yerinde dursa bile hüküm böyledir; çünkü burada toprağı nakletmek söz konusu olmadığından kişinin bir kastılyönelmesi söz konusu değildir. "Rüzgarın esiş yönünde bulunmaya" niyet etmek yeterli değildir. Ancak suyla abdest almada kişinin yağmurun altında kasten durması ve bununla abdest organlarını yıkaması farklıdır. Çünkü abdestte istenilen şey organların yıkanmasıdır. Bu ise teyemmümün aksine suya yönelmelkasıt olmaksızın bile olsa gerçekleştirilebilir.

 

 

D. KİŞİYE BAŞKASININ TEYEMMÜM YAPTIRMASI

 

Kişiye onun izniyle başkası teyemmüm yaptırsa bu caizdir. Diğer bir görüşe göre ise bu durumda bir özrün bulunması şarttır.

 

Kişiye onun izniyle başkası teyemmüm yaptırsa, örneğin söz konusu şahıs toprağı, teyemmüme izin veren kişinin teyemmüm yapacağı organlara sürüp toprağı organlar üzerinde dolaştırsa [teyemmümün geçerli olup olmadığı konusunda iki görüş vardır]:

 

[Birinci görüş]: İmam Şafii'nin açık ifadesine göre, abdestte olduğu gibi burada da teyemmüm caiz olur. Bu durumda izin veren kişi kendisinin teyemmüm alması durumunda olduğu gibi, diğer şahıs toprağı organlara taşırken ve yüzü meshederken niyet etmesi şarttır. Aksi takdirde bu teyemmümün geçerli olmayacağı ittifakla kabul edilen görüştür. Bu, kişinin izni olmaksızın ona teyemmüm yaptırmak gibidir. Bu, kişinin rüzgara maruz kalması ve rüzgarın toprak estirmesi gibidir.

 

[İkinci görüş]: Bir görüşe göre kişiye onun izniyle başkasının teyemmüm yaptırabilmesi için izin verenin bir özrünün bulunması şarttır. Çünkü başkası teyemmüm yaptırırken kendisi toprağa yönelmiş değildir.

 

İlk görüş sahipleri buna şu şekilde cevap vermiştir: İzin verilen şahsın fiili izin verenin fiili gibi kabul edilir. Ancak görüş ayrılığından kurtulmak için kişinin gücü teyemmüm almaya yetiyorsa başkasına izin vermemesi gerekir. Hatta Demiri'nin belirttiği üzere bu mekruhtur. Kişi kendi başına teyemmüm alamadığında -ücret ödemeye gücü yetiyorsa ücret ödemesi gerekse bile- başkasına teyemmüm yaptırması için izin vermesi gerekir.

 

Teyemmümün rükünleri beştir.

 

Rükün, bir şeyin en güçlü yanına denir.

 

Er-Ravda'da Nevevi teyemmümün rükünlerini yedi olarak belirtmiş; toprak ve toprağa yönelmeyi iki ayrı rükün olarak saymıştır. El-Mecmu'da ise toprağı dışarıda bırakarak rükünleri altı olarak belirtmiş, toprağı ise teyemmümün şartı olarak belirtmiştir. Bu konuda en doğru görüş el-Minhac'dakidir. Çünkü toprağı rükün olarak saymak yerinde bir görüş olsaydı o zaman abdestte de suyu rükün olarak saymak yerinde olurdu. Toprağa yönelmeye gelince o, niyet ile birlikte toprağı nakletme farzının içinde bulunmaktadır.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

A. BİRİNCİ RÜKÜN: TOPRAĞI NAKLETMEK