İMAMLARIN NİTELİKLERİ |
2. KİMİN İMAMLIĞINA
UYULMAZ?
ı. Başka bir imama uymuş
olan kişiye uyulmaz.
2. "Mukım olduğu
halde teyemmümle namaz kılan kişi" gibi namazını iade etmesi gerekli olan
kişiye uyulmaz.
3. Şafil'nin yeni
görüşüne göre Kur'an okuyan kimse okuma yazma bilmeyen [ümml] kimseye uymaz.
Ümmı, Fatiha'dan bir
harfi veya şeddeyi ihlal eden kimsedir. Yersiz yere idgam yapan peltek kişi ve
bir harfi başka harfle değiştiren ("ra" harfini "ğa" diye
okuyan) kişi de ümmi gibidir.
4. Bir ümminin ümmiye
uyması sahihtir.
5. Te harfini sürekli
tekrar eden kekeme ve fe harfini sürekli tekrar eden kekeme ile anlamı
değiştirmeyecek şekilde hatalı okuyan kişinin imamlığına uymak mekruhtur.
6. Şayet anlamı
değiştirecek şekilde hatalı okuyorsa; örneğin "en'amte" yerine
"en'amtü" veya "en'amti" diyorsa, okumayı öğrenme imkanına
sahip olduğu halde öğrenmeyenin namazı bozulur.
Şayet kişinin dili
dönmüyorsa veya öğrenme imkanı elde edebilecek kadar bir süre geçmemişse;
yaptığı hata Fatiha'da ise o kişi de ümmi gibi kabul edilir. Fatiha dışında ise
o kişinin namazı ve ona uymak sahih olur.
7. Erkek ve çift
cinsiyetli şahsın kadın veya çift cinsiyetli şahsın imamlığına uyması sahih
değildir.
A. BAŞKA BİR iMAMA
UYMUŞ OLAN KİŞİYE UYULMAZ
B. NAMAZINI İADE
ETMESİ GEREKLİ OLAN KİŞİYE UYULMAZ
C. KUR'AN OKUMAYI
BİLMEYEN KİMSEYE [ÜMMİ'YE] UYULMAZ
D. İMAMLlKTA
CİNSİYETLER ARASI FARKLAR
A. BAŞKA BİR iMAMA
UYMUŞ OLAN KİŞİYE UYULMAZ
Başka bir imama uymuş
olan kişiye uyulmaz.
1. Başka bir imama uyan
kişiye, o esnada uyulmaz; çünkü o başkasına uymuş, uyduğu kişinin yanılması onu
da etkileyen bir kişidir. İmamın özelliği kendi başına hareket etmesi ve
başkasının yaptığı hatayı üstlenmesidir. Hem başkasının hatasını üstlenmek hem
de onun hatasını başkasının üstlenmesi aynı anda bir kişide toplanmaz.
Bu konuda İcma
vardır.(İcma)
[*] - Buhari ve
Müslim'de şöyle bir rivayet bulunmaktadır: Nebi (s.a.v.)'in vefat ettiği
hastalığı esnasında bir namazda insanlar Hz. Ebu Bekir' e uydular, o ise Nebi
(s.a.v.}'in arkasında namaz kılıyordu.
Bu hadis şu şekilde
yorumlanır: Hz. Ebu Bekir, Nebi (s.a.v.)'e uymuştu, o -yine Buhari ve Müslim'
de yer aldığına göre- yalnızca insanlara tekbiri duyuruyordu. (Buhari, Ezan,
664; Müslim, salat, 940)
[*] - Beyhaki ve
diğerleri şunu rivayet etmiştir: Nebi (s.a.v.) vefat hastalığı esnasında Hz.
Ebu Bekir'in arkasında namaz kıldı.(Beyhaki, salat, III, 83)
Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir:
Şayet bu doğru ise, İmam
Şafil (r.a.) ve alimlerimizin buna verdiği cevapta da yer aldığı gibi olay iki
kere cereyan etmiştir.
Bir imama uyan kişinin,
imama uyması sona erdikten sonra başkasına imamlık yapması konusu ise bu
bölümün sonunda gelecektir.
2. Kişi, bir şahsın
başka bir şahsa uyduğunu vehmetse veya buna kanaat getirse o kişiye uyamaz.
Örneğin birlikte cemaat halinde namaz kılan iki kişi görse ve hangisinin imam
olduğunda tereddüt etse ona uyamaz. Zerkeşi şöyle demiştir:
Bu, kişinin aniden böyle
bir şeyle karşılaşması halinde söz konusu olur. Kişi birlikte cemaat halinde
namaz kılan iki kişi görse ve imam olduğuna kanaat getirdiği şahsa uysa bunun
sahih olması gerekir. Bu; kıble yönü, temiz ve necis elbiseler ve kaplar
konusunda araştırma yaparak namaz kılan kimsenin durumu gibidir.
3. Namaz kılan iki
kişiden her biri kendisinin imam olduğuna inansa her ikisinin namazı da sahih
olur; çünkü namazın batı i olmasını gerektirecek bir durum yoktur.
4. Namaz kılan her iki kişi
de kendisinin imama uyan kişi olduğuna inanıyorsa her ikisinin namazı da
batıldır; çünkü her biri, kendisine uymaya niyet eden kişiye uymuştur.
5. Kişinin kendisinin
imam mı yoksa imama uyan kişi mi olduğunda şüphe etmesi durumunda da namazı
batıldır. el-Mecmu'da belirtildiğine göre selam verdikten sonra bile olsa kişi
kendisinin imam mı yoksa imama uyan kişi mi olduğunda şüphe etse namazı batı!
olur. Çünkü uyan mı kendisine uyulan mı olduğunda şüphe etmiştir.
6. İki kişiden biri
şüphe etse diğeri ise kanaati ile hareket etse, kendisinin imam olduğu kanaati
ile hareket edenin namazı sahihtir, diğerininkisi değildir.
Bu, [alimlerimizin]
kanaat [zan] ile şüpheyi birbirinden ayırdıkları konulardan biridir.
Yalnızca şüphe ile
namazın batıl olması -İbnü'r-Rif'a'nın belirttiğine göre- Iraklı alimlerimizin
rivayetine göre söz konusu olur. Merv'li alimlerimizin rivayetlerine göre ise
"niyette şüphe etme" konusundaki ayrıntılar burada da geçerlidir. Bu
konu "namazın kılın ış şekli" bölümünde geçmişti.
B. NAMAZINI İADE
ETMESİ GEREKLİ OLAN KİŞİYE UYULMAZ
"Mukim olduğu halde
teyemmümle namaz kılan kişi" gibi nama-
zını iade etmesi gerekli
olan kişiye uyulmaz.
Namazını iade etmesi
gerekli olan kişiye uyulmaz. Buna örnek olarak şu şahısları zikredebiliriz:
> Mukim iken su
bulamadığı için teyemmüm yapan kişi,
> Bedeninde bir
necaset bulunan ve yıkamaktan korkan kişi,
> İkrah sebebiyle
veya su yahut toprak bulamaması sebebiyle
abdestsiz namaz kılan
kişi.
[Bu şahısların daha
sonra namazlarını iade etmeleri gerekli olduğundan, başka bir kimse bunların
imamlığına uyamaz.]
Bunlara uyan kişi de
aynı durumda olsa bile hüküm böyledir. Çünkü tıpkı fasid olan namaz gibi onun
namazı da muteber değildir.
[Soru]: Nebi (s.a.v.) , Amr
b. As soğuk sebebiyle teyemmüm yaparak namaz kıldırdığı halde onun arkasında
namaz kılan kimselerin namazlarını iade etmelerini emretmemiştir?
[Cevap]: Nebi
(s.a.v.)'in emretmemiş olması, kazanın gerekmediğini göstermez. Çünkü kaza
[hemen yerine getirilmesi gerekli olmayan] geniş zamanda yapılabilecek bir
yükümlülüktür. Beyanın ihtiyaç anından daha sonra yapılması caizdir. (Genel
kural) Ayrıca o şahıslar kazanın gerekli olduğunu zaten biliyor olabilirler
veya zaten kaza etmiş olabilirler.
C. KUR'AN OKUMAYI
BİLMEYEN KİMSEYE [ÜMMİ'YE] UYULMAZ
A. KUR'AN OKUMAYI BİLEN
KİMSENİN BİLMEYENE [ÜMMIYE] UYMASI
1. Hükmü
Şafil'nin yeni görüşüne
göre Kur'an okuyan kimse okuma yazma bilmeyen [ümml] kimseye uymaz.
[Kur'an okumayı bilen
bir kimse, Kur'an okumayı bilmeyen kimseye uyabilir mi? Bu konuda İmam Şafii'ye
(r.a.) ait iki görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]:
Şafii'nin yeni görüşüne göre Kur'an okuyan kimse, Kur'an okuyamayan kimseye
uyamaz. Bu, onun halini bilmeden uymuş olsa bile öyledir. Çünkü imam, mesbuk
olan şahsın kıraatini yüklenir. Şayet kıraati düzgün yapamıyorsa kendisine
uyanın kıraatini yüklenmeye ehil olamaz.
[İkinci görüş]:
ŞafiI'nin eski görüşüne göre Kur'an okuyan kimsenin kıraatin gizli olduğu
namazda Kur' an okuyamayan kimseye uyması sahl'h, kıraatin açıktan olduğu
namazda uyması ise sahl'h değildir. Çünkü Şafii'nin eski görüşüne göre kıraatin
açıktan yapıldığı namazlarda imama uyan kişi bir şey okumaz, imamın kıraati
onun kıraati yerine geçer.
Müzeni, kıraatin açıktan
olduğu namazda da gizli olduğu namazda da imama uymanın sahih olduğunu
söylemiştir.
Görüş aynlığı
"imamın dili dönmediği durum" ve "imamın dili dönse bile Kur' an
okumayı öğrenecek kadar bir süre geçmediği durum"da söz konusudur. Aksi
takdirde imama uymak kesinlikle sahih olmaz.
Not: "İmam Şafii {r.a.)'nin yeni görüşüne
göre" ifadesi "Kur'an okuyanın okuyamayana uyması" konusu ile
ilgilidir, ondan önceki meselelerle ilgili değildir.
Ümmı, ümm [anne]
kelimesine yapılan bir nispettir. Bu kişi adeta anasının kendisini doğurduğu
gibi kalıp [okuma yazma öğrenmediği için] ona böyle denmiştir. Ümmı sözlükte
aslen "yazma bilmeyen kişi" anlamında kullanılmaktadır. Fukaha ise
onu mecazen aşağıda geleceği anlamlarda kullanmaktadır.
2. Ümmi kimdir?
Ümmi Fatiha'dan bir harfi
veya şeddeyi ihlal eden kimsedir.
Ümmi -dilindeki ağırlık
sebebiyle- Fatiha'dan zahir olan bir harfi mahrecinden çıkaramamak sebebiyle
ihlal eden yahut da Fatiha' dan bir şeddeyi ihlal eden kimsedir. Bu, ümminin
kim olduğudur. Bu tarif Fatiha'yı güzel okuyamayan kimsenin haydi haydi ümmi
sayılacağına işaret etmektedir.
Kişi aslen şeddeyi
yapmakla birlikte bu konuda mübalağa yapamasa kerahetle birlikte ona uymak
sahih olur. Bu el-Kifaye'de Kadı Hüseyin'den nakledilen bir görüştür.
EI-Mecmu'da şöyle
denilmiştir: "Fatiha dışında yedi ayeti düzgün okuyabilen kimse",
"zikirden başka bir şeyi düzgün okuyamayan kimse"ye göre Kur'an
okumayı bilen ile ümmı gibidir.
Fatihanın birinci
yarısını düzgün okuyanın ikinci yarısını okuyana uyması veya tersi de böyledir.
Çünkü bunların her biri diğerinin düzgün okuyamadığı yeri düzgün okumaktadır.
Yersiz yere idgam yapan
peltek kişi de ümmldir.
-İsnevı'nin belirttiğine
göre harfi değiştirerek [ibdal yaparak] - Kur'an'dan bir harfi diğerine
birleştiren kişi de ümmldir. Örneğin
"müstakım"
kelimesini "muttakım" veya "müssakım" şeklinde okuyan kişi
böyledir.
Ancak harf
değiştirmeksizin idgam yaparsa, örneğin "malik" kelimesini
"mallik" veya "malikk" şeklinde okursa bunun bir zararı
olmaz.
Bir harfi başka harfle değiştiren
("ra" harfini "ğa" diye okuyan kişi. ) kişi de ümmi
gibidir.
Örneğin "sin"
yerine "peltek se" okuyan veya "ra" harfi yerine
"ğayın" okuyan; "müstakim" kelimesini peltek olarak okuyan,
"ğayril mağdubi" ifadesini "gaygi'l-mağdubi" şeklinde
okuyan kişi böyledir.
Yerinde yapılmayan ve
namazı bozan idgam, bir harfin başka bir harfle değiştirilmesini gerektirir.
Ancak bu özel bir idgamdır. Yersiz idgam yapan herkes bir harfi bir başka
harfle değiştirmekle birlikte bunun aksi geçerli değildir. [Yani bir harfi
başka bir harfle değiştiren herkesin idgam yaptığı söylenemez.] Peltekliği
hafif ise, örneğin bir harfi tam saf bir şekilde çıkaramıyorsa bunun olumsuz
bir etkisi olmaz .
B. UMMİ NİN UMMİYE
UYMASI
Bir ümmınin ümmıye
uyması sahlhtir.
1. Bir ümmi'nin kendisi
gibi bir ümmıye uyması, şayet acizlik bakımından aynı iseler caizdir. Örneğin
Fatiha'nın ilk yarısını ezbere bilen kişi, aynı yeri ezbere bilen kişiye,
peltek olan pelteğe, bir kelimedeki bir harfi başka bir harfle değiştiren aynı
durumda olan kişiye uyabilir. Çünkü eksiklik bakımından ikisi de birbirine
eşittir. Bu iki kadının birbirine uyması gibidir.
Şu hüküm bununla
çelişmez: Su ve toprak bulamayan kimse kendisi gibi olan kimseye uyamaz.
Arada çelişki yoktur,
çünkü o meselede kaza gerekli olduğu halde bu mesel ed e kaza gerekli değildir.
Ümmi olan iki kişinin
acizlik bakımından ittifak mı ihtilaf mı ettiğini belirlerken söyleyemedikleri
harf dikkate alınır. İki kişiden biri sin harfini peltek olarak söylüyor diğeri
ise sin harfini ze harfi gibi söylüyorsa ikisinin acizliği ortaktır.
> İki şahıs farklı
iki kelimede ihtilaf ediyoriarsa birinin diğerine uyması sahıh olmaz.
> Peltek olan şahsın,
bir harfi diğeri ile değiştirene uyması veya aksi de sahıh olmaz. Çünkü bunların
her biri, diğerinin güzel okuyamadığı yeri güzelokumaktadır.
> Kişinin uymuş
olduğu imam namaz esnasında dilsizlik gibi bir durumla karşılaşarak Kur'an'ı
okuyamaz hale gelse kişi ona uymayı bırakır. Namaza ayakta başladığı halde
sonradan ayakta duramayan imama uymak ise caizdir; çünkü ayakta olanın oturana
uyması caizdir. Okuyanın dilsize uyması ise caiz değildir. Bunu Beğavı
fetvalarında söylemiştir.
Kişi imamın dilsiz hale
geldiğini bilmeksizin ona uysa ve namazı bu şekilde tamamlasa daha sonra namazı
iade etmesi gerekir; çünkü dilsizliğin sonradan meydana gelmesi nadir görülen
bir durumdur. Abdestsizliğin meydana gelmesi ise böyle değildir.
Kur'an okumayı bilip
bilmediği veya Müslüman olup olmadığı bilinmeyen kimseye uymak caizdir; çünkü
aslolan kişinin Müslüman olmasıdır. Müslüman olan ve namaz kılan kişinin
durumunda da aslolan onun Kur'an'ı okuyabilmesidir.
Durumu bilinmeyen kişi,
kıraatin açıktan yapıldığı bir namazda kıraati gizli yapsa, ona uyan kişi
namazı iade eder; çünkü zahire göre bu imam Kur'an okumayı bilseydi bunu
açıktan okurdu. Cüveyni'nin imamlarımızdan naklettiğine göre imama uyan kişi
imamın durumunu araştırmakla yükümlüdür. Çünkü kıraatin açıktan yapıldığı bir
namazda gizli okumak insanın aklına "şayet Kur'an okumayı bilseydi açıktan
okurdu" düşüncesini getirir. İmam, kıraatin açıktan yapılması gereken bir
namazda selam verdikten sonra "açıktan okumayı unuttum" dese veya
"gizli okumanın caiz olması sebebiyle kasten gizli okudum" dese,
-Subki'nin dediğine göre imama uyan kişi de namazın iadesinin gerekli olduğunu
bilmese- iade etmesi gerekmez, ancak müstehap olur. Bu şuna benzer: İmamın
delirdiği ve aklının başında olduğu yahut Müslüman olduğu ve irtidat ettiğini
bilen [ancak imamlık yaptığı esnada hangi durumda olduğunu bilmeyen] kimsenin
namazı iade etmesi gerekli olmamakla birlikte müstehaptır. Kıraatin gizli
olduğu namazda zahiri esas alarak namazı iade etmez. İmamın abdestli olup
olmadığını araştırmak zorunda olmadığı gibi imamın halini de araştırmak zorunda
değildir. Bunu İbnü'r-Rif'a alimlerimizden aktarmıştır.
C. KEKEME OLAN İMAMA
UYMAK
Te harfini sürekli
tekrar eden kekeme ve fe harfini sürekli tekrar eden kekemeye uymak mekruhtur.
El-Beyan'da "vav
harfini sürekli tekrar eden de böyledir" denilmiştir.
El-Mühimmat'ta
"diğer harfleri tekrar eden de böyledir" denilmiştir. Çünkü bu
şekilde namaz uzatılmış olacağı gibi, namaza uyan kişi bu okuyuşu duyduğunda
bundan hoşlanmaz. Bu yüzden İmam Şafii (r.a.) şöyle demiştir: İmamın fasih bir
dilinin, güzel bir beyanının olması ve Kur'an'ı tane tane okuması tercih
edilir. .
Bunun Fatiha' da veya
diğer surelerde olması arasında fark yoktur; çünkü Fatiha suresinde zaten fa
harfi yoktur.
Bu şahıslar Kur'an
okuduklarında fazladan harf eklemiş olmalarına rağmen onlara uymak sahıhtir;
çünkü onlar bu konuda mazurdurlar.
D. ANLAMI
DEĞİŞTİRMEYECEK ŞEKİLDE HATALI OKUYAN KİŞİYE UYMAK
Anlamı değiştirmeyecek
şekilde hatalı okuyan kişinin imamlığına uymak mekruhtur.
"lillahi"
kelimesinin son harekesini "lillahu" şeklinde okuyan kimsenin
durumunda olduğu gibi anlamı değiştirmeyecek şekilde hatalı okuyan kişinin
imamlığına uymak mekruhtur. Çünkü bunu kasten yapmak haram olmakla birlikte
sözcüğün anlamı varlığını devam etmektedir. "Sırat" kelimesini "sıratu"
şeklinde okumak, "ihdina" kelimesini "uhdina" şeklinde
okumak, dilciler tarafından "hata" olarak nitelenmese bile anlamı
değiştirmeyen hatalı okuyuşlardandır
E. ANLAMI DEĞİŞTİRECEK
ŞEKİLDE HATALI OKUYAN KİŞİYE UYMAK
Şayet anlamı
değiştirecek şekilde hatalı okuyorsa; örneğin "en'amte" yerine
"en'amtü" veya "en'amti" diyorsa, okumayı öğrenme imkanına
sahip olduğu halde öğrenmeyenin namazı bozulur.
> Kişi anlamı
değiştirecek şekilde hatalı okuyorsa; örneğin "en'amte" yerine
"en'amtü" veya "en'amti" diyorsa,
> veya anlamı iptal
edecek şekilde okuyorsa örneğin -el-Muharrer'de belirtildiğine göre j2) "müstakım"
yerine "müstakın" diyorsa,
(2) Nevevi bunu
kaldırmıştır; çünkü bu anlamı değiştirme meselesinden öncelikle
anlaşılmaktadır; ayrıca bu peltek kişi kapsamına girer. (Şirbinl)
[Bu iki durumda] okumayı
öğrenme imkanı olduğu halde öğrenmeyen ve vakit içinde öğrenebilecek kadar
zaman bulunan kişinin namazı batıl olur. Çünkü kendisinin yanlış okuduğu şey
Kur'an değildir.
Ancak Kur'an okumayı
öğrenebilecek kadar zaman yoksa bu haliyle kılar, daha sonra kaza eder.
Başkasının ona uyması caiz olmaz. Rafii bunu el-Muharrer'de belirtmiş, Nevevi
ise bunu zikretmemiştir.
Rafii ve Nevevi'nin
sözlerinin zahirinden anlaşıldığına göre "okuma yanlışının Fatiha' da yapılması
ile diğer surelerde yapılması arasında fark yoktur, her iki durumda da namaz
bozulur".
(a) - Kur'an'ı düzgün
okuyabildiği halde ve kendi okuduğu şekliyle okumanın haram olduğunu bildiği
halde kasten bunu yapan açısından bu doğrudur.
(b) - Unutarak böyle
okuyan veya haram olduğunu bilmeyen kimse açısından bakılırsa; şayet bu yanlış
Fatiha' da yapılırsa bunun namaza zararı olur; çünkü Fatiha namazın bir
rüknüdür. Selam vermeden önce işin doğrusunu anlarsa Fatiha'yı tekrarlar,
namazı bozulmaz.
Şayet kişinin dili
dönmüyorsa veya öğrenme imkanı elde edebilecek kadar bir süre geçmemişse;
yaptığı hata Fatiha'da ise o kişi de ümmı gibi kabul edilir. Fatiha dışında ise
o kişinin namazı ve ona uymak sahıh olur.
(c) - Şayet kişinin
Kur'an okumaya dili dönmüyorsa,
(d) - veya öğrenme
imkanı elde edebilecek kadar bir süre geçmemışse,
Örneğin Beğavi'nin ve
diğerlerinin dediği üzere Kafir yeni Müslüman olmuşsa, yine İsnevl'nin
çıkarımma göre Müslüman bir kimse temyiz çağına yeni ulaşmışsa (Çünkü rükünler ve
şartlar konusunda baliğ kişi ile mümeyyiz çocuk arasında fark yoktur. (Şirbinl)
)
Yaptığı hataya bakılır:
Hata Fatiha suresinde ise o kişi ümmı gibi kabul edilir ki onun hükmü daha önce
geçmişti.
Hata Fatiha suresi
dışında ise, örneğin -İnnallahe beriun minel muşrikine ve resuluhu-
ifadesindeki "Resuluhu" okuyacak yerde "Resulihi" dese,
şayet düzgün okumaktan aciz ise veya yaptığının hata olduğunu bilmiyorsa yahut
da öğrenebilecek kadar bir zaman geçmemişse veyahut da unutarak böyle okumuşsa
bu kişinin namazı sahıh olur, ona uyulması da sahıh olur. Çünkü bu şekilde az
miktarda konuşma namazı zedelemez.
Cüveyni şöyle demiştir:
"Anlamı değiştirecek şekilde yanlış okuyan kişi Fatiha suresi dışında,
yanlış okuduğu yerleri okuyamaz" diye bir görüş uzak bir görüş olmaz.
Çünkü bu kişi bir zorunluluk olmadığı halde [gerçekte] Kur'an olmayan bir şeyi
namazda konuşmaktadır.
Subkı bu görüşü tercih
ederek şöyle demiştir: Bu ifade gerek okuyabilen gerek okuyamayan kişinin bu
şekildeki namazının batılalmasını gerektirir.
D. İMAMLlKTA
CİNSİYETLER ARASI FARKLAR
Erkek ve çift cinsiyetli
şahsın kadın veya çift cinsiyetli şahsın imamlığına uyması sahıh değildir.
Erkek adam veya erkek
mümeyyiz çocuğun ve çift cinsiyetli şahsın; kadın veya mümeyyiz kız çocuğun ve cinsiyeti
belirli olmayan çift cinsiyetli şahsın imamlığına uyması sahıh değildir. Çünkü
kadın erkekten daha noksandır.
İmama uyan çift
cinsiyetli şahsın erkek olması, imam olan çift cinsiyetli şahsın da kadın
olması muhtemelolduğundan bunlar da birbirine uyamazlar.
[*] - Nebi (s.a.v.)
şöyle buyurmuştur: İşlerinin başına bir kadını getiren toplum kurtuluşa eremez.
(Buhari, Meğazi, 4425)
[*] - İbn Mace şunu
rivayet etmiştir: Hiçbir kadın bir erkeğe imamlık yapmasın! (İbn Mace,
İkametü's-salat, 1081)
Kadın olduğu anlaşılan
çift cinsiyetli şahsın bir kadına veya erkeğe uyması sahıhtir.
Bir erkeğin, erkek
olduğu anlaşılan çift cinsiyetli bir şahsın imamlığına uyması -mekruh olmakla
birlikte- sahıhtir. Bunu Maverdı söylemiştir. Ezrai ise "durum, kesin olmayan
bir emare ile anlaşıldığında böyledir" demiştir.
Kadının kadına ve çift
cinsiyetli şahsa uyması, tıpkı erkek veya başka cinsiyette birinin bir başka
erkeğe uyması gibi sahıhtir.
Cinsiyet farklılığı
meselesinde toplam dokuz ihtimal söz konusu olup bunlar içinden şu beşi
sahıhtir:
1. Erkeğin erkeğe
uyması,
2. Çift cinsiyetli
şahsın erkeğe uyması,
3. Kadının erkeğe
uyması,
4. Kadının çift
cinsiyetli şahsa uyması,
5. Kadının kadına
uyması.
Şu dört tanesi ise
batıldır:
1. Erkeğin çift cinsiyetli
şahsa uyması,
2. Erkeğin kadına
uyması,
3. Çift cinsiyetli
şahsın çift cinsiyetli şahsa uyması,
4. Çift cinsiyetli
şahsın kadına uyması.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN