MUĞNİ’L-MUHTAC

İMAMLARIN NİTELİKLERİ

 

2. KİMİN İMAMLIĞINA UYULMAZ?

 

ı. Başka bir imama uymuş olan kişiye uyulmaz.

2. "Mukım olduğu halde teyemmümle namaz kılan kişi" gibi namazını iade etmesi gerekli olan kişiye uyulmaz.

 

3. Şafil'nin yeni görüşüne göre Kur'an okuyan kimse okuma yazma bilmeyen [ümml] kimseye uymaz.

 

Ümmı, Fatiha'dan bir harfi veya şeddeyi ihlal eden kimsedir. Yersiz yere idgam yapan peltek kişi ve bir harfi başka harfle değiştiren ("ra" harfini "ğa" diye okuyan) kişi de ümmi gibidir.

 

4. Bir ümminin ümmiye uyması sahihtir.

5. Te harfini sürekli tekrar eden kekeme ve fe harfini sürekli tekrar eden kekeme ile anlamı değiştirmeyecek şekilde hatalı okuyan kişinin imamlığına uymak mekruhtur.

 

6. Şayet anlamı değiştirecek şekilde hatalı okuyorsa; örneğin "en'amte" yerine "en'amtü" veya "en'amti" diyorsa, okumayı öğrenme imkanına sahip olduğu halde öğrenmeyenin namazı bozulur.

 

Şayet kişinin dili dönmüyorsa veya öğrenme imkanı elde edebilecek kadar bir süre geçmemişse; yaptığı hata Fatiha'da ise o kişi de ümmi gibi kabul edilir. Fatiha dışında ise o kişinin namazı ve ona uymak sahih olur.

 

7. Erkek ve çift cinsiyetli şahsın kadın veya çift cinsiyetli şahsın imamlığına uyması sahih değildir.

 

A. BAŞKA BİR iMAMA UYMUŞ OLAN KİŞİYE UYULMAZ

B. NAMAZINI İADE ETMESİ GEREKLİ OLAN KİŞİYE UYULMAZ

C. KUR'AN OKUMAYI BİLMEYEN KİMSEYE [ÜMMİ'YE] UYULMAZ

D. İMAMLlKTA CİNSİYETLER ARASI FARKLAR

 

A. BAŞKA BİR iMAMA UYMUŞ OLAN KİŞİYE UYULMAZ

 

Başka bir imama uymuş olan kişiye uyulmaz.

 

1. Başka bir imama uyan kişiye, o esnada uyulmaz; çünkü o başkasına uymuş, uyduğu kişinin yanılması onu da etkileyen bir kişidir. İmamın özelliği kendi başına hareket etmesi ve başkasının yaptığı hatayı üstlenmesidir. Hem başkasının hatasını üstlenmek hem de onun hatasını başkasının üstlenmesi aynı anda bir kişide toplanmaz.

 

Bu konuda İcma vardır.(İcma)

 

[*] - Buhari ve Müslim'de şöyle bir rivayet bulunmaktadır: Nebi (s.a.v.)'in vefat ettiği hastalığı esnasında bir namazda insanlar Hz. Ebu Bekir' e uydular, o ise Nebi (s.a.v.}'in arkasında namaz kılıyordu.

 

Bu hadis şu şekilde yorumlanır: Hz. Ebu Bekir, Nebi (s.a.v.)'e uymuştu, o -yine Buhari ve Müslim' de yer aldığına göre- yalnızca insanlara tekbiri duyuruyordu. (Buhari, Ezan, 664; Müslim, salat, 940)

 

[*] - Beyhaki ve diğerleri şunu rivayet etmiştir: Nebi (s.a.v.) vefat hastalığı esnasında Hz. Ebu Bekir'in arkasında namaz kıldı.(Beyhaki, salat, III, 83)

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir:

Şayet bu doğru ise, İmam Şafil (r.a.) ve alimlerimizin buna verdiği cevapta da yer aldığı gibi olay iki kere cereyan etmiştir.

 

Bir imama uyan kişinin, imama uyması sona erdikten sonra başkasına imamlık yapması konusu ise bu bölümün sonunda gelecektir.

 

2. Kişi, bir şahsın başka bir şahsa uyduğunu vehmetse veya buna kanaat getirse o kişiye uyamaz. Örneğin birlikte cemaat halinde namaz kılan iki kişi görse ve hangisinin imam olduğunda tereddüt etse ona uyamaz. Zerkeşi şöyle demiştir:

 

Bu, kişinin aniden böyle bir şeyle karşılaşması halinde söz konusu olur. Kişi birlikte cemaat halinde namaz kılan iki kişi görse ve imam olduğuna kanaat getirdiği şahsa uysa bunun sahih olması gerekir. Bu; kıble yönü, temiz ve necis elbiseler ve kaplar konusunda araştırma yaparak namaz kılan kimsenin durumu gibidir.

 

3. Namaz kılan iki kişiden her biri kendisinin imam olduğuna inansa her ikisinin namazı da sahih olur; çünkü namazın batı i olmasını gerektirecek bir durum yoktur.

 

4. Namaz kılan her iki kişi de kendisinin imama uyan kişi olduğuna inanıyorsa her ikisinin namazı da batıldır; çünkü her biri, kendisine uymaya niyet eden kişiye uymuştur.

 

5. Kişinin kendisinin imam mı yoksa imama uyan kişi mi olduğunda şüphe etmesi durumunda da namazı batıldır. el-Mecmu'da belirtildiğine göre selam verdikten sonra bile olsa kişi kendisinin imam mı yoksa imama uyan kişi mi olduğunda şüphe etse namazı batı! olur. Çünkü uyan mı kendisine uyulan mı olduğunda şüphe etmiştir.

 

6. İki kişiden biri şüphe etse diğeri ise kanaati ile hareket etse, kendisinin imam olduğu kanaati ile hareket edenin namazı sahihtir, diğerininkisi değildir.

 

Bu, [alimlerimizin] kanaat [zan] ile şüpheyi birbirinden ayırdıkları konulardan biridir.

 

Yalnızca şüphe ile namazın batıl olması -İbnü'r-Rif'a'nın belirttiğine göre- Iraklı alimlerimizin rivayetine göre söz konusu olur. Merv'li alimlerimizin rivayetlerine göre ise "niyette şüphe etme" konusundaki ayrıntılar burada da geçerlidir. Bu konu "namazın kılın ış şekli" bölümünde geçmişti.

 

 

B. NAMAZINI İADE ETMESİ GEREKLİ OLAN KİŞİYE UYULMAZ

 

"Mukim olduğu halde teyemmümle namaz kılan kişi" gibi nama-

zını iade etmesi gerekli olan kişiye uyulmaz.

 

Namazını iade etmesi gerekli olan kişiye uyulmaz. Buna örnek olarak şu şahısları zikredebiliriz:

 

> Mukim iken su bulamadığı için teyemmüm yapan kişi,

> Bedeninde bir necaset bulunan ve yıkamaktan korkan kişi,

> İkrah sebebiyle veya su yahut toprak bulamaması sebebiyle

abdestsiz namaz kılan kişi.

 

[Bu şahısların daha sonra namazlarını iade etmeleri gerekli olduğundan, başka bir kimse bunların imamlığına uyamaz.]

 

Bunlara uyan kişi de aynı durumda olsa bile hüküm böyledir. Çünkü tıpkı fasid olan namaz gibi onun namazı da muteber değildir.

 

[Soru]: Nebi (s.a.v.) , Amr b. As soğuk sebebiyle teyemmüm yaparak namaz kıldırdığı halde onun arkasında namaz kılan kimselerin namazlarını iade etmelerini emretmemiştir?

 

[Cevap]: Nebi (s.a.v.)'in emretmemiş olması, kazanın gerekmediğini göstermez. Çünkü kaza [hemen yerine getirilmesi gerekli olmayan] geniş zamanda yapılabilecek bir yükümlülüktür. Beyanın ihtiyaç anından daha sonra yapılması caizdir. (Genel kural) Ayrıca o şahıslar kazanın gerekli olduğunu zaten biliyor olabilirler veya zaten kaza etmiş olabilirler.

 

 

C. KUR'AN OKUMAYI BİLMEYEN KİMSEYE [ÜMMİ'YE] UYULMAZ

 

A. KUR'AN OKUMAYI BİLEN KİMSENİN BİLMEYENE [ÜMMIYE] UYMASI

 

1. Hükmü

 

Şafil'nin yeni görüşüne göre Kur'an okuyan kimse okuma yazma bilmeyen [ümml] kimseye uymaz.

 

[Kur'an okumayı bilen bir kimse, Kur'an okumayı bilmeyen kimseye uyabilir mi? Bu konuda İmam Şafii'ye (r.a.) ait iki görüş bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]: Şafii'nin yeni görüşüne göre Kur'an okuyan kimse, Kur'an okuyamayan kimseye uyamaz. Bu, onun halini bilmeden uymuş olsa bile öyledir. Çünkü imam, mesbuk olan şahsın kıraatini yüklenir. Şayet kıraati düzgün yapamıyorsa kendisine uyanın kıraatini yüklenmeye ehil olamaz.

 

[İkinci görüş]: ŞafiI'nin eski görüşüne göre Kur'an okuyan kimsenin kıraatin gizli olduğu namazda Kur' an okuyamayan kimseye uyması sahl'h, kıraatin açıktan olduğu namazda uyması ise sahl'h değildir. Çünkü Şafii'nin eski görüşüne göre kıraatin açıktan yapıldığı namazlarda imama uyan kişi bir şey okumaz, imamın kıraati onun kıraati yerine geçer.

 

Müzeni, kıraatin açıktan olduğu namazda da gizli olduğu namazda da imama uymanın sahih olduğunu söylemiştir.

 

Görüş aynlığı "imamın dili dönmediği durum" ve "imamın dili dönse bile Kur' an okumayı öğrenecek kadar bir süre geçmediği durum"da söz konusudur. Aksi takdirde imama uymak kesinlikle sahih olmaz.

 

Not:  "İmam Şafii {r.a.)'nin yeni görüşüne göre" ifadesi "Kur'an okuyanın okuyamayana uyması" konusu ile ilgilidir, ondan önceki meselelerle ilgili değildir.

Ümmı, ümm [anne] kelimesine yapılan bir nispettir. Bu kişi adeta anasının kendisini doğurduğu gibi kalıp [okuma yazma öğrenmediği için] ona böyle denmiştir. Ümmı sözlükte aslen "yazma bilmeyen kişi" anlamında kullanılmaktadır. Fukaha ise onu mecazen aşağıda geleceği anlamlarda kullanmaktadır.

 

2. Ümmi kimdir?

 

Ümmi Fatiha'dan bir harfi veya şeddeyi ihlal eden kimsedir.

Ümmi -dilindeki ağırlık sebebiyle- Fatiha'dan zahir olan bir harfi mahrecinden çıkaramamak sebebiyle ihlal eden yahut da Fatiha' dan bir şeddeyi ihlal eden kimsedir. Bu, ümminin kim olduğudur. Bu tarif Fatiha'yı güzel okuyamayan kimsenin haydi haydi ümmi sayılacağına işaret etmektedir.

 

Kişi aslen şeddeyi yapmakla birlikte bu konuda mübalağa yapamasa kerahetle birlikte ona uymak sahih olur. Bu el-Kifaye'de Kadı Hüseyin'den nakledilen bir görüştür.

 

EI-Mecmu'da şöyle denilmiştir: "Fatiha dışında yedi ayeti düzgün okuyabilen kimse", "zikirden başka bir şeyi düzgün okuyamayan kimse"ye göre Kur'an okumayı bilen ile ümmı gibidir.

 

Fatihanın birinci yarısını düzgün okuyanın ikinci yarısını okuyana uyması veya tersi de böyledir. Çünkü bunların her biri diğerinin düzgün okuyamadığı yeri düzgün okumaktadır.

 

Yersiz yere idgam yapan peltek kişi de ümmldir.

-İsnevı'nin belirttiğine göre harfi değiştirerek [ibdal yaparak] - Kur'an'dan bir harfi diğerine birleştiren kişi de ümmldir. Örneğin

"müstakım" kelimesini "muttakım" veya "müssakım" şeklinde okuyan kişi böyledir.

 

Ancak harf değiştirmeksizin idgam yaparsa, örneğin "malik" kelimesini "mallik" veya "malikk" şeklinde okursa bunun bir zararı olmaz.

 

Bir harfi başka harfle değiştiren ("ra" harfini "ğa" diye okuyan kişi. ) kişi de ümmi gibidir.

Örneğin "sin" yerine "peltek se" okuyan veya "ra" harfi yerine "ğayın" okuyan; "müstakim" kelimesini peltek olarak okuyan, "ğayril mağdubi" ifadesini "gaygi'l-mağdubi" şeklinde okuyan kişi böyledir.

 

Yerinde yapılmayan ve namazı bozan idgam, bir harfin başka bir harfle değiştirilmesini gerektirir. Ancak bu özel bir idgamdır. Yersiz idgam yapan herkes bir harfi bir başka harfle değiştirmekle birlikte bunun aksi geçerli değildir. [Yani bir harfi başka bir harfle değiştiren herkesin idgam yaptığı söylenemez.] Peltekliği hafif ise, örneğin bir harfi tam saf bir şekilde çıkaramıyorsa bunun olumsuz bir etkisi olmaz .

 

B. UMMİ NİN UMMİYE UYMASI

 

Bir ümmınin ümmıye uyması sahlhtir.

 

1. Bir ümmi'nin kendisi gibi bir ümmıye uyması, şayet acizlik bakımından aynı iseler caizdir. Örneğin Fatiha'nın ilk yarısını ezbere bilen kişi, aynı yeri ezbere bilen kişiye, peltek olan pelteğe, bir kelimedeki bir harfi başka bir harfle değiştiren aynı durumda olan kişiye uyabilir. Çünkü eksiklik bakımından ikisi de birbirine eşittir. Bu iki kadının birbirine uyması gibidir.

 

Şu hüküm bununla çelişmez: Su ve toprak bulamayan kimse kendisi gibi olan kimseye uyamaz.

 

Arada çelişki yoktur, çünkü o meselede kaza gerekli olduğu halde bu mesel ed e kaza gerekli değildir.

 

Ümmi olan iki kişinin acizlik bakımından ittifak mı ihtilaf mı ettiğini belirlerken söyleyemedikleri harf dikkate alınır. İki kişiden biri sin harfini peltek olarak söylüyor diğeri ise sin harfini ze harfi gibi söylüyorsa ikisinin acizliği ortaktır.

 

> İki şahıs farklı iki kelimede ihtilaf ediyoriarsa birinin diğerine uyması sahıh olmaz.

> Peltek olan şahsın, bir harfi diğeri ile değiştirene uyması veya aksi de sahıh olmaz. Çünkü bunların her biri, diğerinin güzel okuyamadığı yeri güzelokumaktadır.

 

> Kişinin uymuş olduğu imam namaz esnasında dilsizlik gibi bir durumla karşılaşarak Kur'an'ı okuyamaz hale gelse kişi ona uymayı bırakır. Namaza ayakta başladığı halde sonradan ayakta duramayan imama uymak ise caizdir; çünkü ayakta olanın oturana uyması caizdir. Okuyanın dilsize uyması ise caiz değildir. Bunu Beğavı fetvalarında söylemiştir.

 

Kişi imamın dilsiz hale geldiğini bilmeksizin ona uysa ve namazı bu şekilde tamamlasa daha sonra namazı iade etmesi gerekir; çünkü dilsizliğin sonradan meydana gelmesi nadir görülen bir durumdur. Abdestsizliğin meydana gelmesi ise böyle değildir.

 

Kur'an okumayı bilip bilmediği veya Müslüman olup olmadığı bilinmeyen kimseye uymak caizdir; çünkü aslolan kişinin Müslüman olmasıdır. Müslüman olan ve namaz kılan kişinin durumunda da aslolan onun Kur'an'ı okuyabilmesidir.

 

Durumu bilinmeyen kişi, kıraatin açıktan yapıldığı bir namazda kıraati gizli yapsa, ona uyan kişi namazı iade eder; çünkü zahire göre bu imam Kur'an okumayı bilseydi bunu açıktan okurdu. Cüveyni'nin imamlarımızdan naklettiğine göre imama uyan kişi imamın durumunu araştırmakla yükümlüdür. Çünkü kıraatin açıktan yapıldığı bir namazda gizli okumak insanın aklına "şayet Kur'an okumayı bilseydi açıktan okurdu" düşüncesini getirir. İmam, kıraatin açıktan yapılması gereken bir namazda selam verdikten sonra "açıktan okumayı unuttum" dese veya "gizli okumanın caiz olması sebebiyle kasten gizli okudum" dese, -Subki'nin dediğine göre imama uyan kişi de namazın iadesinin gerekli olduğunu bilmese- iade etmesi gerekmez, ancak müstehap olur. Bu şuna benzer: İmamın delirdiği ve aklının başında olduğu yahut Müslüman olduğu ve irtidat ettiğini bilen [ancak imamlık yaptığı esnada hangi durumda olduğunu bilmeyen] kimsenin namazı iade etmesi gerekli olmamakla birlikte müstehaptır. Kıraatin gizli olduğu namazda zahiri esas alarak namazı iade etmez. İmamın abdestli olup olmadığını araştırmak zorunda olmadığı gibi imamın halini de araştırmak zorunda değildir. Bunu İbnü'r-Rif'a alimlerimizden aktarmıştır.

 

C. KEKEME OLAN İMAMA UYMAK

 

Te harfini sürekli tekrar eden kekeme ve fe harfini sürekli tekrar eden kekemeye uymak mekruhtur.

 

El-Beyan'da "vav harfini sürekli tekrar eden de böyledir" denilmiştir.

 

El-Mühimmat'ta "diğer harfleri tekrar eden de böyledir" denilmiştir. Çünkü bu şekilde namaz uzatılmış olacağı gibi, namaza uyan kişi bu okuyuşu duyduğunda bundan hoşlanmaz. Bu yüzden İmam Şafii (r.a.) şöyle demiştir: İmamın fasih bir dilinin, güzel bir beyanının olması ve Kur'an'ı tane tane okuması tercih edilir. .

 

Bunun Fatiha' da veya diğer surelerde olması arasında fark yoktur; çünkü Fatiha suresinde zaten fa harfi yoktur.

 

Bu şahıslar Kur'an okuduklarında fazladan harf eklemiş olmalarına rağmen onlara uymak sahıhtir; çünkü onlar bu konuda mazurdurlar.

 

D. ANLAMI DEĞİŞTİRMEYECEK ŞEKİLDE HATALI OKUYAN KİŞİYE UYMAK

 

Anlamı değiştirmeyecek şekilde hatalı okuyan kişinin imamlığına uymak mekruhtur.

 

"lillahi" kelimesinin son harekesini "lillahu" şeklinde okuyan kimsenin durumunda olduğu gibi anlamı değiştirmeyecek şekilde hatalı okuyan kişinin imamlığına uymak mekruhtur. Çünkü bunu kasten yapmak haram olmakla birlikte sözcüğün anlamı varlığını devam etmektedir. "Sırat" kelimesini "sıratu" şeklinde okumak, "ihdina" kelimesini "uhdina" şeklinde okumak, dilciler tarafından "hata" olarak nitelenmese bile anlamı değiştirmeyen hatalı okuyuşlardandır

 

E. ANLAMI DEĞİŞTİRECEK ŞEKİLDE HATALI OKUYAN KİŞİYE UYMAK

 

Şayet anlamı değiştirecek şekilde hatalı okuyorsa; örneğin "en'amte" yerine "en'amtü" veya "en'amti" diyorsa, okumayı öğrenme imkanına sahip olduğu halde öğrenmeyenin namazı bozulur.

 

> Kişi anlamı değiştirecek şekilde hatalı okuyorsa; örneğin "en'amte" yerine "en'amtü" veya "en'amti" diyorsa,

 

> veya anlamı iptal edecek şekilde okuyorsa örneğin -el-Muharrer'de belirtildiğine göre j2) "müstakım" yerine "müstakın" diyorsa,

 

(2) Nevevi bunu kaldırmıştır; çünkü bu anlamı değiştirme meselesinden öncelikle anlaşılmaktadır; ayrıca bu peltek kişi kapsamına girer. (Şirbinl)

 

[Bu iki durumda] okumayı öğrenme imkanı olduğu halde öğrenmeyen ve vakit içinde öğrenebilecek kadar zaman bulunan kişinin namazı batıl olur. Çünkü kendisinin yanlış okuduğu şey Kur'an değildir.

 

Ancak Kur'an okumayı öğrenebilecek kadar zaman yoksa bu haliyle kılar, daha sonra kaza eder. Başkasının ona uyması caiz olmaz. Rafii bunu el-Muharrer'de belirtmiş, Nevevi ise bunu zikretmemiştir.

 

Rafii ve Nevevi'nin sözlerinin zahirinden anlaşıldığına göre "okuma yanlışının Fatiha' da yapılması ile diğer surelerde yapılması arasında fark yoktur, her iki durumda da namaz bozulur".

 

(a) - Kur'an'ı düzgün okuyabildiği halde ve kendi okuduğu şekliyle okumanın haram olduğunu bildiği halde kasten bunu yapan açısından bu doğrudur.

 

(b) - Unutarak böyle okuyan veya haram olduğunu bilmeyen kimse açısından bakılırsa; şayet bu yanlış Fatiha' da yapılırsa bunun namaza zararı olur; çünkü Fatiha namazın bir rüknüdür. Selam vermeden önce işin doğrusunu anlarsa Fatiha'yı tekrarlar, namazı bozulmaz.

 

Şayet kişinin dili dönmüyorsa veya öğrenme imkanı elde edebilecek kadar bir süre geçmemişse; yaptığı hata Fatiha'da ise o kişi de ümmı gibi kabul edilir. Fatiha dışında ise o kişinin namazı ve ona uymak sahıh olur.

 

(c) - Şayet kişinin Kur'an okumaya dili dönmüyorsa,

 

(d) - veya öğrenme imkanı elde edebilecek kadar bir süre geçmemışse,

Örneğin Beğavi'nin ve diğerlerinin dediği üzere Kafir yeni Müslüman olmuşsa, yine İsnevl'nin çıkarımma göre Müslüman bir kimse temyiz çağına yeni ulaşmışsa (Çünkü rükünler ve şartlar konusunda baliğ kişi ile mümeyyiz çocuk arasında fark yoktur. (Şirbinl) )

 

Yaptığı hataya bakılır: Hata Fatiha suresinde ise o kişi ümmı gibi kabul edilir ki onun hükmü daha önce geçmişti.

 

Hata Fatiha suresi dışında ise, örneğin -İnnallahe beriun minel muşrikine ve resuluhu- ifadesindeki "Resuluhu" okuyacak yerde "Resulihi" dese, şayet düzgün okumaktan aciz ise veya yaptığının hata olduğunu bilmiyorsa yahut da öğrenebilecek kadar bir zaman geçmemişse veyahut da unutarak böyle okumuşsa bu kişinin namazı sahıh olur, ona uyulması da sahıh olur. Çünkü bu şekilde az miktarda konuşma namazı zedelemez.

 

Cüveyni şöyle demiştir: "Anlamı değiştirecek şekilde yanlış okuyan kişi Fatiha suresi dışında, yanlış okuduğu yerleri okuyamaz" diye bir görüş uzak bir görüş olmaz. Çünkü bu kişi bir zorunluluk olmadığı halde [gerçekte] Kur'an olmayan bir şeyi namazda konuşmaktadır.

 

Subkı bu görüşü tercih ederek şöyle demiştir: Bu ifade gerek okuyabilen gerek okuyamayan kişinin bu şekildeki namazının batılalmasını gerektirir.

 

 

D. İMAMLlKTA CİNSİYETLER ARASI FARKLAR

 

Erkek ve çift cinsiyetli şahsın kadın veya çift cinsiyetli şahsın imamlığına uyması sahıh değildir.

Erkek adam veya erkek mümeyyiz çocuğun ve çift cinsiyetli şahsın; kadın veya mümeyyiz kız çocuğun ve cinsiyeti belirli olmayan çift cinsiyetli şahsın imamlığına uyması sahıh değildir. Çünkü kadın erkekten daha noksandır.

 

İmama uyan çift cinsiyetli şahsın erkek olması, imam olan çift cinsiyetli şahsın da kadın olması muhtemelolduğundan bunlar da birbirine uyamazlar.

 

[*] - Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: İşlerinin başına bir kadını getiren toplum kurtuluşa eremez. (Buhari, Meğazi, 4425)

 

[*] - İbn Mace şunu rivayet etmiştir: Hiçbir kadın bir erkeğe imamlık yapmasın! (İbn Mace, İkametü's-salat, 1081)

 

Kadın olduğu anlaşılan çift cinsiyetli şahsın bir kadına veya erkeğe uyması sahıhtir.

 

Bir erkeğin, erkek olduğu anlaşılan çift cinsiyetli bir şahsın imamlığına uyması -mekruh olmakla birlikte- sahıhtir. Bunu Maverdı söylemiştir. Ezrai ise "durum, kesin olmayan bir emare ile anlaşıldığında böyledir" demiştir.

 

Kadının kadına ve çift cinsiyetli şahsa uyması, tıpkı erkek veya başka cinsiyette birinin bir başka erkeğe uyması gibi sahıhtir.

 

Cinsiyet farklılığı meselesinde toplam dokuz ihtimal söz konusu olup bunlar içinden şu beşi sahıhtir:

 

1. Erkeğin erkeğe uyması,

2. Çift cinsiyetli şahsın erkeğe uyması,

3. Kadının erkeğe uyması,

4. Kadının çift cinsiyetli şahsa uyması,

5. Kadının kadına uyması.

 

Şu dört tanesi ise batıldır:

 

1. Erkeğin çift cinsiyetli şahsa uyması,

2. Erkeğin kadına uyması,

3. Çift cinsiyetli şahsın çift cinsiyetli şahsa uyması,

4. Çift cinsiyetli şahsın kadına uyması.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

3. KİMİN İMAMLIĞINA UYULUR?