İMAM’A UYMANIN BAZI ŞARTLARI |
7. ŞART: İMAMA NAMAZ
FİİLLERİNDE [ZAMAN AÇISINDAN] TABİ OLMAK
İmama u9manın yedinci
şartı, namaz fiilerinde ona tabi olmaktır.
İmama uyan kişinin namaz
fiillerini yapma konusunda [zamansalolarak] imama tabi olması gerekir. Bu da,
namaz fiillerini imamın yapmaya başlamasından sonra ve imam bitirmeden önce
yapmaya başlaması ile olur.
Başlama tekbiri
dışındaki fiillerde imama uyanın fiili imamın fiili ile aynı zamanda yapılırsa
bunun zararı olmaz.
İmama uyan kişi bir
rükün geride kalırsa, yani imam rüknü bitirdiğinde kişi daha önceki rükünde ise
daha doğru görüşe göre namazı bozulmaz.
Şayet imamdan iki rükün
geride kalırsa, yani imam bir rüknü bitirdiğinde imama uyan kişi o iki rükünden
önceki rükünde ise [bakılır] imama uyan kişinin [gecikme konusunda] bir özrü
yoksa namazı bozulur.
Şayet bir özrü varsa;
örneğin imam, imama uyan kişi Fatiha'yı tamamlamadan önce kıraati hızlı okuyup
rüku yaparsa [zayıf] bir görüşe göre kişi imama tabi olur, kalan kısmı okuma
farziyeti düşer. Doğru görüşe göre ise, imamdan üç müstakil yani uzun rükünde
geri kalmadığı sürece Fatiha'yı tamamlar ve derhal imama yetişmeye çalışır.
Ancak müstakil yani uzun üç rükünde imamdan geri kalırsa [zayıf] bir görüşe
göre imama uymayı terk eder. Daha doğru olan görüşe göre imamın yaptığı fiile
tabi olur, kaçırdığı kısımları imamın selam vermesinden sonra telafi eder.
Kişi namaza başlama
duası ile meşgulolması sebebiyle Fatiha'yı tamamlayamazsa mazur görülür.
Bu hükümlerin tümü
namaza imamla birlikte başlayan kişi hakkındadır.
Namaza sonradan gelen
kişiye gelince, o Fatiha okurken imam rükuya gitse, daha doğru olan görüşe
göre; başlama duası ve euzü çekmemişse Fatiha okumayı bırakır ve rüku yapar, o
rekata da yetişmiş sayılır. Şayet aksi söz konusu olursa başlama duası ve euzü
miktarında Fatiha'dan okuması gerekir.
Mesbuk namaza
başladıktan sonra sünnet olan bir şeyle meşgul olmaz, Fatiha'yı okur. Ancak
imama yetişeceğini biliyorsa sünnetle meşgulolur.
İmama uyan kişi rükuda
iken Fatiha'yı terk ettiğini kesin bilse veya bunda şüphe etse geriye Fatiha
okumaya dönmez, imamın selam vermesinden sonra bir rekat daha kılar.
İmamın rüku yapmasından
sonra kendisi henüz rüku yapmamışken Fatiha'yı okumadığını anlasa veya okuyup
okumadığında şüphe etse Fatiha'yı okur. İmamdan bir özür sebebiyle geri kalmış
olur.
[Zayıf] bir görüşe göre
rüku yapar, imamın selam vermesinden sonra telafi eder.
Kişi başlama tekbirini
imamdan önce alırsa namaz hiç başlamamış olur.
Kişi Fatiha veya
teşehhüdü imamdan önce okursa bunun zararı olmaz, yeterlidir. [Zayıf] bir
görüşe göre iade etmesi gerekir.
Kişi rüku ve secde gibi
bir fiili imamdan önce yaparsa; şayet iki rüknü imamdan önce yapmışsa namazı
bozulur, aksi takdirde bozulmaz. [Zayıf] bir görüşe göre bir rüknü önce
yaptığında da bozulur.
A. İMAMA UYAN KİŞİ,
NAMAZ FİİLİNİ YAPMAYA NE ZAMAN BAŞLAR?
B. NAMAZ FİİLLERİNİ
İMAMLA EŞ ZAMANLI YAPMANIN HÜKMÜ
C. İMAMA UYAN KİŞİNİN
FİİLLERDE İMAMDAN GERİ KALMASI
D. NAMAZA SONRADAN
YETİŞEN KİMSENİN [MESBUKUN] İMAMA UYMASI
E. FATİHA'YI TERK
ETTİĞİNİ RÜKÜDA İKEN ANLAYAN KİŞİNİN DURUMU
F. BAŞLAMA TEKBİRİNİ
İMAMDAN ÖNCE ALAN KİŞİNİN DURUMU
G. FATİHA VE TEŞEHHÜDÜ
İMAMDAN ÖNCE OKUYAN KİŞİNİN DURUMU
H. RÜKU VE SECDEYİ
İMAMDAN ÖNCE YAPAN KİŞİNİN DURUMU
A. İMAMA UYAN KİŞİ,
NAMAZ FİİLİNİ YAPMAYA NE ZAMAN BAŞLAR?
İmama uyan kişinin namaz
fiillerini yapma konusunda [zamansalolarak] imama tabi olması gerekir. Bu da,
namaz fiillerini imamın yapmaya başlamasından sonra ve imam bitirmeden önce
yapmaya başlaması ile olur.
İmama uyan kişinin,
namazın sözlü rükünleri değil fiillerini yapma konusunda imama tabi olması
gerekir. İmama tabi olmak tam anlamıyla; imamın bir fiili yapmaya başlamasından
sonra ve imam o fiili bitirmeden önce fiile başlamakla olur.
[*] - Buhari ve Müslim'
de yer alan hadiste Nebi {s.a.v.} şöyle buyurmaktadır: İmam kendisine uyulmak
için imam yapılmıştır; öyleyse o tekbir alınca siz de tekbir alın, o rükuya
gidince siz de rükuya gidin.
Bu hadisten -imamdan
önce bir rükün yapmak vb. durumlarda- namaz bozulmasa bile imamdan önce fiil
yapmanın haram olduğu anlaşılmaktadır.
Metinde geçen
"fiiller" ifadesi; teşehhüd ve kıraat gibi namazın sözlü bölümlerini
dışarıda bırakmaktadır. Diğer sözlü ifadelerin imamdan önce veya sonra
yapılması caizdir. Başlama tekbiri imamdan önce yapılamaz. Bir de selam imamdan
önce yapılamaz; şayet yapılırsa namaz bozulur. Ancak kişi imama uymayı terk
etmeye niyet etmişse o zaman bozulmaz. İmama uymayı terk etmeye niyet etme
konusunda da görüş ayrılığı bulunmaktadır. İbnü'r-Rif'a ve onun görüşünü
benimseyenlerin "selamın imamdan önce verilmesi namazı bozmaz"
şeklindeki görüşleri, alimlerimizden nakledilen görüşe aykırıdır.
[Soru]: Nevevl'nin
"imama namaz fiillerinde uyma"yı bu şekilde açıklaması, daha sonra
söylediği "şayet kişi, fiili imamla aynı zamanda yaparsa bunun zararı
yoktur" ifadesiyle çelişmektedir.
[Cevap]: [Buna iki
şekilde cevap verilebilirJ
[1] - Nevevl'nin kastı
"imama kamil bir şekilde uyma"nın ne olduğunu açıklamaktır. Nitekim
ben onun sözünü açıklarken bunu belirttim.
[2] - Yahut da onun
"imama uyması gerekir" ifadesi genel anlamda uymayı ifade eder. u ise
fiillerde uyma durumlarının bütünü hakkında bir hüküm olup her bir fiil
hakkında ayrı verilmiş hüküm değildir. Şüphesiz ki imama bütün fiillerinde
uymak farz, bütün fiilleri imamdan önce yapmak da namazı bozucudur. Bu konuda
görüş ayrılığı yoktur. Daha sonra söylediği "imamla aynı zamanda fiili
yapmasının zararı yoktur" ifadesi ise ayrı ayrı fiiller hakkındaki bir
hükümdür. Bütün hakkında hüküm vermek, o bütüne mensup tek tek fertler hakkında
hüküm vermek anlamına gelmez. Bu, Şeyh Ebu İshak eş-Şırazı'nin et-Tenbih adlı
eserindeki şu ifadesi gibidir: "Abdestin sünnetlerinden biri de organları
üçer kere yıkamaktır". Oysa birinci yıkama farzdır. Bununla bir bütün
olarak üç kere yıkamanın hükmünü belirtmek istemiştir. Birbiri ile çelişir gibi
görünen iki görüşü bir şekilde birleştirmek mümkün olduğunda bunu yapmak, iki
sözün birbirini nakzettiğini kabul etmekten daha iyidir.
[Soru]: "İmama
uymak gerekir" ifadesinden sonra "fiili imamla aynı zamanda yapmanın
zararı yoktur" ifadesinin zikredilmiş olması 6 yukarıdaki ilk cevabı
reddetmektedir. Çünkü bu durumda ilk ifade ile "farz olan uyum"
kastedilmiş olmaktadır.
[Cevap]: Bu "namaz
şöyle şöyle yapmakla farz olur" diyerek namazın farzları yanında onun
ka.mil olarak nasıl kılınacağını anlatmaya benzer.
Nevevi "mütabaat"
yerine "tebeiyyet" ifadesini kullansa daha iyi olurdu; çünkü
"mütabaat" genellikle "karşılıklı uyum" için kullanılır.
B. NAMAZ FİİLLERİNİ
İMAMLA EŞ ZAMANLI YAPMANIN HÜKMÜ
A. BAŞLAMA TEKBİRİ
DlŞINDAKİ FİİLLERİ İMAMLA EŞ ZAMANLI YAPMAK
Başlama tekbiri
dışındaki fiillerde imama uyanın fiili imamın fiili ile aynı zamanda yapılırsa
bunun zararı olmaz.
İmama uyan kişinin fiili
veya sözü imamla aynı zamanda yapılırsa bunun zararı olmaz, yani bu günah
değildir. Çünkü bu hareket imama uymuş olmanın kapsamı dahilindedir, ona aykırı
değildir. Bununla birlikte mekruhtur ve mekruh olması sebebiyle de cemaat
faziletini kaybettiren bir harekettir.
Zerkeşi "bu, diğer
mekruhlar hakkında da geçerlidir" demiştir. Yani cemaate ilişkin
mekruhlarda geçerlidir.
Bunun ölçüsü şudur: Kişi
cemaatle namaz kılarken imamın fii!lerine şekil ve zaman olarak uyma
konusundaki bir emre muhalefet ederek -adeta tek başına namaz kılıyormuş gibi
hareket ederek- mekruh bir iş yaptığında cemaat faziletini kaçırır. Çünkü
mekruhun sevabı yoktur. Cemaatin faziletini kaçırması, namazının cemaatle
kılınmış olmasını engellemez.
[Soru]: Kişi cemaat
sevabını kaçırdıktan sonra namazı cemaatle kılmasının faydası nedir?
[Cevap]: "Cemaat
farzdır" görüşü esas alındığında ister farz-ı ayn isterse kifaye olsun
kişi namazı cemaatle kılmakla günahtan kurtulmuş olur. "Cemaat müekked
sünnettir" görüşü esas alındığında kişi namazı cemaatle kıldığında şiar
görünüşte de olsa yerine geldiğinden mekruhluktan kurtulmuş olur.
"Fiili imam la aynı
zamanda yapmak, cemaat faziletini giderir" ifadesi ile "bütün
fiilleri imamla aynı zamanda yapmak mı yoksa bir kısmını aynı zamanda yapmak
mı" kastedilmiştir?
Zerkeşi şöyle demiştir:
Alimler buna temas etmemiştir. En uygun görüş şudur: Bir rüknü imamla aynı
zamanda yapmak bütün namazm faziletini ortadan kaldırmaz. İrriamla aynı zamanda
yaptığı fiil ister bir rükün ister daha fazla olsun yalnızca imamla aynı
zamanda yaptığı bölümün sevabını götürür. Zahir olan da budur.
Namaz kılma sevabına
gelince; mekruh bir fiil yapmakla namazın sevabı ortadan kalkmaz. Alimler şunu
ifade etmişlerdir: Kişi gasp edilen bir arazide [bir araziye zorla girerek]
orada namaz kılsa, muhakkik alimlerin görüşüne göre namazm sevabmı alır.
Bunun sevabını aldığına
göre, mekruh bir fiil yaptığı namazın sevabını haydi haydi alır.
"Gasp etme
konusunda namazın dışında bir durum söz konusudur" denilemez. Çünkü biz de
o takdirde şöyle deriz: "Mekruhluk da böyledir; çünkü mekruhluk namazın
kendisi ile ilgili olsaydı, namazın namaz olmasını engellerdi. Bu, mekruh
vakitlerde namaz kılmayı tenzihen mekruh sayan görüşe göre o vakitlerde namaz
kılmak gibidir."
B. BAŞLAMA TEKBİRİNİ
İMAMLA EŞ ZAMANLI YAPMAK
İmama uyan kişi başlama
tekbirini imamla aynı zamanda yapamaz.
[Şu durumlarda kişi
namaza başlamamış sayılır]
> Başlama tekbirinin
bütününü veya bir kısmını imamla aynı zamanda yaparsa,
> Tekbiri yapma
esnasında yahut daha sonra bu konuda şüphe eder de kısa zaman içinde tekbiri
imamla aynı zamanda yapıp yapmadığını hatırlayamazsa,
> Başlama tekbirini
imamdan daha sonra yaptığını zannettiği halde sonradan durumun öyle olmadığı
anlaşılsa
İşte bu durumlarda namaz
başlamamış olur.
Bu hüküm kişi tekbirle
birlikte imama uymaya niyet ettiğindedir. Çünkü konu ile ilgili rivayetlerin
zahiri bunu göstermektedir. Ayrıca imam başlama tekbiri almadan kişi başlama
tekbiri almışsa henüz namaz kılmayan [ namaza başlamamış] birine uymuş olur. Bu
yüzden imama uyan kişinin bütün tekbirlerinin imamın bütün tekbirlerinden sonra
olması şarttır.
Başlama tekbirini imamla
birlikte yapmak namazın diğer rükünlerini birlikte yapmaktan şu açıdan
ayrılmıştır: Diğer rükünlerde imam namazda olduğu için, imama uymak o rükünleri
kapsar.
Namazın batılolması
"tekbirle birlikte imama uymaya niyet etme" durumu ile
kayıtlanmıştır. Bu kayıt, namaza tek başına başlayıp daha sonra imama uyan
kişiyi dışarıda bırakmaktadır, çünkü o imamdan önce tekbir almış olsa bile
imama uyması sahihtir.
Namazın fiilleri
içinden başlama tekbirinin istisna edilmesi, istisna-ı munkatı' dır; çünkü
başlama tekbiri kavll [sözel] bir rükündür. Ancak benim yaptığım açıklama ile
birlikte düşünülürse bu istisna-i muttasıl olarak kabul edilebilir. İstisna şunu
gerektirir: "İmama uyan kişi imam tekbir almayı bitirmeden önce tekbir
almaya başlayabilir." Oysa bu kastedilmemiştir. Aksine başlama tekbirinin
bütünü imamın başlama tekbirinden sonra olmalıdır.
Nevevi'nin Arapça
metinde kullandığı "mukarene" ifadesi el-Muharrer'de yer alan
"müsavaka" ifadesinden daha iyidir. Çünkü müsavaka sözlükte bir şeyin
başka bir şeyin ardından gelmesi için kullanılır, aynı zamanda gelme için
kullanılmaz. (Şirbini)
C. İMAMA UYAN KİŞİNİN
FİİLLERDE İMAMDAN GERİ KALMASI
A. iMAMDAN BİR RÜKÜN
GERİDE KALMAK
1. Bir özür olmaksızın
geride kalmak
İmama uyan kişi bir
rükün geride kalırsa, yani imam rüknü bitirdiğinde kişi daha önceki rükünde ise
daha doğru görüşe göre namazı bozulmaz.
İmama uyan kişi, özürsüz
yere kasten fiill bir rükünde imamdan geri kalsa, yani imam rüknü bitirdiğinde
imama uyan kişi önceki rüknü yapıyor olsa, örneğin imam rükudan doğrulmaya
başladığı halde imama uyan kişi kıraat için kıyamda bekliyor olsa [namaz
bozulur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre namaz bozulmaz.
Çünkü bu kısa süreli
geri kalmadır. Rükün ister yukarıda verilen örnekteki gibi uzun olsun, isterse
şu örnekteki gibi kısa olsun fark etmez:
İmam birinci secdeden
başını kaldırıp arada oturduktan sonra ikinci secdeyi yapmak için eğilmeye
başladığında imama uyan kişi birinci secdede olsa namaz bozulmaz.
[İkinci görüş]: Namaz
bozulur. Çünkü bunda özürsüz olarak imama muhalefet etme söz konusudur.
2. Bir özür sebebiyle geri
kalmak
[Şu iki durumda imama
uyan kişinin namazının bozulmayacağı ittifakla kabul edilmiştir]
> Kişi bir rükün
sürmeyecek kadar zaman diliminde imamdan geri kalsa; örneğin imam rükuya
gittiği halde imama uyan kişi gitmese daha sonra imam rükudan kalkmadan önce
imama uyan kişi ona rükuda yetişse,
> veya bir özürden
dolayı imamdan bir rükün geri kalsa, namazının bozulmayacağı ittifakla kabul
edilmiştir.
B. İMAMDAN İKİ RÜKÜN
GERİDE KALMAK
1. Bir özür olmaksızın
geri kalmak
Şayet imamdan iki rükün
geride kalırsa, yani imam bir rüknü bitirdiğinde imama uyan kişi o iki rükünden
önceki rükünde ise [bakılır] imama uyan kişinin [gecikme konusunda] bir özrü
yoksa namazı bozulur.
İmama uyan kişi iki
fiili rükünde imamdan geri kalsa, yani imam iki rüknü bitirdiğinde o, bu iki
rükünden önceki rüknü yapmakta ise, örneğin imam secdeye eğilmeye başladığında
imama uyan kişi ayakta Fatiha'yı okuyarsa bakılır; şayet bir özür yoksa,
örneğin zamm-ı sure okumak için, rük6 ve secde tesbihlerini yapmak için geride
kalmışsa, imama çokça muhalefet ettiğinden namazı bozulur.
Bu iki rükün;
a) her ikisi uzun rükün
olabilir: Örneğin imama uyan kişi imam ayağa kalkıp, ayakta okuma yapıp rüku'ya
giderek rüku'dan doğrulduğunda imama uyan kişi hala önceki rekatın ikinci secdesinde
olsa namazı bozulur.
b) biri uzun biri kısa
olabilir: Önceki örnekte geçmişti.
c) Her ikisinin kısa
rükün olması ise düşünülemez.
2. Bir özür sebebiyle
geri kalmak
İmam, imama uyan kişi
Fatiha'yı tamamlamadan önce kıraati hızlı okuyup rüku yaparsa [zayıf] bir
görüşe göre kişi imama tabi olur, kalan kısmı okuma farziyeti düşer.
Doğru görüşe göre ise,
imamdan üç müstakil yani uzun rükünde geri kalmadığı sürece Fatiha'yı tamamlar
ve derhal imama yetişmeye çalışır.
Kişi bir özür sebebiyle
imamdan iki rükün geride kalsa; örneğin imam kıraati hızlı yapsa, imama uyan
kişi ise hızlı okuyamamasından veya vesveseli olmasından dolayı kıraati yavaş
yapsa, o Fatiha'yı tamamlamadan önce imam rük6 yapsa, kişi kıraati tamamlamakla
meşgul olduğunda imam rükudan doğrulup secde yapacak olsa [bu durumda imama
uyan kişi ne yapmalıdır. Bu konuda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre bu durumda kişi -imamın yaptığını yapması mümkün olmadığından- ona
tabi olur, yapmadığı kısımlar da özür sebebiyle düşer. Bu kişi Mesbuka benzer.
Bu görüşe göre kişi imama tabi olmayıp geri kalırsa, özürsüz olarak geri kalmış
olur.
[İkinci görüş]: Doğru
olan görüşe göre imama tabi olmaz, kıraati tamamlaması farzdır. İmamın
arkasından, kendi namazına hızlı bir şekilde devam eder. Bu, kişi imamdan
müstakil üç rükünden fazla, hatta üç ve daha az rükünde geri kalmadığında
geçerlidir. Bu kural, Nebi (s.a.v.)'in Usfan'da kıldırdığı namazdan elde
edilmiştir. "Rükudan doğrulma" ve "iki secde arasında
oturma", sehiv secdesi konusunda geçtiği üzere kısa rükünler olduğundan
burada dikkate alınmaz. Bununla birlikte Rafii eş-Şerhu'lkebir'de, Nevev! ise
et-Tahkik'te şöyle demişlerdir:
Kısa rükün de
müstakildir. Dolayısıyla imama uyan kişi, okuması farz olan şeyi okuduktan
sonra namaz fiillerini;
a) imam ikinci secdeyi
tamamlamadan önce,
b) veya ikinci secdeyi
bitirirken yani başını kaldırmaya başladığı anda,
yapması gerekir. Bu,
rekatın kalan kısmı itibarıyladır.
C. ÜÇTEN FAZLA RÜKÜNDE
İMAMDAN GERİ KALMAK
Ancak müstakil, yani
uzun üç rükünden fazla imamdan geri kalırsa [zayıf] bir görüşe göre imama
uymayı terk eder. Daha doğru olan görüşe göre imamın yaptığı fiile tabi olur,
kaçırdığı kısımları imamın selam vermesinden sonra telafi eder.
İmama uyan kişi imamdan
üç rükünden fazla geride kalırsa, ör~ neğin Fatiha'yı ancak imam secdeden
doğrulduktan sonra veya teşehhüde oturduğunda bitirse [ne yapmalıdır? Bu konuda
iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre imama uymayı niyetle terk eder.
[İkinci görüş]: Daha
doğru olan görüşe göre imama uymayı terk etmesi gerekmez; imam hangi fiili
yapıyorsa ona tabi olur, tıpkı mesbuk gibi kaçırdığı kısımları imamın selam
vermesinden sonra telafi eder. Çünkü böyle yaparak namazını imamın namazına
fahiş bir şekilde muhalif olmaktan korumuş olur.
Kişi namaza başlama
duası ile meşgulolması sebebiyle Fatiha'yı tamamlayamazsa mazur görülür.
İmam rüku yaptığında;
kişi başlama duası veya euzü okumakla meşgulolduğundan Fatiha'yı tamamlayamazsa
imamdan geri kalıp Fatiha'yı tamamlama konusunda mazur olur. Bu, daha önce
geçtiği üzere yavaş Kur'an okuyan kimsenin durumu gibidir.
Not: Geçenlerden anlaşıldığına göre bir rüknü
bitirmekle kastedilen o rükünde yapılması farz olan şeyi yapmak değil onu
bitirip ondan geçmektir. Diğer rükne başlamış olmakla olmamak arasında bir fark
yoktur. Et-Tahkik'te belirtildiğine göre daha doğru olan görüş budur. Bir başka
görüşe göre ise imamın bir başka rükne başlamış olması dikkate alınır.
Bu hükümlerin tümü
namaza imamla birlikte başlayan kişi hakkındadır.
Yani imamla birlikte
mutedil bir şekilde Fatiha okuyabilecek kadar bulunmuş kimse hakkındadır.
Mesbukun hükmü ise farklıdır.
D. NAMAZA SONRADAN
YETİŞEN KİMSENİN [MESBUKUN] İMAMA UYMASI
Namaza sonradan gelen
kişiye gelince, o Fatiha okurken imam rüku'ya gitse, daha doğru olan görüşe
göre; başlama duası ve euzü çekmemişse Fatiha okumayı bırakır ve rüku yapar, o
rekata da yetişmiş sayılır. Şayet aksi söz konusu olursa başlama duası ve euzü
miktarında Fatiha'dan okuması gerekir.
[Namaza sonradan gelen
kişi Fatiha okumaya başladığında imam rükuya gitse o ne yapmalıdır. Bu konuda
mezhep içinde üç görüş vardır]
[Birinci görüş]: Daha doğru
olan görüşe göre;
[a] - Başlama duası ve
eCızü [yahut bunlardan birini] okumamışsa Fatiha'nın geri kalan kısmını okumayı
bırakır ve imam la birlikte rüku yapar.
Çünkü okuduğundan
başkasına yetişmiş değildir. İmamla birlikte rüku yaptığında o rekata yetişmiş
sayılır.
Bu, imamı rükuda iken
yakalamasına benzer. Bu durumda Fatiha okuma farzı düşer, imamla birlikte rüku
yapar ve bu yeterli olur. Fatiha' dan yetiştiği kısmı okuduktan sonra kalanını
tamamlamak için imamdan geri kalsa ve imamı rükudan doğrulduktan sonra yakalasa
o re kat batıl olur; çünkü rekatın çoğunluğunda imama uymamış, imamdan geri
kalması da bir özürden kaynaklanmamıştır. Bu yüzden yaptığı fiil mekruhtur.
Mesbuk Fatiha'yı
okumadan önce imam rükuya gitse onun hükmü, Fatiha okurken rükuya gitmesinin
hükmü gibidir.
Kişi, Fatiha
okuyabilecek kadar bir süre boyunca imamı yakalayıp yakalayamadığında şüphe
etse Fatiha'yı okuması gerekli olur. Çünkü -Hocam Remll'nin fetvasında olduğu
gibi- Fatiha okumayı terk etmek bir ruhsattır, kesin bir durum söz konusu
olmadıkça bu ruhsat kullanılamaz.
[b] - Şayet aksi söz
konusu olursa; Yani namaza başlama duası ve eCızu ile meşgulolursa, başlama
duası ve eCızü miktarında Fatiha'dan okuması gerekir. Yani onların harfleri
sayısınca Fatiha'dan okuması gerekir. Çünkü farzı bırakıp nafile ile uğraşmak
suretiyle kusurlu davranmıştır.
[İkinci görüş]: Mutlak
olarak imama uyar, Fatiha'nin geri kalan kısmını okumaz. Çünkü Nebi (s.a.v.)
"imam rüku yaptığında siz de rüku yapın" buyurmuştur.(Beyhaki, Salat,
II. 261)
Ezrai, bir grup alimin
bu görüşü tercih etmesi sebebiyle bu görüşü seçmiştir.
[Üçüncü görüş]: Mutlak
olarak Fatiha'yı tamamlar. Çünkü Fatiha okumanın yeri olan kıyama yetiştiğinden
Fatiha'yı okuması gerekli olmuştur.
Üçüncü görüşe göre ve birinci
görüşün ikinci şıkkına göre(Yani namaza başlama duası ve euzu ile meşgul olması
halinde (Şirbinı)
Fatiha'yı
tamamlamaksızın imamla birlikte rüku yaparsa namazı bozulur.
İkinci görüşe göre ve
birinci görüşün ilk şıkkına göre Fatiha'yı tamamlamak için imamdan geri kalırsa
rekatı kaçırmış olur. Çünkü bu durumda mazur değildir. "Bir rükün geride
kalmak namazı bozmaz" görüşünü kabul edersek bu durumda kişinin namazı
bozulmaz. [Zayıf] bir görüşe göre ise namazı bozulur; çünkü rekatı kaçıracak
şekilde imama uymayı terk etmiştir. Bu, imamdan bir rekat geri kalmak gibidir.
Birinci görüşün ikinci
şıkkına göre, başlangıç duası ve euzü miktarınca Fatiha'dan okumak için geri
kalan kimse hakkında;
[a] - Beğavi gibi Rafii
ve Nevevi de "kıraati tamamladığı için mazurdur" demişlerdir.
[b] - Kadı Hüseyin gibi
Mütevelll de "farz ı bırakıp sünnetle meşgul olduğu için mazur
değildir" demişlerdir. Yani hocası Cüveyni gibi Gazalı'nin dediği gibi
imamı rükuda iken yakalayamazsa rekatı kaçırır. Bu durumda rüku yapmaz; çünkü
bu rekat sayılmamaktadır, et-Tahkik'te tek görüş olarak belirtildiğine göre
imam secdeye giderken ona uyar.
Beğavı'nin
"mazurdur" görüşü bununla çelişmez. Çünkü onun mazurdur sözü şu
anlama gelir: "İmamdan geri kalmasından dolayı bir mekruhluk ve namazının
bozulması kesinlikle söz konusu olmaz." Onun "mazurdur" ifadesi
"rükuda imamı yakalamasa bile rekatı kaçırmış sayılmaz" anlamında
değildir. Ancak Beğavı "o mazurdur" derken bununla "o, Kur' an'
i yavaş okuyabilen kimse gibidir, imamı rükuda yakalayamasa bile rekatı
kaçırmış sayılmaz" demek istemişse o başka!
Fariki şöyle demiştir:
Kişinin Fatiha okuma sebebiyle imamdan geri kalması kişinin secdeden önce imama
yetişeceğini zannetmesiyle olur. Şayet yetişeceğini zannetmiyorsa o zaman kesin
olarak imama uysun ve Fatiha okumayı bıraksın.
Ruyani Hilye adlı
eserinde ve Gazali İhya'da bunun benzerini zikretmiştir. Ancak bu el-Ümm'de
ifade edilen şekle aykırıdır. Çünkü el-Ümm'de kişinin imamı rükuda iken
yakalayacağını zannediyorsa Fatiha'yı okuması, aksi takdirde imama uymayı
bırakarak namazı kendi başına tamamlaması söylenmektedir. Ezrai buna dikkat
çekmiştir. Hocam Remll'nin de dediği gibi itimad edilecek olan görüş budur.
Ancak imama uymayı terk etmesi ancak imam secdeye gittiğinde gerekli olur. Çünkü
bu durumda imamdan iki rükün geride kalmış olur.
Ezrai şöyle demiştir:
Birinci görüşün ikinci şıkkında gerekçe kişinin kusurlu davranması olarak
belirtilmiştir.
Bu gerekçe şunu
gerektirir: Namaza sonradan gelen kişi imamı yakalayacağını zannederek namaza
başlama duası ve eCızüyü okusa, ancak imam normal davranışa aykırı olarak
Fatiha öncesindeki duayı ve sonrasındaki zamm-ı sureyi okuma sünnetini terk
ederek rükuya gitse, sonradan gelen kişi Fatiha'dan herhangi bir şey okumamış
olsa bile onunla birlikte rüku'ya gider.
Rafii ve Nevevi ile
diğer imamların mutlak ifadeleri ise [imamın yalnızca Fatiha okuması ile
diğerlerini de okuması] arasında fark olmamasını gerektirir.
Yani imam ister
normalolarak başlama duası. euzu, Fatiha ve zamm-ı sure okusun, isterse normal
olanı terk edip yalnızca Fatiha okumuş olsun, namaza sonradan gelen kişi
Fatiha'yı tamamlamalıdır. (çev.)
Hocamız Zekeriya el-
Ensari' nin dediği gibi ikincisi [yani Nevevi ve Ram'nin söylediklerinden çıkan
görüş] itimad edilecek olan görüştür. Çünkü Fatiha okuma yeri olan kıyam varlığını
devam ettirmektedir.
Yani kişi kıyamda iken
imamı yakaladığı halde Fatiha'yı okumadığından kusurlu davranmıştır.
Namaza sonradan gelen ve
imam ı ayakta yakalayan kişi, namaza başlama duası ve eCızüyü okumakla meşgul
olsa, imam da yalnızca Fatiha'yı okusa ve rükuya gitse, imamın böyle yapması
diğer şahsın [farz olan Fatiha'yı bırakıp sünnet olan dualarla meşgul
olmasındaki] kusuru ortadan kaldırmaz. Çünkü yanlış olduğu ortaya çıkan zanna
itibar edilmez. (Genel kural)
Mesbuk namaza
başladıktan sonra sünnet olan bir şeyle meşgul olmaz, Fatiha'yı okur.
Mesbuk başlama
tekbirinden sonra, başlama duası, eCızü okumak gibi bir sünnetle meşgul olmaz,
yalnızca Fatiha'yı okur. Bunu yapması menduptur. Çünkü farzia ilgilenmek daha
önemlidir. Fatiha'yı kaçırmamak için hızlı ca okur.
Ancak imama yetişeceğini
biliyorsa sünnetle meşgul olur.
Mesbuk, sünnetle meşgul
olması halinde imama yetişeceğini, imamın adetine bağlı olarak kesin bir
şekilde bilirse veya zannederse okunması sünnet olan zikirleri okur, daha sonra
Fatiha'yı okur. Böylece hem sünnet hem de farzın faziletini elde etmiş olur.
Mesbuk, imamın zamm-ı
sure okumayacağını veya kısa bir sure okuyacağını ve kendisinin imamın
okuyuşundan sonra Fatiha'yı tamamlayamayacağını bilirse -el-Envar'ın
"namazın kılınışı" konusunda belirtildiğine göre- Fatiha'yı imam la
birlikte okuması gerekir. "Gerekir" kelimesi burada "sünnettir"
anlamında kullanılmıştır.
E. FATİHA'YI TERK
ETTİĞİNİ RÜKÜDA İKEN ANLAYAN KİŞİNİN DURUMU
imama uyan kişi rükuda
iken Fatiha'yı terk ettiğini kesin bilse veya bunda şüphe etse geriye Fatiha
okumaya dönmez, imamın selam vermesinden sonra bir rekat daha kılar.
imama uyan kişi, -RMii
ve Nevevi'nin belirttiğine göre imamla birlikte- rüku yaparken Fatiha'yı
okumayı unuttuğunu kesin olarak bilse veya okuyup okumadığında şüphe etse
Fatiha okumak üzere geriye dönmez. Yani Fatiha okuma pozisyonu kaçırıldığı için
kişinin yeniden ona dönmesi haram olur. Bu durumda imamın selam vermesinden
sonra bunu telafi etmek üzere -tıpkı mesbuk gibi- bir re kat kılar.
Kişi imamdan önce rüku
yapmış olsa ve imam henüz rüku yapmadan Fatiha'yı okumadığını anlasa, geriye
kıyam haline dönüp Fatiha'yı okuması farz olur. Çünkü o rüku esnasında tek
başına namaz kılan kişi durumundadır, imama uymuş değildir.
imamın secdeden ayağa
kalkmasından sonra imamla birlikte secde yapıp yapmadığında şüphe etse secde
yapıp daha sonra imama uyar. imamla birlikte ayağa kalktıktan sonra bu konuda
şüphe etse yeniden secde yapmaya dönmez. Bu iki fetvayı Kadı Hüseyin vermiştir.
Kişi imamla birlikte
secde yaptıktan sonra imamla birlikte rüku yapıp yapmadığında şüphe etse
yeniden rüku yapmaya dönmez. Bulkini bu hükme Kadı Hüseyin'in yukarıdaki ikinci
fetvasına dayanarak ulaşmıştır.
imam rükudan
doğrulduktan sonra onunla birlikte namaz kılan kişi onunla birlikte rüku yapıp
yapmadığında şüphe etse, Kadı ~ Hüseyin'in ilk fetvasından çıkan sonuca göre
rüku yapmaya geri döner.
Bunun ölçüsü şudur: Kişi
imamla birlikte bir rükne başlaması sebebiyle daha önce terk ettiği rüknü yapma
imkanının geçtiğini kesin olarak bilirse artık ona geri dönmez, aksi takdirde
geri döner.
Zerkeşi şöyle demiştir:
Kişi ilk re katta imam la birlikte rüku yaparken Fatiha'yı okuyup okumadığında
şüphe etse sonra ikinci rekatın kıyamında Fatiha'yı okumuş olduğunu hatırlasa
bu rekat dikkate alınır. Ancak tek başına namaz kılarken veya imam olarak namaz
kıldırırken rüku halinde kıraati yapıp yapmadığında şüphe etse, sonra namaza
devam etse, ikinci rekatın kıyamında birinci re katta kıraati yaptığını
hatırlasa namaz batd olur. Çünkü şüphe ile birlikte onun fiili dikkate alınmaz.
Kişi, imam rüku
yapıncaya kadar Fatiha'yı kasten okumasa [ne olur? Bu konuda farklı görüşler
vardır]
İbnü'r-Rif'a şöyle
demiştir: Kadı Hüseyin şöyle demiştir: Mezhebin görüşüne göre bu durumda imama
uymayı terk eder.
En isabetli görüş,
Hocamız Zekeriya el-Ensarı'nin de belirttiği gibi bu durumda kişi imamdan iki
rükün geride kalmaktan korkmadığı sürece Fatihayı okur. Şayet iki rükün geri
kalmaktan korkarsa imama uymayı terk eder.
İmamın rüku yapmasından
sonra kendisi henüz rüku yapmamışken Fatiha'yı okumadığını anlasa veya okuyup
okumadığında şüphe etse Fatiha'yı okur. İmamdan bir özür sebebiyle geri kalmış
olur.
[Zayıf] bir görüşe göre
rüku yapar, imam ın selam vermesinden sonra telafi eder.
İmama uyan kişi, imamın
rüku yapmasından sonra henüz rüku yapmamışken Fatiha'yı okumadığını anlasa veya
okuyup okumadığında şüphe etse [ne yapması gerekir? Bu konuda iki görüş vardır]
[Birinci görüş]: Henüz
Fatiha'yı okuma pozisyonunda [yani kıyamda] olduğu için onu okuması gerekir. Bu
durumda o bir özür sebebiyle imamdan geri kalmıştır. Onun hakkında
"kıraati yavaş olan kişinin hükmü" geçerlidir. [Zayıf] bir görüşe
göre ise Fatiha okumayı unutması sebebiyle kusurlu davrandığından dolayı geri
kalmada mazur değildir.
[İkinci görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre Fatiha'yı okumaz, imama uymuş olmak için imamla birlikte rüku
yapar, imamın selam vermesinden sonra bir re katı telafi eder.
Bu durumda Fatiha okumak
için imamın sessiz kalacağı [sekte yapacağı] bir süreyi beklese ve imam bu
sessizlikten sonra rüku yapsa, ona uyan kişi "Fatiha'yı unutan kişi"
hükmünde olur. Zerkeş! ise buna muhalif görüş belirtmiş ve o kişinin Fatiha'yı
okuma farzının düşeceğini söylemiştir.
F. BAŞLAMA TEKBİRİNİ
İMAMDAN ÖNCE ALAN KİŞİNİN DURUMU
Kişi başlama tekbirini
imamdan önce alırsa namaz hiç başlamamış olur.
Kişi başlama tekbirini
imamdan önce almış olsa, onun namazı hiç başlamamış olur. Çünkü bu durumda
kendi namazını henüz namazda olmayan birinin namazına bağlamıştır.
Bu hüküm "imamla
aynı zamanda tekbir almanın yasak olması" konusundan zaten anlaşıldığından
Nevevl'nin bu ifadesi aslında bir tekrardır.
Nevevl'nin ifadesinin
zahirine bakılırsa "imama uyan kişinin bunu kasten yapması ile imamın
tekbir aldığını zannederek yapması arasında fark yoktur." Bu doğrudur.
Nitekim Buveytl'nin açık ifadesinden bu anlaşıldığı gibi, Rafi[ ve Nevev! bunu
açık olarak şu şekilde ifade etmişlerdir: "Kişi başlama tekbirini imamdan
sonra aldığını zannetse, bunun böyle olmadığı anlaşılsa onun namazı başlamamış
kabul edilir." Beğavl'nin fetvalarında "bu kişinin namazı tek başına
kılınan bir ~ namaz olur" denilmişse de itimad edilecek olan görüş
yukarıdakidir.
Zerkeş! şöyle demiştir:
"Bundan anlaşıldığına göre kişinin zannettiği şeyin aksi ortaya çıkmazsa
kişinin namazı sahıh olur" ki bu doğrudur. Bu, zan ile şüphenin farklı kabul
edildiği durumlardan biridir.
G. FATİHA VE TEŞEHHÜDÜ
İMAMDAN ÖNCE OKUYAN KİŞİNİN DURUMU
Kişi Fatiha veya
teşehhüdü imamdan önce okursa bunun zararı olmaz, yeterlidir.
[Zayıf] bir görüşe göre
iade etmesi gerekir.
İmama uyan kişi Fatiha suresini
veya teşehhüdü imamdan önce okursa, yani imam daha bunlara başlamadan kendisi
bunları okumayı bitirse, imama uymanın sahıh olması konusunda bunun zararı
olmaz. Çünkü burada fahiş / açık bir muhalefet söz konusu değildir. Bu durumda
okuduğu şeyler [yeterli olur mu? Yoksa yeniden okuması mı gerekir? Bu konuda
iki görüş vardır]
[Birinci görüş]:
Okudukları yeterlidir, hesaba katılır. [yeniden okumasına gerek yoktur].
[İkinci görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre okudukları hesaba katılmaz, imamla birlikte veya imamdan sonra
yeniden okuması gerekir. Yapabiliyorsa imamdan sonra okuması daha iyidir. Bu
görüşün gerekçesi şudur: Kişi okuması gereken şeyi zamanı gelmeden önce
okumuştur. Zira imama uyanın fiili imamın fiilini takip eder. Şayet tekrar
okumazsa namazı batı i olur.
H. RÜKU VE SECDEYİ
İMAMDAN ÖNCE YAPAN KİŞİNİN DURUMU
Kişi rüku ve secde gibi
bir fiili imamdan önce yaparsa; şayet iki rüknü imamdan önce yapmışsa namazı
bozulur, aksi takdirde bozulmaz.
[Zayıf] bir görüşe göre bir
rüknü önce yaptığında da bozulur.
İmama uyan kişi rüku ve
secde gibi bir fiili imamdan önce yaparsa [namazı bozulur mu? Bu konuda mezhep
icinde iki görüş vardır]
[Birinci görüş]:
[a] - Şayet iki rüknü
imamdan önce yapmışsa [bakılır:]
[aa] - Bunun haram
olduğunu bilerek kasten yapmışsa, imama fahişlaçık bir şekilde muhalefet ettiği
için namazı bozulur. Bu iki rüknün her ikisinin uzun olması ile birinin uzun
diğerinin kısa olması arasında fark yoktur.
[ab] - Unutarak veya
haram olduğunu bilmeksizin yapmışsa namazı bozulmaz, ancak o rekat dikkate
alınmaz. İmam selam verdikten sonra o rekatı telafi etmesi gerekir.
Aslü'r-Ravda'da şöyle
denilmiştir: Açıktır ki "iki rüknün imamdan önce yapılması" imamdan
geri kalma konusunda zikrettiğimiz hükme kıyasla ulaşılmış bir hükümdür. Ancak
Iraklı alimler bunu şöyle örneklendirmişlerdir: "Kişi imamdan önce rüku
yapsa ve imam rüku yapmak istediğinde o doğrulsa, imam doğrulmak istediğinde o
secde etse ve böylece imamla ne rükuda ne de rükudan doğrulma esnasında bir
arada bulunmasalar o zaman namaz bozulur." Oysa Iraklıların bu açıklaması,
daha önce geçen "imamdan geri kalma" konusundaki hükümlere ters
düşmektedir. Bu iki hüküm ancak diğer meselede de böyle düşünmek, yahut da bu
meselede de diğer mesele gibi düşünmek suretiyle aynı olabilir. Yahut da
Iraklıların bu açıklaması yalnızca imamdan önce hareket etme meselesine özgü
kabul edilir, çünkü bunda açık bir muhalefet vardır.
Doğru olan, Hocam
Remli'nin dediği gibi "imamdan önce hareket etmenin" de imamdan geride
kalmak gibi değerlendirilmesidir.
Nesai şöyle demiştir:
Rafii ve Nevevl'nin ifadelerinin zahirinden de bunların aynı olduğu
anlaşılmaktadır.
Nevevi'nin ifadelerinden
şu da anlaşılmaktadır: "İmama uyan kişi; biri kavlı biri de fiilı rükünde
olmak üzere iki rükünde imamdan önce hareket etse veya geri kalsa bunun bir
zararı olmaz." Bu doğrudur. EI-Envar'da "Fatiha'yı ve rükuyu imamdan
önce ve sonra yapmak" buna örnek olarak zikredilmiştir.
[b] - İkiden az rükünü
imamdan önce yapmışsa; yani bir rükün, bir rükünden az veya bir rükünden fazla
[fakat iki rükünden az] bir şekilde imamdan önce hareket etmişse, imama
muhalefet az olduğu için -kasten yapmış olsa bile- namazı bozulmaz. Çünkü tıpkı
bunun zıddında olduğu gibi burada da muhalefet azdır.
İmamdan önce yaptığı
rükünde imamı beklemesi caizdir. Örneğin imamdan önce rüku yapmışsa imamı
rükuda bekler. Şayet kasten imamdan önce yapmışsa, kaçırdığı şeyi telafi
edebilmek için rükuyu tekrar imamla birlikte yapması müstehaptır.
Kişi yanılarak bir rüknü
imamdan önce yaptığında imamı beklemek yahut geriye dönmek şıklarından birini
seçebilir.
Bir rüknü kasten imamdan
önce yapmak, örneğin imam kıyamdayken imamdan önce rüku yapıp doğrulmak
haramdır.
[*] - Çünkü Müslim'de yer
alan hadiste Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: İmamdan önce hareket etmeyin!
İmam tekbir getirdiğinde siz de tekbir getirin, imam rüku yaptığında siz de
rüku yapın. (Müslim, salat, 931)
[*] - Buhari ve Müslim'
deki diğer bir hadiste Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: İmamdan önce başını
[rükudan ve secdeden] kaldıran kişi, Allah'ın onun başını eşekbaşına
çevirmeyeceğinden korkmuyor mu ?(Buhari, Ezan, 691; Müslim, salat, 962)
Bundan şöyle bir anlam
çıkmaktadır: Rüknün bir bölümünü imamdan önce yapmak da rüknün tamamını imamdan
önce yapmak gibidir. Örneğin imamdan önce rüku yaptığında imam kişiye rükuda
yetişse bile kişi bir rüknü imamdan önce yapmış kabul edilir.
Hocamız Zekeriya
el-Ensarı'nin de kabul ettiği üzere bu doğrudur.
[İkinci görüş]: Kişi tam
bir rüknü kasten imamdan önce yapmışsa namazı bozulur. Çünkü bu imama uymaya
aykırı bir harekettir. Bu, imamdan geri kalmaktan farklıdır; çünkü orada açık
bir muhalefet görülmemektedir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
İMAM’A UYMANIN SONLANMASI: GİRİŞ