NAMAZ / ŞARTLAR – SETR-İ AVRET |
H. AVRET YERİNİN TÜMÜNÜ
ÖRTMEYE YETERLİ OLMAYACAK MİKTARDA ÖRTÜ BULUNMASI
A. YETERLİ OLMAYAN
ÖRTÜNÜN KULLANILMASININ ZORUNLU OLMASI
B. AVRET YERİNİN
BÜTÜNÜNÜ ÖRTMEYECEK KADAR AZ OLAN ÖRTÜNÜN ÖN VE ARKAYI ÖRTMEDE KULLANILMASI
A. YETERLİ OLMAYAN
ÖRTÜNÜN KULLANILMASININ ZORUNLU OLMASI
Kişi avret yerinin bir
kısmını örtecek kadar örtü bulsa, bunu örtmesi gerekir. Bu konuda görüş
ayrılığı yoktur.
[Soru]: Abdeste yeterli
olmayacak kadar su bulan kimsenin bu suyu kullanmasının zorunlu olup olmadığı
konusunda da görüş ayrılığı vardır. Daha doğru olan görüşe göre bunu kullanması
gerekir. [O meselede bir görüş ayrılığı olduğu halde onun benzeri olan
yukarıdaki meselede niçin görüş ayrılığı yoktur?]
[Cevap]: Taharetin amacı
abdestsizliği gidermektir. Abdestsizlik ise bölünemez. Burada ise amaç
örtünmektir, örtünmek bölünebilir.
B. AVRET YERİNİN
BÜTÜNÜNÜ ÖRTMEYECEK KADAR AZ OLAN ÖRTÜNÜN ÖN VE ARKAYI ÖRTMEDE KULLANILMASI
1. Örtünün ön ve arkayı
örtmeye yeterli olması
Kişi ön ve arka
bölgesini örtebilecek kadar bir şey bulursa oraları örtmesi gerekir.
Kişi ön ve arka
bölgesini örtebilecek kadar bir şey bulursa örtüyü bu iki yeri örtmede
kullanması farz olur. Çünkü buraların avret olduğu konusunda [bütün İslam
alimleri arasında] ittifak vardır. Ayrıca buraların açık olması diğer yerlerin
açık olmasından daha kötü bir durumdur.
[*] - Yüce Allah [Hz.
Adem ve Hz. Havva'dan bahsederken] şöyle buyurmuştur: Ağacın meyvesini
tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. [A'raf, 22]
Ağacın meyvesini
tatmadan önce onlar kendi avretlerini göremiyorlardı veya birbirlerinin
avretlerini göremiyorlard!. Nitekim Hz. Aişe (r.a.) Nebi (s.a.v.) ile ilgili
olarak şöyle buyurmuştur: Ne ben onun avretini gördüm ne de o benim avretimi
gördü. (İbn Mace, Nikah, 1922; Beyhaki, Nikah, VII, 94)
2. Örtünün, ön ve
arkadan yalnızca birini örtmeye yeterli olması
Yalnızca birini
örtebilecek kadar bir şey bulursa ön tarafını örtmesi gerekir.
[Zayıf] bir görüşe göre
arkasını örtmesi gerekir. [Bir başka zayıf] görüşe göre ise dilediğini örter.
[Kişi, ön veya
arkasından yalnızca birini örtebilecek kadar bir örtü bulsa bununla nereyi
örtmesi gerekir? Bu konuda mezhep içinde dört görüş bulunmaktadır]
[Birinci görüş]: İster
erkek isterse başkası [kadın, çift cinsiyetli kişi, çocuk] olsun ön ve arkadan
yalnızca birini örtebilecek kadar bir şey bulursa bununla ön tarafını örtmesi
farzdır.
Çünkü o [ön tarafı
örtülmediğinde] kıble yönüne doğru çıplak durmuş olmaktadır. Arkaya gelince,
[dışkı deliği] genellikle kalçalarla örülür.
Kıblenin yerini alan şey
de kıble gibi değerlendirilir. Örneğin kişi kıblenin kendisine değil de yönüne
dönerek namaz kıldığında da böyledir.
Çift cinsiyetli şahıs
önündeki iki organın her ikisini birden örter. Şayet örtü yalnızca birini
örtmeye yeterli oluyorsa dilediğini örter. İsnevı'nin belirttiği üzere "o
mekanda bir kadın varsa çift cinsiyetli şahsın erkeklik organını örtmesi, erkek
varsa kadınlık organını örtmesi daha iyidir."
[İkinci görüş]: [Zayıf]
bir görüşe göre arkasını örtmesi gerekir; çünkü rükü ve secdede buranın açık
olması [ön tarafın açık olmasından] daha çirkindir.
[Üçüncü görüş]: [Zayıf
bir başka] görüşe göre birbiri ile çelişen iki durum söz konusu olduğundan kişi
dilediğini örtebilir. Bu konuda erkekle kadın eşittir.
[Dördüncü görüş]: [Zayıf
bir başka] görüşe göre kadın ön tarafını, erkek arka tarafını örter.
Bazı alimler hükmü
"örtülmesi farzdırigerekir" yerine "örtülmesi müstehaptır"
şeklinde nakletmişlerdir.
Namazda Örtünmeye
ilişkin bazı detay hükümler
Çıplak olan kişi, hak
sahibinden elbiseyi gasp edemez. Açlıktan ölmek durumunda olan kişi ise hak
sahibinden yiyeceği gasp edebilir. Çünkü kişinin çıplak olarak namaz kılması
mümkündür, daha sonra iade etmesi de gerekmez. Ancak çıplak olan kişi; sıcaktan
veya soğuktan korunmak amacıyla elbiseye ihtiyaç duyarsa gasp edebilir.
Çıplak olan kişi,
kendisine ödünç verilen elbiseyi ödünç almayı kabul etmek zorundadır. Ödünç
verenin ondan başka elbisesi bulunmasa bile böyledir.
Çıplak olan kişi,
kendisine hibe edilen çamur veya elbiseyi kabul etmek veya borç almak zorunda
değildir; çünkü bunda büyük bir minnet altında kalma söz konusudur.
Çıplak olan kişi, üzerini
örtecek şeyi emsal satım bedeli ile satın almak veya emsal ücretle kiralamak
zorundadır.
Hem çıplak olan ve hem
de suyu bulunmayan kimse elbise ve sudan birini satın alabilecek paraya sahip
olsa elbiseyi satın alması gerekir; çünkü bunun yararı süreklidir. Ayrıca
elbisenin bedeli yoktur, abdestte suyun ise bedeli vardır.
Kişi bir elbisenin
"o bölgedeki en uygun kişiye verilmesini" vasiyet etse veya bu yönde
vakıfta bulunsa yahut bunu vermek üzere birini vekil kılsa elbisenin öncelikle
kadına verilmesi gerekir. Çünkü kadının avret yerinin açık olması erkeğe göre
daha kötüdür. [Şayet kadın yoksa daha sonra] çift cinsiyetli şahsa verilmesi
gerekir, çünkü onun kadın olma ihtimali vardır. Daha sonra erkeğe verilir.
Sahip olduğu suyun ona en layık kişiye verilmesini vasiyet eden kişi ile ilgili
olarak o konuda geçen hükme kıyasla ortada önceden çıplak olan ve sonra çıplak
kalan iki kişi bulunsa elbise sonradan çıplak olan kişiye verilir. (Kıyas)
Kimsenin kendi
elbisesini başkasına vererek kendisinin çıplak namaz kılması caiz değildir.
Böyle yapacağına önce kendisi o elbise ile namazını kılar, daha sonra elbiseyi
ödünç vermesi müstehaptır.
Bir erkek yalnızca ipek
bir elbise bulursa bununla örtünmesi gerekir. İsnevı "şayet kesme
sonucunda elbisenin değerinde meydana gelen azalma, bir elbise kiralama
ücretinden daha çok olmuyorsa avret yerlerin ötesindeki kısımların kesilmesi
gerekir" demişse de avret yerini örten kısmın dışındaki bölümleri kesmesi
gerekmez. Çünkü bit ve pireden kurtulmak [uyuz hastalığını tedavi etmek] vb.
gibi daha basit sebeplerle bile ipek elbise giymek caizdir.
Namaz kılarken giyme
konusunda ipek elbise, necis elbiseye göre daha önceliklidir. Yalnızken giyme
vb. gibi elbisenin temizliğini gerektirmeyen konularda ise necis elbise, ipeğe
göre daha önceliklidir.
Bir cariye başı açık bir
halde namaz kılarken azat edilse ve uzak bir mesafede başını örtecek örtü
bulunsa, o mesafeye kadar gitmek için namaz içinde pek çok hareket yapması
gerekse veya örtüyü kendisine atacak birinin gelmesini beklese ve namazda iken
bir süre başı açık kalsa namazı bozulur. Başını örtecek bir şey bulamazsa
namazına devam eder. Şayet örtüyü yakın bir yerde bulur da onu alırken kıbleye
arkasını dönmezse ve bu örtüyle başını derhal örterse namazına yine devam eder.
Çıplak olan bir kişi
namazda iken elbisesini bulsa bunun hükmü bir önceki meselede açıkladığımız
cariyenin hükmü gibidir.
Bir kimse cariyesine
"sahih bir namaz kılarsan bu namaz öncesinde hürsün" dese, cariye de
örtecek bir şeyi bulunmadığından başını örtmeden namaz kılsa azat olur, namazı
da sahih olur. Şayet örtünme imkanı varsa namazı sahih olur, ancak kendisi azat
olmaz; çünkü burada bir kısır döngü söz konusudur. Şöyle ki; şayet azat olursa
namazı geçersiz olur, namazı geçersiz olursa azat olamaz. Azadı gerçekleşmiş
saymak namazın da azadın da batıl olmasına yol açmaktadır. Bu yüzden az at
işlemi geçersiz sayılmış, namaz ise sahih olmuştur.
Kişinin namaz kılarken
en güzel elbisesini, gömleğini, sarığını, taylesanını, ridasını, izarını veya şalvarını
giymesi gerekir.
Yalnızca iki elbise
giyecekse;
a) Rida ile birlikte
gömlek veya izar yahut şalvar giymesi
b) Rida ile birlikte
izar veya şalvar giymesinden
c) yahut izada birlikte
şalvar giymesinden daha iyidir.
Genelolarak söylemek
gerekirse iki parça elbise ile namaz kılmak müstehaptır. Şu ayetten ilk anda
anlaşılan anlam böyledir: Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel
elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah is raf
edenleri sevmez. [A'raf, 31]
[*] - Ayrıca Nebi
{s.a.v.} şöyle buyurmuştur: Biriniz namaz kıldığında iki elbise giysin; çünkü
Allah Teala kendisine karşı süslenmenize herkesten daha layıktır. Şayet iki
elbisesi yoksa altına izar giyinsin, Yahudilerin yaptığı gibi bir elbiseye
bürünerek namaz kılmasın.(Beyhaki, salat, II, 236)
Kişi tek elbise ile
namaz kılacaksa gömlek, o yoksa izar o yoksa şalvar giyer.
Tek elbise geniş ise
kişi elbisenin içine sarınır ve elbisenin iki tarafını çaprazlama bir şekilde
yapar. Elbise darsa onu belinden aşağıya sarar, bir bölümünü boynuna atar.
Kadın ve çift cinsiyetli
şahsın namazda bütün bedeni üzerine sarkan bir elbise, bir başörtüsü ve kalın
bir örtü giymesi sünnettir.
Namaz vakti içinde
elbiseyi telef etmek veya satmanın hükmü su ile aynıdır.
Keffarette olduğu gibi
elbisesi olmayan kimse, elbise satın almak için evini veya hizmetçisini satmaz.
Kişinin üzerinde resim
bulunan bir elbiseyi giyerek veya üzerinde resim bulunan bir yaygının
[seccadenin / halının] üzerinde yahut böyle bir elbiseye [halı vb. bir şeye]
karşı namaz kılması mekruhtur.
[Şu şekilde örtünerek
namaz kılmak mekruhtur]
> Kişinin ıztıba
yaparak namaz kılması,
> Elbise ile ağzını
örtmesi, esnerse eliyle ağzını örtmesi menduptur.
> Bir elbiseye
[elleri de elbisenin içinde kalacak şekilde] tamamen bürünmesi ve sonra
elbisenin uçlarını sol omzuna atması,
> elbisenin uçlarını
üzerine atmaksızın tamamen elbisenin içine bürünmesi,
> erkeğin ağzını
örterek, kadının yüzünü örterek namaz kılması mekruhtur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN