MUĞNİ’L-MUHTAC

NAMAZ  /  SECDE-İ SEHV

 

2. SEHİV SECDESİNE İLİŞKİN BAZI HÜKÜMLER

 

1. İlk teşehhüdü unutan kişinin durumu

 

Kişi namazda ilk teşehhüdü unutsa;

 

[Birinci durum]: Doğrulduktan sonra bunu hatırlasa, teşehhüd yapmak için geri dönmez.

a) Şayet bunun haram olduğunu bildiği halde dönerse namazı bozulur.

b) Unutarak dönerse namazı bozulmaz, sehiv secdesi gerekir.

c) Haram olduğunu bilmeksizin dönerse -daha doğru görüşe göre- hüküm yine böyledir.

 

Daha doğru görüşe göre imama uyan kişi [imam teşehhüd için oturduğu halde kendisi unutarak ayağa kalksa], imamına uymak için geri dönebilir.

 

Ben [Nevev!] derim ki imama uyan kişinin bunu yapması farzdır.

Allah daha iyi bilir.

 

[İkinci durum]: [Kişi ilk teşehhüdü unuttuğunu ayağa] doğrulmadan önce hatırlasa teşehhüd yapmak için geri döner. Şayet ayakta durmaya daha yakın durumda ise sehiv secdesi yapar. Bu durumda kasten doğrulur ve daha sonra geri dönerse, şayet ayakta durma pozisyonuna daha yakın ise namazı bozulur.

 

2. Kişi bir kunutu unutsa;

 

a) bunu secdede iken hatırlarsa bunun için geri dönmez.

b) Secdeden önce hatırlarsa geri döner. Rüku. pozisyonuna yaklaşmışsa bunun için sehiv secdesi yapar.

 

3. Kişi;

 

a) rüknün bir bölümünü terk edip etmediğinde şüphe ederse sehiv secdesi yapar.

b) namazda yapılması yasaklanan bir fiili yapıp yapmadığında şüphe etse sehiv secdesi yapmaz.

c) Kişi namazda yanılsa ve daha sonra sehiv secdesi yapıp yapmadığında şüphe etse secde yapsın.

d) Kişi üç rekat mı dört rekat mı kıldığında şüphe ederse bir rekat daha kılar ve sehiv secdesi yapar. Daha doğru olan görüşe göre selamdan önce şüphesi ortadan kalksa bile sehiv secdesi yapar. Tereddütlü olarak kıldığı ve fazladan yapmış olması muhtemelolan her durumda da böyle yapar.

 

e) Her halükarda yapılması gerekli olan bir şeyde şüphesi sonradan ortadan kalktığında sehiv secdesi yapmaz. Bunun örneği şudur: Kişi üçüncü rekatı kılarken üçüncü rekatı mı yoksa dördüncü rekatı mı kıldığında şüphe etse sonra o rekatta iken durumu hatırlasa sehiv secdesi yapmaz. Dördüncü rekatta iken hatırlarsa sehiv secdesi yapar.

 

f) Kişi selam verdikten sonra bir farzı terk edip etmediğinde şüphe etse meşhur olan görüşe göre bunun bir etkisi yoktur.

 

A. İLK TEŞEHHÜDÜ UNUTAN KİMSENİN DURUMU

B. KUNUT OKUMAYI UNUTAN KİMSENİN DURUMU

C. NAMAZDA KİŞİNİN ŞÜPHE ETMESİNİN HÜKMÜ

D. NAMAZ BİTTİKTEN SONRA ŞÜPHE ETMENİN HÜKMÜ

 

A. İLK TEŞEHHÜDÜ UNUTAN KİMSENİN DURUMU

 

A. İLK TEŞEHHÜDÜ UNUTTUĞUNU AYAĞA KALKTIKTAN SONRA HATIRLAYAN KİŞİNİN DURUMU

 

1. İmam ve Tek başına namaz kılan kimsenin durumu

 

> Kişi namazda ilk teşehhüdü okumayı ve bunun için oturmayı,

> Yahut yalnızca ilk teşehhüdü okumayı,

> Yahut da -teşehhüdü okumayı bilmediği durumda- yalnızca oturmayı unutsa,

 

[Bunları yapmayı unuttuğunu] doğrulduktan sonra hatırlasa teşehhüd yapmak için geri dönmez. Bunun için dönmesi haramdır. Çünkü farz olan fiile başladıktan sonra sünnet bir fiil için bunu terk edemez.

 

1. Şayet geri dönmenin haram olduğunu bildiği halde kasten geri dönerse namazı bozulur. Çünkü namaza fazladan bir kuud eklemiştir. 

[Zayıf] bir görüşe göre kıyama kalktığında Fatiha okumaya başlamamışsa geri dönüp oturması caizdir.

 

2. Şayet namazda olduğunu unutarak geriye dönerse özür sebebiyle namazı bozulmaz. Ancak hatırladığında ayağa kalkması gerekir. Yanılmasından dolayı sehiv secdesi yapar. Çünkü fazladan bir oturuş yapmış ve teşehhüdü terk etmiştir.

 

3. Şayet geri dönmenin haram olduğunu bilmeksizin dönmüşse [namazı bozulur mu? Bu konuda iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Daha doğru görüşe göre tıpkı unutan kimsenin durumunda olduğu gibi namazı bozulmaz. Çünkü bu, halkın geneline kapalı kalan konulardandır. İşin hakikatini öğrendiğinde ayağa kalkması ve yanılmadan dolayı sehiv secdesi yapması gerekir.

 

[İkinci görüş]: Bu durumda, hükmü öğrenmeyi terk ettiğinden dolayı namazı bozulur.

Bu görüş ayrılığı "tek başına namaz kılan kişi" ve "imam" hakkındadır.

 

2. İmama uyan kimsenin durumu

 

1. İmama uyan kimseye gelince, [şayet teşehhüd yapmayı unutmuşsa] teşehhüd yapmak için imamından geri kalması caiz değildir. Şayet bunun için ima ma uymayıp geri kalırsa namazı batı! olur, çünkü mhiş bir biçimde imama muhalefet etmiştir.

 

[Soru]: Alimlerimiz "imam kunutu terk ederse, imama uyan kişi -ilk secdede imama yetişmek kaydıyla- kunut yapmak için ondan geri kalabilir" demişlerdir.

 

[Cevap]: Kunut meselesinde kişi imamdan geri kalmakla yeni bir vukuf [duruş] ortaya koymuş olmamaktadır. Oysa burada kişi teşehhüd için oturma yapmaktadır.

 

Son dönemdekilerden birinin şu görüşü geçersizdir: Kişinin uyduğu imam istirahat oturuşu yapsa, en uygun görüş ona uyan kişinin -kendisini kıyamda yakalaması mümkün iseteşehhüdü yapmak için imamdan geriye kalabileceğidir. Çünkü bu durumda yeni bir oturuş ortaya koymuş olmamaktadır. Kişinin namazı, imam oturmamış ise batıl olur.

 

Bu görüş geçersizdir; çünkü burada imamın dinlenme için oturması istenen bir şey değildir.

 

2. İmam teşehhüdü unutarak kalksa, imama uyan kişi otursa, imam doğrulduktan sonra -henüz imama uyan kişi teşehhüdü tamamlamadan- geri dönse imama uyan kişinin imam la birlikte oturması haram olur. Çünkü imamın doğrulduğu esnada onun da kendisi ile birlikte doğrulması farz olmuştur.

 

3. İmam ve ona uyan kişi teşehhüdü unutarak ayağa kalksalar sonra imam geri dönse, ona uyan kişi geri dönmez. Çünkü imam ya yanlış yapmıştır ki bu durumda imama uyan kişi ona uymaz. Yahut da kasten yapmıştır ki bu durumda da imamın namazı bozulmuştur. Böyle bir durumda imama uyan kişi imamdan ayrılır ve imamın unutarak bunu yapmış olabileceği ihtimaline karşın imamı bekler. Şayet imama uyan kişi haram olduğunu bile bile imam la birlikte teşehhüde dönerse namazı bozulur. Unutarak veya hükmünü bilmeksizin dönerse namazı bozulmaz.

 

4. İmama uyan kişi

 

> İmam teşehhüd için oturduğu halde unutarak ayağa kalksa,

> Veya hem imam hem de ona uyan kişi unutarak doğrulsalar ancak imam teşehhüdü hatırlayarak tam ayağa kalkmadan geri dönse ve imama uyan kişi ayağa kalkmış olsa

 

[Bu durumda ne yapmalıdır? Bu konuda mezhep içinde farklı görüşler vardır]

[Birinci görüş]: Daha doğru görüşe göre bu durumda kişi imamına uymak için geri dönebilir. Çünkü imama uymak farzdır. Bu durumda kişinin teşehhüde dönmesi, sünnet bir fiile değil farz bir fiile dönmektir.

 

[İkinci görüş]: Bu durumda imama uyan kişi geri teşehhüde dönemez, imamını ayakta bekler. Çünkü artık bir farza başlamıştır. Onun yaptığı yalnızca bir rüknü imamdan önce yapmaktan ibarettir.

 

[Üçüncü görüş]: Nevevi şöyle demiştir: "İmama uyan kişinin bu durumda teşehhüde geri dönmesi farzdır." Çünkü imama uyma sorumiuluğu, ikinci görüş sahiplerinin ileri sürdüğü "farz bir fiile başlamış olma" dan daha kuvvetli bir sorumluluktur. Nitekim imama uyma sorumluluğu sebebiyle mesbuk (3) üzerinden kıyam ve kıraat farzları da düşmektedir.

 

(3 not) Mesbuk İmama namazın başında değil de arasında veya sonunda

uyan kimse.

 

 

Şayet bu durumda kişi teşehhüde dönmezse, imamdan ayrılmaya niyet etmemişse namazı bazıl olur.

 

[Soru]: Mesbuk imamın selam verdiğini zannederek ayağa kalksa, geriye dönmesi gerekir. İmama uymaktan ayrılmaya niyet edemez. [Burada niçin imamdan ayrılmaya niyet edebilme hakkı vardır?]

 

[Cevap]: İmama uyan kişi burada imamın yapma hakkının olduğu bir fiili yapmıştır. İtiraz olarak ileri sürülen meselede ise durum öyle değildir. Çünkü söz konusu mesele namazın bitmesinden sonra gerçekleştiğinden bizim meselemizde imamdan ayrılması dIİz olmuştur.

 

5. Nevevl'nin sözünden ilk anda aksi anlaşılsa bile, kişi bu durumda teşehhüdü okumayı kasten terk etmişse dönmesi gerekmez. İmam Cüveyni bu durumda geri dönmenin haram olduğunu ifade etmişse de Et-Tahkik ve diğer eserlerde yer aldığı üzere kasten terk halinde geri dönmek sünnettir.

 

Zerkeşi bu durumla "unutarak kalkması durumunda geri dönmenin gerekli olması" meselesi arasında şu açıdan fark olduğunu söylemiştir: Kasten terk eden kişi namazın bir başka farzına intikal etmiştir ki bu da kıyamdır. Bu durumda teşehhüde geri dönmekle dönmemek arasında muhayyerdir. Çünkü burada iki farzdan birini seçme söz konusudur. Unutan kimse ise böyle değildir; onun fiili muteber değildir. Çünkü mazur olduğu için kıyamının olması ile olmaması birbirine eşittir. Bu yüzden hiç kalkmamış gibi geriye dönerek imama uyması gerekir, böylece sevabı büyük olur. Kasten yapan kişi bu sünneti kendi kastı ile elinden kaçırdığından geriye dönmesi gerekmez.

 

6. Kişi unutarak imamından önce rüku yapsa geriye dönmek veya imamını beklemek şıklarından dilediğini seçer. Unutarak imamdan önce ayağa kalkması durumunda ise geriye dönmesi gerekir. İki mesele arasında şu açıdan fark vardır: Ayağa kalkma durumunda imama fahiş bir biçimde muhalefet söz konusudur.

 

Kişi kasten imamdan önce rükuya gitse geri dönmesi sünnettir.

 

7. Namazda iken oturan kişi ilk teşehhüdü yaptığını zannederek üçüncü rekata kalkıp Fatiha'yı okumaya başlasa [sonradan teşehhüdü yapmadığını hatırlasa] bir daha teşehhüd okumaya geri dönmez. Şayet teşehhüd yapmadığı aklında iken istemediği halde dilinden yanlışlıkla [Fatiha yerine] teşehhüd çıksa bu durumda teşehhüd okumaya geri dönmesi caiz olur. Çünkü kasten okumak, kasten ayağa kalkmak gibidir. Yanlışlıkla okumak ise dikkate alınmaz.

 

C. İLK TEŞEHHÜDÜ OKUMAYI UNUTAN VE AYAĞA KALKMADAN ÖNCE BUNU HATIRLAYAN KİMSENİN DURUMU

 

1. Tam ayağa kalkmadan önce ilk teşehhüdü terk ettiğini anlayıp geri dönen kimse

 

Kişi ilk teşehhüdü okumayı unuttuğunu dimdik doğrulmadan önce hatırlasa, unuttuğu teşehhüdü okumaya geri döner, yani bunu yapması caiz olur. Çünkü henüz farz olan bir fiile başlamamıştır. [Bu durumda iki ihtimal söz konusudur]

 

[Birinci ihtimal]: Şayet oturma pozisyonundan çok ayağa kalkma durumuna daha yakın ise bunun için sehiv secdesi yapar; çünkü namazın düzenini değiştiren bir fiil yapmıştır. Bunu ilgili yer dışında kasten yapsa namazı bozulur.

 

Burada sehiv secdesi hem ayağa doğrulmak hem de geri dönmek için yapılmakta olup yalnızca ayağa doğrulmak için değildir. İsnevı ise şöyle demiştir: "Bu geri dönmek için değil doğrulmak sebebiyle yapılır. Çünkü geri dönmek kişiden istenilen bir şeydir.

 

[Soru]: İmam yanlışlıkla beşinci rekata kalksa ve imama uyan kişi [beşinci rekatın] rüku pozisyonuna geldikten sonra imama uymayı terk etse bu, geri dönmenin söz konusu olmadığı bir kıyam olduğu halde bunun için sehiv secdesi yapmamaktadır.

 

[Cevap]: İmama uyan kişinin bu kıyama bilerek kalkması tek başına namazını bozmamaktadır. Rafii ve Nevevi ise tek başına bunun namazı bozduğunu söylemişlerdir.

 

[İkinci ihtimal]: Şayet oturma pozisyonuna daha yakın ise veya ikisinin ortasında ise, o zaman az bir fiil yapmış olduğundan sehiv secdesi yapmaz.

 

Eş-Şerhu'l-kebir ve eş-Şerhu's-sağır'de bu ayrım doğru bulunmuştur. İtimad edilen görüş de budur. Nevevi ise et-Tahkik'te [böyle bir ayrıma gerek olmaksızın her iki durumda da] mutlak olarak sehiv secdesi yapılmayacağını söylemiştir. EI-Mecmu'da da "alimlerin çoğunluğuna göre daha doğru olan görüş budur" demiştir. Tashihü'ttenbih adlı eserinde bunu mutlak olarak "doğru görüş" diye nitelemiştir. İsnevı de "fetva buna göredir" demiştir.

 

2. Tam ayağa kalkmadan önce ilk teşehhüdü terk ettiğini anladığı halde bilerek doğrulan kimse

 

İık teşehhüdü kasten terk ederek doğrulan kimse, daha sonra kasten geri dönse [bakılır]: Şayet ayağa kalkma pozisyonuna oturuştan daha yakın ise namazı bozulur. Çünkü yanılarak yapılsa sehiv secdesi gerektirecek bir fiili namaza fazladan eklemiştir. Bu ise namazı bozar. Ezratnin dediği üzere bu ayrım, daha önce geçen ayrıma dayalıdır. Rafii'nin el-Mühezzeb'ten aktardığına göre itim ad edilen görüş de budur. EI-Muharrer'de ise namazın batıl olmasını mutlak olarak zikretmiş, "ayağa kalkmaya daha yakın olmak"la kayıtlamamıştır.

 

 

B. KUNUT OKUMAYI UNUTAN KİMSENİN DURUMU

 

Kişi bir kunutu unutsa;

 

a) bunu secdede iken hatırlarsa bunun için geri dönmez.

b) Secdeden önce hatırlarsa geri döner. Rüku pozisyonuna yaklaşmışsa bunun için sehiv secdesi yapar.

 

Kişi bir kunutu unutsa ve bunu secdede iken hatırlasa kunut yapmaya geri dönmez. Çünkü farz bir fiile başlamıştır.

 

Şayet secdeden önce hatırlarsa; hatta alnını yere koymuş olsa bile veya alnı ile birlikte diğer bazı organlarını yere koymuş olsa bile secdede yere konması gereken yedi organı tümüyle yere koymadan önce hatırlasa geriye dönmesi caiz olur; çünkü farz bir fiilin içine tam olarak girmemiştir. İbnü'l-Mukrı'nin ifadesinin zahirinden yalnızca alnı koyma durumunda geriye dönülmeyeceği anlaşılmaktadır.

 

Şayet rüku yapan kimsenin pozisyonuna kadar gelmişse, yani rükunun en azı kadar eğilmişse sehiv secdesi yapar; çünkü yanılarak namaza bir rüku eklemiştir. Bunu kasten yapmışsa namazı bozulur.

 

Rüku pozisyonuna kadar gelmemişse sehiv secdesi yapmaz.

Bu durumda geri dönmeyi kasten terk etse -er-Ravda'daki ifadeden anlaşıldığına göre- bunun hükmü teşehhüdü terk etmenin hükmü gibidir.

 

Bazı ayrıntılar:

 

1. Kişi;

> yanılarak ilk rekatta teşehhüd yapsa,

> dört rekatlı bir namazın üçüncü rekatında teşehhüd yapsa,

> ilk rekatta veya diğer rekatlarda rükudan doğrulduktan sonra; a) yanılarak otursa ve teşehhüdün tümünü veya bir kısmını okusa b) dinlenme oturuşu yapsa,

 

> Rükudan doğrulduktan sonra yanılarak dinlenme oturuşu miktarının üzerinde bir süre teşehhüd okumaksızın otursa sonra teşehhüdü terk ettiğini hatırlasa, üzerindeki borcu telafi eder, sehiv secdesi yapar.

 

Sonuncu durumda sehiv secdesi yapmasının sebebi fazladan uzun bir kuud yapmasıdır. Diğerlerinde ise ya bu sebeple veya sözlü bir rüknün tümünü veya bir kısmını bulunduğu yerden başka yere nakletmesi sebebiyle sehiv secdesi yapar.

 

2. Şayet son re katta dinlenme oturuşu kadar oturmuşsa sehiv secdesi yapmaz; çünkü bunun kasten yapılması ya istenmiştir, yahut da affedilmiştir.

 

3. Kişi rüku yapıp yapmadığını hatırlamak amacıyla secdeyi uzatsa namazı bozulur.

4. Kişi, ilk secdeyi yapıp yapmadığını hatırlamak amacıyla secdeyi uzatsa bu, uzun sürse bile namaz bozulmaz. Çünkü bir önceki meselenin aksine bu durumda herhangi bir secdenin terki söz konusu değildir.

 

5. Bir önceki durumda kişi secdeden kalktıktan sonra yaptığı secdenin ikinci secde olduğunu hatırlasa ve o sırada son rekatta olsa ve teşehhüd yapmış olsa; Beğavı fetvalarında şöyle demiştir: "Oturması şüphe üzerine olmuş ve iki secde arasındaki oturuştan uzun sürmüşse namazı bozulmuştur. Çünkü secdeye dönmesi gerekirdi. Böyle olmamışsa namazı bozulmaz, sehiv secdesine de gerek yoktur."

 

6. Kişi secde yapsa sonra secdesinde rüku yapmadığını anlasa ayağa kalkması, ayaktan rükuya gitmesi gerekir. Secdeden doğrudan rükuya gitmesi yeterli olmaz. Çünkü bu durumda rüku ile bir başka şeyi kastetmiş olur.

 

7. Kişi dört rekatlık bir namazda unutarak beşinci rekata kalksa sonra oturmadan önce durumu hatırlasa oturma pozisyonuna döner.

 

Şayet dördüncü rekatta teşehhüd yapmamış idiyse veya bunu hatırlamayıp beşinci rekatta teşehhüd okumuşsa -bunu ilk teşehhüd zannederek okusa bile- bu yeterli olur. Sonra sehiv secdesi yapar ve selam verir.

 

Şayet teşehhüd yapmamışsa önce teşehhüd yapar, sonra sehiv secdesi yapıp selam verir.

 

 

C. NAMAZDA KİŞİNİN ŞÜPHE ETMESİNİN HÜKMÜ

 

A. BİR EMRİ TERK EDİP ETMEDİĞİNDE VEYA BİR YASAĞI ÇİĞNEYİP ÇİĞNEMEDİĞİNDE ŞÜPHE ETMEK

 

Kişi;

a) rüknün bir bölümünü terk edip etmediğinde şüphe ederse sehiv secdesi yapar.

b) namazda yapılması yasaklanan bir fiili yapıp yapmadığında şüphe etse sehiv secdesi yapmaz.

 

1. Kişi -daha önce geçen anlamıyla- rüknün muayyen bir bölümünü terk edip etmediğinde örneğin kunut okuyup okumadığında şüphe etse sehiv secdesi yapar. Çünkü aslolan bunu yapmamış olmasıdır.

 

Mendup olan bir şeyi terk konusundaki şüphe ise bundan farklıdır. Çünkü mendup bir şeyi terk etmek secdeyi gerektirmeyebilir.

 

Müphem bir şeyin bir bölümünü terk edip etmeme konusundaki şüphe de bundan farklıdır. Örneğin kişi terk ettiği şeyin "rüknün bir bölümü olup olmadığında şüphe etse" bu durumda sehiv secdesi yapmaz. Çünkü müphemlikten dolayı secde yapmayı gerektiren sebep zayıf kalmıştır.

 

Bundan anlaşıldığına göre "muayyen" kaydının bir anlamı olmadığını ileri süren ve mübhemi muayyen gibi değerlendirenlerin aksine bunun bir anlamı vardır. Kişi terk ettiği şeyin rüknün bir bölümü ~ olduğunu bilirse veya terk ettiğinin mesela kunut mu, ilk teşehhüd mü yoksa rükünlerin başka bölümleri mi olduğunda şüphe ederse bu durumda secdeyi gerektiren bir durum olduğunu bildiğinden sehiv secdesi yapar.

 

2. Kişi -az miktarda konuşmak gibi kasten yapılması halinde namazı bozan bir fiil bile olsa- yasaklardan birini yapıp yapmadığında şüphe etse sehiv secdesi yapmaz. Çünkü aslolan bunun yapılmamış olmasıdır.

 

Kişi namazda yanılsa, ilk teşehhüdde mi ikincisinde mi yanıldığında şüphe etse, secdeyi gerektiren durum kesin olarak gerçekleştiğinden sehiv secdesi yapar.

 

B. SEHİV SECDESİNİ YAPIP YAPMADlĞINDA ŞÜPHE ETMEK

 

Kişi sehiv secdesini yapıp yapmadığında şüphe etse sehiv secdesi yapsın.

Çünkü aslolan onu yapmamış olmasıdır. Yine kişi bir defa mı iki defa mı secde ettiğinde şüphe ederse bir defa daha secde yapar.

 

C. ÜÇ REKAT MI DÖRT REKAT MI KILDlĞINDA ŞÜPHE ETMEK

 

Kişi üç rekat mı dört rekat mı kıldığında şüphe ederse bir rekat daha kılar ve sehiv secdesi yapar.

 

Dört rekatlık bir namaz kılan kişi üç rekat mı yoksa dört re kat mı kıldığında şüphe etse bir rekat daha kılar. Çünkü aslolan onu kıImamış olmasıdır. Fazladan bir rekat ekleyip eklemediğinde şÜphe bulunduğundan sehiv secdesi yapar. Bu konuda kendi kanaati ile hareket edemeyeceği gibi büyük bir kalabalık bile olsa başkalarının sözü ile de hareket edemez. Çünkü o, kendi fiili hakkında tereddüt etmiştir, bu konuda başkasının görüşünÜ esas alamaz. Bu şuna benzer: Bir hakim verdiği hükmü unutsa, hükme şahitlik edenlerin görüşünü esas alamaz. (Kıyas)

 

[Soru]: Nebi {s.a.v.} zülyedeyn ile ilgili hadiste ikinci rekatta selam verdiği namazda ashaba danışmış daha sonra iki rekat daha kılmıştır.

 

[Cevap]: Bu, Nebi (s.a.v.)'in onlara danıştıktan sonra durumu hatırladığı şeklinde yorumlanır.

 

Zerkeş! şöyle demiştir: "Yukarıdaki hükmün, cemaatin tevatür sayısına ulaşmadığı durumla sınırlandırılması gerekir." Bu, güzel bir çıkarımdır.

 

Buna göre kişi tevatür sayısına ulaşan bir cemaatle namaz kılarken onların yaptığı fiil ile yetinir.

 

[*] - Namazdaki rekat sayısında şüphe etme durumunda ne yapılacağı ile ilgili temel delil Müslim'in rivayet ettiği şu hadistir: Biriniz üç rekat mı yoksa dört rekat mı kıldığında şüphe ederse şüpheyi bir kenara bırakıp kesin olarak bildiğini esas alsın, sonra selamdan önce iki secde yapsın. Şayet beş rekat kılmışsa bu iki secde namazı çift rekata çeuirmiş olur.(Müslim. Mesacid, 1272)

 

Yani bu iki secde namazı dört rekata çevirir. fazla re katı ortadan kaldırır. Çünkü bu iki secde bazen namazda meydana gelen eksikliği bazen de fazlalığı teleafj eder. "Çift rekata çevirme" ile kastedilen beşi altıya çevirmek değildir. Hadiste şöyle yer almıştır: "Şayet kişi dört rekata tamamlamak için kılmışsa bu iki secde şeytanın burnunu yere sürter."

 

D. REKAT SAYISINDAKİ ŞÜPHENİN SELAMDAN ÖNCE ORTADAN KALKMASI

 

Daha doğru olan görüşe göre selamdan önce şüphesi ortadan kalksa bile sehiv secdesi yapar.

 

[Şüphe selamdan önce kalkarsa sehiv secdesi yapılır mı? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Daha doğru olan görüşe göre kişinin şüphesi selamdan önce ortadan kalksa bile, örneğin dördüncü rekatı kılmakta olduğunu anlasa bile sehiv secdesi yapar. Çünkü bunu tereddütle yapmıştır.

 

[İkinci görüş]: Sehiv secdesi yapmaz; çünkü tereddüt ortadan kalktıktan sonra dikkate alınmaz.

 

E. TEREDDÜTLÜ OLARAK KILINAN VE FAZLADAN YAPILMIŞ OLMASI MUHTEMEL OLAN FİİLLER İÇİN SEHİV SECDESİ YAPMAK

 

Kişi, tereddütlü olarak kıldığı ve fazladan yapmış olması muhtemel olan her durumda da böyle yapar.

 

Fazladan yapılmış olmasında tereddüt bulunduğu için, bu şüphe selamdan önce ortadan kalksa bile kişi sehiv secdesi yapar.

 

F. HER HALÜKARDA YAPILMASI GEREKLİ OLAN BİR ŞEYDE ŞÜPHENİN ORTADAN KALKMASI

 

Her halükarda yapılması gerekli olan bir şeyde şüphesi sonradan ortadan kalktığında sehiv secdesi yapmaz.

 

Bunun örneği şudur: Kişi üçüncü rekatı kılarken üçüncü rekatı mı yoksa dördüncü rekatı mı kıldığında şüphe etse sonra o re katta iken durumu hatırlasa sehiv secdesi yapmaz. Dördüncü re katta iken hatırlarsa sehiv secdesi yapar.

 

Kişi hakikatte üçüncü rekatı kılarken iken bunun üçüncü rekat mı dördüncü rekat mı olduğunda şüphe etse [bakılır:]

 

[Birinci durum]

 

Dördüncü rekata kalkmadan önce şüphesi ortadan kalksa sehiv secdesi yapmaz. Çünkü burada tereddütle yapmış olduğu fiili yapması [yani dördüncü rekata kalkması] herhalükarda gereklidir.

 

[Soru]: Nevevi "kişi üçüncü rekatı kılarken ... " demek yerine "kişi, kıldığı rekatın üç mü dört mü olduğunda şüphe etse" demesi gerekirdi. Aksi takdirde kişi kıldığının üçüncü rekat olduğunu farzediyorsa bunun üç mü dört mü olduğunda nasıl şüphe edebilir?

 

[Cevap]: Nevevi'nin kastı, benim yukarıda yaptığım açıklamada olduğu üzere "hakikatte üçüncü rekatı kılarken" şeklindedir. Şarih Celaleddin el-Mahalli bu ifade yerine "vakıada" demiştir. Bu iki ibare aynı anlama gelmektedir.

 

[İkinci durum]

 

Kişi, hakikatte dördüncü rekata kalktığı halde kendisi bunun beşinci rekat olma ihtimalini de dikkate alarak ihtiyaten dördüncü rekata kalkmış olsa, sonra bunun dördüncü rekat olduğunu hatırlayarak şüphesi ortadan kalksa sehiv secdesi yapması gerekir. Çünkü dörde kalkarken bunun dört mü beş mi olduğu konusunda şüphesi bulunmaktaydı. Bu durumda bir açıdan namazda fazladan bir iş yapmış, bir açıdan yapmamıştır.

 

Rekatın fazla olup olmadığında şüphe etmenin secdeyi gerektirmesinin sebebi şudur: Şayet bu rekat gerçekten fazla ise secdenin sebebi zaten açıktır. Şayet fazla değilse tereddüt kişinin niyetini zayıflatmakta, bunun telafi edilmesine ihtiyaç olmaktadır.

 

[Soru]: Kişi, üzerindeki namazı kaza edip etmediğinde şüphe etse, bu şüpheye rağmen sehiv secdesine gerek olmaksızın namazı kaza etmesini istiyoruz.

 

[Cevap]: O meselede tereddüt, buradakinin aksine batıl bir şey üzerinde söz konusu olmamaktadır. Ayrıca sehiv secdesi namaza başladıktan sonra meydana gelen tereddüt sebebiyle olur, namazdan önceki tereddüt sebebiyle olmaz.

 

Alimlerin "kıyamdan önce" ifadelerinden şu sonuç çıkar:

Kişinin tereddüdü secdeden doğrulup da tam ayağa kalkmadan önce ortadan kalksa sehiv secdesi yapmaz. Çünkü kıyam tam olarak doğrulmakla olur. Bundan önceki hareket ise intikaldir, kıyam değildir.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensarı şöyle demiştir: lsnevi'nin "alimler bunu ihmal etmişlerdir" sözü doğru değildir.

 

Yine onun "kıyasa göre kişi ayağa kalkma pozisyonuna daha yakınsa sehiv secdesi yapar, aksi takdirde yapmaz" ifadesi de doğru değildir. Çünkü kişinin bu pozisyona gelmesi sehiv secdesini gerektirmez. Zira bunu kasten yapmak namazı bozmaz, bunu kasten yapıp geri dönmesi namazı bozar. İbnü'l-İmad buna dikkati çekmiştir.

 

 

D. NAMAZ BİTTİKTEN SONRA ŞÜPHE ETMENİN HÜKMÜ

 

Kişi selam verdikten sonra bir farzı terk edip etmediğinde şüphe etse meşhur olan görüşe göre bunun bir etkisi yoktur.

 

A. NİYET VE BAŞLAMA TEKBİRİ DlŞINDAKİ BİR FARZI YAPIP YAPMADlĞINDA ŞÜPHE ETMEK

 

Kişi selam verdikten sonra; niyet veya başlama tekbiri dışında namazın bir farzını terk edip etmediğinde şüphe etse [bunun namaza etkisi olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]: Meşhur olan görüşe göre, selam verme ile tereddüt arasında kısa zaman geçmiş olsa bile bunun bir etkisi olmaz. Çünkü zs'hir olan bu namazın tam olarak kılınmış olmasıdır. Ayrıca bunun namaza bir etkisi olmuş olsaydı o zaman insanlar için özellikle de çokça vesvese ile karşılaşanlar için bir zorluk söz konusu olurdu.

 

[İkinci görüş]: Bunun namaza etkisi vardır; çünkü aslolan o fiili yapmamış olmaktır. Bu durumda aradan uzun zaman geçmemişse tıpkı namazın ortasında iken yapılacağı gibi, tereddütte kaldığı iki husustan kesin olanı esas alarak namazını tamamlar ve sehiv secdesi yapar. Şayet aradan uzun zaman geçmişse namazı yeniden kılar.

 

B. NİYET VE BAŞLAMA TEKBİRİNDE ŞÜPHE ETMEK

 

Kişi namazı bitirdikten sonra niyet edip etmediğinde, başlama tekbiri alıp almadığında şüphe etse bu namazı tekrar kılması gerekir.

 

Yine farza mı nafileye mi niyet ettiğinde şüphe etse yine böyle yapması gerekir. Bu, namaz kılıp kılmadığında şüphe etmeye benzer. Bunu Beğavı fetvalarında belirterek şöyle demiştir:

 

Kişi kıldığı namazın öğle mi ikindi mi olduğunda şüphe etse ve her iki namazın da vakti geçmiş olsa her ikisini de iade etmesi gerekir.

 

[Soru]: Zevaidü'r-Ravda adlı eserde şu hüküm yer almaktadır: Keffaretle yükümlü olan kimse bir gün oruç tutsa ve orucu tamamladıktan sonra niyet edip etmediğinde şüphe etse oruca baştan başlaması gerekmez. Bu meselede niçin öyle olmuyor?

 

[Cevap]: Niyet ile namaz arasındaki ilişki, niyet ile oruç arasındaki ilişkiden daha güçlüdür. Nitekim kişi namazdaki niyetle şüphe etse ve aradan uzun zaman geçse namazı batılolduğu halde aynı durumda oruç batıl olmamaktadır.

 

C. NAMAZA BAŞLAMADAN ÖNCE YAPILMASI ŞART OLAN ŞEYLERDEN BİRİNİ YAPIP YAPMADlĞINDA ŞÜPHE ETMEK

 

Metinde geçen "bir farzı terk edip etmediğinde şüphe etse" ifa-

desi "bir şart konusunda şüphe etme"yi dışarıda bırakmaktadır. Bu konuda alimler ihtilaf etmişlerdir.

 

Nevevi el-Mecmu'da bir yerde şöyle demiştir: Kişi namazı bitirdikten sonra "acaba abdestim var mıydı?" diye şüphe etse bunun namaza etkisi olur [namazı yeniden kılması gerekir]. Bu, namazın bir rüknü konusundaki şüpheden şu açılardan ayrılır:

 

a) Abdest konusunun aksine namazın rüknü konusunda şüphe sıklıkla olmaktadır.

b) Rükün konusunda şüphe, namazın kesin olarak sahih olarak başladıktan sonra meydana gelen bir şüphedir. Aslolan sahih olarak başlayan namazın sahih olarak devam etmesidir. Abdest konusundaki şüphe ise böyle değildir. Çünkü bu, aslında namazın başlayıp başlamadığı konusunda bir şüphedir, aslolan başlamamış olmasıdır.

 

İsnevi şöyle demiştir: Nevevl'nin yaptığı bu ayrımdan anlaşıldığına göre, namazın diğer şartları konusunda şüphe etmek de abdest konusunda şüphe etmek gibidir .

 

el-Hadim adlı eserde şöyle denilmektedir:

Nevevi'nin yaptığı ayrım güzelolmakla birlikte alimlerden nakledilen mutlak olarak namazın iade edilmemesidir. Yerinde olan görüş budur. Bunun gerekçesi de iadede zorluk bulunmasıdır.

 

İbnü'I-Mükrı'nin sözlerinden anlaşıldığına göre ve el-Mecmu'da "mestlere mesh etmek" konusunda abdest meselesinde bir topluluktan nakledilen görüşe göre itimad edilecek görüş budur. Yine bu bizzat Nevevl'nin, bu görüşü kabul edenlerin İmam Şafii'nin ifadelerinden naklettiklerine de uygun olan görüştür. Nitekim İmam Şafii şöyle demiştir: "Kişi hac / umre tavafından sonra abdestli olarak tav af edip etmediğinde şüphe etse tavafı tekrarlaması gerekmez."

 

Şeyh Ebu Hamid'den şu görüş nakledilmiştir: Kişinin abdestli olup olmadığında şüphe ederek namaza başlaması caizdir.

 

Zahir olan bunun şöyle olmasıdır: Kişi şüphe öncesinde abdest aldığını bilmekle birlikte abdestini bozup bozmadığında şüphe etse, bu şekilde namaza başlayabilir. Şayet abdest alıp almadığında şüphe ederek namaza başlarsa bu namaz hiç başlamamış olur.

 

Not:

Açıktır ki alimlerin "selamdan sonra şüphenin namaza etkisi yoktur" derken ifade ettikleri selam "kendisinden sonra namaza dönmenin söz konusu olmadığı selam'' dır. Buna göre kişi sehiv secdesi yapmayı unutarak selam verse sonra namaza dönse, daha sonra namazdan bir rüknü unutup unutmadığında şüphe etse, -alimlerin sözlerinden anlaşıldığına göre- bunu telafi etmesi gerekir.

 

"Kişi selamdan sonra bir farzı terk edip etmediğinde şüphe etse" ifadesindeki "şüphe" kelimesi "kesin olarak bilme"yi dışarıda bırakmaktadır. Buna göre kişi selam verdikten sonra bir rüknü yapmadığını kesin olarak bilse, az miktarda konuşsa, kıbleye arkasını dönse ve mescitten çıkmış olsa bile -aradan uzun zaman geçmemişse ve bir necasete basmamışsa- namazına kaldığı yerden devam eder. Necasete basmak bahsi geçen diğer fiillerden farklıdır; çünkü o zaman namaz esnasında necaseti taşıma ihtimali söz konusudur.

 

Selam verdikten sonra geçen sürenin uzunluk ve kısalığını belirlemede örfe bakılır.

 

Bir görüşe göre kısalık, Nebi (s.a.v.}'in zülyedeyn hadisinde aktarılan süreye bakılarak belirlenir, bunun üzerinde olan süre uzundur. Söz konusu haberde nakledildiğine göre Nebi (s.a.v.) selam verdikten sonra ayağa kalkmış, mescidin başka bir köşesine geçmiş, sonra zülyedeynle konuşmuş, ardından ashabına danışmış ve onlar kendisine cevap vermişlerdir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

3. İMAMA UYAN KİŞİNİN SEHİV SECDESİNE İLİŞKİN HÜKÜMLER