MUĞNİ’L-MUHTAC

İSTİSKA / YAĞMUR DUASI-NAMAZI

 

2. YAĞMUR DUASI NAMAZININ KILINIŞI

 

Yağmur duası namazı da - bayram namazı gibi - iki rekattır. Ancak [zayıf] bir görüşe göre imam ikinci rekatta "Nuh" suresini okur.

 

Daha doğru görüşe göre yağmur duası namazının vakti bayram namazının vakti ile sınırlı değildir.

 

İmam - tıpkı bayram namazında olduğu gibi- hutbe verir, ancak tekbir getirmek yerine istiğfarda bulunur.

 

Birinci hutbede şu şekilde dua eder: Allahümmeskina gaysen muğisen henien merien muri'an gadekan mücellilen sehhan tabekan daimen.

 

Allahümmeskina'l-ğayse ve la tec'al'na mine'l-kanitin. Allahümme in na nestağfiruk. İnneke künte gaffaran fe ersi!i'ssemae aleynan midrara.

 

İmam, ikinci hutbenin baş tarafını okuduktan sonra kıble yönüne döner; gerek gizli gerek açıktan dua ederken duada ısrarlı olur. Kıbleye döndüğünde cübbesini ters çevirir; sağ tarafını sola, sol tarafını sağa döndürür. İmam Şafii {r.a.)'in yeni görüşüne göre üst tarafını alta, alt tarafını da üste getirir. Halk da imamın yaptığını yapar.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Kişi, elbiseyi çıkarıncaya kadar elbibesini bu şekilde döndürülmÜş halde bırakır.

 

Devlet başkanı yağmur duası namazını kıldırmasa, insanlar bunu yaparlar.

 

İmam hutbeyi namazdan önce verse bu caiz olur.

 

Kişinin, yılın ilk yağmurunda yağmurun altında durması, avret yeri dışında bedeninin diğer kısımlarını açarak yağmurun oraya değmesine müsaade etmesi, yağmur suyunda yıkanıp abdest alması, gök gürlediğinde ve şimşek çaktığında Allah'ı tesbih etmesi, gözünü dikerek şimşeğe bakmaması, yağmur yağarken "Allah'ım bol ve faydalı olsun" diye dua ettikten sonra dilediği başka duaları da etmesi, yağmur yağduktan sonra ''Allah'ın lütfu ve rahmeti ile bize yağmur verildi" demesi sünnettir.

 

"Şu yıldız sebebiyle bize yağmur yağdınldı" demek, rüzgara sövmek mekruhtur.

 

Şayet insanlar yağmurun çok olmasından dolayı zarar görürlerse Allah'tan "Allah'ım üzerimize değil etrafımıza yağdır" diyerek yağmurun kaldırılması için dua etmeleri sünnettir. Ancak bunun için namaz kılınmaz. Allah daha iyi bilir.

 

A. YAĞMUR DUASI NAMAZININ BAYRAM NAMAZI GİBİ KILINMASI

B. YAĞMUR DUASI NAMAZININ VAKTİ

C. YAĞMUR DUASI NAMAZINDA HUTBE

D. YAĞMUR YAĞARKEN YAPILMASI SÜNNET OLAN İŞLER

 

A. YAĞMUR DUASI NAMAZININ BAYRAM NAMAZI GİBİ KILINMASI

 

Yağmur duası namazı iki rekatlık bir namazdır. Bu konuda Buhari ve Müslim'de rivayet vardır. (Buhari, İstiska, 1011; Müslim, Salatü'l-istiska, 2068)

 

Yağmur duası namazı kılınış keyfiyeti bakımından bayram namazı gibidir. Bu benzerlik şu noktalarda görülür:

 

> Başlama duasından sonra euzü çekmeden ve Fatiha okumadan önce birinci rekatta yedi defa tekbir getirilmesi, ikinci rekatta beş defa tekbir getirilmesi ve tekbir esnasında ellerin kaldırılması,

 

> Her tekbirden sonra orta uzunlukta bir ayet okuyacak kadar bir süre beklemesi,

> Birinci rekatta açık olarak Fatiha' dan sonra kaf suresının okunması, ikinci rekatta Fatiha' dan sonra -daha doğru görüşe göre- kamer suresinin veya birinci rekatta a'la ikinci rekatta Gaşiye suresinin okunması

 

Yağmur duası namazının bu açılardan bayram namazına benzemesi konusunda bir nas söz konusu olmayıp bu, kıyasla ortaya konan bir hükümdür.

 

Ancak [zayıf] bir görüşe göre ikinci rekatta "kamer suresi" yerine "Nuh suresi" okunur. Çünkü Nuh suresinde, yağmur duası durumuna uygun olan "Allah'tan bağışlanma talebinde bulunma" ve "yağmurun indirilmesi" konularından bahsedilmektedir. Nevevi el-Mecmu'da "alimlerin çoğunluğunun görüşüne göre Bayram namazında okunan surelerin okunması daha faziletlidir" diyerek bu görüşü nakletmiştir.

 

Yağmur duası namazında "toplu olarak namaza!" şeklinde duyuru yapılması [tıpkı bayram namazında olduğu gibi] sünnettir.

 

 

B. YAĞMUR DUASI NAMAZININ VAKTİ

 

Yağmur duası namazının belirli bir vaktinin olup olmadığı konusunda mezhep içinde farklı görüşler vardır:

 

[Birinci görüş]

 

Bayram namazı vaktinde kılınır.

 

[İkinci görüş]

 

Bayram namazının ilk vaktinden ikindi namazı vaktine kadar kılınır.

 

[Üçüncü görüş]

 

Daha doğru görüşe göre bu namazın herhangi bir vakti yoktur.

 

Nevevi'nin buradaki [el-Minhac metnindeki] "yağmur duası namazı -daha doğru görüşe göre- bir vakitle sınırlı değildir" ifadesi(1) son iki görüşün her ikisine de uymakta olduğundan bundan hangisinin daha sahih olduğu anlaşılmaz.

 

(1) Nevevi er-Ravda'da ise "Şafil'nin açık olarak ifade ettiği, sahih olan ve çoğunluğun tek görüş olarak benimsediği görüşe göre" demiştir. (Şirbinı)

 

Kişi bu namazı dilediği vakitte kılar. Daha doğru görüşe göre kerahet vaktinde bile bu namaz kılınabilir. Çünkü bu, "sebebi olan bir namaz" dır. Bu yüzden tıpkı "güneş tutulması" namazında olduğu gibi sebebiyle birlikte bulunur [sebebi gerçekleştiğinde kılınabilir].

 

 

C. YAĞMUR DUASI NAMAZINDA HUTBE

 

1. Yağmur duası namazında imam rükünleri, şartları ve sünnetleri açısından tıpkı bayram namazında olduğu gibi hutbe verir.

 

2. [Bu hutbede tekbir mi okur, yoksa tekbir yerine istiğfar mı getirir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır]

 

[Birinci görüş]

 

Bayram namazı hutbesindeki tekbir yerine bu namazın hutbesinde şöyle diyerek istiğfar eder: Estağfirullahellezi la ilahe illa hüve'l-hayyü'l-kayyum ve etubu ileyh

 

Birinci hutbede bu istiğfarı dokuz defa ikinci hutbede yedi defa ypapar.

 

Tekbir yerine istiğfar getirilmesinin sebebi duruma daha uygun olanın [tekbir değil] istiğfar olmasıdır. Çünkü Yüce Allah, istiğfar edilmesi durumunda bize yağmur göndermeyi vaad etmiştir.

 

[İkinci görüş]

 

[Zayıf] bir görüşe göre ise [tıpkı bayram namazı hutbesinde olduğu gibi] tekbir getirir.

 

Nevevi "İmam Şafii {r.a.)'nin açık ifadesinden ilk anda anlaşılan budur" demiştir.

 

Ezrai ise "Iraklı alimlerin çoğunluğunun ifadelerinden çıkan sonuç budur" demiştir.

 

3. Yağmur duası namazının hutbesinde bayram namazlarının hutbesinde zikrettiği "fıtır sadakası" ve "kurban" konularının yerine yağmur duasına ilişkin konulardan bahseder.

 

İleride geleceği üzere hutbeyi namazdan önce vermesi de caiz-

dir.

 

4. İmamın hutbeyi istiğfar ederek bitirmesi, hutbe esnasında bunu çokça yapması, hutbede "Rabbinize istiğfar edin" ayetini okuması, zor durumlarda yapılan şu duayı yapması sünnettir:

 

La ilahe illallahu'l-azimu'l-halim. La ilahe illallahu Rabbi'l-arşi'l-azim. La ilahe illallahu Rabbi's-semavati ve Rabbi'l-ardi. Rabbi'l-arşi'l-Kerim.

 

Ya Hayyu ya Kayyum. Bi Rahmetike nesteğisu ve min rahmetike nercu. Fela tekilna ila enfusina turfete aylin ve eslih lena şe'nenu kullehu la ilahe illa ente. =(Azim ve Halim olan Allah'tan başka ilah yoktur. Yüce olan Arşın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin rabbi, yerin rabbi ve kerim olan arşın rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur.

 

Ey diri ve her şeyi ayakta tutan Allah'ım! Senin rahmetinden yardım dileriz, senin rahmetinden umarız. Bizi göz açık kapayıncaya kadar nefislerimize bırakma. İşlerimizin tümünü düzelt, senden başka ilah yoktur.)

 

Her bir durumda ''Allahümme atina fiddünya haseneten ve fil ahirati haseneten ve kına azabennar" duasını okumak ve bakara suresinin son ayetini okumak sünnettir.

 

5. Birinci hutbede imam şu duayı okur:(Bunu İmam ŞafiI (r.a.) el-Umm'de ve [Müzeni'nin] Muhtasar'[ın]da, Salim b. Abdullah b. Ömer aracılığıyla Abdullah b. Ömer'den o da Resuluilah (s.a.v.)'tan rivayet etmiştir.)

 

Allahümmeskina gaysen muğisen henfen merfen murf'an gadekan mücellilen sehhan tabekan daimen.

 

Allahümmeskina'l-ğayse ve la tec'al'na mine'l-kanitin. Allahümme inna nestağfiruk. İnneke künte ğaffaran fe ersili's-semae aleynan midrara. Allah'ım bize sonu güzel, hoş, bolluk getiren, bolalan, faydası her yeri kaplayan, sağanak halinde boşalan, her yanı kaplayan, felaketi önleyecek yağmurlar gönder! Allah'ım bize yağmur ver, bizi ümidini kesenlerden eyleme!)

Allah'ım biz senden bağışlanma dileriz, şüphesiz ki sen çok bağışlayıcısın. O ha/de üzerimize sağanak halinde yağmurlar gönder!

 

Allahümme inne bi'l-'ibad ve'I-bilad ve'I-halk mine'l-e'vai ve'l-cehdi ve'd-danki ma la neşku illa ileyk. Allahümme enbit lena'z-zer'a ve edirra lena'd-dar'a ve eskina min berakati's-semai ve enbit !ena min berakati'!-ard. Allahümme'rfa' anna'!-cehde ve'l-urye ve'!-cua ve'kşif anna mine'l-belai ma la yekşifuhu gayruke. (=Allah'ım! Kullarında, beldelerinde ve mahlukatında şiddetli açlık, kötü bir durum ve sıkıntı vardır ki biz bunu yalnızca sana şikayet ederiz. Allah'ım bizim için ekin bitir, hayvanlarımızın sütlerini akıt, göklerin bereketlerini üzerimize yağdır, yerin bereketlerini bizim için çıkar. Allah'ım üzerimizden sıkıntıyı, çıplaklığı ve açlığı gider. Belayı kaldırıp aç, bunu senden başkası açamaz)

 

Allahümme inna nestağfiruke, inneke künte gaffara. Fe ersi!i's-semae a!eyna midrara. Allah'ım biz sana istiğfar ederiz. Gerçekten sen çok bağışlayıcısın. Yağmuru üzerimize sağanak halinde gönder.

Bu duanın Arapça'sında yer alan "ersi!i's-semae [üzerimize göğü gönder]" ifadesi, Ezheri'nin belirttiği gibi "üzerimize yağmur gönder" anlamındadır.

Zerkeşi "bununla yağmur ve bulutun kastedilmiş olması mümkündür" demiştır. 

Duanın Arapça'sında yer alan "midrar" kelimesi çok yağmur anlamına gelir.

 

EI-Minhac metninde olmayan bu fazlalık kısmın Allahümmerfa' bölümüne kadar olan kısmı e!-Muharrer' de bulunmaktadır. Geri kalanı ise et-Tenbih'te yer almaktadır. Bunların tümü tek bir hadiste yer aldığından duanın bir kısmını [alıp, bir kısmını] almamanın bir anlamı yoktur.

 

6. İmam ikinci hutbeye başladıktan sonra kıbleye döner.

 

Yani -Ed-Deka ik' te belirtildiğine göre ve Nevevi'nin Müslim şerhinde alimlerimizden naklettiğine göre -ikinci hutbenin üçte birlik kısmı geçince imam kıbleye döner.

 

-Nevevi'nin el-Minhac'daki ifadesinden sanki imamın hutbe bitinceye kadar kıbleye dönük olarak kalacağı anlaşılmaktaysa da eşŞerhu'!-Kebir'de ve er-Ravda'da belirtildiği üzere- İmam dua etmeyi bitirdiğinde tekrar kıbleye arkasını insanlara yüzünü döndürür.

 

-E!-Bahr adlı eserde İmam Şafii (r.a.)'nin e!-Ümm adlı eserinden yapılan nak!e göre- İmam birinci hutbe esnasında kıbleye dönmüşse ikinci hutbede kıbleye dönmez.

 

7. İmam kıbleye döndüğü esnada gerek gizli dua ederken - ki o esnada halk da gizli dua eder- gerekse açıktan dua ederken ısrarlı olur. İmam açıktan dua ederken halk da onun duasına amin der. Yüce Allah "Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin" [Araf, 55] buyurmuştur.

 

Yağmur duasında insanlar dua ederken ellerinin üstünü yukarı getirerek kaldırırlar.

 

[*] - Bu, Müslim'in sahihinde nakledilmiştir.(Müslim, Salatü'l-istiska, 2072)

Alimler şöyle demişlerdir: Aynı şekilde bir belanın def edilmesini istemek üzere dua eden herkes için sünnet, ellerin üzerini göğe doğru kaldırmaktır.

 

Ruyani şöyle demiştir: [Duada] necis eli kaldırmak mekruhtur. Ancak arada bir engel olursa kaldırmanın mekruh olmaması da muhtemeldir.

 

İmam Şafii (r.a.) şöyle demiştir: Bu durumda iken halkın ettiği duada şu cümlelerin yer alması gerekir: Allahümme ente emertena bi duaike ve veadtena icap et eke ve kad deavnake kema emertena fe ecibna kema veadtena.

 

Allahümme ümnün aleyna bi mağfirati ma karefnahu ve icabetike rı sükyana ve seati rızkına. (=Allah'ım bize dua etmemizi sen emrettin ve duamıza icabet edeceğini vaad ettin. Bize emrettiğin gibi sana dua ediyoruz sen de bize vaad ettiğin gibi icabet et. Allah'ım bize işlediğimiz günahları affetmeyi, yağmur yağdırma duamıza icabet etmeni, rızkımızı genişletmeni lutfet)

 

Bu duayı Rafii el-Muharrer'de zikrettiği halde Nevevi kitabı kısaltmak amacıyla zikretmemiştir. Zikretmesi daha uygun olurdu.

 

8. Hatib kıbleye dönerken elbisesini ters döndürür.

 

Bunu [içinde bulunulan] zorluk durumundan rahatlık durumuna geçmeye dair Allah'tan iyisini talep etmek üzere yapar.

 

[*] - Nebi (s.a.v.) işleri hayra yormayı severdi. Bunu Buhari ve Müslim, Enes'ten şu sözlerle nakletmişlerdir: Güzel ve hoş sözler söylemek suretiyle işleri hayra yormak hoşuma gider. (Buhari, Tıb, 5773; Müslim, Selam, 5761)

 

[*] - Müslim'in rivayet i ise şöyledir: Salih bir şekilde işleri hayra yormayı severim. (Müslim, et-Tıyere ve'l-fe'l, 5764)

 

İmam, cübbesinin sağ tarafını sol tarafına sol tarafını da sağ tarafına giyer.

 

[*] - Bunu Ebu Davud rivayet etmiştir.(Ebu Davud, Salat, 1163)

Süheyli şöyle demiştir: Nebi (s.a.v.}'in cübbesinin uzunluğu dört zira' [arşın] genişliği iki zira' bir karış idi.

 

[İmam elbisesinin altını üstÜne getirir mi? Bu konuda İmam Şafil (r.a.)'nin iki görüşü bulunmaktadır]

 

[Birinci görüş]

 

İmam Şafil (r.a.)'nin yeni görüşüne göre imam kıbleye dönerken elbisesinin altını üstüne getirir.

 

[*] - Çünkü Nebi (s.a.v.) iki tarafı işlemeli siyah bir elbise varken yağmur duasına çıkmıştı. Elbisesinin alt tarafını tutup üste getirmek istedi; elbise ağır geldiğinden [bunu yapmadı bunun yerine] elbiseyi boynunda ters çevirdi.(Ebu Davud, Salat, 1164)

 

Bu hadis konuya şu açıdan delil olmaktadır: Nebi (s.a.v.) elbisesinin altını üstüne getirmek istemiş ancak bir engelolması sebebiyle bunu yapamamıştır.

 

[İkinci görüş]

 

İmam Şafil (r.a.)'nin eski görüşüne göre bunu yapmak müstehap değildir; çünkü Nebi (s.a.v.) bunu yapmamıştır.

 

Kişi elbisesinin sol alt tarafını sağ tarafına giydiğinde, sağ alt tarafını sol tarafına giydiğinde zaten elbisenin hem içi dışına hem de altı üstüne gelmiş olmaktadır.

 

Görüş ayrılığı dörtgen şeklindeki elbisededir. Yuvarlak ve üçgen şeklindeki elbisede yalnızca elbisenin içini dışına döndürmek söz konusudur. Bu konuda görüş ayrılığı yoktur.

 

Kamulı şöyle demiştir: Çünkü yuvarlak ve üçgen şeklindeki elbisenin altını üstüne getirmek söz konusu olmaz. Uzun elbise de böyledir.

 

Hocamız Zekeriya el-Ensari şöyle demiştir: Kamull'nin -ve diğer alimlerin- kastettiği bunun imkansız değil zor olduğudur.

 

9. İnsanlar da hatibin yaptığına tabi olarak onun yaptığı gibi Ezrai'nin baZi alimlerimizden nakletliğine göre otururken - elbiselerinin içini dışına, altını üstüne getirirler.

 

[*] - Çünkü Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) yağmur duasında iken insanlar da elbiselerinin içini dışına, altını üstüne çevirmişlerdir.(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4, 29)

 

[Buradan sonraki açıklamalar Nevevi tarafından el-Muharrer'e yapılan eklemelerin açıklamasıdır.]

 

Hatip ve halk eve dönüp de elbiselerini çıkarıncaya kadar elbiseleri ters bir vaziyette durur. Çünkü Nebi {s.a.v.)'in bundan daha önceki bir zamanda elbisesini düzelttiği nakledilmemiştir.

 

10. Devlet başkanı yağmur duası namazını kıldırmazsa bunu öbür sünnet namazlarda olduğu gibi, insanlar kılarlar. Çünkü devlet başkanının bu namaza ihtiyacı olduğu gibi insanların da - hatta ondan daha fazla - bu namazı kılmaya ihtiyaçları vardır. Ancak - İmam Şafii {r.a.)'nin sözünden anlaşıldığına göre, şehrin valisi şehirde bulunup da insanların açık alana çıkmalarına izin vermediği sürece insanlar açık alana çıkmazlar. Çünkü -Ezra! ve diğer alimlerin dikkat çektiği üzere- [insanların validen izin almaksızın çıkmaları halinde] kargaşanın çıkmasından korkulur.

 

11. Yağmur duası namazında imam namazdan önce hutbe verse bu caiz olur.

 

[*] - Çünkü Ebu Davud ve diğer sünen yazarlarının rivayet ettiği sahih bir hadiste yer aldığına göre Nebi (s.a.v.) hutbe verdikten sonra namaz kıldırmıştır.(Ebu Davud, Salatü'l-cemaa, 1173)

 

[*] - Buhari ve Müslim'de de benzeri bir hadis vardır.(Buhari, İstiska, 1021; Müslim, Salatü'l-istiska, 2075)

 

Ancak bizim hakkımızda böyle yapmak "daha faziletli olan davranışı terk etmek" sayılır. Çünkü Nebi (s.a.v.)'in çoğunlukla yaptığı iki hutbeyi namazdan sonra vermekti.

 

 

D. YAĞMUR YAĞARKEN YAPILMASI SÜNNET OLAN İŞLER

 

1. Senenin ilk yağmuru yağdığında herkesin -yağmurun bereketini elde etmek üzere- bedenine yağmur isabet etmesi için avret yeri dışındaki yerleri açarak yağmurun altında durması sünnettir.

 

[*] - Müslim'in rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) yağmur değsin diye elbisesini açmış ve şöyle demiştir: O Rabbine zaman olarak bizden daha yakındır. (Müslim, Salatü'l-istiska, 2080)

 

Burada zaman olarak yakın olmaktan kasıt yaratılış ve indiriliş bakımındandır.

 

[Yalnızca yılın ilk yağmurunda değil] - Zerkeşi'nin dediğine göreher yağmurun baş tarafında böyle yapmak sünnettir. Çünkü Hakim'in rivayet ettiği bir hadisin zahirine uygun olan budur. Ancak yılın ilk yağmurunda bunu yapmak daha kuvvetli bir sünnettir.

 

2. Kişinin [yağmurdan oluşan] sel suyunda yıkanması veya abdest alması sünnettir.

 

[*] - Çünkü İmam Şafil (r.a.)'nin el-Ümm'de münkatı' bir senetle rivayet ettiğine göre Nebi (s.a.v.) sel suyu aktığında şöyle derdi: Haydi Allah'ın temizleyici kıldığı şu suya çıkıp temizlenelim ve Allah'a hamd edelim! (Şafil, Ahkamü'l-Kur'an, 1, 253)

 

"Yıkanması veya abdest alması" şeklindeki ifadenin mantCıkundan [ibaresinden] bu ikisinden birini yapmanın müstehap olduğu, mefhumundan ise birincinin [yıkanmanın] ikinciden [abdest almaktan] daha faziletli olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Nevevi bunu elMecmu'da tek görüş olarak aktararak şöyle demiştir:

 

Kişinin sel suyu ile abdest alıp yıkanması müstehaptır. Şayet ikisini birlikte yapamıyorsa yalnızca abdest alsın.

 

El-Mühimmat'ta belirtildiği üzere ikisinin birlikte yapılması daha yerindedir. Daha sonra yalnızca gusül, daha sonra da yalnızca abdest almak gelir.

 

İsnevi itiraza açık görse de sel suyunda gusül ve abdest alınırken niyet edilmesi şart koşulmaz. Çünkü bunun hikmeti kişinin yılın ilk yağmuruna temas etmesi ve bunun bereketini bulması için bedenini açmasındaki hikmetle aynıdır. Ancak abdest alınması ve gusledilmesi gereken bir vakte denk gelmişse o zaman niyet şarttır.

 

3. Kişi gökgürültüsü ve şimşek çakması esnasında şu sözlerle Allah'ı tesbih eder:

 

> Sübhane men yüsebbihu'r-ra'du bi hamdihi ve'l-melaiketü min hifetih. (Malik bu hadisi (Muvatta, el-Kelam ve'l-gıybe ve't-tüka, 1921) Abdullah b. Zübeyr'den nakletmiştir)

 

(Meali: Anlamı: Gök gürültüsünün överek ve meleklerin de korkarak kendisini tesbih ettikleri Allah'ı tesbih ederim)

 

Şimşek çakması da gökgürültüsüne kıyas edilmiştir.

 

Şimşek çaktı ğın da söylenmesi uygun olan söz şudur: Sübhane men yürikümü'l-berka havlen ve tamaa.. (=Size şimşeği korku ve ümit arasında gösteren Allah'ı her türlü noksandan tesbih ederim)

 

İmam Şafii (r.a.) el-Ümm'de güvenilir bir şahıs aracılığıyla Mücahid'den şunu nakletmiştir:

 

Ra'd bir melektir, berk ise onun kendisiyle bulutları yönlendirdiği kanatlarıdır.

 

Buna göre gökgürlemesi -aradaki görüş farkına göre- ya bu meleğin veya meleğin bulutları sevk etmesinin sesidir.

 

Ayette gökgürültüsünün tesbih ettiğinin belirtilmesi bir mecazdır. Filozofların [bilim adamlarının] "gök gürültüsü bulut kütlelerinin çarpışması sonucu oluşan bir ses, şimşek de bu çarpışma esnasında görülen parlaklıktır" sözünün bir önemi yoktur.

 

[*] - Nebi (s.a.v.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah (c.c.) bulutu yarattı; o en güzel bir şekilde konuştu ve en güzel bir şekilde güldü. Gök gürültüsü onun konuşması, şimşek onun gülmesidir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5, 435)

 

4. Şimşeğe sürekli bakmamak sünnettir; çünkü selef-i salih gökgürültüsü ve şimşeğe işaret etmeyi kötü görürler; gökgürültüsü ve şimşek çakması durumunda şöyle derlerdi: "La ilahe illallahu vahdehu la şerlke leh. Subbuhun Kuddusün". (=Allah'tan başka ilah yoktur, o birdir, ortağı yoktur. Her türlü eksiklikten münezzeh, her türlü kusurdan arınmıştır. )

 

Maverdi şöyle demiştir: Bu konuda selef-i salihıne uyulması tercih edilir.

 

5. Kişi, yağmur yağarken "Allah'ım bol ve yararlı yağmur ver" diye dua eder.

Buna dair Buhari' de rivayet vardır. İbn Mace'de [İkametü's-salat, 1269] "sayyiben" [sad harfi ile] değil "seyben" [sin harfi ile] yer almıştır.

Ebu Davud [Salat, 1169] ve İbn Mace'deki [İkametü's-salat. 1269] rivayette ise "sayyiben henien" şeklinde yer almıştır.

Bu yüzden her üç rivayeti de bir araya getirmek müstehaptır. Kişi bu duayı iki veya üç defa tekrarlar (Şirbinı)

 

6. Kişi bunun dışında dilediği şekilde dua eder.

 

[*] - Çünkü Beyhaki'nin bir rivayetinde şöyle denilmektedir: Şu dört yerde duaya icabet edilir: Orduların safları karşılaştığında, yağmur yağarken, namaz kılınırken, Kabe'yi gördüğünde. (Beyhaki, Salatü'l-istiska, 3, 360)

 

Kişinin, yağmurun ardından - Metnin zahirinden anlaşıldığı üzere yağmurun bitmesinin ardından değil, Nevevl'nin el-Mecmu'da İmam Şafii (r.a.)'den ve alimlerimizden naklettiğine göre yağmurun başlamasından sonra- şöyle demesi sünnettir: Mutirna bi fadlillahi ve rahmetihi. (=Allah'ın bizim üzerimizdeki lütuf ve bize olan merhameti sayesinde bize yağmur verildi. )

 

"Falan yıldızın şu zamanda şuraya hareket etmesi sebebiyle bize yağmur yağdırıldı" demek mekruhtur. Araplarda yağmurun yağmasını yıldızların hareketlerine bağlama şeklinde bir adet vardı. Bu sözü söylemek mekruhtur; çünkü insanlara yağmuru gerçekten yıldızların yağdırdığı izlenimini uyandırmaktadır. Kişi yağmuru gerçekten yıldızların hareketinin yağdırdığına inanırsa kafir olur. Buhari ve Müslim' de yer alan şu kudsı hadis de bu anlamda anlaşılır:

 

[Bir seferde sabaha karşı yağmur yağdı. Nebi (s.a.v.) ashabına "Rabbiniz ne buyurdu biliyor musunuz?" diye sordu. Sahabe "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediler. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.): "Rabbiniz şöyle buyurdu" dedi:]

 

> Kullanmdan bazılan bana iman ederek bazılan da beni inkar ederek sabahladı. "Allah'ın lütfu ve rahmetiyle yağmur yağdınldı" diyenler bana iman etmiştir. Falan yıldız sebebiyle bize yağmur yağdırıldı diyenler beni inkar etmiş,yıldız[ın yaratıcı olduğun]a inanmıştır. (Buhari, İstiska, 1038; Müslim, lman, 228)

 

Bu hadisin Arapça ifadesinde yer alan "bi" harfi ceri gösteriyor ki mekruhluk hükmü "falan yıldız sebebiyle yağmur yağdırıldı" ifadesine bağlıdır, kişi "falan yıldızın zamanında bize yağmur yağdırıldı" dese bu mekruh olmaz. Hocamız Zekeriya el-Ensari'nin dediği üzere bu güçlü bir çıkarımdır.

 

Nevevl'nin genel ifadesinden şu hüküm istisna edilir: Şafii'nin naklettiğine göre hocalarından biri yağmur yağdığında "fetih [açılış] yıldızı zamanında bize yağmur yağdırıldı" der ve daha sonra şu ayeti okurdu: Allah'ın insanlara açtığı bir rahmeti tutabilecek [engelleyebilecek] bir kimse yoktur. [Fatır, 2]

 

7. Rüzgara sövmek [küfür etmek] mekruhtur.(2} Aksine rüzgar estiğinde dua edilmesi sünnettir.

 

(2) Arapçası "rıh" olan rüzgar sözcüğünün çoğulu riyah ve ervah şeklinde gelir.

(Şirbini)          .

 

[*] - Çünkü rivayette şöyle buyrulmuştur: Rüzgar Allah'ın rahmetindendir; rahmeti de getirir azabı da getirir. Rüzgarı gördüğünüzde ona sövmeyin; Allah'tan haynnı isteyin, şerrinden Allah'a sığının. (Ebu Davud, Edeb, 5097; ibn Mace, Edeb, 3727)

 

8. Yağmur çok yağar da insanlar zarar görürse yağmurun sona erdirilmesi için Allah'tan istekte bulunmak sünnettir. Bu da Nebi (s.a.v.)'e bu yönde bir şikayet ulaştırıldığında yaptığı şu duayı yapmak suretiyle olur: Allah'ım etrafımıza (yani vadilere ve meralara) yağdır, üzerimize (binalanmıza ve evlerimize) yağdırma. Allah 'ım tepelere, küçük dağlara, vadilerin ortalanna ve ağaç biten yerlere yağdır.

 

Yağmurun kesilmesi için dua ederken namaz kılmak yoktur. Çünkü bunun için namaz kılındığına dair rivayet yoktur.

 

Son Hükümler

 

[*] - Beyhaki Şuabü'l-iman adlı eserinde Muhammed b. Hatim'den şunu rivayet etmiştir: (Beyhaki, Şuabü'l-iman, 1098}

 

Ebu Bekir el-Verrak'a şöyle dedim: Beni Allah'a ve insanlara yaklaştı ra cak bir şeyi bana öğret. Bana şöyle dedi: Seni Allah'a yaklaştıracak olan şey O'ndan [dua ederek isteklerini] istemendir. Seni insanlara yaklaştıracak olan şeyonlardan istememendir. Daha sonra Ebu Hureyre aracılığıyla Nebi (s.a.v.)'den şunu rivayet etti: Allah kendisinden istekte bulunmayana kızar (İbn Hacer, Fethu'l-Bari, Deavat, 11, 95)

 

Daha sonra şu şiiri okudu:

 

İstemezsen Allah'tan bil ki O sana kızar,

İnsanlar ise sana bir şey isteyince kızar.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

FARZ-I AYN OLAN NAMAZLARı KILMAYAN [TERK EDEN] KİMSENİN HÜKMÜ