İ’TİKAF |
4. İTİKAF YAPAN KİŞİ
[MU'TEKİF]
Nevevi daha sonra
itikafın dördüncü rüknü olan mu'tekif konusuna başlamış ve onun bir takım
şartlarını şu şekilde zikretmiştir:
İtikat yapan kimsede
bulunması gereken şartlar şunlardır:
1) Müslüman olmak,
2) Akıllı olmak,
3) Hayız ve cünüplükten
temiz olmak.
İtikat yapan kimse
irtidat etse veya sarhoş olsa itikafları bozulur.
Mezhepte esas kabul
edilen görüşe göre bunların "peşpeşe" itikaflarının önceki kısmı da
geçersiz hale gelir.
İtikat yapan kişide
itikaf esnasında delirme ve bayılma meydana gelse; şayet bu kişi itikaf yaptığı
yerden dışarı çıkarılmamışsa o ana kadar yaptığı itikaf geçersiz olmaz. Delirme
süresi değil ancak bayılma süresi itikaf zamanından hesap edilir.
İtikaf yapan kadın adet
görmeye başlamışsa itikaf'tan çıkması gerekir.
Aynı şekilde itikaf
yaparken cünüp olan kimsenin mescitte yıkanma imkanı yoksa onun da çıkması
gerekir. Mescitte yıkanması mümkünse çıkması caizdir, gerekli değildir.
Hayız ve cünüplük süresi
itikaf'tan sayılmaz.
A. İTİKAF YAPAN KİŞİDE BULUNMASI
GEREKEN ŞARTLAR
B. İTİKAF YAPAN KİMSENİN İTİKAF YAPMA
EHLİYETİNİ KAYBETMESİ
A. İTİKAF YAPAN KİŞİDE
BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR
İtikaf yapan kimsenin
müslüman, akıllı, hayız, nifas ve cünüplükten temiz olması şarttır.
Bu şart gereğince;
> KMirin, delinin,
zatülcenb hastalığına yakalanmış kimsenin, sarhoşun, baygın kimsenin ve temyiz
özelliği bulunmayan kişinin itikafı sahih olmaz; çünkü bunların niyetleri sahih
değildir.
> Hayızlı ve loğusa
kadının ve cünüp kimsenin itikafı da sahih olmaz; çünkü bu kimselerin mescitte
kalması haramdır.
Bundan şöyle bir anlam
çıkmaktadır: "Mescitte kalması haram olan herkes, örneğin yarası olan,
iltihabı olan, istihaza olan vb. kimselerin bu durumlarından mescidi muhafaza
etmek mümkün değilse bunların itikafı sahih olmaz." Bu doğrudur. Ezra! ise
bunun itiraza açık olduğunu söylemiştir. Kişi kendisine değil başkasına
vakfedilmiş mescitte itikaf yapsa, orada bulunması haram olmakla birlikte
itikafı sahih olur. Bu gasp edilen toprakla alınan teyemmüme benzer. Buna
benzer meseleleri de buna kıyas edebilirsin.
Not:
1. Baygın kimsenin
itikafının geçerli olmaması, kişi itikafa başlarken baygın olduğunda söz
konusudur. Itikafa başladıktan sonra bayıimanın meydana gelmesi itikafı
geçersiz kılmaz, baygınlık zamanı da -ileride Nevevi'nin sözlerinde de geleceği
üzere- itikaftan kabul edilir.
2. Mümeyyiz çocuğun,
kölenin ve kadının itikafı sahihtir; ancak kölenin itikafı sadece efendinin
izniyle, kadının itikafı da kocasının izniyle caiz olur. Çünkü kölenin emeği
[işgücü] efendiye ait bir haktır. Kadının cinselliğinden yararlanma da kocanın
hakkıdır. İtikafın aksine efendinin ve kocanın hakkı acil haklardır. Bununla
birlikte köle efendisinin, kadın kocasının hakkını ortadan kaldırmasa, örneğin
köle efendisinden, kadın da kocasından izin alarak mescide gelmiş olsa itikaf
caiz olur.
3. Güzel görünümlü kadınların
mescitte itikaf yapmaları -tıpkı namaza çıkmalarında olduğu gibi- mekruhtur.
4. Köle efendisinden,
kadın kocasından izin alarak nafile itikaf için mescide girmiş olsalar efendi
ve koca bunları itikaftan çıkarabilir. Adanmış olan itikaftan da çıkarabilir,
ancak [şu durumda efendi kölesini, koca karısını itikaftan çıkaramaz:]
[a] - Efendi ve koca
"itikaf yapmaya" ve "itikafa başlamaya" izin vermişlerse,
itikaf zamanı belirlenmiş olmasa ve peşpeşe yapılması adanmamış olsa bile
köleyi ve kadını itikaftan çıkaramaz.
[b] - Efendi ve koca
"itikaf yapma" ve "itikafa başlama" şıklarından birine izin
vermiş olmakla birlikte itikaf zamanı belirlenmiş ise o zaman çıkaramazlar.
[c] - Yine itikafın
peşpeşe yapılması adanmış ve efendi ve koca da itikafa başlanmasına izin
vermişse, zamanı belirlenmiş olmasa bile köle ve kadını itikaftan çıkaramazlar.
Yukarıdaki durumların
hiçbirinde efendi ve koca. köleyi ve kadını itikaftan çıkaramazlar; çünkü
doğrudan veya dolaylı olarak itikafa başlamasına izin vermişlerdir. Çünkü
belirli günde yapılması adanmış itikafa izin vermek bu itikafa başlamaya izin
vermek gibidir. Belirli günde yapılması adanmış itikafı geciktirmek caiz
değildir. Peşpeşe yapılması adanmış itikaftan çıkmak da caiz değildir; çünkü
bu, özürsüz yere farz olan ibadeti bozmaktır.
5. Köle efendisinin
izniyle belirli bir zamanda itikaf yapmayı adamış olsa daha sonra satım,
vasiyet veya miras yoluyla efendisinin elinden başka birine intikal etse, yeni
efendinin izni olmaksızın itikaf yapabilir. Çünkü köle itikafı yapma imkanını
elde etmeden önce onu yapmaya hak kazanmıştır. Kadın da böyledir. Ancak köleyi
satın alan kişi durumu bilmiyorsa satım akdini feshedebilir.
6. Efendisiyle özgürlük
sözleşmesi yapmış kölenin efendisinden izinsiz olarak itikaf yapması caizdir.
Çünkü efendinin kölenin işgücü üzerinde hakkı kalmamıştır. BL! açıdan mükatep
köle özgür kimse gibidir. Kadı Hüseyin ise [buna aykın olarak] şöyle demiştir:
"Alimlerimiz bunu itikaf süresinin kısa olduğu veya kölenin mescitte
terzilik vb. mesleğini icra ederek para kazanma imkanının bulunduğu mükatep
kölenin kazancIni sekteye uğratmayacak zaman süresince itikaf yapmak durumu
için düşünmüşlerdir."
7. Kısmen hür kısmen
köle olan kimse ise [kendisine ait işgücünün belirli zamanlarda kendisine ve
efendisine ait olması konusunda] efendisiyle muhayee yapmamışsa normal köle
hükmündedir. Şayet böyle bir anlaşma yapmışsa işgücünün kendisine ait olduğu
zaman diliminde hür gibi, efendisine ait olduğu zaman diliminde ise köle
gibidir.
B. İTİKAF YAPAN
KİMSENİN İTİKAF YAPMA EHLİYETİNİ KAYBETMESİ
1. İTİKAF YAPANIN
İRTİDAT ETMESİ VEYA SARHOŞ OLMASI
2. İTİKAF YAPAN
KİMSENİN DELİRMESİ VEYA BAYILMASI
3. ADET GÖRME, LOĞUSA
OLMA, CÜNÜP OLMA
1. İTİKAF YAPANIN
İRTİDAT ETMESİ VEYA SARHOŞ OLMASI
İtikaf yapan kimse
irtidat etse veya haksız bir yolla sarhoş olsa mürted olduğu veya sarhoş olduğu
dönemde ehliyeti bulunmadığından itikafı geçersiz hale gelir. Haksız olmayan
bir yolla [tedavi amaçlı ilaç içme vb. yollarla] sarhoş olan kimseye gelince
Ezral'nin de belirttiği gibi bu kişinin baygın kimse gibi kabul edilmesi
uygundur.
[Peşpeşe birkaç
günlüğüne itikaf yaparken irtidat eden veya sarhoş olan kimsenin itikafının baş
tarafı bozulur mu? Bu konuda dört görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Mezhepte esas kabul
edilen görüşe göre [itikaf yaparken irtidat eden veya -haksız yolla- sarhoş
olan kimselerin] itikaflarının önceki kısımları da batılolur. Bunların tekrar
itikaf yapmaları şarttır. Çünkü özürsüz yere mescitten çıkmak bile itikafın
peşpeşe olmasını kesmektedir. Bu [içinde bulundukları irtidat ve sarhoşluk]
özürsüz yere mescitten çıkmaktan daha şiddetli ve çirkin bir durumdur.
[İkinci görüş]
Her iki durumda da
itikaf kesintiye uğramaz, bu kişilerlden mürted dine dönünce, sarhoş olan da ayılınca]
itikaflarına kaldıkları yerden devam ederler. İrtidat durumunda itikafın
kesintiye uğramaması kişiyi yeniden İslam'a dönmeye teşvik etmek içindir.
Sarhoşluk durumunda kesintiye uğramaması ise sarhoşluğu uyku gibi kabul
etmekten dolayıdır.
[Üçüncü görüş]
İmam Şafii (r.a.)'nin
açık ifadesine göre mürted olan kişi [İslam'a geri dönerse] itikafına kaldığı
yerden devam eder; çünkü mürtedin mescitte durması yasak değildir. Nitekim
mescitte iken kendisinden tövbe etmesini istemek caizdir. Sarhoş kişi ise
itikafa devam edemez; çünkü sarhoşun mescidde bulunması ayetle yasaklanmıştır.
Burada kastedilen ayet Nisa suresinin
43. Ayetidir. Ayetin aslında yer alan "salat" sözcüğünü İmam Şafii
(r.a.) "namaz" değil "namaz kılınan yer" şeklinde anlayarak
ayete şu şekilde anlam vermiştir: "Ey iman edenler! Sarhoş iken ne
söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp
iken yıkanıncaya kadar namaz kılınan yerlere yaklaşmayın. "
[Dördüncü görüş]
Sarhoş olan kişi
[ayılınca] itikafına kaldığı yerden devam eder ancak mürted olan kişi [İslam'a
dönünce önceki] itikafına devam edemez; çünkü sarhoşluk uyku gibidir. Mürtedlik
ise ibadete aykırıdır.
Not: Yukarıdaki meselede "itikafın
geçersizlbatıl olması" ile kastedilen tamamen geçersiz olması değil, daha
sonra devam edilememesidir. Bu yüzden Şarih Celaleddin el-MahallI "peşpeşe
olma özelliği açısından batıl olur" demiştir. Bu, sarhoşluk meselesinde
böyledir. Mürtede gelince İmam Şafii (r.a.) irtidat eden kişi mürted olarak
ölmediği sürece irtidat etmenin sevapları iptal etmediğini belirtmiştir. Şayet
mürted olarak ölmüşse bunun sevapları iptal ettiğini Kur'an'ın açık ifadeleri
ortaya koymuştur.
2. İTİKAF YAPAN
KİMSENİN DELİRMESİ VEYA BAYILMASI
İtikaf yapan kimse
delirse veya bayılsa [bakılır:]
[a] - Şayet mescitten
çıkarılmamışsa "peşpeşe" yapmış olduğu itikafının geçen kısmı
batılalmaz. Çünkü başına gelen durumda mazurdur.
[b] -Mescitte
zabtedilmesi mümkün olmayan kişi mescitten çıkarılmışsa yine itikafı batıl
olmaz. Bu, aklı başında olan kimsenin zorla mescitten çıkarılması gibidir.
[c] - Doğru olan görüşe
göre şayet kişinin mescitte zaptedilmesi zorlukla mümkün oluyorsa bu durumda da
itikaf batıl olmaz; bu kişi hasta kimse gibidir.
[Bütün bu ifadeler
dikkate alındığında Nevevl'nin] "çıktıktan sonrası" ile kayıtlamayı
terk etmesi daha uygun olurdu, çünkü ikisinin hükmü birbirine eşittir.
Bu [delirme ve bayılma,]
kişinin mazur görülmeyeceği; sarhoşluk vb. bir sebeple olursa -el-Kifaye adlı
eserde Bendenici'den delirme konusuyla ilgili olarak nakledildiğine ve
Ezrai'nin de bayılma
konusunda belirttiğine göre- bu durum itikafı bozar.
Bayılma süresi de
"peşpeşe yapılan itikaf" süresinden kabul edilir. Bu, oruç tutan
kişinin günün bir kısmında bayılmasına benzer. (409)
Delirme süresi ise
itikaf süresinden kabul edilmez; çünkü aklın baştan gitmesiyle birlikte bedeni
ibadetler sahih olmaz.
3. ADET GÖRME, LOĞUSA
OLMA, CÜNÜP OLMA
İtikaf yapan kadın
itikaf yaptığı yerde adet görse veya loğusa olsa, bu durumda iken mescitte
durması haram olduğundan mescitten çıkması gerekir.
Rüyada boşalma [ihtilam]
durumunda olduğu gibi itikafı bozmayacak bir yolla cünüp olan kimse de şayet
itikaf yaptığı yerde cünüp olmuşsa ve mescitte yıkanma imkanı yoksa bu şekilde
mescitte durması haram olduğundan dışarı çıkması gerekir.
Kişi, suyun olmaması
veya başka bir sebeple teyemmüm yapmaya ihtiyaç duysa; son dönemdeki bazı
alimlerin belirttiği görüşe göre zahir olan şudur: Mescidin toprağı dışında bir
toprakla mescit içinde teyemmüm yapma imkanı bulunsa bile mescidin dışına
çıkmak gerekir; çünkü mescitte teyemmüm yapmak, teyemmümü tamamlayıncaya kadar
mescitte kalmayı içerir. Şayet mescitte kalmaksızın ve mescit içinde
gezmeksizin geçip giderken teyemmüm yapması mümkünse mescidin dışına çıkması
gerekmez; çünkü cünüp kimsenin mescitten geçmesi haram değildir.
[Itikaf yaparken cünüp
olan kimsenin] mescittte kalmaksızın gusletme imkanı olursa, [gusletmek üzere]
dışarı çıkması caiz olmakla birlikte zorunlu değildir. Kişi itikafının peşpeşe
olmasını göz önünde bulundurarak mescitte gusledebilir.
Kişi tuvalet temizliğini
[suyla değil de] taş vb. bir şeyle yapmışsa mescidin dışına çıkması gerekir;
mescitte necaseti gidermesi caiz değildir. Aynı şekilde suyla yıkama durumunda
yıkama suyunun mescide veya namaz kılanlara bir zarar vermesi söz konusu ise
-son dönemdeki bazılarının dediği üzere- itikaf yapan kişinin mescidin dışına
çıkması gerekir.
[Gusletmesi gereken
kişi] itikafının peşpeşe olmasının batıl olmaması için kişinin gusletme
konusunda acele etmesi gerekir.
Hayız, loğusa ve cünüp
olan kişilerin bir özür yahut başka bir sebeple mescitte kalmaları söz konusu
olmuşsa hayız, loğusa ve cünüplük süreleri itikaftan sayılmaz. Çünkü bunlar
itikafa aykırıdır.
Konunun sonunda
"[itikaf yaparken adet gören] hayızlı kadın itikafına kaldığı yerden devam
eder mi edemez mi?" sorusu ele alınacaktır.
İstihaza olan kadına
gelince; onun [kanının] mescidi kirletmeyeceğinden emin olunursa itikafından
çıkmaz, şayet çıkarsa itikafı batıl olur.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
YAPıLMASı ADANMıŞ
İTİKAFIN HÜKMÜ