ORUÇ – BOZAN ŞEYLER |
D. BAZI MESELELER
1. DAMARINI YARMAK VE KAN ALDIRMAK
2. İMSAK VE İFTAR VAKİTLERİ KONUSUNDA
İHTİYATA RİAYET ETMEK
3. İMSAK VAKTİ GİRDİĞİNOE ORUCU BOZAN
FİiLLERE SON VERMEK
1. DAMARINI YARMAK VE
KAN ALDIRMAK
Damarı yardırmak ve kan
aldırmakla [kişinin] orucu bozulmaz.
Damarı yardırmanın orucu
bozmadığı konusunda ihtilaf yoktur.
Kan aldırmanın orucu
bozmaması konusunda deliller şunlardır:
[*] - Buharl'nin rivayet
ettiği hadise göre Hz. Peygamber (s.a.v.) oruçlu iken ve ihramlı iken kan
aldırmıştır. (Buhari, Savm, 1938)
[*] - Nesai de "Hz.
Peygamber (s.a.v.) ihramlı halde oruç tutarken kan aldırmıştır" şeklinde
rivayet etmiştir. (Nesai, es-Sünenü'l-kübra, 5, 244)
Bu rivayetler şu hadisin
hükmünü yürürlükten kaldırmıştır: Kan alan ve aldıran kimselerin orucu bozulur.
(Beyhaki, Sıyam, 4, 268)
Çünkü yukarıdaki
rivayetler imam Şafii (r.a.)'nin de belirttiği gibi son rivayetten iki küsür
sene sonradır.
[*] - Oarekutnı'nin
rivayetine göre Enes şöyle demiştir: Hz. Peygamber (s.a.v.) Cafer b. Ebu Talib
oruçlu olarak kan aldınrken onun yanına uğradı ve "bu ikisi [kan alan ve
aldıran] orucunu bozdu" buyurdu. Daha sonraları ise oruçlunun kan
aldırmasına izin verdi. Enes oruçlu iken kan aldırırdı.
Darekutni şöyle
demiştir: Bu hadisin tüm ravileri güvenilirdir. Bununla birlikte damarı yarmak
ve kan aldırmak kişiyi zayıf hale düşürdüğünden bunlardan uzak durmak daha
iyidir.
Not: Hadiste şöyle buyrulmuştur: Kan aldırmada şifa
ve bereket vardır. Kan aldırma aklı ve hafızayı arttırır. (İbn Mace, Tıb, 3487)
2. İMSAK VE İFTAR
VAKİTLERİ KONUSUNDA İHTİYATA RİAYET ETMEK
İhtiyata uygun olan,
günün sonunda if tar vaktinin girdiği kesin olarak bilinmedikçe bir şey
yememektir. Daha doğru görüşe göre ictihad etmek suretiyle [iftar vaktinin
girip girmediğini araştırma suretiyle] bir şey yemek helal olur.
Kişi gecenin [sahurun]
devam ettiği kanaatindeyse bir şey yiyip içmesi caizdir.
Ben [Nevevi] derim ki:
Bu konuda şüphesi olduğunda da hüküm böyledir.
Kişi ictihadda bulunmak
suretiyle günün başında veya sonunda yiyip-içse sonra [ictihadında] yanıldığı
anlaşılsa orucu geçersiz olur.
Kişi herhangi bir
kanaate sahip olmaksızın bir şey yiyip içse ve durum belli olmasa [yani ictihadında
yanılıp yanılmadığı bilinmese] şayet bu gündüzün baş tarafında [imsak vaktinde]
olmuşsa orucu sahih olur, gündüzün sonunda [iftar vaktinde] olmuşsa orucu
geçersiz olur.
[1] - İhtiyata uygun
olan davranış gündüzün sonunda güneşin batışını bizzat görmek vb. bir yolla
kesin olarak emin olduktan sonra bir şey yiyip içmektir. Kişi böylece yanlış
yapmadığından emin olur.
[2] - Kişi düzenli
olarak yaptığı vird vb. bir şeyle ictihadda bulunmak suretiyle gündüzün sonunda
bir şey yiyip içtiğinde [oruç geçerli olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki
görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru görüşe göre
-tıpkı namaz vaktinde bu şekilde ictihadın sahih olması gibi burada da oruç
geçerli olur.
[Ikinci görüş]
Bu oruç geçerli olmaz; çünkü
kişinin kesin bilgi elde edinceye kadar sabretmesi mümkündür.
[3] - Bir zanna dayansa
bile herhangi bir ictihadda bulunmaksızın gündüzün sonunda [iftar vakti
girmiştir diye] yemek-içmek caiz değildir. Çünkü aslolan gündüzün devam
etmesidir.
[4] - Bu konuda ictihada
dayanarak hareket etmenin caiz olmasına kıyasla güneşin battığını gören bir
kişinin haber vermesine dayanarak hareket etmek de caizdir. Oysa el-Bahr' da
Şevval hilaline şahitlik konusunda olduğu gibi bu kişinin orucunu bozmasının
caiz olmadığı belirtilmiştir. Bu, alimlerimizin kıble, vakit ve ezan konusunda
ileri sürdükleri görüşe kıyasla verilmiş bir hükümdür.
[5] - Kişi ictihadına
dayanarak gecenin [sahur vaktinin] devam ettiği kanaatine ulaşmışsa onun bir
şey yiyip içmesi caizdir; çünkü aslolan gecenin devam ediyor olmasıdır.
Nevevi şöyle demiştir:
"Kişi şüphe ettiğinde de böyledir." Bunun delili de yukarıda
zikredilendir.
[6] - Güvenilir bir
kimse fecrin doğduğunu haber verse kişinin oruca başlaması gerekir.
[7] - Kişi gündüzün
başında veya gündüzün sonunda ictihadda bulunarak [araştırma yaparak imsak ve
iftar vakitlerinin girip girmediğini belidese ve bu ictihadına göre] bir şey
yiyip içse daha sonra hata ettiği anlaşılsa orucu geçersiz olur. Çünkü
gerçeğin, kişinin zannettiğinden farklı olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştır.
[8] - Kişi herhangi bir
zannı olmadığı halde bir şey yiyip içse, örneğin [inceleme-araştırma
yapmaksızın] yemeğe geçse gecenin sonunda bunu yapması caiz, gündüzün başında
bunu yapması ise haramdır.
[9] - Kişinin yanlış
yapıp yapmadığı ortaya çıkmasa şayet yeme içme orucun baş tarafında olmuşsa
oruç sahih olur; çünkü aslolan gecenin devam etmesidir. Şayet yeme içme
gündüzün sonunda olmuşsa oruç geçersiz olur; çünkü aslolan gündüzün devam
etmesidir.
Şarih Celaleddin
el-Mahalli şöyle demiştir: "Anlam açık olarak anlaşıldığından bu ibaredeki
bozukluk o kadar önemli değildir." Yani bu ibarenin aslı şöyle olmalıdır:
"Kişi idihadı sonucunda fecrin doğmadığı kanaatine ulaşarak bir şey yiyip
içse veya idihadı sonucunda güneşin battığı kanaatine ulaşarak bir şey yiyip
içse"
3. İMSAK VAKTİ
GİRDİĞİNOE ORUCU BOZAN FİiLLERE SON VERMEK
Kişinin ağzında bir
yiyecek varken fecir doğsa ve kişi derhal bunu dışarı çıkarsa orucu geçerli
olur.
Aynı şekilde cinsel
ilişkide bulunurken fecir doğsa ve kişi derhal cinselorganını dışarı çıkarırsa
orucu geçerli olur. Şayet [cinselorganı karısının cinselorganı içinde] kalırsa
orucu geçersiz olur.
[1] - Kişinin ağzında
bir yiyecek varken fecr-i sadık doğsa ve kişi ağzındaki şeyi derhal dışarı
çıkarsa -yiyecekten boğazına bir şey gitmiş olsa bile- orucu geçerli olur;
çünkü kişi gündüz oruçluyken yiyeceği ağzına koyduğunda bile orucu
bozulmadığına göre geceleyin ağzına koyduğu yiyecekten dolayı orucu hiç bozulmaz.
Kişinin ağzında olan
yiyeceği ağzında tuttuğu halde bundan herhangi bir şeyi yutmaması da dışarı
çıkarmak gibidir.
Nevevi "dışarı
çıkarsa" diyerek kişinin ağzındaki yiyecekten kendi isteğiyle bir şey
yutması durumunu dışarıda bırakmıştır; çünkü bu durumda oruç bozulur.
[2] - Aynı şekilde
fecrin doğuşu sırasında cinsel ilişkide bulunmakta olan bir erkek
cinselorganını karısının cinselorganından derhal çıkarırsa orucu geçerli olur;
çünkü cinselorganı geriye çekmek ilişkiyi terk etmektir. Bu, üzerinde elbise
bulunan kimsenin elbise giymeyeceğine dair yemin ettikten sonra üzerindeki
elbise yi çıkarmasına benzer .
Kişi cinselorganını
çıkarırken boşalma gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin hüküm aynıdır; çünkü bu
boşalma mübah olan bir ilişki sonucunda meydana gelmiştir.
Not: Nevevl'nin "fecrin doğuşundan
sonra" ifadesinin ardından [aradan zaman geçmeksizin] takip bildiren fa
harfini getirmesinden anlaşıldığına göre bu mesele fecrin doğuşunun ilk
vaktinin bilindiği ve cinsel organın derhal geri çekildiği duruma özgüdür.
Bundan evleviyetle şu da
anlaşılır: Kişi cinsel ilişkide bulunurken tan vaktinin ilk ışıklarını hissetse
ve derhal cinsel organını çekmesi fecrin doğuşunun başlamasına denk gelse oruç
geçerli olur.
Bu ifade şu durumu
dışarıda bırakır: Fecrin doğuşunun üzerinden bir vakit geçtikten sonra kişi
bunu anlasa bu durumda cinsel ilişkide bulunmakla orucu bozulur.
Cinselorganını çekmekle
ilişkiye son vermeyi kastetmek şarttır. Şeyh Ebu Hamid, Ebu Muhammed ve başka
alimlerin belirttiğine göre kişi bununla ilişkiye son vermeyi kastetmezse orucu
geçersiz olur.
[Soru]: Kişi fecrin doğuşunun ilk anını nasıl
bilebilir? Fecrin gerçek anlamda doğuşu bizim bilmemizden önce gerçekleşir.
[Biz bunu daha sonra biliriz.]
[Cevap]: Biz yalnızca muttali olduğumuz şeylerle
yükümlü tutuluruz. Sabahın "bakan kişinin ışığın doğuşunu görmesi"
dışında bir anlamı yoktur. Bundan öncesinin ise bir hükmü yoktur. Kişi
vakitleri ve fecrin doğuş menzillerini biliyor ve arada bir engel olmaksızın
gözlem yapmışsa bu gözlem muteber olan sabahın ilk vaktidir.
[3] - [Fecrin doğduğu
sırada cinsel ilişki halinde olan] kişi [fecrin ilk vaktinin girdiğini bildiği
halde] cinselorganını çekmeksizin kalırsa orucu geçersiz olur, yani orucu hiç
başlamamış olur. Çünkü oruca aykırı bir durum bulunmaktadır. Gecenin sonunda
yalnızca cinsel organı sokacak kadar bir vakit olur da geri çekecek kadar vakit
bulunmazsa -İbn Hayran'dan nakledilen görüşe göre- cinselorganını sokması
haramdır. Bu zahir olan görüştür. Başkalarından bunun caiz olduğu görüşü de
nakledilmiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
3. ORUCU TUTANDA
GEREKLİ ŞARTLARIN BULUNMASI