ORUÇ - NAFİLE |
3. BAŞLANMIŞ OLAN NAFİLE
VEYA KAZA ORUCUNU BOZMAK
Nafile oruç veya namaza
başlamış olan kişi bu iki ibadeti yanda kesebilir, [nafile ibadeti bozmuş olmasından
dolayı] kendisine kaza gerekmez.
Bir ibadetin kazasına
başlamış olan kişinin kazasını yapmış oldu• ğu ibadet derhal yerine getirilmesi
gereken bir oruç ise •ki bu haksız olarak oruç tutmamış olan kişinin orucudur-
ibadetini bozması haramdır. Şayet derhal yerine getirilmesi gerekmeyen bir
ibadet ise -örneğin haksız yere oruç bozmamış ise- daha doğru görüşe göre hüküm
yine böyledir.
A. NAFİLE ORUÇ VE
NAMAZI YARIDA KESMENİN CEVAZI
B. NAFİLE İBADETİ
YARIDA KESMENİN MEKRUH OLUP OLMAMASI
C. YARIDA KESİLEN
NAFİLE İBADETİN KAZA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
D. KAZA ORUCUNU YARIDA
BIRAKMAK
A. NAFİLE ORUÇ VE
NAMAZI YARIDA KESMENİN CEVAZI
Nafile oruç veya nafile
namaza başlamış olan kimse ibadetini yanda bırakabilir.
[*] - Orucunu yanda
bırakabileceğinin delili şu hadistir: Nafile oruç tutan kişi seçim hakkına
sahiptir; dilerse oruç tutar dilerse bırakır. (Müstedrek, Savm, 1,439. Hakim bu
hadisin senedinin sahih olduğunu söylemiştir)
Namaz da bu konuda oruca
kıyas edilmiştir. (kıyas)
Hac ve umre dışında kalan;
itikaf, tavaf, abdest, Cuma günü ve gecesinde Kehf suresini okumak, namazdan
sonra çekilen tesbihler gibi nafile ibedetler de buna kıyas edilir. Ayrıca bu,
ibadete başlamanın o konuda meşru kılınan hükmü değiştirmemesi için böyledir.
Nafile hac ve umreye
gelince -kendi konusunda geleceği üzerebunlara başladıktan sonra yanda kesmek
haramdır. Çünkü hac ve umre; tamamlamanın gerekli olması, cinsel ilişkide
bulunma durumunda keffareti gerektirmesi bakımından diğer ibadetlerden
farklıdır.
B. NAFİLE İBADETİ
YARIDA KESMENİN MEKRUH OLUP OLMAMASI
[Nafile ibadeti yanda
kesmek caiz olmakla birlikte] özürsüz olarak ibadeti yanda bırakmak mekruhtur.
Bunun delili "amellerinizi iptal etmeyin" [Muhammed, 33] ayetidir.
Ayrıca başlanmış olan nafileyi tamamlamayı farz görenlerin ihtilafından
kurtulmak için bunu yanda kesmek mekruhtur.
Ancak mesela [kişiye
gelen] misafir, ev sahibi yemek yemeden yemek yemiyorsa veya tersi söz konusu
ise karşı tarafın yemek yemesini sağlamak için orucunu bozma gibi bir özür söz
konusu ise orucu bozmak mekruh olmaz, hatta müstehap olur.
[*] - Bunun delili
Buha.ri ve Müslim' de yer alan şu hadislerdir: Seni ziyaret edenlerin senin
üzerinde hakları vardır. (Buhari, Savm, 1974; Müslim, Sıyam, 2722)
O Allah'a ve ahiret
gününe inanan kişi misafirine ikramda bulunsun. (Buhari, Edeb, 5672; Müslim,
ıman, 172)
Ancak -Nevevi'nin
el-Mecmu'da belirttiğine göre- ev sahibi veya misafir, karşı taraf yemekten
yemese bile yemeği yemekte zor!anmıyorsa, orucu bırakmamak daha faziletlidir.
Kişi özürsüz olarak
orucunu bozmuşsa bozduğu ana kadarki kısımdan bir sevap alamaz. Şayet bir özür
sebebiyle orucu bırakmışsa bozduğu ana kadarki kısmın sevabını alır.
Mütevelli'nin "kişi bozduğu oruçtan sevap alamaz, çünkü ibadet
tamamlanmamıştır" ifadesi ile İmam Şafii (r.a.)'den nakledilen "kişi
bozduğu oruçtan sevap alır" ifadesi bu şekilde uzlaştırılarak yorumlanır.
C. YARIDA KESİLEN
NAFİLE İBADETİN KAZA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Nafile ibadeti yarıda
kesme sebebiyle o ibadeti kaza etmek gerekli hale gelmez, ancak kişi ister bir
özür sebebiyle isterse özürsüz olarak ibadeti yarıda kestiğinde kazayı farz
gören kimselerin farklı görüşlerini dikkate alarak ibadeti kaza etmesi
menduptur.
Hocam Remli'nin
fetvasına göre kişi düzenli olarak nafile oruç tutuyorsa -örneğin pazartesileri
oruç tutuyorsa- bu günü kaçırdığında -yukarıda belirtilen gerekçe
bulunmadığından- kişinin bu ibadeti kaza etmesi mendup değildir.
D. KAZA ORUCUNU YARIDA
BIRAKMAK
1. DERHAL YERİNE
GETİRİLMESİ GEREKEN KAZA ORUCUNU YARIDA BIRAKMAK
2. DERHAL YERİNE
GETİRİLMESİ GEREKMEYEN KAZA ORUCUNU YARIDA BIRAKMAK
1. DERHAL YERİNE
GETİRİLMESİ GEREKEN KAZA ORUCUNU YARIDA BIRAKMAK
Bir kimse daha önce
tutmamış olduğu farz orucun kazasını tutmaya başladıktan sonra bu kaza derhal yerine
getirilmesi gereken bir kaza ise orucu yanda kesmesi kesin olarak haram olur.
Bu oruç, haksız yere tutulmayan orucu n kazasıdır. Rafii ve NevevI' nin Beğavl'
den aktanp onayladıklanna göre yolculuk özrü sebebiyle bile bu orucun kazasını
geciktirmek dlİz değildir. Böylece kişi girmiş olduğu günahı telafi etmiş olur.
2. DERHAL YERİNE
GETİRİLMESİ GEREKMEYEN KAZA ORUCUNU YARIDA BIRAKMAK
[Derhal yerine
getirilmesi gerekmeyen kaza orucunu yanda bırakmanın hükmü nedir? Bu konuda
mezhep içinde iki görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru olan görüşe
göre derhal yerine getirilmesi gerekmeyen kaza orucunun yanda kesilmesi de
haramdır. Buna örnek olarak kişinin haksız bir sebeple orucu terk etmediği
[haklı bir sebeple tutamadığı] orucun kazasını gösterebiliriz.
Bu hükmü n gerekçesi
şudur: Kişi farz olan bir ibadete başladıktan sonra ibadeti yanda kesmesini
gerektiren bir zorunluluk söz konusu değilse bunu tamamlaması gerekir. Nitekim
kişi vaktin başında namaza başlamış olsa bunu yanda kesmesi haram olur.
[İkinci görüş]
Bu kazayı yanda kesmek
haram değildir; çünkü kişi bu ibadete başlamakla zorunlu olmayan bir iş
yapmaktadır, ki bu yönüyle oruca başlayan daha sonra da yanda bırakmak isteyen
yolcuya benzemektedir.
Bil ki orucun kazasının
derhal yerine getirilmesi konusunda belirlenen ölçüye şu durumlar bir itiraz
olarak ileri sürülebilir:
1. Kişinin vakti daralsa
ve Şaban ayından yalnızca kazaya yetecek kadar vakit kalsa bu durumda oruç
ister bir özür sebebiyle ister özürsüz kazaya kalmış olsun orucun kazasının
derhal yerine getirilmesi gerekir.
2. Ramazandan olma
şüphesi bulunan [ancak kişinin oruç tutmadığı] günü kaza etmek de bir itiraz
teşkil eder; çünkü Nevevl'nin el-Mecmu'da Mütevelli ve diğer alimlerden
naklettiğine ve İbnü'rRif'a'nın da Mütevelli'den naklettiğine göre bu oruç
derhal kazası tutulması gereken bir oruçtur. İbnü'r-Rif'a "bu, itiraza
açıktır" demiştir.
Mütevelli ve diğer
alimlerin söylediğinden şu sonuç çıkmaktadır: "Oruca niyet etmeyi unutan kişinin
bu tutmadığı günü derhal kaza etmesi gerekir". Çünkü bu kişinin
yeme-içmeyi terk etmesi gerekir. Bu kişinin şekk gününde tutmadığı orucunu
derhal kaza etmesine kıyas edilir. Bu, onun şu sözünden anlaşılmaktadır:
"Şayet bu kişinin oruçluya benzetilmesi gerekir görüşünü kabul edersek onu
özürsüz olarak oruç tutmayan kişi hükmünde kabul ederiz". Ancak
el-Mecmu'da belirtildiğine göre bu orucun kazası ertelenebilir. Bu konuda görüş
ayrılığı yoktur. Nevevi orada şöyle demiştir: "Gece olduğunu zannederek yemek
yiyen kimse de böyledir". İsnevi el-mühimmat'ta şöyle demiştir: Insanın
gönlü "ramazandan olma şüphesi bulunan günün kazasını''da böyle
değerlendirmeye meyletmektedir.
İbadetin kazasının
"haksız yere kazaya kalmış olma ve olmama kısmına ayrılması", namaz,
belirli zamanda yapılması adanmış itikaf, hac ve umre konusunda da gelecektir.
Oruca İlişkin Son
Hükümler
1. Ramazan ayından
sonra, oruç tutma için en faziletli aylar haram aylardır. Bunların da en
faziletlisi Muharrem ayıdır.
[*] - Bunun delili şu
hadistir: Ramazan ayından sonra en faziletli oruç Allah'ın ayı Muharrem
ayıdır.(Müslim, sıyam, 2748)
Sonra da recep ayıdır.
Böylece recep ayını [diğer] haram aylardan üstün tutanların ihtilafından
çıkılmış olunur. Daha sonra diğer haram aylar, sonra da Şaban ayı gelir.
[*] - Bunun delili
Müslim'in rivayet ettiği şu hadistir: Hz. Peygamber (s.a.v.) Şaban ayının
tümünü oruçla geçirirdi.(Müslim, siyam, 2715)
[*] - Bir başka rivayet
ise şöyledir: Hz. Peygamber (s.a.v.) Şaban ayının azı hariç geri kalan kısmını
oruçlu geçirirdi. (Müslim Sıyam, 2715)
Alimler şöyle demiştir:
[Müslim'in rivayet ettiği] birinci hadisteki lafız ikincisini tefsir
etmektedir; buna göre "Şaban ayının tümü" ile kastedilen
"çoğunluğu"dur.
Şu da söylenmiştir: Hz.
Peygamber (s.a.v.) bazen Şaban ayının başını bazen sonunu bazen de ortasını
oruçlu geçirirdi. Şaban ayından oruçsuz olarak geçirdiği herhangi bir zaman
olmazdı, ancak bu [aynı yıl içinde değil] birden fazla yılda olurdu.
[Soru] Muharrem ayında oruç tutmak daha faziletli
olduğu halde Hz. Peygamber (s.a.v.) niçin Şaban ayında daha fazla oruç
tutmuştur?
[Cevap] Muhtemelen Hz. Peygamber (s.a.v.) Muharrem
ayının faziletini onu oruçlu olarak geçirme fırsatını bulamadan önce ömrünün
son yılında öğrenmiştir.
Yahut da Hz. Peygamber
(s.a.v.)'in Muharrem ayında çokça oruç tutmasına engelolan bazı durumlar ortaya
çıkıyordu.
[*] - Buhari ve
Müslim'in Hz. Aişe'den rivayet ettiğine göre o şöyle demiştir: Resulullah
(s.a.v.)'ın Ramazan ayı dışında herhangi bir ayın orucunu tamamladığını [tam
olarak oruçlu geçirdiğini] görmedim. (Buhari, Savm, 1969; Müslim, Sıyam, 2714)
Alimler şöyle demiştir:
Hz. Peygamber (s.a.v.) farz olduğu düşünülmesin diye ramazan dışında hiçbir ayı
tam olarak oruçlu geçirmemiştir.
2. Kadının kocası yanında
iken onun izni olmaksızın nafile oruç tutması haramdır.
[*] - Bunun delili
Buhari ve Müslim'in rivayet ettiği şu hadistir: Bir kadının, kocası yanındayken
onun izni olmaksızın [nafile] oruç tutması helal olmaz.{Buhari, Nikah, 5192;
Müslim, zekat, 2367)
Ayrıca kocanın hakkını
yerine getirmek farzdır, bu farz hakkın bir nafile için terk edilmesi caiz
değildir.
Kadın, kocasının izni
olmaksızın nafile oruç tutarsa -haram bir iş yapmış olmakla birlikte- bu oruç
geçerli olur. Bu gasp edilmiş bir arazide kılınan namaza benzer.
Kadının, kocasının izin
verdiğini bilmesi kocanın açık olarak izin vermesi gibidir. Nafakalar konusunda
şu gelecektir: Kadının Arefe günü ve Aşura gününde kocasından izinsiz olarak
oruç tutması haram değildir.
3. Kadının kocası
şehirde yokken nafile oruç tutmasının dliz olduğu konusunda görüş ayrılığı
yoktur.
[Soru]: Kadının kocası yanında iken tuttuğu oruç caiz
kabul edilsin, ancak kocası kendisi ile ilişkide bulunmak istediğinde kadın
orucunu bozsun.
[Cevap]: Kadının oruç tutması normalde kocanın
kendisiyle ilişkide bulunmasına engelolur; çünkü koca orucun bozularak
saygınlığının zedelenmesinden çekinir. Mutlak nafile namaz ise -süresi kısa
olduğundan- oruç gibi değerlendirilmez.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN