ORUÇ - RÜKÜNLER |
3. ORUCU TUTANDA GEREKLİ
ŞARTLARIN BULUNMASI
A. ORUCU TUTAN KİŞİDE
BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR
B. ORUÇ TUTULAN
VAKİTTE BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR
A. ORUCU TUTAN KİŞİDE
BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR
Nevevi daha sonra orucun
üçüncü rüknüne dikkat çekerek şu şekilde başlamıştır:
Orucun [geçerli
olmasının] şartları [şunlardır:] Bütün gün boyunca;
1) Müslüman olmak,
2) Akıllı olmak,
3) Hayız ve nifastan
temiz olmaktır.
Doğru olan görüşe göre
bütün günü kaplayacak şekilde uyumanın oruca zararı yoktur.
Daha güçlü görüşe göre
kişi günün bir anında bile olsa ayılmış olsa bayılmanın oruca zararı yoktur.
Orucu tutan kişi
açısından orucun sahih [geçerli] olmasının şartları şunlardır:
1. Müslüman olmak
Bu şarta göre inkarcılık
ister aslen [baştan itibaren] isterse sonradan [irtidat yoluyla] olsun kafirin
orucu hiçbir şekilde geçerli olmaz.
2. Akıllı olmak
Bununla temyiz
kastedilmektedir. Bu şart gereğince kendilerinde niyet bulunmadığından deli ve
mümeyyiz olmayan çocuğun oruçları geçerli değildir. Mümeyyiz çocuğun orucu ise
geçerlidir.
3. Hayız [adet görme] ve
Nifastan [Ioğusalıktan] temiz olmak
Bu şart gereğince adet
gören veya loğusa olan kadının orucu geçerli olmaz. EI-Mecmu'da belirtildiği ne
göre bu konuda icma bulunmaktadır.
Yukarıda sayılan
durumların kişide gündüz boyunca bulunması şarttır. Gündüz esnasında kişide
dinden dönme, delirme, adet görme, loğusa olma gibi bir durum görülürse orucu
geçersiz olur.
Bundan ilk anda şöyle
bir şeyakla gelebilir: "Bir kadın doğum yapmakla birlikte [loğusalık]
kanlı] görmese onun orucu bozulmaz." Oysa bu anlam kastedilmemiştir.
EI-Mecmu' ve et-Tahkik'te "daha doğru" olarak belirtilen görüşe göre
bu durumda oruç bozulur; çünkü doğum yapan kadında az da olsa [kandan
kaynaklanan] bir ıslaklık olur. Şu var ki Nevevi el-Mecmu'da "bu orucun
batıl olmaması görüşü daha güçlüdür. Çünkü gusül konusunda itim ad edilen
görüşe göre doğan çocuk aslında meninin katılaşmış halidir. Çocuğun herhangi
bir kan olmaksızın çıkmış olması orucu bozmaz". İbnü'r-Rif'a da bu görüşe
meyletmiştir. Ben bu iki görüşü "hayız" konusunda uzlaştırdım, bunun
için oraya bakabilirsin.
Adet görmekte olan veya
loğusa olan kadının [oruç tutan kimseler gibi] yeme-içmeyi bırakması haramdır.
1. GÜNDÜZ BOYUNCA
UYUMANIN ORUCA ETKİSİ
Gün boyunca uyumanın
orucun geçerli olmasına zararı [olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş
bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Doğru olan görüşe göre
bunun oruca zararı olmaz; çünkü [uyuyan kimsenin dini hükümlerle] yükümlü olma
ehliyeti devam etmektedir.
[İkinci görüş]
Gün boyu baygın kalmanın
oruca zararı olduğu gibi gün boyu uyumanın da oruca zararı vardır [bu oruç
geçerli olmaz].
İlk görüşte olanlar bayılmakla
uyumak arasında şu farkın olduğunu belirtirler: Bayılmak kişiyi yükümlü olma
ehliyetinden çıkarır. Nitekim kişinin bu durumda malı üzerindeki velayetinin
ortadan kalkması ve bu durumda iken namazın ona farz olmaması da bunu
göstermektedir. Uyuyan kişi ise her iki konuda bayılan kişiden farklıdır.
Kişi gündüzün bir anında
ayılırsa orucu geçerli olur. Bu konuda ihtilaf yoktur.
2. GÜN BOYU BAYGIN KALAN
KİMSENİN ORUCU
[Bu konuda İmam Şafii
(r.a.)'ye ait birkaç görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha güçlü görüşe göre
-er-Ravda'da mezhepte esas alınan görüş diye belirtilmiştir- kişi gündüzün
-hangi anında olursa olsun- bir anında ayılmışsa geri kalan zamanda baygın
kalmasının oruca zararı yoktur. Bu durumda kişinin baygın olduğu zaman dilimi
ayık olduğu zaman dilimine tabi kılınır. Şayet kişi bir an bile ayılmazsa bunun
oruca zararı olur [orucu geçerli olmaz].
[İkinci görüş]
Bazıları bu görüşü tek
görüş olarak kabul etmiştir: Adet görmenin oruca zararı olduğu gibi bu şekilde
baygın olmanın da oruca zararı vardır.
[Uçüncü görüş]
İkinci görüşün tersidir.
Uyuyan kimsenin orucu gibi baygın kişinin orucu da geçerlidir.
[Dördüncü görüş]
Kişi gündüzün başında
ayılırsa orucu geçerli olur, aksi takdirde geçerli olmaz. ibnü's-Salah bu görüşe
meyletmiş, Gazzali ve Farıki de bu görüşü doğru görüş kabul etmişlerdir.
İlk görüş
sahiplerikişinin bir an bile olsa ayılmasını şart koşmuşlardır; çünkü
baygınlığın akıl üzerindeki etkisi uykuya göre daha çok, delirmeye göre daha
azdır. Şayet bütün gün uyumada olduğu gibi bütün gün baygın durmanın da orucu
bozmadığını söylersek daha güçlü olanı daha zayıf olana ilhak etmiş [kıyas
etmiş] oluruz. Şayet kişinin bir anlığına ayıldığı bayılma durumunu delirme
gibi oruca zararlı kabul edersek daha zayıf olanı daha güçlü olana kıyas etmiş
oluruz. Işte bu yüzden biz orta yolu seçerek "bir anlık ayılmanın yeterli
olduğu"nu söyledik.
3. GECE SARHOŞ OLMANIN
ORUCA ETKİSİ
Bir kimse geceleyin
sarhoş edici bir içecek içse [bakılır:]
[a] - Gündüzün herhangi
bir anında ayılırsa onun durumu gündüzün bir anında ayılan baygın kişinin
durumu gibidir.
[b] - Gündüzün hiçbir
anında ayılmazsa orucunu kaza etmesi gerekir.
Rafii ve Nevevi bu
şekilde nakilde bulunmuşlar ve bu hükmü kabul etmişlerdir.
İsnevi şöyle demiştir:
"Bu ifadelerden ilaç içme sebebiyle sarhoş olma durumunda orucu n geçerli
olduğu anlaşılır". Yani ilaç içerek sarhoş olan bir kişi günün bir anında
ayıldığında onun orucu haydi haydi geçerli olur.
Kişi gündüzün ortasında
ölse orucu geçersiz hale gelir. Bu namazın ortasında iken ölmeye benzer.
[Zayıf] bir görüşe göre ise hac-umre esnasında ölen kişinin ibadeti bozulmadığı
gibi bu kişinin ibadeti de geçersiz hale gelmez. (kıyas)
B. ORUÇ TUTULAN
VAKİTTE BULUNMASI GEREKEN ŞARTLAR
1. İKİ BAYRAM GÜNÜ VE
TEŞRİK GÜNLERİNDE ORUÇ TUTMANIN HÜKMÜ
[İki] bayram günü
tutulan oruç sahih değildir. İmam Şafiı (r.a.)'nin yeni görüşüne göre teşrik
günleri tutulan oruç da böyledir.
Orucun sahih olması için
oruç tutulan vaktin oruç tutmaya elverişli bir vakit olması şarttır. Buna göre
senenin bütün günlerinde oruç tutmak sahihtir yalnızca şu günlerde tutulan oruç
sahih değildir:
1. Ramazan ve Kurban
bayramı günleri:
Kişi farz bir orucu
tutuyor olsa bile bu iki gün tutulan oruç sahih değildir. Çünkü Buhari ve
Müslim' de yer alan hadis bunu yasakladığı gibi(Buhari, Savm, 1993; Müslim,
Sıyam, 2667)
Ayrıca bu konuda icma da
bulunmaktadır. Kişi bu günlerde oruç tutmayı adasa yaptığı adak geçerli olmaz.
2. Teşrik günleri:
[Teşrik günlerinde oruç tutmanın
sahih olup olmadığı konusunda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:
[Birinci görüş]
Kurban bayramının
birinci gününden sonra gelen üç günde tutulan oruç da -kişi temettu haccının
orucunu tutuyor olsa bile- İmam Şafii (r.a.)'nin yeni görüşüne göre sahih
[geçerli] değildir.
[*] - Çünkü Ebu Davud'da
sahih bir senetle rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) o günlerde
oruç tutmayı yasaklamıştır.(Ebu Davud, Sıyam, 2418)
[*] - Müslim'de Hz.
Peygamber (s.a.v.)'in şu hadisi nakledilmiştir: Minada geçirilen günler [teşrik
günleri) yeme-içme ve Allah'ı zikretme günleridir. (Müslim, Sıyam, 2674)
[İkinci görüş]
İmam Şafii (r.a.)'nin
eski görüşüne göre temettu haccı yapan ve kurban kesecek imkanı bulamayan
kişinin bunun yerine hac esnasın. da tutması gereken üç günlük farz oruç teşrik
günlerinde tutulabilir.
Nevevi bu görüşü tercih
etmiştir.
[*] - Çünkü Buharl'nin
rivayet ettiğine göre İbn Ömer ve Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir:
Hedy kurbanı kesecek
imkanı bulamayan kimselerden başkalarının teşrik günlerinde oruç tutulmasına
izin verilmemiştir.
Bu günlere
"teşrik" günleri adının verilmesinin sebebi insanların bu günlerde
kurbanlıkların ve hedylerinin etlerini etrafa yaymalarıdır. Bu, Allah'ın (c.c.)
kitabında içinde zikretmeyi emrettiği günlerdir.
2. RAMAZANDAN OLUP
OLMADlĞINDA ŞÜPHE EDİLEN GÜNDE [ŞEKK GÜNÜNDE] ORUÇ TUTMAK
Şekk gününde [Yani
Ramazan ayından olup olmadığında şüphe edilen günde] herhangi bir sebep
olmaksızın nafile oruç tutmak helal değildir. Bu yüzden kişi bu günde oruç
tutsa daha doğru olan görüşe göre orucu geçerli olmaz.
Kişi o günde kaza ve
adak orucu tutabilir. Yine adet olarak tuttuğu nafile oruç o güne rastlamışsa o
gün oruç tutabilir.
Şekk günü Şaban ayının otuzuncu
günü insanların ayın görüldüğünden bahsettiği [ancak buna rağmen hiçkimsenin
şahitlik etmediği] veya çocukların, kölelerin yahut fasıkların ayın görüldüğüne
şahitlik ettiği gündür. Havanın bulutlu olması şekk değildir.
a. Ramazandan olup
olmadığı bilinmeyen günde nafile oruç tutmak
Ramazan ayından olup
olmadığı bilinmeyen şüpheli günde nafile oruç tutmak helal değildir, yani
haramdır. Tutulursa geçerli olmaz
[*] - Çünkü sünen
yazarlarının rivayet ettiğine -ki Tirmizı ve diğerleri bunun sahih olduğunu
söylemiştir- bir hadise göre Ammar b. Yasir şöyle demiştir: Şüpheli günde oruç
tutan kimse Ebu'l-Kasım'a [Resulullah (s.a.v.)'e] isyan etmiştir.(Ebu Davud,
Sıyam, 2334; Tirmizi, Savm, 686; Nesai, Sıyam, 2187; İbn Mace, Sıyam, 1645)
Bunun aklı gerekçesi de
"kişinin ramazan orucunu tutmak için gücünü korumasıdır".
Subki "Şaban ayında
oruç tutmanın mekruh olmadığı" hükmünden hareketle yukarıdaki akıl
gerekçeyi zayıf görmüştür. Subkl'nin bu görüşü kabul edilemez; çünkü kişi bir
şeye alıştığında bunu yapması kolay gelir. Bu yüzdendir ki birgün oruç tutup
bir gün tutmamak bütün yılı oruçlu geçirmekten daha faziletlidir.
İsnevi şöyle demiştir:
Alimlerin çoğunluğunun benimsediği ve İmam Şafii (r.a.)'nin de açık olarak
ifade ettiği görüş bunun haram değil mekruh olduğu görüşüdür.
el-Minhac metninde geçen
görüş itimad edilecek olan görüştür. Bu haramlık kişinin oruç tutmasını
gerektirecek bir sebep bulunmadığında söz konusu olur. Kişi bir sebep
bulunmadığı halde o gün nafile oruç tutsa daha doğru olan görüşe göre orucu
geçerli olmaz. Bu, bayram gününde oruç tutmak gibidir. Aradaki ortak nokta
[illet] ise "o günde oruç tutmanın haram olması" dır. Diğer görüşe
göre ise bu oruç sahihtir; çünkü o günkü vakit genel anlamda oruca elverişli
bir vakittir.
b. Ramazandan olma
şüphesi bulunan günde kaza veya adak orucu tutmak
[Ramazandan olma şüphesi
bulunan günde kaza veya adak orucu tutulabilir mi? Bu konuda mezhep içinde iki
görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru olan görüşe
göre ramazandan olma şüphesi bulunan günde -herhangi bir mekruhluk söz konusu
olmaksızın- kaza, adak ve keffaret orucu tutulabilir.
Bunun gerekçesi kişinin
üzerindeki oruç borcunu ödemede acele etmesidir. Ayrıca bu orucun bir sebebi
bulunmaktadır. Bu tıpkı namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerde namaz kılma
meselesine benzer. (kıyas)
Nevevl'nin "kaza
orucu" diye genel ifade kullanması "müstehap olan orucun kazası"
nı da kapsamaktadır. Bu, alimlerin "namaz kıImanın mekruh olduğu
vakitler" konusunda söyledikleri "bu vakitlerde nafile namazın kazası
bile olsa kaza namazı kılınabilir" görüşlerine benzemektedir.
Burada müstehap orucun
kazası kişinin meşru bir nafile oruca başlayıp sonra onu bozması durumunda
düşünülebilir. Bu durumda orucu kaza etmek -er-Ravda' da söylendiği üzere-
sünnettir.
c. Ramazandan olma
şüphesi bulunan günde kişinin adet olan nafile orucunu tutması
Yine kişinin tutmayı
adet edindiği nafile orucu, ramazandan olma şüphesi bulunan güne denk gelmişse
-el-Mecmu'da ister kişi peşpeşe oruç tutuyor olsun isterse pazartesi ve
Perşembe gibi belirli bir günde oruç tutuyor olsun, yahut da bir gün oruç tutup
birgün bırakan kişinin orucu bugüne denk gelmiş olsun- kişi o gün nafile oruç
tutabilir.
[*] - Bunun delili BuhMi
ve Müslim'de yer alan şu hadistir: Ramazan'dan bir veya iki gün önce oruç
tutmayın. Ancak kişinin devamlı tuttuğu bir oruç söz konusu ise o orucunu
tutsun. (Buhari, Savm, Ta'lik ile; Müslim. Sıyam, 2514)
Diğer virdler de
"bir sebebe bağlı olarak tutulma" ortak gerekçesi sebebiyle bu
hadiste yer alan oruca kıyas edilmiştir.
Bu hadis şu hadisle
çelişmez: "Şaban ayının yarısı geçince oruç tutmayın". (Ebu Davud.
Sıyam, 2237; Tirmizi, Savm, 738)
Çünkü konuyla doğrudan
ilgili olan hadis [nass], konuyla doğrudan ilgili olmayana [zahir] tercih
edilir.
İsnevi şöyle demiştir:
Kişi orucunu Ramazan' dan olma şüphesi bulunan günde tutmak için geciktirse
alimlerin "namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerde namaz kılmak için
namazı geciktirmek" konusundaki görüşlerine kıyasla bunun da haram olması
gerekir.
Nevevi Ramazan' dan olma
şüphesi bulunan günde ihtiyaten Ramazan' a niyet ederek oruç tutma konusuna
temas etmemiştir ki böyle bir şeyi yapmak kesin olarak yasaktır.
[Soru] Hava bulutlu olduğunda İmam Ahmed b.
Hanbel'in "bu durumda oruç tutmak farzdır" görüşüne muhalefet etmemek
için o günde oruç tutmanın müstehap olması kabul edilseydi daha uygun olmaz
mıydı?
[Cevap] Farklı görüş belirten kişinin görüşü sünnete
aykırı olduğunda ona muhalefet etmemeyi dikkate almayız. Bu konuda [Ahmed b.
Hambel'in görüşü] şu hadise aykırıdır: Hava bulutlu olursa Şaban ayının
sayısını otuza tamamlayın. (Buhari, Savm, 1909; Müslim, Sıyam, 2512)
d. Ramazandan olma
şüphesi bulunan gün hangisidir?
Ramazandan olma şüphesi
bulunan gün [yani yevm-i şekk şu iki durumda söz konusu olur:]
1. Şaban ayının otuzuncu
gününde insanların geceleyin hilalin görüldüğünden bahsettikleri, ancak görenin
kim olduğu bilinmeyen ve hiçkimsenin de buna şahitlik yapmadığı gündür.
2. Yahut da hilalin görüldüğüne
çocukların, kölelerin, fasıkların veya kadınların şahitlik ettiği ve -Rafil'nin
belirttiğine göre- doğru söyleyebileceklerine dair kanaat getirilen gündür.
3. Adil [güvenilir] bir
kimse hilali gördüğüne şahitlik ettiği halde onun şahitliğiyle yetinilmediğinde
de şüpheli gün söz konusu olur.
el-Muharrer'deki ifade
aynen eş-Şerhu'l-kebir'de olduğu gibi "yahut da kadınlar, çocuklar
veyafasıklardan bir grup kişi "biz ayı gördük" dediklerinde"
şeklindedir. Bu ibare Nevevl'nin el-Minhac'daki ibaresinden daha iyidir; çünkü
zikredilen şahıslardan iki kişiyi de kapsamaktadır.
Ramazandan olma şüphesi
olan günde ramazan orucu tutmanın geçerli olmamasının sebebi bu günün Ramazan'
dan olduğunun kesin olarak sabit olmamasıdır. Ancak ayı gördüğünü söyleyen
yukarıdaki şahısların doğru söylediğine inanan kişinin -konunun başında bir
grup alimle birlikte Beğavl' den de nakledilen görüşte yer aldığı üzere- oruç
tutması farz olur. Konunun başında buna inanarak oruç tutan kişinin -o günün
ramazandan olduğu kesin sabit olması halinde- orucunun ramazan orucu yerine
geçerli olacağı hükmü geçmişti.
Şarih Celaleddin
el-Mahalli şöyle demiştir: Bu üç yerde geçen açıklamalar arasında bir çelişki
yoktur.
Yani; 1) Kendisine hilalin görüldüğü söylenen
kişinin bunun doğruluğuna inanmaması halinde ramazandan olma şüphesi bulunan
günde oruç tutması haram olur. Bu bir durumdur.
2) Ancak kişi bu haberin
doğru olduğu kanaatine varırsa,
3) veya buna inanırsa
ramazan niyetiyle oruç tutması sahih olur ve bunu yapması farz olur. Bu ikisi de ayrı bir durumdur.
Bu açıklama İsnevl'nin
şu görüşün reddetmektedir: Rafii ve Nevevl'nin er-Ravda ve
Şerhu'l-Mühezzeb'teki ifadeleri üç açıdan birbiriyle çelişmektedir: Bir yerde
farz, ~ bir yerde caiz, bir yerde ise haram görülmektedir.
Not: Nevevi'nin ifadesinin zahirinden "Havada
yoğun bulut olsun ya da olmasın yukarıdaki durumların bulunması halinde
ramazandan olma şüphesi bulunan günün söz konusu olacağı anlaşılmaktadır ki
-el-Behce yazarı havadaki bulutun yoğun olması kaydını koymamış olsa bile-
durum bu şekildedir.
Herhangi bir kimse
hilali gördüğünden bahsetmezse söz konusu güne yevm-i şek [Ramazan'dan olma
şüphesi bulunan gün] denilmez. Aksine o gün -yoğun bulutlu da olsa- Şaban'
dandır. Bunun delili "şayet hava bulutlu olursa şabanın sayısını otuza
tamamlayın" hadisidir.
Şaban ayının otuzuncu
günü havanın yoğun bulutlu olması halinde o gün ramazandan olması şüphesi
bulunan bir gün değildir. Aksine bu, yukarıda belirtilen hadis sebebiyle Şaban
ayının bir günüdür.
Not:
1) Şaban ayının
yarısından sonra önceden başlanmış oruca bitişik oruç tutmanın hükmü
Şaban ayının yarısı
geçince herhangi bir sebeb e bağlı olmayan orucu tutmak -el-Mecmu'da ve diğer
eserlerde doğru olarak belirtilen görüşe göre şayet kişi bu orucu daha önceki
bir oruca bağlamamışsa- haram olur. Bunun delili "Şaban ayının yarısı
geçİnce oruç tutmayın" hadisidir. Bu hadisten ilk anda anlaşılan anlam
esas alınacak olursa kişi orucu önceki oruca bağlasa bile oruç tutması haram
olur. Ancak bu anlam kastedilmemiştir. Bunun sebebi "orucun aslen
yapılması istenen bir ibadet olduğu" kuralını korumaktır.
2) Visal Orucu Tutmanın
Hükmü
İki oruç arasında iftar
yapmak farzdır; çünkü gerek farz gerekse nafile oruçlarda iftar etmeksizin
oruca devam etmek [visal orucu tutmak] Buhari ve Müslim' de geçen yasak
sebebiyle haramdır. Visal orucu, geceleri bir özür bulunmaksızın kasten bir şey
yememek suretiyle iki veya daha fazla gün oruç tutmaktır. Nevevi bunu
el-Mecmu'da söylemiştir. Bu ifadeden "cinsel ilişki vb. durumların
oruçların birleştirilmesi durumuna son vermediği" anlaşılmaktaysa da
el-Bahr'da belirtildiğine göre visal orucu, oruç tutanların bütün özelliklerini
devam ettirmek suretiyle olur. Cürcimi ve İbnü's-SaISh da buna benzer ifadeler söylemişlerdir
ki zShir olan da budur.
İsnevi şöyle demiştir:
Rafii'nin -ve diğerlerinin- iki gün oruç tutması şeklindeki ifadesinden ilk
anda şöyle bir anlam çıkmaktadır: "Niyet etmemiş olan kişinin durumundaki
gibi [aslında oruçlu olmadıkları halde] yeme-içmeyi terk etmesi istenen
kimselerin geceleri oruca aykırı şeyleri yapmaktan kaçınmaları visSI değildir.
Çünkü bu, iki oruç arasında olan bir terk değildir," Ancak anlaşıldığı
kadarıyla [yukarıdaki ifadeyle bu kastedilmemiş] ifade yaygın durum dikkate alınarak
bu şekilde söylenmiştir.
İsnevi'nin bu görüşü de
güçlüdür; çünkü visal orucunun haram kılınması kişiyi oruç, namaz ve diğer
ibadetlere karşı zayıflatmasıdır. Bu özellik zikredilen diğer durumlarda da
bulunmaktadır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN