MUĞNİ’L-MUHTAC

ORUÇ - SÜNNETLERİ

 

1. ORUCUN SÜNNETLERİ

 

Oruçta Şunları Yapmak Sünnettir:

 

> İftarı yapmada acele etmek,

> İftarı hurma ile, hurma yoksa su ile yapmak,

> [Fecrin doğması konusunda] bir şüpheye düşmeyecek şekilde sahuru geç yapmak,

> [Oruç tutan kişi] dilini yalan ve gıybetten, nefsini de şehvetlerden korusun.

 

A. İFfARI YAPMADA ACELE ETMEK

B. İFfARI HURMAYLA VEYA SUYLA YAPMAK

C. SAHURU GEÇ [İMSAK VAKTİNE YAKIN] YAPMAK

D. ORUÇ TUTANIN YALAN, GIYHET VE ŞEHVETLERDEN KENDİNİ KORUMASI

 

A. İFfARI YAPMADA ACELE ETMEK

 

Güneşin batması kesin olarak sabit olduğunda iftarı yapmada acele etmek sünnettir.

 

[*] - Çünkü Buhari ve Müslim'de şu hadis bulunmaktadır: Ümmetim if ta rı yapmada erken davrandıkları sürece hayır üzere olmaya devam ederler. (Buhari, Savm, 1959; Müslim, Sıyam, 2549)

 

İmam Ahmed b. Hanbel'deki rivayette fazladan "sahuru da geç yapın" ifadesi yer almaktadır. (Müsned, 5, 172)

 

Ayrıca bunu yapmak Yahudi ve Hristiyanların oruç konusundaki davranışlarına aykırı davranmayı içinde barındırır.

 

Bir fazilet görerek iftarı geç yapmak mekruhtur. Şayet geciktirilme bundan kaynaklanmazsa bunda bir sakınca yoktur. Nevevi el-Mecmu'da bunu İmam Şafii (r.a.)'nin ifadesi olarak aktarmıştır.

 

Yine el-Mecmu'da el-Beyan yazarından [İmranl'den] şunu aktarmıştır: Bir zorunluluk bulunmadıkça kişinin ağzına su alarak bunu dışarı atması, suyu içip sonra dışarı çıkarması mekruhtur. Bu, oruçlu kişinin öğleden sonra ağzını misvaklayarak oruçtan kaynaklanan kokuyu gidermesine benzer.

 

ZerkeşI'nin belirttiği üzere bu "dişleri misvaklamanın mekruh olması ancak güneşin batışı ile sona erer" görüşüne dayalıdır. Alimlerin çoğunluğu ise bunun aksini kabul etmişlerdir.

 

İFTARIN ERKEN YAPILMASININ SÜNNET OLMADlĞI DURUMLAR

 

1. "Güneşin batması kesin olarak sabit olduğunda" ifadesi kişinin araştırma sonrasında güneşin battığı kanaatine ulaşması durumunu dışarıda bırakmaktadır; çünkü bu durumda iftarı acele yapmak sünnet değildir.

 

2. Yine kişinin bir ictihadda bulunmaksızın iftar vaktinin girdiğini zannetmesi veya iftarın girip girmediğinde şüphe etmesi durumunu da dışarıda bırakmaktadır. Bu iki durumda iftar yapmak -daha önce geçen sebepten- haramdır.

 

 

B. İFfARI HURMAYLA VEYA SUYLA YAPMAK

 

İftarı yaş hurma ile o yoksa kuru hurma ile o da yoksa su ile yapmak sünnettir.

 

[*] - Bunun delili Tirmizi'nin rivayet ettiği ve hasen olduğunu söylediği şu hadistir: Hz. Peygamber (s.a.v.) [akşam] namazı kılmadan önce birkaç yaş hurma ile iftar ederdi. Şayet yaş hurma yoksa kuru hurma ile iftar ederdi. Kuru hurma da yoksa birkaç yudum su içel'di. Çünkü su temizleyicidir. (Tirmizi, Savm, 696)

 

Bu hadisten -benim yukarıda yaptığım açıklamada yer aldığı gibi- yaş hurmanın kuru hurmadan önce geldiği anlaşılmaktadır ki hüküm de böyledir. Yine bu hadisten iftar etmede üç şeyin olduğu anlaşılmaktadır. El-Ümm'ün Harmele rivayetindeki ifadeden ve bazı alimlerimizin ifadelerinden de bu anlaşılamktadır.

 

Bu ifade ile alimlerimizden bir bölümünün "kişi iftarı bir kuru hurmayla açar" ifadeleri şu şekilde uzlaştırılır: Hocamız Zekeriya elEnsari'nin dediğine göre iftarın kuru hurma ile açılması durumunda aslen sünnet yerine gelmekle birlikte sünnetin kemali iftarı yukarıdaki gibi [önce yaş hurma, o yoksa kuru hurma o da yoksa suyla] açmaktır.

 

Aslü'r-Ravda' da Ruyani' den nakledildiğine göre kişi kuru hurma bulamazsa iftarını tatlı bir şeyle açar.

 

Kadı Hüseyin' den şu görüş nakledilmiştir: Zamanımızda iftarın en iyi açılma şekli kişinin nehirden aldığı bir avuç suyla iftar etmesidir. Çünkü bu [haramdan kazanılma konusundaki] şüpheden en uzak davranıştır.

 

Nevevi el-Mecmu'da "bu iki görüş şaz'dır [genel kabule aykırıdır]" demiştir.

 

Muhibbü't-Taberi şöyle demiştir: Mekke'de olan kişinin zemzem suyuyla iftar etmesi müstehaptır. Kişi hem zemzem hem de su ile iftar ederse güzel bir iş yapmış olur.

 

Bu görüş konuyla ilgili rivayetlere ve hurma ile iftar etme hükmünün konuluş gerekçesine aykırı olduğu belirtilerek reddedilmiştir.

 

Hurmayla iftar etme hükmünün konuluş gerekçesi[ne dair şu iki görüş ileri sürülmüştür:]

 

[1] - [Bu hükmün gerekçesi] gözü korumaktır. Çünkü oruç tutmak gözü zayıflatmakta, hurma ise gözün [gücünü] geri vermektedir.

 

[2] - [Bu hükmün konulma gerekçesi] şudur: Hurma mideye indiğinde mide boşsa beslenme gerçekleşmekte, şayet doluysa hurma orada kalan yiyecekleri dışarı çıkarmaktadır.

 

Bu özellikler ise zemzem suyunda bulunmamaktadır.

 

Hurma ve zemzemi birlikte iftarda kullanmak ise konuyla ilgili sünnette olmayan şeyi ona eklemektir.

 

[*] - Bu konuyla ilgili sünnet şudur: Biriniz oruçlu olduğunda kuru hurmayla if tar etsin. Şayet bulamazsa suyla if tar etsin; çünkü su temizleyicidir. (Ebu Davud, Sıyam, 2355; Tirmizi, Savm, 695. Bu hadisi rivayet edenler sahih olduğunu söylemişlerdir)

 

Bir delilolmaksızın nasslara ek yapmak kabul edilemez. Hayrın tümü Resulullah (s.a.v.) 'ın bize koymuş olduğu hükümdedir.

 

[Soru]  Doktorlar hurma yemenin görmeyi zayıflattığını söylemişlerdir.

Şu halde orucu hurmayla açma hükmünün gerekçesi nasılolur da "hurma, görme gücünü geri getirir" diye belirlenebilir?

 

[Cevap]  Çok hurma yemek görme duyusunu zayıflatır, az yemek ise bunu güçlendirir. Bir şeyin azının yararlı çoğunun da zararlı olması mümkündür.

 

 

C. SAHURU GEÇ [İMSAK VAKTİNE YAKIN] YAPMAK

 

1. Sahur yapmak sünnettir.

 

[*] - Bunun delili şu hadislerdir: Sahur yapınız; çünkü sahurda bereket vardır (Buhari, Savm, 1923; Müs!im, Sıyam, 2544)

 

> Gündüz orucu için seher vakti yemek yiyerek takviye yapın. Gece ibadeti için de gündüzün öğle vakti uyuyarak takviye yapın.(Müstedrek, Savm, 1, 425. Hakim bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir)

 

2. Sahuru "fecrin doğduğuna dair şüphenin bulunmayacağı va kte kadar" geciktirmek sünnettir.

 

[*] - Bunun delili şu hadistir: Ümmetim iftarı erken sahuru geç yaptıkları sürece hayır üzere bulunur,(Müsned, 5, 174)

 

Ayrıca bu, ibadet için güç elde etmeye daha uygun bir davranıştır.

 

Kişi bu konuda şüphe ederse örneğin gecenin devam edip etmediği konusunda tereddüt duyarsa sahuru geciktirmesi sünnet olmaz, tersine "seni şüphelendiren şeyi bırak, şüphelendirmeyene bak" hadisi gereğince geciktirmeyi terk etmek daha faziletlidir. 

 

Not:  Sahur yapmanın hikmeti oruç tutma konusunda güçlenmek midir yoksa [oruç tutarken sahur yapmayan Yahudi ve Hristiyanlara yani] ehl-i kitaba muhalefet etmek midir? Bu konuda iki farklı görüş vardır. Bunların her ikisinin de sahurun hikmeti olduğu söylenebilir.

 

Nevevi benim yaptığım ve el-Muharrer'de de açık olarak ifade edildiği gibi sahur yapmanın sünnet olduğunu söylese daha iyi olurdu; çünkü sahur yapmanın müstehap olduğu konusunda icma vardır.

 

Nevevi el-Mecmu'da az veya çok birşeyler yemek veya su içmekle sahur yapılmış olacağını söylemiştir.

 

İbn Hibban'ın sahihinde "bir yudum su içmek suretiyle bile olsa sahur yapın"(ibn Hibban, Savm, 3476) buyrulmuştur.

 

Sahurun vakti gece yarısı ile birlikte girer. Rafii bunu "yeminler" konusunda Nevevi ise burada zikretmiştir. Bir görüşe göre ise gecenin son altıda birinin girmesiyle sahur vakti girer.

 

 

D. ORUÇ TUTANIN YALAN, GIYHET VE ŞEHVETLERDEN KENDİNİ KORUMASI

 

1. ORUÇLU KİMSENİN DİLİNİ KORUMASI

 

Oruç tutan kimse dilini yalan, dedikodu, laf taşıma [koğuculuk}, sövme vb. kötü sözlerden korusun!

 

Oruç tutanın bunu yapması menduptur.

 

[*] - Bunun delili Buhaxi'nin rivayet ettiği şu hadistir: Yalan söylemeyi ve yalana uygun davranmayı bırakmayan kimsenin yeme-içmesini terk etmesine Allah'ın ihtiyacı yoktur. (Buhari, Savm, 1903)

 

[*] - Ayrıca Hakim de şu hadisi rivayet etmiştir: Oruç yalnızca yeme-içmeyi terk etmekle olmaz; oruç boş sözü ve açı k-saçı k konuşmayı terk etmekle olur. (Müstedrek, Savm, 1,431)

 

Ayrıca bunlar orucu n sevabını yok eder.

 

[Soru]  Dili yukarıda sayılan kötülüklerden korumak farzdır. [Öyleyse niçin bunlardan uzak durmak orucun mendupları arasında zikredildi?]

 

[Cevap]  Bunun anlamı şudur: Bu kötülükleri oruçlunun oruç sebebiyle terk etmesi sünnettir. Oruçlunun bunları işlemesi halinde orucu bozulmaz. Oruç sebebiyle kaçınılması gereken -kendi isteğiyle kusma vb.- diğer fiillerin işlenmesi halinde ise oruç bozulur.

 

Subki şöyle demiştir: "Beş şeyoruçlunun orucunu bozar: Yalan söylemek, dedikodu yapmak, laf taşımak, şehvetle bakmak, yalan yere yemin etmek. "(7) şeklinde rivayet edilen hadis zayıftır. Bu hadis sahih olsa bile Maverdi'nin belirttiğine göre bunun anlamı "orucun kendisinin değil sevabının yok olduğu"dur. İşte bu sebepledir ki bu sayılan davranışlardan kaçınmak farz olmakla birlikte bunlardan kaçınmayı orucun adabı arasında saymak yerinde bir davranıştır.

 

(7) Muttaki el-Hindi, Kenzü'l-ummal, 23813

 

Oruçlu olan bir kimseye bir başkası kötü sözler söylerse "ben oruçluyum" desin'

 

[*] - Bunun delili Buhari ve Müslim'deki şu hadistir: Oruç [kötülüklere karşı] bir kalkandır. Şu halde sizden biri oruçlu olduğunda kötü söz söylemesin, cahilce şeyler yapmaSIn. Şayet bir kimse onunla kavga etmeye çalışır veya söverse "ben oruçluyum, ben oruçluyum" desin.(Buhari, Savm, 1904; Müslim, Sıyam, 2700)

 

[Kişi hadiste belirtildiği şekilde "ben oruçluyum" ifadesini diliyle mi yoksa kalbiyle mi söyler?]

 

Rafii'nin belirttiğine göre kişi "ben oruçluyum" ifadesini kendi içinden söyler ki böylece sabretsin ve karşı tarafa sövmesin. Aksi takdirde orucunun bereketi gider.

 

Yahut da -Nevevi'nin bir grup alimden nakledip doğru kabul ettiği görüşe göre- oruçlu kişi kendisine söven kimseye öğüt vermek ve onu en güzel şekilde def etmek niyetiyle bu sözü açıktan söyler.

 

Nevevi daha sonra şöyle demiştir: Kişi hem dili hem de kalbiyle söylerse güzel bir iş yapmış olur.

 

"Ben oruçluyum" sözünün iki kere veya daha fazla tekrarlanması sünnettir; çünkü bu karşı tarafın kişiye ilişmekten uzak durmasına daha uygun bir davranıştır. Zerkeşi'nin "bunu söyleyen herhangi birini bilmiyorum" ifadesi yukarıda geçen rivayet sebebiyle reddedilir.

 

Not:  Eksem b. Sayfi'ye "insanoğlunda kaç tane kusur buldun?" diye soruldu. Şöyle cevap verdi: "Bunlar sayılamayacak kadar çoktur. Ben sekiz bin tane kusur saydım. Bu kusurların tümünü insanın dilini tutması örter".

 

 

2. ORUÇLU KİMSENİN KENDİNİ ŞEHEVİ ARZULARDAN KORUMASI

 

Oruçlu kimse -reyhanları koklamak, onlara bakmak, dokunmak ve şarkı dinlemek gibi- koklama, görme, dokunma ve işitme gibi duyu organlarına ilişkin olan ve orucu bozmayan şehvetlerden kendini korusun!

 

Oruçlunun bunu yapması menduptuL Çünkü bu fiillerin yapılmasında orucun hikmeti ile bağdaşmayan bir rahatlama söz konusudur. Orucun hikmeti nefsin arzularının kırılması ve nefsin takva konusunda güçlendirilmesidiL Bu fiillerin yapılması mekruhtur.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

2. ORUCUN MÜSTEHAPLARI