MUĞNİ’L-MUHTAC

ZEKAT / HAYVANLARIN

 

E. BEŞİNCİ ŞART: HAYVANLARIN SENENiN ÇOĞUNU OTLAKTA GEÇİRMESİ

 

Hayvanlarda zekatın farz olmasının beşinci şartı hayvanın senenin çoğunluğunda otlatılmasıdır.

 

Şayet senenin çoğunluğunda yemle besleniyorsa o hayvana zekat düşmez.

 

Senenin daha az olan bölümünde yemle besleniyorsa daha doğru görüşe göre; o olmadan da açık bir zarar olmaksızın yaşayabileceği miktarda yem veriliyorsa zekat farz olur, aksi takdirde zekat farz olmaz.

 

Şayet hayvan kendiliğinden otluyorsa, kendiliğinden otlayan hayvan yem verilmek suretiyle besleniyorsa, hayvan tarla sürme ekim ve su taşıma vb. işlerde kullanılıyorsa daha doğru görüşe göre o hayvanda zekat yoktur.

 

Hayvan sürüsü su içmek üzere bir suya gidiyorsa hayvanların zekatı orada alınır. Aksi takdirde hayvan sahiplerinin evlerinin yanında alınır. Hayvan sahibi güvenilir bir kimse ise hayvanlarının sayısı konusunda onun sözü kabul edilir; aksi takdirde sürü, dar bir yerden geçirilerek sayılır.

 

1. Nevevl'nin ifadelerinde ikinci şart olarak ifade edilen, bizim sayımımızda ise beşinci şarta tekabül eden şarta göre hayvana zekatın farz olması için senenin çoğunluğunda otlatılması şarttır.

 

[*] - Enes'in rivayet ettiği hadiste şöyle buyrulmaktadır: Zekat koyunlarından saime [senenin çoğunluğunu otlatılarak geçiren] hayvanlarda ... (Buhari, Zekat, 1448. Ebu Davud, Zekat, 1567; Nesai, Zekat, 2446)

 

Bu hadisin mefhum-i muhalifinden [zıt anlamından] "yem verilen koyunlarda zekatın olmadığı" anlaşılmaktadır. Deve ve sığırlar da bunlara kıyas edilmiştir.

 

[*] - Ebu Davud ve diğer sünen sahipleri şu hadisi rivayet etmiştir: Her kırk saime devede bir tane üç yaşına basmış dişi deve zekat vardır. (Ebu Davud, zekat, 1575. Hakim, bu hadisin senedinin sahih olduğunu söylemiştir. )

 

Hayvanlar içinden yalnızca otlatılarak beslenen hayvanlarda zekatın farz olmasının sebebi, halka açık otlaklarda otlatmak sebebiyle masrafının az olmasıdır.

 

2. Şayet hayvanlar -gece ve gündüz ve hatta bazen gece bazen gündüz şeklinde ayrılarak bile olsa- senenin çoğunda yem verilerek besleniyorsa bu hayvanlara zekat farz olmaz; çünkü dinde çoğunluğun hangi tarafta olduğunun hükme etkisi vardır.

 

3. Hayvanlar senenin çoğunluğun u değil azınlığını yemlenerek geçiriyorlarsa [bu hayvanlar üzerine zekat gerekli olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru olan görüşe göre, hayvana, o olmadan açık bir zarar görmeksizin yaşayabileceği bir miktarda yem verilmişse zekat farz olur. Çünkü bu durumda yapılan masraf azdır. Aksi takdirde yani yem verilen süre zarfında o yem olmadan yaşayamayacak kadar yem verilmişse yahut yaşasa bile açık bir zarar söz konusu olacaksa, bu yemleme bir külfetin ortaya çıkmasını gerektirdiğinden zekat farz olmaz.

 

Hayvan sürüleri genellikle iki günlük açlığa dayanabilmekle birlikte üç günlük aç lığa dayanamaz.

 

[İkinci görüş]

 

Hayvanın durumuna göre masraf olarak görülebilecek miktarda yem verilmişse o hayvanda zekat yoktur; hayvanın durumuna göre az miktarda yem verilmişse zekat farz olur.

 

"Hayvanın durumu" ifadesi hayvanın sütü, yavrulaması, yünü ve tü yü gibi özellikleri şeklinde açıklanmıştır.

 

4. Hayvan, özel mülkiyete ait bir ot\akta otlatılırsa bu hayvan ot\a beslenen hayvan olarak mı yoksa yemle beslenen hayvan olarak mı kabul edilir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:

 

[Birinci görüş]

 

Mutemed olan -ve İbnü'l-Mukrl'nin tek görüş olarak naklettiğine, Kaffal'in de fetva verirken esas aldığı- görüşe göre bu hayvan otla beslenen hayvandır. Çünkü otun değeri genellikle düşüktür, otu biçme söz konusu olmadığı için bunda bir külfet de söz konusu değildir.

 

[İkinci görüş]

 

Burada da bir masraf söz konusu olduğundan bu hayvanlara zekat düşmez.

 

Subkl şu görüşü tercih etmiştir: Şayet otun bir kıymeti yoksa veya kıymeti düşük olup da bu miktardaki kıymet hayvanın gelişip büyümesi ile mukayese edildiğinde önemli kabul edilmiyorsa hayvan oHa beslenmiş kabul edilir, aksi takdirde yemle beslenmiş kabul edilir.

 

Şayet kişi otu -otlakta bile olsa- biçerek hayvana yediriyorsa -Kaffal'in fetvasına ve İbnü'l-Mukri'nin de tek görüş olarak belirttiğine göre- bu hayvan ot\a beslenen hayvan olarak kabul edilmez.

 

5. Hayvanlar [hayvan sahibi tarafından otlatılmıyar da];

 

[a]- Kendileri otluyorsa,

[b] -veya gasp eden kişi tarafından otlatılıyarsa,

[c] - yahut fasid bir akitle satın alan kişi tarafından otlatılıyorsa

[bu üç durumda] daha doğru olan görüşe göre zekat farz olmaz; çünkü hayvan sahibi tarafından otlatma yapılmamıştır. Otlatma meselesinde hayvan sahibinin bunu kasten yapmış olması dikkate alındığı halde yem verme meselesinde bu kasıt dikkate alınmamıştır; çünkü zekatın farz olması konusunda otlatmanın bir etkisi bulunduğundan otlatmanın kasten yapılmış olması dikkate alınmıştır. Yem vermenin ise zekatın sakıt olması konusunda etkisi bulunduğundan yem vermede kasıt olup olmaması dikkate alınmamıştır. Çünkü aslolan zekatın farz olmamasıdır.

 

[d] - Otlatılarak beslenen hayvanlar kendiliğinden yem yemiş olsa

[e] - Veya hayvanı gasp eden kimse ona yem yedirmiş olsa,

[bu iki durumda] yedirilen yemin miktarı hayvanın beslenmesine etki edecek miktarda olsa daha doğru görüşe göre hayvanın otlatılması durumu bulunmadığından zekat farz olmaz. Fasid bir akitle hayvanı satın alan kişinin hayvana yem yedirmesi de gasp eden kişinin yem yedirmesi gibidir.

 

[f] - Hayvanlar, hayvan sahibinin veya ücretle bir başka şahsın

işinde kullanılıyorsa;

 

örneğin tarlayı sürme ve ekme, içme suyu vb. taşıma gibi işlerde kullanılıyorsa -kullanıldığı işler haram bile olsa- daha doğru olan görüşe göre bu hayvanlarda zekat yoktur. Çünkü bu hayvanlar çoğaltılmak için değil kullanılmak için elde bulundurulan hayvanlardandır. Bu yönüyle hayvanlar kişinin normal günlük elbisesine ve eveşyasına benzemektedir.

 

Nevevi'nin "daha doğru olan görüşe göre" ifadesi zamire dönmektedir.

 

Bendenlel'nin Şeyh Ebu Hamid'den aktardığına göre; zekatın düşmesi için kişinin işçi hayvanı "hangi süre ile yem verdiğinde zekat kendisinden düşüyorsa" o kadar süreyle kullanması şarttır.

 

Bu meselede geçen "haram işte kullanılan hayvan" ile "haram bir işte kullanılan süs eşyası"nın şu yönden farklı olduğu belirtilmiştir: 

 

Hayvanların kullanımında temel prensip helalliktir; süs eşyasında ise -ruhsat tanınan kullanım hariç- genel kural bunların haram olmasıdır. Hayvan sürüsü haram olan bir İşte kullanıldığında hayvanlar hakkındaki genel kural ne ise o esas alınır; hayvanların kullanıldığı işİn düşüklüğüne bakılmaz. Kişi süs eşyasını böyle düşük bir işte kullandığında onu asıl yerinde kullanmış olur.

 

6. [Ortada yemle besleme fiili bulunmadıkçal yalnızca "hayvanları yemle beslemeye niyet etme"nin hükme bir etkisi yoktur.

 

7. Kişi hayvanlarına yem verdiğinde "otlakta otlatmayı sona erdirmeye" niyet etse hayvanın zekat yılı kesilmiş olur.

 

Zikredilen hükümler bakımından gasp edilen ot da kişinin kendi mülkü olan ot gibidir.

 

8. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılmaktadır ki hayvanların zekata tabi olup olmadığını belirlerken dikkate alınacak olan şey hayvanları bizzat sahiplerinin veya onun yerini alan kimselerin otlatmasıdır. Buna göre hayvanlar birisi tarafından gasp edilse, gasp edildiği sırada da yemle besleniyor olsa, gasp eden kişi hayvanları sahibinin olmadığı bir zamanda hakime geri verse, hakim de bu hayvanları otlakta otlattırsa -el-Bahr adlı eserde nakledildiğine görezekat verilmesi farz olur.

 

Ezrai şöyle demiştir: Zahir olan görüşe göre, malvarlığı üzerindeki tasarruflarına kısıtlama getirilen kişinin velisinin hayvanı otlatması, tasarrufları serbest olan kişinin otlatması gibidir. Ancak hayvanın otlatılmasının terk edilmesi, kısıtlama altında olan kişinin ,lehine ise bu durum üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.

 

Bu konu düşünülmeye muhtaç bir konu değildir; aksine bu durumda hayvanı otlatmanın sahih olmadığını tek görüş olarak kabul etmek gerekir.

 

Ezrai devamla şöyle demiştir: Zahir olan görüş şudur: Otlatılarak beslenen hayvanlar bir kişiye miras olarak intikal etse ve hayvanlar da bu şekilde devam etse, kişi hayvanların kendisine miras kaldığını ancak bir yıl geçtikten sonra öğrense; kişi bu durumda hayvanı ne kendisi ne de onun vekili otlatmadığı halde zekat farz olur. Buna temas eden birini görmedim.

 

Bu görüş kabul edilemez; çünkü miras olarak intikal eden hayvanları mirasçının otlatmış olması şarttır.

 

El-Havi's-sağir adlı eserde şöyle denilmektedir: Hayvanlarda zekatın farz olmasının şartlarından biri de hayvan sahibinin hayvanı otlatmasıdır; bu şarta göre otlanarak beslenen ve kişiye miras olarak intikal eden hayvanlar üzerinden bir yıl geçtikten sonra kişi bunların kendisine miras kaldığını öğrense zekat farz olmaz.

 

9. [Zekat memuru hayvanların zekatını nerede iken tahsil eder?

Burada iki farklı durum söz konusudur:]

 

[a] - Hayvan sürüsü su içmek için bir suya gidiyorsa zekat memuru hayvanların zekatını orada iken alır; çünkü zekatın burada iken alınması hem hayvan sahibi hem zekat memuru için daha kolay ayrıca hayvan sayısını belirlemeye daha uygundur. Zekat memuru hayvan sahibini hayvanları yaşadıkları yere götürmekle yükümlü tutamaz, aynı şekilde kendisinin de otlaklara gitmesi gerekli değildir.

 

[*] - Hadiste şöyle buyrulmuştur: Müslümanların zekatlan [hayvanlannı suladıklan] suların yanında tahsil edilir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2, 184)

 

Kişinin iki farklı su yanında iki tane hayvan sürüsü olsa -bir zorluk bulunmadığı sürece- iki sürüyü bir su başında toplaması istenir.

 

[b] - Hayvan sürüsü su içmek için suya gitmiyorsa, örneğin ilk bahar mevsiminde [yaş] atlardan yemesi sebebiyle buna ihtiyaç duymuyorsa [zekat memuru] hayvanların zekatını hayvan sahiplerinin evlerinin ve avlularının yanında alır.

 

[*] - Bunun delili Beyhakl'de geçen şu hadistir: Çölde yaşayanların zekatı hayvanlarını suladıkları yerlerde ve [çadırlarının] avlularında alınır. (Beyhakı, Zekat, 4, 110)

 

Bu hadisteki iki yer, yukarıda [a ve b maddelerinde] zikredilen iki yere işarettir.

 

10. Hayvan sahibi

 

[a] - Güvenilir bir kimse ise hayvanların kaç tane olduğuna dair onun sözü kabul edilir. Çünkü o, "sözüne güvenilen kimse" durumundadır. Bununla birlikte zekat memuru [isterse] hayvanları sayabilir.

 

[b] - Güvenilir bir kimse değilse veya "hayvanların sayısını bilmi-

yorum" derse hayvanlar sayılır.

 

11. Hayvan sayımında en kolay uygulama hayvanları dar bir geçitten geçirerek saymaktır; çünkü bu karıştırmamak için en uygun yoldur. Hayvanlar buradan birer birer geçirilir. Bu esnada hayvan sahibinin ve zekat memurunun yahut bu ikisinin vekillerinin ellerinde her bir hayvana teker teker işarette bulunmak yahut sırtlarına dokunmak için sopa bulunur. Şayet sayma işleminden sonra sayıda anlaşmazlığa düşerlerse ve iki tarafın belirttiği sayıya göre ödenmesi gereken miktar değişiyorsa sayma işlemini tekrar yaparlar.

 

Not:  Hayvan sürüsü serkeş ise ve zekat memuru tarafından hayvanın alınması ve elde tutulmasında bir zorluk söz konusu ise, mal sahibinin, vermesi gereken yaştaki hayva.nı sürüden alıp memura teslim etmesi gerekir. Şayet ancak yularla bağlamak suretiyle hayvanı tutmak mümkün oluyorsa sürü sahibinin bunu yapması gerekir. Alimler, Hz. Ebu Bekir'in "vallahi [mal sahipleri] bir yuları bile benden esirgerlerse onlarla savaşırım" sözündeki yuları da bu şekilde yorumlamışlardır. Çünkü burada yular, hayvanın teslimi işlemini tamamlayan bir unsurdur.

 

Hayvanların zekatma dair son hükümler: Zekat memurunun hayvan sahibini iyilik yapmaya teşvik etmek ve onun gönlünü hoş tutmak için zekat! tahsil ettiğinde; ona "Allah verdiğin zekatın ecrini sana versin, bu zekat! senin için [günahlardan] temizleyici kılsın, geriye kalan malını da bereketlendirsin" diye dua etmesi sünnettir. Bunun için özelolarak belirlenmiş bir dua yoktur. Mezhep içindeki bir görüşe göre zekat memurunun dua etmesi zorunludur. Zayıf bir görüşe göre ise mal sahibi dua isterse memurun bunu yapması gerekir.

 

Zekat memurunun hayvan sahibi için salat okuması daha doğru olan görüşe göre mekruhtur. Zayıf bir görüşe göre müstehap, bir başka görüşe göre evla olan davranışın zıddı, bir başka görüşe göre ise haramdır.

 

Şeyh Ebu Hamid şöyle demiştir: Hayvan sahibi için selam okumak da salat okumakla aynı anlamdadır. Salat ve selam tek başına yalnızca peygamberler için okunur. Bu, hayatta olanlara ve ölenlere hitap etmede sünnettir.

 

Nevevi şöyle demiştir: Zekat, sadaka, adak keffaret vb. şeyleri -yani bunun kapsamına ders vermek, kitap yazmak veya vird okumak da girer- "Rabbimiz bizden kabul buyur! Şüphe yok ki sen işiten ve bilensin"  demesi sünnettir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

BİRKİLERİN ZEKATI: GİRİŞ