HAC-UMRE / İHRAM |
B. İHRAMIN SÜNNETLERİ
1. GUSLETMEK
2. GÜZEL KOKU SÜRÜNMEK
3. KADININ ELLERİNE KINA SÜRMESİ
4. İHRAM NAMAZI KILMAK
5. iHRAMA GİRMENİN FAZİLETLİ VAKTİ
1. GUSLETMEK
Şu durumlar için
gusletmek sünnettir: İhrama girmek için gusletmek: Şayet gusledemiyorsa
teyemmüm yapar.
Mekke'ye girmek için
gusletmek,
Arafat'ta, bayram sabahı
Müzdelife'de gusletmek,
Teşrik günlerinde şeytan
taşlamak için gusletmek.
Şu yedi durum sebebiyle
gusletmek sünnettir:
a. İhrama girmek için
gusletmek
Erkek, çocuk, adetli
veya loğusa kadın [kim olursa olsun] kişinin hac, umre veya her ikisi için
yahut mutlak olarak ihrama girmek istemesi durumunda gusletmesi sünnettir. Bu
konuda rivayet bulunmaktadır. (Tirmizi, Hac, 830. Tirmizi: hasendir)
Bu guslün farz
olmamasının sebebi -tıpkı Cuma namazı ve bayram namazı için gusletmede olduğu
gibi "gelecekte yapılacak bir ibadet için alınan gusül" olmasıdır.
Kişinin bu guslü terk
etmesi ve cünüp olarak ihrama girmesi mekruhtur.
Mümeyyiz olmayan çocuğu
velisi yıkar; çünkü bu guslün hikmeti temizlenmektir. Bu yüzdendir ki adetli
kadın ve loğusa kadının da bu guslü yapması sünnettir.
[*] - Ebu Davud ve
Tirmizi şu hadisi rivayet etmişlerdir: Adetli ve loğusa kadın gusleder, ihrama
girer ve Kabe'yi tavaf etme dışında hac-umre fiileirinin tümünü yerine getirir.
(Tirmizi, Hac, 945)
Aslü'r-Ravda'da şöyle
denilmektedir: Bu ikisi [adetli ve loğusa kadınlar] guslettiklerinde niyet
ederler. Bunların temizleninceye kadar ihramı geciktirmeleri mümkünse
geciktirmeleri daha iyi olur. Bu da onların mikat mahallinde beklemeleri imkan
dahilinde olursa söz konusu olur. Böylece ihramları en kamil durumlarında iken
gerçekleşmiş olur.
İhrama giren kimsenin,
vücudunda giderilmesi istenen koltukaltı ve kasık kılları gibi kılları
gidermesi, tırnaklarını kesmesi, kirlerinden arınması, başını sidr vb. [kokulu
bitkilerle] yıkaması menduptur.
İsnevi'nin dediğine göre
kıyasa uygun olan bunların -tıpkı ölüyü yıkama meselesinde olduğu gibi-
gusülden önce yapılmasıdır.
Erkeğin saçlarını
yapışkan maddelerle [jöle vb.] keçe gibi sertleştirmesi de menduptur, böylece
başında bitlerin oluşması engellenir ve saçları ihram süresince dağılıp
saçılmaz. Saçların bu şekilde sertleştirilmesi gusülden sonra yapılır.
İhrama girmek isteyen
kimse su bulunmaması veya suyu kullanma imkanının bulunmaması sebebiyle
gusledemezse teyemmüm yapar. Çünkü guslün yapılması ibadet ve temizlik
amaçlıdır, bunlardan birini yapmak mümkün olmadığında diğeri devam eder.
Ayrıca teyemmüm, farz
olan guslün yerine geçtiğine göre mendup olan guslün yerine haydi haydi geçer.
(kıyas)
Kişi gusül için yeterli
olmamakla birlikte abdest için yeterli olacak kadar su bulsa bununla abdest
alır, gusül yerine de teyemmüm yapar. Bunu İbnü'l-Mukrı belirtmiştir.
Kişi abdest için de
yeterli olmayacak kadar su bulsa bu suyu abdest organlarını yıkamada kullanır.
Bu duumda tek bir teyemmüm gusül için ve abdest organlarının geri kalan kısmı
için yeterli olur mu yoksa kişi abdest organlarından geri kalan kısım için
teyemmüm yapıp daha sonra ikinci defa gusül için teyemmüm yapar mı? Hocamız
Zekeriya el-Ensari'nin belirttiğine göre şayet kişi suyu kullanırken gusle
niyet etmemişse en uygun olanı ikincisidir, niyet etmişse birincisidir.
Not: Nevevi teyemmümü aşağıda gelecek bütün
gusüllerden sonra zikretse, hüküm diğer gusüllerin tümünü kapsayacağından daha
uygun olurdu.
Nevevi'nin "şayet
yapamazsa" ifadesi el-Muharrer'deki "su bulamazsa" ifadesinden daha
iyidir; çünkü gusledememek suyu bularnama, hastalık, yaralı olma, suyun soğuk
olması vb. durumları da kapsamaktadır.
b. Harem bölgesine
girmek için gusletmek
Sünnet olan ikinci gusül
harem bölgesine girmek için gusletmektir.
c. Mekke'ye girmek için
gusletmek
Sünnet olan üçüncü gusül
-ihramsız olarak bile olsa- Mekke'ype girmek için gusletmektir. Bu,
el-Muharrer'de Buhari ve Müslim'den rivayet edilen bir hadise dayanmaktadır.
Şayet kişi gusletmese, bazı son dönem alimlerine göre sonradan kaza edilmesinin
mendup görülmesi uzak bir ihtimal sayılmaz. Aynı şey diğer gusüller için de
geçerlidir.
Nevevi'nin genel
nitelikli ifadesinden şu durum istisna edilir: Maverdı'nin belirttiği üzere
Mekke'li bir şahıs Ten'ım gibi yakın bir yerden umre için ihrama girse ve
gusletse onun Mekke'ye girmek için gusletmesi mendup olmaz. İbnü'r-Rif'a'nın
belirttiği üzere bunun benzeri hacda şu konuda görülür: kişi Mekke'ye girmek
için en yakın helal bölgeden hac ihramına girse, Mekke'ye giriş için gusletmesi
gerekmez. Çünkü kişinin aklına bu, ancak orada gelmiştir. Ezrai "yahut da
kişinin orada oturması halinde [Mekke'ye giriş için gusletmesi gerekmez]"
demiştir.
d. Arafatta vakfe için
zeval vaktinden sonra gusletmek
Sünnet olan dördüncü
gusül Arafatta vakfe için zeval vaktinden sonra gusletmektir. Bunun Nemira adı
verilen yerde olması daha faziletlidir. Nemira dışında ve fecir vaktinden sonra
öğleden önce gusledilmesi halinde de sünnet yerine gelmiş olur; ancak bunun
zeval vaktine yakın olması -tıpkı Cuma guslünün Cuma namazına gitmeye yakın
olması gibi- daha faziletlidir.
Arafat'a ["tanışma
/ buluşma yeri" anlamına gelen] "Arafat" sözcüğünün verilmesi
hakkında şunlar söylenmiştir: "Hz. Adem ile Havva burada
buluşmuştur". "Cibril orada Hz. İbrahim' e hacca ait fiilleri
öğretmiştir". Bunun dışında şeyler de söylenmiştir.
e. Bayram günü fecirden
sonra Müzdelife'de gusletmek
Sünnet olan beşinci
gusül kurban bayramı günü Müzdelife'de meş'ar-i haram'da vakfe yapmak için
bayram sabahı fecirden sonra gusletmektir.
f. Teşrik günlerinde
şeytan taşlama için gusletmek
Sünnet olan altıncı
gusül her üç teşrik gününde de öğleden sonra şeytan taşlamak için gusletmektir.
Bu konuda rivayetler bulunmaktadır. Ayrıca buralar insanların toplandığı yerler
olduğundan, -tıpkı Cuma guslünde olduğu gibi- burada da gusletmek sünnet
olmuştur. Sonraki bazı alimler farklı görüş belirtmiş olsa da Kişi zeval
vaktinden önce gusletse -tıpkı Cuma guslünde olduğu gibi- sünnet yerine gelmiş
olur.
g. Medine'ye girmek için
gusletmek
Sünnet olan yedinci
gusül Medine'ye girmek için gusletmektir.
[Sünnet olmayan
gusüller:]
1. Müzdelife' de
gecelernek için gusletmek sünnet değildir; çünkü bu, Arafat guslüne yakındır .
2. Yine bayram günü
yapılacak şeytan taşlama için de gusletmek sünnet değildir; çünkü bayram için
yapılacak gusül yeterlidir.
3. Kudüm tavafı için
gusletmek sünnet değildir; çünkü bu, Mekke'ye girmek için yapılan gusle
yakındır.
4. Başı tıraş etmek,
ifada tavafı ve veda tavafı için gusletmek sünnet değildir. Nevevi bu görüşün
doğru görüş olduğunu söylemiştir, Nevevi de kitaplarının çoğunda bunu doğru
bulmuştur. Bununla birlikte el-Menasikü'l-kübra adlı eserinde bu üç guslün
müstehap olduğunu söylemiştir.
2. GÜZEL KOKU SÜRÜNMEK
Kişinin ihram için
bedenine güzel koku sürmesi sünnettir.
Daha doğru olan görüşe
göre elbisesine sürmesi de sünnettir.
Güzel kokunun ihramdan
sonra da devam etmesinin bir sakıncası yoktur.
Kişi maddı varlığı olan
güzel koku süremez.
Kişi [ihrama girmeden
önce] güzel koku sürmüş olduğu elbisesini çıkardıktan sonra tekrar giyse daha
doğru görüşe göre fidye vermesi gerekir.
1. İhrama girmeyi
isteyen kimsenin ihram sebebiyle bedenine güzel koku sürmesi sünnettir. Bu
hüküm erkek, çift cinsiyetli şahıs, genç veya ihtiyar kadın, bekar veya evli
kadın bakımından eşittir. Bunun delili Hz. Peygamber (s.a.v.)'e
uymaktır.(Buhari, Libas, 5928; Müslim, Hac, 2820)
Bir görüşe göre ise
kadının cumaya gitmesi nasıl sünnet değilse ihram için güzel koku sürünmesi de
sünnet değildir.
İlk görüşte olanlar
[Cuma namazı ile güzel koku sürme arasında] şu fark bulunduğunu söylemişlerdir:
İhramın aksine Cuma namazının zaman ve mekam dardır, kadının bu zaman ve
mekanda erkeklerden uzak durması mümkün değildir. Bununla birlikte kadın keskin
kokusu bulunan kokular kullanamaz.
2. Kişinin ihram
elbisesi olarak giyeceği izar ve ridaya [ihrama girmeden önce] güzel koku
sürmesi[nin hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru olan görüşe
bedene güzel koku sürmek sünnet olduğu g2ibi ihram elbisesine sürmek de
sünnettir.
[İkinci görüş]
Kişi ihram elbisesine
güzel koku süremez. Çünkü elbise çıkarılıp giyilen bir şeydir.
Nevevi elbiseye güzel
kokunun sürülmesini müstehap görme konusunda el-Muharrer'e tabi olmuş,
el-Mecmu'da ise bunun mübah olduğunu söyleyip "bu kesin olarak mendup
değildir" demiş, er-Ravda'da ise -tıpkı aslında olduğu gibi bunun caiz
olduğunu söylemiştir ki itim ad edilecek olan görüş de budur.
3. Bedendeki güzel
kokuda olduğu gibi ihram elbisesinde güzel kokunun da ihram sonrasında da
varlığını devam ettirmesinin bir sakıncası yoktur.
[*] - Buhari ve Müslim,
Hz. Aişe' den şunu rivayet etmiştir: Resulullah (s.a.v.) ihramlı iken güzel
kokunun onun başının ortasında saçların ayrım yerinde parıldadığını görür
gibiyim. (Buhari, Hac, 1538; Müslim, Hac, 2824)
Ezrai'nin de dediği i
gibi "güzel kokunun varlığını sürdürmesinin caizliği" hükmünden
"kadının ihrama girdikten sonra [kocasının ölümü sebebiyle] yas tutmasının
gerekli olduğu durum"un istisna edilmesi gerekir.
4. Kişi, [ihrama
girmeden önce ihram elbiselerine] maddi [cisman!] varlığı bulunan bir kokuyu
süremez. Bunun delili daha önce geçen hadistir.
5. Kişi, üzerinde güzel
kokusu gitmemiş bulunan ihram elbisesini çıkartıp sonra giyse [ne olur? Bu
konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]
[Birinci görüş]
Daha doğru olan görüşe
göre fidye vermesi gerekir. Bu ihramlı iken doğrudan güzel kokulu elbise
giymeye veya bedeninden güzel kokuyu alıp sonra tekrar bedenine sürmeye benzer.
[İkinci görüş]
Diğer görüşe göre fidye
vermesi gerekmez; çünkü elbise normal olarak giyilip çıkarılan bir şeydir. Bu
yüzden bu duruma müsamaha gösterilir.
6. Şayet elbisede güzel
koku bulunmasa, bununla birlikte suya atıldığında güzel kokusu ortaya çıkacak
şekilde olursa o elbise giyilemez. Aksi takdirde giyilebilir.
7. Kişi ihramlı iken
kasten güzel kokuya eliyle dokunsa fidye vermesi gerekir. Güzel kokuyu doğrudan
kullanmış olur. Nevevi elMecmu'da bunu açık olarak belirtmiştir.
8. Kişinin terinin
akmasıyla güzel kokunun [vücudunun bir yerinden başka bir yerine] intikal
etmesi dikkate alınmaz.
9. Kişinin bedeninden
elbisesine güzel koku sürüIse bunun kesin olarak zararı olmaz.
3. KADININ ELLERİNE
KINA SÜRMESİ
Kadının ihram için
ellerine kına sürmesi sünnettir.
Yas tubna halinde
olmayan kadının ihram için ellerine, yani her bir elin bileğine kadar kına
sürmesi sünnettir. Kadın bekar olsun, evli olsun, genç olsun, yaşlı olsun fark
etmez.
[*] - Bunun delili İbn
Ömer' in "bu sünnettendir" şeklindeki ifadesidir.
Akli delil de şudur:
Kadının elleri açılabilir. [Kına bunu örbneyi sağlar].
Kadın, yüzüne de kınada
nbir miktar sürer; çünkü ihramlı iken yüzünü açması emredilmiştir. Yüzüne kına
sürmek suretiyle yüzünün derisini örbnüş olur.
Kadının kınayı ellerinin
bütününe sürmesi müstehap olup; ellerinin etrafına sürmesi, kınayı eline nakış
gibi işlemesi, elini kararbnası müstehap değildir.
İhrama girdikten sonra
ise kadının kına sürmesi mekruhtur; çünkü bunda süslenme özelliği ve pislikleri
giderme vardır. Kadın bunu yaparsa mezhepte esas alınan görüşe göre fidye
vermesi gerekmez. Çünkü meşhur görüşe göre kına "güzel koku"
değildir.
"Kadının kına
sürmesi" ifadesi erkeği ve çift cinsiyetli şahsı dışarıda bırakmaktadır;
bu ikisinin -bir zorunluluk bulunmadığı sürecekına sürmesi haramdır.
"Yas tutmayan
kadın" ifadesi yas tutan kadını dışarıda bırakmaktadır; onun kına sürmesi
haramdır.
Nevevi'nin ibaresinden kına
sürmenin yalnızca ihramlı kadın için sünnet olduğu anlaşılmaktaysa da ihramda
olmayan kadınların da kına sürmesi menduptur. Ancak ihramlı kadının kına
sürmesi daha güçlü menduptur. Yanında kocası veya efendisi bulunmayan kadının
kına sürmesi mekruhtur.
Erkeğin İhram
Elbisesinin Özellikleri
Erkek ihrama girerken
dikişli elbiselerini çıkarır. Her biri beyaz renkli olan bir izar ve rida
giyer. Bir çift nalın [üstleri açık, topukları kısa] ayakkabı giyer.
Dikişli Elbiseleri
Çıkarmanın Hükmü
Erkek, ihrama girmek
için dikişli elbiselerini çıkarır. Rafil' de olduğu gibi Nevevi de el-Mecmu'da
bunun farz olduğunu belirtmiştir. Böylece ihramda iken giymesi haram olan
elbiseler onun bedeninden çıkarılmış olur. Nevevi el-Menasik adlı eserinde ise
bunun sünnet olduğunu söylemiştir. Subki ve başka alimler Muhibbü't-Taberı'ye
tabi olarak bu görüşü güzel bulmuşlardır. İsnevi ise el-Minhac metnindeki ifade
de el-Muharrer gibi bunu gerektirir. Ayrıca dikişli elbiseyi çıkarmanın farz
olma sebebi olan ihram henüz mevcut değildir.
Bu şuna benzer: Koca,
karısına "seninle cinsel ilişkide bulunursam boşsun" demiş olsa bu
sözüyle cinsel ilişkide bulunması yasak hale gelmez. Yalnızca bunu söyledikten
sonra ilişkiyi bitirmesi [geri çekilmesi] gerekli olur.
Rafii ve Nevevi av
konusunda şöyle demişlerdir:
Kişinin av üzerindeki
mülkiyetini ihramdan önce ortadan kaldırması gerekmez.
Oysa bu meseleyle önceki
mesele kaynak bakımından aynıdır. Buna şu şekilde cevap verilmiştir: Birinci
meselede cinsel ilişki nikahta iken gerçekleştiğinden haram değildir.
Cinsel ilişkiyi bitirmek
ise günaha son verme sebebiyle gerekli olmuştur. Ayrıca cinsel ilişkiden geri
çekilmeyi gerektiren şey cinsel ilişki değil cinsel ilişkiye bağlanan
boşamadır.
Bu yüzden ihramı cinsel
ilişkiye kıyaslamak doğru değildir.
Av meselesine gelince,
kişi ihrama girdiğinde av üzerindeki mülkiyeti sona erer. Elbiseyi çıkarmak
bundan farklıdır; çünkü elbiseyi çıkarmak, doğrudan ihramla olmaz. Bundan önce
yapılması gerekir. Nitekim evi Cuma namazı kılınan camiye uzakta bulunan
kişinin Cuma namazına gitmek üzere çıkmasının da namaz vakti girmeden önce
olması gerekir.
Subki şöyle demiştir:
Nevevi'nin el yazısından çıkan asıl nüshada :~~ ifadesinin
"yetecerredü" şeklinde harekelendiğini gördüm.
Bu, ihrama girecek
kişinin elbisesini çıkarmasının, daha önce geçen sünnetlere atfedilmediğini,
aksine bunun farz olduğunu gösterir.
İhram Elbiseleri
Elbiselerin
çıkarılmasının, "güzel koku sürünme" işleminden önce olması
sünnettir.
Erkeğin ihramdan önce beyaz
renkli bir izar ve beyaz renkli rida giymesi sünnettir. (Buhari, libas, 5806;
Müslim, Hac, 2784)
[*] - Bunun delili şu
hadistir: Beyaz renkli elbiseler giyinin. (Ebu Davud, Tıb, 3878; Tirmizi,
Cenaiz, 994)
Bu elbiselerin yeni
olması, şayet yeni yoksa yıkanmış [temiz] olması sünnettir.
Ezrai şöyle demiştir:
Beyazlatılmış yeni elbisenin yıkanarak giyilmesi ihtiyata daha uygun bir
davranıştır. Çünkü elbiseleri beyazlatanlar bu işlemi yaparken elbiseleri yere
sererler.
İmam Şafii (r.a.) şeytan
taşlamak için toplanan taşların bile ihtiyaten yıkanmasını müstehap gördüğüne
göre iz ar ve ridayı yıkamak daha önceliklidir.
Ezrai'nin gerekçesinden
"elbise beyazlatıcısında beyazlatılmamış elbisenin de böyle olduğu
anlaşılmaktadır". Bu da mutlak olarak değil kişi elbisenin necis olduğu
zannına kapıldığında söz konusudur. Çünkü Nevevi'nin el-Mecmu'da belirttiğine
göre [herhangi bir necaset ihtimali söz konusu olmadığı halde yeni elbiseyi
yıkamak] bidattır.
EI-Mecmu'da
belirtildiğine göre ihram elbisesinin -yeşil veya kırmızı çamurla bile olsa-
boyanması tenzihen mekruhtur. Çünkü bu konuda yasak bulunmaktadır. Çünkü
ihramlı kişinin saçı-başı dağınık, üstü-başı tozludur. Bu durumdaki kişiye
boyalı elbise yakışmaz.
Za'feranla boyanmış
elbise bu hükmün dışında olup onu giymek -daha önce giyecekler bölümünde de
belirtildiği üzere- erkeklere haramdır. Maverdi ve Ruyani boyalı elbise
giymenin mekruhluğunu "dokunma sonrasında boyanan" şeklinde
kayıtlamışlardır.
Bundan önce boyanan
elbiseyi giyme k ise mekruh değildir. Bununla birlikte boyalı giymemek daha
iyidir.
Ayakkabılar
Erkeğin nalın [üstleri
açık, topukları kısa ayakkabı] giymesi sünnettir.
[*] - Bunun delili Ebu
Avane'nin Sahihinde rivayet ettiği şu hadistir: Sizden biri ihram olarak bir
izar, bir rida ve bir çift nalın giysin. (İbn Hacer, Telhisü'l-habir, 2, 237)
"Erkeğin"
ifadesi kadınlar ve çift cinsiyetli şahısları dışarıda bırakmaktadır. Çünkü
onlar yüz ve elleri dışında hiçbir yerlerindeki giysileri [ki buna ayakkabı da
dahildir] çıkarmazlar.
4. İHRAM NAMAZI KILMAK
İhramın sünnetlerinden
biri de kişinin iki rekat namaz kılmasıdır.
İhramın sünnetlerinden
biri de kişinin ihram öncesinde ihrama girmek için iki rekat namaz kılmasıdır.
[*] - Çünkü Buhari ve Müslim'in
rivyet ettiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) Zülhuleyfe'de iki rekat namaz
kıldıktan sonra ihrama girmiştir. (Buhari, Hac, 1767; Müslim, Hac, 3271)
NamazIa ilgili bölümde
daha önce geçtiği üzere, Mekke'nin harem bölgesinde bulunan kimseler haricindeki
şahıslar için bu namazın kerahet vaktinde kılınması haramdır.
Kişinin birinci rekatta
kMinın suresini, ikinci rekatta ihlas suresini okuması sünnettir.
Kişi farz bir namaz
vaktinde ihrama girmiş de o farz namazı kılmışsa, er-Ravda ve Aslü'r-Ravda'da
belirtildiğine göre farz namaz ihram namazı yerine geçer. el-Mecmu'da ise bunun
itiraza açık olduğunu söyleyerek gerekçeyi şöyle belirtmiştir: "Bu iki
rekatlık namaz müstakil bir namaz olup başka bir namazın içinde yerine
getirilmiş sayılmaz. Bu yönüyle sabah namazının sünnetine ve diğer sünnetlere,
düzenli olarak kılınan farz namazlara benzer. Çünkü amaçlanan şey namazdan
sonra ihrama girmektir."
Bu namazın mikata
girilen yerde bir mescit varsa orada kılınması daha faziletlidir. Bu namaz
konusunda erkeklerle diğer kimseler arasında bir fark yoktur.
5. iHRAMA GİRMENİN
FAZİLETLİ VAKTİ
En faziletli davranış,
kişinin binek hayvanı hareket ettiğinde veya [şayet yürüyerek hacca gidecekse]
gideceği yöne doğru yürüyerek harekete geçtiğinde ihrama girmesidir.
[Zayıf] bir görüşe göre
ise kişi [ihram] namazından sonra ihrama girer.
Kişi şayet binekli
olarak hacca gidecekse ihrama girmek için en faziletli an hayvan Mekke yönüne
doğru ayağa kalkıp harekete geçince -yani el-Muharrer'de ifade edildiğine göre
ayağa kalkıp da dümdüz olunca- ihrama girmektir. Bunun delili Buhari ve
Müslim'in rivayet ettiği hadistir. (Buhari, Hac, 1514; Müslim, Hac, 2814)
Kişi yürüyerek hacca
gidecekse ihrama girmek için en faziletli an yürüyerek mekke yönüne döndüğü
andır.
[*] - Bunun delili
Müslim'in Cabir'den rivayet ettiği şu hadistir:
İhrama girmek
istediğimizde Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke yönüne hareket ettiğimizde ihrama
girmemizi emretti.(Müslim, Hac, 2933)
Et-Tenbih'in ifadesi şu
şekildedir:
Kişi harekete başladığı
anda ihrama girer.
Bu ifade hem el-Minhac
hem de el-Muharrer'in ifadesinden daha kısa ve kapsamlıdır.
[Zayıf] bir görüşe göre
ise kişi ihram namazını kıldıktan sonra otururken ihrama girer. Buna dair
Tirmizi' nin rivayet ettiği ve hasensahih olduğunu söylediği bir hadis
bulunmaktadır.(Tirmizi, Hac, 856)
Bu konuda Mekke'den
ihrama girenle başka yerlerden ihrama girenler arasında fark yoktur.
İmamın zilhiccenin
yedinci günü Mekke' de hutbe vermesi, hutbe öncesinde ihrama girerek, ihramının
Arafat'a yürüyüşün bir gün öncesinde olması sünnettir. Çünkü imarnın hac-umre
vazifesini görmek üzere Arafat'a hareket etmesi zilhiccenin sekizinci günü
[terviye günü] olmaktadır. Bunu Maverdi belirtmiştir. itimada layık olan da
budur. Ezrai ise onun görüşünün başkalarınınki ile çeliştiğini söylemiştir.
Nevevi el-Mecmu'da "Maverdi'nin görüşü garip olmakla birlikte ihtimal
dahilindedir" demiştir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN