HAC-UMRE – ŞEYTAN TAŞLAMA |
J. ŞEYTAN TAŞLAMANIN
YAPILMAMASI DURUMUNDA TELAFİSİ
Kişi bir gün şeytan
taşlamayı terk ettiğinde -daha güçlü görüşe göre- bunu diğer taşlama günlerinde
telafi eder, kurban kesmesine gerek yoktur. Şayet diğer günlerde telafi etmezse
kurban kesmesi gerekir.
Mezhepte esas alınan
görüşe göre [terk edilen] üç taş için bir tam kurbanın gerekli olmasıdır.
1. Kişi, teşrik
günlerindeki şeytan taşlama fiillerinden birini veya her ikisini kasten,
yanılarak veya bilmeyerek terk etse daha güçlü görüşe göre bunu diğer teşrik
günlerinde telafi eder. İmam Şafii (r.a.), deve çobanları ve sulama işinde
çalışanlar için bunu açık olarak ifade etmiştir. Diğerleri de bunlara
kıyaslanmıştır.
Bunun gerekçesi şudur:
Şayet diğer günler şeytan taşlamak için elverişli olmasaydı bu konuda mazur
olan ile diğer şahıslar arasında bir fark bulunmazdı. Nitekim Arafatta vakfe ve
Müzdelife' de gecelemek konusunda da böyledir.
2. Aynı şekilde kişi
kurban bayramı gününde şeytan taşlama yapmadıysa diğer teşrik günlerinde telafi
edilir.
Birinci teşrik günü
ikinci ve üçüncü gün telafi edilir.
İkinci teşrik günü veya
ilk iki gün ikinci gün ve üçüncü gün telafi edilir.
Bu günler teşri k
günleri geçtikten sonra telafi edilmez.
Not: Şeytan taşlamanın sonradan telafi
edilebileceğini kabul ettiğimizde kişi sonradan telafi ederek taşlama yapsa
daha güçlü olan görüşe göre bu taşlarna, tercihe bağlı bir vakit verilmiş olan
eda vaktidir.
Nevevi'nin sözünden
anlaşıldığına göre;
[1] - Kişi daha önce
yapmadığı taşlamayı telafi edeceği gün öğleden önce yapar.
[2] - Yapmadığı taşlama
fiilini geceleyin telafi etmesi caiz değildir. Çünkü Nevevi "günler"
ifadesini kullanmıştır. "Gün" sözcüğü hakikat anlamıyla
kullanıldığında "geceler"i kapsamaz.
Aslü'r-Ravda, el-Mecmu
ve el-Menasik adlı eserlerde belirtildiğine göre İmam Şafii (r.a.)'nin açık
ifadesinin gerektirdiğine göre Birinci meselede itimad edilen görüş
zikredildiği gibidir. Oysa Rafil eş-Şerhu's-sağir' de bunu reddetmiş, İsnevi ve
İbnü'l-Mukri de o görüşü tercih etmişlerdir.
İkinci meseleye gelince,
İbnü's-Sabbağ'ın eş-Şamil eserinde belirttiği, İbnü's-Salah'ın belirttiği,
Nevevi'nin Menasik adlı eserinde belirttiği, İmam Şafii (r.a.)'nin de açık
ifadelerinde yer aldığı üzere burada itimad edilmesi gereken görüş bunun
yeterli olduğu görüşüdür. Nevevi'nin el-Minhac'daki ifadesinden bunun aksi
anlaşılmakta, İsnevi ile er-Ravd adlı eserinde İbnü'l-Mukri de bu görüşü kabul
etmektedirler.
İkinci meselede yer alan
hükmü, "taşlama yapmak tıpkı oruç tutmak gibi gündüze ilişkin bir
hükümdür" gerekçesiyle reddetmek telafi konusunda kabul edilemez bir
görüştür. Çünkü Mina günleri geceleriyle birlikte bir bütündür. Mina günlerinin
her biri taşlamanın tercihen yapılabileceği günlerdir. Bununla birlikte her bir
günün taşlamasını öğleden önceye almak caiz değildir.
Normal zamanında yapılan
taşlama ile öğleden sonra telafi amaçlı yapılan taşlama arasında sıralamayı
gözetmek zorunludur. Kişi bu sıralamayı gözetmediğinde yaptığı taşlama daha
önce terk ettiği taşlamanın yerine geçer.
Kişi şeytanı temsilen
dikilmiş her bir sütuna yedi tanesi önceki gün yapmadığı taşlama için, yedi
tanesi de içinde bulunduğu günün taşlaması için olmak üzere on dört taş atsa,
bu taşlama içinde bulunduğu gün için geçerli olmaz.
Bundan anlaşıldığına
göre vekaleten taşlama yapan kimsenin, kendisine ve kil olduğu kişi adına
taşlama yapmadan önce her üç şeytanı da taşlamış olması gerekir. Ki zahir olan
da budur. Buna temas eden birini görmedim.
[Soru]: Daha önce şu hüküm geçmişti: "Teşrik
günlerinden son ikisinde şeytan taşlamayı terk etmek caizdir. Şeytan taşlama
daha sonra telafi edildiğinde bu telafi eda olarak gerçekleşir" .
Bu hükümden anlaşılan
anlam ile alimlerin şu görüşü birbiriyle çelişki arz etmektedir: "Özür
sahibi kimseler şeytan taşlamayı bir günden fazla terk edemezler. Özür sahibi
kimseler kaçırdıkları taşlamayı telafi ederler".
[Cevap]: Burada bahsi geçen şey "kişi Mina' da
gecelediği halde şeytan taşlamayı telafi etmesi" konusudur. Deve çobanları
ve sulama işiyle uğraşanlar konusunda geçen hüküm ise "Mina'da
gecelemeyen" kimseler hakkındadır. Onlar hakkında taşlamanın iki gün
geciktirilemeyeceği hükmünün getirilmiş olması Mina' da iki gece geçirmemiş olmaları,
iki gün boyunca da şeytan taşlama işlemini yapmamış olmaları sebebiyledir. İki
teşrik gününde haccın şiarlarından olan hiçbir şeyi yapmadıklarından bunu
telafi etmeksizin bırakmaları kabul edilmemiştir. Mina' da geceleyenler ise
onlardan farklıdır; çünkü böyle bir kimse Mina'nın şiarını yerine getirmiştir.
Bu yüzden ona taşlamayı iki gün geciktirme ruhsatı tanınmıştır.
Durum böyle olmakla
birlikte şunu söylemek daha uygundur: Daha önce geçen mesele "taşlamanın
tercihe bağlı olarak yapılacağı vakit" konusundadır. Buradaki ise
"taşlama yapmanın caiz olduğu vakit" konusundadır.
Daha önce işaret
edildiği üzere "eda" hakkında "kaza" sözcüğünü kullanmak
bir çelişki değildir. Şu halde bazıları bunu bir çelişki olarak görse de mazur
olan kimselerle olmayan kimseler arasında bir fark bulunmamaktadır.
3. Şeytan taşlamanın
telafisini ister eda ister kaza olarak kabul edelim telafinin yapılması halinde
[daha önce taşlamayı terk etmiş olmaktan dolayı] kurban kesmek gerekmez. Çünkü
yapılan işlem telafiyi sağlamıştır.
4. Şayet telafi
yapılmamışsa o zaman, teşrik günlerinden bir, iki veya üç günlük taşlama için
veya teşrik günleriyle birlikte kurban bayramındaki taşlama için kurban
kesilmesi gerekir. Çünkü taşlama aynı cinsten bir fiildir. Bu yönüyle hükmü
başı tıraş etmek gibidir.
Rafii bu konuda pekçok
rivayete ve görüş ayrılıklarına temas etmiştir. Nevevi buna şu sözleriyle
işarette bulunmuştur:
5. [Şeytan taşlamada
atılmayan her bir taş için ne yapılması gerekir? Bu konuda farklı görüşler söz
konusudur:]
[Birinci rivayet]
Mezhepte esas kabul
edilen görüşe göre;
[a] - Üç tane taşın
atılmamış olması durumunda bunun kurban kesilerek tamamlanmasıdır. Çünkü
"üç" sayısı çoğuldur. Bu peşpeşe üç saç telini koparma durumu
gibidir.
[*] - Beyhaki sahih bir
senetle İbn Abbas' ın şu sözünü nakletmiştir:
Hacca ilişkin bir fiili
terk eden kimsenin kurban kesmesi gerekir. (Beyhaki, Hoc V, 152)
[b] - Bir taş atmamaktan
dolayı bir müd buğday, iki taşı atmamakdan dolayı iki müd buğday gerekir.
Bu mesele şu şekilde
düşünülmelidir: Elde bulunup atılmayan taşlar teşrik günlerinin sonuncusunda
son şeytana atılmamış taşlar olarak kabul edilir.
Şayet kişinin elinde
bulunan taşlar teşrik günlerinde son şeytana [küçük şeytana] atılmayan
taşlardan değilse bundan sonra yapılan taşlamalar batıl olduğu için [telafi
olarak] bu taşlamaları yapmadıkça kurban kesmesi gerekir. Çünkü büyük, orta ve
küçük şeytanı taşlamada tertibe riayet edilmesi farzdır.
[İkinci rivayet]
[Zayıf] bir görüşe göre
ise kurban bayramı yapılacak görevleri yapmama durumunda bunları tamamlamak
için kurban kesilmesi gerekli olduğu gibi taşlama işleminde de [büyük, orta ve
küçük şeytandan birine yapılacak taşlama] bütünüyle terk edildiğinde bunu
tamamlamak üzere kurban kesilir.
Her iki rivayete göre
bir veya iki taşı atmama durumunda, "ihramlı iken bir veya iki saçı
kopartma durumunda ne yapılması gerektiği" konusundaki farklı görüşler
aynen geçerlidir:
> Bu görüşlerin en
güçlüsüne göre bir taşı atmama durumunda bir müd buğday gerekir.
> İkinci görüşe göre
bir dirhem gerekir.
> Üçüncü görüşe göre
birincide bir kurbanın üçte biri ikincide yedide biri gerekir.
> İki taşı atmama
durumunda da bunun iki katı gereklidir.
Not: Daha önce geçtiği üzere özür sahibi kabul
edilen kimselerin Mina' da geceleme yükümlülüğü söz konusu değildir. Bunun
dışındakilerin ise teşri k günlerinde Mina' da gecelemeyi terk etmesi durumunda
bir kurban kesmeleri gerekir. [Zayıf] bir görüşe göre terk edilen her bir
geceleme için bir kurban gerekir.
İlk görüşe göre bir gece
Mina' da kalmama durumunda bir müd buğday, bir başka görüşe göre bir dirhem
diğer bir görüşe göre ise üçte bir dirhem gerekir. Iki gece Mina'da gecelemeyi
terk etme durumunda bunun iki katı gerekir. Bu, kişi üçüncü geceden önce Mekke'ye
harekete geçmemişse söz konusu olur. Şayet bundan önce harekete geçmişse mezhep
içinde bir görüşe göre hüküm yine böyledir; çünkü bu durumda kişi yalnızca iki
gece kalmayı terk etmiştir. Daha doğru görüşe göre Mina' da kalma fiilinin
cinsini terk etme durumunda kurban kesme gerekli olur. Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir: Kişinin unutarak Mina'da kalmaması kasten kalmayı terk etmesi
gibidir. Darimi ve başka alimler bunu açık olarak ifade etmişlerdir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN