HAC-UMRE – ŞEYTAN TAŞLAMA |
K. VEDA TAVAFI
Kişi [haccı bitirip de]
Mekke'den ayrılmak istediğinde Veda tavafı yapar. Bundan sonra Mekke' de
kalmaz.
Veda tavafı farzdır;
yapılmaması halinde kurban kesilerek telafi yapılır. [Zayıf] bir görüşe göre
ise sünnettir, [kurban kesilerek] telafi edilmesi gerekmez.
Veda tavafını farz kabul
ettiğimizde kişi veda tavafı yapmadan Mekke' den ayrılsa daha sonra
"namazların kısaltılabileceği bir mesafe"ye ulaşmadan geri dönüp
tavaf yapsa, kurban kesme yükümlülüğü düşer. Daha öte bir mesafeye gittikten
sonra geri dönse doğru görüşe göre kurban kesme yükümlülüğü düşmez.
Adet görmekte olan kadın
veda tavafı yapmadan yurduna dönebilir.
1. VEDA TAVAFI YAPACAK
OLAN KİMSELER
Mekke halkından bile
olsa- kişi hac fiillerini tamamlayıp da Mekke'den uzun -veya el-Mecmu'da
belirtildiği ne göre kısa- bir yolculuğa çıkmak istese iki rekat tavaf
namazıyla birlikte tam bir veda tavafı yapar.
[*] - Bunun delili
Buhari'nin Enes'ten rivayet ettiği şu hadistir: Hz. Peygamber (s.a.v.) hac
fiillerini bitirdiğinde veda tavafı yaptı. (Buhari, Hac, ı 756)
[*] - Müslim de İbn
Abbas'tan şunu rivayet etmiştir: [Hac yapan] hiç kimse en son Beytullah'a
uğramadıkça yurduna dönmesin. (Müslim, Hac, 3206)
Ebu Davud'un belirttiği
üzere bununla "veda tavafı" kastedilmiştir.{Ebu Davud, Menasik, 2002)
2. VEDA TAVAFI YAPMA
YÜKÜMLÜLÜĞÜ BULUNMAYAN KİMSELER
[Şu kimselerin veda
tavafı yapma yükümlülüğü yoktur:]
> Daha sonra yolculuğa
çıkma niyetinde olsa bile hacdan sonra Mekke'de ikamet edecek olan kimseler,
> Hac fiillerini
bitirmeden önce yolculuğa çıkmak isteyen kimseler,
> Mekke'de ikamet
eden ve Ten'ım vb. gibi bir bölgeye çıkacak olan kimseler veda tavafı
yapmazlar.
[*] - Çünkü Hz.
Peygamber (s.a.v.), Hz. Aişe'nin erkek kardeşine Hz. Aişe'ye Ten'ım'den umre
yaptırmasını emretti, veda tavafı yaptırmasını emretmedi.
Bu hüküm, bir ihtiyaç
için çıkıp sonra Mekke'ye dönenler içindir.
el-Mecmu'da geçen
"namazın kısaltılabileceği bir mesafeye yolculuk yapmak isteyen"
ifadesi ise evine veya ikamet ettiği bölgeye gitmek isteyen kimse hakkındadır.
Nitekim el-İmrani ve başka alimlerin görüşleri de bu sonucu gerektirmektedir.
Dolayısıyla ikisi arasında bir çelişki yoktur.
3. VEDA TAVAFINDAN SONRA
BEKLEMEMEK
Veda tavafını yapan,
bundan sonra iki rekat tavaf namazını kılan, bu namazın ardından yapılması
müstehap görülen duayı beytullahın mültezem denilen bölümünde yapan, sonra
zemzem suyuna gelip bundan içen kimsenin [bu fiillerin ardından] Mekke' de
beklemez.
Bir ihtiyaç yokken
Mekke' de bekleyen veya yolculuk dışında birini ziyaret, hastayı ziyaret,
borcunu ödemek vb. bir ihtiyaç sebebiyle Mekke'de bekleyen kişinin veda
tavafını yeniden yapması gerekir.
Ziyadetü'r-Ravda'da
belirtildiği üzere kişi, iki rekatlı k tavaf namazını kılmakla veya Mekke'den
ayrılmak için gerekli olan azığı, kapları satın almak, yüklerini toplamak vb.
işlerle meşgulolurken namaz için kamet getirilir de kişi cemaatle birlikte
namaz kılarsa veda tavafım yeniden yapması gerekmez.
İtimad edilen görüşe
göre -Rafii ve Nevevi'nin de belirttiği üzere- veda tavafı ne hac ne de umre
fiillerindendir. Sonraki alimlerin çoğunluğunun görüşünün aksine veda tavafı
müstakil bir ibadettir.
Bu konudaki görüş ayrılığının
etkisi şu konularda görülür:
> Veda tavafı için
niyet gerekir mi gerekmez mi?
> Başkası yerine hac
yapması için ücretle tutulan kişinin o kişi adına veda tavafı da yapması
gerekir mi?
Veda tavafı diğer
tavaftarı yapmakla yerine getirmiş sayılamaz, ~ müstakil olarak yapılması
şarttır. Bu yüzden mesela kişi ifada tavafıÖ m geciktirse ve bu tavafı Mina
günlerinden sonra yapsa, bu tavafın ~ ardından da Mekke'den ayrılmak istese
-Rafii'nin meseleyi gerekçelendirme esnasında belirtitği üzere- yaptığı ifada
tavafı veda tavafı yerine geçmez.
4. VEDA TAVAFININ HÜKMÜ
[1] - [Veda tavafının
hükmü konusunda iki görüş söz konusudur:]
[Birinci görüş]
Veda tavafı farzdır.
[*] - Bunun delili
Buhari ve Müslim'in İbn Abbas'dan rivayet ettiği şu sözdür: [Hac yapan]
insanların [yurtlarına dönmeden önce] son olarak beytullaha uğramaları
emredilmiştir. Ancak adet görmekte olan kadınlar için bu hüküm
hafifletilmiştir. (Buhari, Taharet, 329; Müslim, Hac, 3207)
Bu tavafı yapmayanların
-tıpkı hacdaki diğer farzları terk eden kimselerin durumunda olduğu gibi-
kurban keserek bunu telafi etmeleri farzdır.
[İkinci görüş]
[ Zayıf] bir görüşe göre
veda tavafı -tıpkı kudüm tavafı gibi- sünnettir, yapılmaması durumunda kurban
kesilerek telafi edilmesi gerekmez.
İlk görüşte olanlar
arada şu farkın olduğunu söylemişlerdir: Kudüm tavafı harem bölgeyi selamlamak
üzere yapılan bir tavaftır, müstakil olarak yapılması amaçlanan bir tavaf
değildir; bu yüzden başka tavaftarı yaparak yerine getirilebilir.
Not: Eş-Şerhu'l-kebir ve er-Ravda'da belirtildiği
üzere veda tavafı yapmama durumunda bunu telafi etmek konusunda görüş ayrılığı
yoktur. Görüş ayrılığı telafi etmenin farz mı mendup mu olduğu konusundadır.
Daha doğru görüşe -Nevevi'nin ifadesinden aksi anlaşılmakla birlikte- ikinci
görüş dikkate alındığında bunu yapmak menduptur.
[2] - Veda tavafım farz
olarak kabul ettiğimizde; kişi kasten, unutarak veya veda tavafının farz
olduğunu bilmeksizin Mekke' den veya Mina'dan veda tavafı yapmadan çıkarsa
[bakılır:]
[a] - Mekke'den itibaren
-[zayıf] bir görüşe göre ise haremdennamazların kısaltılabileceği bir mesafeye
ulaşmadan önce geri dönse ve veda tavafı yapsa -ihramlı kimse konusunda açık
olarak ifade ettiği üzere- kurban kesme yükümlülüğü kalkar. Çünkü bu kişi mukım
hükmündedir.
Bu, ihramsız olarak
mıkat mahallini geçen daha sonra geri dönen ve oradan ihrama giren kişinin
durumuna benzer.
[Soru] Şayet veda tavafının farz olması konusunda
uzun mesafeli yolculukla kısa mesafeli yolculuğu aym hükümde kabul edersek
alimlerin "çünkü bu kişi mukım hükmündedir" ifadeleri itiraza
açıktır.
[Cevap] Burada kişi Mekke'ye geri döndüğü için
yolculuğu tamamlanmamıştır.
Kişi tavaf yapmak üzere
Mekke'ye geri döndükten sonra tavaf yapamadan ölse kurban kesme borcu düşmez.
Nevevi'nin
el-Muharrer'de zikredilen ifadeyi kaldırmış olmasının bir anlamı yoktur.
[b] - Kişi sefer müddeti
mesafesince gittikten sonra geriye Mekke' ye dönerek veda tavafı yapsa doğru
olan görüşe göre kurban kesme yükümlülüğü düşmez. Çünkü uzun süreli bir
yolculuk yapmakla kurban yükümlülüğü kesinleşmiştir. Bundan sonra kişinin
geriye dönerek tavaf yapması ikinci defa Mekke' den çıkış yapması için haktır.
Diğer görüşe göre ise bu
durumda da -tıpkı ilk durumda olduğu gibi- kurban kesme yükümlülüğü düşer.
Namazların
kısaltılabileceği mesafeden daha kısa mesafede kişinin geri dönmesi ve veda
tavafını yapması farzdır, daha uzun mesafede ise dönmede zorluk bulunduğundan
dönmesi farz değildir.
Not: Nevevi'nin "şayet sefer müddetinin
ötesine gitmişse" ifadesinden "sefer müddetine ulaşmasının hükmünün
farklı olduğu akla geliyorsa da bu kastedilmemektedir.
EI-Mecmu'da "sefer
müddeti mesafeye ulaşmak bu mesafenin ötesine geçmek gibidir" diye açık
olarak belirtilmiştir.
5. ADET GÖRMEKTE OLAN
KADININ VEDA TAVAFI YAPMASI
Adet görmekte olan kadın
veda tavafı yapmaksızın yurduna geri dönebilir.
[*] - Bunun delili
yukarıda geçen İbn Abbas'ın rivayet ettiği hadistir.
[*] - Hz. Aişe' den de
şu hadis rivayet edilmiştir: [Hac esnasında Hz. Peygamber (s.a.v.)'in
eşlerinden] Safiyye adet gördü. Hz. Peygamber (s.a.v.) ona veda tavafı
yapmaksızın dönmesini emretti. (Müslim, Hac, 3209)
Bununla birlikte adet
görmekte olan kadın Mekke şehrinin binalarını [yerleşim birimini] geçmeden önce
temizlenirse dönüp tavaf yapması gerekli olur. Ancak Mekke'nin dışına çıktıktan
sonra -henüz harem bölgesinde olsa bile- temizlenirse dönmesi gerekmez.
El-Mecmu'da
belirtildiğine göre loğusa olan kadın da adet gören kadın gibidir.
"Adet gören
kadın" ifadesi "Adet dönemini şaşıran kadın"ı dışarıda
bırakmaktadır. Çünkü bu kadın tavaf yapar.
Ruyanl şöyle demiştir:
Adet dönemini şaşıran [bu yüzden adetini belirleyemeyen] kadın veda tavafı
yapmadan yurduna dönerse, temiz olup olmadığında bir şüphe bulunduğundan kurban
kesmesi gerekmez.
Adet dönemini
şaşırmamakla birlikte müstehaza olan [kendisinden sürekli kan gelen] kadın
şayet temizlik döneminde Mekke' den veda tavafı yapmadan ayrılmışsa -yukarıda
geçen ayrıntılar burada da geçerli olacak şekilde- Mekke'ye dönmesi gerekir.
Şayet adet döneminde çıkmışsa Mekke'ye dönmesi gerekmez.
İfada tavafı [farz olan
tavafı] yapmadan önce adet gören [ve bu sebeple Mekke' den tavaf yapmadan ayrılan]
kadın Mekke'ye dönüp de tavaf yapıncaya kadar ihramh kalmaya devam eder.
Mekke'den ayrılması ile dönüşü arasında yıllar olsa bile hüküm böyledir.
Sonraki alimlerden biri
şöyle demiştir: Kadın ihramlı olarak yurduna döndüğünde şayet nafakası kalmamışsa
ve beyti harama ulaşması imkansız hale gelmişse bunun hükmünün muhsar gibi
kabul edilmesi uygun olur. Bu durumda bir koyun keser, saçlarını kısaltır ve
ihramdan çıkmaya niyet ederek ihramdan çıkar.
Bu görüşünü de
el-Mecmu'daki ifadeyle pekiştirmiştir. Bu, güzel bir yorumdur.
Bir başkası ise şöyle
bir yorum yapmıştır: Bu durumdaki kadın Şafii mezhebine mensup ise İmam Ebu
Hanife veya Ahmed b. Hanbel'den rivayet edilen iki görüşten birini taklid eder
ki bu görüşe göre kadın adetli olduğu halde dönüp beytullahı tavaf eder. Bu
durumda mescidi harama adetli olarak girdiğinden dolayı günah işlemiştir, tövbe
etmesi gerekir. Bununla birlikte yapmış olduğu bu tavaf ifada tavafı yerine
geçer. Çünkü kadının ihramlı olarak kalmasında büyük bir zorluk söz konusudur.
6. VEDA TAVAFI YAPTIKTAN
SONRA YAPILMASI SÜNNET OLAN FİİLLER
Kişi veda tavafını ve
ardından iki rekat tavaf namazını kıldıktan sonra kalabalık yaparak başkasını
rahatsız etme veya kalabalıktan rahatsız olma gibi bir durum söz konusu değilse
Kabe'nin içine girmesi, çıplak ayaklı olması, Allah'a olan saygısından ve
hayasından dolayı Kabe'nin zeminine veya tavanına bakmaması müstehaptır.
Yine kişinin iki rekat
bile olsa Kabe'nin içinde namaz kılması sünnettir. Bu konuda en faziletli
davranış Hz. Peygamber (s.a.v.)'in namaz kıldığı yerde kılmaya çalışmasıdır. Bu
da kapıdan girdikten sonra kendisi ile yüzünün dönük olduğu duvar arasında üç
zira mesafe kalacak kadar gidip daha sonra namaza durmasıyla olur.
Kişinin Kabe'nin her bir
yönünde dua etmesi, daha sonra mültezemde dua etmesi sünnettir.
İnsanlar burada dua
etmeye yapıştıkları için buraya ["yapışılan yer" anlamında] mültezem
denilmiştir. Buraya dua edilen yer "müddea" ve Allah'a sığınılan yer
"müteavvez" de denilmektedir.
Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir: Kadı Ebu't-Tayyib, İmam Şafii (r.a.)'nin şöyle dediğini belirtmiştir:
Veda tavafını bitiren kişinin mültezeme gelerek vücudunu ve göğsünü beytullahı
duvarına yapıştırıp ellerini de duvarın üzerine doğru açarak sağ tarafı
beytullahın kapısına sol tarafı hacerü'l-esvede gelecek şekilde durup Hz.
Peygamber (s.a.v.)'den nakledildiği ve kendi gönlünden geçtiği şekilde dua
etmesi sünnettir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den nakledilen duaları okumak daha
faziletlidir.
[Mültezem'de
okunabilecek dualar arasında] Hz. Peygamber (s.a.v.)'den nakledilen dualardan
biri et-Tenbih'te yer alan şu duadır: Allahümme elbeytü beytük ve'l-abdü abdüke
vebnü emetik. Hamelteni ala ma sahharte fi min halkike hatta sayyerteni fi
biladik ve belleğteni bi ni'metike hatta eanteni ala kadai menasikik. Fe in
künte radiyte anni fezded anni ridan ve illa femünne'l-ane kable en ten'a an
beytike dari ve yeb'ude anhu mezari. Haza evanu insirafi in ezinte li ğayra
mestebdilin bike ve la beytike ve la rağibin anke ve la an beytik. Allahümme
feeshibni'l-afiyete fi bedeni ve'l-ismete fi dini ve ehsin münkalebi
verzukni'l-amele bi taatike ma ebkayteni.
Kişi bu dua dışında
başka dualar da eklerse bu da güzel bir davranış olur. Bu duaya [kimileri] şu
ifadeleri de eklemişlerdir: Vecma' liye hayrayi'd-dünya ve'ı-ahira. İnneke
kadirun ala zalik.
Duanın Arapçasında geçen
..... ifadesini "fe münne'l-ane" şeklinde okumak da mümkündür -ki
böyle okumak daha yerinde olur aynı zamanda "fe mini'l-ane" ve
"fe mine'l-ane" şeklinde okumak da mümkündür. Nevevi bunu el-Mecmu'da
söylemiştir.
Kişi daha sonra Hz.
Peygamber (s.a.v.)'e salatü selam okur.
Şayet kadın adetli veya
loğusa ise bunların tümünü Mescidi haramın kapısında iken yapması ve yoluna
devam etmesi müstehap olur.
7. MEKKE'DE BULUNAN
KİŞİNİN YAPMASI MÜSTEHAP OLAN İŞLER
Çokça nafile umre ve
tavaf yapmak sünnettir. Kabe' de namaz kılmak tavaaf yapmaktan daha
faziletlidir.
Mekke' de faziletli
olduğu meşhur olan yerleri ziyaret etmek de müstehaptır. Bunlar on sekiz tane
yerdir. Bu yerlerin bir kısmı şunlardır.
1. Hz. Peygamber
(s.a.v.)'in doğduğu ev,
2. Hz. Hatice'nin evi,
3. Darü'l-erkam mescidi,
4. Sevr mağarası, 5.
Hira mağarası.
Nevevi bunları Menasik
adlı eserinde açıklamıştır.
Kişinin Allah'a inanarak
ve sevabmı Allah'tan umarak Kabe'ye çokça bakması sünnettir.
[*] - Çünkü Ezrai, Said
ibnü'l-Müseyyeb'ten şunu rivayet etmiştir. [Allah'a] inanarak ve Allah'ın
sözünü tasdik ederek Kabe'ye bakan kişi anasından doğduğu günkü gibi
günahlarından temizlenir.
[*] - Beyhaki
Şuabu'l-fman adlı eserinde şunu rivayet etmiştir: Allah'ın her bir gün ve gece
de yüz yirmi rahmeti bu Kabe üzerine iner. Bunların altmış tanesi tavaf
yapanların, kırk tanesi namaz kılanların, yirmi tanesi de Kabe'yi seyredenlerin
üzerine iner.
Kişinin [Mekke'de
bulunduğu sürece] çokça sadaka vermesi ve çeşitli iyilikler ve Allah'a
yaklaştırıcı fiiller yapması müstehaptır. Çünkü Mekke' de yapılan bir iyilik
yüzbin sevapla mükafatlandırılır.
[*] - Hasan-i Basri
şöyle demiştir: Mekke'de şu on beş yerde yapılan dua karşılık görür:
1. Tavaf yaparken,
2. Mültezem'de,
3. Oluğun altında,
4. Beytullah'ın içinde,
5. Zemzemin yanında,
6. Safa'da,
7. Merve'de,
8. Sa'y esnasında,
9. Makam-ı İbrahim'in
arkasında,
10. Arafafta,
11. Müzdelife'de,
12. Mina'da,
13. Büyük şeytanı
taşlarken,
14. Orta şeytanı
taşlarken,
15. Küçük şeytanı
taşlarken.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
HAC BİTTİKTEN SONRA YAPILMASI SÜNNET OLAN İŞLER