HAC-UMRE - MÜZDELİFE |
1. MÜZDELİFE'DE
GECELEMEYE İLİŞKİN BAZI KONULAR
İnsanlar Müzdelife' de
geceler.
Gece yarısından sonra Müzdelife'
den hareket eden kimse üzerine veya gece yarısından önce Müzdelife' den hareket
edip fecirden önce dönen kimse üzerine herhangi bir şey gerekli değildir.
Gecenin ikinci yarısında
Müzdelife' de bulunmayan kişi kurban keser. Bunun farz olup olmadığı konusunda
İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş vardır.
Kadınların ve zayıf
kimselerin gece yarısından sonra Mina'ya önceden gönderilmeleri sünnettir.
Bunun dışındakiler sabah namazını ilk vaktinde [karanlık vakitte] kılıncaya
kadar Müzdelife'de bekler, daha sonra Mina'ya hareket ederler. Müzdelife' den
şeytan taşlamak için taş toplarlar.
Bu bölümde Müzdelife'de
geceleme, oradan Mina'ya hareket etme ve bunlara ilişkin konular ele
alınacaktır.
1. İnsanlar Arafaftan
Müzdelife'ye geçtiklerinde geceyi Müzdelife' de geçirirler.
[*] - Bunun delili
[Buharl'nin ve] Müslim'in rivayet ettiği hadistir. (Buhari, Hac, 1681; Müslim,
Hac, 3107)
Müzdelife' de gecelernek
daha doğru görüşe göre farzdır ancak rükün değildir. Rafii ise buna aykırı
olarak bunun mendup olduğunu söylemiştir. Subki ise bunun rükün olduğunu kabul
etmiştir.
2. Müzdelife' de
gecelernede de tıpkı Arafat'ta vakfe yapmada olduğu gibi bir an orada bulunma
yeterlidir. Kişi orada kalmasa bile oradan geçmesi yeterlidir.
3. Müzdelife vakfesinin
zamanı -İmam Şafii (r.a.)'nin el-Ümm'de belirttiğine göre- gece yarısından
sonradır.
Mina'da gecenin
çoğunluğunu geçirmenin şart koşulması ise buradakinin aksine
"geceleme" ifadesinin geçmiş olmasıdır. Rafii Müzdelife vakfesinin
farz olduğu görüşüne binaen gecenin çoğunluğunu burada geçirme şartını doğru
görüş olarak kabul etmiştir. Daha sonra şunu problem olarak görmüştür:
"Alimler gecenin yarısı geçtikten sonra Müzdelife'den ayrılmayı caiz
gördükleri halde yaklaşık gecenin dörtte biri geçinceye kadar namazın [cem
edilerek] kılınmadığı görüşünü ileri sürmüşlerdir".
Bu gecede çokça Kur'an
okumak ve çokça zikir edip namaz kılmak müstehaptır.
4. [a] - Müzdelife'den
gece yarısından sonra ayrılan ve dönmeyen kişiye,
[b] - Bir özür söz
konusu olmasa bile gece yarısından önce ayrılıp daha sonra fecirden önce geri
dönen kişiye
Bir şey gerekmez. Yani
bunların kurban kesmeleri gerekmez. Birinci durumda bir şey gerekmemesinin
sebebi Buhari ve Müslim'in Hz. Aişe'den (r.a.) rivayet ettiği şu hadistir:
Sevde ve Ümmü Selerne (r.a.) gecenin ikinci yarısında Hz. Peygamber (s.a.v.)'in
izniyle hareket ettiler, Hz. Peygamber (s.a.v.) onlara ve yanında bulunanlara
kurban kesmelerini emretmedi. (Buhari, Hac, 1678; Müslim, Hac, 3114)
İkinci durumda bir şey
gerekmemesinin sebebi ise şudur: Bu kişi Arafattan güneş batmadan önce
Müzdelife'ye hareket eden daha sonra fecir doğmadan önce Arafata geri dönen
kişi gibidir.
5. Gecenin ilk yarısında
Müzdelife' de bulunmuş olsun ya da olmasın ikinci yarısında
Müzdelife'de olmayan
kişi kurban keser. Müzdelife'de gecelerneyi terk etme sebebiyle kesilen bu
kurbanın farz olup olmadığı hakkında, daha önce ''Arafatta gece ve gündüzü
birleştirmeyen kişiye kurbanın farz olup olmadığı" konusunda geçerli olan
İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır.
Görüş ayrılığının önceki
meseleye dayandırılması kurban kesmenin farz olmadığı anlamına gelir ki bu
durumda bu kurban -tıpkı Arefe gecesi Mina' da gecelerneyi terk etme
meselesinde olduğu gibi- müstehap olur. Ancak Nevevi el-Minhac dışındaki
kitaplarında bunun farz olduğu görüşünü tercih etmiştir.
Subki şöyle demiştir:
El-Ümm'de açık olarak ifade edilen ve mezhebin genel kuralları açısından doğru
olan görüş de budur.
Yani bu meselenin diğer
meseledeki görüş ayrılığına dayanması, o meselede tercih edilenin burada da
tercih edilmesini gerektirmez.
6. İmam Şafii (r.a.)'nin
yukarıdaki iki görüşü "bir özrün söz konusu olmadığı durum" ile
ilgilidir. Bir özrü bulunan şahsa gelince -ileride Mina' da geceleme konusunda
geleceği üzere- onun kurban kesmesi kesin olarak gerekmez.
Arafata geceleyin gelen
ve vakfe ile meşgulolması sebebiyle Müzdelife' de bulunamayan kişiler de özrü
bulunan kimseler kapsamındadır.
Yine Arafaftan doğrudan
Mekke'ye giden ve rükün tavafını yapan, bu sebeple de Müzdelife'de
geceleyemeyen kimse de mazurdur.
Ezrai "bu görüşü
Müzdelife'ye gitme imkanı bulamayanlar için" kabul etmek gerekir. Yani bir
zorluk sebebiyle gidemeyenler için bunun benimsenmesi gerekir. Şayet Müzdelife'ye
gitme imkanı bulunursa her iki farzı birlikte yapması gerekli olur.
Bu, zahir olan görüştür.
Adet döneminin veya
loğusalığın başlamasından korkan ve bu sebeple bir an önce tavaf yapmak için
Mekke'ye giden kadınlar da mazur görülür.
7. Müzdelife'de gecenin
yarısı geçtikten sonra kadınların ve zayıf kimselerin önceden Mina'ya
gönderilmesi sünnettir. Böylece bu 8 şahıslar insanların kalabalıklaşmasından
önce cemretü'l-akabeyi [bü~ yük şeytanı] taşlamış olabilirler.
[*] - Ayrıca Buhari ve
Müslim' de bu konuda Hz. Aişe' den hadis rivayet edilmiştir.
[*] - Yine bu
kaynaklarda belirtildiğine göre İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: Ben, Müzdelife
gecesinde Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ev halkından olan güçsüz kimselerle
birlikte önden Mina'ya gönderdiği kimselerin arasındaydım. (Buhari, Hac, 1679;
Müslim, Hac, 3110)
8. Zayıf kimseler
dışındaki şahıslar Sabah namazını karanlık vakitle [yani fecrin ilk vaktinde]
kılıncaya dek Müzdelife'de beklerler.
Bu konuyla ilgili hadisi
Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.
Sabah namazını ilk
vaktinde kılmak yalnızca Müzdelife'ye özgü olmayıp bütün günlerde bunu böyle
yapmak müstehaptır.
Nevevi bu ifadeyi bu
şekilde söylemekle "sabah namazını Müzdelife' de böyle kılmanın daha
müstehap olduğu"nu belirtmek istemiş olmalıdır. Nitekim er-Ravda ve
Aslında bu şekilde belirtilmiştir. Böylece kurban bayramının ilk gününde
yapılacak hac vazifeleri için zaman kazanmış olurlar.
9. Görüş ayrılığından
kurtulmak için sabah namazını Müzdelife' de kılmak için gayretli olmak uygundur.
İbn Hazm şöyle demiştir:
Sabah namazını erkeklerin Müzdelife' de haccı yaptıran imamla birlikte
kılmaları farzdır. Bunu yapmayan kişinin haccı yoktur.
10. İnsanlar daha sonra
Mina'ya doğru akın ederler. Müzdelife' den taş toplamaları menduptur.
[*] - Çünkü Nesa: ve
Beyhaki'nin sahih bir senetle Fadl b. Abbas'tan rivayet ettiklerine göre
Resulullah (s.a.v.) kurban bayramı sabahında ona "benim için taş
topla!" buyurmuştur. Fadl "ben de bunun üzerine sapan taşı
büyüklüğünde taşlar topladım" demiştir. (Nesai, Menasik, 3019; Beyhaki,
Hac, V, 139)
Ayrıca Müzdelife' de
taşları yumuşak olan bir tepe bulunmaktadır.
Diğer yandan sünnete
uygun olan davranış Mina'ya geldikten sonra şeytan taşlama dışında bir şeyle
meşgulolmamaktır. Bu sebeple başka bir şeyle meşgulolmamak için taşları
Müzdelife'den toplamak sünnettir.
Not: 1. Nevevi'nin ifadesinin zahirinden şeytan
taşlamada kullanılacak bütün taşların yani toplam yetmiş taşın Müzdelife' den
toplanması anlaşılmaktadır. Et-Yenbih adlı eserde tek görüş olarak zikredilen
bu görüşü Nevevi Tashihü't-Tenbih adlı eserde kabul etmiştir.
EI-Menasikü'l-kübra adlı
eserinde de bu görüşü devam ettirmiştir. Ancak daha doğru görüşe göre yalnızca
ilk gün yapılacak taşlama için Müzdelife' den taş toplamanın müstehap kabul
etmesidir. Buna göre herkes yedi taş toplar.
Nevevi el-Mecmu'da şöyle
demiştir: Kişinin taşlarını düşürme ihtimalini dikkate alıp ihtiyata riayet
ederek fazla taş alması uygun olur.
2. Alimlerin
çoğunluğunun belirttiğine göre taş toplama geceleyin yapılır. Çünkü insanların
geceleyin bir işi bulunmamaktadır. Beğavi ise gündüzleyin sabah namazından
sonra taş toplamanın yapılacağını söylemiş, İsnevi de o görüşü tercih etmiştir.
3. Kişi, "muhassir
vadisi" vb. Müzdelifle dışında bir yerden taşları toplarsa bu da caiz
olur.
4. "Daha doğru
görüşe göre ilk gün dışındaki taşlamalar için Müzdelife' denS taş
toplanmaz" görüşünü kabul ettiğimizde teşrik günleri [ikinci, üçüncü ve
dördüncü günler] yapılacak taşlama için taşların nereden toplanacağı konusunda
alimler bir şey söylememişlerdir.
İbn Kecc "Muhassir
ovasının orta bölgesinden toplanır. Bunu Ezrai belirtmiştir." demiştir.
Subki şöyle demiştir:
"Teşrik günleri yapılacak taşlama için taşlar sadece Mina'dan toplanır.
İmam Şafii (r.a.) bunu el-İmla'da açık olarak ifade etmiştir."
Zahir olan odur ki her
iki yerden toplanması durumunda da sünnet yerine gelmiş olur.
5. Şeytan taşlamada
kullanılacak taşların harem bölgesi dışından toplanması mekruhtur.
Çünkü harem dıŞı, saygın
olan harem bölgesinden ayrılmaktadır.
Yine taşların mescitten
toplanması da mekruhtur; çünkü taşlar mescidin yaygısıdır [halısıdır, tabanını
teşkil eder].
Tuvaletten taş toplamak
da mekruhtur; çünkü buradaki taşlar necistir. Yine el-Ümm'de açık olarak ifade
edildiğine göre her türlü necis yerden taş toplamak da böyledir.
Taşlamada kullanılmış
taşı almak da mekruhtur. Çünkü rivayet edildiğine göre "taşlaması kabul
edilen kişinin attığı taşlar [göğe] yükseltilir, taşlaması kabul edilmeyeninki
geride bırakılır". Şayet durum böyle olmasaydı, atılan taşlardan dolayı
iki dağın arası dolardı. Bununla birlikte kişi bu taşlardan alarak taşlama
yapsa yeterli olur.
6. Nevevi el-Mecmu'da
şöyle demiştir: "Abdest almada kullanılan suyla başkasının abdest alması
caiz olmadığı halde taşlamada kullanılan taşı kullanıp taşlama yapmak niçin
caiz oluyor?" denilecek olursa şöyle deriz: Kadı Ebu't-Tayyib ve başka
alimler arada şu farkın olduğunu söylemiştir: Su ile abdest almak onu telef
etmektir. Dolayısıyla bu suyla ikinci bir defa abdest alınmaz. Bu, keffaret
için aynı kölenin iki defa azat edilememesine benzer.
7. Avret yeri örtme
açısından taş da elbise gibidir. Kişinin taşlar içinde namazlarını kılması
dÜzdir.
8. Rafii ve Nevevi'nin
burada zikrettikleri "mescidin taşının alınmasının mekruh olması" ile
ilgili hükme Nevevi el-Mecmu'da "gusül" konusunda muhalefet ederek
"mescidin taşlarının dışarı çıkarılmasının haram olduğu"nu tek görüş
olarak zikretmiş ve şöyle demiştir: "çakıl, taş, toprak vb. mescidin
herhangi bir parçasını mescitten dışarı çıkarmak caiz değildir".
Yine Nevevi mescidin
toprağı ile yapılan teyemmümün caiz olmadığını tek görüş olarak belirtmiştir.
İsnevi şöyle demiştir:
"Nevevi'nin buradaki ve oradaki sözlerini incelediğinde onun teyemmümü
yasak kabul edip mescitteki taşları almayı caiz görmesine şaşar kalırsın"
.
İsnevi bunun dışında
bazı sözler de söyleyerek eleştirinin dozunu oldukça ileri götürmüştür.
Ezrai iki görüşü şu
şekilde buluşturmaya çalışmıştır: Nevevi'nin el-Mecmu'daki görüşü "taş ve
toprağın mescidin parçası olması" durumu ile ilgilidir. Buradaki görüşü
ise "mescide mübah taş getirilip zeminine döşenmesi" durumu gibi
kabul edilir. Nitekim Rafii'nin ifadeleri de buna işaret etmektedir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
2. MİNA'DA BÜYÜK
ŞEYTANI TAŞLAMAK