MUĞNİ’L-MUHTAC

İCARE / KİRA – HİZMET SÖZLEŞMESİ

 

KİRA AKDİNİN KENDİLİĞİNDEN FESHOLMASI VE KİRA AKDİNDE MUHAYYERLİK

 

Bu başlık altında "kira akdinin kendiliğinden fesholması" ve "kira akdinde muhayyerlik hakkı" konulan ile bunlara bağlı hususlara değinilecektir.

 

Kira akdi, hamamın yakacağının kalmaması, yolculuk, yolculuk yapmak üzere hayvan kiralayan kişinin hastalanması gibi bir özürle kendiliğinden fesholmaz.

 

Bir kimse ekin ekmek üzere bir tarla kiralasa, ekin afet sebebiyle telef olsa akdi feshetme ve ücretten indirim yapma hakkı yoktur.

 

Kira akdi, kiralanan hayvanın veya işçinin ölmesi sonucunda gelecek zaman bakımından fesholur, daha güçlü görüşe göre geçmiş zaman bakımından fesholmaz, üzerinde anlaşmaya varılan ücretten geçmiş zamana ait olanın payı kesinleşir.

 

Kira akdi, akdin iki tarafının ve vakfın mütevelllsinin ölümüyle kendiliğinden fesholmaz.

 

Vakfın birinci kuşak mütevelllsi bir süreliğine vakfı kiraya verse, süre tamamlanmadan ölse veya veli çocuğu, yaş yoluyla buluğa ulaşması mümkün olmayacak bir süreliğine kiraya verse de çocuk ihtilam sonucu buluğa ulaşsa daha doğru görüşe göre vakıf üzerindeki kira akdi kendiliğinden fesholmakla birlikte çocuk üzerindeki kira akdi fesholmaz.

 

Daha doğru görüşe göre kiralanan evin yıkılmasıyla kira akdi kendiliğinden fesholur, ekim yapmak üzere kiralanmış tarlanın suyunun kesilmesiyle kendiliğinden fesholmaz, bu durumda kiracı için akdi bozma hakkı sabit olur.

 

Kiralanan hayvanın gasp edilmesi, kölenin kaçması kiracı için muhayyerlik hakkı doğurur.

 

Bir kimse birkaç devesini kiraya verdikten sonra kaçıp gitse ve develerini kiracının elinde bıraksa, kiracı hakime başvurarak develerin giderlerinin deve sahibinin malından karşılanmasını ister. Şayet hakim kiracının malının olmadığı görürse deve sahibi adına borç alınır. Hakim kiracıya güvenirse borç olarak aldığını kiracıya verir, aksi takdirde güvenilir bir kimseye teslim eder. Hakim, deve sahibi adına borç alacak bir mal bulamazsa develerin ihtiyacını karşılayacak kadar deveyi satabilir. Hakim, kiracıya kendi malından harcamada bulunma ve daha sonra yaptığı harcamayı geri alma konusunda izin verse daha güçlü görüşe göre bu caiz olur.

 

Kiracı hayvanı veya evi teslim alır da kira süresi geçinceye kadar elinde tutarsa, bilfiil yararlanmamış bile olsa ücreti ödemesi gerekli olur.

 

Aynı şekilde bir yere kadar binmek üzere bir hayvan kiralasa, oraya gidebilecek kadar bir süre geçse ücret gerekli olur. Bu konuda belirli bir hayvanın kiralanmasıyla kiralamanın zimmet üzerinden olup daha sonra nitelikleri belirtilen hayvanın teslim edilmesi arasında bir fark yoktur.

 

Sahih kira akdinde akitte anlaşmaya varılan ücret hangi durumlarda kesinleşiyorsa fasit kira akdinde aynı durumda emsal ücret gerekli olur.

 

Bir kimse belirli bir süreliğine bir malı kiraya verse, süre geçinceye kadar malı teslim etmese kira akdi kendiliğinden fesholur. Herhangi bir süre belirlenmediği durumda belirli bir yere kadar binmek üzere bir hayvan kiraya verip de oraya gidebilecek kadar bir süre geçtiği halde hayvanı teslim etmezse daha doğru görüşe göre kira akdi kendiliğinden fesholmaz.

 

Kişi kendi kölesini kiraya verip daha sonra onu az at etse daha

doğru görüşe göre;

 

a) Kira akdi kendiliğinden fesholmaz.

b) Kölenin muhayyerlik hakkı söz konusu olmaz.

 

Daha güçlü görüşe göre bu durumda azat olma sonrasındaki ücretini efendisinden geri alamaz.

 

Kiraya verilmiş bir malın kiracıya satılması sahihtir. Daha doğru görüşe göre bu durumda kira akdi kendiliğinden fesholmuş olmaz.

 

Mal sahibi, kiraya verdiği malı kiracıdan başkasına satarsa daha güçlü görüşe göre satım akdi sahih olur, kira akdi kendiliğinden fesholmuş olmaz.

 

115. İster somut bir mal kiralanmış olsun isterse nitelikleri belirtilmek suretiyle zimmette bir mal kiralanmış olsun, kiraya veren veya kiracının akit konusu mal dışındaki bir özürleri sebebiyle kira akdi kendiliğinden fesholmaz.

 

Kiraya verenin özrüne örnek olarak, zimmette bir hayvanın kiralanması durumunda kiraya veren şahsın hastalanarak kira akdinin gereklerinden olan yolculuğa hayvanla birlikte çıkma işini yapamamasını zikredebiliriz.

 

İkinciye örnek olarak ise hamamı kiralayan kişinin yakacak odun bulamaması, bir ev kiralayan kimsenin yolculuğa çıkmasının gerekli olması, yolculuğa çıkmak üzere hayvan kiralayan kişinin hasta olması zikredilebilir.

 

Hepsinde de orta olan nokta "akit konusu şey üzerinde herhangi bir bozukluğun söz konusu olmaması" ve "kiracı ve kiraya veren kimsenin yerine başkasının geçmesinin mümkün olması" dır.

 

Akdin kendiliğinden fesholmaması, şer'! bir özrün bulunmadığı durumdadır. şer'! özre örnek olarak şunu zikredebiliriz: Bir kimse ağrıyan dişini çekmesi için ücretle bir şahsı tutsa, çekmeden önce dişin ağrısı geçse bu durumda -konunun başında da zikredildiği üzere- kira akdi kendiliğinden fesholur; çünkü bu durumda şer'an dişi çekmek imkansızdır.

 

Not:  Yukarıdaki hükümden şu durumlar istisna edilir:

a. Devlet başkanı bir zlmmıyi savaş için ücretle tutsa, ordunun savaşa çıkmasından önce gerçekleşen bir barış sebebiyle savaş imkansız hale gelse bu durum bir özür teşkil eder ve devlet başkanı zımmıye ödediği ücreti n tümünü geri alır.

 

b. Er-Ravda ve eş-Şerhu'l-Kebır'in "iflas" bölümünde mutlak olarak belirtildiği ne göre, kiracı ücreti teslim etmeden önce iflas etse ve kira süresi de dolsa bu durum kiraya veren şahıs için akdi feshetmeyi gerektirir.

 

c. Meydana gelen bir kargaşa yahut bölgenin viran hale gelmesi sebebiyle kiralanmış olan bir hamama insanların girmemesi -Zerkeşı'nin belirttiğine göre- muhayyerlik hakkı veren bir kusur değildir; çünkü akit konusu şeyde herhangi bir eksiklik söz konusu değildir. Ruyanı ise bunu bir kusur olarak görmüştür.

 

116. Bir kimse ekin ekmek üzere bir tarla kiralasa, ekin ektikten sonra sel, şiddetli soğuk veya sıcak, çekirge sürüsünün istilası vb. bir afet sebebiyle ekinler telef olsa kira akdini feshedemez, ücrette herhangi bir indirim yaptıramaz; çünkü afet araziden elde edilecek menfaatte değil kiracının ekini üzerinde gerçekleşmiştir.

 

Afet sebebiyle arazinin bitki bitirme özelliği ortadan kalkarak arazi telef olsa kalan sürede kira akdi kendiliğinden fesholmuş olur.

 

117. Arazinin telef olmasından önce ekin telef olsa, akdin kendiliğinden fesholmasından önce arazinin telef olması sebebiyle başka ekin ekmek mümkün olmasa, arazinin telef olmasından önceki zaman için akitte konuşulan ücretten herhangi bir şeyi geri alamaz.

Bunu İbnü'I-Mukrl tercih etmiştir. Çünkü arazinin ekin bit ir me özelliği kalmış olsaydı kiracının ekininin kaybolmasından sonra kendisinin herhangi bir yararı kalmamış olurdu. Arazinin telef olmasından sonra geri kalan süre için akit batı] olduğundan kiracı bu süre için ödediği ücreti geri alır.

 

Arazi önce telef olsa kiracı gelecek zaman için ödediği ücreti geri alır. Kamull'nin Cevahir adlı eserinde belirtildiğine göre geçmiş zaman için ödediğini de geri alır. İbnü'I-Mukri'nin ifadeleri ise bunun aksini gerektirmektedir.

 

118. Kira akdi, kiralanmış olan belirli bir hayvanın veya ücret-

le tutulan belirli şahsın ölümüyle kendiliğinden fesholur. Bu ikisi dı-

şındaki belirli mallarda da durum böyledir. Bununla birlikte akdin fesholması, bunların telef olmasından sonraki zaman içindir; çünkü akde konu olan şey -yani menfaat- henüz teslim alınmadan önce telef olmuştur. Bu, bir satım akdinde malın teslim alınmadan önce telef olmasına benzer.

 

Not:  Ölümün semavi bir afet veya -kiracının telef etmesi gibi- başka bir sebeple olması arasında fark yoktur.

 

[Soru]  Müşteri satın aldığı malı telef etse, malın satım bedeli onun borcu olarak kesinleşir. Kiracının durumu da böyle olmalıydı!

 

[Cevap]  Satım akdi mal üzerinde gerçekleşmekte ve onu telef eden kişi onu teslim almış sayılmaktadır. Kira akdi ise menfaatler üzerinde gerçekleşmektedir. Gelecek zamanın menfaatleri mevcut olmadığından onların telef edilmesi düşünülemez.

 

Nevevi "kiralanan malın telef olmasıyla kira akdi kendiliğinden fesholur" demiş olsaydı daha kısa ve kapsamlı bir ifade olurdu, benim yaptığım açıklamalara da gerek olmazdı.

 

[Yukarıdaki meselede akit geçmiş zaman bakımından bozulmuş olur mu? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü görüşe göre mal teslim alındıktan sonra telef olmuş ve bunun benzeri bir durum için ücret veriliyorsa geçmiş zaman bakımından fesholmuş olmaz; çünkü malın teslim alınmasıyla akit kesinleşmiştir, dolayısıyla geçmiş zamanın ücretteki payı da kesinleşmiştir. Burada menfaatin değeri zamana bölüştürülmüş olmaktadır. Örneğin kira akdinin süresi bir yıl ise, yarısı geçtikten sonra mal telef olsa, bu sürenin emsal ücreti kalan sürenin emsal ücretinin iki katı kadar olsa, akitte anlaşmaya varılan ücreti n üçte ikisinin ödenmesi gerekir. Aksi durum söz konusu olursa üçte birin ödenmesi gerekir.

 

Burada menfaatin akit anındaki değeri dikkate alınır, daha sonraki değeri dikkate alınmaz.

Bunu Kadı Hüseyin söylemiştir.

 

[İkinci görüş]

 

Akit geçmiş zaman bakımından da fesholur; çünkü akit birdir, akdin bir kısmı fesholunca geri kalan kısmı da fesholur.

 

Kiralanan hayvanın ölmesi teslim almadan önce veya sonra gerçekleşmiş ve bunun benzeri için bir ücret ödenmiyorsa akit hem geçmiş hem de gelecek zaman için fesholmuş olur.

 

Nevevi "belirli" ifadesiyle zimmette olan kira akdini dışarıda bırakmıştır ki bu akit, kiralanan hayvanın veya ücretle tutulan şahsın ölmesiyle fesholmaz; çünkü akit bunlar üzerinde yapılmamıştır. Kiraya konu olan bu iki şey hazır edilip de kira devam ederken ölürse yerlerine başkaları konulur.

 

119. Kira akdi -el-Basit'te belirtildiğine göre zimmette yapılmış bile olsa- akdi yapan iki şahsın veya birinin ölmeSiyle kendiliğinden fesholmaz, süre doluncaya kadar devam eder; çünkü bu akit tıpkı satım gibi bağlayıcı bir ak it olup ölümle fesholmaz. Malın menfaatini elde etme konusunda mirasçısı kiracının yerini alır. Kira akdi ancak işi yapması kararlaştırılan işçinin ölmesiyle son bulur; çünkü o, akdi yapan kişi değil akde konu olan kişidir.

 

Bu meselede "akdin fesholmaması" hükmünden herhangi bir istisna yapılmamış olmakla birlikte şu meseleler istisna edilebilir:

 

> Bir kimse, azat edilmesi bir şarta bağlanmış köleyi ücretle tutmuş olsa ve bu şart kölenin ölümünden sonra meydana gelmiş olsa -Rafii'nin sözünden anlaşıldığına göre- daha doğru görüşe göre kira akdi kendiliğinden fesholur.

 

> Bir kimse, ümmü veledini ücretle çalışması için birine verse ve kira süresi devam ederken kendisi ölse onun ölümüyle kira akdi kendiliğinden fesholur. Rafil'nin "vakıf" bölümündeki sözlerinden ise farklı bir anlam çıkmaktadır.

 

> Müdebber kölenin durumu da "azat olması şarta bağlanmış olan köle" gibidir.

> Vakıf alacaklısı olan ilk nesilden olan kişi vakfı kiraya vermiş olsa onun ölümüyle kira akdi kendiliğinden fesholur.

> Bir evden ömrü boyunca yararlanması vasiyet edilmiş olan kişi evi kiraya vermiş olsa onun ölümüyle kira akdi kendiliğinden fesholur. "Menfaatinden yararlanma vasiyeti bir serbest bırakma işlemi olup temlik anlamına gelmez, bu sebeple vasiyet alacaklısının bunu kiraya vermesi sahih olmaz" görüşü kabul edilemez; çünkü vasiyet alacaklısına bu evin menfaatinden değil evden yararlanma vasiyet edilmiştir.

 

Bazıları son iki meselenin istisna edilmesini "akdin kendiliğinden fesholması akdi yapan kişinin ölmesi sebebiyle değil, ölümden dolayı hakkının ortadan kalkması sebebiyledir" diyerek reddetmişlerse de bu red güçlü değildir.

 

120. Kira akdi, kiraya verilmiş olan vakfın denetleyicisi olan hakim veya onun tayin ettiği kişinin yahut da bütün nesiller boyunca vakfın denetleyicisi olması şart koşulmuş kişinin ölümüyle sona ermez.

 

Bu genel ifadenin kapsamından şu durum istisna edilir: Vakfın yöneticisi vakıftan yararlanma hakkına sahip olan kişi olsa ve vakıf malını emsal ücreti n altında bir ücrete kiraya verse -Cüveynı ve başka alimlerin açık ifadelerine göre- bu caiz olur. Kira akdi devam ederken ölse -İbnü'r-Rif'a'nın belirttiğine göre- kira akdi kendiliğinden fesholur.

 

121. Kendilerine vakıf yapılanların ilk neslinden olan bir kişi vakfedilen malı bir süreliğine kiraya verdikten sonra süre tamamlanmadan önce ölse, vakfı yapan kimse ise her bir neslin yalnızca kendisine vakfedilen hisse üzerinde hak sahibi olmasını şart koşsa,

 

Veli çocuğu ücretle çalıştırsa yahut çocuğun malını, çocuğun yaş yoluyla buluğa ermeyeceği bir süreliğine kiraya verdikten sonra çocuk -Maverdi ve başkalarının belirttiğine göre reşid olarak- ihtilam olmak suretiyle buluğa erse [bu durumda kira akdi kendiliğinden fesholur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre;

 

a) Vakfedilen malın kiraya verilmesi meselesinde kalan süre açısından kira akdi fesholur; çünkü vakfedilen maldaki hak, kiraya veren kişinin ölümüyle başkasına geçmiştir. Bu kişinin o başkası üzerinde ve lay et yahut onun yerini alma durumu da söz konusu değildir.

 

b) Çocukla ilgili meselede ise kira akdi kendiliğinden fesholmaz; çünkü veli yaptığı tasarrufu çocuğun maslahatına olmak üzere yapmıştır.

 

[İkinci görüş]

 

Vakıf üzerindeki mülkiyet fesholmadığı gibi vakfedilen maldaki kira akdi de fesholmaz.

Çocuk veya onun malı üzerinde yapılan kira / hizmet sözleşmesi ise kendiliğinden fesholur; çünkü buluğdan sonra velinin çocuk üzerinde velayet hakkının kalmadığı anlaşılmıştır.

Geçen süre açısından ise sözleşme fesholmaz.

 

Çocuk üzerinde yapılan akitte süre yaşla doluyorsa buluğdan sonraki kısımdaki hizmetlkira sözleşmesi batıl olur. Önceki kısım açısından ise "akdin bölünmesi" konusundaki iki görüş geçerlidir.

 

122. Veli, delinin malını kiraya verse, deli kira akdi esnasında akıllansa bu, çocuğun ihtilam yoluyla buluğa ermesi gibi kabul edilir.

 

Çocuk sefih olarak buluğa ererse bu, üzerindeki velayetin devam etmesi bakımından çocuk gibi kabul edilir.

 

Not:

a. "Daha reşid olanın vakfın yöneticisi olması" şart koşulduğu bir durumda kendilerine vakıf yapılmış olanlardan yönetici olması şart koşulan kişi öldüğünde -Ezrai'nin işaret ettiği ve Gazzl'nin de fetvasında esas aldığı üzere- yalnızca kendi payı üzerindeki kira akdi fesholur.

 

b. Nevevl'nin "ilk nesil" ifadesi ihtirazı bir kayıt olmayıp bütün nesiller için durum böyledir.

Zerkeşi şöyle demiştir: "Nevevi, ilk nesil diyerek kiraya veren kimsenin hakim, vakfeden, vakfedenin tayin ettiği kişi olması ve geriye ilk nesli bırakarak ölmesi durumunu dışarıda bırakmıştır. Nitekim İbnü'r-Rif'a bunu açık olarak ifade etmiştir. Doğru olan bu durumda akdin fesholmamasıdır. Çünkü akdi yapan kimse hepsinin nazırıdır. Vakfın nazırı ikinci nesle kiraya verse birinci nesil ölünce vakfın menfaatleri kendilerine intikal etmiş olacağından kira akdi kendiliğinden fesholur; çünkü ikinci nesilden olan kişi menfaatler üzerinde hak sahibi olmuştur. Bir kimse kendisinden alacaklı olamaz.

 

123. Kiraya verilen evin bütünü yıkıldığında [kira akdi kendiliğinden fesholur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre akit gelecek zaman için fesholur; çünkü "ev" adı verilebilecek bir şey kalmamış ve menfaat de ortadan kalkmıştır. Satım akdinde teslim alınan malın müşterinin elinde telef olması ise bundan farklı olup o durumda akit fesholmaz; çünkü satımda malı ele geçirme malın bütünü hakkında söz konusu olmuştur. Kira akdinde ise üzerinde akit yapılan menfaatlerin tümü ele geçirilmemiştir; çünkü menfaatler ancak peyderpey meydana gelir.

 

Not:  Kiracı evi yıksa -Beğavı'nin açıkça ifade ettiğine göre- hüküm yine böyle olur. Rafil ve Nevevi'nin nikah bölümünde "kiracı evi tahrip etse onun için muhayyerlik hakkı sabit olur" ifadesi evin bütünüyle değil kusurlanacak şekilde tahrip edilmesi şeklinde yorumlanmalıdır. Bu sebeple ben metni açıklarken "bütünü" ifadesini kullanarak evin bir kısmının yıkılmasını dışarıda bıraktım; zira bu durumda kira akdi fesholmaz; kiracı için muhayyerlik söz konusu olur. Evin derhal tamir edilmesi mümkün olur da evi kiraya veren kişi tamir ederse kiracının muhayyerlik hakkı ortadan kalkar.

 

124. Kira akdi, ekim yapmak üzere kiralanan arazinin suyunun kesilmesiyle kendiliğinden fesholmaz; çünkü "tarla" adı verilen bir mal bulunmaktadır. Üstelik kesilen su olmaksızın da tarlaya ekim yapmak mümkündür. Bu durumda kusur sebebiyle kiracı için muhayyerlik hakkı doğar. Bu hakkın kullanılması ertelenebilir; çünkü bu kusur sebebiyle tarladan yararlanmak imkansız hale gelmiştir. Bu, zamanın geçmesiyle tekrarlanan bir şeydir.

 

Yukarıdaki hüküm, ekim zamanı devam ederken tarla sahibi tarlaya başka bir yerden su getirmediğinde ve aradan benzeri için ücretin verilebileceği kadar bir süre geçmediğinde geçerli olur. Aksi takdirde kiracı için bir muhayyerlik söz konusu olmaz.

 

Not:  İlk durumda feshin ikinci durumda muhayyerlik hakkının sabit olması meselesi bizzat İmam Şafii (r.a.)'nin ifadeleri arasında yer almaktadır. Bazıları bir görüşü nakledip diğer görüşü tahric yoluyla çıkarmış, böylece bu meselede İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş söz konusu olmuştur.

 

Kesilen su olmaksızın araziye ekim yapmak mümkün olmadığında kira akdinin fesholması gerekir ki sonraki alimlerden birinin de belirttiği üzere güçlü olan 'görüş budur.

 

Suyun kesilmesi sebebiyle değirmenin atıl hale gelmesi, binanın bozulması sebebiyle hamamın atıl hale gelmesi, bir kuyuda suyun eksilmesi sebebiyle kuyunun atıl hale gelmesi gibi durumlar Rafii'nin Eş-Şerhu'l-Kebır'de ve Nevevl'nin Er-Ravda'da bölüm sonunda belirttiğine göre evin yıkılması gibidir. Bundan anlaşıldığına göre akit fesholur. Kıyasa göre ise, tıpkı arazinin suyunun kesilmesi durumunda olduğu gibi [bu durumda akit fesholmaz] muhayyerlik sabit olur. Çünkü el-Mühimmat isimli eserde de işaret edildiği üzere "hamam" ve "değirmen" ismi verilecek bir yapı mevcuttur.

 

125. Kiracının bir kusuru söz konusu olmaksızın kiralanan hayvanın gasp edilmesi, kaçması, kölenin kaçması durumunda şayet kira akdi bizzat o hayvan ve köle üzerinde yapılmışsa, onun yararını elde etme imkanı kalmadığından kiracı için muhayyerlik sabit olur. Kiracı akdi feshettiğinde kira, kalan zaman için fesholur. Geçen kısım açısından ise "belirli bir hayvan kiralanması durumunda hayvanın kira akdi esnasında ölmesi" konusundaki görüş ayrılığı geçerlidir. Şayet kiracı acele hareket ederek, emsali için ücret ödenmeyecek kısa bir süre içinde gasıbın elinden hayvanı alır, kaçan hayvanı ve köleyi geri getirirse kiracının muhayyerliği ortadan kalkar. Burada kira akdinin fesholmamasının sebebi, akdin konusu olan şeyin mevcut olarak kalmasıdır.

 

126. Kira akdi yapılırken akit, elde edilecek menfaat ile sınırlandırılmışsa, örneğin [bir deve kiralanması akdinde] "Mekke'ye kadar binmek üzere" şeklinde bir sınırlama yaparak kira akdi yapılmışsa kiracı her ne zaman menfaati elde etme imkanı bulursa bunu yapar. Çünkü bir işle sınırlandırılan menfaatin akitten sonra teslimi gerekli olmakla birlikte bu menfaat zamanın geçmesiyle elden kaçmış olmaz.

 

Şayet kira akdi zamanla sınırlandırılmışsa geçen süre açısından kira akdi fesholur, kalan zaman için ise kiracı kiraladığı malı kullanır.

 

Kiracı kira akdini feshetmeden önce süre geçerse akit kendiliğinden fesholur.

 

Hayvanın gasp edilmesi, kaçması, kölenin kaçması kiracının kusur ve ihmali sebebiyle olmuşsa o zaman kiracı akitte anlaşmaya varılan ücreti öder. Bu, malın aslı konusunda kusurlu davranan kişinin malın aslını tazmin etmesine benzer. Bunu Maverdi söylemiştir.

Ödünç alan ve emanet alan kimsenin durumunda olduğu gibi kiracı da gasıba karşı dava açmaya yetkili değildir.

 

Not:

a. Buradaki görüş aynlığı, yabancı bir şahsın gasp etmesi durumuna özgüdür. Kiracının malı teslim almasından sonra mal sahibi gasp ederse veya kiracının teslim almasından önce mal sahibi malı teslim etmekten kaçınmak suretiyle gasp ederse bu durumda hükmün ne olacağı konusunda iki rivayet bulunmaktadır:

 

Birinci rivayete göre bunun hükmü "yabancı bir şahsın gasp etmesi"nin hükmü gibidir.

Daha doğru olan rivayete göre kiracı tarafından gasp edilmiş olsa bile kira akdinin fesholacağı tek görüş olarak kabul edilir. Kiracının malı gasp etmesi halinde -ki bu mal sahibinin izni olmaksızın malı teslim alma durumunda söz konusu olabilir- kira akdinin süresi dolmadan önce ücret onun üzerinde kesinleşir.

 

b. Zimmet üzerinde kiralama akdi yapıldığında kiracının muhayyerliği söz konusu olamaz, kiraya veren kişinin başka bir malı kiracıya vermesi gerekir.

 

127. Develeri bulunan bir kimse belirli develerini bir şahsa kiraya verse veya zimmet üzerinde kira akdi yapıp develeri teslim etse, daha sonra kaçıp develeri kiracının elinde bıraksa kira akdi fesh olmadığı gibi kiracının muhayyerlik hakkı da söz konusu olmaz. Bu durumda kiracı dilerse develerin masrafını kendi cebinden karşılar. Bunu tercih etmezse deve sahibinin malından karşılanmak üzere devenin ihtiyaçlarının karşılanması ve develeri koruyacak bir kimsenin bulunması amacıyla hakime müracaat eder. Şayet kiracının malı yoksa, devecinin de bu develer dışında fazladan bir malı yoksa hakim deve sahibinin hesabına yazılmak üzere kiracıdan, yabancı bir şahıstan veya devlet hazines;nden borç alır. Şayet hakim kiracıya güvenirse, deve için harcama yapmak üzere borç aldığı şeyi -kiracıdan almış olsa bile- kiracıya verir. Şayet kiracıya güvenmezse borç aldığı şeyi güvenilir bir kimsenin harcama yapması için ona verir. Hakim borç alacak bir mal bulamazsa eş-Şerhu'l-Kebir ve er-Ravda'da belirtildiğine göre develerin ve develerin bakımını yapan kimsenin masraflarını karşılayacak kadar deveyi satar.

 

Not:

a. Nevevl'nin "hakim, onda bir mal bulamazsa" ifadesinden şöyle bir anlam anlaşılmaktadır: "Deve sahibinin bıraktığı develer içinde kiracının ihtiyaç duyduğu masraftan daha fazlasına yetecekbir şey varsa hakim deve sahibinin hesabına borç alamaz." Bunu Iraklılar açık olarak ifade etmiştir. Bu durumda ihtiyaç fazlası olan deve satılır.

 

b. Nevevi'nin "develer içinden" ifadesi, develerin satım bedellerini tüketmesinden korkarak tümünün satılamayacağını göstermektedir. Bir grup alim bunu açık olarak ifade etmiştir.

 

Ezrai şöyle demiştir: "Bana göre, hakim, zimmet üzerine yapılan kira akdinde develerin satılarak satım bedelinden alınacak bir devenin kiracıya kiralanmasını maslahata uygun görürse bunu yapabilir; çünkü hakim kayıp olan şahsın malını maslahat sebebiyle satma yetkisine sahiptir."

 

128. Hakim, kiracının, develere ve develerin bakıcısına, daha sonra geri almak üzere kendisinin veya başkasının malından harcama yapma konusunda izin verse daha güçlü görüşe göre bu caiz olur. Bu, hakimin borç alarak kiracıya teslim etmesi gibidir. Ayrıca bu bir zorunluluk hali olup hakim borç verecek birini bulamayabilir veya hakim bu görüşte olmayan bir şahıs da olabilir. Diğer görüşe göre  ise bu caiz değildir; böyle bir durumda kiracının yaptığı harcama karşılıksız olmuş olur.

 

Not:

a. Nevevi'nin ifadesinden anlaşıldığına göre kiracı hakimin izni olmaksızın harcama yaparsa yaptığı harcamayı geri alamaz. Bu, hakime müracaat etmek mümkün olduğu halde bu yapılmadığında söz konusu olur. Şayet hakim olmadığından müracaat etmek mümkün olmazsa veya hakim nezdinde olayı ispat etmek zor olursa ve kiracı harcama yaparak, ileride yaptığı harcamayı geri tahsil edebilmek için şahit tutarsa bu harcamayı geri alır. Bu durumda kira süresi dolduktan sonra develeri hakim koruma altına alır veya hakim develer içinden borç miktarını satar. Şayet develerin bir kısmını satması halinde zaman içinde develerin masrafının bütün develerin satım bedellerini kaplayacağı ihtimalinden korkulursa hakim develerin tümünü satar.

 

b. Develer için ne kadar masraf yapıldığı konusunda görüş ayrılığı söz konusu olur da kiracı normalde o develer için yapılacak bir masraf miktarı zikrederse onun sözü kabul edilir; çünkü o, güvenilir şahıs konumundadır.

 

c. Nevevi, ilk olarak söylediği "ve terk ederse" ifadesiyle deve sahibinin kaçarken develeri yanında götürmesini dışarıda bırakmıştır. Bunun hükmü şöyledir: Şayet kiralama zimmet üzerinde gerçekleşmişse hakim kaçan kimse adına masrafı onun malından karşılanmak üzere deve kiralar. Şayet o kimsenin herhangi bir malını bulamazsa onun adına borç alıp kiralar, şayet kiralamak mümkün olmazsa kiracının akdi feshetme hakkı olur. Şayet belirli develer kiralanmışsa develerin kaçması durumunda olduğu gibi burada da kiracının akdi feshetme hakkı olur.

 

129. Gerek somut mal kiralanması gerekse zimmette olan ki-

ralama akitlerinde kiracı kiralanan hayvanı, evi vb. teslim alıp kira akdinin süresi geçinceye kadar elinde tutsa, bilfiil maldan yararlanmasa bile ücreti ödemesi kesinleşir; çünkü malın menfaatleri kendisinin zilyedliğinde telef olmuştur, bu sebeple bedeli de kesinleşir.

 

Bu, satın alınan malın müşterinin elindeyken telef olmasına benzer. Kiracının yararlanmayı kendi isteğiyle veya yol güvenliğinden endişe etmesi sebebiyle yahut yol arkadaşlarının bulunmaması gibi bir özür sebebiyle terk etmesi arasında bir fark yoktur.

Bununla birlikte yol güvenliği endişesi bulunduğu halde yola çıkması halinde tazminle de yükümlü olur. Kiracının akdi feshetme veya kiraya veren şahsı yola çıkmak mümkün hale gelinceye kadar hayvanını geri almaya zorlama hakkı yoktur. Çünkü kiracı gitmek istediği bölgeye ulaşan yolun güvensizliği sebebiyle yola çıkma endişesi taşırsa başka bir bölgeye gitmesi ve hayvanı bu süre zarfında kullanması mümkündür. Süre geçtiğinde kiracı hayvandan yararlanamaz. Şayet yaparsa, akitte üzerinde anlaşılan kira bedelinin yanında fazladan kullandığı zaman için emsal ücret öder.

 

Not:  Nevevl'nin "teslim alsa" ifadesinden akla şöyle bir anlam gelebilir: "Hayvan sahibi hayvanını kiracıya arz etmekle birlikte kiracı hayvanı teslim almaktan kaçınsa veya hayvan sahibi hayvanı kiracının önüne koysa yahut da ev sahibi ev ile kiracıyı baş başa bıraksa, kira akdinin süresi de ev ve hayvan kullanılmadan sona erse ücret kiracı üzerine gerekli olmaz."

 

Bu anlam kastedilmemiştir, bu durumda el-Bahr ve başka eserlerde belirtildiğine göre ücreti n ödenmesi kesinleşir.

 

130. Bir kimse belirli bir yere gitmek üzere bir hayvan kiralayıp hayvanı teslim alsa yahut hayvan kendisine sunulduğu halde teslim almaktan kaçınsa yahut da hayvan sahibi hayvanı kiracının önüne koysa, söz konusu bölgeye gidebilecek kadar bir süre geçtiği halde kiracı hayvanla oraya gitmese, kiracı hayvana binilmesine imkan tanımış olduğu için ücretin verilmesi gerekli olur.

 

Bu maddede yer alan konu "işle sınırlandırılan kira akdi" hakkındadır. Bir önceki madde ise "süre ile sınırlandırılan kira akdi" hakkındadır.

 

131. Yukarıda zikredilen her iki meselede de belirli bir hayvanın kiralanmasıyla zimmette bir hayvan kiralanması birbirine eşittir.

 

Nevevl'nin "kiraya veren kişi, nitelikleri belirtilen hayvanı kiracıya teslim ettiğinde" ifadesi zimmet üzerinde gerçekleşen kira akdine ilişkin bir kayıttır. Böylece kiracının hakkı hayvan sahibinin hayvanı teslim etmesiyle belirli hale gelir ve hayvan sahibi hayvana binilmesine müsaade etmiş olur. Hayvan sahibi hayvanı kiracıya teslim etmese ondan ücret almaya hak kazanamaz; çünkü akde konu olan hayvan zimmette olup bunun menfaati elde edilmedikçe bedelinin ödenmesinin gerekliliği kesinleşmez. Bu, selem akdinde sipariş edilen mala [müslemün fıh] benzer.

 

Not:  Nevevl'nin meseleyi hayvanla kayıtlaması şöyle bir yanlış anlamaya sebep olabilir:

"Bir kimse hür bir kimsenin işgücü üzerinde hizmet sözleşmesi yapsa ancak söz konusu kişiyi çalıştırmadan önce sözleşmenin süresi dolsa işçi ücret almaya hak kazanamaz." Kaffal bunu kabul etmiş olsa bile hüküm böyle değildir. Aksine alimlerin çoğunluğunun belirttiğine göre burada ücret kesinleşir. Nevevi daha önce "kiracı kiralanan malı teslim aldığı zaman" demiş olsa ifade bu meseleyi de kapsamış olurdu.

 

132. Nevevi daha sonra "tazminin gerekli olup olmaması bakımından her akdin !Cısidi sahihi gibi değerlendirilir" şeklindeki genel kuralının uzantısı mahiyetindeki bir konuya şu şekilde işaret etmiştir:

 

Sahih bir kira akdinde ücretin hangi durumlarda ödenmesi kesinleşiyorsa fasid bir kira akdinde -bu akit ister yapılacak iş ile isterse süreyle sınırlandırılmış olsun, ister menfaatten yararlanılmış olsun ister yararlanılmamış olsun- aynı durumda emsal ücret gerekli olur. Bu emsal ücret ister akitte anlaşılandan daha fazla olsun isterse fazla olmasın hüküm bakımından aynıdır.

 

Fasid nikah akdinde mehrin durumu bundan farklıdır; çünkü orada mehir ancak cinsel ilişki ile gerekli olur. Zira cinsel ilişki üzerinde bir zilyedlik söz konusu olmaz.

 

Fasid kira akdinde emsal ücreti n gerekli olmasının sebebi şudur: Kira akdi satım akdine, menfaat de satılan mala benzer. Fasid satım akdi teslimI e tazminin gerekli olması bakımından sahih akit gibidir. Kira akdi de böyledir.

 

Not:

a. Sahih ve fasid akdin birbirine eşit olduğu hÜkmünden "tahliye" meselesi istisna edilir.

Zira sahih kira akdinde gayri menkulun tesliminde tahliye yeterli olduğu halde fasid kira akdinde tahliye yeterli olmayıp gerçek anlamda teslim alma şarttır.

 

b. Aynı şekilde fasid kira akdinde değil ama sahih kira akdinde malı kiracının önüne koymak yeterlidir.

 

c. Yine mal sahibi fas id akitte malı kiracıya arz ettiği halde kiracı malı teslim almaktan kaçınsa ücret kesinleşmez; çünkü ücret ancak sahih bir akitten sonra kesinleşir. Kişi böyle bir sahih akitten sonra menfaati elde etme imkanı elde eder. Yahut da menfaatin kişinin zilyedliğinde telef olması halinde ücret kesinleşir. Fasid kira akdinde ise her ikisi de gerçekleşmemiştir.

 

d. Fasid kira akdinde kiracı kiralanan malı geri teslim etmekle yükümlüdür; ücreti geri almak için malı elinde hapsetme yetkisi yoktur. Bu hüküm et-Tetimme'de belirtilmiştir.

 

Genel kural:

 

Bütün fas id akitlerde, akitte anlaşmaya varılan bedel devre dışı olur. Ancak devlet başkanı kafirlerle "Hicaz'da oturmaları" şartıyla zimmet akdi yapar ve onlar da otururlar ve süre geçerse bu durumda emsal ücreti ödemek imkansız hale geldiğinden akitte anlaşmaya varılan bedelin ödenmesi gerekir; çünkü onlar menfaati elde etmişlerdir ve ücreti n kendisine kıyas edileceği bir benzeri de yoktur. 

 

"Fasid" ifadesiyle "batıl" akit dışarıda bırakılmıştır. Buna örnek, küçük bir çocuğun yetişkin bir kimseyi bir iş yapmak üzere ücretle tutması ve o kişinin de işi yapmasıdır ki bu durumda işi yapan kimse hiçbir ücret almaya hak kazanamaz. 

 

133. Bir kimse bir süreliğine bir malı kiraya verse ancak malı bu süre geçinceye kadar teslim etmese, teslim gerçekleşmeden önce akit konusu şeyin ortadan kalkması sebebiyle akit kendiliğinden fesholur. Kiraya veren kimsenin menfaati elde edip etmemesi arasında bir fark olmadığı gibi onun ücreti teslim almak için malı elinde tutması ile başka bir sebeple elinde tutması arasında fark yoktur.

 

Sürenin bir kısmı geçtikten sonra malı teslim ederse geçen kısım bakımından kira akdi fesholur, kalan kısım için muhayyerlik sabit olur.

 

134. Kira akdinde bir süre belirlenmemiş olsa, kişi belirli bir yere gitmesi için bir kimseye hayvan kiralasa ancak oraya gitmenin mümkün olacağı süre geçinceye kadar hayvanı teslim etmese daha doğru görüşe göre kira akdi kendiliğinden fesholmaz; çünkü bu kira akdi menfaate bağlı olup zamana bağlı olmadığından hayvandan yararlanmak imkansız hale gelmemiştir. Diğer bir görüşe göre ise kiracının bu süre zarfında hayvanı elinde alıkoyması durumunda olduğu gibi burada da akit kendiliğinden fesholur. Bu durumda ücret onun üzerinde kesinleşir.

 

İlk görüş sahipleri buna şöyle cevap vermişlerdir: Biz burada bir ücret takdir etmezsek hayvan sahibinin hayvanının menfaati zayi olmuş olur. İlk görüşe göre kiracının muhayyerliği yoktur. Nitekim satıcı malı teslim etmekten kaçınıp daha sonra teslim ettiğinde müşterinin de muhayyerliği söz konusu olmaz.

 

Not:  Nevevi "muayyen bir mal" ifadesini zikrederek zimmet üzerindeki kira akdinde, menfaatin kendisinden elde edilecek olduğu malın, yararlanmanın mümkün olduğu süre geçinceye dek teslim edilmemesi durumunu dışarıda bırakmıştır ki bu durumda kesinlikle fesih söz konusu değildir; zira bu, ödenmesi gecikmiş bir borçtur.

 

135. Bir kimse kölesini kiraya verdikten sonra onu az at etse, satsa veya vakfetse [bu durumda kira akdi fesholmuş olur mu? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru olan ve İmam Şafii (r.a.) tarafından el-Ümm'de açık olarak ifade edilen görüşe göre kira akdi kendiliğinden fesholmaz; çünkü efendi kölesini azat edinci köle üzerindeki mülkiyetini karşılıksız olarak kaldırmıştır. Azat esnasında kölenin işgücü kendisine ait olmadığından azat işlemi, işgücü ortada olmayan [başkasına ait olan] bir köleye denk gelmiştir.

 

[İkinci görüş]

 

Bir vakıf malı, ilk batından olan şahıslar kiraya verip öldüğünde kira akdi nasıl kendiliğinden sona eriyorsa burada da kira akdi sona erer.

 

Not:  Nevevi "daha sonra azat etse" ifadesiyle şu durumları dışarıda bırakmıştır:

 

a. Efendi, azat etme işini bir şarta bağlayıp daha sonra kölesini kiraya verse, kira süresi devam ederken şart gerçekleşse köle az at olur ve kira akdi de fesholur.

 

b. Kişi ümmü veledini ücretle çalışması için birinin yanına verdikten sonra efendinin ölümü sebebiyle ümmü veled azat olsa kira akdi kendiliğinden fesholur. Rafii ve Nevevi'nin "vakıf" bölümündeki ifadelerinden buna aykırı bir anlam anlaşılsa bile Er-Ravda ve eş-Şerhu'l-Kebır'in bu bölümdeki ifadelerinden bu anlaşılmaktadır.

 

Bir kimse cariyesini ücretle çalışması için birinin yanına verdikten sonra cariyeden çocuğu olsa ve daha sonra kira sözleşmesi devam ederken ölse ibnü'r-Rif'a'nın belirttiğine göre kira akdi fesholmaz; çünkü menfaat üzerinde hak sahibi olma kölenin azat edilme sebebinden daha önce gerçekleşmiştir.

 

136. Birinin yanına ücretle çalışması için verilmiş bir köle azat edilse, kira akdini feshedip etmeme konusunda az at edilen kölenin seçim hakkı [var mıdır? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre azat işleminden sonra kira akdini feshetme konusunda kölenin seçim hakkı yoktur; çünkü efendisi tamamen kendisine ait olan bir mülk üzerinde tasarruf ta bulunmuş olduğundan bu tasarruf ortadan kaldırılmaz. Köleyi ücretle çalıştıran kişi onun işgücünden yararlanır.

 

[İkinci görüş]

 

Bir köle ile evliyken azat edilen cariyenin durumunda olduğu gibi burada da kölenin seçim hakkı vardır.

 

Ruyani şöyle demiştir: Bu [kıyas] yanlıştır; çünkü cariyenin muhayyer olması kölenin eksikliğinden kaynaklanmış olup cariye akit anında bu eksikliğe razı olmuş değildir. Bu durum bizim meselemizde söz konusu değildir.

 

137. Yukarıdaki meselede ilk görüş esas alındığında;

 

Köle, azat edildikten sonra kira sözleşmesi bitinceye dek çalışmasına ait ücreti efendisinden geri [alabilir mi? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru görüşe göre efendisinden geri alamaz.

 

[İkinci görüş]

 

Emsal ücretini geri alabilir; çünkü bunu efendisi ona kaybettirmiştir.

 

Gerek bu görüş gerekse önceki meseledeki "daha doğru görüşün karşısında yer alan görüş" şu şekilde reddedilmiştir:

 

Kölenin azat edilmesi, kira akdi devam ettiği sürece kölenin işgücü dışındaki mülkiyetini içermektedir.

 

138. Kölenin nafakasını karşılamak efendinin yükümlülüğü değildir; köleye devlet hazinesinden harcama yapılır; çünkü efendi köle üzerindeki mülkiyetini ortadan kaldırmıştır. Köle ise kendisine bakamayacak durumdadır.

 

Not:

a. Nevevi'nin ifadelerinden iki şeyanlaşılmaktadır:

 

[1] - "Kiraya veren kişi öldükten sonra mirasçıları köleyi azat etse, köle kesin olarak onlardan ücretin herhangi bir parçasını alamaz". Bu hüküm doğrudur; çünkü mirasçı köle üzerine herhangi bir akit yapıp da bunu bozmuş değildir.

 

[2] - "Efendi, kira akdinden önce kölesini azat etmiş olduğunu ikrar etse köle azat olur, ancak bu ikrar, mevcut kira akdini batıl kılma konusunda kabul edilmez, bu durumda efendi kölesine emsal ücretini tazmin eder."

 

Rafil ve Nevevl'nin Şeyh Ebu Ali'den "mehir" kitabının hemen öncesinde aktarıp onayladıkları görüşe göre bu doğrudur.

 

b. Kölenin sonradan hürriyetine kavuşmasıyla kira akdi kendiliğinden fesholmadığı gibi sonradan azat edilmesiyle de fesholmaz.

 

c. Müslüman bir kimse harbı bir kimseyle hizmet sözleşmesi yapsa daha sonra harbı kişi köleleştirilse yahut daru'lharbte onun evini kiralasa daha sonra bu evi Müslümanlar ele geçirse kira akdi kendiliğinden fesholmaz.

 

d. Bir kimse bir köle karşılığında bir evi kiralayıp evi teslim alsa daha sonra köleyi alan kişi onu azatetse sonra da ev yıkılsa, kiracı kölenin değerini geri alır. Kölenin azat edilmesinden sonra onda bir kusur olduğu ortaya çıksa, kiracı da kira akdini feshetse, azat edilmiş olan kişi kendi işgücü üzerinde söz sahibi olur; çünkü o bağımsız hale gelmiştir.

 

[İtiraz]: Kiraya verilen bir mal daha sonra satılsa ve kira akdi kendiliğinden fesholsa, kiralanan malın menfaati müşteriye değil satıcıya döner. Şu halde kıyasa göre -İsnevı'nin de tercih ettiği üzere- kölenin işgücü efendisine dönmeliydi!

 

[Cevap]: Köle azadı insanı Allah'a yaklaştıran bir fül olduğundan ve din bu konuya özel bir önem verdiğinden azat edilen kölenin işgücü kendisine ait olmuştur. Bunun sebebi burada azat etmenin kişiyi tamamen Allah'a yaklaştıran bir fiil olmasının dikkate alınmasıdır. Satım vb. tasarruflar ise bundan farklıdır.

 

e. Efendisiyle özgürlük sözleşmesi yapmış olan köle birinin yanında ücretle çalışmak üzere anlaşma yaptıktan sonra efendisine borcunu ödeyemeyecek duruma düşse, kölenin kendi işgücü üzerinde hakimiyeti kalmadığından hizmet sözleşmesi geçersiz hale gelir.

 

 

f. Ücretle çalıştırılan köle ile efendinin kitabet akdi yapması sahih olmaz; çünkü bu kölenin kendisi için tasarrufta bulunma imkanı yoktur.

 

139. Kiraya verilen bir mal, henüz kira süresi dolmadan kiracıya satılsa bu satım akdi sahih olur; çünkü mal -arada bir engel olmaksızın- onun elinde bulunmaktadır. Bu, gasp edilen bir malın gasıba satılması gibidir.

 

Bu durumda daha doğru olan görüşe göre satım akdi kendiliğinden fesholmaz; çünkü kiracının mala sahip olması kiracı olmasıyla çelişmez. Bu sebepledir ki bir kimse kendi mülkünü kiracıdan kiralayabilir. Diğer görüşe göre ise bu durumda kira akdi kendiliğinden fesholur. Bu şuna benzer: Bir kimsenin karısı başkasına ait bir cariye olsa kişi karısını o şahıstan satın aldığında nikah akdi kendiliğinden fesholur.

 

İlk görüşte olanlar buna şu şekilde cevap vermiştir: Satım akdiyle satıcıya ait olan şey müşteriye intikal eder. Satıcı satım anında menfaate sahip değildi. Nikah akdi ise bundan farklıdır; çünkü efendi, evli bulunan cariyesinin cinselliği üzerinde hak sahibidir. Nitekim bu cariye ile bir şahıs şüphe yoluyla ilişkide bulunsa ilişki dolayısıyla ödenecek olan mehrin kocaya değil efendiye ait olması da bunu göstermektedir.

 

Not:  Nevevi'nin "daha doğru" ifadesi kira akdinin feshedilmesiyle ilgilidir. Satım akdi ise -eş-Şerhu'I-Kebır'de belirtildiğine görekesin olarak sahihtir.

 

140. Mal sahibi, kiraya vermiş olduğu malını kiracıdan başka bir şahsa onun izniyle veya izni olmaksızın satsa yahut hibe etse [bu işlem geçerli olur mu? Bu konuda İmam Şafii (r.a.)'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha güçlü görüşe göre caiz olur; çünkü -başkasıyla evlendirilen cariyenin durumunda olduğu gibi- maldan elde edilecek menfaat üzerinde akit yapılmış olması malın aslının satımına engel teşkil etmez.

 

[İkinci görüş]

 

Bu akit caiz değildir; çünkü kiracının malı elinde bulundurması malın teslimine engel teşkil eder.

 

Bu görüşe şu şekilde cevap verilmiştir: Mal kiracının elinden alınıp müşteriye teslim edilir, daha sonra kira süresi sonuna kadar maldan yararlanması için kendisine yeniden teslim edilir. Malın kendisine teslim edilinceye kadar geçen süreye de göz yumulur; çünkü bu kısa bir süredir. Bu süre için kiracıya muhayyerlik hakkı tanınmaz. Bu şuna benzer: Bir evin tuvaleti tıkansa kiracının akdi bozma hakkı olmaz; çünkü tuvaletin açılması için geçen süre az bir süredir.

 

Not:

a. Nevevi, "sahihtir" şeklindeki ifadeyi genel kullanması konusunda alimlerin çoğunluğuna uymuştur. Bu, kira akdi süreyle sınırlandırıldığında geçerlidir. Şayet herhangi bir süre belirtilmeksizin yapılacak işle sınırlandırılırsa, örneğin belirli bir yere gitmek üzere bir hayvan kiralanırsa Ebu'l-ferec ez-Zazan'dan nakledildiğine göre geçecek kısa sürenin miktan bilinmediğinden satım kesin olarak caiz olmaz. Bunu Bulkini nakletmiştir. Satım ile aynı özellikte olan akitler de satım akdine kıyas edilir.

 

b. Görüş ayrılığının kapsamından şu husus istisna edilir: Daha önce geçtiği üzere develerini kiraya veren kişi kaçsa bu durumda develerin masraflarına yeterli olacak miktarı temin için develerin bir kısmı satılır.

 

c. Nevevi ve Rafiı şöyle demiştir: Bu mesele, malın kiracıya satılması konusuna göre çözülemez; çünkü o zorunlu olan bir durumdur. Zımni satım da bunun dışındadır. Zımni satım, kişinin kiraya verilmiş olan kölenin sahibine "köleni benim adıma şu kadara azat et" deyip efendinin de onu azat etmesidir. Bu durumda satım akdi kesin olarak sahih olur; çünkü azat etme güçlüdür. Bunu, Rafiı ve Nevevi "zıhar keffareti" konusunda Kaffal'den nakledip onaylamıştır.

 

141. Yukarıda belirtilen durumlarda kira akdi kesinlikle fesholmaz. Nitekim, evli bulunan bir cariye kocasından başkasına satıldığı zaman da nikah akdi fesholmaz.

 

Kiralanan mal, kira süresi sonuna kadar kiracının elinde kalır. Müşteri kira akdinden habersiz olarak satın almışsa akdi bozma konusunda muhayyerdir.

Rafii'nin "ağaç kökleri ve meyvelerin satımı" konusunda belirttiğine göre kira akdinden haberi olmakla birlikte süreden haberi olmaksızın satın aldığında da hüküm böyledir.

 

Müşteri "kira akdini biliyordum, ancak mal benim mülkümde iken elde edilecek yararın ücretinin bana ait olacağını zannediyordum" dese, Gazali'nin fetvalarında belirtildiği ne göre, böyle bir durumu karıştırabilecek kimselerden ise onun için muhayyerlik hakkı söz konusu olur. Ebu Bekir eş-Şaşı'ye göre ise muhayyerlik söz konusu olmaz. Zerkeşı "bu durum gizli kalabilecek konulardan olduğundan ilk görüş daha uygundur" demiştir.

 

Müşteri durumu bilir ve yukarıda belirtilen husus da söz konusu olmazsa kendisi için ne muhayyerlik ne de ücret söz konusu olur. Durumu bilmediği halde öğrendikten sonra onay verirse -Beğavi'nin belirttiğine göre- kalan süre için ücret alamaz.

 

Kiracı malda bir kusur görerek kira akdini feshetse veya kira akdinin kendiliğinden fesholmasını gerektiren bir durum meydana gelse malın menfaati kira akdinin kalan süresi boyunca müşteriye değil satıcıya aittir. Konuya ilişkin iki farklı görüş arasından İbnü'lMukrl'nin tercih ettiği görüş budur. Çünkü müşteri malın o süre boyunca menfaatine malik olmamıştır. Ayrıca fesih, akdi kökünden kaldırmaz, fesih anından itibaren kaldırır.

 

Kira Akdine İlişkin Son Hükümler

 

a. Bir kimse bir şahsın zimmetini "bizzat kendisinin dokuması şartıyla" elbise dokumakla yükümlü tutsa, karşı tarafın bunu yüklenmesi -garar içermesi sebebiyle- sahih olmaz. Zira dokuma işleminden önce kişinin ölmesi mümkündür.

 

b. Bir kimse hizmet etmesi için bir şahsı ücretle tutsa ve bunu yaparken herhangi bir süre sınırlaması ve yapılacak hizmetin türüne ilişkin bir açıklama yapmasa bu akit sahih olur.

Kira akdinde kullanılan genel ifade gerek kiracı gerekse kiraya veren açısından, erkeklik-dişilik, mekan-zaman ve başka açılardan örfte yerleşik olan anlama göre anlaşılır.

 

c. Bir kimse ekmek yapmak üzere bir şahsı ücretle tutacağında yapılacak ekmeğin yuvarlak mı düz mü olacağını, kalın mı ince mi olacağını, fırında mı yoksa tandırda mı yapılacağını belirtmelidir. Ekmek yapacak şahsın kullanacağı odunun hükmü yazı yazmak üzere tutulan şahsın mürekkebinin hükmü gibi olup bu konuda örfe bakılır.

 

d. Elbiseleri yıkaması için ücretle tutulan işçi, elbiseleri kendisine getirecek olan kimsenin ücretini öder; çünkü elbiselerin kendisine götürülmesi yıkama işlemini tamamlayan hususlardandır. Ancak taşıyıcının ücretinin elbise sahibi tarafından verilmesi şart koşul muş sa bu durumda elbise sahibinin ödemesi gerekir.

 

e. Bir kimse bir bölgeye kadar gitmek için ödünç olarak bir hayvan alsa ve o bölgeye gitmek için hayvana binse, hayvanı -binerek bile olsa- yola çıktığı yere geri getirmesi gerekir. Çünkü hayvanı geri vermesi gerekir. Bu konuda izin örf sebebiyle binerek geri getirmeyi kapsamaktadır. Kiralanan hayvanın durumu ise bundan farklıdır; çünkü kiracının hayvanı geri getirmesi gerekmez.

 

f. Bir kimse beyaz bir sayfaya bir borç senedi yazması için bir şahsı tutsa o kişi yanlış bir şekilde veya ücret veren şahsın belirlediğinden farklı bir dille yazsa yahut da yazıcı yazılacak olan şeyi üzerine ekleme yapılamayacak şekilde tertibini değiştirerek yazsa ücret ödenmesi gerekmez. Bu durumda sayfanın değerinde meydana gelen eksilmeyi de tazmin etmesi gerekir.

 

g. Bir kimse bir şahsı elbise dikmesi için ücretle tutsa, terzi olan şahıs elbisenin yarısını diktikten sonra kumaş telef olsa, dikim işi kiralayan şahsın mülkünde veya onun yanında iken yapılmışsa terzi, anlaşılan ücretin yarısını alır. Çünkü bu durumda yapılan iş, kumaş sahibine teslim edilmiş sayılır. Aksi takdirde terzi ücret almaya hak kazanamaz.

 

h. İşçinin taşıdığı bir küp yolun yarısında kırılsa, işçi herhangi bir ücret almaya hak kazanamaz. Bununla bir önceki mesele arasında şu fark vardır: Hırsızlığın etkisi kumaş üzerinde görülür, bu etkinin görülmesiyle yapılan iş karşı tarafa teslim edilmiş olur.

Taşımanın ise küp üzerinde bir etkisi yoktur. Bu açıklamadan anlaşıldığına göre, ücretten hisse alabilmek için yapılan işin teslim edilmiş sayılması ve işin etkisinin bir nesne üzerinde görülmesi gerekir.

 

ı. Tıpkı evin yıkılması durumunda olduğu gibi arazinin su altında kalması durumunda da kira akdi kendiliğinden fesholur. Kira akdi süresi içinde suyun çekilme ihtimali olursa geçen süre açısından kira akdi fesholur, kalan süre için ise kiracı için muhayyerlik hakkı sabit olur. Arazinin bir kısmı su altında kalmışsa o kısım üzerindeki kira akdi fesholur .

 

Kalan kısım için sürenin geri kalan kısmında kiracının muhayyerlik hakkı olur. Muhayyerlik hakkı derhal kullanılmalı mıdır geciktirilebilir mi? Zamanımızdaki müftüler bu konuda ihtilaf etmiştir. Hocam Remli'nin fetvasında yer aldığı üzere ilk görüş daha uygundur; çünkü bu kusur muhayyerliğidir.

 

i. Bir şahsın, kiracının uğrayacağı zaran tazmin etmeyi üstlenmesi caizdir. Bu durumda malda bir hak sahibi çıkınca kiracı ödediği kira bedeli için o şahsa müracaat eder.

 

j. Bir işi kendisinin yapması şartıyla ücretle tutulmuş bir kimse hapis cezasına çarptırılsa, bu işin hapiste yapılması mümkün olmasa, hakim -kiracının hakkını önceleyerek- işin yapılacağı süre boyunca o şahsı hapisten çıkarır. İşçinin kaçması durumu söz konusu ise işin yapılacağı süre boyunca kaçmayacağına dair bir teminat alır.

 

Bir işi yapmayı zimmetinde üstlenen kimse hapis cezasına çarptırıldığında işçi, işi başkasına yaptırmalıdır. Şayet bundan kaçınırsa işçi iki hak sebebiyle hapsedilir.

 

k. Halk bir şahsı bir ölüyü yıkamaya zorlasa bu şahsa emsal ücret ödenmesi gerekir. Devlet başkanı buna zorlar da ölen şahsın geride mal varlığı varsa ücretin malvarlığından ödenmesi gerekir. Aksi takdirde ücret -şayet hazinede mal varsa- devlet tarafından ödenir, aksi takdirde yıkayan kişi ücret alamaz.

 

l. Baba, küçük mümeyyiz oğlunun nafaka yükümlülüğünden kurtulmak için onu ücretle birisinin yanında çalıştırabilir. Baba çocuğunun malını kendi satın alabileceği gibi onu kendi yanında ücretle de çalıştırabilir.

 

m. Baba, kendi malını oğluna kiraladıktan sonra ikisinden biri ölse ve biri diğerine mirasçı olsa kira akdi fesholmaz; çünkü kira akdi mülkiyetle birlikte bulunabilir. Akdin fesholmamasının etkisi borcun kiralanmış mala ilişmemesinde ortaya çıkar.

 

n. Malını kiraya veren kişi ölüp de geride iki oğul bıraksa, bunlardan biri malı kiralamış olup diğeri kiralamamış olsa malın çıplak mülkiyeti mirasçılık sebebiyle ikisine ait olur, kira akdi de devam eder.

 

o. Bir kimse bir gemi kiralasa, gemiye denizden balık girse İbn Cemaa'nın Furu' adlı eserinde naklettiğine göre bu durumda iki görüş söz konusu olup bunların daha uygun olanına göre balık kiracıya ait olur. Çünkü o geminin menfaat mülkiyetini elde etmiş olup geminin zilyedliği de ona aittir. Bu yüzden balık üzerinde herkesten fazla hak sahibidir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

''ÖLÜ ARAZİ'' KAVRAMI