MUĞNİ’L-MUHTAC

NİKAH

 

KADINLAR VE ERKEKLER ARASI BAKMA VE DOKUNMAYA İLİŞKİN HÜKÜMLER

 

Yetişkin bir erkeğin yabancı, büyük [yani cinsel olarak istek duyabilecek yaşta olan] hür bir kadının avretine bakması haramdır. Fitne korkusu bulunması halinde yüz ve ellerine bakılması da böyledir. Doğru görüşe göre fitne korkusu olmasa da böyledir.

 

Kişi mahreminin göbek ile diz kapağı arasına bakamaz, bunun dışındaki yerlere bakması helaldir. [Zayıf] bir görüşe göre yalnızca iş yaparken görünen kısımlara bakabilir.

 

Daha doğru görüşe göre;

 

Kişi şehvetsiz olarak bir cariyenin göbek ile diz kapağı arasındaki yerlere bakabilir.

 

Küçük kız çocuğunun cinselorganı dışındaki yerlerine bakabilir.

 

Kölenin, efendisi olan kadına ve cinselorganı yaratılıştan bunmayan bir erkeğin bir kadına bakması tıpkı mahremin bakması idir.

 

Buluğa yaklaşmış olan erkek yetişkin erkek gibi kabul edilir.

 

Bir erkeğin başka bir erkeğin göbek ile diz kapağı arası dışındaki yerlerine bakması helaldir.

 

Tüysüz olan erkek çocuğuna şehvetle bakmak haramdır.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Daha doğru olan ve İmam Şafii tarafından belirtilen görüşe göre şehvetsiz bakmak da böyledir. Muhakkik alimler tarafından daha doğru kabul edilen görüşe göre cariye de [bakılmanın haramlığı konusunda] hür kadın gibidir. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

 

Bir kadının kadına karşı avreti, erkeğin erkeğe karşı avreti gibidir.

 

Daha doğru görüşe göre zimmı bir kadının Müslüman bir kadına bakması haramdır. Şayet fitneden korkulmuyorsa bir kadın, yabancı bir erkeğin göbeği ile diz kapaklan arası dışında kalan bölümlere bakabilir.

 

Ben [Nevevi] derim ki: Erkeğin kadına bakması haram olduğu gibi kadının erkeğe bakması da haramdır. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

 

Kadının mahremine bakmasının hükmü, mahremin kadına bakmasının hükmü gibidir.

 

Bakmanın haram olduğu durumda dokunmak da haramdır.

 

Damarı yarmak, hacamat yaptırmak ve tedavi amacıyla [karşı cinse] bakmak ve dokunmak mübahtır.

 

Ben [Nevevi] derim ki: [Ticarı bir] muamelede bulunmak, şahitlik, öğretim vb. bir sebeple [karşı cinse] ihtiyaç miktarınca bakmak mübahtır. Doğrusunu Allah daha iyi bilir.

 

Koca, karısının bütün bedenine bakabilir.

 

23. Yetişkin, aklı başında, kendi isteğiyle hareket eden [yani baskı ve tehdit altında olmayan] cinselorganı mevcut olan bir erkeğin hür, cinsel yönden arzu duyulabilecek yaştaki yabancı bir kadının avretine bakması haramdır. Bu konuda bir görüş aynlığı yoktur.

 

Erkek yaşlı olup cinsel ilişkide bulunamayacak durumda olsa veya kadınsı tavırlara sahip olsa da hüküm böyledir.

 

Bunun delili şu ayettir: Mümin erkeklere, gözlerini [harama] dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır. [Nur, 31]

 

"Avret" derken kastedilen şeyin ne olduğu namaz konusunda geçmişti ki bu da [kadın açısından] yüz ve ellerin dışındaki bölümlerdir.

 

"Cinselorganı mevcut olan" ifadesi, yaratılıştan cinselorganı olmayan kişiyi dışarıda bırakmaktadır ki onun hükmü daha sonra gelecektir. Bu ifadeye şu durumlar aykırılık teşkil etmektedir: Cinsel organı kesik olan, cinselorganı bulunmakla birlikte yumurtalıkları kopmuş olan, çift cinsiyetli olan kişilerin hükmü cinselorganı nor:nal olan kimsenin hükmü gibidir.

 

"Yetişkin" ifadesi çocuğu dışarıda bırakmaktadır. Buluğa yaklaşmış olan çocuğun hükmü ileride gelecektir.

 

"Hür kadın" ifadesi cariyeyi dışarıda bırakmaktadır ki onun hükmü ileride gelecektir.

 

"Yabancı" ifadesi, mahremi dışarıda bırakmaktadır. Onun hükmü ileride gelecektir.

 

Deli ve tehdit altında olan kişinin dışarıda bırakılması için -benim yaptığım gibi- "akıllı ve kendi isteğiyle hareket eden" kelimelerinin ifadeye eklenmesi uygun olurdu.

 

24. Cinsel ilişkide bulunma veya bunun öncesindeki işlere davetiye çıkaracak şekilde bir fitne korkusu bulunduğunda, kadının yüzüne ve ellerine bakmak da haramdır. Cüveynı'nin belirttiğine göre bu konuda icma vardır. El derken gerek iç gerekse dış kısmından parmak uçlarından kol bileğine kadar olan kısım kastedilmektedir.

 

25. Kişi, bir kadının ellerine ve yüzüne şehvetle yani yalnızca lezzet almak amacıyla bakarsa, fitneden emin olsa bile bu bakış haram olur.

 

26. [Bir fitne söz konusu olmadığında yabancı bir kadının yüz ve ellerine bakmanın hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Doğru görüşe göre kişi kendi iç dünyasından anlaşıldığı kadarıyla fitneden emin olup şehvet duymaksızın baksa bile bu bakış haram olur. Cüveynı bu görüşü şu şekilde gerekçelendirmiştir:

 

Müslümanlar, kadınların ev dışına yüzleri açık olarak çıkmalarının yasak olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. Ayrıca bakmak fitne ihtimalini gündeme getirdiği gibi şehveti de harekete geçirir."

 

Yüce Allah [yukarıdaki ayette de geçtiği üzere] "mümin erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini söyle" buyurmuştur.

 

Şeriatın güzelliğine layık olan şey, yabancı bir kadınla baş başa kalma meselesinde olduğu gibi fitne kapısını kapatmak ve ayrıntılara girmemektir.

 

İkinci görüş

 

Diğer görüşe göre bu haram değildir. Cüveynı bu görüşü cumhura, Rafii ile Nevevi ise ekseriyete nispet etmişlerdir. [İsnevi] elMühimmat adlı eserinde "çoğunluğun benimsemiş olması sebebiyle doğru olan görüş budur" demiştir. Bulklnı şöyle demiştir: "Tercih, [çoğunluğa göre değil] delilin gücüne göredir. Fetva el-Minhac'da belirtilen görüşe göredir.

 

Kadınların velilerinin onları yüzleri açık bir şekilde dışarıya bırakmamaları konusunda Cüveynı ittifak nakletmiş olsa da bu, Kadı İyaz'ın alimlerden naklettiği şu görüşle çelişmektedir: "Kadının yolda giderken yüzünü kapatması farz / gerekli olmayıp bu yalnızca sünnettir. Bununla birlikte ayet sebebiyle erkeklerin onlara bakmamaları gerekir."

Nevevi, Müslim şerhinde bu ifadeyi Kadı İyaz' dan nakletmiş \'e onaylamıştır.

 

Sonraki alimlerden biri şöyle demiştir: "Burada bir çelişki yok:ur, Kadınların yüzleri açık çıkmalarının yasaklanması, yüzü örtmenin bizzat farz olmasından olmayıp aksine bunda kamu maslahatı bulunduğu içindir. Bunu yapmamak insanın şahsiyetini zedeler."

 

 

Rafii ve Nevevi'nin ifadelerinin zahirinden yüzü kapatmanın bizzat farz olduğu anlaşılmaktadır, dolayısıyla yukarıdaki uzlaştırma yerinde değildir. Kadı Hüseyin'in görüşü de zayıftır.

 

27. Kadının yüzünü açmasının caiz olduğunun söylendiği durumda bunu yapması mekruh görülür. Bir görüşe göre ise bu [mekruh olmamakla birlikte] evla olan davranışın terkidir.

Kadının yüzünü açmasının haram olduğu söyle ndiğinde -ki tercihe şayan olan budur- gözü ve göz çukuru dışında hiçbir yeri görünmeyen peçeli kadına bakmak haram olur mu olmaz mı? Ezrai "bu konuda açık bir ifade görmedim, bana göre bu konuda -özellikle de kadın güzel ise- bir fark yoktur. Nice göz [ve bakış] bir hançer gibidir!" Bana göre de böyledir.

 

Not:

a. Nevevi'nin ifadesinden ilk anda anlaşıldığına göre "kadının yüzü ve elleri avret olmayıp yalnızca bakmanın haramlığı konusunda avret gibi değerlendirilmiştir." Maverdı, namaz bölümünde bunu şu şekilde açıkça ifade etmiştir: "Kadının kocası dışındaki erkeklere karşı avreti büyük ve küçük olmak üzere iki kısımdır: Büyük olanı yüz ve elleri dışındaki yerlerdir. Küçük olanı ise göbek ile diz kapağı arasıdır.

Büyük avret yerini namazda örtmek farzdır. Aynı şekilde yabancı erkeklere ve çift cinsiyetlilere karşı örtmek de farzdır. Küçük avret yerini ise yakınları bile olsa kadınlara karşı örtmesi farzdır. Aynı şekilde mahrem erkeklere ve çocuklara karşı da örtmesi farzdır."

 

Subki şöyle demiştir: "Alimlerimizin görüşlerine en yakın olanı, yüz ve ellerin namaz konusunda değil bakma konusunda avret kabul edilmesidir."

 

b. Nevevi'nin "büyük" ifadesi, kendisine cinsel arzu beslenemeyecek kadar yaşlı olan kadını da kapsamaktadır. Eş-Şerhu'ssağır' de bu görüş tercih edilmiştir. Esas alınması gereken görüş de budur. Çünkü "her düşeni alan biri vardır". 

 

RAyanı, "bir nikah ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetlerini (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir vebal yoktur" [NAr, 60] ayeti sebebiyle, yaşlı kadının yüzüne ve ellerine bakmanın caiz olduğunu söylemiş, Ezrai de bu görüşü tercih etmiştir. İbn Şehbe şöyle demiştir: "Bu görüş lehine şu delil ileri sürülebilir: Enes, Hz. Peygamber (s.a.v.) ile birlikte ümmü Eymen'in yanına girmiş, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in vefatından sonra da Hz. Ebu Bekir onun yanına girmiştir. "Süfyan, Rabia'nın yanına girerdi." (Müslim, Fedailü's-sahabe, 6267)

 

Bu, hükme delil olmaz; çünkü yanına girmek bakmayı gerektirmez. Kadının sesi avret değildir. Fitneden emin olunması halinde kadının sözü işitilebilir. Kadının kapısı çalındığında onun yumuşak olmayan sert bir sesle hatta elinin dış tarafını ağzına koymak suretiyle sesini sertleştirerek cevap vermesi menduptur.

 

28. Bir erkek, nesep, süt emzirme veya sıhriyet dolayısıyla kendisinin mahremi olan bir kadının göbeği ile diz kapağı arasına bakamaz; çünkü bunun haram olduğu konusunda icma vardır. Şehvet olmaksızın bunun dışındaki yerlere bakması helaldir. Çünkü mahremiyet evlenme haramlığını ifade eden bir durum olduğundan bu iki kişinin arasındaki durum, iki erkek veya iki kadının arasındaki durum gibidir. Zira, mahremin bakması açısından göbek ve diz kapağı avret değildir.

 

el-Minhac'da yer alan bu ifade, İbnü'l-Mukrı'nin başkalarına tabi olarak söylediği şu ifadeden daha düzgündür: "Bir kimsenin, mahremi olan bir kadının göbeğinin üst kısmına ve diz kapağının alt kısmına bakması helaldir."

 

[Zayıf] bir görüşe göre kişi mahreminin vücudundan yalnızca iş yaparken görünen kısımlarına bakabilir; çünkü bunun dışındaki yerlere bakması konusunda bir zorunluluk söz konusu değildir. "İş yaparken görünen" ile kastedilen şey yüz, baş, boyun, ellerin kollara kadar olan bölümü, ayakların dizlere kadar olan bölümüdür.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden şu anlaşılmaktadır: "İş yaparken görünen yerlere bakmak kesin olarak caiz, göbek ile diz kapağı arasına bakmak ise kesin olarak haramdır. Görüş aynlığı bu ikisi arasındaki hususlardadır." Mahreme bakma konusunda kafir ile başkası arasında fark yoktur. Şayet kafir olan kişi, bakmanın helalliğine inanan Mecusi gibi bir kimse ise erkeğin kadına, kadının da erkeğe bakması yasak olur. Buna Zerkeşi dikkat çekmiştir.

 

29. [Cariyenin avret yerlerinin sınırı nedir? Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre -ümmü veled statüsünde bile olsacariyenin göbeği ile diz kapağı arasında kalan bölüm dışındaki yerlerine -tehdit altında iken bile olsa- şehvetsiz olarak bakmak helaldir. Göbek ile diz kapağı arasındaki yerlere bakmak ise helal değildir; çünkü bu bölümler onun namazda iken avret olan yerleridir. Bu açıdan o erkeğe benzemektedir.

 

İkinci görüş

 

İş yaparken görünen kısımları dışındaki yerlere bakmak haramdır; çünkü bakmaya ihtiyaç yoktur.

 

Üçüncü görüş

 

Hür bir kadına bakmak haram olduğu gibi cariyenin de her yerine bakmak haramdır. İleride bu görüşün tercihe şayan olduğu belirtilecektir.

 

30. Nevevi'nin "şehvetsiz olarak" ifadesi, kişi fitneden korksa bile bakmanın helal olduğunu ifade etmekte ise de bu kastedilmemiştir. Aksine Ezral'nin belirttiği üzere bu durumda bakmak kesin olarak haram olur. İster mahrem, isterse kişinin kendi karısı ve cariyesi dışında bir kadın olsun onlara şehvetle bakmak ise kesin olarak haramdır.

 

Şarih Celaleddin el-Maham şöyle demiştir: "Cariyeye ilişkin kimi meselelerde şehvetsiz olarak şeklindeki kaydın konulması' hükmün yalnızca ona özgü olduğundan dolayı değil, biraz incelemekle an laşılacak bir hikmetten dolayıdır." Kendisinden şu görüş de nakledilmiştir: "[Bir erkeğin baktığı kadına karşı] şehvet duyma ihtimalinin bulunduğu durumda [bu bakışın helal olabilmesi için] şehvetin olma:nası kaydı konulmuş, böyle bir ihtimalin bulunmadığı durumda ise bu kayıt konulmamıştır."

 

Bir görüşe göre ise cariyeye bakma meselesinde "şehvetsiz olarak" kaydının konulması onun hür kadına göre eksik bir konumda bulunması sebebiyledir ki bu durumda ona bakma konusunda gevşeklik gösterilebilir. İşte böyle bir durum "şehvetsiz olarak" kaydı konulmak suretiyle giderilme k istenmiştir.

 

31. [Kendisine şehvet duyulamayacak kadar küçük kızın avret yerine bakmanın hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde farklı görüşler vardır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre kendisine şehvet duyulamayacak kadar küçük olan kıza bakmak helaldir; çünkü bunda şehvet duyma ihtimali yoktur.

 

İkinci görüş

 

Bu, haramdır; çünkü bu kız da [netice itibarıyla] kadın cinsindendir. İbnü's-Salah şöyle demiştir: "Kendisine şehvet duyulmayacak kadar küçük olan kızın yüzüne bakmanın hükmü konusunda görüş ayrılığı bulunduğuna dair nakilde bulunmak, icmayı delmek gibidir."

 

Küçük kızın cinselorganına bakmak ise helal değildir. Rafiı de tıpkı el-Udde yazarı gibi "bu konuda ittifak vardır" demiştir. ErRavda'da ise "Kadı Hüseyin bunun kesin olarak caiz olduğunu söylemiştir. Şu halde bu konuda ittifak yok, ihtilaf vardır" diyerek bunu reddetmiştir. Nevevi'nin bu sözü İbnü'l-Mukrl'nin anladığı gibi "bakmanın haramlığı hükmünü" reddetmek anlamına gelmez. İbnü'lMukrl ise bunun caiz olduğunu söylemiştir.

 

Erkek çocuğun cinselorganı da itimad edilen görüşe göre kız çocuğunun cinselorganı gibidir. Mütevelli ise temyiz amacıyla ona bakmanın caiz olduğunu söylemiş, Subki de bu konuda onun görüşünü benimsemiştir. İbnü'l-Kattan, emzirme ve terbiye döneminde çocuğun annesi açısından küçüğün cinselorganına bakmasında zorunluluk bulunduğu için bunu istisna etmiştir. Bu, açık bir hükümdür. Anne dışındaki sütannenin de anne gibi kabul edilmesi gerekir.

 

32. [Erkek köle, bayan olan efendisine bakabilir mi? Bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre;

 

a. Kısmen hür konumda olmayan, başkası ile ortak olarak sahip olunmayan, efendisi ile özgürlük sözleşmesi yapmamış olan erkekğe Beğavi ile başkalarının belirttiğine göre- iffet sahibi olan kölenin, bayan olan -ve Vahidi ile başkalarının belirttiğine göre- iffet sahibi olan efendisine bakması,

 

b. Cinselorganı ve yumurtalıkları bulunmayan bir erkeğin, gerek hür olsun gerek olmasın yabancı bir kadına bakması,

 

[Kişinin] mahremi olan kadına bakması gibi olup tıpkı mahreme bakrrıa durumunda olduğu gibi şehvetsiz olarak bakmak helaldir.

 

İlkinin delili "yahut da ellerinin altında bulunan kölelerin" [Nur, 31] ayeti ile şu hadistir: Bir gün Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Fatıma'ya hibe etmiş olduğu bir köle ile birlikte onun yanına geldi. Hz. Fatıma'nın üzerinde bulunan elbise kısa olup onunla başını örttüğünde ayakları, ayaklarını örtlüğünde ise başı açık kalıyordu. Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Fatıma'nın örtünmeye çalıştığını gördüğünde ona şöyle dedi. "Örtünmemende bir sakınca yok. Ben senin babanım, bu da senin kölendir. "(Ebu Davud, Libas, 4106)

 

İkincisinin delili ise "erkeklerden, nikaha duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler" [en-Nur, 31] ayetidir.

 

İkinci görüş

 

Başkalarının bakması haram olduğu gibi bunların bakması da haramdır. Ayette geçen "irbe" kelimesinin anlamı diriye ve kadınlara şehvet duyma özelliğini kaybetmiş erkeklerdir.

 

Bu ifade, ibnü'l-imad'ın görüşünün aksine zina dışında bir yolla bile olsa fasık olan kimsenin bakmasını dışarıda bırakmaktadır.

 

33. Kısmen hür kısmen köle olan kimseye gelince; Maverdı şöyle demiştir: "Bu kölenin, kadın efendisine karşı yabancı bir erkek konumunda bulunduğu konusunda alimlerimiz arasında görüş ayrılığı yoktur."

 

34. Mükatep kölenin, bayan efendisine karşı yabancı bir erkek hükmünde olduğu, er-Ravda'da Kadı Hüseyin'den nakledilip onaylanmıştır. Mükatep kölenin, [özgürlüğüne kavuşmak için ödemesi gereken] taksitleri ödeme gücü bulunsun ya da bulunmasın hüküm aynıdır. Kadı Hüseyin ise ödeme gücü bulunmaması halinde muhalif görüş belirtmiştir.

 

[Zayıf] bir görüşe göre mükatep köle normal köle gibidir. Bu, imam ŞafiI'nin ifadesi olarak nakledilmiştir. Zerkeşi, "fetvanın buna göre olması gerekir" demiştir.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: "Erkek efendinin, kadın olan mükatep kölesine bakmasının caiz olması ilk görüş açısından bir sorun teşkil etmektedir."

 

Buna şöyle cevap verilebilir: Malik olmak mülke konu olmaktan daha güçlüdür.

 

35. Zerkeşi'nin belirttiğine göre "cinselorganı bulunmayan erkeğin kadına bakmasının caizliği" hükmünün, Müslüman olan erkeğin Müslüman olan kadına bakması şeklinde kayıtlanması gerekir. Şayet cinselorganı bulunmayan erkek kafir ise daha doğru görüşe göre onun Müslüman kadına bakması yasaklanır; çünkü bu erkek, en azından kafir kadın hükmündedir.

 

36. [Ergenlik çağına yaklaşan erkeğin kadına bakmasının hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde farklı görüşler vardır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre ergenliğe yaklaşmış erkeğin kadına bakma açısından hükmü yetişkin erkeğin hükmü gibidir. Dolayısıyla velisinin onun kadına bakmasını engellemesi gerekir. Kadının da ona karşı örtünmesi gerekir. O bu konuda yetişkin akıl hastası konumunGadır. Zira kadınların avret yerlerine muttali olmaktadır. Yüce Allah -kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklar" [Nur, 31] buyurmuştur.

 

İkinci görüş

 

Mahremler gibi henüz buluğa yaklaşmamış çocuk da kadınlara bakabilir.

 

37. Buluğa yaklaşmış erkek çocuğun, yabancı kadınların yanına izinsiz girmesine gelince; giysilerini çıkartma ihtimallerinin bulunduğu üç vakit dışında onların yanına izinsiz girebilir.

Üç vakitte ise girerken izin alması şarttır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

 

Ey müminler! Ellerinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah ayetleri size böyle açıklar. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. [en-Nur, 58]

 

38. Buluğa yaklaşmamış durumda olan çocuklara gelince Cüveynı şöyle demiştir: Bu çocuk, gördüğünü başkalarına aktarma seviyesine ulaşmamışsa o hiç yok hükmündedir.

Şehvetsiz olarak bunu yapacak duruma gelmişse mahrem hükmündedir. Şehvet duymak suretiyle bunu aktarabilecek duruma gelmişse yetişkin hükmündedir.

 

Not:  Maverdı, kölenin, üç vakit dışında bayan efendisinin yanına girerken izin istemesinin gerekli olmadığı konusunda ittifak bulunduğunu aktarmıştır. Bunun sebebi, girip çıkma ve sürekli bir arada bulunmaya çokça ihtiyaç duyulmasıdır.

 

39. Fitneden emin olunması ve şehvetin de söz konusu olmaması halinde bir erkeğin başka bir erkeğin göbeği ile diz kapağı arasında kalan bölüm dışındaki yerlerine bakması helaldir. Göbek ile diz kapağı arasına gelince; kişinin kendi oğlunun veya efendisinin bu yerine bakması haramdır; çünkü burası avrettir. Bunun hamamda olup olmaması arasında bir fark yoktur. Kadı Hüseyin, Hz. Ali'den "hamamda yıkamrken, uyluklar avret sayılmaz" şeklinde bir görüş aktarmıştır.

 

40. Henüz tüyü bitmemiş çocuğun yüzüne şehvetle bakmak haramdır. Bu konuda icma vardır.

 

Bu hüküm, daha önce de geçtiği üzere yalnızca tüysüz çocuğa özgü değildir. Yüzünde tüy bulunan erkeğe de mahrem kadınlara da şehvetle bakmak ittifakla haramdır. Burada Nevevi bu hükmü, sonraki meselelere giriş için zikretmiştir.

 

İhya'da belirtildiği üzere şehvetin ölçüsü şudur: Tüysüz bir çocuğa baktığında, yüzünde tüy bulunan bir kimseye baktığından farklı duygular hisseden ve güzellikten etkilenen kimsenin bakması haramdır.

 

Subki şöyle demiştir: Burada şehvet ile kastedilen, bakışın kişinin ihtiyacını gidermek amacıyla yapılmış olmasıdır. Yani kişi, güzel yüze bakmaktan hoşlanıyar ve bundan lezzet alıyorsa bu ihtiyacını gidermek için baktığında şehvetle bakmış olur ve bu bakış haram olur. Burada şehvet derken bunun ötesinde cinsel ilişki veya sevişme gibi şeyleri arzulamak kastedilmemektedir. Şehvetle bakmanın haram sayılması için işin bu raddeye varması gerekmez. İş bu raddeye varınca bu, fıskta ileri gitmek anlamına gelir. İnsanların çoğu işi zina etmeye kadar götürmez, yalnızca bakmak ve sevmekle yetinir ve böyle yaptıklarında kendilerini günahtan kurtulmuş sayarlar. Oysa günahtan kurtulmuş değillerdir.

 

Şehvet olmamakla birlikte fitne korkusu söz konusu olsa, Rafii ve Nevevi'nin alimlerin çoğunluğundan aktardığına göre bakmak haram olur.

 

İbnü's-Salah şöyle demiştir: "Fitne korkusunun anlamı, fitnenin gerçekleşeceğine dair galip zannın olması olmayıp, bunun nadir olmaması yeterlidir."

 

41. Ben [Nevevi] şöyle derim: "İmam Şafii tarafından açık olarak ifade edilen daha sahih görüşe göre fitneden emin olunması halinde de bu bakış haramdır."

 

Çünkü bu bakış, fitne ihtimalini barındırır. Tüysüz çocuk, [kendisine şehvet duyulma ihtimali bulunması açısından] kadın gibidir. Çünkü burada sözü edilen çocuk, yüzü güzel vücudu parlak / tüysüz olan çocuktur. Nitekim Nevevi et-Yibyan, Riyazü's-salihin ve diğer eserlerinde çocuğu bu şekilde kayıtlamıştır. Hatta bu çocuğa bakmak, yabancı kadına bakmaktan daha büyük günahtır. Zira çocuğa [şehvetle] bakmak hiçbir durumda helal değildir.

 

Ebu Abdullah el-Cella şöyle demiştir: Bir gün hocamla birlikte yürüyordum. Güzel yüzlü bir çocuk gördüm. "Hocam, Allah bu yüze azap eder mi!" dedim. Hocam, "yoksa baktm mı!" dedi ve ekledi "bunun olumsuz etkisini göreceksin." Gerçekten de ben bundan yirmi yıl sonra Kur'an'ı unuttum.

 

Selef, tüysüz çocuklara "kötü koku" derlerdi; çünkü [tıpkı kötü koku insanlar tarafından çirkin görüldüğü gibi] tüysüz / güzel yüzlü çocuklarla şehvetle bakmak] da şer'an çirkin görülürdü.

 

Diğer bir görüşe göre ise bu haram değildir; aksi takdirde kadınların örtülmesi emredildiği gibi tüysüz çocukların da örtülmesi emredilirdi.

 

Buna şöyle cevap verilmiştir: "Onların örtülmesinin emredilmemesi; bir yandan örtünmede diğer yandan da bunun için lazım olan sebeplerde zorluk olduğundandır."

 

Diğer insanlar, fitne ihtimali söz konusu olduğunda onlara bakmamalıdır. Subki şöyle demiştir:

 

Doğru olan, [bakmanın haramlığı hükmünün, fitneye düşme ihtimali bulunması halinde şeklinde] kayıtlanmasıdır. Zira Nevevi'nin yaptığı gibi [fitne korkusu olsun ya da olmasın] mutlak olarak onlara bakmamayı farz kılmak zordur. Sahabe döneminden günümüze gelinceye dek insanların yaşantıları, iç içe bulunmaları da bunu göstermektedir. Nitekim kadınların durumunun aksine bu çocuklara bakmamak emredilmemiş, fitne ihtimali bulunması halinde emredilmiştir.

 

el-Mühimmat adlı eserd [İsnevi], Nevevi'nin bu görüşü İmam Şafii'ye nispet etmesine itiraz etmiş ve şöyle demiştir: er-Ravda'da Nevevı'nin de belirttiği üzere Şafiı'den sadır olan görüş yalnızca mutlak bir ifade olup bunu "şehvet hali" şeklinde yorumlamak mümkündür.

 

Şeyh Ebu Hamid şöyle demiştir: İbnü'r-Rif'a'nm da dikkat çektiği üzere ben, İmam Şafii' nin böyle bir ifadesini bilmiyorum. Beyhaki böyle bir ifadeyi Ma'rifetü's-sünen adlı eserinde, diğer sünenlerinde "eya Mebsut adlı eserinde zikretmemiştir.

 

Mehamill de, İmam Şafii'nin böyle bir ifadesini bilmediği konu-unda Şeyh Ebu Hamid'e tabi olmuştur.

 

Bulkini şöyle demiştir: Nevevi'nin sahih kabul ettiği görüşü hiç kimse ifade etmemiştir. Bu görüş mezhep içinde ikinci bir görüş olarak da kabul edilmemiştir; çünkü alimlerimizin kitabında mevcut olan görüş, şayet fitne korkusu yoksa bakmanın kesin olarak haram olmadığıdır. Şayet fitne korkusu varsa, bu durumda bakmanın haram olup olmadığı konusunda iki görüş bulunmaktadır. Nevevi'nin, İmam Şafii'nin ifadesi olarak belirttiği şey ise eleştiriye açıktır. İmam M Şafii şayet böyle bir şey demişse ihtimal ki bir şehvet veya fitneden korkma durumuna özgü olarak söylemiştir. Şehvetin olmadığı veya fitne ihtimalinin bulunmadığı durumda ise bakma nın haram olmadığı konusunda bir görüş ayrılığı yoktur. Bu, Müslümanların üzerinde icma ettiği bir konudur.(44) İcmaya aykırı bir görüşün İmam Şafii'ye nispet edilmesi caiz değildir.

 

Şarih Celaleddin el-Mahalli şöyle demiştir: Ne Nevevi ne de başkası bu görüşü mezhep içinde bir görüş olarak açık bir biçimde nakletmemiştir.

 

Bütün bunlardan anlaşıldığına göre Nevevi'nin ifade ettiği görüş, mezhebe ait olmayıp kendi şahsına aittir.

 

Görüş ayrılığı, bakılan çocuk kişinin mahremi veya kölesi olmadığı duruma özgüdür. Şayet böyle olursa, fitneden emin olunması ve şehvet bulunmaması halinde bakmak haram değildir. Bu konuda görüş aynlığı yoktur.

 

Tüysüz çocuğa bakmanın haram oldUğunun söylendiği durumda onunla baş başa kalmak da haramdır. Nevevi, el-Mecmu'un "cemaatle kılınan namaz" bölümünde şöyle demiştir:

"Mezhepte esas alınan görüşe kıyasla ulaşılan sonuç budur; çünkü bu daha kötü ve mefsedete daha yakındır."

 

42. [Nevevi, cariyeye bakmanın hükmü konusunda şunları söylemiştir: ]

 

Mezhepteki muhakkiklere göre daha doğru olan görüş, cariyenin de mutlak olarak bakmanın haramlığı konusunda hür kadın gibi değerlendirilmesidir.

 

Bu görüşte olanlar Ebu Hamid, Kadı Ebu't-Tayyib, Mehamill, Cürcani ve İmranı' dir.

 

Nevevi, er-Ravda'da şöyle demiştir: "Alimlerin çoğunluğunun mutlak ifadesi de bunu gerektirir. Bu, delil bakımından da tercihe şayandır."

 

Çünkü hem hür kadın hem de cariye, dişilik ve fitne korkusu bakımından ortaktır. Türk vb. cariyelere bakılması durumunda fitneye düşme korkusu, pek çok hür kadına bakma durumundan daha öte boyutlardadır.

 

Bulkini, Tashih adlı eserinde şöyle demiştir: "Nevevi'nin, muhakkikler nazarında daha sahih olduğunu söylemesi, mezhep içinde bilinen bir durum değildir. Aksine bu ifade, cariyenin avreti konusunda Şafiı'nin ifadesinin mutlak olmasına aykırı olduğu gibi, onun mezhebindeki çOğunluk alimin görüşüne de aykırıdır." İnsanların uygulaması da

Bulkınl'nin dediği gibidir. Bununla birlikte önceki görüş ihtiyata daha uygundur.

 

Hz. Ömer'den rivayet edildiğine göre o, yüzünü örten bir cariyeyi görünce ona çıkışarak "Seni gidi zilli! Sen hür kadınlara mı benzemeye çalışıyorsun" demiştir. Bu, şehvet duyulmayacak durumda bulunan ortalıkta gezip duran cariyeler hakkında söylenmiş olarak kabul edilir. Yahut da Hz. Ömer, böyle yapmak suretiyle hür kadınlara sıkıntı verilmesini önlemek istemiştir. Çünkü zina yapmak isteyen kimseler cariyelere yöneliyordu. Nitekim [örtünme ile ilgili cilbab ayetinde] Allah şöyle buyurmuştur: "Bu, (hür olarak) tanınıp da kendilerine sıkıntı verilmemesine daha uygundur." [Ahzab, 59] O dönemde hür kadınlar, örtünmeleri ile tanınıyordu. Cariyelerin de örtünmesi halinde [hayasız erkeklerin] hür kadınlara eziyet etmeleri ihtimali söz konusu idi. Bu sebeple cariyelerin yüzlerini açmaları, [bununla birlikte] kötü kimselere karşı da kendilerini korumaları emredildi.

 

43. Yetişkin bir kadının kendisi gibi yetişkin bir kadına bakma konusunda durumu, bir erkeğin bir erkeğe bakması konusundaki durumu gibidir. Buna göre, fitneden emin olunduğunda göbek ve diz kapağı arasındaki yerler dışındaki bölümlere bakılabilir. Şehvet ve fitne korkusunun bulunduğu durumda bakmak haramdır.

 

44. [İslam ülkesi vatandaşı olan gayrimüslim kadın, Müslüman kadının nerelerine bakabilir? Bu konuda mezhep içinde farklı görüşler vardır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru görüşe göre kafir olan zimmı veya [müste'men, harbı gibi] başka bir kadının, Müslüman bir kadına [yani onun yüz ve elleri dışındaki yerlerine] bakması haramdır. Bu sebeple Müslüman kadın böyle bir kimseye karşı [tıpkı yabancı erkeklere karşı olduğu gibi] örtünür. Bunun delili, [Müslüman kadının açık olarak görünebileceği kimseleri sayan a,yette yer alan] "kendi kadınları" ifadesidir. Gayrimüslim kadının Müslüman kadına bakması caiz olsaydı, "kendi kadınları" şeklinde özellikle belirtmenin bir anlamı olmazdı.

 

Sahih bir rivayette yer aldığına göre Hz. Ömer, ehli kitaptan olan kadınların Müslüman kadınlarla birlikte hamama girmesini yasaklamıştır. (Beyhaki, Nikah, 7, 95)

 

[Yasağın sebeplerinden biri de şudur:] Kafir kadın, Müslüman kadının vücut hatlarını kafir bir erkeğe anlatabilir.

 

İkinci görüş

 

Erkeklerin birbirine karşı durumunda olduğu gibi burada da cinsiyet birliği dikkate alınarak bunun haram olmadığı söylenir. Zira erkekler hususunda kafir bir erkeğin Müslüman bir erkeğe karşı avreti ile, Müslüman bir erkeğin yine Müslüman bir erkeğe karşı avreti arasında alimler bir ayrım yapmamıştır.

 

Er-Ravda'da ve eş-Şerhu'l-kebir'de "daha uygun" şeklinde be!irtildiğine göre ilk görüş esas alınsa bile, Müslüman kadının iş yaparken görünen kısımlarına gayrimüslim bir kadının bakması caizdir. İtimad edilmesi gereken görüş de budur. Bazıları ise yalnızca yüz ve ellere bakılabileceğini söylemişlerdir. Bulkini, gayrimüslim kadının Müslüman kadın açısından tıpkı yabancı bir erkek gibi olduğu görüşünü tercih etmiş, Kadı Hüseyin ve başkaları da bunu açık olarak ifade etmiştir.

 

Not:  Yukarıdaki hüküm, Müslüman kadının mahremi veya diriyesi durumunda olmayan kafir kadın hakkındadır. Mahrem ve cariyenin Müslüman kadına bakması ise caizdir. Nevevi cariye konusunda fetva vermiş, Zerkeşi de mahrem konusunda kendi görüşü olarak ortaya koymuştur ki bana göre de böyledir.

 

NevevI'nin meseleyi ele alış tarzı haramlığın zımm! kadın üzerinde olduğunu göstermektedir. Şayet kafirlerin şeriatın fer'! hükümleriyle muhatap olduğu görüşünü kabul edersek -ki daha doğru olan görüş budur- bu durum anlaşılabilecek bir şeydir. Kafir kadının Müslüman kadına bakması haram olunca, Müslüman kadının da kafir kadının bakmasına müsaade etmesi haram olur.

 

Müslüman kadının kafir kadına bakmasına gelince; alimlerin ifadelerinden bunun caiz olduğu anlaşılmaktadır ki Zerkeşi bu konuda tevakkuf etmiş olmakla birlikte itim ad edilmesi gereken görüş de budur. Çünkü kafir kadın hakkında geçerli olan illet Müslüman kadın hakkında söz konusu değildir. İzz b. Abdüsselam'ın "iffetli kadına karşı fasık kadının durumu, Müslüman kadına karşı kafirin durumu gibidir" görüşünü Bulkini reddetmiştir.

Zerkeşi mutlak olarak kabul etmiş olmakla birlikte bunun reddi görüşü daha güçlüdür.

 

45. [Bir kadın, bir erkeğin bedeninden nerelere bakabilir? Bu konuda hangi görüşün daha doğru olduğu konusunda Rafii ile Nevevi arasında ihtilaf söz konusudur. Şöyle ki;]

 

Birinci görüş

 

[Rafii tarafından] daha doğru [olduğu kabul edilen] görüşe göre; fitne korkusunun bulunmadığı ve şehvetle bakmanın da söz konusu olmadığı bir durumda yetişkin ve yabancı bir kadın, yabancı bir erkeğin bedeninde göbeği ile diz kapağı arasındaki yerlere bakabilir. Çünkü Buhar! ve Müslim'de rivayet edildiğine göre Hz. Aişe, me scitte oyun oynayan Habeş'li grubu seyretmiştir. (Buhari, Salat, 455; Müslim, Salatü'l-iydeyn, 2061)

 

Ayrıca erkeğin, göbek ile diz kapağı arasının dışındaki bölümler namazda avret değildir.

 

İkinci görüş

 

[Nevevi tarafından] daha doğru [olduğu kabul edilen] goruşe göre, yabancı bir erkeğin kadına bakması haram olduğu gibi kadının erkeğin bu bölümlerine bakması da haramdır.

Nevevi bu konuda mezhebe mensup alimlerden bir grubun görüşünü esas almış, bu görüş gerek mezhepte gerekse diğer mezheplerde tek görüş olarak da zikredilmiştir.

 

Bunun delili şu ayettir: Mümin kadınlara söyle gözlerini harama dikmesinler. [Nur, 32]

 

Ümmü Seleme'den (r.a.) rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Meymune ile birlikte Resulullah (s.a.v.)'ın yanında idim. O sırada [ama olan] Abdullah b.

Ümmi Mektum geldi. Hz. Peygamber (s.a.v.) ikimize "ikiniz perdenin arkasına geçin" buyurdu. Ben "Ey Allah'ın elçisi, onun gözleri görmüyor ki" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sizin gözleriniz de mi ama? Siz görmüyor musunuz?"(Tirmizi, Edeb, 2778)

 

Not:  Nevevi'nin sözünden şu anlaşılmaktadır: "Daha doğru görüşe göre, fitneden emin olunsa bile kadının, erkeğin yüzüne ve ellerine bakması haramdır." Celal el-Bulkini şöyle demiştir: "Alimlerimizden hiçbiri böyle bir görüş ileri sürmemiştir. Mezhep içindeki bütün görüşler, fitneden emin olunması durumunda bir kadının, erkeğin yüzüne ve ellerine bakmasının caiz olduğu konusunda ittifak etmiştir."

 

Hz. Aişe'ye ilişkin yukarıdaki hadis de bunu göstermektedir. Bununla birlikte Nevevi, Müslim şerhinde buna şöyle cevap vermiştir: "Bu hadiste, Hz. Aişe'nin onların yüzlerine ve bedenlerine baktığı yer almamaktadır. O, yalnızca Habeşli grubun savaş oyunlarını seyretmiştir. Kasıtsız olarak onların bedenlerine bakma gerçekleşmiş olsa bile bu durum, kasten bakmış olmayı gerektirmez. Böyle bir durumda bakışlar derhal başka yöne çevrilir."

 

Başkaları ise Bulkini'nin itirazına şu şekilde cevap vermişlerdir: "Hz. Aişe'nin bu fiili, hicab ile ilgili ayetin indirilmesinden önce gerçekleşmiş olabilir. Ya da o sırada Hz. Aişe buluğ çağına ulaşmamıştı."

 

Üçüncü görüş

 

Konu ile ilgili üçüncü bir görüşe göre bir kadın, bir erkeğin yalnızca çalışırken görünen kısımlarına bakabilir, bunun ötesindeki yerlere bakmasına ihtiyaç bulunmamaktadır.

Bazıları yollarda kadınların erkeklere bakması konusunda yaygın durumu dikkate alarak bu

Üçüncü görüşü desteklemişlerdir.

 

Nevevi'nin sahih kabul ettiği görüşe göre şu durum istisna edilir: Bir kadın, bir erkekle evlenmeye karar verdiğinde o erkeğe bakması kesin olarak caiz olur, hatta mendup olur. Nevevi'nin "tıpkı erkeğin kadına bakması durumunda olduğu gibi" ifadesi de bunu gerektirmektedir.

 

46. Kadının mahremi olan erkeğe bakmasının hükmü, bunun aksinin yani erkeğin mahremi olan kadına bakmasının hükmü gibidir. Buna göre şehvetin bulunmadığı bir durumda kadın, mahremi olan erkeğin göbeği ile diz kapağı arasındaki bölümümün dışındaki yerlere bakabilir. Diğer bir görüşe göre ise çalışırken görünen kısımlara bakabilir.

 

Not:  er-Ravda'daki ifade şöyledir: "Mezhepteki görüşe göre yalnızca göbek ile diz kapağı arası haramdır. Muhakkik alimler de bunu tek görüş olarak belirtmişlerdir. Bir görüşe göre ise bunun hükmü, erkeğin kadına bakmasının hükmü gibidir."

 

Nevevi'nin burada [yani, er-Ravda'da bir görüşe göre diyerek] zayıf bulduğu görüş el-Minhac' da güçlü saydığı görüştür.

 

Cinsiyeti belirsiz olan şahsa gelince; Nevevi'nin el-Mecmu'un "hadesler" bölümünde tek görüş olarak belirttiğine göre, o, bakmanın haram olduğu bir yaş diliminde bulunduğunda onun açısından en ağır olan hüküm esas alınır. Buna göre, kadınlara karşı erkek gibi muamele edilirken, erkeklere karşı kadın gibi muamele edilir. Onun yabancı bir erkek veya kadınla baş başa kalması caiz değildir. Şayet o, bir kadının kölesi ise onun efendisiyle durumu, efendinin erkek kölesiyle durumu gibidir.

 

Zayıf bir görüşe göre ise onun açısından çocukluk dönemindeki hüküm istishab yoluyla devam ettirilir. el-Mecmu'da "ölümünden sonra onu erkekler de kadınlar da yıkayabilir" şeklindeki görüşün sahih kabul edilmesi de bunu desteklemektedir.

 

İlk görüşü savunanlar buna "ölen kimseye karşı şehvet ölüm öncesindekine göre daha az olur" diyerek cevap vermişlerdir.

 

47. Nevevi daha sonra [dokunma konusunda] haramlığın ölçüsünü şu şekilde ortaya koymuştur: "Bakmanın haram olduğu durumda dokunmak da haram olur." Çünkü dokunmak, cinsel açıdan le zzet duyma ve şehveti harekete geçirme konusunda bakmanın ötesindedir. Nitekim kişi karşı cinse dokunsa ve boşalsa orucu bozulmuş olur. Karşı cinse bakıp boşalmış olsa orucu bozulmuş olmaz.

 

48. Yukarıdaki kurala göre tüysüz bir erkek çocuğuna bakmak haram olduğu gibi ona dokunmak da haramdır. Hatta dokunmak daha ileri derecede haramdır.

 

49. Bir erkeğin, arada bir engelolmaksızın bir başka erke- f59\ ğin uyluklarına ellerini sürmesi de haramdır. Bir fitneden korkulmuyorsa ve bir şehvet ihtimali söz konusu değilse pantolon üzerinden dokunmak da bir sakınca yoktur.

 

50. Yukarıda belirtilen ana kurala hem düz hem de ters yönden bazı eleştiriler yöneltilmiştir.

 

Düz yönden yöneltilen eleştirilerden bazıları şunlardır:

 

> Yabancı bir kadının vücudundan kopan parçaya bakmak haram olmakla birlikte dokunmak haram değildir.

 

> Dariml'nin belirttiğine göre kişinin karısı ve cariyesinin makat deliğine bakması haramdır. Bununla birlikte buralara dokunmak haram değildir. Bu görüş zayıftır.

 

> Bir doktor, hastadaki rahatsızlığın ne olduğunu bakmaya gerek olmaksızın dokunarak anlayabiliyorsa bakması mübah olmadığı halde dokunması mübah olur.

 

Ters yönden yöneltilen eleştirilerden bazıları ise şunlardır: er-Ravda'da belirtildiğine göre kişinin annesinin karnına, sırtına dokunması, ayak bileğini ve ayaklarını elle mesi haramdır. Ancak bu görüş, Nevevi'nin Müslim şerhinde aktardığı "mahremlere dokunmanın caiz olduğu konusunda Müslümanların İcmaı vardır" şeklindeki görüşe aykırıdır. İki görüş şöyle uzlaştırılmıştır: "Haramlığın söz konusu olduğu durum şehvetle dokunmaya özgü, haramlığın olmadığı durum ise bir ihtiyaç veya şefkatten ötürü dokunulduğu durumdur." Bu, yerinde bir uzlaştırma olmakla birlikte kişinin şehvet, ihtiyaç veya şefkat gibi duygular bulunmaksızın dokunmasının hükmünün ne olacağı meselesi kalmıştır. Subki bu konuda şunları söyler: "Bu ikisi arasında farklı mertebeler bulunmakta olup ilkine yakın olanın haram olması, ikinciye yakın olanın caiz olması görüşü ağır basmaktadır. "

 

Bana göre burada dokunmada herhangi bir kasıt olmadığında haramlığın olmamasıdır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.), kızı Fatıma'yı (r.a.) öpmüş(Ebu Davud, Edeb, 5217. ),

Hz. Ebu Bekir de (r.a.) kızı Hz. Aişe'yi (r.a.) öpmüştür.(Ebu Davud, Edeb, 5222)

 

Burada "bu öpme, şefkatten kaynaklanıyordu" denilecek olursa buna şöyle cevap verilir: "Sabit olan şey, bu durumda şehvetin olmadığıdır. Bunun ötesindeki durumlar bizim zikrettiğimize uygun düşebilir."

 

Not:  Eş-Şerhu'l-kebir, er-Ravda ve el-Muharrer'deki "bakmanın haram olduğu durumda dokunmak da haramdır" ifadesi hakkında Subki şöyle demiştir:

 

Bu ifade, el-Minhac'daki "bakmak haram olduğu zaman, dokunmak da haram olur" ifadesinden daha iyidir. Çünkü [Arapça'da] (...) kelimesi mekan ismidir. Burada bakmanın haram olduğu yerde dokunmanın da haram olduğu ifade edilmiştir. [Arapça'da] (ı..?) kelimesi ise zaman ismidir. Burada kastedilen bu değildir.

 

İbnü'n-Nakib şöyle demiştir: "Burada zamanın da amaçlandığı söylenebilir; çünkü yabancı bir kadına bakmak haramdır. Kişi onunla nikah akdi yaptığı zaman bakması helal olur.

Boşadığı zaman bakması yine haram olur. Aynı durum küçük kız çocuğu için de geçerlidir.

Aynı şekilde tedavi ve muamele gibi zamanlar da haramlık hükmünden istisna edilir."

 

51. Şu ana kadar bakma ve dokunmanın haramlığına ilişkin olarak zikredilen hükümler, bakma ve dokunmaya ihtiyaç bulunmayan durumlara özgüdür. Bakma ve dokunmaya ihtiyacın bulunduğu durumlarda ise [örneğin] damarı yarmak, hacamat yapmak ve tedavi etmek amacıyla bakmak ve dokunmak mübahtır. Bu amaçla cinsel organa bile bakılır; çünkü belirtilen durumlarda acil bir ihtiyaç söz konusudur. Böyle bir durumda bakmak ve dokunmanın haram görülmesi büyük bir sıkıntı dOğurur.

 

52. Buna göre erkek [doktor] kadın hastayı tedavi edebileceği gibi, bunun aksi de söz konusudur. Bununla birlikte bu tedavi esnasında kadının yanında mahreminin, kocasının veya -bir yabancı erkeğin iki kadınla bir arada bulunmasını caiz görüyorsak güvenilir bir kadının bulunması gerekir.

 

Bu tedavinin caiz olabilmesi için;

 

> Kadını tedavi edecek bir kadının veya erkeği tedavi edecek bir erkeğin bulunmaması şarttır. Nevevi er-Ravda'da bunu sahih görmüştür .

 

> Müslüman erkek bir doktorun bulunması halinde zimmı bir erkeğin bunu yapmaması şarttır. Ezral'nin belirttiği üzere buna kıyasla daha doğru görüşe göre Müslüman bir kadının zimmı bir bayan doktora tedavi olmasının caiz olması için, Müslüman bir bayan doktorun bulunmaması şarttır. Bu, el-Kifaye adlı eserde açık olarak belirtilmiştir.

 

53. Bir kadını tedavi edebilecek kafir bir kadın doktor ile Müslüman bir erkek doktordan başka kimse bulunmazsa, Ezrai'ye göre kafir kadın doktora öncelik verilir; çünkü onun kadına bakması ve dokunması [erkeğin bakma ve dokunmasına göre] daha hafif bir durumdur. Hatta Rafii ve Nevevi tarafından daha uygun görülen görüşe göre kafir kadın, Müslüman erkeğin aksine, Müslüman bir kadının iş yaparken görünen kısımlarına bakabilir.

 

Not:  Bulkini bu konuları bir sıralamaya tabi tutarak şunları söylemiştir:

"Müslüman bir kadın açısından [onu tedavi etmek üzere öncelikli olarak] Müslüman bir kadının bulunması dikkate alınır. Şayet yok ise buluğ çağına yaklaşmamış olan Müslüman bir erkek çocuğunun bulunmasına bakılır. Bu da yoksa, buluğ çağına yaklaşmamış gayrimüslim erkek çocuğu aranır. O da yoksa gayrimüslim kadın aranır. O da yoksa,

Müslüman erkek mahrem aranır. O da yoksa kafir erkek mahrem aranır. O da yoksa yabancı bir Müslüman erkek aranır. O da yoksa yabancı bir kafir erkek aranır."

 

Gayrimüslim kadının, Müslüman ve kafir mahremden sonraya bırakılması daha uygundur.

 

el-Kafi adlı eserde doktorun güvenilir olması kaydı konulmuştur. Bu kayıt dikkate alındığında ZerkeşI'nin de belirttiği üzere güvenilir bir doktor bulunduğu sürece başkasına gidilmez.

 

Maverdi, Kaffal'ın de fetvalarında belirttiği üzere tedavi esnasında fitneden emin olunmasını ve kadının bedeninden ancak tedavi için ihtiyaç duyulan miktarı açmasını şart koşmuştur.

 

Sünnet yapan kimsenin sünnet ettiği kişinin cinselorganına bakması, ebenin doğum esnasında kadının cinselorganına bakması da tıpkı damarı yaran ve hacamat yapan kimsenin bakması gibi caizdir.

 

Yüze ve ellere bakmanın caiz olması için genel anlamıyla ihtiyacın bulunması dikkate alınır. Bu ikisi dışında ön ve arka cinsel organlar dışındaki yerlere bakmanın caiz olması için ihtiyacın güçlü olması dikkate alınır. Öyle ki bu ihtiyaç teyemümü mübah kılacak ihtiyaç derecesinde olmalıdır. Rafiı ve Nevevi'nin Cüveynı' den naklettiğine göre aşırı zayıflık / bitliknik buna örnektir. ZerkeşI'nin belirttiğine göre bundan şu sonuç çıkar: "Bir kimsenin iç organlarından birinde tehlikeli bir durumun meydana gelmesinden korkulsa, doktorun ona bakması caiz olmaz." Bu, tartışmaya açık bir hükümdür.

 

Rafii ve Nevevi'nin Gazzalı'den nakledip onayladıkları görüşe göre ön ve arka cinsel organa bakmanın caiz olması için, cinsel organı açmanın kişilikle bağdaşmayacak bir hareket olarak değerlendirilemeyeceği derecede çok şiddetli ihtiyacın bulunması gerekir.

 

54. [Nevevi şöyle demiştir:] "Ben derim ki" Yabancı bir erkek için gerek tüysüz bir erkek çocuğuna gerekse [kadın vb.] başkalarına, alım-satım gibi "bir muamele veya şahitlik için" yani hem şahit olmak hem de şahitliği mahkemede eda etmek için "bakmak mübahtır."

 

Buna göre zinaya veya doğuma şahitlik etmek için cinsel organa bakmak, süt emzirmeye şahitlik etmek için kadının göğsüne bakmak caizdir. Burada şahitlik etme amacıyla bakılması halinde caizlik söz konusudur. Kişi "şahitlik dışında bir amaçla kasıtlı olarak baktım" dese fasık olarak kabul edilir ve bundan böyle şahitliği kabul edilmez. Kişi "benim herhangi bir kastım olmaksızın bir anda gördüm" dese bu sözü kabul edilir.

 

55. Kişi bir kadın aleyhinde bir duruma şahit olsa, daha sonra bu şahitliğini eda ederken şayet yüzü peçeli iken kadını tanıyamıyorsa kadının yüzünü açması gerekir. Yüzü peçeli iken tanıyorsa kadının yüzünü açmasına gerek yoktur. Bunu Maverdı söylemiştir.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: "Bundan anlaşıldığına göre böyle bir durumda [yani ihtiyaç olmadığı halde] kadının yüzüne bakmak haram olur." Bana göre de böyledir.

 

56. Kafir çocuğun kasığında kıl bitip bitmediğini anlamak için kasık tüylerine bakmak caizdir.

 

57. Bir kadın, kocasının cinselorganının [normalinden oldukça] iri olduğunu iddia ederek bu sebeple kocası ile ilişkide bulunmaktan kaçınırsa kadınların, o adamın cinsel organına bakması caiz olur.

 

Not:  Yukarıdaki hükümlerin tümü, fitneden korkulmadığı duruma özgüdür. Şayet böyle bir ihtimal varsa, o şahıstan başka bunu yapacak birisi kalmadığı sürece kişi bakamaz. Eğer bunu yapacak başkası yoksa karşı cinsin organına bakmakla birlikte kendisini zapteder. Bu konuda ayrıntılı bilgi şahitliklere ilişkin hükümler ele alınırken gelecektir.

 

58. Nevevi'nin "eğitim-öğretim amacıyla da bakabilir" şeklindeki ifade er-Ravda ve Eş-Şerhu'[-kebir'de hatta mezhebin pek çok kitabında yer almayan bir fazlalıktır.

 

Subki "bu konuda mezhebin kitaplarını karıştırdım" dedikten sonra on iki müellifin adını vermiş, ardından devamla "ama Nevevi'nin belirttiği hükmü bulamadım. Bana göre bu, Fatiha suresi gibi öğrenilip öğretilmesi zorunlu olan şeylerle ve ihtiyaç duyulan sanatların öğretilmesi gibi farz-ı ayn olan şeylerle ilgilidir. Bunun caiz olabilmesi için öğretimin perde gerisinden olması şarttır. Bunun dışındaki konularda eğitim-öğretime gelince, alimlerimizin ifadeleri bunun yasak olduğunu göstermektedir. Nevevi de bu alimlerden biridir. Nitekim o, mehirle ilgili konuda şöyle demiştir: "Kişi karısına mehir olarak Kur'an öğretmeyi üstlense, bunu yapmadan önce karısını boşasa, daha doğru görüşe göre Kur'an öğretınesi yasak hale gelir."

 

Şarih Celaleddin el-Mahalli şöyle demiştir: "Burada eğitim öğretim konusu yalnızca tüysüz çocuklarla ilgilidir."

 

Mahall bu ifadesi ile mehir meselesine işaret etmiştir. Oysa itimad edilen görüşe göre öğretim amacıyla hem tüysüz çocuklara hem de başkalarına bakmak caizdir. Bu öğretim farz olsun mendup olsun fark etmez. Boşanmış olan kadına öğretim yapmanın yasak olmasının sebebi ise şudur: Eşlerden her birinin istek ve arzuları diğerine bağlanmıştır. Bu durumda her biri diğeri ile didişecektir. İşte bu duruma engelolunmak istenmiştir.

 

59. Yukarıdakilere benzeyen durumlarda da bakmak caiz olur. Örneğin -Cürcanl'nin de belirttiği üzere- bir adam bir cariyeyi satın almak istediğinde veya bir kadın bir köleyi satın almak istediğinde yahut hakim bir kadına yemin ettireceğinde yahut da onun aleyhine hüküm vereceğinde yüzüne bakabilir.

 

Ezrai şöyle demiştir: "Buna kıyasla kadın lehine hüküm verileceğinde de kadının yüzüne bakılabilir."

 

Bana göre de böyledir.

 

60. Yukarıdaki durumların tümünde kişi ancak ihtiyaç miktarınca bakabilir; çünkü "bir zaruret sebebiyle caiz olan şey, o zaruret miktarınca takdir olunur. "

 

Bu kural gereğince; kişi [ticari] muamelede bulunurken -Maverdi ve başkalarının tek görüş olarak belirttiklerine göre- yalnızca yüze bakabilir. Bir cariye satın alan erkek veya bir köle satın alan kadın, göbek ile diz kapağı arası dışındaki yerlere bakabilir. Maverdi şöyle demiştir: "Kesin emin olmaya ihtiyaç olmadıkça bir kereden fazla bakılmaz, ihtiyaç varsa bakmak caiz olur." Bundan anlaşıldığına göre, erkek kadının yüzünün bir kısmına baktığında durumu anlayabiliyorsa yüzün bütününe bakma hakkı olmaz. Nitekim el-Bahr'da "yüzün tamamına bakabilir" denilmiş olmakla birlikte Maverdi ve başkaları bu durumda yüzün bir kısmına bakılabileceğini söylemişlerdir.

 

Not:  Vücuda bitişik olarak bakılması haram olan yere, vücuttan ayrıldığında bakılması da haramdır. Örneğin erkekten bile olmuş olsa kasık kıllarına, hür bir kadının -ellerinden bile olsa- kestiği tırnaklara bakılmaz. Kadı Hüseyin'in sözlerinden anlaşıldığına göre hiç kimse bunlara bakmasın diye bunların gömülmesi gerekir. Ezra! bunun gerekli kılınmasını uzak bir ihtimalolarak görmüş ve şöyle demiştir: "Hamamlarda kadının saçlarını taraması esnasında kopan kılların ve erkeklerin kasıklarını tıraş etmesi sonrasında kopan kılların atılması konusunda tiill icma bulunmaktadır. "

 

Rafii ve Nevevi'nin ifadelerinde bunun farz olduğunu gösteren bir husus yoktur. Ezral'nin ifadesi bu konudaki en güçlü görüştür.

 

Cariyenin başından bir kıl koptuğunda veya tırnağı koptuğunda buna bakılmasının hükmü, kopmadan önceki hükmü gibidir. Bu konudaki görüş aynlığı daha önce geçmişti.

 

61. Erkek karısı hayatta iken onun bütün bedenine bakabileceği gibi kadın da kocasının bütün bedenine bakabilir. Buna cinsel organın içi ve dışı bile dahildir. Çünkü bu bakış, kişinin lezzet duyduğu bir bakıştır. Bununla birlikte eşlerden her birinin diğerinin cinsel organına ve kendi cinsel organına bir ihtiyaç yokken bakması mekruhtur. Cinsel organın içine bakılması ise daha şiddetli mekruhtur.

 

[*] - Hz. Aişe şöyle demiştir: Ne ben Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tenasül uzvunu gördüm, ne de o benimkini gördü.(Müsned VI, 63)

 

[*] - Şu rivayete gelince; Cinsel organa bakmak kişide körlük meydana getirir.(İbn Hacer, Telhlsü'l-habir, 3, 149)

 

Bunu İbn Hibban ve başkaları "zayıf hadisler" kapsamında zikretmiştir. Hatta İbnü'l-Cevzı "hadis diye uydurulan sözler" kapsamında kabul etmiştir. İbnü's-Salah ise bu konuda ona karşı çıkmış, hadisin senedini sağlam kabul etmiş "bunu uydurma hadis olarak kabul edenler yanılmışlardır" demiştir.

 

Her ne kadar hadis sağlam olmasa bile Rafii'nin belirttiği üzere bu fiil mekruh olarak yorumlanır. Farıki, bu görüş ayrılığını "cinsel ilişki dışındaki zamanlarda" diyerek yorumlamıştır. Zerkeşi ve Demiri de bunu benimsemiş olmakla birlikte bu kabul edilemez; çünkü yukarıda zikredilen hadis açıkça cinsel ilişki durumunu ifade etmektedir. Hadiste geçen "körlük meydana getirir" ifadesinin ne anlama geldiği konusunda farklı görüşler belirtilmiştir. Bunlardan birine göre bakan kişide körlük meydana gelir. Diğerine göre doğacak çocukta körlük meydana gelir. Bir başkasına göre ise kalpte körlük meydana gelir.

 

62. Alimlerin ["erkek karısının bütün bedenine bakabilir" şeklindeki] ifadesi makat deliğini de kapsamaktadır.

 

Cüveyni'nin "erkeğin, cinselorganını sokmaksızın kadının makat deliğinden istifade etmesi caizdir" ifadesi bunu açıkça belirtmektedir. Daha önce işaret edildiği üzere itimad edilen görüş de budur.

 

Darimı ise buna muhalefet ederek makat deliğine bakmanın haram olduğunu söyemiştir.

 

Kişinin karısı başkasıyla şüphe yoluyla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu sebeple iddet beklemekteyse onun açısından hüküm istisna edilir. Doğru görüşe göre bu durumda kişinin karısının göbek ve diz kapağı arasındaki yerlere bakması haram olur, bunun dışındaki yerlere bakması helal olur.

 

63. Subki şöyle demiştir: "Cinsel organa bakmanın hükmü konusundaki görüş ayrılığı dokunma konusunda geçerli değildir; çünkü burada aynı illet söz konusu değildir." Alimler açıkça ifade etmemiş olsalar bile durum Subkl' nin dediği gibidir. Subki sözlerine şöyle devam etmiştir:

 

Ebu Yusuf, Ebu Hanife'ye erkeğin karısının cinselorganına dokunmasını ve kadının da kocasının cinselorganına dokunmasının hükmünü sordu. Ebu Hanife şöyle cevap verdi:

"Bunda bir sakınca yoktur. Hatta bundan dolayı sevaplarının bololacağını ümit ederim."

 

64. Zerkeşi şöyle demiştir: "Koca, kendi cinselorganına karısının bakmasını istemediğinde karısının bakması caiz değildir. Aksi durumda ise koca bakabilir; çünkü koca karısından istifade halilima sahip olduğu halde karısı bu hakka sahip değildir."

 

Sonraki alimlerden kimileri ZerkeşI'nin bu ifadeleri konusunda kararsız kalmışlarsa da doğru olan budur.

 

65. Eşlerden her birinin diğeri öldükten sonra onun cinsel organına bakmasına gelince bunun hükmü, el--Mecmu'da belirtildiği ne göre mahremin hükmü gibidir. "Cenazeler" bölümünde buna işaret edilmişti.

 

66. Cariyeye bakmanın hükmü de kişinin karısına bakmasının hükmü gibidir. Efendi ve cariye birbirine -hatta mekruh olmakla birlikte cinsel organına bile- bakabilir. Ancak kitabet akdi yapmak, başkasıyla evlendirmek, başkasıyla ortak olmak, putperestlik ve irtidat gibi inkarcılık durumları, başkasından iddet beklemek, nesep, süt emzirme veya sıhriyet yoluyla kişinin mahremi olmak gibi cariyenin efendisine haram olduğu durumlarda kişinin cariyenin göbeği ile diz kapağı arasındaki yerlere bakması haram olur, bunun ötesindeki yerlere bakması haram olmaz.

 

Bulkini şöyle demiştir: "Rafii ve Nevevi'nin, ortak olarak sahip olunan cariye hakkında söyledikleri hüküm kabul edilemez. Gerek ortak cariye gerekse kısmen hür olan cariye efendisine ve kısmen hür olan köle, efendisi olan kadına yabancı konumundadır."

 

Bununla birlikte mezhepte itimad edilen görüş, Rafii ve Neve\Il'nin zikrettiği görüştür.

 

Adet görme, rehin verme gibi arızı bir durum sebebiyle cinsel ilişkinin haram olduğu cariyeye bakmak haram değildir.

 

Not:  Çıplak haldeki iki erkek veya iki kadının aynı elbise [yorgan, battaniye vb.] altında yatmaları -her biri yatağın bir ucunda olsa bile- haramdır. Bunun delili, Müslim'in rivayet ettiği şu hadistir:

 

"Bir erkek başka bir erkekle [çıplak tenleri] birbirine temas edecek şekilde bir elbise altında bulunamaz. Bir kadın da bir kadınla [çıplak tenleri] birbirine temas edecek şekilde bir elbise altında bulunamaz. "(Müslim, Taharet, 766. )

 

On yaşına gelen erkek ve kız kardeşlerin yatarken birbirinden ayrılması gerekir. Rafii buna dair şu hadisi delil getirmiştir:

 

"Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde onlara namaz kılmalarını emredin. On yaşına geldiklerinde [kılmazlarsa] dövün. Yataklarını birbirinden ayırın. "(Ebu Davud, Salat, 495)

 

Bu hadiste, çocuklar ile ana-babalarını ayırmanın gerekli olduğuna dair bir delil yoktur.

 

Hocam Remli'nin belirttiğine göre çocuk ile ana-babanın ayrı yataklarda yatmasının gerekli olduğu durum çıplaklık durumudur ki bunun böyle olması gerektiği açıktır. Çünkü bu durum yabancılarda bile dikkate alındığına göre ana-babalar gibi mahrem yakınlarda nasıl dikkate alınmasın!

 

Subkl'nin belirttiğine göre, salih ve alim bir kimse olan Ebu Abdullah b. el-Hac, elbise ile yatmayı hoş görmediğini, çıplak olarak uyumanın sünnet olduğunu söylerdi. Bununla kastettiği uyurken elbisesi veya başka bir şeyle örtünmekti.

 

Erkek ile erkeğin, kadın ile de kadının musafaha yapması sünnettir. Bunun delili şu hadistir: "Birbiri ile karşılaşıp musafaha yapan iki Müslüman birbirinden ayrılmadan önce mutlaka günahları affedilir. "(Ebu Davud, Edeb, 5212)

 

Yüzü güzelolan tüysüz çocuğa bakmanın haram olduğu yukarıda geçmişti. "Dokunmak bakmaktan daha etkileyicidir" şeklinde belirttiğimiz hüküm sebebiyle onunla musafaha yapmak da haramdır.

 

Abbadi şöyle demiştir: "Cüzzam ve alaca hastalığı gibi bir durumu bulunan kimse ile musafaha yapmak mekruhtur. "

 

Sarılmak veya öpmek -öpen ya da öpülen kişi Salih bir kimse bile olsa- mekruhtur; çünkü bu konuda yasak bulunmaktadır. (Tirmizi, İsti'zan, 2731)

Ancak yolculuktan gelen veya uzun süredir görüşmeyen kimselerin bunu yapması, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından bu yapıldığı için sünnettir.(Tirmizi, İsti'zan, 2732)

 

Tüysüz çocuğu öpme konusunda yukarıdaki hükümler geçerlidir.

 

Başkasının çocuğu bile olsa bebeği öpme, Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından yapıldığı için sünnettir. (Buhari, Edeb, 5997)

 

"Cenazeler" bölümünde belirttiğimiz üzere salih olan kimselerin cenazesinin öpülmesinde bir sakınca yoktur. (Buhari, Cenaiz, 1241)

 

Hayatta olan salih bir kimsenin elini ilim, şeref ve zühd gibi dini sebeplere bağlı olarak öpmek sünnettir. Zenginlik, güç-kudret, makam-mevki vb. dünyevi bir sebeple bunu yapmak mekruhtur.

 

Herhangi bir kimse için [rüku yapar gibi] sırtını eğmek mutlak olarak mekruhtur, secde etmek ise haramdır. Namazı terk eden kimsenin hükmünün ele alındığı bölümde bu husus geçmişti.

 

İlim, salah ve şeref gibi bir sebebe bağlı olarak faziletli olan bir kimseye karşı riya veya yüceitme amacıyla değil de saygı amacıyla ayağa kalkmak sünnettir. Nevevi, er-Ravda'da bu konuda sahih hadislerin bulunduğunu belirtmiştir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

KADINLAR VE ERKEKLER ARASI BAKMA VE DOKUNMAYA İLİŞKİN HÜKÜMLER