MEHİR |
MEHİR KONUSUNDAKİ
ANLAŞMAZLIKLAR
Karı-koca mehrin miktarı
veya niteliğinde anlaşmazlığa düşerlerse karşılıklı olarak yemin ederler.
[Karı-koca ölmüşse] mirasçıları
veya [karı-kocadan biri ölmüşse ölenin] mirasçısı ile diğeri karşılıklı yemin
eder, daha sonra mehir feshedilir. Emsal mehir ödenmesi gerekir.
Kadın, akit esnasında
mehir belirlendiğini iddia ettiği halde koca bunu inkar etse, daha doğru görüşe
göre karşılıklı yemin ederler.
Kadın bir adamla
evlendiğini ve emsal mehir alacağı olduğunu iddia ettiğinde koca nikahı ikrar
etmekle birlikte mehri inkar etse veya [herhangi bir açıklama yapmayıp] sussa,
daha doğru görüşe göre koca, açıklama yapmakla yükümlü tutulur. Herhangi bir
miktar zikrettiğinde kadın daha fazlasını iddia ederse karşılıklı olarak yemin
ederler. Koca inkar etme konusunda ısrarını sürdürürse kadın yemin eder ve onun
lehine hüküm verilir.
Mehrin miktarı konusunda
koca ile küçük kızın veya akıl hastası kadının velisi anlaşmazlığa düşse, daha
doğru görüşe göre karşılıklı yemin ederler.
Kadın "benimle şu
gün, bin dirhem mehir karşılığında, şu gün de bin dirhem mehir karşılığında
evlendi" dese, her iki akit kocanın ikrarı ile veya şahitlerle sabit
olursa, kocanın iki bin dirhem ödemesi gerekir. Koca, "ben akitlerden hiç
birindelbirinde onunla ilişkide bulunmadım" dese, yeminle birlikte sözü
kabul edilir ve mehrin yarısı düşer. Koca, "ikinci akit, sözü yenilemek
üzere söylenmişti, bu yeni bir akit değildi" dese, sözü kabul edilmez.
155. Karı-koca ister
zifaftan önce isterse zifaftan sonra, aralarında evlilik bağı devam ederken
veya sona erdikten sonra;
> Akit esnasında
kararlaştırılan mehrin miktarında anlaşmazlığa düşseler, koca daha düşük bir
mehir miktarı iddia etse örneğin koca akdin bin dirhem mehir karşılığında
yapıldığını iddia ettiği halde kadın iki bin dirhem mehir karşılığında
yapıldığını söylese,
> Veya mehrin cinsi, peşin
veya vadeli oluşu, vadenin süresini kapsayacak şekilde mehrin niteliğinde
anlaşmazlığa düşseler, örneğin kadın "bin dinar" dediği halde koca
"bin dirhem" dese veya kadın "bin sahih dirhem" dediği
halde koca "bin kırık dirhem" dese, kadın "peşin mehir"
dediği halde koca "veresiye mehir" dese, kadın "vade süresi bir
yıl" dediği halde koca "iki yıl" dese,
Böyle bir anlamazlık
durumunda iki tarafın da şahidi bulunmasa veya [karşılıklı şahitleri olup]
şahitlikler birbiriyle tearuz etse, satım akdine kıyasla burada da karşılıklı
yemin ederler. Çünkü her biri hem davacı hem de davalıdır.
Yeminin nasıl yapılacağı
ve kimden başlanacağı hususu, tıpkı satım konusunda geçtiği gibidir. Ancak
karşılıklı yeminleşme sonrasında da cinsel istifade hakkı kocada kalacağından
kocanın tarafı güçlü olduğu için burada yemine kocadan başlanır.
Not: Akitte belirlenen mehrin fas it olması vb.
bir sebeple emsal mehir ödenmesi gerekli olsa, taraflar emsal mehrin miktarında
anlaşmazlığa düşseler bu konuda yeminleşme yapılmaz, yeminle birlikte kocanın
sözü kabul edilir; çünkü ödemeyi yapacak olan odur.
Onun belirttiğinden
fazla olan miktar konusunda aslolan zimmetinin borçtan beri olmasıdır.
156. Yukarıda geçen
anlaşmazlık durumunda karı-kocanın mirasçıları veya birinin mirasçısı ile
diğeri arasında da yeminleşme söz konusu olur; çünkü mirasçı murisin yerini
alır.
Not: Bu ifadeden,
mirasçılar arasındaki yeminleşmenin de karı-koca arasındaki yeminleşme gibi
olacağı anlaşılıyorsa da bu kastedilmemiştir. Karı-koca kesin bir bilgiye göre,
karşı tarafın söylediğini olumsuzlamaya, kendi iddialarını ispata yönelik yemin
ederler. Mirasçı ise [yalnızca] ispat konusunda kesin bir şekilde yemin eder.
Başkasının fiili
hakkında yemin etmeye ilişkin genel kurala göre olumsuzlama yaparken
"vallahi bilmiyorum" demek suretiyle olur. Buna göre kocanın
mirasçısı "vallahi murisimin bu kadını bin dirheme nikahladığını
bilmiyorum, onu beş yüz dirheme nikahladı" diye yemin eder. Kadının
mirasçısı da "vallahi onun benim murisimi beşyüz dirheme nikah!adığını
bilmiyorum, bin dirheme nikahladı" der.
157. Belirtilen şekilde
yeminleşme yapıldıktan sonra, bu yeminleşme sonrasında artık bilinmez hale
geldiğinde akitte kararlaştırılan mehir feshedilir. Alım-satımda olduğu gibi
bizzat yeminleşme ile fesholmaz.
158. Nevevi,
yeminleşmenin neticesine şu sözüyle işaret etmiştir: "Emsal mehir vacip
olur". Bu, kadının iddia ettiğinden daha fazla olsa bile böyledir; çünkü
karı-koca yeminleştikten sonra kadının cinselliğinin kendisine geri verilmesi
gerekir. Bu mümkün olmadığında bunun bedelini vermek gerekir. Bu tıpkı telef
olan malda olduğu gibidir.
159. Karşılıklı
yeminleşmeden sonra satım akdini kimin feshedeceği konusundaki görüş ayrılığı
burada da geçerlidir. Yine bu feshin hem hukuken hem de diyaneten mi geçerli
olacağı yoksa yalnızca hukuken mi geçerli olacağı konusundaki görüş ayrılığı da
satım konusundaki gibidir.
160. Kocanın iddia
ettiği miktar kadının iddia ettiğinden daha fazla ise yeminleşme yapılmaz;
çünkü koca bu durumda kadının iddia ettiğini kabul edip daha fazlasını itiraf
etmektedir. Fazlalık, kocanın elinde kalır.
161. Kadın, emsal
mehrinden daha fazla olan bir miktarı kocasının akit esnasında mehir olarak
belirlediğini iddia ettiği halde koca "akit esnasında mehir
belirlenmedi" diyerek inkar etse, ancak nikah akdini bozacak şekilde
kadının mehir belirlemeyi terk ettiğini iddia etmese [hüküm ne olur? Bu konuda
mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır: ]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
karşılıklı yemin ederler; çünkü bu ihtilaf netice itibarıyla mehrin miktarı
hakkındadır. Zira koca emsal mehrin gerekli olduğunu iddia ettiği halde kadın
daha fazlasını iddia etmektedir.
İkinci görüş
Yeminle birlikte kocanın
sözü kabul edilir; çünkü onun sözü asla uygundur. Bu durumda emsal mehir ödenir.
162. Koca, akit
esnasında emsal mehirden daha düşük bir mehir belirlendiğini iddia ettiği halde
kadın akitte mehir belirlendiğini inkar etse, daha doğru görüşe göre karşılıklı
yemin ederler.
163. İddiaya konu olan
mehir miktarı emsal mehir miktarı veya daha fazla olsa yahut o bölgedeki para
biriminin dışındaki bir paradan olsa, İbnü'r-Rif'a'nın belirttiğine göre yine
karşılıklı yemin ederler.
164. Koca, kadının mehir
belirlemeyi kendisine bıraktığını iddia etse, aslolan bir açıdan mehrin belirlenmemiş
olması, diğer bir açıdan ise kadının bunu bırakmamış olması olduğundan her biri
asla lana dayanmak suretiyle diğerinin iddiasını olumsuzlamak için yemin eder.
165. Karı-kocadan biri,
kadının mehir belirlemeyi kocasına bıraktığını, diğeri ise mehir konusunda
herhangi bir şey söylemediğini iddia etse, yeminle birlikte kadın tarafından
herhangi bir şey söylemediğini iddia eden kişinin iddiası kabul edilir; çünkü
aslolan, kadının mehir belirleme işini kocasına bırakmamasıdır, bu durumda
emsal mehir vermek gerekli olur.
166. Şayet mehrin
belirlenmemesi, tasarrufları geçerli olmayan bir kadından kaynaklandığı için
nikah akdini ifsad edecek durumda ise o zaman karı-koca arasında yeminleşme
olmaz.
167. Kadın evlilik akdi
yaptığını ve akit esnasında sahih bir şekilde mehir belirlenmediği için emsal
mehir alacağını iddia etse, koca nikahı ikrar etmekle birlikte mehri inkar etse
yani akitte mehir olmadığını belirtse veya mehirden bahsetmese, bunu yaparken
kadının mehir belirlemeyi kendisine bıraktığını iddia etmese [hüküm ne olur? Bu
konuda mezhep içinde üç görüş vardır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
kocanın sözü kabul edilmez. Koca, emsal mehri açıklamakla yükümlü tutulur;
çünkü nikah mehri gerektirir.
Koca bir miktar
zikrettiği halde kadın daha fazlasını iddia ederse karşılıklı olarak yemin
ederler. Gerçekte bu, emsal mehrin miktarı konusunda bir yeminleşmedir. Koca,
inkar etmekte ısrar ederse yemin etme kadına teklif edilir, kadın emsal mehri
hak ettiğine dair yemin ederse kadının emsal mehir almasına hükmedilir.
İkinci görüş
Koca, herhangi bir mehir
açıklamakla yükümlü tutulmaz, bu konuda kadının mehri hak etmediğine dair
kendisinin söyleyeceği söz yeminle birlikte kabul edilir. Çünkü aslolan
zimmetinin borçtan beri olmasıdır.
Üçüncü görüş
Yeminle birlikte kadının
sözü kabul edilir; çünkü görünürdeki durum onu desteklemektedir.
Zerkeşi şöyle demiştir:
"Bu mesele, önceki ile mana olarak birbirine yakındır. Aralarındaki
farklılık yalnızca meselenin tasviriyle ilgilidir. "
Başkaları iki mesel e
arasında şu ayrımı yapmıştır: Diğer mesele, emsal mehri gerektiren "akitte
mehir belirlendiğini inkar" ile ilgilidir. Orada kadın emsal mehirden daha
fazlasını veya emsal mehir cinsinin dışında bir şeyi iddia ettiğinden karı-koca
yeminleşmektedir. Bu meseleye gelince burada koca mehri kökünden inkar
etmektedir. Nikahı kabul ettikten sonra onun mehri bu şekilde inkar etmesi
mümkün değildir. Bu sebeple koca, emsal mehri açıklamakla yükümlü tutulmuştur.
O, kadının zikrettiğinden daha düşük bir bedel zikrederse karşılıklı yeminleşme
olur. İnkar etmekte ısrar ederse kadın yemin eder ve onun lehine hüküm verilir.
168. Koca ve küçük kızın
yahut akıl hastası kızın velisi mehrin miktarı konusunda anlaşmazlığa düşseler
[hüküm ne olur? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
karşılıklı yemin ederler; çünkü akdi yapan velidir, mehri teslim alma yetkisi
vardır. Öyleyse onun koca ile olan anlaşmazlığı, baliğa olan kızın kocasıyla
anlaşmazlığı gibidir. Ayrıca nikah ve mehir konusunda velinin ikrarı kabul
edildiğine göre ona yemin ettirilmesi anlaşılmayacak bir şey değildir.
Yeminleşmenin etkisi
şurada görülür: Kocanın yeminden kaçınma ihtimali durumunda veli yemin eder ve
onun iddiası sabit olur. Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin dediği gibi şöyle de
diyebilirsin: "Bu sonuç, karşılıklı yeminleşme söz konusu olmaksızın
kocaya yemin ettirilmesiyle de gerçekleşir."
İkinci görüş
Yeminleşme olmaz; çünkü
veliye yemin ettirdiğimizde onun yeminiyle başkasının hakkını ispat etmiş
oluruz, bu ise yasaktır. "Davalar" bölümündeki şu hüküm de bunu
desteklemektedir: "Veli, velayeti altındaki kızın bir şahısta alacağı
olduğunu iddia etse, davalı bunu inkar edip yeminden kaçınsa, veli bu alacağı
dOğuran tasarrufu bizzat kendisinin yaptığını iddia etse bile veliye yemin
ettirilmez.
İlk görüş sahipleri buna
şu şekilde cevap vermişlerdir: O meselede veli, velayeti altındaki kişinin
mutlak olarak hak sahibi olduğunu iddia etmektedir. Bu ise başkası için yapılan
bir yemin olup yeminde vekalet kabul edilmez. Burada ise akdin bu şekilde
gerçekleştiğine dair yemin etmektedir. Bu, kişinin kendi fiili üzerine yemin
olup mehir zımnen sabit olmaktadır. Başka durumda göz yumulmayan şeye zımnen
göz yumulabilir. Karşılıklı yeminleşme ancak küçük kızın veya akıl hastası
kızın velisi, kızın emsal mehrinden daha fazlasını iddia eder ve koca da emsal
mehri itiraf ederse o zaman söz konusu olur. Koca emsal mehirden daha düşüğünü
mehir olarak belirlediğini iddia etse yeminleşme olmaz; çünkü veli daha düşük
mehre razı olsa bile emsal mehirden daha düşük mehir belirlendiğinde emsal
mehir gerekir. Kocanın en baştan emsal mehri iddia etmesi durumunda olduğu gibi
burada karşılıklı yeminleşme olmamasının sebebi, kocanın mehrin belirlenmesinin
fas it olduğunu iddia etmesidir, onun iddiası dikkate alınmaz.
169. Koca, emsal
mehirden daha fazlasını itiraf ettiği halde veli bundan daha fazlasını iddia
etse ödenmesi gereken şeyemsal mehre dönmesin diye yeminleşme olmaz, kocanın
sözü kabul edilir. Ancak Bulkınl'nin de belirttiği üzere fazlalığın olmadığına
dair kocaya yemin ettirilmesi gerekir. Zira ola ki koca yeminden kaçınırsa o
zaman veli yemin eder ve onun iddiası sabit olur.
170. Veli, emsal mehir
veya daha fazlasının verilmesi gerektiğini iddia ettiği halde koca bundan daha
fazla bir mehir miktarı zikretse yeminleşme olmaz, kocanın belirttiği mehir
alınır.
171. Veli yemin etmekten
kaçınsa, Cüveyni ve başkalarının tercih ettiğine göre küçük kızın buluğa
ermesine kadar beklenir. Zira onun yemin etmesi muhtemeldir. Aklı başında
olarak buluğ çağına ulaşmış kız yeminleşme söz konusu olmadan önce yemin eder;
çünkü o, yemin etmesi hukuken kabul edilecek kimselerdendir. Veli yemin etmez.
172. Bu hüküm, kadının
küçük yaştaki kocanın velisi ile ihtilaf etmesi ve yine her ikisi de küçük olan
karı-kocanın velilerinin ihtilaf etmesinde de geçerlidir.
173. Aklı başında olan
baliğa kızı zorla evlendirme yetkisine sahip olan veli yemin edemez, kızın
yemin etmesi gerekir; çünkü o, yemin etmesi hukuken geçerli kimselerdendir.
Satım gibi malı bir akitte iki velinin durumu bundan farklı olup onlar arasında
karşılıklı yemin uygulanır; çünkü iki müvekkilin aksine akdi yapanlar
vekillerdir. Nikah akdindeki vekil ise belirtilen hüküm bakımından veli
gibidir.
174. Küçük kızın velisi,
kendisinin inşa etmediği bir tasarruf konusunda yemin edemez. Buna göre bir
adamın küçük kızın malını telef ettiğini iddia ettiğinde davalı bunu inkar etse
ve yemin etmekten kaçınsa, davacıya döndürülen yemin kapsamında veliye yemin
ettirilmez; çünkü bu, velinin inşa ettiği bir tasarrufa bağlı değildir. Burada
yapılacak olan şey davalının yemin etmesidir. O yeminden kaçınırsa bu kaçınmaya
dayalı olarak hüküm verilmez, küçük erkek
veya kız çocuğunun buluğa ermesine kadar beklenir. Buluğa erdikten sonra
bu konuda çocuk yemin eder.
175. Zikredilen hükümler
bakımından akıl hastası erkek ve kız da küçük erkek ve kız gibidir.
176. Kadın, mesela Zeyd
isimli bir şahsa yönelik açtığı davada "benimle şu gün -mesela Cumartesi
günü- bin dirhem karşılığında ve şu gün -mesela Perşembe günü- bin dirhem
karşılığında evlendi" dese, her iki akit kocanın ikrarı veya şahitlerin
şahitliğiyle yahut kocanın yeminden kaçınması sonrasında kadının yemin
etmesiyle sabit olsa kocanın iki bin dirhem ödemesi gerekir; çünkü aralarına
hulu girmiş olması sebebiyle her iki akdin de sahih olması mümkündür. Dava
esnasında buna ve zifaf konusuna temas etmeye gerek yoktur.
Araya ayrılığın
girdiğinden bahsetmenin gerekli olmamasının sebebi ikinci akdin ancak birinci akdin
bitmesinden sonra olmasındandır. Cinsel ilişkiden bahsetmemin gerekli
olmamasının sebebi ise her akitte, akit yapılırken belirlenen mehrin gerekli
olmasıdır. Bunu düşüren bir şey sabit oluncaya kadar aslolan bu borcun devam
etmesidir.
177. Koca "ben her
iki akitte / ikisinde de karımla zifaf yapmadım" dese yeminle birlikte
sözü kabul edilir; çünkü aslolan, ilişkide bulunmamış olmasıdır. İki bin
dirhemin yarısı veya bin dirhemlerden birinin yarısı düşer; çünkü kocanın
sözünü kabul etmenin etkisi burada görülür.
Not: Kişinin, ikinci
akitte ilişkide bulunmadığını iddia etmesi, boşamayı iddia etmesiyle olur. Aksi
takdirde yalnızca ilişkide bulunmadığını iddia etmek, ikinci akitteki mehrin
yarısını düşürmez, yalnızca ilk akitteki mehrin yarısını düşürür.
178. Koca, "ikinci
söz, yalnızca ilk akdi yenilemek için söylenmiş olup yeni bir akit
değildi" dese, bu söz görünür duruma aykırı olduğundan kabul edilmez.
Ancak onun söylediği bu şey imkan dahilinde olduğundan, iddia ettiği şeyin
bulunmadığına dair kadına yemin ettirme hakkı vardır.
Not: Kişi karısına bir
mal verse, kadın "sen bunu hediye olarak verdin" dediği halde koca
"mehir olarak verdim" dese, verilen mal mehir cinsinden olmasa bile
yeminle birlikte kocanın sözü kabul edilir; çünkü bir malı kendi mülkiyetinden
hangi yolla çıkardığını en iyi o bilir.
Kişi, alacaklı olmadığı
bir şahsa bir şey verip "ben bunu sana bedel karşılığında verdim"
dese, diğer şahıs bunu inkar etse, yeminle birlikte inkar edenin sözü kabul
edilir.
Şöyle bir soru sorulabilir:
Burada niçin, bir önceki meselede olduğu gibi "kişi, bir malı kendi
mülkiyetinden hangi yolla çıkardığını en iyi kendi bilir" demediniz?
Buna şöyle cevap
verilir: Koca, mehir borcunu ödeme ve öderken de buna niyet etme işini tek
taraflı iradesiyle yapabilir. Ayrıca koca zimmetini borçtan kurtarmayı
istemektedir.
Alacağı olmayan kimsenin
durumu ise böyle değildir.
Kocanın, karısı olan
küçük kız veya akıl hastası yahut sefihin mehrini onun velisine teslim ettiğine
dair davası dinlenir. Ancak bakire bile olsa reşid kızın velisine teslim
ettiğine dair davası dinlenmez. Ancak kızın, sözlü ifadesiyle mehri velinin
teslim almasına izin verdiğine dair iddiada bulunması halinde, teslim alma
konusunda açık bir izin söz konusu olduğundan kocanın buna dair davası
dinlenir.
Veli ile koca, nikah
akdine konu olan kadının kim olduğu konusunda anlaşmazlığa düşseler, her
birinin sözü yeminle birlikte reddettiği konuda dinlenir; çünkü bu, iki akit
konusundaki ihtilaftır.
Kişi, iki kadına hitaben
"ikinizle bin dirhem mehir karşılığında evlendim" dediği halde
kadınlardan biri, "aksine yalnızca benimle bin dirhem karşılığında
evlendin" dese, karşılıklı yemin ederler; çünkü bu, nikahında ittifak
edilen kadının mehrinin miktarı konusundaki bir anlaşmazlıktır. Diğer kadına
gelince, nikahın olmadığı konusunda onun sözü kabul edilir.
Hür bir kadının anne ve
babası bir erkeğin elinde köle olsalar, kadın bu ikisinden muayyen birini mehir
olarak alma karşılığında adamla evlense ve "sen bana mehir olarak annemi
verdin" dediği halde kocası "aksine babanı verdim" dese,
karşılıklı yemin ederler ve mehir akdi feshedilir. Bu durumda kadına emsal
mehir verilmesi gerekir. Ancak her ikisi de yeminden kaçınırsa veya kadın
yeminden kaçındığı halde erkek yemin ederse kadına mehir verilmesi gerekmez;
çünkü bir iddiada bulunduktan sonra kendisine yemin döndüğü halde yemin
etmekten kaçınan kimse herhangi bir iddiada bulunmamış gibi olur. Yukarıdaki
durumların tümünde koca, karısıyla zifafta bulunduğunu ikrar ettiğinde baba
azat olur. Çünkü, doğrudan azat olacağı bir kimsenin mülkiyetine girmiştir.
Babanın velası ise mevkuftur; çünkü koca, babanın kadına ait oldUğunu iddia
ettiği halde kadın bunu inkar etmektedir. Koca yeminden kaçınıp da kadın yemin
etmediği sürece anne azat olmaz.
Kişi karısına mehir
olarak bir cariye verip sonra durumu bildiği halde, karısıyla zifafta
bulunmadan önce cariye ile ilişkide bulunsa, kocaya had cezası uygulanmaz.
Çünkü "kadın, zifaf öncesinde mehrin tamamına mı yoksa yalnızca yarısına
mı sahip olur?" konusunda alimlerin ihtilaf etmiş olması bir şüphe teşkil
eder. Koca, zifaf sonrasında ilişkide bulunursa kendisine had cezası uygulanır.
Kocanın, "karımla zifafta bulunduktan sonra cariyenin mülkiyetinin karıma
geçtiğini bilmiyordum" diye iddiada bulunması kabul edilmez, ancak koca
yeni Müslüman olmuşsa veya alimlerin bulunduğu yerlerden uzak bölgelerde
yetişmişse o zaman sözü kabul edilir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN