TALAK |
BOŞAMAYI KADININ HAYIZ VE
HAMİLELİĞİ ŞARTINA BAĞLAMAK
Bu bölümde boşamanın
hamilelik, hayız vb. durumlara bağlanması konusu ele alınacaktır.
Koca karısını boşamayı kadının
hamile olması şartına bağlasa bakılır: Kadında açıkça görülen bir hamilelik
varsa boşama gerçekleşir. Yoksa bakılır: Kadın boşamanın şarta bağlanmasının
üzerinden altı ay geçmeden doğurursa boşamanın şarta bağlama anında
gerçekleşmiş olduğu anlaşılır. Şarta bağlamanın üzerinden dört yıldan fazla
zaman geçtikten sonra doğurursa veya bu iki süre arasında kadınla ilişkide
bulunulmuş ve hamileliğin de bu ilişkiden kaynaklanması muhtemel iken doğurursa
boşama gerçekleşmez. Aksi takdirde daha doğru görüşe göre boşama gerçekleşir.
Koca "erkek çocuğa
hamile isen bir kere kız çocuğa hamile isen iki kere boşsun" dese kadın
hem kız hem erkek doğursa üç boşama meydana gelir.
Koca "karnındaki
erkekse bir, kızsa iki kere boşsun" dese kadın hem erkek hem kız doğursa
boşama gerçekleşmez.
Koca " ....
doğurursan boşsun" dese kadın peşpeşe iki çocuk doğursa ilk çocukla
birlikte boş olur, ikinci çocukla iddeti dolmuş olur.
Koca "her doğum
yaptığında boşsun" dese kadın aynı hamilelikte üç çocuk doğursa ilk iki
çocukla iki boşama gerçekleşir, üçüncü çocukla iddet dolar. Doğru görüşe göre
üçüncü boşama gerçekleşmez.
Koca dört karısına
hitaben "her ne zaman içinizden biri doğum yapsa onun kumaları boş
olacaklardır" dese kadınlar birlikte doğum yapsalar her biri üçer kere
boşanmış olur.
Kadınlar sırayla doğum
yapsalar dördüncü kadın üç kere boşanır. Aynı şekilde ilkinin iddeti devam
ediyorsa o da üç kere boşanır. İkinci kadın bir kere, üçüncü kadın iki kere
boşanır.
İkinci ve üçüncünün
iddetleri doğum yapmalarıyla biter. Bir görüşe göre ilk kadın boşanmaz, diğer
kadınlar da birer kere boşanır. İki kadın birlikte ikişer çocuk sonra diğer iki
kadın ikişer çocuk doğursalar ilk iki kadın üçer kere boşanır. Bir görüşe göre
birer kere boşanır. Sonraki iki kadın ikişer kere boşanırlar.
Koca karısını boşamayı
onun hayız görmesine bağladığında, kadının hayız görüp görmediği konusunda
yeminle birlikte kadının sözü esas alınır. Daha doğru görüşe göre boşamayı doğuma
bağladığında ise kadının sözü esas alınmaz. Koca karılarından birini boşamayı
bir başka karısının hayız görmesine bağlasa, bu konuda o kadının sözü tasdik
edilmez.
Koca [iki karısına
hitaben] "hayız gördüğünüzde ikiniz boşsunuz" dese iki kadın da hayız
gördüğünü iddia ederken koca onları yalanlasa yeminle birlikte kocanın sözü
kabul edilir, boşama gerçekleşmez. Koca kadınlardan birini yalanlasa yalnızca o
boşanır.
Koca "seni boşarsam
/ boşadığımda / boşadığım zaman bundan önce üç kere boşsun" dese ve sonra
da boşasa yalnızca şarta bağlamamış olduğu boşama gerçekleşir. Bir görüşe göre
üç boşama gerçekleşir. Diğer görüşe göre ise boşama gerçekleşmez.
Koca "sana zıhar /
ila / lan yaparsam / sendeki kusur sebebiyle nikahı feshedersem bundan önce üç
kere boşsun" dese sonra şarta bağladığı şey gerçekleşse bunun sahih olup
olmadığı konusunda görüş ayrılığı vardır.
Koca "seninle mübah
olarak ilişkide bulunduğumda sen bundan önce boşsun" dese sonra ilişkide
bulunsa boşama kesinlikle gerçekleşmez.
Koca karısına hitap
ederek boşamayı onun dilemesine bağlasa [boşamanın gerçekleşebilmesi içi]
kadının derhal boşamayı dilemesi şart koşulur. Kadını muhatap almaksızın onun
dilemesine bağlasa veya yabancı bir şahsın dilemesine bağlasa daha doğru görüşe
göre [boşamanın gerçekleşebilmesi için ilgili tarafın boşamayı] hemen
[dilemesi] gerekmez.
Boşama kimin dilemesine
bağlanmışsa o kişi kalbinden kerih gördüğü halde "boşamayı diliyorum"
dese boşama gerçekleşir. Bir görüşe göre diyaneten gerçekleşmez.
Erkek veya kız çocuğunun
dilemesiyle boşama gerçekleşmez. Bir görüşe göre mümeyyizin dilemesiyle
gerçekleşir.
Karşı taraf [boşamayı
veya boşamamayı] dilemedikçe kocanın şarttan dönmesi mümkün değildir.
Koca "Sen üç kere
boşsun, ancak Zeyd bir kere boşanmanı dilerse o başka" dese, Zeyd kadının
bir kere boşanmasını dilese boşama gerçekleşmez. Bir görüşe göre bir boşama
gerçekleşir.
Koca karısını boşamayı
kendisinin bir fiil yapmasına bağlasa sonra şartı unutarak veya baskı altında o
fiili yapsa, daha güçlü görüşe göre boşama gerçekleşmez.
Kocanın boşamayı şarta
bağlamasını dikkate alan ve bilen yabancı bir şahsın fiiline bağlasa [ve şahıs
da o fiili unutarak veya baskı altında yapsa] hüküm yine böyledir. Aksi
takdirde boşama kesin olarak gerçekleşir.
A. BOŞAMANIN DOĞUMA
BAĞLANMASI
B. BOŞAMANIN HAYIZA
BAĞLANMASI
A. BOŞAMANIN DOĞUMA
BAĞLANMASI
273. Koca, karısını
boşamayı hamilelik şartına bağlasa örneğin "hamile isen boşsun" dese
bakılır:
> Kadında açık bir
hamilelik varsa şart yerine gelmiş oldu-
ğu için kadın derhal boş
olur.
Not: Burada hamileliğin açık olmasından maksat
kadının bunu iddia etmesi ve kocanın da bu iddiayı tasdik etmesi yahut iki
erkeğin buna şahitlik etmesidir. Bu "hamilelik, dört kadının sözü
olmaksızın bilinir" diyen görüşe dayalıdır. Çünkü boşama bununla [dört
kadının şahitliğiyle] gerçekleşmez. Örneğin dört kadın bir kadının doğum
yaptığına şahitlik etse bununla nesep sabit olur ancak doğuma bağlanmış olan
boşanma kadınların sözleriyle sabit olmaz. Veli el-Irak! buna dikkat çekmiştir.
> Kadının açık bir
hamileliği yoksa boşama derhal gerçekleşmez, bakılır:
a. Kadın, kocanın
boşamayı şarta bağladığı tarihten itibaren altı ay geçmeden tam bir çocuk
doğurursa boşamanın şarta bağlama anında gerçekleşmiş olduğu anlaşılır; çünkü
şarta bağlama anında hamilelik mevcuttur. Zira altı aydan daha kısa zaman
zarfında tam bir çocuğun doğması mümkün değildir.
Kadın altı aydan kısa
zaman zarfında şarta bağlama sonrasında oluşması mümkün olan kan pıhtısı veya
et düşürse bununla boşama gerçekleşmez.
b. Şarta bağlamanın
üzerinden dört yıldan fazla zaman geçtikten sonra kadın doğum yapsa veya boşama
şarta bağlandıktan sonra altı ay ile dört yıl arasında kadın doğum yapmış
olmakla birlikte belirtilen süreler arasında kadınla ilişkide bulunulmuş ve
çocuğun da bu ilişkiden doğmuş olması mümkün olsa yani ilişkiyle çocuğun
doğması arasında altı ay veya daha fazla bir zaman dilimi bulunsa, şarta
bağlanan boşama gerçekleşmez; çünkü ilk durumda şarta bağlama esnasında kadının
hamile olmadığı bilinmektedir. Zira hamileliğin süresi dört yılı geçemez.
İkinci durumda ise hamileliğin ilişki sonrasında gerçekleşmiş olması mümkündür.
Bu durumda nikahın devam ettiğine ıstıshab yoluyla hükmedilir.
İlk durumda kocanın
ilişkide bulunmuş olup olmaması arasında fark yoktur. Her iki durumda kocanın
ilişki veya başka bir yolla kadından yararlanması caizdir; çünkü aslolan
kadının hamile olmaması ve nikahın devam etmesidir. Ancak ihtiyaten kadının
hamile olup olmadığı anlaşılsın diye istibra yapıncaya dek ondan uzak durmak
sünnettir. Kadın istibra yapmadan önce veya sonra koca onunla ilişkide bulunur
ve daha sonra kadının hamile olduğu anlaşılırsa bu durum bir şüphe teşkil eder.
Burada istibra tıpkı cariyede olduğu gibidir. Dolayısıyla [adet gören
kadınlarda] bir hayız [adet görmeyenlerde] bir ay bekleyerek istibra yapılır.
[Zayıf] bir görüşe göre şarta bağlamak yeterlidir; çünkü amaç kadının hamilelik
konusunda durumunu bilmektir.
274. Şayet koca,
karısını boşamayı hamilelik şartına bağladıktan sonra kadınla hiç ilişkide
bulunulmamış ise veya şarta bağladıktan sonra kocası tarafından veya şüphe
yoluyla başkası tarafından ilişkide bulunulmuş veya kadın zina etmiş de kadının
hamileliği bu ilişkilerden olmamışsa yani ilişki ile doğum arasında altı aydan
daha kısa bir zaman geçmişse daha doğru görüşe göre kadının hamileliği açıkça
görüldüğünden boşama gerçekleşir. Zaten nesebin sabit olduğuna da bu sebeple
hükmedilir. Diğer görüşe göre ise boşama gerçekleşmez; çünkü hamilelik kocanın
boşamayı şarta bağla mas ından sonra kadının onun menisini kendi rahmine
koymasıyla gerçekleşmiş olabilir. Aslolan nikahın devam etmesidir.
Not: Kadında hamilelik görülmemekle birlikte kadın
hamile olduğunu iddia etse ve koca da onun sözünü tasdik etse Kaffal'in
fetvalarında belirtildiğine göre boşama derhal gerçekleşir.
Koca "sen hamile
isen / hamile değilsen boşsun" dese kadın hamile kalabilecek kimselerden
ise onunla istibrada bulunmadan önce ilişkide bulunmak haram olur; çünkü
kadınlarda aslolan ve yaygın olarak görülen durum hamile olmamalarıdır.
İstibranın bitmesi görünür durum açısından boşama hükmünü gerektirmekte
olduğundan kadın [istibrada geçirdiği süreyi] boşama sebebiyle gerekli olan
iddetten bir adet dönemi veya bir ayı hesaplar. Şarta bağlama öncesinde kadının
yaptığı istibra dikkate almaz; çünkü bu, boşamayı gerektiren şeyden önce
yapılmıştır.
Kadın istibra sonrasında
bile olsa bir çocuk doğursa bakılır: Altı aydan önce dOğurmuş veya dört yıldan
önce doğurduğu halde kadınla ilişkide bulunulmamış ise kadın boş olmaz; çünkü
kadının şarta bağlama esnasında hamile olduğu anlaşılmış olur. Ancak çocuğun o
ilişkiden doğmuş olması mümkün olacak şekilde kadınla ilişkide bulunulmuş ise o
zaman boşama gerçekleşir; çünkü görünür duruma göre kadın o esnada hamile
olmayıp çocuk bu ilişkiden oluşmuştur. Yine kadın, kocanın boşamayı şarta
bağlamasının üzerinden dört yıl veya daha fazla süre geçtikten sonra doğum
yaptığında da boş olur; çünkü bu durumda kadının hamile olmadığı kesin
anlaşılmıştır.
Koca istibra öncesinde
veya sonrasında kadınla ilişkide bulunsa ve kadın kocadan bain olarak ayrılmış
olsa, ortada şüphe bulunduğundan had cezası uygulanmaz ancak kadına mehir
ödenmesi gerekir.
Kadın, hamile kalan
kimselerden değilse örneğin küçük kız ise veya menopoz döneminde bir kadın ise
boşama derhal gerçekleşir.
Koca "seni hamile
bırakırsam boşsun" dese burada boşama sonradan gerçekleşccek hamileliğe
bağlanmış olur. Koca bu sözü söylediğinde kadın zaten hamileyse boşama gerçekleşmez.
Aksine boşamanın gerçekleşmesi yeni bir hamileliğin oluşmasına bağlı olur.
Kadın doğum yapsa veya hamile değilse bu durum kocanın karısıyla ilişkide
bulunmasını engellemez. Koca kadınla her ilişkide bulunduğunda kadının hamile
olup olmadığının tespit edilmesi için istibra yapması gerekir.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: "Az önce kadının istibra yapmasının gerekli değil sünnet
olduğu geçmişti."
Buna şöyle cevap
verilir: O, ilişki öncesindeki istibra bu ise ilişki sonasındaki istibradır.
275. Koca "erkek
çocuğa hamileysen / karnındaki çocuk erkekse bir kere boşsun, kızsa iki kere
boşsun" dese bakılır:
> Kadın ya aynı anda
veya arada altı aydan az zaman olmayacak şekilde sırayla bir erkek bir kız
çocuk doğursa üç boşama meydana gelir. Çünkü her iki sı fat [şart] da
gerçekleşmiştir.
> Bunlardan yalnızca
birini doğurmuşsa onun doğumuna bağlanan şey gerçekleşir.
> Çift cinsiyetli
çocuk doğurmuşsa bir boşama derhal gerçekleşir; çünkü bu kesin olarak
bilinmektedir. İkinci boşama, çocuğun cinsiyeti netlik kazanıncaya kadar
bekletilir.
Bütün bu durumlarda
kadının iddeti doğumla sona ermiş olur, boşama ise kocanın sözüyle
gerçekleşmiştir.
> Kadın bir kız bir
de çift cinsiyetli çocuk doğursa iki boşama medana gelir üçüncüsü ise çift cinsiyetlinin
durumu netlik kazanıncaya kadar bekletilir. Yukarıda belirtildiği üzere boşama,
kocanın sözü söylediği anda gerçekleştiğinden doğumla birlikte iddet sona ermiş
olur.
Not: Belirtildiği
şekilde boşamayı şarta bağlama şunu gerektirir: Kadın altı aydan önce doğum
yapar ve kocanın boşama yemini ettiği esnada bebek bir kan pıhtısı veya bir
parça et konumunda olursa o dönemde cenine erkek veya kız denilemediği halde
boşama meydana gelir.
EI-Matlab adlı eserde
şöyle denilmiştir:
Yukarıdaki probleme cevap
verirken "Allah çocuklarınız hakkında size erkeğe iki dişi payı vermenizi
vasiyet ediyor" [Nisa, 11] ayetinde Allah'ın ana karnındaki cenine erkek
ve dişi hükmünü uyguladığı düşüncesi akla gelebilirse de "yeminler"
bölümünde alimlerin belirttiği üzere yeminler bu şekilde değerlendirilmez.
Zerkeşi şöyle demiştir:
Şu söylenebilir: Cenin ana karnına nutfe olarak düştüğü andan itibaren erkek
veya kız idi. Daha sonra ceninin sureti düzenlenirken bu durum ortaya
çıkmıştır.
Nevevi'nin buradaki ve
daha sonraki ifadesinde yer alan "veya" ifadesi "ve"
anlamındadır.
Öyle demiş olsa daha iyi
olurdu; çünkü ele alınan mesele, iki şarta bağlamanın bir arada yapılmasıdır.
276. Koca "yükün /
karnındaki erkek ise bir kere boşsun, kızsa iki kere boşsun" dese [bakılır]:
> Kadın her ikisini
birden doğursa herhangi bir şey meydana gelmez; çünkü kocanın söylediği söz,
kadının karnındakinin tümünün erkek veya dişi olması ile ilgili olup bu durum
söz konusu olmamıştır.
> Kadın iki erkek
veya iki kız çocuk doğursa tek bir erkek veya tek bir kız doğurmuş gibi kabul
edilir. Böylece erkek doğurması durumunda bir, kız doğurması durumunda iki
boşama meydana gelmiş olur. Çünkü bu sözün anlamı "yükün / karnındaki
erkek cinsinden ise / kız cinsinden ise" demektir.
> Kadın bir çift
cinsiyetli ve bir erkek doğursa hüküm askıda bekler: Çift cinsiyetlinin erkek
olduğu anlaşılırsa kadın bir kere boş olur, dişi olduğu anlaşılırsa kadın boş
olmaz.
> Kadın bir çift
cinsiyetli ve bir dişi doğurursa hüküm yine askıda bekler. Çift cinsiyetlinin
kız olduğu anlaşılırsa iki boşama meydana gelir. Erkek olduğu anlaşılırsa
boşama meydana gelmez.
277. Koca
"doğurursan boşsun" dese kadın organları belirmiş bir çocuk dünyaya
getirdiğinde çocuk ölü ve düşük bile olsa boşama gerçekleşir. Organları
belirmemişse boşama gerçekleşmez.
Çocuğun bir kısmı çıkmış
olsa bile tümü çıkmadan önce eşlerden biri ölse kadın boş olmaz; çünkü evlilik
devam ederken doğum gerçekleşmemiştir.
278. Koca karısını
boşamayı doğum yapmasına bağladığında kadın peşpeşe iki çocuk dünyaya getirse
şart birinci ile gerçekleştiği için ilk doğumda boşama meydana gelir, ikinci
doğumda -şayet çocuğun nesebi kocaya katılıyorsa- kadının iddeti sona erer.
İkinci doğum sebebiyle boşama meydana gelmez. Bu çocuk ister ilk hamilelikten
olsun yani iki çocuğun doğumu arasında altı aydan az bir süre olsun ister başka
bir hamilelikten olsun yani birinciyi doğurduktan sonra koca karısıyla ilişkide
bulunup çocuğu dört seneden önce doğursun fark etmez.
"Sırayla"
ifadesi çocukların doğumunun birlikte olmasını dışarıda bırakmaktadır. Bu
durumda kadın bir kere boşanmış olsa bile iddet bu iki çocuğun doğumuyla sona
ermediği gibi birinin doğumuyla da sona ermez. Bu durumda iddet, bu iki çocuğun
doğumuyla başlamış olur.
Not: Koca karısına hitaben "erkek çocuk
doğurursan bir kere veya kız çocuk doğurursan iki kere boşsun" dese kadın
erkek ve kız çocuğu birlikte doğursa üç kere boş olur. İki erkek çocuk
doğurursa bir kere boş olur.
Koca "doğurursan
bir kere boşsun ve erkek doğurursan iki kere boşsun" dese kadın erkek
doğursa üç kere boş olur. Çift cinsiyetli doğurursa bir kere boş olur. Daha
sonra çift cinsiyetlinin cinsiyeti anlaşılırsa gereğine göre hükmedilir.
279. Koca "her ne
zaman bir çocuk doğurursan boşsun" dese kadın aynı hamilelikten sırayla üç
çocuk doğursa ilk iki çocukla iki boşama meydana gelir; çünkü "her ne
zaman" ifadesi tekrarı gerektirir. Üçüncü çocuğun doğumuyla iddet sona
erer; çünkü rahmin boş olduğu anlaşılmış olur.
280. [Yukarıdaki durumda
üçüncü çocuğun doğumuyla üçüncü boşama meydana gelir mi? Bu konuda iki görüş
bulunmaktadır:
Birinci görüş
Doğru olan ve İmam ŞafiI
tarafından ifade edilmiş olan görüşe göre üçüncü çocuğun doğumuyla üçüncü
boşama meydana gelmez. Çünkü iddetin biteceği çocuğun doğumu onunla tamamlanmaktadır,
buna boşama bitişmez. Bu yüzden kişi "sen ölümümle boşsun" dese
öldüğü zaman kadın boş olmaz; çünkü ölüm nikahın sona erdiği vakittir. Ya da
kişi zifafa girmemiş olduğu karısına "seni boşadığımda boşsun" dese
sonra karısını boşasa ikinci boşama meydana gelmez; çünkü ayrılık zamanına
rastlamıştır.
İkinci görüş
Üçüncü çocuğun doğumuyla
üçüncü boşama meydana gelir, kadın bundan sonra adet dönemlerini hesap ederek
iddet bekler.
281. Kadın her üç çocuğu
birlikte doğursa koca bir çocuğa niyet ederek sözü söylemişse üç boşama meydana
gelir. Aksi takdirde bir boşama meydana gelir. Bunu Hocamız
Zekeriya el-Ensar'ı
Menhec'in şerhinde [Fethu'l-Vehhab'ta] söylemiştir. Bu durumda kadın adet
hesabıyla iddet bekler.
282. Kadın sırayla dört
çocuk doğursa üç çocuğun doğumuyla üç boşama meydana gelir, dördüncü çocuğun
doğumuyla kadının iddeti sona erer.
283. Kadın iki çocuk
doğursa bir boşama meydana gelir, ikinci çocukla kadının iddeti sona erer.
Bununla -belirttiğimiz gerekçeden dolayı- ikinci boşama meydana gelmemiş olur.
284. Bir kimse dördü de
kendisinden hamile olan dört karısına "içinizden biri her doğurduğunda /
hanginiz doğurursa diğerleri boştur" dese daha sonra dört kadın da
birlikte doğum yapsalar hepsi üçer üçer boş olur; çünkü her birin üç kuması
vardır. Kendisinin doğumu ile diğer üç kuma birer kere boş olur. Kendisinin
doğumundan dolayı kendisi üzerinde boşama söz konusu olmaz. Kadınların tümü
iddetlerini adet hesabıyla veya ay hesabıyla bekler.
Not: Nevevi meseleyi "her ne zaman"
ifadesiyle örneklendirme konusunda el-Muharrer ve Ravdatü 't-talibın' e tabi
olmuştur. Bundan tekrar edatının kullanılması gerektiği anlaşılmaktadır.
İbnü'n-Naklb "bu gerekli değildir; çünkü eğer sözcüğüyle şarta bağlamak da
böyledir. Nevevi meseleyi eğer sözcüğüyle örneklendirse daha iyi olurdu."
Nevevi'nin "üçer
üçer" ifadesindeki ikinci "üçer" kelimesi üç kadının toptan üç
kere boşanmış olabileceği şeklindeki ihtimali ortadan kaldırmaktadır.
285. Kadınlar sırayla doğum
yapar ve biri doğum yapmadan önce diğerinin adet hesabıyla bekleyeceği iddet
sona ermemiş olursa dördüncü kadın üç kere boşanır. Yani şayet iddeti devam
ediyorsa üç kumasının her birinin doğumunda bir kere boşanır, kendisinin doğum
yapmasıyla da iddeti sona erer.
286. Aynı şekilde ilk
karısı da -şayet iddeti devam ediyorsa- kumalarından her birinin doğum
yapmasıyla bir kere boşanmış olacağından üç kere boşanır. Dördüncü kadının
doğum yapmasıyla boşanmaz. Bu kadın adet dönemleri veya ay hesabını dikkate
alarak iddet bekler. İkinci ve üçüncü boşamanın iddetine baştan başlamaz, daha
önce geçen iddetinin üzerine devam eder.
287. İkinci kadın
ilkinin doğum yapması durumunda bir kere boşanır, üçüncü kadın ise ilkinin ve
ikincisinin doğum yapması durumunda iki kere boşanır. Bunların iddetleri
kendilerinin doğum yapmasıyla sona erer, kendilerinden sonrakinin doğum
yapmasıyla onlar üzerinde boşama söz konusu olmaz.
Not: Bu hüküm ikinci ve üçüncü kadınların
doğuracağı ikizlerin ikincisinin doğumunun dördüncü kadının doğum yapmasına
kadar gecikmemesi halinde söz konusudur. Aksi takdirde her ikisi de üçer kere
boş olmuş olur.
Bir başka görüşe göre
ise ilk kadın kesinlikle boş olmaz, kalan kadınlar ilkinin yaptığı doğumla
birer kere boş olmuş olur. Çünkü bunlar ilk kadın doğum yaptığı esnada onun
kumaları durumundadır. Zira hepSi de kocanın karısı olma konusunda ortaktır.
Koca onları boşadığında kadınlar arasında kuma olma durumu sona ermiştir.
Bundan sonra diğerlerinin doğum yapmasının ilk kadına etkisi olmadığı gibi
bunların yaptığı doğumların birbirine de etkisi yoktur.
İlk görüş sahipleri buna
şu şekilde cevap vermiştir: "Ric'i boşama kumalığı ve eşliği ortadan
kaldırmaz. Zira kişi karılarını boşayacağına dair yemin etse, Ric'i talakla
boşamış olduğu karısı bunun kapsamına girer.
288. İki kadın birlikte
doğum yapsa ardından diğer iki kadın birlikte doğum yapsa ilk iki kadının her
biri; bir tanesi birlikte doğum yaptığı kadının diğer ikisi de sonradan doğum
yapan kadınların doğumuyla üçer defa boş olur. Bunların iddetleri adet görmekle
olur.
[Zayıf] bir görüşe göre
her biri yalnızca kendisiyle birlikte doğum yapan kumasının doğumuyla bir defa
boş olur. Kumalık da o andan itibaren sona erer. Sonradan doğum yapan iki
kadının her biri ise ilk doğum yapan kadınların doğumu sebebiyle ikişer defa
boşanmış olur. Bunlardan biri, kendisiyle doğum yapan kadının doğumundan dolayı
boşanmış olmaz. Bunların iddeti kendi doğumlarıyla sona erer.
289. Üç kadın birlikte
doğum yapsa sonra dördüncü kadın doğum yapsa her biri üçer defa boş olmuş olur.
290. Bir kadın dOğum
yapıp sonra üç kadın birlikte doğum yapsa ilk kadın üç defa boşanmış olur.
Diğerlerinin her biri yalnızca bir defa boşanır.
291. İki kadın sırayla
doğum yapsa ardından iki kadın birlikte doğum yap sa ilk kadın üç defa, ikinci
kadın bir defa, son iki kadın ikişer defa boşanmış olur.
292. İki kadın birlikte
sonra iki kadın sırayla doğum yap sa ilk olarak doğum yapan iki kadının her
biri ve dördüncü kadın üçer defa boş olur, üçüncü doğum yapan kadın iki defa
boş olur.
293. Kadınların biri
doğum yapsa sonra ikisi birlikte doğum yapsa sonra da biri doğum yapsa ilk ve
dördüncü kadın üçer defa boş olur. İkinci ve üçüncü kadınların her biri kendi
yaptıkları doğumla bain olarak ayrılmış olur.
Not: El-Minhac ve şerhinde zikredilenlerin tamamı
özetle sekiz durumdan ibarettir. Bunların tümünü şöyle bir kurala
bağlayabiliriz: Her bir kadının üç kere boşanmış olması genel kuraldır. Ancak
bir kadından sonra doğum yapan hariç, sadece o bir defa boşanır.
Yahut iki kadından sonra
doğum yapan bunun dışında olup sadece o iki defa boşanır.
B. BOŞAMANIN HAYIZA
BAĞLANMASI
294. Kişi karısına
"hayız gördüğünde boşsun" dese kadın gelecek hayzın başında boş olur.
295. Koca bu sözü kadın
hayız halindeyken söylemiş olsa kadın temizlenip de sonraki hayza başlamadan
boş olmaz. Bir gün ve gece dolmadan kadının kanaması kesilse boşamanın
gerçekleşmemiş olduğu anlaşılır.
296. Koca "bir defa
hayız olduğunda boşsun" dese gelecek hayzın bütününün tamamlanmasıyla
kadın boş olur; çünkü söz bunu gerektirir.
297. Koca karısını
boşamayı kadının hayız görmesine bağladığında kadın "hayız gördüm"
dese [bakılır:]
> Kocası onu yalanlasa,
bunu söylediği zaman dilimi ister kendisinin normalde hayız gördüğü döneme
rastlasın ister böyle olmasın yeminle birlikte kadının sözü kabul edilir. Çünkü
kadın hayız görüp görmediğini herkesten daha iyi bilir. Sevmek, nefret etmek ve
niyet etmek gibi yalnızca kadının yapacağı açıklamalarda da yeminle birlikte
kadının sözü kabul edilir. Burada kadına [yalan söylemiş olma] töhmeti
sebebiyle yemin ettirilmektedir; çünkü kadın böyle söylemek suretiyle nikahtan
kurtulmaktadır.
> Kocası kadının sözünü
tasdik ettiğinde ise kadına yemin ettirilmez.
298. Koca karısını
boşamayı karısının doğum yapmasına bağlasa yani "doğum yaptığında
boşsun" dese kadın da "doğum yaptım" dediği halde kocası onu
yalanlasa ve -mesela- "[doğum yaptım diye gösterdiğin] bu çocuk [senin
çocuğun değil] başkasından ödünç alınmış" dese daha doğru görüşe göre
kocanın sözü kabul edilir; çünkü kadının hayız görmesinin aksine doğum yapıp
yapmadığına dair delil getirmek mümkündür. Hayızda ise bu, imkansız yani
kadından kan geldiği görülse bile bunu ispatlamak çok zordur; çünkü kadından
gelen kan istihaze kanı olabilir. Rafii "talak" bölümünde böyle
söylemiştir. Ancak eş-Şerhu'l-kebir ve Ravdatü't-talibin'in
"şahitlikler" bölümünde aktarıldığına göre hayız konusunda şahitlik
kesinlikle kabul edilir. Nevevi fetvalarında bu konuda görüş ayrılığı
olmadığını söylemiştir.
ileride yapılacak
açıklamaları da dikkate aldığımızda şu söylenebilir: Arada bir çelişki yoktur;
çünkü talak bölümünde yer alan hüküm, boşamayı doğuracak bir biçimde kadının
hayız gördüğünün sabit olmasıdır. Bu, kadınların hayıza şahitlik etmesiyle
sabit olmaz.
Diğer bölümdeki hüküm
ise kadınların şahitliği ile hayızın sabit olmasıdır, şu halde arada bir
çelişki yoktur.
Bir grup alim tarafından
kabul edilen diğer görüşe göre yeminle birlikte kadının doğum konusunda da sözü
kabul edilir; çünkü hayız ve temizlik konusunda olduğu gibi iddet esnasında
doğum yapıp yapmadığı konusunda da kadın, yapacağı açıklamaya güvenilmesi
gereken kişi konumundadır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
> "Allah'ın
onların rahimlerinde yarattığı şeyi gizlemeleri kendilerine helal olmaz. "
[Bakara 228]
Not: Görüş ayrılığı boşanmanın kendisine bağlanmış
olduğu doğumla ilgilidir. çocuğun babanın nesebine katılması konusunda ise
-Kadı Ebu't-Tayyib'in Şerhu'I-Furu' adlı eserinde alimlerden nakletliğine göre-
kadının sözü kesinlile kabul edilmez, aksine kocanın tasdik etmesine veya
güvenilir dört kadının şahitliğine itibar edilir.
299. Koca karılarından
birine "sen hayız gördüğünde kuman boştur" diyerek başkasının
boşanmasını bu kadının hayız görmesine bağlasa o kadın "ben hayız
oldum" dediği halde kocası yalanlasa kadının sözü tasdik edilmez, yeminle
birlikte kocanın sözü kabul edilir; çünkü yemin olmaksızın kadının sözünü kabul
etmek mümkün değildir. Kadın yemin ettiğinde ise bir insan hakkında başkasının
yemini ile hüküm verilmesi söz konusu olacaktır ki bu imkansızdır.
Not: İbn Rif'a buna şöyle itiraz etmiştir:
İnsanın bir durumu ancak
kendisi tarafından yapılacak bir açıklamayla bilinebilecek olduğunda onun sözü
yemine gerek olmaksızın kabul edilir. Buna bağlı olarak başkası hakkında da
hüküm verilir. Örneğin kişi "sen Zeyd dilerse boşsun" dese ve Zeyd
"ben diledim" dese yemine gerek olmaksızın Zeyd'in sözü kabul edilir
ve boşama gerçekleşir.
Bazıları dilemenin
aksine hayız konusunda şahit göstermenin mümkün olduğunu belirterek arada fark
olduğunu belirtmişlerdir. Bu ayrım "hayız konusunda şahitlik kabul
edilir" görüşü kabul edildiğinde geçerlidir. Yukarıda bu konuda açıklama
yapılmıştı.
Aynı şekilde bir
kimsenin dileyip dilemediği konusunda da şahit getirmek mümkündür; çünkü
dilemenin sözlü olarak telaffuz edilmesi şarttır. Şu halde yukarıda yapılan
ayrım geçersizdir. Problem olarak dile getirilen husus da geçersizdir; çünkü
kocanın o kişinin sözünü kabul etmesi veya şahit getirilmesi şarttır. Zeyd'in
"dileme işi benden meydana geldi" sözünü şayet koca tasdik etmez ve
buna dair bir delil de bulunmazsa boşama meydana gelmez.
300. Koca, iki karısına
hitaben "hayız olduğunuzda boşsunuz" demek suretiyle her birinin
boşanmasını kendisinin hayız olmasına bağlasa, kadınlar hayız olduklarını ileri
sürdüğünde bakılır:
> Koca onları tasdik
etse, boşamanın kendisine bağlandığı özellik kocanın da itiraf ettiği üzere
meydana geldiğinden kadınlar boş olur.
> Koca onların iddiasını yalanlasa yeminle
birlikte kocanın sözü kabul edilir, kadınların hiçbiri boş olmaz; çünkü aslolan
kadınların hayız görmemiş olması ve nikahın devam etmesidir. Kadınların her biri
kendisinin hayız gördüğüne dair şahit getirirse boşama meydana gelir. Bu,
eş-Şamil'de açık olarak ifade edilmiştir. İbnü'r-Rif'a bu konuda tevakkuf
etmiştir; çünkü boşama kadınların şahitliğiyle sabit olmaz. Rafil'nin şu sözü
de onu desteklemektedir: "Koca karısını boşamayı onun doğum yapmasına
bağlasa ve kadınlar onun doğum yaptığına şahitlik yapsa boşama meydana
gelmez."
Ezrai şöyle demiştir:
"İbnü'r-Rif'a'nın görüşü zayıftır; çünkü sabit olan hayızdır. Bu sabit
olunca buna bağlı olan boşama da gerçekleşir." Bu görüş kabul edilemez;
çünkü onun söylediği doğru kabul edildiği taktirde doğuma bağlanmış olan boşama
da doğumun kadınların şahitliğiyle sabit olmasının ardından gerçekleşirdi oysa
bu boşama gerçekleşmemektedir.
> Koca yalnızca
birinin iddiasını yalanlasa kadın hayız gördüğüne dair yemin ettiği takdirde
yalnızca yalanlanmış olan kadın boş olmuş olur. Çünkü onun hayız gördüğü
kendisinin yeminiyle kumasının hayız gördüğü ise kocanın tasdikiyle sabittir.
Koca tarafından tasdik edilen kadın ise boşanmış olmaz; çünkü kumasının hayız
gördüğü kumasının kendi yemini ile sabit olmuştur. Yemin -yukarıda da geçtiği
üzere- yemin edenin kendisi dışındakiler hakkında etkili olmaz.
Koca "içinizden kim
hayız görürse kuması boştur" dese ve her iki kadın da hayız gördüğünü
iddia etse, koca bunlardan birini tasdik edip birini yalanlasa yalnızca
yalanlanan kadın kocanın yemin etmesine gerek olmaksızın boş olur; çünkü tasdik
edilen kadının hayız gördüğü kocanın tasdikiyle sabit olmuştur.
Not: "İleri etseler" ifadesini
Nevevi'nin ["hemen ardından" anlamına gelen] "fa" harfiyle
atfetmesinden ilk başta akla şu gelmektedir: Kadınlar koca sözünü tamamlar
tamamlamaz derhal "hayız gördük" deseler onların sözü kabul edilir.
Bu kastedilmemiştir,
aksine yeni baştan hay ız görmeleri şarttır. Bu ise bir zamanı gerektirir.
Yine "ileri
sürmek" ifadesi çoğunlukla doğruluğuna dair delil bulunmayıp aksine delil
bulunan şeyler için kullanılır. Nitekim "Kafirler yeniden
diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler" [Teğabün, 7] ayeti de bunu
göstermektedir. Buna karşılık Nevevi'nin "ileri sürmek" ifadesini
doğru olan söz hakkında kullanması da [ilk başta akla gelen anlamı
kastetmediğini göstermektedir.]
Not: Koca iki karısına hitaben "ikiniz bir
hayız olduğunuzda boşsunuz" dese [ne olur?]
Bir görüşe göre burada
kadınlar hiçbir şekilde boş olmaz; çünkü iki kadının bir hayız olması mümkün
değildir.
Daha doğru görüşe göre
ise iki kadın hayız olduğunda ikisinin hayız olmasıyla boş olurlar; çünkü
imkansızlık kocanın "bir hayız" sözünden gelmiştir. Bu söz yok kabul
edilince geride boşamanın kadınların hayız görmesine bağlanması kalır. Bu
sebeple kadınlar -daha önce geçtiği üzere- hayız kanını gördükleri anda boş
olurlar.
Koca iki karısına
"bir çocuk doğurduğunuzda ikiniz boşsunuz" dese yukarıdaki görüş
ayrılığı burada da geçerlidir.
Koca "ikiniz bir
tane çocuk doğurduğunuzda" veya "bir tane hayız olduğunuzda"
derse bu imkansız olacağından boşama meydana gelmez; çünkü "bir"
sözcüğü birliği açık olarak birdirir. Ancak [bir sözcüğünü zikretmeksizin]
"hayız" ve "çocuk" sözleri cins anlamına da gelebilir.
Kişi dört karısına
hitaben "hanginiz hayız olursa kumaları boştur" dese, kadınlar
"hayız olduk" deseler bakılır:
Koca onların sözünü
tasdik ederse her biri üçer defa boş olmuş olur; çünkü koca her birinin hayız
görmesini diğerlerinin boşanma sıfatı kılmıştır. Her birinin üç kuması var ve
kumalar da hayız görmüştür.
Koca onların sözünü
yalanlasa hiçbiri boşanmış olmaz; çünkü her birinin sözü diğeri konusunda
tasdik edilmez.
Koca bir karısının
sözünü tasdik etse sözü yalanlananlar birer kere boşanmış olur; çünkü her biri,
hayız gördüğü sabit olan kadının kumasıdır.
Koca iki karısının
sözünü tasdik etse sözü yalanlananlardan her biri ikişer kere boşanmış olur;
çünkü her ikisi de hayız gördükleri sabit olan iki kadının kumasıdır. Sözü
tasdik edilen iki kadından her biri bir defa boşanmış olur. Çünkü onların her
birinin hayız gördüğü sabit olan bir kuması vardır.
Koca yalnızca bir
kadının sözünü yalanlarsa sadece yalanlanan kadın üç kere boşanmış olur. Çünkü
onun hayız gördüğü sabit olan üç kuması vardır. Sözü tasdik edilenlerin tümü
ikişer kere boşanmış olur. Çünkü her birinin hayız gördüğü sabit olan iki
kuması vardır.
Koca dört karısına
"hayız görmüşseniz boşsunuz" dese kadınlar da "hayız
gördük" deseler bakılır: Koca onların sözünü tasdik ederse hepsi birer
kere boşanmış olur. Koca onları yalanlarsa hiçbiri boşanmamış olur. Birini
yalanlar da kadın yemin ederse diğerleri değil yalnızca o bir kere boşanmış
olur. Koca birden fazla kadını yalanlarsa hiçbiri boşanmamış olur.
Nevevi daha sonra
Süreyciyye diye meşhur olan bir meseleye işaret etmiştir ki bu da İbn Süreye' e
nispet edilmiş olan devir meselesidir.
301. Koca karısına
hitaben "seni boşarsam / boşadığımda / boşadığım zaman ondan önce üç kere
boşsun" dese sonra da karısını bir kere -veya et- Ta'ciz yazarının
belirttiği üzere birden fazla- boşasa [ne olur? Bu konuda mezhep içinde üç
görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Yalnızca şarta
bağlanmamış olan boşama geçerli olur, şarta bağlı boşama geçerli olmaz.
Çünkü şarta bağlı
olanlar gerçekleşmiş olsa o zaman şartsız olan boşama gerçekleşmemiş olur;
çünkü toplam boşama kocanın elinde olandan daha fazladır. Şartsız olan
gerçekleşmediğinde ise şarta bağlı olan da gerçekleşmez, çünkü onun
gerçekleşmesi buna bağlıdır. Şu halde şarta bağlı boşamaların gerçekleşmesi
şartsız boşamanın aksine muhaldir. Zira çeşitli sebeplere bağlı olarak şartın
sonucu gerçekleşmeyebilir. Örneğin kişi Salim adlı kölesini azat etmeyi Ganim
adlı kölesini ölüm hastalığı esnasında az at etmeye bağlasa, mal varlığnın üçte
biri yalnızca bir kölenin azadına yeterli olsa bu durumda köleler arasında kura
çekilmez, Ganim'in azadı kesin olur.
Şu da bunun benzeridir:
Kardeşlerden biri ölenin bir oğlu olduğunu ikrar etse nesep sabit olur ama onun
mirasçılığı sabit olmaz.
Ayrıca şarta bağlı olan
ile şartsız olanı bir araya getirmek imkansızdır. Bunlardan birinin
gerçekleşmesi ise imkansız değıidir. Şartsız olanın gerçekleşmesi daha
uygundur; çünkü o daha güçlüdür. Zira şarta bağlı olan şartsız olana muhtaç
olduğu halde aksi söz konusu değildir.
Konuya ilişkin
görüşlerden biri budur.
El-Muharrer'de bunun
"evla" olduğu söylenmiş, eş-Şerhu'l-kebır, eş-Şerhu's-sağır ve
Ravdatü't-talibin'de "bu görüşe göre fetva vermek daha uygun
görünüyor" denilmiş, Nevevi de Tashıhu't-Talibih adlı eserinde bunu doğru
kabul etmiştir. Maverdi de bu görüşü esas alıp bunu İbn Süreye'ten naklettikten
sonra "ondan bunun dışında görüş nakledenler yanılmışlardır" demiştir.
İbn Yunus, nakilcilerin çoğundan bu görüşü nakletmiştir.
İkinci görüş
Diğer bir görüşe göre
ise üç boşama meydana gelir. Cüveyni bu görüşü seçmiş İbn Ebı Asrun ve
el-İstiksa yazarı da bu görüşü tercih etmişlerdir.
Üç boşamanın nasıl gerçekleşeceği
konusunda iki görüş ortaya atılmıştır. Bunların daha doğru olan ve
el-Muharrer'de zikredileni şöyledir: Şarta bağlanmamış olan boşama ve şarta
bağlanmış boşamaların iki tanesi meydana gelir.
Çünkü şarta bağlanmamış
boşama meydana geldiğinde diğer üç talakın şartı gerçekleşmiştir. Zira boşama
üçten fazla alamayınca şarta bağlı olan talaklar içinden sayıyı üçe
tamamlayacak kadarı gerçekleşir. Buna göre kadınla zifaf yapılmış olması
şarttır.
Çünkü bir boşamadan
sonra iki boşamanın meydana gelmesi ancak zifaf yapılmış kadında olabilir.
Diğer görüşe göre ise
şarta bağlı boşamaların üçü meydana gelir. Koca sanki "seni boşadığımı
telaffuz ettiğimde sen bundan önce üç kere boşsun" demiş gibi kabul
edilir.
Cüveyni bu görüşü
eleştirmiştir. Bu görüşe göre kadınla zifafa girilmiş olması ve olmaması
arasında fark yoktur.
Üçüncü görüş
Diğer bir görüşe göre ne
şartsız ne de şartlı boşama meydana gelir. Çünkü şartsız boşama meydana gelse
kocanın koştuğu şarta göre bundan önce diğer boşamaların meydana gelmesi
gerekir. Şarta bağlanmış boşamalar meydana gelmiş kabul edilse o zaman da
şartsız boşama meydana gelmemiş olur. Şartsız boşama meydana gelmeyince şarta
bağlı da meydana gelmez. eş-Şerhu'l-kebir ve Ravdatü't-talibin'de meselenin ele
alış biçiminden çıkan sonuca göre alimlerin çoğunluğu bu görüşü doğru kabul
etmişler, Rafil ve Nevevi bunu el-İfsah yazarının İmam Şafii'nin görüşü olarak
rivayet etmesini nakletmişlerdir.
el-Bahr adlı eserde de
bu "Horasanlıların çoğunluğu"na nispet edilmiş, Cüveyni bunu çoğunluk
görüşü diye aktarmıştır. Çoğunluğun İbn Süreyc'e ait Kitabü'l-gunye'den nakline
göre İbn Süreye'in meşhur görüşü de bu şekildedir. Ancak ona ait
Kitabu'z-Ziyadat'ta şartsız boşamanın gerçekleşeceği söylenmiştir. İşte bu iki
nakil, İbn Süreye'ten yapılan aktarımın çelişkili olmasına yol açmıştır.
Hiç boşama meydana
gelmeyeceğini söyleyenler arasında Müzenı, İbnü'l-Haddad, Kaffal ve başkaları
yer almaktadır. El-Bahr'de Kadı Ebu'-Tayyib'ten aktarıldığına göre İmam Şafii
çeşitli meselelerde bu görüşü açık olarak ifade etmiştir. Subki de önceleri bu
görüşü desteklemiş bu konuda iki eser yazmış, daha sonra bu görüşten vazgeçerek
üç boşamanın meydana geleceği görüşünü desteklemiştir.
İsnevi et-Tenkih adlı
eserinde şöyle demiştir: "Mezhebin kurucusu bunu açıkça ifade etmiş ve
alimlerin çoğunluğu bu görüşü dile getirmiş se özellikle de Iraklıların şeyhi
Ebu Hamid, Mervlilerin şeyhi Kaffal bunu dile getirmişse doğru olan görüş
budur."
İsnevi e!-Mühimmat'ta
şöyle demiştir: "İmam Şafii'nin ve alimlerimizin çoğunluğunun görüşüne
aykırı fetva vermek nasıl caiz olabilir?"
Ruyani bu görüşü tercih
ettikten sonra "zamanımızda sıradan halka bu meselenin öğretilmesinin bir
anlamı yoktur."
Şeyh İzzeddin [b.
Abdüsselam]'dan nakledildiğine göre o gerçekleşmeyen konuda başkasını taklid
etmeyi caiz görmüyordu ki zahir olan da budur. Bulkini ve Zerkeşi' den ise
bunun caiz olduğu nakledilmiştir. İbnü's-Sabbağ şöyle demiştir: "Bu
meselenin kitaplardan silinmesini isterdim. İbn Süreye bu konuda kendisine
nispet edilen şeylerden beridir."
Not: Bu meselede bir
boşama meydana gelirse, ona bağlı diğer boşamaların da kesin olarak meydana
geleceğini kabul ettiğimizde koca karısını boşamak istiyor ancak diğer
boşamaların meydana gelmesini istemiyorsa buna çözüm olarak ileri sürülen
birkaç yol bulunmaktadır:
a. Koca karısını boşamak
üzere birini vekil tayin eder. [Bu durumda yalnızca bir boşama meydana gelir,
ona bağlı üç boşama meydana gelmez] çünkü karısını boşamamıştır.
b. Boşamayı kadının
bütününe değil bir kısmına izafet etmesi. Bu durumda karısını değil onun bir
bölümünü boşamış olur.
Bu iki durum Zerkeşi'nin
de belirttiği üzere koca üç boşamanın gerçekleşmesini karısını boşamaya
bağladığında söz konusu olur. Şayet koca bunu boşamanın gerçekleşmesine bağlamış
sa örneğin "senin üzerine her ne zaman benim boşamam gerçekleşirse"
demişse yukarıdaki iki durum işe yaramaz. O zaman bundan kurtulmanın yolu şayet
nikahı feshetme sebebi mevcutsa nikahı feshederek ayrılmaktır.
302. Koca, karısına
hitaben "sana zıhar / ila / lian yaparsam / kusurun sebebiyle nikahımı
feshedersem sen bunlardan önce üç kere boşsun" dese sonra da şarta
bağlanan zıhar vb. durumlar meydana gelse şarta bağlanan şeyin sıhhatinde yani
zıhar vb. diğer şeylerin sıhhatinde görüş ayrılığı söz konusudur:
Bir önceki meselede
tercihe şayan olan ilk görüş esas alındığında bu sahih olur, boşamanın şarta
bağlanması ise geçersiz olur, çünkü gerçekleşmesi imkansızdır.
Üçüncü görüşe göre hem
şartın kendisine bağlandığı hem de şarta bağlanan şey geçersiz olur.
Bu meselede yukarıdaki
ikinci görüş geçerli olmaz.
303. Koca karısına
"seninle mübah bir şekilde ilişkide bulunursam sen bundan önce -bir kere /
birden fazla- boşsun" dese sonra ilişkide bulun sa kesinlikle boşama
gerçekleşmez.
Çünkü kadın boşanmış
olsa o zaman ilişki mübah olmamış olur. Burada görüş ayrılığı yoktur; çünkü
devrin [kısır döngünün] sahih görülmesi ile boşamanın yolu kapatıldığında
boşama ve diğer şer'! tasarruflar meydana gelir. Burada ise boşamanın yolu
kapatılmamıştır; çünkü burada şarta bağlama, boşama dışında bir şeye
bağlanmıştır. Şu halde boşama kapısı kapatılmış değildir.
Not: Koca, karısına "sana dönüş yaparsam sen
bundan önce üç kere boşsun" deyip sonra karısına dönüş yapsa dönüş geçerli
olur, ona bağlanan şey ise kısır döngü sebebiyle geçerli olmaz.
Kişi karısına
"seninle ilk olarak konuşmaya başlarsam boşsun" dese kadın da ona
"ben de seninle ilk olarak konuşmaya başlarsam kölem hür olsun" dese
koca karısıyla konuşmaya başlasa kadın boş olmaz; çünkü kadının ona cevap
vermesiyle birlikte artık koca ilk olarak konuşmuş olmaktan çıkmıştır. Kadın
bundan sonra kocasıyla konuşsa onun kölesi de azat olmuş olmaz; çünkü o da
kocasıyla ilk olarak konuşmuş olmanın dışına çıkmıştır.
Kadın ilk olarak
konuşursa kölesi azat olur, çünkü ilk o konuşmuştur. Aynı şekilde karı-kocadan
her biri diğerine "sana ilk olarak selam verirsem ... " deseler ve
sonra birlikte selam verseler kadın boş olmaz, köle de hür olmaz. Çünkü her
ikisi de başlamamıştır.
Koca karısına
"karım olarak ne zaman eve girersen kölem bundan önce hür olsun. Kölem
köle olarak ne zaman eve girerse sen ondan önce üç kere boşsun" dese köle
ve kadın birlikte eve girseler köle azat olmaz, kadın da boş olmaz; çünkü bu
kısır döngüye yol açar.
Zira hürriyet ve boşanma
meydana gelmiş olsa onların eve girmesinden önce aynı anda meydana gelmiş olur.
Böyle olursa köle girme anında köle olmamış, kadın da girme anında kocanın
karısı olmamış olur. Bu durumda boşamanın kendisine bağlandığı nitelik mevcut
olmamış olur. Bu görüşte "kısır döngünün geçersizliği" ilkesi
işletilmez; çünkü burada tasarruf kapısını kapatma söz konusu değildir.
Bu örnekte köle ve kadın
sırayla eve girseler şarta bağlanan şey ilk giren için değil sonradan giren
için gerçekleşir. Örneğin kadın ilk girip sonra köle girse kadın boş olmaz;
çünkü köle girdiğinde köle olarak girmediğinden kadının boşanma şartı
gerçekleşmemiş olur. Köle ilk girer sonra kadın girerse kadın boş olur, köle
azat olmaz.
Koca şarta bağlamak için
kullandığı ifadede her iki şahıs açısından da "öncesinde" sözünü
kullanmaz ve kadın ile köle eve birlikte girerse köle azat olur, kadın boş
olur; çünkü her biri eve girdiğinde şart koşulan nitelikte girmiştir. Sırayla
eve girerlerse hükmü benzer durumdaki hüküm gibidir.
304. Koca, karısına
hitap ederken "dilersen / dilediğinde boşsun", "boşsun dilersen
/ dilediğinde" ifadelerini kullanmak suretiyle boşamayı karısının boşamayı
dilemesine bağlasa [boşamanın gerçekleşebilmesi için] kadının derhal sözlü
olarak boşamayı dilemesi şart olur. Çünkü bu ifade "kendini boşa"
ifadesinde olduğu gibi kadına boşama yetkisini vermek anlamına gelir. Ayrıca
burada kadının boşamaya rağbetinin olup olmadığının açıklanması istemektedir,
bunun cevabının tıpkı akitlerde oldUğU gibi derhal verilmesi gerekir.
"Derhal"
derken kastedilen Rafii ve Nevevi'nin bu konuda ve hul' da belirttikleri üzere
karşılıklı diyaloğun geçtiği meclistir.
Bir görüşe göre kadın
mecliste boşanmayı dilerse boş olur; çünkü sarf ve selem akitlerinde olduğu gibi
akdin yapıldığı yer akit yerine kaim olur.
Bir başka görüşe göre
ise kadın ne zaman dilerse o zaman boş olur, bu durum bir zamanla sınırlanamaz.
Bu tıpkı kocanın karısına "eve girersen boşsun" demesi gibidir.
Not: Bu "her ne zaman", "hangi
vakitte" gibi bir ifade ile şarta bağlama yapılmadığında söz konusu olur.
Bunlarla yapılırsa kadının derhal cevap vermesi gerekmez.
305. Koca karısı yanında
hazır bulunup onu işitiyor olsa bile ona hitap etmeksizin "karım dilerse
boştur" dese veya yabancı bir şahsa "dilersen karım boştur"
diyerek onun dilemesine bağlasa [bu durumda boşamanın gerçekleşmesi için
dilemenin hemen yapılması şart mıdır? Bu konuda iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
dilemenin derhal yapılması gerekmez; çünkü ilk durumda temlik anlamı uzak bir
ihtimaldir, ikincisinde ise temlik anlamı yoktur.
İkinci görüş
Derhal yapılması
gerekir; çünkü ilk durumda temlik anlamı bulunmakta, ikinci durumda ise hitap
söz konusudur.
306. Koca boşamayı
yabancı bir şahsın bulunmadığı ortamda onun dilemesine bağlasa örneğin
"Zeyd dilerse karım boştur" dese boşamanın gerçekleşmesi için Zeyd'in
derhal dilekte bulunması gerekmez.
307. Koca karısını
boşamayı ona hitap ederek dilemesine ve aynı şekilde Zeyd adlı yabancı şahsın
dilemesine bağlasa yalnızca karısının derhal dilemesi dikkate alınır, Zeyd' in
derhal dilemesi dikkate alınmaz. Burada her birine tek başına bulunduğunda
verilen hüküm
verilir.
308. Boşama, gerek
şahsın karısı olsun gerekse yabancı olsun kimin dilemesine bağlanmışsa o
kalbinden boşamayı kötü gördüğü halde "diledim" dese [ne olur? Bu
konuda iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Boşama hem yargısal
açıdan hem de diyaneten gerçekleşir; çünkü boşamanın kendisine bağlandığı şey
yani "dileme" ifadesi mevcuttur. Bu, el-Muharrer'de yer alan hüküm
olup Nevevi Ravdatü'ttalibin'de Rafii de eş-Şerhu'l-kebir'de bunu Beğavi'den
nakl etmiştir. İtimad edilmesi gereken görüş de budur.
İkinci görüş
Bir görüşe göre içten dileme
söz konusu olmadığı için boşama diyaneten gerçekleşmez. Nevevi ve Rafii,
Ravdatü 't-talibin ve eşŞerhu'l-kebir'de bunu Kadı Hüseyin'den nakletmişler,
ikrar bölümünün başında ise bunu tercih ettiklerini hissettirecek şeyler
nakletmişlerdir. Kadı Ebu't-Tayyib'in ifadesinden çıkan sonuç da budur.
İlk görüş sahipleri buna
şu şekilde cevap vermiştir: Kişinin içindeki duygu gizli olduğundan kişinin
boşamayı buna bağlaması amaçlanmaz. Burada yalnızca içteki isteği gösteren
lafız dikkate alınır ki bu da mevcuttur.
309. Boşama, ister
kişinin karısı ister başka şahıs olsun kimin dilemesine bağlanmışsa o kişi
"sen dilersen ben de diledim" dese koca dilemiş olsa bile boşama
gerçekleşmez; çünkü boşama, belirtilen kişinin dilemesine bağlanmış, bu da
gerçekleşmemiş, yalnızca onun da şarta bağlaması söz konusu olmuştur. istemek
kişinin içinde bulunan iradeyi haber vermesidir. Bu ise şarta bağlanmaz.
310. Nevevi daha sonra
muhatabın dilemeye elverişli olmasının dikkate alınacağını ifade ederek şöyle
demiştir:
Kız veya erkek çocuğunun
-mümeyyiz bile olsalar- dilemesine bağlanan boşama bunların dilemesiyle
gerçekleşmez; çünkü tasarruflar konusunda bunların dilemesi dikkate alınmaz.
Ayrıca kişi küçük kıza
"kendini boşa" dediğinde kız boşamış olsa bu boşama gerçekleşmez.
Boşamanın onun isteğine bağlanması da böyledir.
Zayıf bir görüşe göre
ise mümeyyiz çocuğun dilemesine bağlanan boşama onun dilemesiyle gerçekleşir;
çünkü onun ana-babasından birini tercih etmesi konusunda yaptığı seçim
muteberdir.
Nevevi'nin "mümeyyiz"
şeklinde koyduğu kayıt el-Muharrer'e kendisinin eklediği bir fazlalıktır.
Bundan çıkan sonuç mümeyyiz olmayan çocuğun dilemesiyle boşamanın kesinlikle
gerçekleşmeyeceğidir. Nitekim Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de bu açık
olarak ifade edilmiştir.
311. Aynı şekilde akıl
hastası olan bir kimse yetişkin bile olsa boşama onun dilemesine bağlandığında
boşamayı dilese bile gerçekleşmez; çünkü biz söze itibar ediyor olsak bile bu
sözün kendi içinden geçeni ifade edebileceği düşünülen kimseden sadır olması
şarttır.
312. Koca, akıl
hastasına veya küçük çocuğa "diledim dediğinde karım boştur" dese ve
o kişi de "diledim" dese şarta bağlanan şey gerçekleşmiş olduğundan
kadın boş olur.
Not: Koca, karısını boşamayı dilsiz bir kimsenin
dilemesine bağlasa ve dilsiz şahıs da anlaşılabilir bir işaretle dilediğini
belirtse boşama gerçekleşir.
Koca boşamayı
konuşabilen bir kimsenin dilemesine bağlasa o kişinin dili tutulsa daha doğru
görüşe göre hüküm yine böyledir.
Boşama kimin dilemesine
bağlanmışsa o kişi günah bir yolla sarhoş olup sonra sarhoşluk anında dilese
onun tasarrufunun geçerli olup olmadığı konusundaki tartışma burada da aynen
geçerli olur.
Boşama küçüklük ve akıl
hastalığı gibi eksikliği bulunan bir kişinin dilemesine bağlansa ve o kişi
kendisindeki bu eksiklik ortadan kalkar kalkmaz boşamanın gerçekleşmesini
dilese alimlerin ifadesinin zahirinden anlaşılılığına göre boşama gerçekleşmez.
Boşama meleklerin
dilemesine bağlansa gerçekleşmez; çünkü onlamın dilemesi bulunmakla birlikte
bunun gerçekleşip gerçekleşmediği bilinemez.
Hayvanın dilemesine
bağlamak Maverdi'nin belirttiğine göre boşamayı imkansız bir şeye bağlamaktır.
Daha önce geçtiği üzere boşama imkansız bir şeye bağlandığında gerçekleşmez.
313. Karısını boşamayı bir
başka şahsın dilemesine bağlayan koca diğer şahıs bir dilekte bulunmadan önce
bundan vazgeçemez.
"Bu boşama hakkının
temlikidir" görüşünü tercih edersek bile böyledir; çünkü bu bir temlik
bile olsa şarta bağlı boşama özelliği de bulunduğundan tıpkı diğer şarta
bağlamalarda olduğu gibi geri dönüş mümkün değildir.
314. Kişi "Sen üç
kere boşsun ancak Zeyd bir kere boşanmanı dilerse o başka" dese Zeyd bir
boşama veya daha fazlasını dilese boşama gerçekleşmez. Burada "dilemesi
hariç" ifadesinin anlamı esas alınır. Bunun anlamı "Ancak Zeyd
boşanmanı dilerse o zaman asla boşanmazsın" demek gibidir. Bu,
"Zeyd'in eve girmesi hariç boşsun" deyip de Zeyd'in eve girmesine
benzer.
Zayıf bir görüşe göre
ise iki boşama meydana gelir. Bu söz şu anlamda yorumlanır: "Ancak Zeyd
bir kere boşanmamanı dilerse o zaman kalan boşamalar gerçekleşir"
şeklindedir.
Bunların tümü kocanın
bir niyetinin olmaması halinde geçerlidir. Şayet koca "ben ikinci ve
üçüncü boşamayı kastetmiştim" derse bu kabul edilir; çünkü bunda kendisi
açısından daha ağır bir hüküm söz konusudur. Zeyd herhangi bir şey dilemezse üç
boşama gerçekleşir.
315. Kişi "sen bir
kere boşsun, ancak falan senin üç kere boşamanı dilerse o başka" dese o
kişi de bunu dilese kadın boş olmaz. O kişi dilekte bulunmasa veya bir kere
yahut iki kere boşanmasını dilese bir boşama meydana gelir.
316. Boşama Zeyd'in
dilemesine bağlandığında Zeyd ölse veya akıl hastalığına yakalansa kadın boş
olmaz.
317. Bir kimse karısını
boşamayı kendisinin bir fiiline -mesela eve girmesine- bağlasa;
> Boşamayı bağladığı
fiili bu durumu unutarak yapsa,
> Veya unutmadığı
halde fiili yapmaya zorlanarak yapsa,
> Ya da kendi
isteğiyle yaptığı halde bunun boşama meydana getireceğini bilmeksizin yapsa,
[Bu durumlarda boşama
meydana gelir mi? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha güçlü görüşe göre
kadın boşanmış olmaz. Çünkü İbn Mace ve başkalarının rivayet ettiği hadiste Hz.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah ümmetimden yanlışlıkla, unutarak
veya baskı altında yaptıkları fıiIlerin sorumluluğunu kaldırmıştır. (İbn Mace,
Talak, 2045)
Yani Allah bu sebeple
yapılan fiillerden kulları sorumlu tutmaz. Bu, söz konusu şahıslar üzerinden hükmün
kalkmasını gerektirir. Telef edilen malların değerinin ödenmesi vb. gibi bu
kuraldan istisna edildiğine dair delil bulunanlar hariç söz konusu ilke bütün
hükümleri içine alır. Ayrıca boşamaya zorlanan kimsenin baskı altında yaptığı
boşama geçerli değildir. Boşamanın bağlandığı şartı yapmaya zorlanan kişi için
de durum böyledir. Burada Allah adına yemin etmiş olmakla boşamanın
gerçekleşmesi konusunda yemin etmiş olmak arasında bir fark yoktur. Oysa Kadı
Hüseyin boşamaya yemin edilmesi halinde unutarak fiil yapılırsa boşamanın
gerçekleşeceğini söylemiştir.
İkinci görüş
Boşamanın kendisine
bağlandığı şart gerçekleştiğinden boşama gerçekleşir. Unutmak vb. durumlar
boşamayı ortadan kaldırmaz.
Not: Bir kimse "ben şunu ne kasten ne de
yanılarak yapmayacağım" diye yemin etse onu yanılarak yapması halinde
Ravdatü't-talibin'de belirtildiğine göre yemini bozulmuş olur.
Rafii
"yeminler" bölümünde bunu tek görüş olarak aktarmıştır.
İbnü'l-Münzir "İmam
Şafii'nin meşhur görüşü de böyledir" demiştir.
Çünkü kişi kendisine
durumu zorlaştırdıktan sonra bu fiili yapmıştır. Ancak kişi unutmayacağına dair
yemin ettiği halde unutsa yemini bozulmaz, çünkü unutmamış unutturulmuştur.
318. Kişi karısını
boşamayı başkasının bir şey yapmasına bağlasa ve bunu yaparken o kişinin fiili
yapmasını engellemek veya teşvik etmeyi istese bakılır:
> Söz konusu kişi
kocanın boşamayı şarta bağlamasını
kafasına takan bir kimse
ise yani kocanın arkadaşı, akrabası veya eşi olması sebebiyle yemini bozması
halinde bundan sıkıntı duyacak olan bir kişi olup kocanın yemini bozulmasın
diye gayret gösteren biri olsa,
> Ayrıca kocanın
boşamayı şarta bağladığını biliyor olsa,
Daha güçlü görüşe göre
bu kişi o fiili unutarak, baskı altında veya bilmeksizin yaptığında da kadın
boş olmaz.
Aksi takdirde yani koca
o şahsı engellemek veya teşvik etmek istememişse ya da kocanın boşamayı şarta
bağlamasını takmayacak yönetici veya [yoldan gelip geçen] hacılardan biri olsa
veya takmakla birlikte durumu bilmese onun fiili yapmasıyla boşama kesin olarak
gerçekleşir. Bazı durumlarda unutma vb. olsa bile böyledir. Çünkü bu durumda
amaç o kişinin fiili yapmasını engellemek veya teşvik etmek olmayıp yalnızca
boşamayı fiile bağlamaktır.
el-Minhac metninde geçen
hükmün açıklaması budur. Ancak bundan son durum istisna edilir ki bu da kocanın
durumu yemini önemseyecek olan o şahsa bildirmeyi kastettiği halde o kişinin
bunu bilmemesi halidir. Bu durumda eş-Şerhu'l-kebir'deki ifadeden anlaşıldığı
kadarıyla kadın boş olmaz. Subki bunu cumhura nispet etmiştir.
Not: Bunların tümü kişi geleceğe dair yemin
ettiğinde söz konusu olur.
Kişi meydana gelmiş olan
bir şeyin meydana geldiğini bilmeksizin veya unutarak onu olumsuzlamaya dair
yemin etse örneğin Zeyd'in evde olduğunu bilmeyen veya bildiği halde unutan biri
"benim zannımda / bildiğim kadarıyla Zeyd evdedir" diye yemin etse
bunun aksini bilmese ve bu yemini ederken hakikatte durumun böyle olduğunu
belirtmeyi kastetmese yemini bozulmaz; çünkü kendi inancına göre yemin
etmiştir. Durumun hakikatte de böyle olduğunu belirtmeyi kastederek yemin etse
veya herhangi bir şeyi kastetmese yeminin bozulup bozulmayacağı konusunda İmam
Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır. İbnü'sSalah ve başkaları yeminin
bozulacağı görüşünü tercih etmiş, Zerkeşi bunu doğru bulmuştur, çünkü bu kişi
mazur değildir. Zira gelecekte olacak şeye dair edilen yeminlerden farklı
olarak burada kişi herhangi bir şeye teşvik veya engellemek amacıyla değil
hakikati bildirmek amacıyla yemin etmektedir. Bu durumda yemin etmeden önce
durumu iyi araştırması gerekirdi. İsnevi ve başkaları, eş-Şerhu'l-kebir'deki
hükmü benimsemek suretiyle yeminin bozulmayacağı görüşünü benimsemişlerdir.
Sonrakilerden biri şöyle bir ayrım yapmıştır: Kişi, durumun hakikatte böyle
olduğu iddiasıyla yemin ediyorsa yemini bozulmuş olur, herhangi bir niyeti
olmaksızın yemin ediyorsa yemini bozulmuş olmaz. Bu, en isabetli görüştür.
Son Hükümler
Kişi boşamayı bir
hayvanın veya çocuk vb. bir şeyin bir yere girmesine bağlasa ve o varlık da oraya
kendi isteğiyle girse boşama gerçekleşir. Ancak zorla sokulsa boşama
gerçekleşmez.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: Bu, daha önce geçen şu hükümle çelişmektedir:
"Boşama bir
kimsenin fiiline bağlandığında o kişi bunu bilmeksizin fiili yapsa, şayet bu
kişi boşamanın kendi fiiline bağlanmış olmasına aldırış etmiyorsa veya aldırış
etse bile koca ona bildirmeyi kastetmemişse ve kişi oraya zorla girmişse boşama
gerçekleşir."
Buna şöyle cevap
verilir: İnsan baskı altında bile olsa bir fiil yaptığında bu fiil kendisine
nispet edilir. Bu yüzdendir ki baskı altında yaptığı fiilden doğan zararı telef
eder. Hayvanın fiili ise böyle değildir. Zira hayvana zorla bir şey
yaptırıldığında o bir şey yapmamıştır.
Bu konuda yeminin hükmü
boşamanın hükmü gibidir. Bilmeyen, unutan veya baskı altında olan kişinin fiili
ile yemin çözülmüş olmaz.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
BOŞAMA SAYISINI
PARMAK İŞARETLERİYLE GÖSTERMEK