TALAK |
D. BOŞAMAYA KONU OLAN
KİŞİ / (BOŞANMAK İSTENEN KİŞİ)
Bu başlık altında
boşamanın dördüncü rüknü olan boşama mahalli yani kadına ilişkin hususlar ele
alınacaktır. [Nevevi şöyle demiştir:]
Koca, [karısına hitaben]
"senin dörtte birin / bir kısmın / bir cüzün / ciğerin / saçların /
tırnağın boştur" dese boşama meydana gelir. Mezhepte esas alınan rivayete
göre "kanın boştur" ifadesi de böyledir. Tükrük ve ter gibi salgılar
dile getirildiğinde boşama olmaz. Daha doğru görüşe göre meni ve süt de
böyledir.
Koca, sağ eli kesik olan
karısına "sağ elin boştur" dese, mezhepte esas alınan rivayete göre
boşama gerçekleşmez.
Koca "ben senden
boşum" dese ve bununla boşamaya niyet etse kadın boş olur. Boşamaya niyet
etmezse boş olmaz. Daha doğru görüşe göre boşamayı kadına nispet etmeye niyet
etmediğinde de böyledir.
Koca "ben senden
bainim" dese, [boşamanın meydana gelebilmesi için] boşamaya niyet etmesi
gerekir. ["Senden" demek suretiyle boşamayı] kadına nispet etmesinin
şart olup olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır.
Koca "benim rahmimi
kendinden temizle" dese bu söz dikkate alınmaz. Bir görüşe göre bununla
boşamayı kastetmişse boşama gerçekleşir.
89. Koca karısına
hitaben; "sen boşsun" veya "seni boşadım" derse bunun
hükmünün ne olacağı açıktır. Yine karısına hitaben "senin cismin / cesedin
/ ruhun / şahsın / bedenin / zatın boştur!" dediğinde de hüküm böyledir.
90. Koca karısının bir
parçasını zikrederek boşama yaparsa, örneğin "elin / ayağın boştur"
gibi kadına bitişik olan bir organın boş olduğunu söylerse veya "çeyreğin
boştur", "bazı kısmın / cüzün boştur" dese,
> [Boş olduğu söylenen parça] ister ilk örnekte
olduğu gibi bilinen bir paça olsun,
> isterse ikinci ve üçüncü
örnekte olduğu gibi bilinmeyen bir parça olsun,
> Bu parça ister aslı
bir parça isterse bedende fazlalık olan bir kısım olsun,
> ister örneklerde
olduğu gibi kadının görünür bir organı isterse "ciğerin boştur"
sözünde olduğu gibi görünmeyen bir organı olsun,
> ister "saçın /
tırnağın boştur" sözlerinde olduğu gibi hayattayken kadının bedeninden
ayrılan bir parçası olsun;
Tüm bu durumlarda
boşamanın meydana geleceği ittifakla kabul edilmiştir. Alimler bu konuda icmayı
delil olarak getirmişlerdir.
Ayrıca bu, [boşamaya]
ehil olan birinden meydana gelen boşama tasarrufu olduğundan geçersiz görülmesi
mümkün değildir. Talakın parçalara bölünmesi de mümkün değildir; çünkü kadın,
evlilik hükmü bakımından parçalara bölünemeyeceğinden talakın da bütün olarak
alınması gerekir.
Yine biz, her ikisinde
de ortak yön olarak "sarih ve kinaye sözcüklerle mülkiyetin sona
erdirilmesi" özelliği bulunduğundan boşamayı köle azadına kıyas ederiz.
Bu kıyasa "köle
azadı dince istenilen bir şeyolduğu halde boşamak dinde sevilmeyen bir
şeydir", "köle azadı bölünmeyi kabul ettiğinden azat işlemi kölenin
bir kısmına izafe edilmeyi kabul eder, talak ise böyle değildir" denilerek
itiraz edilmiştir.
91. "Senin kanın
boştur" ifadesi de mezhepte esas alınan rivayete göre böyledir; çünkü
bedenin ayakta durması tıpkı ruh gibi kana da bağlıdır. Mezhep içinde bir
görüşe göre ise bu durumda boşama meydana gelmez; çünkü kan bir fazlalıktır.
Bazı alimler ilk görüşü tek görüş olarak nakletmişlerdir.
92. Tükrük, ter ve idrar
gibi fazlalıklara izafe edilen boşama gerçekleşmez; çünkü yukarıda geçenlerin
aksine bunlar kişinin bedenine yaratılış itibarıyla bitişik değildir.
93. Daha doğru görüşe
göre meni ve süte izafe edilen boşama da geçerli olmaz; çünkü bunların aslı her
ne kadar kan olsa bile tıpkı idrar gibi istihale sebebiyle vücuttan çıkmaya
hazır konuma gelmişlerdir. İkinci görüşe göre ise kana izafe edilen boşama
geçerli olduğu gibi bu da geçerli olur. Çünkü bu ikisinin aslı kandır.
94. Balgam gibi salgılar
da yukarıdaki fazlalıklar gibidir. Cenine izafe edilen talak da geçerli
değildir; çünkü cenin başlı başına müstakil bir şahıs olup boşamaya elverişli
bir mahal değildir.
95. Kadının bedeninden
ayrılıktan sonra ona iliştirilen şeylere izafe edilen talak da geçerli değildir;
çünkü bu, bedenden ayrı hükmündedir. Nitekim bunu koparmanın gerekli olması ve
onu koparana kısasın gerekli olmaması da bunu gösterir.
Zerkeşi şöyle demiştir:
"Boşamanın gerçekleşmemesinden buna dokunma halinde abdestin bozulmayacağı
da anlaşılmaktadır."
96. İşitme, görme,
hareket gibi kişide bulunan özellikler veya iyilik, kötülük, güzellik gibi
manevı özelliklere izafe edilen boşama da geçerli olmaz; çünkü bunlar kadının
bedeninden bir parça değildir.
97. Şişmanlık ve yağ kadının
bedeninden iki parça olduğundan bunların herhangi birine boşama izafe edilirse
-her ne kadar şişmanlık konusunda farklı görüş belirtilmişse de- boşama
gerçekleşir.
98. Koca, karısına
hitaben "ismin boştur!" dese, şayet bununla kadının zatını kastetmemişse
kadın boş olmaz, zatını kastetmişse boş olur.
99. Koca, "nefsin
boştur" dese kadın boş olur; çünkü nefis insanoğlunun aslıdır.
"Nefesin boştur" demişse boşama meydana gelmez; çünkü bu insanın
akciğerine giren ve çıkan şey hava parçacağı olup kadının bir parçası veya
sıfatı değildir.
100. Koca "Hayatın
boştur" dese bununla ruhunu kastetmişse kadın boş olur, soyut bir şeyi
kastetmişse -tıpkı diğer soyut şeyleri kastetme durumunda olduğu gibi- boşama
meydana gelmez. Herhangi bir şeyi kastetmemişse, sonrakilerden birinin dediğine
göre bunun hükmü de ilkinin hükmü gibi olur.
Not: Yukarıda geçen örneklerde boşama -tıpkı köle
azadında olduğu gibi- önce kadının parçası üzerinde meydana gelir, sonra
bedeninin diğer bölümlerine sirayet eder. Koca, karısına "eve girdiğinde
sağ elin boştur" dedikten sonra kadının sağ eli kopsa, daha sonra eve
girse tıpkı sağ eli olmayan bir kadına bunu söyleme durumunda olduğu gibi
boşama meydana gelmez.
101. Koca, sağ eli kopuk
olan karısına müzekker [erkek] olarak [yemınuki] "sağ elin boştur"
dese ve bunu söylerken organı kastetse, mezhepte esas alınan -ve İmam Şafii
tarafından açık olarak ifade edilen görüşe göre- şayet müennes [dişi] olarak
"yümnaki" demişse bile boşama meydana gelmez; çünkü -tıpkı azat
işleminde olduğu gibi- boşamanın kendisinden bedenin diğer bölümlerine sirayet
edeceği organ mevcut değildir. Yine bu, kocanın karısına "senin sakalın /
erkeklik organın boştur" demesi gibidir.
Diğer rivayete göre ise
bu konuda farklı görüşler vardır. Şayet bunu "bir kısmını söyleyerek
bütününü ifade etmek" anlamında anlarsak boşama meydana gelir, boşamanın
bir parçadan bedenin diğer bölümlerine sirayet etmesi olarak anlarsak boşama
meydana gelmez. Ruyani bu meseleyi kadının sağ elinin omuzdan kopuk olması şeklinde
tasavvur etmiştir. Buna göre eli avuçtan veya dirsekten kopuk olan kadın
boşanmış olur, ki doğrusu da böyledir. Çünkü daha önce abdest konusunda geçtiği
üzere [Arapça'da] "yed [el]" kelimesinin hakikat anlamı [elin
parmaklarından] omuza kadar olan kısımdır.
EI-Bahr'da şöyle
denilmiştir:
Koca, "Hafsa boştur
ve Amra'nın da başı" derse [ve bunu söylerken başı ifadesini Arapça re'sü
şeklinde merfu telaffuz ederse] her iki karısı da boş olur. Re'si şeklinde
söylerse Amra boş olmaz.
Bu, Arapça'yı bilen
kimse açısından normaldir, bilmeyene gelecek olursak Amra mutlak olarak boş
olur.
Kişi cariyesine
"senin elin ümmüveleddir" veya bulduğu bir çocuğa "senin elin
benim oğlumdur" dese bu ifadelerle ümmüveledlik ve nesep sabit olmaz,
çünkü her iki durumda da sirayet söz konusu olmaz.
102. Koca karısını
boşamaya niyet ederek ona "ben senden boşum" dese kadın boş olur;
çünkü koca o kadınla evlenmekle kendisine bir tür engel koymuştur. Zira bu
yüzden [kadınla evli olduğu sürece] onun kız kardeşiyle veya başka dört kadınla
evlenenememektedir. Ayrıca [evli kaldığı sürece] onu koruması ve masraf yapması
gerekmektedir. Dolayısıyla bu kısıtlılığı gerektirecek bağı çözme konusunda
kocanın boş olmayı ["sen boşsun" demek suretiyle kadına değil de
"ben boşum" diyerek] kendisine nispet etmesi sahih olur. Ayrıca [bir
evlilikte sanki] kadın bağlanmış, koca da onu bağlayan bağ gibidir.
"Çözmek" bağlanan şeye nispet edildiği gibi bağa da nispet edilir.
Nitekim kişi "falan kişi bağlı olanı çözdü" denildiği gibi "bağı
çözdü" de denilir.
Koca bu sözü söylerken
boşamaya niyet etmemişse kadın boş olmaz; çünkü boşamayı ona elverişli olmayan
bir mahalle nispet ettiğinde boşama sözcüğü artık sari h bir sözcük olmaktan
çıkmıştır. Dolayısıyla artık, kinaye için şart koşulan "boşamayı gerçekleştirme
kastı" burada da şart koşulur.
103. Koca, [yukarıdaki
durumda boşamanın meydana gelebilmesi için] boşamaya niyet etmenin yanında
ayrıca boşamayı kadına nispet etmeye de [niyet etme li midir? Bu konuda mezhep
içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
boşamayı kadına nispet etmeye niyet etmedikçe boşama gerçekleşmez; çünkü
boşamanın gerçekleştirileceği kişi koca değil kadındır. Oysa sözcük kocaya
nispet edilmiştir. Bu durumda bu nispeti kocadan çekip kadına yönlendirecek bir
niyete ihtiyaç bulunmaktadır.
İkinci görüş
Boşama niyeti
bulunduğundan kadın boşanmış olur; boşanacak mahalli sözlü olarak veya niyet
etmek suretiyle belirlemeye ihtiyaç yoktur.
Not: Nevevi'nin ifadesi
iki duruma uyar:
1. Boşamanın kadın veya
erkek üzerinde gerçekleştirilmesine
kocanın niyet etmemesi
durumu.
2. Kocanın kendisini
boşamaya niyet etmesi.
Nevevi,
Ravdatü't-talibin' de ilk durum hakkında "sahih görüşe göre"
ifadesini kullanırken ikinci durum hakkında boşamanın kesinlikle gerçekleşmeyeceğini
belirtmiştir. Belirtildiğine göre ikinci durumda da görüş ayrılığı
bulunmaktadır.
[Kocanın] ifadesinde
"senden" sözcüğünü kullanması konusu Nevevitarafından
Ravdatü't-talibin 'de ve [Rafiltarafından] eş-Şerhu'l-kebir'de ifade edilmiştir.
Bundan sanki koca böyle demediğinde boşamanın gerçekleşmeyeceği anlaşılmaktaysa
da Kadı Hüseyin'in ifadesi bunun dikkate alınmayacağını göstermektedir ki
boşama işi bu ifade olmadan da gerçekleşebileceğinden doğru olan budur. İsnevi
de el-Mühimmat adlı eserinde bunu esas almıştır. Bu yüzden Darimı el-İstizkar
adlı eserinde bu kelimeyi zikretmemiş ve şöyle demiştir: "Kocanın bir
karısı var ve koca da bu ifade ile onu boşamayı kastetmişse boşamanın
gerçekleşeceği açıktır. Kocanın birden fazla karısı var ve koca bunlardan
birini kastetmişse, boşama kadınlardan biri üzerinde gerçekleşir, bunun kim
olduğunu koca belirler."
104. Koca "ben
senden bainim" vb. kinaye bir ifade kullansa, [bu sözle boşamanın
gerçekleşebilmesi için] tıpkı diğer kinaye ifadelerde olduğu gibi boşamaya
niyet etmesi şarttır. Boşamayı kadına izafe etmeye niyet etmesinin şart olup
olmadığı konusunda mezhep içinde iki görüş vardır. Daha doğru olanına göre bu
da şarttır. Yani boşamayı kadına izafe etmeye niyet ederse boşama gerçekleşir, aksi
takdirde -daha önce belirtilen sebeple- boşama gerçekleşmez.
Not: Önceki meseleyi zikrettikten sonra bunu
zikretmeye gerek yoktu; çünkü sarih olan "ben senden boşum"
ifadesinde bile niyet şart koşulunca, "ben senden bainim" şeklindeki
kinaye ifadede evleviyetle şart koşulur. Ancak şu söylenebilir: "Nevevi
bunu [birazdan gelecek olan] "rahmi temizleme" şeklindeki uzak kinaye
ile yakın kinaye arasını ayırt etmek üzere zikretmiştir. "
105. Koca "rahmimi
senden temizle!", "ben senden dolayı iddet bekliyeceğim",
"bana ait olan rahmi temizle!" gibi bir ifade kullanırsa, bununla
boşamaya da niyet etse bunlar dikkate alınmaz; çünkü bu ifadeler zatı
bakımından [dile] uygun değildir. Bir sözcüğün kinaye olabilmesinin şartı,
sözcüğün, kastedilen anlamı yüklenebilecek durumda olmasıdır.
[Zayıf] bir görüşe göre
ise bunu söylerken boşamaya niyet ederse boşama gerçekleşir. O zaman
"rahmimi senden temizle" ifadesinin anlamı "bana ait olan kendi
rahmini temizle" anlamına gelir. eş-Şerhu's-sağir'de mesel e bu ifade üzerinde
anlatılmıştır.
Not: "Senden" ifadesi burada [olmazsa
olmaz] bir kayıt değildir. Koca bunu zikretmemiş olsa da hüküm yine böyledir.
Koca, bir şahsa hitaben
"karımı boşa!" dese, o şahıs da boşaman ın koca adına gerçekleşmesine
niyet ederek "seni boşadım" dese, et-Tetimme'de belirtildiğine göre
boşama gerçekleşmez; çünkü koca ile karı arasında olan nikah bağı o şahısla
kadın arasında bulunmamaktadır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
E. BOŞAMA MAHALLİ
ÜZERİNDEKİ VELAYET