NAFAKALAR |
B. MÜMEYYİZ OLAN ÇOCUĞA
BAKMA HAKKI
1. Mümeyyize gelince;
onun ana-babası ayrılırsa çocuk onlardan dilediğinin yanında kalır.
2. Bunların birinde akıl
hastalığı, kafirlik, kölelik veya fasıklık varsa yahut annesi evlenmişse hak
diğerine geçer.
3. Çocuk annesi ve
dedesinden dilediğini seçme konusunda serbest bırakılır. Daha doğru görüşe göre
erkek kardeş veya amca ile anne arasında veya baba ile kız kardeş veya teyze
bulunduğunda da böyledir.
4. Çocuk bunlardan
birini seçse sonra diğerini seçse onun yanına gönderilir.
5. Erkek çocuk babasının
yanında kalmayı seçse baba onun annesini ziyaret etmesini engelleyemez. Kız
çocuğu ise engelleyebilir.
6. Baba, erkek ve kız
çocuğun annesinin bunların yanına ziyaret için gelmesini engelleyemez. Ziyaret
birkaç günde bir olur.
7. Erkek ya da kız çocuk
hastalandığında onların bakımını yapma konusunda anne önceliklidir. Baba buna
razı olursa anne onun evinde bakar, razı olmazsa kendi evinde bakar.
8. Erkek çocuk annesinin
yanında kalmayı tercih ettiğinde çocuk geceleyin annesinin yanında gündüz
babasının yanında durur. Baba onu tedip eder, okula veya işe verir.
9. Kız çocuk annesinin yanında
kalmayı tercih ettiğinde gece ve gündüz onun yanında kalır. Babası da ildete
uygun bir şekilde onu ziyaret eder.
10. Çocuk, ana-babayı
birlikte tercih etse o zaman kur'a çekilir. Şayet tercihte bulunmazsa anne
önceliklidir. Bir görüşe göre ise kur'a çekilir.
11. Ana-babadan biri bir
ihtiyacı sebebiyle yolculuğa çıkmak istese o yolculuktan dönünceye kadar
mümeyyiz olan ve olmayan çocuk mukım olanın yanında kalır.
Taşınacak olursa yolun
ve gidilecek beldenin güvenli olması halinde baba önceliklidir. Bir görüşe göre
arada namazların kısaltılabileceği kadar bir mesafe varsa böyledir.
12. Asabenin mahremleri
de bu konuda baba gibidir.
13. Erkek çocuk
açısından amcaoğlu da böyledir.
14. Kız çocuk ona
verilmez. Şayet amcaoğlunun yanında kızı da varsa o zaman kız ona teslim
edilir.
277. İster erkek ister
kız olsun mümeyyiz olan çocuğun anababası evli iken ayrılsa ve her ikisi de
çocuğa bakmaya elverişli olsa -biri din, mal veya sevgi bakımından diğerinden
daha üstün olsa bileçocuk onlardan hangisini seçerse onun yanında kalır. Çünkü
Hz. Peygamber (s.a.v.) bir çocuğu ana ve babası arasında dilediğini seçme
konusunda serbest bırakmıştır. (Tirmizi, Ahkam, 1357. Tirmizi hadisin hasen
olduğunu söylemiştir)
Kız çocuk da nesep
bakımından erkek çocuk gibidir.
Ayrıca çocuğa bakmaktan
amaç onu korumaktır. Mümeyyiz olan çocuk kendi yararını daha iyi bileceğinden
bu konuda onun görüşü alınır.
278. Temyiz yaşı
genellikle yaklaşık yedi veya sekiz yaşıdır. Bunun yedi yaşından önce veya
sekiz yaşından sonra görülmesi de mümkündür. Burada hüküm temyizin bulunmasına
dayandırılır, yaşa dayandırılmaz.
İbnü'r-Rif'a şöyle
demiştir: çocuğun temyizinde onun seçim sebeplerini bilmesi dikkate alınır,
aksi takdirde çocukta bu sebepler gerçekleşinceye kadar beklenir. Bunun süresi
hakimin takdirine bırakılmıştır.
Not: Nevevi'nin ifadesinin zahirinden
anlaşıldığına göre "ana-babadan biri hakkını çocuğun seçiminden önce
düşürse bile çocuk seçimde bulunur" ki bu doğrudur. Maverdi ve Ruyanı ise
bu durumda hakkını düşüren kişinin yok gibi olduğunu söylemişlerdir.
Çocuk ana-babadan birini
seçtiği halde o kişi çocuğa bakmaktan uzak durursa diğeri bakar. Bakmaktan
kaçınan kişi sonradan bundan caysa çocuğa yeniden seçim hakkı tanınınır.
Ana-babanın her ikisi
birden çocuğa bakmaktan kaçınsa ve bu ikisinden sonra hak sahibi olan dede ve
nine gibi iki kişi bulunsa çocuk bunlar arasında seçim yapabilir, aksi takdirde
çocuğun nafakasını vermekle yükümlü olan kimse ona bakmakla yükümlü tutulur;
çünkü nafaka, çocuğa yeterli olacak şeyi temin etme kapsamındadır.
279. Ana-babadan
yalnızca birisi çocuğa bakmaya elverişli olsa bu durumda ne olacağına
Nevevi'nin şu sözü işaret etmektedir: Şayet ana-babadan birinde akıl hastalığı,
kafirlik, kölelik, fasıklık varsa veya anne yabancı bir erkekle evlenmişse
bakım hakkı yalnızca diğerine ait olur, çocuğa seçim hakkı verilmez; çünkü buna
engel bir durum vardır. Diğer kişi bakmaya elverişli hale dönse çocuğa yeniden
seçim hakkı tanınır.
280. Babanın olmadığı
veya ehil olmadığı durumda mümeyyiz çocuk annesi ile -ne kadar yukarı çıkarsa
çıksın babasının babası olan- dede arasında seçim yapar; çünkü bu dede de arada
doğum ilişkisi ve velayet bulunduğundan baba konumundadır.
281. Annenin olmadığı
veya ehil olmadığı durumda annenin annesi olan nine de anne gibidir.
Dolayısıyla çocuk onunla babası arasında seçim yapar.
282. Aynı şekilde daha
doğru görüşe göre çocuk, erkek kardeşi ve amcası veya bu ikisi dışında yan soy
hısımları ile annesi arasında seçim yapar. Çünkü burada illet asabeliktir.
Bu durum üst soy
hısımlarında bulunduğu gibi yan soy hısımlarında da bulunmaktadır.
283. Yine çocuk babası
ile birlikte kız kardeşi veya teyzesi bulunduğunda da daha doğru görüşe göre
seçim yapar; çünkü bu bayanların her ikisi de anne yerini tutmaktadır.
Diğer görüşe göre ilk
iki durumda [yani önceki maddede] anneye, son iki durumda ise babaya öncelik
tanınır.
Not: Nevevi, amcaoğlu
ile birlikte annenin bulunduğu durumdan bahsetmemiştir. Ravdatü't-talibin'de
şöyle denilmiştir: "Amcaoğlu da erkeğin bakım hakkı bakımından erkek
kardeş ve amca gibidir .. Anne dişilik bakımından ona göre önceliklidir."
Rafii bunu Beğavl'den aktarmış ve onaylamıştır. el-Mühezzeb ve Bendenkl'nin
Ta'lik adlı eserinde yer almaktadır. İbnü'lMukrı de Ravd adlı eserinde bunu
esas almıştır. Alimlerin çoğunluğu erkek ve kadın arasında herhangi bir ayrım
yapmaksızın mezhep içinde iki görüş bulunduğunu zikretmiş olsalar bile itimad
edilmesi gereken görüş belirtilen görüştür.
Alimlerin ifadesinden
seçim hakkı konusunda ikisinin arasında fark olmadığı anlaşılmaktadır. Ruyani
ve başkaları bunu açık olarak ifade etmişlerdir. el-Minhac, el-Muharrer,
Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de hükmün mutlak olarak ifade edilmesinin
zahirinden görüş ayrılığının hangi cihetten olursa olsun kız kardeş ile baba
arasında mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Ezrai ve ona tabi olanlar "bu
hüküm ana-baba bir kız kardeş ile ana-bir kız kardeş hakkında açıktır; çünkü
bunlar ile çocuk arasında anne vardır.
Baba-bir kız kardeşe
gelince bu hüküm geçerli değildir." Maverdi bunu açık olarak ifade
etmiştir.
284. Mümeyyiz çocuk
ana-babadan veya yukarıda belirtilen kimseler içinden bunlar gibi
değerlendirilenlerden birini tercih ettikten sonra diğerini tercih etse ona
yönlendirilir; çünkü çocuk bir şeyin zannettiği gibi olmadığını öğrenmiş
olabilir veya daha önce tercih ettiği kimsenin durumu değişmiş olabilir. Ayrıca
şehvetine uyan kimse bir vakitte bir yemeği başka bir vakitte başka bir yemeği
isteyebilir, yine çocuk her iki tarafın hakkına riayet etmek istemiş olabilir.
Not: Nevevi'nin mutlak ifadesinin zahirinden
"bu olay birkaç defa tekrarlanmış olsa bile çocuk diğer şahsa
yönlendirilir" hükmü anlaşılmaktadır ki Cüveyni de bu görüştedir. Ancak
Ravdatü'ttalibın ve eş-Şerhu'l-kebır'de şöyle denilmiştir: "Şayet bu olay,
çocuğun temyizinin az olmasından kaynaklandığı düşünülecek kadar çok
tekrarlanırsa tıpkı temyiz öncesindeki dönem gibi çocuk annenin yanına
verilir." Bu açıktır.
Alimlerin ifadesinin
zahirinden, serbest bırakma işleminin iki erkek kardeş veya iki kız kardeş gibi
her ikisi de erkek ve dişi olan kimseler arasında olmayacağı anlaşılmaktadır.
Ezrai, iki dişi ile ilgili olarak bu hükmü Beğavı'nin fetvaları arasında
aktarmıştır. Ezrai İbnü'l-Kattan'dan ve başkalarının sözlerinin muktezası
olarak bunun, belirtilen durumda da geçerli olduğunu aktarmıştır. Hocamız
Zekeriya el-Ensarl'nin de belirttiği üzere bu, daha doğrudur; çünkü çocuk
birbirine eşit olmayan iki kişi arasında seçim hakkına sahip kılındığına göre
eşit iki kişi arasında evleviyetle kılınır.
285. Erkek çocuk
babasıyla kalmayı tercih ederse babası, onun annesini ziyaret etmesini
engelleyemez. Anneyi, çocuğu ziyaret etmesi için evden çıkmaya zorlayamaz. Bu
hükmün gerekçesi babanın anneye isyan ve akrabalık bağlarını kopartmaya çalışan
bir kimse olmaması içindir. çocuğun annesini ziyaret etmesi annenin onu ziyaret
etmek için dışarı çıkmasından daha iyidir; çünkü çocuk annesine avret değildir.
Not: Bunu yapmak zorunlu mudur müstehap mıdır?
EI-Kifaye'de şöyle denilmiştir:
Bendenlcl'nin açık
ifadesi ve Maverdi'nin sözünün delaleti ilkinin doğru olduğunu göstermektedir.
286. Şayet kız çocuğu
babasıyla birlikte kalmayı tercih etmişse, bu kız annesini ziyaret etmek istediğinde
baba onun korunmaya ve açık bir şekilde dışarı çıkmamaya alışması için buna
engelolabilir. Annenin yaşı daha büyük ve tecrübesi daha fazla olduğu için
ziyaret etmek amacıyla onun gelmesi çocuğun ona gitmesinden daha iyidir.
Not: Nevevi, çift cinsiyetli şahıstan
bahsetmemiştir. Bana göre o da kız çocuk gibidir.
Nevevi'nin ifadesinin
zahirinden annenin örtülü olmasıyla olmaması arasında bir fark olmadığı
anlaşılmaktadır ki Ezrai arada fark olduğunu söylemiş olsa bile doğru olan
budur. Alimlerin ifadelerinin zahirinden anlaşıldığına göre baba, kızının
annesini ziyaret etmesine izin verse bu haram olmaz.
"Ziyareti"
ifadesi hastalık sebebiyle ziyareti dışarıda bırakmaktadır. Bu durumda çocuğun
anneye şiddetle ihtiyacı bulunduğundan baba bunu engelleyemez.
287. Baba erkek, kız
veya çift cinsiyetli çocukların annesinin onların yanına ziyaret amacıyla
girmesine engelolamaz. Bazı nüshalarda "o kızın yanına" ifadesi yer
almaktadır.
Çünkü bu akrabalık
bağlarını keser.
Ancak anne onların
yanında uzun süreyle kalamaz.
Maverdi şöyle demiştir:
Babanın, annenin çocuğunun yanına girmesine izin vermesi, buna engelolmaması
gerekir.
Bazı alimlerin
ifadelerinden bunun gerekli olmadığı anlaşılmaktadır ki İbnü's-Salah da bu
şekilde fetva vererek şöyle demiştir: "Baba, annenin kendi evine girmesi
konusunda cimrilik gösterirse çocuğu annenin yanına çıkarır."
Zahir olan da budur;
çünkü amaç bununla gerçekleşir.
288. Örf ve adete göre
ziyaret iki veya daha fazla gün içinde bir defa olur, her gün olmaz.
Ancak annenin evi yakın
ise Maverdl'nin belirttiğine göre her gün çocuğunun yanına gelmesinde bir
sakınca yoktur.
Not: "Merraten" ifadesi masdar olarak
mansuptur. Farisı bunun zarf olarak mansub olduğunu söylemiştir.
289. Şayet erkek veya
kız çocuk hasta olursa anne onun bakımını yapma konusunda [babaya göre]
önceliklidir; çünkü o bunu daha iyi becerir ve bu konuda baba vb. kimselerden
daha sabırlıdır.
290. Baba, bakımın kendi
evinde yapılmasına razı olursa bunda bir sorun yoktur. Şayet razı olmazsa kadın
çocuğu kendi evinde bakım yapar. Bu durumda baba, kız veya erkek çocuğunu
ziyaret eder.
291. Her iki durumda da
babanın anneyle baş başa kalmaktan kaçınması gerekir.
292. Kız veya erkek çocuk
öldüğünde baba, annenin bu çocukların kefenlenmesi için eve gelmesine
engelolamaz. Ancak çocuklar öldüğünde şayet babanın mülkü olan araziye
defnedilmişse baba, annenin onların kabrini ziyaret etmesine engelolabilir.
Hüküm burada aksi olmaktadır.
293. Anne ve baba, erkek
ya da kız çocuklarından ölen çocuğun hangisine ait araziye gömüleceği konusunda
anlaşmazlığa düşse sonrakilerden birinin şahsi görüş olarak belirttiğine göre
babanın isteği yerine getirilir.
294. Anne
hastalandığında, şayet kızı hasta bakmayı becerebiliyorsa babanın o kızın
annesine bakması için ona müsaade etmesi gerekir. Ancak erkek çocuk hasta
bakmayı beceriyor olsa bile babanın ona annesine bakmak için müsaade etmesi
gerekmez.
295. Erkek çocuk
annesinin yanında kalmayı tercih ederse geceleri annesinin yanında gündüzleri
babasının yanında kalır. Babası ona, kendisine uygun olacak şekilde dinı ve
dünyevi işleri işleri öğretir. Kendisine edepli ve erdemli olmayı, güzel
konuşmayı öğretir.
Çocuğuna küçükken edebi
öğreten kimse o büyüdüğünde mutlu olur. Halk arasında "Edeb öğretmek
babaların, salih kılmak Allah'ın üzerinedir" diye bir söz vardır.
296. Baba çocuğunu
mektebe veya sanat sahibi birinin yanına verir. Çocuk mektepte okuma-yazmayı,
sanatkarın yanında ise kendi durumuna uygun bir mesleği öğrenir.
Maverdl'nin sözünün
zahirinden şu anlaşılmaktadır: "Şerefli tabakaya mensup bir kimse oğlunu
sanat öğrenmek üzere -şayet o sanat küçümsenecek bir sanat ise- birinin yanına
veremez." Bu doğrudur. Yine şerefli bir sanatı / mesleği bilen bir
kimsenin oğluna düşük bir sanatı / mesleği öğretmesi de uygun değildir; çünkü
baba çocuğunun maslahatını ve yararını gözetmek zorundadır. Baba bu konuyu
anneye bırakamaz; çünkü anneler bu tür şeyleri yerine getirmekten acizdirler.
Not: Nevevi'nin
ifadesinin zahirinden babanın bunu yapmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır.
Ravdatü 't-talibın' de bu husus açık olarak ifade edilerek şöyle denilmiştir:
"İster baba, ister
dede olsun velinin ya da vasınin çocuğu edeplendirmesi ve ilim öğretmesi gereklidir.
Bu iş için gereken ücret çocuğun malından karşılanır. Şayet onun malı yoksa,
çocuğun nafakasını vermekle yükümlü olan kimse bunu karşılar."
Nevevi'nin gece ve
gündüze ilişkin zikrettiği hüküm hakkında Ezrai şöyle demiştir: "Bu,
yaygın durum dikkate alınarak söylenmiştir. Şayet babanın mesleği külhanlık
gibi gece yapılan mesleklerdense daha mantıklı olan onun açısından gece
vaktinin, diğer şahıslar açısından gündüz vakti gibi olmasıdır. Bu durumda
çocuk gece vakti babanın yanında bulunur; çünkü bu eğitim ve öğretim vaktidir.
Gündüz vakti ise annesinin yanında bulunur.
Bu, eşler arasında kalma
konusunda adalete riayet hususunda alimlerin görüşünde olduğu gibidir."
297. Şayet anne ile
birlikte kalmayı tercih eden çocuk kız -veya Hocamız Zekeriya el-Ensarl'nin
belirttiği üzere çift cinsiyetli- ise gece ve gündüz annesinin yanında kalır;
çünkü onun tesettüre riayet etme zorunluluğu bulunduğundan onun açısından gece
ve gündüz birbirine eşittir. Baba bu durumda kızının kendisine gelmesini talep
edemez, çocuk örtünmeye ve kendini korumaya alışsın diye o, adet olduğu üzere
iki veya daha azla günde bir defa kızını ziyarete gider, hergün gitmez.
Not: Nevevi'nin "adete uygun şekilde"
ifadesi babanın kızını geceleyin ziyaret etmesinin yasak olmasını gerektirir;
çünkü bunda töhmet ve şüphe söz konusudur. Nitekim bazıları bu hükmü açık
olarak ifade etmiştir.
Açıkça anlaşılacağı
üzere kadın, evli olduğu bir kimse ile birlikte kalıyorsa kızın babası kızının
yanına o kişiden izin almaksızın giremez. Şayet izin vermezse kızını görmek
üzere dışarı çıkarır, halini hatırını sorar. Kızının edep ve terbiyesini yerine
getirmek suretiyle gözetir ve onun masraflarını üstlenir.
Mümeyyiz olmayan küçüğün
ve annesi tarafından tek başına zaptedilemeyecek akıl hastasının durumu da
böyle olup bunlar gece ve gündüz annelerinin yanında kalır, babaları onları
ziyaret eder ve onların durumunu -belirttiğimiz şekilde- gözetir. Baba, akıl
hastası olan çocuğunu zaptetmekle yükümlüdür.
298. Mümeyyiz çocuk hem annesi
hem de babasıyla birlikte kalmayı tercih ederse, aradaki tartışmayı bitirmek
üzere kur'a çekilir. Kur'a'da kim çıkarsa çocuk onun yanında kalır.
299. Mümeyyiz çocuk
ana-babadan herhangi birinin yanında kalmayı tercih etmezse [ne olur? Bu konuda
iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Anne daha öncelikli
olur; çünkü bakım hakkı anneye ait olup çocuk annesinden başka birini tercih
etmiş değildir.
İkinci görüş
[Zayıf] bir görüşe göre
ana-baba arasında kur'a çekilir. Beğavı de bu görüşü dile getirmiştir; çünkü
bakım hakkı her ikisine aittir.
300. Çocuk ana-babadan
başka birini tercih etse, önceki durumun ıstıshab yoluyla devam ettirilir ve
anneye öncelik tanınır.
301. Yukarıda geçen
hükümler aynı beldede oturan ana-baba hakkında geçerlidir. Şayet ana-babadan
biri ticaret, hac vb. bir ihtiyacı için uzun ya da kısa bir yolculuğa çıkacak
olsa mümeyyiz olan ve olmayan çocuk yolculuğa çıkacak olan kişi dönünceye kadar
anababa içinden mukim olanın yanında kalır; çünkü yolculukta tehlike ve zarar vardır.
Not: Mukim olan anne olsa ve çocuğun onun yanında
kalmasında çocuk açısından bir kötülük veya bir maslahatın zayi olması söz
konusu olsa, örneğin ana-baba aynı beldede iken baba çocuğa Kur'an veya meslek
öğretiyar ve bunu kendisinden başkası öğretemiyorsa Zerkeşi'nin belirttiği
üzere uygun olan babanın onu - hele de çocuk babasını tercih ediyorsa-
yolculukta yanında götürmesine müsaade edilmesidir.
Nevevi, ana-babadan her
birinin ihtiyaç sebebiyle yolları ve hedefleri farklı yolculuğa çıkması durumundan
bahsetmemiştir. Rafii bu durumda iki ihtimalin söz konusu olduğunu belirtir:
Birincisi annenin hakkının devam etmesi, ikincisi mesafesi daha yakın veya
yolculuk süresi daha kısa olanın yanında bulunmasıdır. Nevevi "ilki
tercihe şayandır, alimlerin ifadelerinden çıkan sonuç da budur" demiştir.
Bu konuda da daha önce geçen açıklama yapılabilir.
302. Ana-babadan biri
taşınma amacıyla yolculuk yapacak olsa, baba, anneye göre bakım hakkı konusunda
önceliklidir. Taşınan kişi ister baba ister anne olsun isterse her biri bir
beldeye taşınıyor olsun fark etmez. Nesebin korunması için babaya öncelik
verilir; çünkü nesep baba ile korunur veya eğitim öğretim ve nafaka ödemenin
kolaylığı maslahatına binaen baba tercih edilir.
Not: Anne, yolculukta çocuğa refakat ederse onun
hakkı devam eder.
Çocuk, taşındığı
beldeden annesinin bulunduğu yere geri dönerse annenin hakkı devam eder.
303. Baba, mümeyyiz olan
çocuğu, annesinin bulunduğu beldeden başka bir beldeye taşınarak götürebilir,
ancak bunun için yolun ve gidilecek beldenin güvenilir olması şarttır.
Aksi taktirde çocuk
annesinin yanında kalır.
304. Baba, Mervezı'nin
açık olarak belirttiğine göre çocuğunu harp ülkesine götüremez. Ezrai şöyle
demiştir: Güvenilir vakit bile olsa bu hüküm açıktır.
İbnü'r-Rif'a, şiddetli
sıcak ve soğuk zamanındaki yolculuğu da yolun güvenlik açısından korkulacak
durumda olması gibi değerle ndirmiştir. Ezrai şöyle demiştir: "Çocuk
bundan zarar gördüğünde hükmün böyle olacağı açıktır. Ancak babası çocuğu
bundan koruyacak bir şekilde taşıyorsa o zaman bu hüküm geçerli olmaz."
Mütevelli, gidilen
şehrin ikamete elverişli olmasını şart koşmuştur.
305. Baba çocuğunu deniz
yolculuğunda yanında götürebilir mi götüremez mi? "Kısıtlılık"
konusunda bu meseleye ilişkin açıklama geçmişti.
306. [Zayıf] bir görüşe
göre babanın çocuğunu götürebilmesi için ayrılınan şehir ile gidilecek yer
arasındaki mesafenin namazların kısaltılabileceği mesafeden daha az olması
gerekir; çünkü bundan daha az olan mesafede taşınmak geniş bir şehrin bir
mahallesinden başka bir mahallesine taşınmak gibidir. Bu hüküm, çocuğu koruyup
kollamak içindir.
Daha doğru görüşe göre
arada fark yoktur.
Not: Ana-baba anlaşmazlığa düşseler; baba
"ben taşınmak istiyorum" dediği halde anne "bilakis sen ticaret yolculuğuna
çıkmak istiyorsun" dese yeminle birlikte babanın sözü kabul edilir. Baba
yemin etmekten kaçınırsa anne yemin eder ve çocuğu kendi yanında tutar.
307. Dede, erkek kardeş
ve amca gibi asabeden olan mahrem yakınlar bu şekilde taşınma amaçlı yolculuk
açısından baba gibidir. Dolayısıyla nesep konusunda ihtiyata riayet amacıyla
bunlar anneden daha öncelikli olur.
308. Annenin babası,
dayı, ana-bir erkek kardeş gibi asabelik hakkı bulunmayan mahrem erkeklere
gelince onun çocuğu alarak başka bir yere taşınma hakkı yoktur; çünkü onun
nesep üzerinde bir hakkı yoktur.
Not: Oede, annenin bulunduğu beldede yaşıyor olsa
bile baba, -geçtiği üzere- çocuğu annesinden alıp nakletme hakkına sahiptir.
Baba olmadığında dede de -erkek kardeş annenin yaşadığı şehirde olsa bile- bunu
yapabilir. Ancak amca veya erkek kardeşin oğlu, annenin yaşadığı yerde
yaşıyorsa baba ve dedenin aksine erkek kardeş, çocuğu annenin bulunduğu
şehirden başka bir yere taşıyamaz. Çünkü baba ve dede nesep konusunda asıldır.
Bu ikisinden başka hiç kimse nesep konusunda aynı özeni gösteremez. Yan soylar
birbirine yakındır. Bunlar içinden mukım olanlar nesebi korumaya özen gösterir.
Nevevi ve Rafii bunu,
Ravdatü't-talibın ve eş-Şerhu'l-kebır'de Mütevelli'den aktarıp onaylamışlardır.
Buna göre bu hüküm, Nevevi'nin "asabeden mahrem olanlar" ifadesinden
istisna edilir. Ancak Bulkini, metindeki ifadenin zahirini esas alarak şöyle
demiştir:
"Mütevelll'nin
söylediği hüküm, kendisine has am el edilmeyen görüşlerdendir."
309. Amcaoğlu da tıpkı baba
gibi başka bir şehre taşınırken mümeyyiz olan erkek çocuğu annesinden alarak
yanında götürebilir. Ancak aralarında mahremiyet bulunmadığından baş başa
kalmasınlar diye şehvet duyulabilecek çağa gelmiş kız çocuğu amcaoğluna
verilmez.
Şayet amcaoğlunun kızı
veya güvenilir olan kız kardeşi vb. bir kimse yolculukta ona eşlik ediyorsa o
zaman tıpkı ikamet halindeyken olduğu gibi kız çocuğu amcaoğluna değil
-amcaoğlu ile aynı binekte değilse- ona teslim edilir. Şayet amcağlunun kızı
vb. amcaoğlu ile aynı binekte ise o zaman bakılacak olan kız amcaoğluna teslim
edilir, böylece onun kızla baş başa kalmasından emin olunur. Daha önce
belirttiğimiz üzere Ravdatü't-talibin ve el-Minhac'taki ifadeler bu şekilde
uzlaştırılabilmektedir.
310. Kız çocuğu şehvet
duyulacak çağa gelmemişse, Ezrai farklı görüş belirtmiş olsa da amcaoğluna
teslim edilir.
Not: Nevevi "teslim edilir" demiş olsa
benim yaptığım açıklamalara gerek olmayacak ve daha iyi olacaktı. Çünkü zamir
dişiye dönmektedir.
Taşınırken çocuğu beraberinde
götürme hakkının baba ve başkası adına sabit olabilmesi için çocuğa bakma
şartlarının o kişide bir arada bulunması gerekir.
Son Hükümler
Yukarıda belirtilen
hükümler, bakıma muhtaç olan çocuk buluğa ermediğinde geçerlidir. Şayet buluğa
ererse bakılır:
Çocuk erkekse ve reşid
olarak buluğa ermişse bundan böyle bakıma muhtaç olmaktan çıktığı için kendi
işini kendi görür, ana-babasından herhangi biriyle ikamet etmeye zorlanamaz.
Ana-babasına iyilik etmesi için onlardan ayrılmaması daha iyidir.
Maverdi şöyle demiştir:
Aynı cinsiyette olmaları sebebiyle erkek çocuğun babasının yanında kalması daha
iyidir.
Ancak çocuk tüysüz olur
da [ana-babasından ayrı] tek başına kalması durumunda başına bir şey
gelmesinden korkulursa el-Udde'de alimlerimizden aktarıldığına göre bu çocuğun
anababasının yanından ayrılması yasaklanır.
Çocuk aklı başında
olduğu halde rüşd özelliğine sahip olmaksızın buluğa erse bazıları bunun çocuk
hükmünde olacağını söylemiştir. İbn Kecc şöyle demiştir: "Şayet bu çocuğun
reşid olmaması, malını düzgün tasarruf edememesinden kaynaklanıyorsa hüküm
onların belirttiği gibidir. Şayet dininden kaynaklanıyorsa bir görüşe göre
kısıtlama ortadan kalkıncaya kadar çocuk üzerindeki bakım hakkı devam eder.
Mezhepte esas alınan görüşe göre çocuk dilediği yerde oturur." Rafii
"bu, güzel bir ayrımdır" demiştir.
Çocuk kız ise ve reşid
olarak buluğ çağına ulaşmış ise evleninceye kadar ana-babası ayrı ise bunlardan
birinin yanında, bir arada iseler onlarla birlikte kalması daha iyidir. Çünkü
bu, töhmetten daha uzak bir davranıştır. Bununla birlikte ortada şüpheli bir
durum söz konusu değilse ücret ödemek suretiyle bile olsa kız dilediği yerde
oturabilir. Ancak şüpheli bir durum söz konusu ise anne kızı kendi yanında
oturtabilir. Asabeden olan veli de şayet kızın mahremi ise onu kendi yanında
oturtabilir. Şayet mahrem değilse kıza uygun olan bir yerde oturur ve onu
kontrol altında tutar, böylece nesebe gelebilecek kötülüğü def etmiş olur.
Nitekim veli o kızın, kendisine denk olmayan biriyle evlenmesini de
engelleyebilir. Yukarıda zikredilen hususlarda işaret edildiği üzere tüysüz
olan erkek de bunu yapmaya zorlanır.
Ortada bir şüphenin
bulunduğu konusunda yeminle birlikte velinin sözü kabul edilir. Veli, şahit
getirmekle yükümlü tutulmaz; çünkü velinin kızı tehlikeden uzak olacağı bir
yerde oturtması, buna dair şahit getirmesi halinde söz konusu olacak kötü
durumdan daha hafiftir.
Kız çocuğu reşit
olmaksızın buluğ yaşına ererse daha önce geçen ayrım burada da geçerlidir.
Nevevi, "abdesti
bozan şeyler" konusunda şöyle demiştir: Cinsiyeti belirlenememiş olan çift
cinsiyetli çocuğun buluğ öncesinde ve sonrasında bakımı konusunda herhangi bir
nakil görmedim. Bunun bS.kire kız gibi kabul edilmesi uygundur. Böylece onun
dilediğinde anne-babasından bağımsız hareket edip ayrılmasının caizliği
konusunda iki görüş söz konusu olur." Bu ayrım, yukarıdaki açıklamalardan
anlaşılmaktadır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
KÖLE VE
HAYVANLARIN NAFAKALARI