ÖLDÜRME VE YARALAMA |
AYNI ŞAHSA İKİ KİŞİNİN
ÖLDÜRÜCÜ FİİLDE BULUNMASI
1. Bir kimsenin başını
kesmek veya vücudunu yarmak gibi derhal ölümle sonuçlanacak olan veya iki
organını koparmak gibi derhal ölümle sonuçlanmayan öldürücü bir fiil iki kişi
tarafından yapılmışsa bu iki şahsın her ikisi de katildir.
2. Bir şahıs diğer bir
şahsı görme, konuşma ve kendi isteğiyle hareket etme özelliği kalmayacak
şekilde boğazlanan hayvanın hareketi gibi hareket eder konuma getirse daha
sonra diğer bir şahıs ona karşı öldürücü bir fiil yapsa ilk şahıs katildir,
ikinci şah sa ise tazir cezası uygulanır.
3. İkinci şahıs henüz
birincisi öldürme fiilini sona erdirmeden saldırıda bulunmuşsa bakılır:
Yaralama sonrasında kafayı kopartma gibi derhal ölüme yol açacak bir fiil
yapmışsa ikinci şahıs katildir. Bu durumda duruma göre birinci şahsın organına
yönelik kısas uygulanır veya diyet ödetilir. Aksi taktirde her ikisi de katil
olarak kabul edilir.
4. Bir kimse artık ölme
durumuna gelmiş ve kesilmiş bir hayvanın hayatı gibi bir hayata sahip olan
şahsı öldürürse kendisine kısas uygulanır.
58. İki şahıs birlikte
aynı zamanda bir şahsa yönelik iki tane öldürme fiili gerçekleştirse, öyle ki
bu fiillerden her biri tek başına bulunduğunda şahsı öldürebilecek bir fiil
olsa, yine bu fiiller kişinin kafasını koparmak veya gövdesini yarmak gibi
ölümü derhal doğuran fiiller olsa veya şahsın iki organını kesmek gibi derhal
ölüm sonucunu doğurmayacak iki fiil olsa, şahıs bu iki fiil sonucunda öldüğünde
o iki şahıs katil olmuş olur, kendilerine kısas uygulanması gerekir. Yine diyet
gerekli olduğunda da bu iki şahsın her biri diyet ödemekle yükümlüdür; çünkü
[kısas ve diyetin] sebebi bu ikisinden sad ır olmuştur.
Nevevi'nin ifadesinden
şu sonuç çıkar: Fiillerden yalnızca biri derhal ölüme yol açan bir fiil olsa bu
fiili gerçekleştiren kişi katil olmuş olur. Bu doğrudur.
Nevevi
"birlikte" ifadesiyle birinin diğerinden daha sonra fiili
gerçekleştirmesini dışarıda bırakmıştır ki bunun hükmünü daha sonra
zikredecektir.
Not: Nevevi burada "birlikte" ifadesini
[Arap dilcisi] Sa'leb ve başkalarının görüşüne uygun bir şekilde "zamanda
birlik" anlamında kullanmıştır. İbn Malik ise bu ifadenin zamanda birliğe
delalet etmeyip "hepsi!bütünü" anlamında kullanıldığı görüşünü tercih
etmiştir. İmam Şafii'nin şu konudaki açık ifadesi de bu şekildedir: Bir kimse
iki karısına hitaben "birlikte doğum yaparsanız boşsunuz!" dese bu
kadınların aynı zamanda doğum yapması gerekmez.
"mean" ifadesi, el-Minhac'da olduğu
gibi isim tamlaması olmaktan çıkarıldığında "hal" olarak irablanır.
Nevevi'nin ifadesindeki
(ı:ıLö;.l.) "müzeffifan" ifadesi, mahzuf olan mübtedanın haberi olup
ifadenin aslı el-Muharrer'de açık olarak belirtildiği üzere "hüma
müzeffifan" şeklindedir. Bu kelime "fi'lan" kelimesinin sıfatı
değildir; çünkü fi'lan kelimesi "hemen öldüren" ve "hemen
öldürmeyen" şeklinde iki türe ayrılmaktadır.
Nevevi'nin "fe
katilan" ifadesindeki fe harfi, benim onun sözünü açıklarken belirttiği m
gibi hazfedilmiş olan şartın cevabıdır.
59. [Öldürücü] iki Hil,
yukarıda belirtilen şekilde aynı zamanda gerçekleşmeyip sırayla yapıldıysa yani
mesela bir kimse bir şahsı, görme özelliğini yitirmiş ve kendi isteğiyle
konuşamayacak ve hareket edemeyecek durumdaki boğazlanmış bir hayvanın durumuna
sokacak şekilde yaralasa sonra da diğer bir şahıs onun bu duruma gelmesinden
sonra kendisine yönelik yaralayıcı bir fiil işle se katil ilk şahıstır; çünkü
kişiyi öldürme haline sokan odur. İkinci şahsa ise ölen kişinin saygınlığına
halel getirdiği için tazir cezası uygulanır. Bu, ölmüş şahsın bir organını
koparmak gibidir.
60. Yaralanan şahıs,
boğazlanmış bir hayvanın durumuna gelme sinden önce ikinci şahıs onu yaralarsa
bakılır:
> İlk yaralama
sonrasında bu ikinci şahıs yaralının kafasını koparmak gibi derhal ölümle
sonuçlanacak bir fiil yapmışsa ikinci şahıs katil olmuş olur, kısas cezası da
ona uygulanır; çünkü yara ancak sirayet yoluyla adam öldürür. Oysa kafayı
koparmak derhal öldürür.
Yaralının ilk yaradan
iyileşme ümidinin olması ya da bir veya birkaç gün sonra öleceğine kesin
gözüyle bakılması arasında fark yoktur. Çünkü şu an itibarıyla kendisinin sabit
bir hayatı vardır. Hz. Ömer bu durumda iken [hilafet işini şuraya bırakma
konusunda] talimat vermiş ve onun talimat ve vasiyetleri yerine getirilmiştir.
İlk şahsa gelince;
yaralamanın kasıtlı olup olmamasına göre kendisine kısas uygulanır veya mal
[diyet] ödetilir.
> İkinci şahıs da
derhal öldüren bir darbede bulunmamışsa, örneğin ilk şahıs bir kişinin elini
bilekten kesmiş olsa, ikinci şahıs da dirsekten kesmiş olsa, yaralı şahıs bu
iki kesmenin sirayeti [kan kaybı] sebebiyle ölse her ikisi de sirayet yoluyla
adam öldürmüş olur.
"İkinci yaralama,
ilk yaralamanın etkisini ortadan kaldırmıştır" denilemez.
61. Bir kimse can
çekişme durumunda olan hasta bir şahsı öldürse, o şahsın yaşamı, kesilmiş bir
hayvanın yaşamı gibi idiyse öldüren şahsa kısas uygulanması gerekir. Çünkü o
şahıs yaşayabilir, ölmesi kesin değildir.
Cüveyni şöyle demiştir:
Hasta şahıs ölüm sarhoşluğu durumuna ulaşsa ve kendisinde ölümün emareleri
görünse bile öldüğüne hükmedilmez. Hatta başı kesilmiş insanın durumuna
ulaştığı varsayılsa bile böyledir.
Alimler bununla diğerini
şöyle ayırmışlardır: Hastanın o hale varması kesin değildir. Öyle olduğu
zannedildiği halde iyileşebilir. Başı kesilmiş vb. durumda olanlar ise bundan
farklıdır. Ayrıca hasta olan bir kişi için öldürmenin ve buna ilişkin
hükümlerin kendisine yüklenebileceği bir fiil söz konusu olmamıştır ki ikinci
fiil yok kabul edilsin!
Not: Nevevi'nin ifadesinden şu sonuç çıkmaktadır:
"Belirtilen hasta kişinin Müslüman olması veya irtidat etmesi
geçerlidir." Bu kastedilmemiştir. Rafii ve Nevevi'nin burada "bu kişi
ölmüş kimse gibi değildir" ifadesi "kendisine yönelik işlenen suç,
terikesinin taksim edilmesi ve kanlarının evlenmesi açısından ölmüş kimse gibi
değildir" şeklinde yorumlanır.
Bunun dışındaki durumlar
açısından ise bu şahıs ölmüş kimse gibidir. Nitekim Rafii ve Nevevi vasiyet
bölümünde onun vasiyetinin, Müslüman olmasının ve tövbesinin sahih olmadığını
söylemişlerdir.
Özetle söylemek
gerekirse bir yaralama sonucunda bu duruma ulaşmış kimse mutlak olarak ölmüş
kimse gibidir. Bir yaralama olmaksızın bu duruma gelen kimse, sözlü tasarruflan
açısından ölmüş şahıs konumundadır, diğer konularda ise hayatla olan şahıs
konumundadır. Bu özetlemeyi, sonrakilerden bir alim yapmış olup uygun bir
değerlendirmedir.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN