DİYETLER |
ADAM ÖLDÜRME KEFFARETİ
Bu bölümde adam
öldürmenin gerektirdiği "öldürme keffareti" konusu ele alınacaktır.
Adam öldürme sebebiyle keffaret
gerekir. Öldüren kişi çocuk, akıl hastası, köle veya zımmı olsa da, kasten veya
yanlışlıkla ya da sebep olma yoluyla öldürse de böyledir.
Keffaret -darulharpte
bile olsa- bir kimsenin bir müslümanı, zımmıyi, cenini, kendi kölesini ve
kendisini öldürmesi durumunda gerekli olur. Kendisini öldürme [intihar]
durumunda [keffaretin gerekli olmadığı yönünde mezhep içinde] bir görüş de
vardır.
Harbi olan kadın ve
çocuğu, isyankan, saldırganı ve kısas yoluyla ölüme mahkum edilen kişiyi
öldürme sebebiyle keffaret söz konusu olmaz.
Daha doğru görüşe göre
ortaklaşa adam öldüren kişilerin her birine keffaret gerekir.
Keffaret zıhar keffareti
gibidir. Ancak daha doğru görüşe göre bunda yemek yedirme yoktur.
98. Öldürme ister
kasten, ister kasıt benzeri isterse yanlışlıkla olmuş olsun, öldürme sebebiyle
[öldüren kişi üzerine] keffaret gerekli olur. Bunun delili şu ayetlerdir:
> Yanlışlıkla olması
dışında bir müminin bir mümini öldürmeye hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mümini
öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek
bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola.
(Bu takdirde diyet vermez). Eğer öldürülen mümin olduğu halde, size düşman olan
bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lazımdır. Eğer kendileriyle
aranızda antlaşma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet
ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir.
Bunları bulamayan
kimsenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşpeşe oruç tutması lazımdır.
Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. [Nisa, 92]
Buna dair diğer bir
delil de Vasile b. el-Eska'ın rivayet ettiği şu hadistir: Adam öldürme
sebebiyle ateşi hak etmiş olan bir arkadaşımızın durumu için Resulullah
(s.a.v.)'a geldik, o şöyle buyurdu:
> Onun yerine bir
köle azat edin de Allah, bu kölenin her bir uzvu karşılığında onun bir uzvunu
cehennemden azat etsin. (Ebu Davud, itk, 3964. Hakim en-Nisaburi ve başka hadis
alimleri bu hadisin sahih olduğunu söylemişlerdir)
"Adam öldürme"
ifadesi ile organlara yönelik suçlar ve yaralama fiilleri dışarıda
bırakılmıştır. Bu konuda nass söz konusu olmadığı için bu fiillerde keffaret
yoktur.
99. Keffaretin gerekli
olması için kişinin mükellef olması şart değildir. Aksine öldüren kişi çocuk ve
akıl hastası bile olsa keffaret gerekir; çünkü keffaret de bir tür tazmin
olduğundan bunların malından verilmesi gerekir. Bu durumda bunların velileri
mallarından keffareti öder. Bunlar yerine hiçbir şekilde oruç tutulamaz. Şayet
mümeyyiz çocuk oruç tutarsa bu yeterli olur. Rafii ve Nevevi, akıl hastasını da
bu konuda onun gibi değerlendirmişlerdir. Bu, "kişinin orucu sonradan akıl
hastalığının ortaya çıkmasıyla bozulmaz" kuralına dayalı olarak
anlaşılmıştır. Aksi taktirde bu meselenin gerçekleşmesi düşünülemez.
100. Veli, bunlar adına
kendi malından köle az at etse bakılır: Bu veli baba veya dede ise caiz olur.
Bu, sanki velinin bunlara malik olması, ardından da azat etme konusunda onlara
vekalet etmesi gibidir. Şayet kayyim veya vas! bunu yaparsa, hakim onlar için
temliki kabul etmedikçe azat etme geçerli olmaz. Bu, Ravdatü't-talibin ve
eş-Şerhu'l-kebir'de eğavl'den aktarılmıştır.
Rafii ve Nevevi,
"mehir" bölümünde şunu söylemişlerdir:
Çocuk üzerine adam
öldürme keffareti gerekli olduğunda velinin onun adına onun malından veya kendi
malından köle azat etmesi geçerli olmaz; çünkü bu, kölenin onun mülkiyetine
girmesi ve onun adına azat etmeyi içerir. Oysa çocuğun kölesini azat etmek caiz
değildir.
Mütevelli'nin
ifadesinden bunun"bağış yoluyla köle azadı" olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'[kebir'in ifadeleri arasında bir
çelişki yoktur.
Not: Nevevi, Ravdatü't-talibin ve
eş-Şerhu'l-kebir'de olduğu gibi sefihin hükmünden söz etmemiştir. Rafii ve
Nevevi "hacr [malı tasarrufların kısıtlanması]" konusunda sefihin
-tıpkı kölede olduğu gibi- yemin keffaretinde köle azadı yoluyla keffareti
yerine getiremeyeceğini oruç tutarak yerine getireceğini söylemişlerdir. Bu
ifade, diğer keffaretlerin de aynı olduğunu düşündürmekle birlikte Saymerı adam
öldürme kefaretinin sefih in malından verilmesinin gerekli olduğunu
söylemiştir. Kıyasa uygun olan da budur.
101. Adam öldürme
kefaretinin bir kimseye gerekli olması için o kişide özgürlüğün olması şart
değildir, aksine adam öldüren kişi köle bile olsa nasıl ki onun öldürmesi kısas
ve tazmini gerektiriyorsa aynı şekilde onun üzerine keffaret gereklidir. Ancak
kölenin mülkiyeti olmadığından o keffareti oruç tutarak yerine getirir.
102. Adam öldürme
keffareti zımmı üzerine de gereklidir; çünkü o [İslam ülkesinde yaşamakla
İslamı] hükümleri benimsemiştir. Onun bir Müslümanı öldürmesi durumunda biz
onun zimmet anlaşmasının sona erdiğini kabul etsek de etmesek de bu hüküm
değişmez.
103. Şu durumlarda
zımmınin Müslüman bir köleyi azat etmesi düşünülebilir:
> Köle, zımmınin
mülkiyetindeyken Müslüman olur.
> Veya zımmı kişi ona
miras yoluyla sahip olur.
> Veya bir Müslümana
"köleni benim keffaretim adına azat et!" der.
Daha doğru görüşe göre
bu geçerli olur.
104. Zımmınin Müslüman köle
azat etme imkanı olmazsa Kadı Hüseyin şöyle demiştir: Bu durumda o, oruç
tutarak keffareti yerine getiremez; çünkü o oruç tutmaya ehil değildir.
105. Keffaretin gerekli
olması için öldürmenin yanlışlıkla olması şart değildir. Kişi kasten adam
öldürmüş de olsa keffaretle yükümlü olur. Bunun delili, konunun başında geçen
Vasile hadisidir. O hadiste "adam öldürme sebebiyle ateşi hak etmiş olan
bir arkadaşımız" ifadesi yer almaktadır. Kişi ateşi ancak kasten adam
öldürme durumunda hak eder. Ayrıca keffaret bir telafidir. Kasten adam öldüren
kişi [yanlışlıkla öldürene göre] telafiye daha muhtaçtır.
106. Kasıt benzeri adam
öldürme de böyledir.
Nevevi "ister
kasten ister kasıtsız öldürmüş olsun" demiş olsa kasıt benzeri adam
öldürme de ifadenin kapsamına girecekti.
İbnü'l-Münzir, kasten
adam öldürme durumunda keffaretin gerekli olmadığı görüşünü tercih etmiştir.
Ebu Hanife, İmam Malik ve iki görüşünden birine göre Ahmed b. Hanbel de bu
görüştedir; çünkü bu, kıyasın geçerli olmadığı bir cezadır.
107. Yanlışlıkla adam
öldürme durumunda keffaretin gerekli olduğu konusunda icma vardır. Ayrıca daha
önce geçen ayet de bunu göstermektedir.
Not: Nevevi'nin mutlak ifadesinden anlaşıldığına
göre "bir kimseyi onun izniyle öldüren kimseye de keffaret gerekir." Onun
kısas bölümündeki "heder olur" ifadesinden aksi anlaşılsa da daha
doğru olan görüş budur.
Nevevi'nin mutlak
ifadesinin kapsamından şu kişi istisna edilir: Devlet başkanının emriyle sapa
vurma cezasını uygulayan kimse, öldürülmeyi hak etmeyen bir kimseyi bilmeksizin
öldürse Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de "hamile olmayan kadına
ceza uygulanması" konusunda tek görüş olarak belirtildiğine göre bu kişi
keffaretle yükümlü olmaz.
108. Keffaretin gerekli
olması için öldürmenin doğrudan gerçekleşmesi gerekmez, aksine katil ölüme
sebep olduğunda da keffaret gerekir. Örneğin bir kimseyi adam öldürmeye
zorlayan veya temyizi olmayan bir kimseye adam öldürmeyi emreden veya yalancı
şahitlik yapmak suretiyle bir kimsenin ölümüne sebep olan kimseler, hukuksuz
bir biçimde çukur kazan kimse böyledir. Burada daha doğru görüşe göre çukura
yuvarlanma, çukuru kazan kişinin ölümünden sona gerçekleşmiş olsa bile hüküm
böyledir.
Bunlar keffaretle
yükümlüdür; çünkü "katil" adı her iki durumu [hem doğrudan hem de sebebiyet
yoluyla adam öldüren kimselerin durumunu] kapsamaktadır. Dolayısıyla ayet bu
ikisini içermektedir. Ayrıca bu, diyetin gerekli olmasına kıyas edilir.
Not: Şart da sebep gibidir. Nevevi'nin "ölüme
sebebiyet veren kişi" ifadesi daha genel bir anlama yorulursa şart da onun
ifadesinin kapsamına girer. "Yaralamalar" bölümünün baş taraflarında
şart, sebep ve doğrudan fiil arasındaki fark geçmişti.
109. Keffaret, yukarıda
zikredilen kişiler üzerine darulharpte bile olsa ancak bir Müslümanı öldürme
durumunda gerekli olur. Bu öldürme sebebiyle kısas ve diyet gerekli olmasa da
böyledir; çünkü yukarıda geçen ayette "bir toplumdan" ifadesi
geçmektedir ki İmam Şafii'nin İbn Abbas'a tabi olarak belirttiğine göre bu,
"bir toplumda" anlamındadır. Ayrıca darulharpte Müslümanın kanı
karşılıksız kalmaz. Can dokunulmazlığının sebebi olan Müslümanlık mevcuttur. Bu
kişinin ister kafir olduğu zannedilerek öldürülsün, isterse düşmanlar onu siper
olarak kullansınlar yahut böyle olmasın hüküm aynıdır.
110. Ayetin son kısmı
sebebiyle bir zımmı ve müste'meni öldür me durumunda da keffaret gereklidir;
çünkü zimmet ve ahid, onlara verilen güvencelerdendir.
111. Gurre ödenerek veya
başka yollarla tazmin edilen ceninin öldürülmesi halinde de keffaret gerekir; çünkü
cenin de dokunulmazlık hakkına sahip bir insandır. Hz. Ömer de bu şekilde hüküm
vermiştir.
112. Kişi kendi kölesini
öldürdüğünde de keffaretle yükümlü olur; çünkü ayet geneldir. Bu öldürme
sebebiyle kölenin değerini ödemesi gerekli olmasa da böyledir; çünkü bu değeri
ödese kendisine ödenmiş olacaktır. Keffaret ise böyle olmayıp Allah hakkıdır.
Kişi kendi kölesini öldürdüğünde keffaret gerekli olduğuna göre başkasının
kölesini öldürdüğünde evleviyetle gerekir.
113. Kişi kendisini
öldürdüğünde [yani intihar ettiğinde] de adam öldürme keffareti gerekir; çünkü
dokunulmaz olan bir cana kıydığından Allah hakkı olarak keffaret gerekir.
Keffaret için ödenecek olan bedelonun terikesinden çıkarılır. Kişi, can
dokunulmazlığı olmayan bir kimse ise intihar ettiğinde keffaret ödenmesi
gerekmez.
Mezhep içinde bir görüşe
göre ise kişi kendisini öldürdüğünde -nasıl ki bunu mal ödeyerek tazmin etmesi
gerekmiyorsa- keffaret de gerekmez.
114. Harbıolan bir
kadını ve çocuğu öldürme durumunda, bunları öldürmek haram olsa bile keffaret
gerekmez; çünkü onları öldürmenin haramlığı can dokunulmazlığından değil
Müslümanlar bunlardan yararlanma imkanını kaybetmesin diye Müslümanların
maslahatı içindir.
115. Öldürülmesi mübah
olan bir kimseyi mesela isyankar bir kimseyi ve bir saldırganı öldürme
durumunda keffaret gerekmez; çünkü bunlar tazmin edilmediğinden denk olmayan
bir kimse tarafından öldürülen harbı, mürted ve muhsan iken zina eden şahıs
konumundadır. Yine harbı bir kimseyi kendisinin benzeri birisi öldürdüğünde de keffaret
gerekmez.
116. Kısası gerektirecek
şekilde adam öldürmüş olan bir kimseyi hak sahibinin öldürmesi durumunda
keffaret gerekmez; çünkü bu kişi, hak sahibi açısından öldürülmesi mübah bir
kimsedir.
Not: Kısasın bir kısmında hak sahibi olan kimse o
şahsı öldürse, örneğin maktulün çocuklarından birisi tek başına babasının
katilini öldürse onun üzerine keffaret gerekmez. İbnü'r-Rif'a'nın görüşünün
aksine olarak bunu Mütevellı söylemiş, Zerkeşi de bunun daha uygun olduğunu
söylemiştir.
Bu görüşleri şu şekilde
uzlaştırabiliriz: Mütevelli'nin görüşü diğerlerinin izin vermesi durumuyla
ilgilidir. İbnü'r-Rif'a'nın görüşü ise izin vermemeleri durumuyla ilgilidir.
Kısas yoluyla ölüme mahkum olan kimseyi hak sahibinden başkası öldürse
keffaretle yükümlü olur.
117. Birlikte adam
öldürenlerden her biri daha doğru olan -ve İmam ŞafiI tarafından açıkça ifade
edilen- görüşe göre keffaretle yükümlü olur. Çünkü bu, tıpkı kısas
gibi"öldürme" işine bağlı bir hak olup kısımlara bölünemez.
"Bunun diyet gibi
bölünmesi mümkündür" denilecek olursa buna şöyle cevap verilir: Diyet can
bedelidir, can ise bir tanedir. Keffaret ise öldürme suçunu kapatmak içindir.
Şahısların her biri katildir. Ayrıca bunda ibadet anlamı da vardır. Bir cemaat
üzerine gerekli olan ibadet parçalara bölünemez.
Diğer görüşe göre ise
tıpkı av hayvanını öldürme meselesinde olduğu gibi burada da ortak olarak adam
öldürenlerin bütünü bir keffaretle yükümlü olur.
118. Adam öldürme
keffareti sıralama bakımından zıhar kefaretinin niteliğine sahiptir. Buna göre
kişi önce köle azat eder, bulamazsa iki ay peşpeşe oruç tutar. Ancak daha güçlü
görüşe göre kişi oruç tutmaktan aciz olduğunda yemek yedirmez; çünkü bu konu
ile ilgili nassla yetinilir. Zira keffaretler konusunda kıyas değil nas esas
alınır. Allah adam öldürme keffaretinde köle azadı ve oruç dışında bir şey
zikretmemiştir.
Şöyle bir soru
sorulabilir: Alimlerimiz, buradaki "mümin" kaydını zıhar
kefaretindeki mutlak olarak geçen "köle" ifadesine hamlettikleri
halde zıhardaki yemek yedirme kaydı niçin buradaki mutlak ifadeye taşınmıyar?
Buna şöyle cevap
verilir: Diğeri, nitelik yönünden bir kıyastır. Bu ise asılda bir kıyasdır.
Oysa iki asıldan biri diğerine kıyas yoluyla katılamaz. Nitekim teyemmüm
ayetinde mutlak olarak gelen" el" kelimesi abdest ayetindeki
"dirseklere kadar" ifadesiyle kayıtlanan "el" kelimesine
hamledilmiştir. Ancak teyemmümde baş ve ayakların olmaması, bunların abdestte
zikredilmesine hamledilmemiştir.
Buna göre kişi oruç tutmadan
önce ölse onun terikesinden sanki Ramazan orucunu tutamamış gibi ödeme yapılır.
Diğer bir görüşe göre ise tıpkı zıharda olduğu gibi altmış fakire yemek
yedirilir
Not: Köle, oruç ve yemek yedirmenin niteliği
konusunda, keffaret kitabında geçen açıklamalar burada da geçerlidir.
Son Hükümler
Bir başkasını nazar
ederek öldüren ve bunu bu şekilde öldürdüğünü itiraf eden kimse -her ne kadar
nazar değmesi hak olsa bile- keffaretle yükümlü olmaz; çünkü nazar normalde
ölüme yol açmaz ve öldürücü olarak kabul edilmez. Nitekim bu konu, takip eden
bölümde ele alınacaktır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN
CİNAYET DAVASI VE KASAME: GİRİŞ