MUĞNİ’L-MUHTAC

SAYD VE ZEBH

 

D. Hayvan Kesiminde Kullanılan Alet

 

Nevevi, daha sonra hayvan kesiminin dördüncü rüknü olan "alet" konusunu "güç yetirilebilen hayvanın kesimi, güç yetirilemeyen hayvanın yaralanması" şeklinde müstakil bir başlık açarak şu şekilde belirtmiştir:

 

18. Boğazlamaya güç yetirilebilen hayvanın boğazlanması ve boğazlamaya güç yetirilemeyen hayvanın yaralanması demir, bakır, altın, tahta, kumaş, taş, cam gibi kesici bir şeyle olmuşsa [o hayvanı yemek] hel al olur. Ancak diş ve diğer kemiklerle [boğazlanan veya yaralanarak öldürülen hayvanı yemek] helalolmaz.

 

19. Kişi;

 

> "[Delici olmayan] mermi", "kamçı", "[ucunda] temren ve sivri ucu bulunmayan ok" gibi aletlerle veya [delici bir alet olsa bile delici tarafıyla değil] ağırlığının çarpmasıyla bir hayvanı öldürse,

 

> Hem ok hem [delici olmayan] mermi ile hayvanı öldürse,

> Okun temreni [demirden ucu] hayvanı yaralamakla birlikte ok giderken yan tarafı ava tesir etse ve hayvan ikisinin etkisiyle ölse,

 

> Tuzakta boğulsa,

> Bir ok isabet ettiğinde yere veya tepeye düştükten sonra oradan yuvarlansa haram olur.

 

20. Hayvana havadayken ok isabet etse ve hayvan yere düşüp ölse helalolur.

 

21. Eğitimli olması şartıyla köpek ve pars gibi kara yırtıcılarıyla ve doğan ve şahin gibi yırtıcı kuşlarla avlanmak helaldir. Eğitimli olmalan sahibinin kara yırtıcısını avdan men ettiğinde onun avdan geri durması, ava gönderdiğinde gitmesi, avı tutması, ondan yememesiyle olur.

 

22. Daha güçlü görüşe göre yırtıcı kuşlarda avdan yememesi şarttır.

 

23. Yırtıcının eğitimli olduğu zannı oluşuncaya kadar bunların tekrarlanması şarttır.

 

24. Hayvanın eğitimli olduğu ortaya çıktıktan sonra avın etinden yerse daha güçlü görüşe göre o avı yemek helal olmaz, yeniden eğitilmesi şart olur.

 

25. Yırtıcının kanı yalamasının bir etkisi yoktur.

 

26. Köpeğin avdan ısırdığı yerler necistir. Daha doğru görüşe göre bu affedilmez, bunun su ve toprakla yıkanması gerekir. Onun ısırdığı yerin oyulup atılması gerekmez.

 

27. Yırtıcı hayvan, avın üzerine yüklenerek onu ağırlığıyla öldürse daha güçlü görüşe göre helal olur.

 

28. Kişinin elinde bulunan bıçak düşerek av hayvanını yaralasa veya bir koyun kişinin elindeki bıçağa kendiliğinden sürtündüğünde koyunun nefes ve yemek borusu kesilse yahut kişinin köpeği kendiliğinden ava doğru giderek onu öldürse [tüm bu durumlarda ölen hayvan] helal olmaz.

 

29. Yine kişinin köpeği kendiliğinden ava doğru giderken sahibi onu ava teşvik etse ve köpeğin koşması artsa daha doğru görüşe göre onun avladığı hayvan helal olmaz.

 

30. Ok, rüzgarın yardımıyla ava çarparak onu öldürse helal olur.

 

31. Kişi, gücünü denemek için veya diktiği bir hedefi vurmak için ok attığında bu ok arada bir ava isabet ederek onu öldürürse daha doğru görüşe göre o avı yemek haram olur.

 

32. Kişi taş zannederek bir hedefe ok atsa veya bir ceylan sürüsüne ok atıp içlerinden birine isabet ettirse onu yemek helal olur. Sürüden birine atmayı kast ettiği halde ok başkasına isabet etse daha doğru görüşe göre o helal olur.

 

33. Kişinin köpeği ve av gözden kaybolsa sonra kişi avı ölü olarak bulsa haram olur.

 

34. Kişi avı yaraladıktan sonra av gözden kaybolsa, sonra da onu ölü olarak bulsa daha güçlü görüşe göre haram olur.

 

51. Kesimine güç yetirilebilen bir hayvanın nefes ve yemek borucu kesildiğinde o hayvan helal olur. Kesimine güç yetirilemeyen bir hayvanın bedeninin her neresinden olursa olsun yaralanarak öldürülmesi halinde yenilmesi helal olur.

 

52. [Yukarıdaki maddede sözü edilen şekilde yemenin heial olması için] hayvanı yaralayan yani kesen kesici bir aletin kullanılması şarttır. Bu keskin demir, bakır, altın, gümüş, kurşun, tahta, kamış, taş, cam olabilir. Çünkü bunlar canı en kolay / hızlı çıkaran aletlerdir.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: NevevI, "güç yetirilebilen hayvan boğazlandığında helal olur" ifadesi konusunda el-Muharrer' e tabi olmuştur. Oysa bu, ters çevrilmiş bir ifadedir. Doğrusu Ravdatü 'ttalibın'deki "güç yetirilebilen hayvan ancak ... kesilirse helal olur" şeklindedir.

 

Buna şöyle cevap verilir: "Burada kastedilen neyin helal olacağıdır. Güç yetirilebilen hayvanın ancak boğazlamakla helal olacağı konusunu ise Nevevi konunun başında şu ifadeleriyle zikretmiştir: Eti yenen hayvanın kesilmesi, şayet güç yetirilirse gırtlağından veya gerdanından boğazlamak yoluyla olur."

 

53. Tırnak, diş ve diğer kemikler ister insana ister başkasına bitişik olsun ayrı olsun bunlarla yapılan kesim helal olmaz. Bunun delili Buhari ve Müslim' deki şu hadistir:

 

> Kanı akıtılan ve üzerine Allah'ın adı anılan hayvanı yiyin. Ancak diş ve tırnakla kesilen hayvan değil. Size bunu[n sebebini} anlatayım: Diş bir kemiktir. Tırnak ise Habeşlilerin bıçak olarak kullandığı bir şeydir.(Buhari, Zebaih, 5506; Müslim, Edahi, 5066)

 

Diğer kemikler de buna kıyas edilmiştir.

 

Kemikle kesmenin yasak olmasının taabbudi olduğu söylenmiştir. İbnü's-Salah bu görüştedir. İzzeddin bin Abdüsselam da bu görüşe meyletmiştir. Nevevi, Müslim şerhinde şöyle demiştir: "Bunun anlamı, bunlarla kesmeyin çünkü bunlar kan ile necis hale gelir, oysa istinca konusunda kemikleri necis kılmanız yasaklanmıştı. Çünkü bunlar sizin kardeşleriniz cinlerin azığıdır."

 

54. Kişi bir okun temrenini kemikten yapıp bununla av hayvanını öldürse haram olur.

 

Hadisteki "tırnağa gelince, bu, Habeşlilerin bıçağıdır" ifadesinin anlamı "onlar kafirdir ve sizin kafirlere benzemeye çalışmanız yasaklanmıştır" demektir.

 

Not:  Kemikle kesme yasağının gerekçesinden, insanların yiyecek maddesi olarak kullandığı şeylerle yapılan kesimde haramlığın daha evla olduğu anlaşılmaktadır. Buna keskin bir ekmeğin köşesiyle kesmeyi örnek verebiliriz. İleride gelecek açıklamalardan anlaşılacağı üzere yırtıcı hayvanların tırnak ve azı dişleriyle hayvanı öldürmesi durumunda bu hayvanlar helal olur. Bu sebeple bunu istisna etmeye ihtiyaç yoktur.

 

55. "Keskin" ifadesi, Nevevi'nin sözünde birazdan gelecek hususları dışarıda bırakmıştır. Buna göre;

 

> Kişi ağır [künt] bir cisimle hayvanı öldürse,

> Veya keskin bir cismin [keskin tarafıyla değil de] ağırlığıy!a öldürse o hayvan haram olur.

 

ilkinin örneği [delici / kesici olmayan] mermi, kırbaç veya te mreni yahut sivri ucu bulunmayan oktur.

 

Nevevi ikincisinin örneğini vermemiştir. Buna örnek olarak ucunda temreni bulunan veya ucu sivri olan bir okun [sivri tarafıyla değil de] ağırlığıyla hayvanın öldürülmesini zikredebiliriz. Kör bıçakla yüklenerek hayvanı boğazlamak da buna örnek olur.

 

56. Nevevi daha sonra hayvanın iki sebebin birleşmesiyle ölümüne ilişkin örnekler zikretmiştir. Buna göre;

 

> Kişi avı ok ve [kesici olmayan] mermiyle öldürse,

> Veya okun temreniyle yaralamakla birlikte okun [keskin olmayan] yan tarafı da geçerken hayvanın üzerinde etki yapsa ve hayvan hem yaralama hem de okun çarpmasının tesiriyle ölse haram olur.

 

57. Hayvan kurulmuş tuzağa takılarak boğularak ölse haram olur. Bunlar avlanmak amacıyla iplerden yapılan tuzaklardır.

 

58. Hayvana bir ok isabet ederek ona tesir edecek şekilde yaraladıktan sonra hayvanda istikrarlı bir hayat varken yüksek bir yerden veya bir tepenin kenarından düşerek ölse haram olur.

 

59. Yukarıdaki durumların hepsinde hayvanı yemek haram olur. Ağır bir cisimle ölme durumunda haram olmasının sebebi şudur: Bu hayvan, keskin yeri bulunmayan taş vb. vurularak öldürülmüş olan bir hayvandıf.

 

Ok ve mermi ile ölmesi ve sonrasındaki örneklerde hayvanın haram olmasının sebebi, hayvanın onu yemeyi mübah kılan ve haram kılan iki sebeple ölmesidir. Bu durumda haramlık yönü ağır bastırılmıştır. Çünkü ölmüş hayvanlarda aslolan haramlıktır.

 

Tuzakta boğulan hayvanın haram olma sebebi, ayette [eloMaide, 3] boğulmuş hayvanın haram kılınmış olmasıdır.

 

Ok isabet eden hayvanın yere düşerek öldüğünde haram olmasına gelince; el-Minhac'ı şerhedenler bunun nasıl gerçekleştiğini tasvir konusunda farklı görüşler belirtmişlerdir.

 

> Bazılarına göre bu şöyle olur: Hayvan havada uçarken ok isabet eder, ama ok hayvanı yaralamaz, sadece kanadını kırar. Hayvan düşerek ölür. Bu durumda ölümün kendisine dayandırılacağı mübah bir fiil bulunmadığından hayvan helal olmaz. Ok, hayvana tesir edecek şekilde onu yaraladıktan sonra hayvan yere düşüp ölse, ileride geleceği üzere helalolur.

 

> Bazılarına göre ise şöyle olur: Ok, hayvana tesir edecek şekilde ona isabet eder, hayvan yüksekçe bir yerden düşer, sonra da oradan düşerek ölür. Böylece bu mesele, hayvanın iki sebeple öldüğü meselelerden birisi olarak tasvir edilmiştir. Bu görüşün gerekçesi olarak "hayvanın iki sebepten hangisine bağlı olarak öldüğü bilinmemektedir" ifadesi zikredilmiştir. Bana göre güçlü olan budur. Nitekim ben, Nevevi'nin sözünü bu şekilde açıkladım.

 

Nevevi, el-Muharrer ve Ravdatü't-talibin'de olduğu gibi "bir çatının kenarına düşse" şeklinde ifade etmiş olsa daha iyi olurdu.

 

Hayvanın yere veya tepeye düşmesi durumunda onda istikrarlı bir hayatın bulunduğunu kabul etmek zorunludur. Nitekim ben, Nevevi'nin ifadesini bu şekilde açıkladım. Şayet ok, hayvanı bOğazl kesilen bir hayvanın durumuna düşürmüşse o zaman oun yemek helal olur.

Hayvanın düşerek yere veya dağa çarpmış olmasının bir etkisi yoktur.

 

60. "Düşerse" ifadesi hayvanın düşmediği, bir taraftan diğer tarafa döndüğü durumu dışarıda bırakmaktadır. Bu durumda hayvanın helal olduğu konusunda görüş ayrılığı yoktur.

 

Not:  Nevevi, [av hayvanına, delici olmayan] mermi fırlatmanın caiz olduğuna fetva vermiştir. Ancak bu, turna gibi normalde böyle mermiden ölmeyecek hayvan hakkında geçerlidir. Şayet serçe veya küçük vahşi hayvanlar gibi genelde mermi ile ölen hayvanlara gelince Müslim şerhinde söylediği üzere bu haramdır. Her iki duruma da ihtimali varsa haram olması gerekir.

 

61. Hayvan havadayken ona ok isabet etse veya onu etkileyici bir şekilde yaralasa ve hayvan yere düşmeden önce veya sonra ölse helal olur; çünkü hayvanın yere düşmesi mutlaka olacaktır. Bu sebeple buna göz yumulmuştur. Nitekim ayakta olan bir hayvana da ok isabet ettiğinde iki yanından birine doğru yere düşer ve yere çarpar.

 

62. Ağaçta olup da okun kendisine isabet etmesiyle yere düşen kuş da böyledir. Kuş bir dal ın üzerine düştükten sonra yere düşse tıpkı bir çatıya düşüp sonra oradan yere düşerek ölmesi durumunda olduğu gibi helal olmaz.

 

63. "Yer" ifadesi avın. içinde su bulunan kuyuya düşmesi durumunu dışarıda bırakmaktadır. Zira bu durumda haram olur. İçinde su yoksa, kuyunun duvarlarına çarpmamışsa helal olur.

 

Not:  [Su kuşuna atış yapma durumunda üç ihtimal söz konusudur:]

 

1. Kişi su kuşuna sudayken ok fırlatsa ve ok ona isabet edip ölse helal olur. Onun açısından su, başka hayvan açısından yer gibidir.

 

2. Şayet kuş suyun üzerinde havadaysa bakılır:

 

a) Atış yapan kişi sudaysa -gemi vb. bir şeyde bile olsa- helalolur.

b) Karada ise, atılan ok, meydana getirdiği yaralama ile kuşu, boğazlanmış hayvanın çırpınması gibi bir duruma sokmamışsa onu yemek haram olur .

 

3. Kuş, suyun dışında iken kişi ona atış yapsa ve kuş suya düşse, atış yapan kişi ister suda ister dışarıda olsun, zikredilenlerden evleviyetle anlaşılacağı üzere haram olur. Bu, Ravdatü't-talibin ve eş-Şerhu'l-kebir'de tercih yapılmaksızın zikredilen iki görüşten biridir.

 

Rafiı ve Nevevi'nin bu eserlerdeki ifadelerinden kara kuşunun, zikredilen hüküm bakımından su kuşu gibi olmadığı sonucu çıkmaktadır. Ancak Beğavi, Ta'lik adlı eserinde kara kuşunu da su kuşu gibi kabul etmiştir. Rafiı ve Nevevi'nin "su kuşu" şeklindeki isim tamlamasında yer alan izafet "sudaki kuş" anlamında anlaşılırsa ortada bir muhalefet yoktur. Bu şekilde yorumlanması daha iyidir.

 

Ezral'nin belirttiği üzere yukarıdaki hüküm, ok, kuşu suya daldırmadığında böyledir. Kuş ister suyun yüzünde ister suyun üstünde havada olsun fark etmez. Şayet ok, hayvana saplanıp da onu boğazı kesik hayvan gibi çırpınır hale getirmeden önce kuşu suya batırırsa veya kuş suya düştüğünde cüssesinin ağırlığıyla suya kendiliğinden batıp ölürse o zaman bu, boğulmuş hayvan olduğundan kesinlikle helal olmaz. Bunu Maverdi söylemiştir.

 

Ateşe düşen kuşu yemek ise haramdır.

 

64. Yırtıcı hayvanlar ve yırtıcı kuşlarla avlanmak helaldir, yani boğazlamaya güç yetirilemeyen yırtıcı hayvanları, birazdan gelecek şartlar dahilinde yemek helaldir.

 

Bu yırtıcı hayvanlar, av hayvanının bedeninin her neresini yaralamış olursa olsun, onda istikrarlı bir hayat bulunmadığında kişi hayvanı ölmüş halde veya boğazlanan hayvanın çırpınması gibi çırpınırken bulduğunda onu yiyebilir.

 

65. "Av hayvanının üzerinde mülkiyet oluşturmak" anlamında "avlanmak" ise yalnızca yırtıcı hayvanlarla yapılacak bir iş olmayıp ileride gelecek bölümde olduğu üzere mümkün olan her türlü yolla olabilir. Bunun boğazlanması, evcil hayvanın boğazlanması gibi olur.

 

66. "Cevarih / yırtıcılar" ifadesi "carih" kelimesinin çoğuludur. Yırtıcı olan her hayvan bu şekilde anılır. Bu hayvan, kuşu tırnağıyla [pençesiyle] veya azı dişiyle yırttığı için bu şekilde isimlendirilmiştir.

 

Nevevi, yırtıcı hayvana örnek olarak köpek, pars gibi hayvanları zikretmiştir. Kaplan da böyledir.

 

Yırtıcı kuşlara örnek olarak ise doğan, şahin ve atmaca zikredilebilir.

 

[Yırtıcı hayvanları avlanırken kullanılabilir] Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

 

> Allah'ın size öğrettiğinden öğretip avcı hale getirdiğiniz hayvanların sizin için yakaladıklarından da yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin). [Maide,4]

 

Nevevi, el-Mecmu'da şöyle demiştir: Gazali'nin el-Vasit'te söylediği "pars ve kaplanın parçaladığı hayvanı yemek haramdır" ifadesi yanlıştır, kabul edilemez. Bu, mezhep içinde bir görüş değildir.

 

Aksine bu ikisi köpek gibidir. İmam Şafii ve alimlerimizin tümü bunu açık olarak belirtmiştir.

 

Şöyle bir itiraz söz konusu olabilir: Rafiı ve Nevevi, Ravdatü 'ttalibın ve eş-Şerhu'l-kebır'in bu bölümünde şöyle demişlerdir: "Kaplan, avlanırken kullanılması helalolan yırtıcılardandır." "Alımsatım" bölümünde ise kaplan satımının sahih olmadığını, çünkü onun av için elverişli olmadığını söylemişlerdir.

 

Buna şöyle cevap verilir: Alım-satım bölümünde belirtilen kaplan, av için eğitilmesi mümkün olmayan kaplandır, buradaki ise böyle değildir. Kaplan eğitimli olursa veya eğitilmesi mümkün olursa onun satılması sahih olur.

 

67. Yırtıcı hayvanın avlanmada kullanılabilmesinin şartı -yukarıda geçen ayet ve hadis sebebiyle- av konusunda eğitimli olmasıdır. Bu da yırtıcı hayvanın, işin başında ve sonrasında sahibi tarafından men edildiğinde geri durması, sahibi tarafından ava gönderildiğinde ise ava saldırması ile olur. Çünkü ayette hayvanın eğitimli olmasından söz edilmiştir.

 

68. İmam Şafii şöyle demiştir: "Köpeğe bir emir verdiğinde buna uyar, bir şeyi yasakladığında ondan uzak durursa o, eğitimli bir köpektir." Bunu Abbadı, Tabakatında Yunus'tan rivayet etmiştir.

 

69. Eğitimli hayvanın avı sahibi için tutması, gitmesine yol açacak şekilde serbest bırakmaması, sahibi geldiğinde hayvanı ona bırakmaması, sahibine karşı hayvanı savunmaması gerekir.

 

70. Yine eğitimli hayvanın, hayvanı öldürmeden önce veya öfdürdükten hemen sonra hayvanın etinden ve et hükmünde olan derisi, işkembesi, kulağı ve kemiği gibi yerlerinden yememesi şarttır. Bunun delili Buhari ve Müslim'in Adiy bin Hatim'den rivayet ettikleri şu hadistir:

 

> Eğitimli köpeğini ava gönderip de besmele çektiğinde hayvan avı tutar ve öldürürse onu ye. Avdan yerse yeme. Ben, onu kendisi için tutmuş olmasından endişe ederim.(Buhari, es-Sayd ve'z-zebaih, 5483; Müslim, es-Sayd ve'z-zebaih, 4950)

 

Avcının onu engellemesi, onun avdan yemesi gibidir.

 

71. Yırtıcı avdan yediği halde onu öldürmezse veya öldürdükten sonra onun yanından uzaklaşır, daha sonra dönüp ondan yerse bunun zararı olmaz; çünkü avcı hayvanın adeti avladığından yemektir.

 

Hayvanın yün ve tüyleri de böyledir.

 

Zikredilen bölümde "cariha" ifadesi müzekker olarak belirtilmiştir.; İleride bunun müennes olması da gelecektir. Bu bazen manasına bazen de .lafzına bakılarak yapılır.

 

72. [Yırtıcı kuşun avladığı hayvanı yemenin helal olabilmesi için, kuşun o avdan yemeyi terk etmesi şart mıdır? Bu konuda İmam Şafii'yeait ikLgörüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre, yırtıcı kara hayvanına kıyasla yırtıcı kuşun da hayvandan yemeyi terk etmesi şarttır.

 

İkinci görüş

 

Şart değildir; çünkü bu hayvanlar, köpek vb. hayvanların aksine yemeyi terk etmeyi öğrenmesi için vurmaya müsait değildir.

 

Not:  Nevevi'nin ifadesinden anlaşıldığına göre kuşu hayvandan uzaklaştırmayı istediğimizde uzaklaşması şart olmadığı gibi avı sahibi için tutması da şart değildir. İkinci meseleye ilişkin Nevevi'nin Ravdatü't-talibin'deki ifadesinden çıkan sonuç budur. İlkini ise açık olarak ifade etmiş, Cüveyni'den kuşun uçmasından sonra onun avdan uzak durmasını ümit etmenin söz konusu olmadığını nakletmiştir. Ancak Bulkini ve başkalarının nakletliğine göre İmam Şafii el-Ümm'de bunu da şart koşmuştur. Bulkini "alimlerimizden herhangi biri buna muhalefet etmemiştir" demiştir. Bu, el-Basit'te göz önünde bulundurulmuş, daha sonra Cüveyni'nin görüşü "denilmiştir" şeklinde aktarılmıştır. Ezrai ve başkaları da buna benzer görüş nakletmişlerdir. Darimı, Süleym er-Razı ve Nasr el-Makdisı bunu nakletmiştir. İbnü'r-Rif'a da bunu Ruyani ve başkalarından nakletmiştir.

Hocamız Zekeriya elEnsarl'nin Menhecü't-tullab adlı eserinde belritildiği üzere zahir olan da budur.

 

73. Hayvanın eğitimli olmasında dikkate alınan bu hususların artık hayvanın eğitimli hale geldiği zannı oluşuncaya kadar tekrarlanması şarttır. Bu belirli bir sayıyla sınırlanmaz. Bu konuda avcı hayvanlar konusunda uzman olanlara müracaat edilir.

 

[Zayıf] bir görüşe göre bunun üç kere tekrarlanması, bir başka görüşe göre ise iki kere tekrarlanması gerekir.

 

74. Yukarıda zikredilen şartlar doğrultusunda hayvanın eğitilmiş olduğu ortaya çıktıktan sonra hayvan -el-Muharrer'de belirtildiğine göre bir kere- avın etinden yerse o avı yemek helal [olur mu? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre o avdan yemek helal olmaz. Bunun deIili yukarıda Buhari ve Müslim'den nakledilen hadistir. Ayrıca hayvanın ilk olarak eğitimli sayılabilmesi için avdan yememesi şart olduğu gibi, eğitimli sayılmasının devam etmesi için de şarttır.

 

İkinci görüş

 

Ebu Davud'un hasen bir senetle rivayet ettiği şu hadis sebebiyle o hayvandan yemek helal olur:

 

> Köpeğini gönderip Allah'ın adını andığında, köpek avdan yese bile ondan ye. (Ebu Davud, Sayd, 2852)

 

İlk görüşte olanlar buna şöyle cevap vermişlerdir: Bu hadisin senedinde yer alan ravilerden bazıları ile ilgili olumsuz konuşulmuştur.

 

Hadis sahih olsa bile sahibinin ona yedirdiği duruma veya hayvanı öldürüp uzağa gittikten sonra gelip yemesine hamledilir.

 

Not:  Görüş ayrılığı, benim yaptığım açıklamadan anlaşılacağı üzere bir defa yemekle ilgilidir. Yeme tekrarlanırsa son yemesinden sonraki kısmın haram olacağı kesindir. Daha önce yediği kısım ise daha doğru görüşe göre haram olur. Nevevi "o av" ifadesi ile buradaki haramlığın, daha önce avlanan hayvanlara dönük olmadığına dikkat çekmiştir.

Ebu Hanıfe'nin görüşünün aksine hüküm bu şekildedir.

 

Yırtıcı hayvan, üzerine gönderildiği avdan yediğinde eğitimli olmaktan çıkmış olur. Şayet eğitimli hayvan kendiliğinden hayvanın peşinden gider, onu öldürüp yerse bu durum onun eğitimli olmasına kesinlikle zarar vermez.

 

Nevevi'nin "avın etinden" ifadesi avın diğer yerlerini dışarıda bırakmaktaysa da bu kastedilmemiştir. Daha önce geçtiği üzere hayvanın derisi, kemiği ve işkembesi de böyle değerlendirilir.

 

75. Nevevi, daha sonra yukarıdaki daha güçlü görüş olan "avın o durumda helalolmadığı" görüşünü esas alarak detaylandırma yapmış ve şöyle demiştir: "Bu durumda yırtıcı hayvanın yeniden eğitilmesi gerekir."

 

Nevevi, el-Mecmu'da "ilk eğitim bozulduğu için" demiştir.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: "Alimler, haramlığın, önceden avlanan hayvanlara ilişmediğini açık olarak belirttiklerinden Nevevi'nin bu sözü tartışmaya açıktır."

 

Burada bozulmanın, avdan yeme anından itibaren başladığı söylenerek ZerkeşI'nin görüşü reddedilmiştir. Zira Nevevi "eğitimin bozuk olduğu ortaya çıktığı için" dememiştir.

 

76. Köpeğin kanı yalamasının bir etkisi yoktur; çünkü bu avcının amaçladığı bir şey değildir. Bu sebeple bu, köpeğin av hayvanının dışkısını yemesi gibidir. Ayrıca hadisteki yasak köpeğin avdan yemesine dayandırılmıştır. Bu ise söz konusu olmamıştır.

 

77. Köpeğin avda ısırdığı yer, tıpkı köpeğin ısırdığı diğer yerler gibi necistir. Daha doğru görüşe göre köpeğin yalaması gibi bu da affedilmez. Diğer görüşe göre ise buna ihtiyaç olduğundan affedilir. el-Matlab adlı eserde bu görüş desteklenmiştir.

 

78. Yukarıdaki ilk görüş esas alındığında daha doğru görüşe göre köpeğin ısırdığı yerin yedi defa su ile yıkanıp bunun birinde de toprakla yıkanması -tıpkı köpeğin yaladığı diğer yerlerde olduğu gibi- yeterlidir. Köpeğin ısırdığı yerin oyularak atılması gerekmez. Çünkü bununla ilgili herhangi bir rivayet söz konusu olmamıştır. İkinci görüşe göre ise bunu yapmak gerekir, yıkamak gerekmez; çünkü köpeğin ısırdığı yer onun salyasını çektiğinden buraya su girmez.

 

79. Yırtıcı hayvan avı yaralamamakla birlikte onun üzerine yüklenerek ağırlığıyla onu öldürse [hüküm ne olur? Bu konuda İmam Şafii'nin iki görüşü bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre onu yemek helal olur; çünkü ayetteki "Sizin için tuttuklarını yiyin" [el-Maide, 4] ifadesi geneldir. Ayrıca [köpek gibi yırtıcı olan hayvana] avı yanlızca yaralayarak öldürmesini öğretmek zor olur.

 

İkinci görüş

 

Bu avı yemek haram olur; çünkü bu, kılıç veya mızrağın ağırlığıyla hayvanı öldürmek gibidir.

 

Not:  Görüş ayrılığı, benim yaptığım açıklamadan anlaşılacağı üzere yırtıcının avı yaralamaması durumuyla ilgilidir. Onu yaraladıktan sonra üzerine yüklenip onu öldürürse o zaman kesin olarak helal olur.

 

Nevevi'nin "ağırlığıyla" ifadesi hayvanın, yırtıcıdan korkarak veya yırtıcının koşması sebebiyle ölmesi durumunu dışarıda bırakmıştır. Zira bu durumda hayvan kesinlikle haram olur. Ancak "ağırlık" ifadesi ihtirazı bir kayıt değildir. Aksine av, yırtıcının çarpması, ısırması veya ısırmaksızın kuvvetli olarak tutması sebebiyle ölse Maverdi ve başkalarının belirttiğine göre bu durumda da İmam Şafii'nin iki görüşü geçerli olur. Nevevi "yaralamaksızın tutması sebebiyle ölse" demiş olsa daha kapsamlı bir ifade olurdu.

 

"Öldürme" ifadesi de ihtirazı bir kayıt değildir. Av, ağırlık sebebiyle boğazı kesilmiş bir hayvanın çırpındığı esnadaki durumuna gelse Cüveyni'nin belirttiğine göre hüküm yine böyle olur.

 

80. Hayvan boğazlayan kişinin;

 

> Zannında hata etse bile muayyen bir hayvanı kast etmesi şarttır.

> İsabette hata etse bile belirli bir cinsi kast etmesi şarttır.

 

Bu husus, Nevevi'nin bu iki meseleyi örneklendirmesinden anlaşılacaktır.

 

81. Bir kimsenin elinde bıçak olsa;

 

> Bu bıçak elinden düşse, bıçağın düşmesi sebebiyle bir av hayvanı yaralanıp ölse,

> Veya bir koyun kişinin elinde bulunan bıçağa sürtünse, -kişi ister bıçağı hareket ettirmiş olsun ister olmasın fark etmezkoyunun nefes ve yemek borusu kesilse,

> Bir av hayvan, kendisini bıçağa batırsa,

> Yahut kişinin av konusunda eğitimli olan köpeği [kişinin göndermesi olmaksızın] kendiliğinden avın peşinden giderek onu öldürse,

 

Bu durumların hiçbirinde hayvan helal olmaz. Bu konuda ittifak bulunmaktadır; çünkü burada boğazlama fiili, bOğazlama kastı ve köpeği av hayvanına gönderme söz konusu olmamıştır.

 

82. Yine eğitimli bir köpek avın peşine kendiliğinden düştükten sonra sahibi veya başkası köpeği ava doğru teşvik etse ve bunun sonucunda köpeğin koşması artsa [bunu yemek helal olur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru olan ve İmam Şafii tarafından açıkça ifade edilen görüşe göre helal olmaz; çünkü burada avdan yemeyi engelleyen "köpeğin kendiliğinden ava gitmesi" ile avdan yemeyi mübah kılan "köpeğin ava doğru saldırtılması" bir arada bulunmakta olup yasaklık tarafı ağır basmış kabul edilir.

 

İkinci görüş

 

Köpeğin koşmasındaki artış ile köpeğin ava doğru saldırtılmasının etkisi ortaya çıkmış olduğundan o avdan yemek helal olur.

 

83. Nevevi "koşması artarsa" ifadesi ile köpeğin koşmasında artışın olmamasını dışarıda bırakmıştır. Bu durumda avdan yemek kesinlikle haram olur.

 

Not:  Yukarıdaki iki görüş, daha öncesinde köpeğin ava saldırtılması veya engellenmesi söz konusu olmadığında geçerlidir. Şayet öncesinde köpek engellenmiş, sonra saldırtılmış, ardından köpek kendiliğinden avın peşine giderek onu avlamışsa kesinlikle helal olur.

 

Sahibi köpeği avdan yasaklamayıp onu ava doğru saldırtmış ve köpeğin koşması bunun sonucunda artmışsa yukarıdaki iki görüş burada da geçerli olup bu, yukarıdakine göre evleviyetle haram olur.

 

Köpeği sahibi ava gönderdikten sonra bir başka şahıs onu men etse sonra tekrar ava saldırtsa bunun ardından köpek kendiliğinden giderek bir şeyavlasa bu av, köpeğin sahibi olmayan şahsa ait olur; çünkü köpeği gönderen odur.

 

Köpeğin sahibi olmayan kişi köpeği engellediği halde köpek ava gitmekten geri durmasa veya bu şahıs köpeği engellemeyip ava doğru kışkırttığında köpeğin koşması daha da artsa ve köpek bir av yakalasa bu av, köpeğin sahibinin olur.

 

Eğitimli köpek ava kendiliğinden gidip onu yakaladığında yabancı şahıs onu köpeğin ağzından alabilir. Aldığında ona sahip olur. Bu, bir kuşun yavrusunu başkasına ait ağaçtan almak gibidir. Ancak eğitimli olmayan köpeğin ağzındaki avı alan kişi ona sahip olmaz; çünkü onun avladığı hayvan sahibinin mülkü olur. Zira onu ava göndermek, av hayvanın takıldığı bir ağ atmak gibidir.

 

Bir Müslüman av köpeğini ava doğru gönderse, Mecusi birinin kışkırtması sonucunda köpeğin koşması daha da artsa bu köpeğin yakaladığı av helal olur; çünkü köpeğin kendiliğinden ava gitmesi, köpeği kışkırtmakla ortadan lakmaz.

 

Köpeği bir Mecusi ava gönderdikten sonra bir Müslüman onu ava kışkırtsa -aynı gerekçeyle- bu av haram olur.

 

84. Ava, rüzgarın yardımıyla bir ok isabet etse, alimlerin mutlak ifadesinden anlaşıldığına göre rüzgar ister okun fırlatılmaya başlandığı anda mevcut olsun, isterse okun çıkmasından önce esmeye başlamış olsun o evı yemek helal olur; çünkü rüzgarın esmesinden kaçınmak mümkün değildir. Şu durum bundan farklıdır: [Bir kimse, "vallahi falanca kişi ile konuşmayacağım" diye yemin ettikten sonra] rüzgar o kişinin sözünü başkasına taşısa bu durumda yemin bozulmaz; çünkü yemin[lerin yorumlanması] öde dayalıdır.

 

Not:  Nevevi ve başkalarının "rüzgar yardımcı olsa" ifadesinin işaret ettiğine göre, okun isabet etmesi tamamen rüzgiha nispet ediliyorsa o zaman o avı yemek helal olmaz.

ZerkeşI'nin nakledip onayladığına göre el- Vafı yazarı bunu açık olarak ifade etmiştir.

 

Ok, araziye, duvara veya taşa isabet etse ve buradan sıçrayarak av hayvanının vücuduna batsa veya kişi yayı çekerken yayın kirişi kırılsa ve ok fırlayarak bir avın bütününe isabet etse helal olur; çünkü ok atan şahsın fiilinden doğan şeyler ona nispet edilir. Zira okun kendi başına bir seçimi söz konusu değildir.

 

85. Kişi gücünü denemek için veya bir hedefe atış yapmak için ok fırlatsa, araya bir av hayvanı girse ve bu ok onu öldürse [o av hayvanını yemenin hükmü nedir? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru olan -ve İmam ŞafiI tarafından ifade edilen- görüşe göre o avı yemek haram olur; çünkü kişi ne belirli ne de müphem bir ava atış yapmayı kastetmiştir.

 

ikinci görüş

 

Burada [ok atma] fiilin[in] kasıtlı yapılmış olması dikkate alınıp nereye atıldığı dikkate alınmadığından haram olmaz. Bu şuna benzer: Kişi, kumaş kestiğini zannederek bir şeyi [bıçakla] kesse, sonra koyunun boğazını kestiği anlaşılsa bu koyunu yemek helal olur.

 

ilk görüş sahipleri arada şu farkın olduğunu söylemişlerdir: Kumaş meselesinde kişi belirli bir şeyi kesmeyi amaçlamıştır, burada ise böyle bir şeyi amaçlamamıştır.

 

Not:  Nevevi'nin "av hayvanı araya girse" ifadesinden çıkan sonuca göre [av hayvanı araya girmeyip] okun atıldığı yerde olsa helal olur. Bu sonuç kastedilmemiştir. Aksine İmam Şafii'nin el-Ümm ve el-Muhtasar'daki açık ifadesine göre avlanma niyetinin var olması dikkate alınır. Nevevi "kasıtsız olarak" demiş olsa daha genel bir ifade olmuş olurdu.

 

Şu da aynı manadadır: Kişi okunu mesela domuz gibi eti yenmeyen bir hayvana gönderdiği halde eti yenen bir ava isabet etse daha doğru görüşe göre bu hayvan yenmez. Yine ortada av yokken köpeğini gönderse, bir av, köpeğin karşısına çıksa ve köpek onu öldürse, onu yemek helal olmaz.

 

86. Kişi taş veya eti yenmeyen bir hayvan zannederek bir ava atış yapsa, ok, eti helal olan bir ava isabet etse veya geyik vb. vahşi hayvan sürüsüne atış yaptığında sürüden birine isabet etse o avı yemek helal olur.

 

İlk durumda helal olmasının sebebi, kişinin kendi fiili ile avı öldürmüş olmasıdır. Burada kişinin zannına bakılmaz.

 

İkinci durumda helal olmasının sebebi ise şudur: Kişi sürüye atış yapmayı kastetmiştir. Bu ölen av da o sürüdendir.

 

87. Kişi sürüden bir tanesine atış yapmayı kastettiği halde attığı ok başkasına isabet etse [o hayvanı yemek helalolur mu? Bu konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha doğru olan ve İmam ŞafiI tarafından açık olarak belirtilen görüşe göre hel al olur. Bu başkası ister ilk hayvan ile aynı görüntüde olsun ister olmasın fark etmez; çünkü avlanma kastı söz konusudur.

 

İkinci görüş

 

O hayvana atış yapılması kastedilmediği için bu hayvanı yemek yasaktır.

 

88. Kişi bir ava köpeği gönderdikten sonra köpek başka hayvanın peşine gitse, bu başka hayvan, kişinin gönderdiği yönden farklı bir yönde olsa ve köpek hayvana isabet ettikten sonra hayvan ölse, tıpkı ok fırlatma meselesinde olduğu gibi burada da av helalolur; çünkü köpeğin başka yere dönmemesi ile yükümlü tutmak zor olur. Ayrıca av başka yöne döndüğünde köpek onun ardından gitse o avı yemek kesinlikle helalolmaktadır.

 

89. Alimlerin ifadesinin zahirinden anlaşıldığına göre av, köpeğin gönderilmesinden sonra görülse bile helal olur. Bu şuna benzer: Kişi, köpeği bir ava doğru gönderdikten sonra köpek o avı tutsa, ardından başka bir av görüp onu da tutsa bu da helal olur. Bu ikinci av, ister köpeği gönderme anında mevcut olsun ister olmasın fark etmez; çünkü dikkate alınacak olan şey, köpeğin bir ava gönderilmiş olmasıdır ve bu da mevcuttur.

 

90. Kişi av yapmayı kastetmekle birlikte hem zan hem de isabet konusunda yamlsa, mesela bir ava taş zannederek veya domuz zannederek atış yapsa, yaptığı atış başka bir ava isabet etse onu yemek haram olur; çünkü yenilmesi haram olan bir şeyi avlamayı kastetmiş olup bu durum sonradan helallik ifade etmez. Bunun aksi durumda ise hüküm farklıdır. Mesela kişi av zannederek bir taş veya domuza atış yapsa, sonra bu attığı ok başka bir ava isabet etse ve ölse o av helal olur; çünkü mübah olan bir şeye atış yapmayı kastetmiştir.

 

Not:  Bir kimse karanlıkta "ola ki bir ava isabet ettiririm" diye rastgele atış yapsa ve attığı okun bir ava isabet etmesi sonucunda hayvan ölse helalolmaz; çünkü sahih bir kasıtla hayvana atış yapmayı kastetmemiştir. Böyle bir atış yapmak sefihlik ve saçmalık olarak görülür.

 

Kişi koyuna atış yaparak onun boğazlama bölgesine isabet ettirse, bu isabet tamamen tesadüf eseri olsa bile örneğin ona boğazlama yerine isabet ettirmeyi kastetmemiş olsa bile helalolur; çünkü koyuna atış yapmayı kastetmiştir.

 

Kişi karanlıkta veya ağaç arkasında bir av hayvanının bulunduğunu hissetse ve atış yapsa, okun hayvana isabet etmesi sonucu hayvan ölse onu yemek helalolur; çünkü bu [hissetme de] bir tür bilmektir. Körün atış yapması ile ölen hayvanın helal olmaması bu meseleye bir zarar vermez; çünkü gözleri gören kimsenin genel anlamda atış yapması sahih olduğu halde körünki böyle değildir.

 

91. Kişinin gönderdiği köpek avı yaralamadan önce köpek ve av gözden kaybolsa, kişi daha sonra avı ölü olarak bulsa başka bir sebeple ölmüş olma ihtimaline binaen o av haram olur. Köpeğin kana bulanmış olmasının etkisi yoktur; çünkü köpek onu yaralamış olsa bile av hayvanına başka bir yara isabet etmiş ve ondan ölmüş olabilir.

 

92. Köpek ya da hayvana isabet eden ok, hayvanın ölümünün kendisine bağlanması mümkün olacak şekilde onu yaralasa sonra da av gözden kaybolsa, ardından kişi hayvanı ölü olarak bulsa [bu hayvanı yemek helalolur mu? Bu konuda İmam Şafii'ye ait iki görüş bulunmaktadır:]

 

Birinci görüş

 

Daha güçlü görüşe göre -yukarıda belirttiğimiz gerekçeyle- bu haram olur.

 

İkinci görüş

 

Diğer görüşe göre hayvanın ölümünün bu yaralamadan kaynaklandığı düşünülerek av helal olur. Beğavi bu görüşü doğru kabul etmiştir. Nevevi, Ravdatü't-talibin'de bu görüşün delil bakımından daha doğru olduğunu söylemiştir. el-Mecmu'da ise şöyle demiştir: "Bu, sahih veya doğru olandır. Haramlık konusunda değil helallik konusunda sahih hadisler sabit olmuştur. İlk görüş, alimlerin çoğunluğunun kabul ettiği görüştür."

 

Bulkın! şöyle demiştir:

 

Mezhepte itimad edilmesi gereken görüş budur. Ebu Davud'un Sünen'i ve başka kitaplarda hasen yollarla rivayet edilen hadisler mevcuttur. Yine Adiy bin Hatim'in hadisinde şu ifadeler yer almaktadır:

 

Ben şöyle dedim: "Ey Allah'ın Resulü! Biz avcı bir toplumuz. Bizden biri ava atış yapıyor, sonra av iki veya üç gece onun gözünden kayboluyor, ardından onu ölü olarak buluyor."

 

Resulullah (s.a.v.) şöyle cevap verdi: "Avın üzerinde okunun izini bulduğunda başka bir yırtıcı hayvanın izini bulmazsan ve senin okunun o hayvanı öldürdüğünü bilirsen onu ye. "(Buhari, ez-Zebaih ve's-sayd, 5484; Müslim, es-Sayd ve'z-zebdih, 4958)

 

Bu, diğer rivayetleri takyid etmekte ve tartışma konusu olan meselede haramlığın söz konusu oldUğuna delalet etmektedir.

 

Bu, kişi kendi okunun hayvanı öldürdüğünü bilmezse yani bunu zannetmezse söz konusu olur. Bundan anlaşıldığına göre el-Minhac metnindeki hüküm itimad edilmesi gereken hükümdür. Nitekim Bulkini, Muhtasar'ında bunu esas almıştır.

 

Not:  Görüş ayrılığı, yaralama sonucunda hayvan, boğazı kesilmiş hayvanın hareketi gibi çırpınma noktasına gelmediği durumla ilgilidir. Aksi taktirde o hayvan kesin olarak helal olur. Yine görüş ayrılığı hayvanın üzerinde kendi yaralaması dışında yaralama bulunmadığı durumda söz konusudur. Şayet hayvanın üzerinde bir yere çarpma veya başka bir yaralama da görürse o zaman kesin olarak haram olur.

 

el-Minhac metninde yer alan meselenin bir takım benzerleri bulunmaktadır. Bunları şu şekilde belirtmek mümkündür:

 

a) İhramlı bir kişi başını taradığında onda bir saç düşse ve kişi saçın tarama sonucunda mı koptuğu yoksa zaten kopuk mu olduğu konusunda şüphe etse ilgili bölümde belirtildiği üzere daha doğru görüşe göre fidye ödemesi gerekmez.

 

b) Kişi, halı vb. bir şeye sarılı olan kişiyi ortadan ikiye biçse [diyet ödemekle yükümlü olmaz].

 

c) Bir geyik bir suya işese, sonra suyun değiştiği görülse mezhepte esas alan ve İmam Şafii tarafından açıkça ifade edilen görüşe göre -ilgili bölümde geçtiği üzere- görünürdeki duruma havale edilmek suretiyle suyun necis olduğuna hükmedilir.

 

d) İhramlı kişi bir avı yaraladıktan sonra av gözden kaybolsa, sonra avı ölü olarak bulsa, avın kendi yaralaması sebebiyle mi başka bir sebeple mi öldüğünü bilemese, daha doğru görüşe göre tam ceza değil ama erş ödemesi gerekli olur. Çünkü bu konudaki şüphe tam cezanın farz olmamasını gerektirmiştir. Bu da yukarıdaki ilk görüşü desteklemektedir. Bu, o meselenin benzeridir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN