KADA - YARGI / YARGIÇ |
BİRDEN FAZLA HAKİM TAYİN
ETMEK
Devlet başkanı bir
beldede iki hakim tayin etse ve her birini bir mekan, zaman veya belirli bir
dava türü üzerinde görevlendirse bu caiz olur. Daha dOğru görüşe göre her
birini bu şekilde görevlendirmese de caiz olur. Ancak hüküm verirken
görüşbirliğine varmalarını şart koşarsa o zaman caiz olmaz.
56. Bir beldenin
yöneticisi o beldede iki hakim tayin etse ve her bir hakime belirli bir yerde
veya falan gün demek suretiyle belirli bir zamanda yahut hakimlerden birini
malı konular diğerini öldürmeyaralama ve evlilik olayları için tayin etme
örneğinde olduğu gibi belirli tür davalarda hakim tayin etse bu tayin caiz
olur; çünkü iki hakim arasında bir anlaşmazlığın olması söz konsu olmaz.
Not: Nevevi'nin ifadesi devlet başkanının bir
hakimi erkekler arasında hüküm vermesi için diğer hakimi kadınlar arasında
hüküm vermesi için tayin etmesini de kapsamaktadır.
Cüveyni bunu tek görüş
olarak aktarmıştır. Buna göre bir erkek ve kadın anlaşmazlığa düşseler bu iki
hakimden hiçbiri anlaşmazlığı çözemez. Bu durumda erkekler ve kadınlar arasında
hüküm vermesi için üçüncü bir hakimin atanması şarttır.
Ezrai "benzer
meseleleri de buna kıyas et" demiştir.
57. [Her bir hakim için
görev yeri / zamanı / türü tahsis edilmemişse bu atama geçerli olur mu? Bu
konuda mezhep içinde iki görüş bulunmaktadır:]
Birinci görüş
Daha doğru görüşe göre
devlet başkanı iki hakimden her biri için yukarıda belirtilen şekilde görev
tahsisinde bulunmayıp onlara umumı yetki verdiğinde -tıpkı iki vası ve iki
vekil tayin etme durumunda olduğu gibi- bu tayin caiz olur. Bu, el-Bahr adlı
eserde İmam Şafii'nin ifadesi olarak nakledilmiş, Maverdi de bu görüşü
alimlerin çoğunluğuna nispet etmiştir.
İkinci görüş
Bu caiz olmaz. Cüveyni,
Gazalı ve İbn Ebı Asrun bu görüşü doğru kabul etmişlerdir.
58. [Devlet başkanının
bir beldede görev tahsisi yapmaksızın iki hakimi aynı anda ataması caiz olmakla
birlikte] hüküm verirken ikisinin oy birliği halinde hükmetmesini şart koşması
caiz olmaz; çünkü içtihada açık konuda aralarında görüş ayrılığı meydana gelir
ve bu durumda anlaşmazlıklar çözüme kavuşturulamaz. Bu gerekçelendirmeye göre
devlet başkanı, aynı imamı taklid eden kişiyi hakim olarak atasa ve biz
"mukallidin hakim olarak atanması caizdir" görüşünü tercih etsek, bu
ikisinin hüküm verirken görüş birliği içinde hükmetmesini şart koşmak sahih
olur; çünkü bu durum onların ihtilaf etmesine yol açmaz.
Zira taklid ettikleri
imam aynıdır.
Şöyle bir itiraz söz
konusu olabilir: Bir imamın birden fazla görüşü olabilir. Hakimlerden birisi bu
görüşlerden birine göre diğeri de diğerine göre hüküm vermeyi uygun görebilir.
Bu durum anlaşmazlık ve
ihtilafa yol açar.
Buna Şeyh Burhaneddin
el-Fezarı şöyle cevap vermiştir: "İki hakimden her biri, bağlı bulunduğu
imamın en doğru görüşüne göre hüküm verebilir." İbn Şühbe'nin belirttiği
üzere bu, sırf mukallid için ve bir de imamın, bu iki görüşten hangisinin doğru
olduğunu açık
olarak ifade ettiği
durumlar için doğrudur. Ancak bu iki hakim inceleme, tercihte bulunma ve mezhep
imamlarının açık ifadelerini bulamadıklarında yeni karşılaştıkları meseleleri
onların açık görüşlerine kıyaslayıp iki görüşten birini tercih etmeye ehil
iseler o zaman aralarında anlaşmazlık ve ihtilaf söz konusu olur. Bakış açıları
birbirinden ayrı düşer, bu sebeple böyle bir atamanın caiz olmaması gerekir.
59. Devlet başkanı [aynı
bölgeye iki hakim atamakla birlikte] bu ikisinin ayrı ayrı veya birlikte bir
davaya bakmalarına ilişkin herhangi bir şart ileri sürmese, mutlak bir
tasarrufu, caizliğe elverişli olacak şekilde yormak adına onun bu tasarrufu her
bir hakimin diğerinden bağımsız olarak hüküm vermesi şeklinde yorumlanır. Bu,
benzer durumda iki vasi tayin edilmesinden şu açıdan farklıdır: İki hakim
tayininden farklı olarak iki vasinin, aynı tasarrufta oy birliği ile karar
vermek üzere tayin edilmesi caizdir. Bu sebeple mutlak olarak iki vasi tayin
etme halinde bu tayin bu şekilde [oy birliğiyle karar vermenin şart koşulduğu
şeklinde] yorumlanır.
60. İki hakim, anlaşmazlık
halinde bulunan iki kişiden birinin talebine bağlı olarak diğerini mahkemeye
çağırsa hangisi önce çağırmışsa onun talebine icabet edilir. Aynı anda
çağırmışlarsa aralarında kur'a çekilir.
61. İki hasım, iki
hakimden hangisini tercih edecekleri konusunda anlaşmazlığa düşseler
Ruyanl'nin kesin olarak
belirttiğine göre [davaya konu olan] hakkı talep edenin [davacının] isteğine
uyulur, davalının isteğine uyulmaz. Bir mülkün taksimi, bir malın satım bedeli
veya mehir konusunda anlaşmazlığa düşen ve karşılıklı yemin etmeleri gereken
iki kişinin durumunda olduğu gibi her iki hasım hem davacı hem de davalı olma
bakımından birbirine eşitseler kendilerine en yakın hakime davayı götürürler.
İki hakim onlara uzaklık bakımından eşit mesafedeyseler kur'a çekilerek buna
uygun hareket edilir.
62. [Yukarıdaki durumda
iki hakim, "sizin davanıza hangimizin bakacağı konusunda aranızda anlaşın,
yoksa davanıza bakmayız" demek suretiyle] ikisinin belirli bir hakim
üzerinde anlaşmalarına dek davayı görmekten geri durma yoluna gidemezler. Aksi
takdirde bu durum anlaşmazlığın uzamasına sebebiyet verir.
Not: Nevevi'nin iki hakim tayin etme konusunda
söylediği husus iki hakimden fazla tayin edilmesi meselesinde de geçerlidir.
Maverclı ve Ruyani şöyle demiştir: "Sayıları az olmak şartıyla böyledir.
Şayet sayıları çok olursa bu kesinlikle sahih olmaz." Bu ikisi sayının
azlık ve çokluğuyla ilgili bir rakam belirlememişlerdir. el-Matlab adlı eserde
"bu, ihtiyaca göre belirlenebilir" demiştir. Zahir olan da budur.
Maverclı şöyle demiştir:
Devlet başkanı bir hakimi bir şehirde görevlendirmekle birlikte o şehrin
nahiyeleri [kasaba ve köyleri] konusunda bir açıklama yapmamışsa bakılır: Eğer
örfe göre bu kasabalar şehirden ayrı ise o bölgeler hakimin yetki alanına
girmez. Eğer kasabalar şehre bağlı kabul ediliyorsa onlar da hakimin yetki
alanına girer. Örf [sabit olmayıp] değişiklik gösteriyorsa hangisi daha yaygın
ise o dikkate alınır. İkisi eşit iseler yakın zamanlı olan örf dikkate alınır.
BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN
AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN