Kabir Azabı:
Günahkar Müslüman yada
müşrik ve kafir’in kabre konulduktan sonra çektiği, nasıl olduğunu
bilemediğimiz azab, ceza.
EHL-İ SÜNNET
MEZHEBİNİN KABİR AZABI HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ
Kütüb-i Sitte'de
ve diğer Hadis kitaplarda rivayet edilen ve kabir hallerine dair benzer
hadisler kabir azabının hak olduğuna delalet eder. Ehl-i Sünnet mezhebine göre
kabir azabı hak ve gerçektir. Mü'min suresinin "Onlar sabah akşam ateşe
sunulurlar. Kıyamet günü de, "Fir'avn'ın adamlarını azabın en çetinine
sokunuz" denilir" mealindeki 46. ayeti ve sahabilerden bir cemaat
tarafından rivayet edilen sahih hadisler bunu ispatlar. Allah Teala'nın ölünün
cesedinden bir parçaya hayat ve duygu vermesi ve o parçaya azab çektirmesi aklen
de mümkündür. Aklın kabul ettiği bu olay Kitab ve Sünnet ile sabit olduğu için
buna inanmak ve aynen kabul etmek gerekir. Hariciler, Mu'teziie mezhebine
mensup olanların çoğunluğu ve Mürcie mezhebi mensupları kabir azabına
inanmamaktadır. Tabii bu mezhebIer Ehl-i Sünnet mezhebi dışında kalan batıl
mezheblerdir.
Nevevi, Müslim'in
şerhinde Kitabü'l-Cennet bölümünde rivayet olunan kabir azabı hadislerinin
izahını yaparken özetle şu bilgiyi verir: Ehl-i Sünnet mezhebine göre cesed
aynen veya bir parçası azab görür ve ruh azab gören cesede veya parçasına
girer. Ehl-i Sünnet mezhebine mensub Muhammed bin Cerir, Abdullah bin Kiram ve
bir gurup, ruhun cesede geri dönmesinin şart olmadığı görüşünü savunmuşlar ise
de arkadaşlarımız bu görüşün fasid ve batıl olduğunu söylemişlerdir. Çünkü elem
ve duygu ancak canlı bir varlık ta olabilir. Arkadaşlarımız: Cesedin parçalara
dağılması, yırtıcı hayvanlar veya balıklar tarafından yenmesi veya başka türlü
imha edilmesi ilahi azabın gerçekleşmesine engel değildir. Çünkü Allah Teala,
cesedi kıyamet günü dirilteceği ve diriltmeye gücü yettiği gibi cesed dağılmış,
yırtıcı hayvanlar veya balıklar tarafından yenmiş olsa bile bunun bir parçasına
veya bir kaç parçasına hayat vermeye de gücü yeter. Şöyle bir şey sorulabilir:
Ölü gömüldükten bir süre sonra kabri açılırsa cesedde bir değişiklik görülmez,
kabre konulduğu gibi müşahede edilir. Peki ona nasıl sorular sorulur, nasıl
oturtulur ve demirden tokmaklarla nasıl dövülür de hiç bir izi görülmez? Bu
soruya şöyle cevab verilir: Ölünün başına gelen felaketleri görmememiz
olağandır ve örneğini uyku halindeki kişide görebiliriz. Yanımızda uyuyan kişi
rü'yasında bir takım zevkli şeyler veya elemler görür. Fakat yanıbaşında
olduğumuz halde farkında değiliz. Keza kişi uyanık iken işittiği veya düşündüğü
bir şeyden dolayı zevk veya acı duyar. Buna rağmen yanında oturan bir kimse
farkında değildir ve bir şey görmez. Cebrail (a.s.), Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e
vahiy getirirdi. Fakat Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in yanında oturanlar Cebrail
(a.s.)'ı görmezlerdi.
Ölünün
oturtulması olayının kabre gömülen ölülere mahsus olması ve cesedi herhangi bir
şekilde imha edilen ölülerde bu olayın vuku bulmaması muhtemeldir.
SUYUTİ – KABİR ALEMİ: KABİR AZABI
BÖLÜMÜ TIKLA