Katoliklere göre İsa, Baba’nın elçisidir[1].
Baba onu kutsal ruhla meshetmiş, rahip, peygamber ve kral yapmıştır[2].
O, kendiliğinden bir şey yapamaz. Her şeyi kendisini gönderen Baba’dan alır[3].
Şimdi o, Baba’nın yanında Hıristiyanların avukatlığını yapıyor.
Onlar lehine aracılık etmek için hep canlıdır. Allah’ın huzurunda daima hazır bulunmaktadır[4].
Kendisi aracılığı ile Allah’a yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter[5].
Hıristiyanlarda insanın konumu şöyledir:
Bu anlayışa göre Kutsal Tanrı yani Allah ile günahlı insan arasında büyük bir boşluk vardır.
Oklar insanın Allah’a ve onun sunduğu yaşama ulaşmak için gösterdiği çabayı
simgeler.
Aşağıdaki resim ayrılığı kapatacak yolu açıklar.
Hıristiyanlarda İsa’nın konumu[6]
Hıristiyanlara göre Allah ile insan arasındaki kuzu İsa’dır. O, insanlığın kurtuluşu için kendini kurban etmiştir. Pavlus’un[7] Timoteos’a mektubunda şu söz yer
alır: “Tek bir Allah ve Allah ile insanlar arasında tek bir Aracı vardır.
Bu da insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır[8].”
Üç asır
sonra kabul gören oğul nitelemesi: Havariler zamanında İsa, gerçek anlamda insan sayılırdı. Onun Allah’ın oğlu
olduğu iddiasını önce Pavlus ortaya attı. Bu iddiayı
doğru sayan karar, üçüncü yüzyıldan sonra Antakya’da alındı[9].
325’te toplanan Ökümenik İznik Konsili, İsa’nın yaratılmış olmadığına, Baba’dan doğduğuna ve onunla aynı özden olduğuna karar
verdi[10].
431’de, üçüncü Ökümenik Efes
konsili şu kararı aldı: “İsa, kendi kişiliğini, akıllı ruhla canlandırılmış bir
bedenle birleştirerek insan olmuştur. Meryem Ana ise, gerçek anlamda Tanrı’nın Anasıdır.”
451’de toplanan dördüncü ökümenik
Kadıköy konsili onun gerçek tanrı olduğunu şöyle ilan
etti:
“Rabbimiz Mesih İsa’nın mükemmel Tanrılığa ve mükemmel insanlığa sahip,
gerçek Tanrı ve gerçek insan olduğunu, akıllı bir ruhtan ve
bedenden oluştuğunu, Tanrılık açısından Baba ile insanlık açısından da bizimle aynı özde olduğunu,
günah dışında hepimize her şeyde benzer olduğunu, Tanrılık açısından yüzyıllar
öncesinden Baba’dan doğduğunu, insanlık açısından bizim esenliğimiz için bakire
Meryem’den doğduğunu oybirliği ile kabul ettiğimizi resmen
beyan ederiz[11].
Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar da “Mesih
Allah’ın oğludur” dediler. Bunlar dillerine doladıkları kendi sözleridir.
Kendilerinden önce kâfir olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah kahretsin
onları! Bu iftiraya nereden sürükleniyorlar?” (Tevbe 9/30)
Gerçek Allah
ve gerçek insan: İsa’yı aracı
sayabilmek için ona gerçek Allah ve gerçek insan demişlerdir. Katolikler bunu
şöyle açıklarlar:
“Mesih İsa, gerçek Allah ve gerçek insandır. İşte bu nedenle insanlarla Allah arasında tek aracıdır[12].
Şimdi o, Baba’nın yanında Hıristiyanların avukatlığını yapıyor. Onlar
lehine aracılık etmek için hep canlıdır. Allah’ın huzurunda daima hazır bulunur[13].
Kendisi aracılığı ile Allah’a yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter[14].”
Bu inanç akla ters düştüğünden sorumluluğu Kilise
üstlenmektedir. Şöyle diyorlar:
“İmanın nedeni, açıklanan gerçeklerin doğal aklımızla
anlaşılmaları ve gerçek olarak görülmeleri değildir[15].”
İnanmak bir Kilise eylemidir. Kilisenin imanı bizim imanımızdan önce gelir, imanımızı
taşır ve besler. Kilise tüm inananların anasıdır. Anası Kilise olmayanın Babası
Tanrı olamaz[16].”
Allah Teâlâ
şöyle buyurur: “Allah Meryem’in oğlu Mesih’tir” diyenler tam
kâfir oldular. Oysa Mesih şöyle demiştir: “Ey İsrail oğulları! Rabbim
ve Rabbiniz olan Allah’a kul olun. Şurası bir
gerçek ki; kim Allah’a şirk koşarsa Allah ona
cenneti haram eder, varacağı yer ateştir. Zalimlerin yardımcıları da olmaz.” (Maide 5/72)
[1] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 858.
[2] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 783.
[3] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 859.
[4] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 519.
[5] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 2634.
[6] Resim ve yazılar, www.incil.com’dan alınmıştır.
[7] Pavlus'un
Mektupları elimizdeki İncil’in bir parçası sayılmaktadır.
Bunu Kur'an kabul edemez. Çünkü Kur'an'a
göre İncil Allah'ın kitabı, İsa, onun elçisidir. Pavlus
ise İsa’yı görmemiştir. Elimizdeki İncil'de Pavlus’un
asıl adının Saul olduğu (Elçilerin İşleri 13/9),
azılı bir Hıristiyan düşmanı iken Şam yolunda ansızın gökten
parlayan bir nurun çevresini sardığı, İsa'nın ona seslendiği (Elçilerin İşleri
9/36) sonra onun İsa'ya inandığı ve vaftiz edildiği (Elçilerin İşleri 9/18 vd.) ifade edilmektedir. Buna göre Pavlus,
sıradan bir Hıristiyandır. Onun sözünün İncil’de yer
alması kabul edilemez.
[8] İncil, 1. Timoteos 2/56. (Kutsal Kitap, Eski ve Yeni Ahid /Tevrat ve İncil,
Kitabı Mukaddes şirketi, İstanbul 1981, s. 218.)
[9] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 465.
[10] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 465.
[11] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 467.
[12] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 480.
[13] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 519.
[14] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 2634.
[15] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 156.
[16] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri, par. 181.