2- İsa (Oğul)

Katoliklere göre İsa, Baba’nın elçisidir[1]. Baba onu kutsal ruhla meshetmiş, rahip, peygamber ve kral yapmıştır[2]. O, kendiliğinden bir şey yapamaz. Her şeyi kendisini gönderen Baba’dan alır[3]. Şimdi o, Baba’nın yanında Hıristiyanların avukatlığını yapıyor. Onlar lehine aracılık etmek için hep canlıdır. Allah’ın huzurunda daima hazır bulunmaktadır[4]. Kendisi aracılığı ile Allah’a yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter[5].

Hıristiyanlarda insanın konumu şöyledir:

Bu anlayışa göre Kutsal Tanrı yani Allah ile günahlı insan arasında büyük bir boşluk vardır. Oklar insanın Allah’a ve onun sunduğu ya­şama ulaşmak için gösterdiği çabayı simgele­r.

Aşağıdaki resim ayrılığı kapata­cak yolu açıklar.  

Hıristiyanlarda İsa’nın konumu[6]

 

Hıristiyanlara göre Allah ile insan arasındaki kuzu İsa’dır. O, insanlığın kurtuluşu için kendini kurban etmiştir. Pavlus’un[7] Timoteos’a mektubunda şu söz yer alır: “Tek bir Allah ve Allah ile insanlar arasında tek bir Aracı vardır. Bu da in­san olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır[8].”

Üç asır sonra kabul gören oğul nitelemesi: Havariler zamanında İsa, gerçek anlamda insan sayılırdı. Onun Allah’ın oğlu olduğu iddiasını önce Pavlus ortaya attı. Bu iddiayı doğru sayan karar, üçüncü yüzyıldan sonra Antakya’da alındı[9].

325’te toplanan Ökümenik İznik Konsili, İsa’nın yaratılmış olmadığına, Baba’dan doğduğuna ve onunla aynı özden olduğuna karar verdi[10]. 

431’de, üçüncü Ökümenik Efes konsili şu kararı aldı: “İsa, kendi kişiliğini, akıllı ruhla canlandırılmış bir bedenle birleştirerek insan olmuştur. Meryem Ana ise, gerçek anlamda Tanrı’nın Anasıdır.”

451’de toplanan dördüncü ökümenik Kadıköy konsili onun gerçek tanrı olduğunu şöyle ilan etti:

“Rabbimiz Mesih İsa’nın mükemmel Tanrılığa ve mükemmel insanlığa sahip, gerçek Tanrı ve gerçek insan olduğunu, akıllı bir ruhtan ve bedenden oluştuğunu, Tanrılık açısından Baba ile insanlık açısından da bizimle aynı özde olduğunu, günah dışında hepimize her şeyde benzer olduğunu, Tanrılık açısından yüzyıllar öncesinden Baba’dan doğduğunu, insanlık açısından bizim esenliğimiz için bakire Meryem’den doğduğunu oybirliği ile kabul ettiğimizi resmen beyan ederiz[11].

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Yahudiler, “Üzeyr Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar da “Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bunlar dillerine doladıkları kendi sözleridir. Kendilerinden önce kâfir olanların sözlerine benzetiyorlar. Allah kahretsin onları! Bu iftiraya nereden sürükleniyorlar?” (Tevbe 9/30)

Gerçek Allah ve gerçek insan: İsa’yı aracı sayabilmek için ona gerçek Allah ve gerçek insan demişlerdir. Katolikler bunu şöyle açıklarlar:

“Mesih İsa, gerçek Allah ve gerçek insandır. İşte bu nedenle insanlarla Allah arasında tek aracıdır[12]. Şimdi o, Baba’nın yanında Hıristiyanların avukatlığını yapıyor. Onlar lehine aracılık etmek için hep canlıdır. Allah’ın huzurunda daima hazır bulunur[13]. Kendisi aracılığı ile Allah’a yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter[14].”

Bu inanç akla ters düştüğünden sorumluluğu Kilise üstlenmektedir. Şöyle diyorlar: 

“İmanın nedeni, açıklanan gerçeklerin doğal aklımızla anlaşılmaları ve gerçek olarak görülmeleri değildir[15].” İnanmak bir Kilise eylemidir. Kilisenin imanı bizim imanımızdan önce gelir, imanımızı taşır ve besler. Kilise tüm inananların anasıdır. Anası Kilise olmayanın Babası Tanrı olamaz[16].”

Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah Meryem’in oğlu Mesih’tir” diyenler tam kâfir oldular. Oysa Mesih şöyle demiştir: “Ey İsrail oğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kul olun. Şurası bir gerçek ki; kim Allah’a şirk koşarsa Allah ona cenneti haram eder, varacağı yer ateştir. Zalimlerin yardımcıları da olmaz.” (Maide 5/72)

 



[1] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 858.

[2] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 783.

[3] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 859.

[4] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 519.

[5] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 2634.

[6] Resim ve yazılar, www.incil.com’dan alınmıştır.

[7] Pavlus'un Mektupları elimizdeki İncil’in bir parçası sayılmaktadır. Bunu Kur'an kabul edemez. Çünkü Kur'an'a göre İncil Allah'ın kitabı, İsa, onun elçisidir. Pavlus ise İsa’yı görmemiştir. Elimizdeki İncil'de Pavlus’un asıl adının Saul olduğu (Elçilerin İşleri 13/9), azılı bir Hıristiyan düşmanı iken Şam yolunda ansızın gökten parlayan bir nurun çevresini sardığı, İsa'nın ona seslendiği (Elçilerin İşleri 9/36) sonra onun İsa'ya inandığı ve vaftiz edildiği (Elçilerin İşleri 9/18 vd.) ifade edilmektedir. Buna göre Pavlus, sıradan bir Hıristiyandır. Onun sözünün İncil’de yer alması kabul edilemez.

[8] İncil, 1. Timoteos 2/56. (Kutsal Kitap, Eski ve Yeni Ahid /Tevrat ve İncil, Kitabı Mukaddes şirketi, İstanbul 1981, s. 218.)

[9] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 465.

[10] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 465.

[11] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 467.

[12] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 480.

[13] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 519.

[14] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 2634.

[15] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 156.

[16] Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri,  par. 181.