Risale-i Nurları kutsallaştırma ile ilgili yazılar
çıkarılsa kitapların hacmi oldukça küçülür. Bunlardan “Âyet-i Kübra” yı örnek verip buradaki
iddiaları adım adım izleyelim:
Said Nursî
Âyet-i Kübra adını verdiği risalesinin giriş kısmını
uzatınca şöyle diyor:
“Bu risalenin
girişinin bu derece uzun olması istemeden olmuştur. Demek ihtiyaç var ki, öyle
yazdırıldı”[1].
Said Nursî,
bu risale için şöyle diyor:
“Bu risalenin
öyle bir ehemmiyeti var ki; İmam-ı Ali (R.A.) gaipten gösterdiği kerametlerle
bu risaleye, “Âyet-i Kübra” ve “Asâ-yı Musa” adlarını vermiştir”[2].
Said Nursî diyor ki: “İmam-ı Ali (R.A.), Nur’un bölümlerinden
haber verdiği sırada “Ayet’ül-Kübrâ
hakkı için beni ani ölümden koru” deyip o Âyet-ül Kübra’yı şefaatçı yaptı…[3]”
Said Nursî diyor ki: “Lâ ilâhe illallah’ın
delili, basılı Âyet-ül Kübra
Risalesidir. O emsalsiz hüccetin hârikalığı içindir ki; İmam-ı Ali (R.A.), onu
şefaatçi yapmıştır[4].
Said Nursî diyor ki: “.. o Risalenin hem Ankara hem Denizli Mahkemelerinde
galip gelmesiyle ve perde altından etkili bir şekilde yayılmasıyla talebelerine
berat kazandırmağa sebep olduğu…[5]”
Said Nursî diyor ki: “… (Isparta’da) hükûmet
dairelerinden birisi… gecenin en soğuk anında üç saat yandı. Yangın; bitişikteki
mağazaya hızla ilerliyordu. Mağaza Risale-i Nur’un bir talebesine aitti. “Biz
yanıyoruz, mahvolduk.” diyerek yanıma geldi. Ben de iki gün evvel mağazada
bulunan Âyet-ül Kübra’nın
bazı nüshalarını istemiştim ama getirmemişti. Demek o ateşi söndürmek için
kalmıştı. Risale-i Nur’u ve Âyet-ül Kübra’yı şefaatçı yapıp: “Ya Rabbi kurtar” dedim. Üç saat o dehşetli yangın, bütün o
büyük daireyi mahvetti. Altında ve bitişiğindeki dükkânları tamamen yaktı,
yıktı. Risale-i Nur’un ve Âyet-ül Kübra’nın
korumasında olan mağazaya ilişmedi. Altındaki şakirdin dükkânı da sağlam kaldı…[6]”
[1] Şuâlar, Yedinci Şuâ, a.g.e, c. I, s. 895.
[2] Şuâlar, Yedinci Şuâ, a.g.e, c. I, s. 895.
[3] Şuâlar,
On Beşinci Şuâ, a.g.e, c. I, s.
[4] Şuâlar,
On Beşinci Şuâ, a.g.e, c. I, s. 1116.
Bu ibarede kısaltma yapılmıştır. Tamamı şöyledir: “ Birinci Kelime لا
إله إلا الله tır. Bundaki hüccet ise matbu' Âyetü’l-Kübra Risalesidir. O emsalsiz hüccetin hârikalığı
içindir ki; İmam-ı
Ali (R.A.), Nur'un eczalarından haber verdiği sırada وبالآية
الكبرى أمني
من الفجت (Ayetül Kübrâ hakkı için
beni ani ölümden koru. A. Bayındır) deyip o Âyetü’l-Kübra'yı şefaatçı yaparak…”
[5] Şuâlar, On Beşinci Şuâ, a.g.e, c. I, s. 1116.
[6] Emirdağ Lahikası, Yirmi Yedinci Mektup, a.g.e, c. II, s. 1723. Anlamı bozmayacak
kısaltmalar yapılmıştır.