Tirmizi, ibn-i Mace,
Beyhaki, Ebû Hüreyre (Radıyallahû anh)'-dan rivayet ettiklerine göre Resûlullah
(Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
«Mümin, ödeninceye
kadar borcuna bağlıdır.»
«Âlimler, «bağlıdır»
sözünden kasıt güzel makamından alıkonulur demektir» demişler.
Taberâni, Enes
(Radıyallahû anh)'dan şöyle dedigûflj rivayet etmiştir:
Resûlullah (Sallallâhû
Aleyhi ve Sellem)'m yanına bir adam getirildi. Üzerine namaz kılacaktı.
«Arkadaşınızın üzerinde borç var mıdır?» diye sordu. Sahabenin biri «Evet»
dedi. Bunun üzerine:
«Ruhu kabrinde rehin
edilip göğe çıkamayan bir adama dua etmem yarar sağlamaz. Eğer biriniz, onun
borcuna kefalet ederse, kalkar namazını kılarım. O zaman muhakkak, namazım ona
fayda verir.»
Taberâni «Evsât»deve Beyhaki ve îsbehani Tergibde Semûre bin Cündüp (Radıyallahû anh) 'dan
rivayet ettiklerine göre:
Resûlullah (Sallallâhû
Aleyhi ve Sellem) namazını kıldıktan sonra : «Burda filan kabileden kimse var
mı?» Ölünüz borcundan dolayı Cennet kapısının berisinde yakalanmış. İsterseniz
borcunu ödeyin, isterseniz Allah'ın azabına teslim edin» diye buyurdu.
îmam Ahmed, Beyhaki,
Câbir (Radıyallahû anh) 'dan şunu rivayet etmiştir:
«Adamın biri öldü. İki
dinar borcu vardı. Peygamber Efendimiz (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) namazını
kılmadı. Ancak, Ebû Kata-de (Radiyallahû anh) ölünün borcunu yüklendikten
sonra, peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem) namazım kıldt Bu olaydan bir
gün sonra, Ebû Katâde'ye o iki dinarı ne yaptığım sordu. Ebû Katâde «Adam daha
dün öldü, acelesi yok» dedi.
Üçüncü günü Ebû Katâde
Peygamberimizin yanına gelip «ödedim» dedi. Peygamber (Sallallâhû Aleyhi ve
Sellem) «İşte şimdi, vücudu serinledi (ateşte yanmaktan kurtuldu)» diye
buyurdu.
Bezzar, Taberani,
îbn-i Abbâs (Radıyallahû anh) 'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir:
Resûlullah (Salîallâhû
Aleyhi ve Sellem) bir gün, öğle namazını kıldıktan sonra «Burada Hüzeyl
kabilesinden bir adam medfundur; borcundan dolayı cennet kapısının berisinde
yakalandı» diye buyurdu.
îmam Ahmed, Saîd b.
Atval'den şöyle rivayet etmiştir:
— Babamız öldü. Arkada üç yüz dinar para ile
borç ve çoluk -çocuk bıraktı. Onun çocuklarına yardım etmek istedim. Fakat
Re-sûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve
Sellem) :
«Yardım yerine borcunu
öde. Çünkü o, borcundan dolayı (kabrinde)
hapsolunmuştur» diye buyurdu.
Taberani Evsât»da Berâ b. Âzip (Radıyallahû anh)'dan rivayet
ettiğine göre Resûlullah (Sallallâhû Aleyhi ve Sellem,) şöyle buyurmuştur:
— Borç sahibi,
borcuyla esirdir. Yalnızlıktan ötürü halini Allah'a şikâyet
eder.
îbn-i Ebi Dünya,
«Öldükten Sonra Yaşayanlar» kitabında Şey-ban bin Hasan'dan rivayet ettiğine
göre şöyle demiştir:
Babam ve Abdülvâhid
bin Zeyd savaşa çıktılar. Geniş derin bir kuyuya saldırdılar. Baktılar ki «Him
Him» diye bir ses geliyor. Biri kuyuya girdi. Baktı ki bir adam su üzerinde bir
tahtada oturmuş, Ona; «Cin misin, îhs misin» diye sordu. Adam;
«İns'im ben» dedi.
— Necisin, deyince.
— Antakyah
birisiyim, öldüm, Rabbim
borcumdan dolayı beni burda hapsetti.
Antakya'da kalan babam da ne beni hatırlıyor, ne de borcumu ödüyor, dedi.
Bunun üzerine kuyudaki
adam çıktı. Diğer arkadaşına «Haydi savaşa, savaşa gidelim. Ta ki, gidip
borcunu ödeyelim.» Gittiler o borcunu ödediler. Sonra tekrar o çukurun yanına
döndüler. Baktılar ki ne çukur var, ne de herhangi bir şey..
Akşamleyin orda
yattılar. Adam onların rüyalarına geldi. «Allah benden taraf hayrınızı versin.
Borcumu ödediğinizden sonra, Rabbim beni Cennetteki falan yere götürdü,» dedi. [1]