40 HACR (Kısıtlılık) KİTABI
129. Kısıtlıların Çeşitleri
130. Kısıtlılığın Kaldırılması
131. Kısıthlann İzin
Verilen ve Verilmeyen Fiilleri
40 HACR (Kısıtlılık) KİTABI
Bu konu hakkındaki konuşmamız üç babta toplanmaktadır:
1- Kimlere hacir konulur?
2- Ne zaman hacir altından çıkarlar, ne zaman hacir altına girerler ve hangi
şartlarla hacir altından çıkarlar?
3- Hacir altında bulunan bir kimsenin ettiği harcamanın hükmü nedir? 1
129. Kısıtlıların Çeşitleri
Cenâb-ı Hak, "Yetimleri, evlenme çağma gelene kadar deneyin. Onlarda olgunlaşma
görürseniz mallarını kendilerine verin" 2 buyunluğv için, ulema henüz evlenme
çağına gelmeyen yetimlerin malî harcamalarına hacir koymanın vücubunda müttefik
iseler de, ölçüsüz ve aşın hareket ettikleri görülen büyük ve akıllı olanların
da, harcamalarına hacir konulup konulmadığında ihtilaf etmişlerdir. îmam Mâlik,
İmam Şafiî, Medine fukahası ile Irak fukahasının çoğu, «Büyük ve akıllı
kimselerin de, eğer sefih oldukları, yani ölçüsüz ve aşın hareket ettikleri
sabit olur ve hakim bunu kendilerine sorduğu zaman tatminkâr bir cevap
veremezlerse, hakim onlara da hacir koyabilir» demişlerdir. Bu görüşü aynı
zamanda îbn Abbas ile îbn Zübeyr de benimsemişlerdir. îmam Ebû Hanife ile Küfe
fukahasindan bir cemaat ise, «Büyüklere hacir konulmaz» demişlerdir. Ancak
bunlar da iki gruba ayrılmış olup, bir grup «Çocuk, ergenlik çağma geldikten
sonra onda aşın mas-rafçılık görünse bile, ona hacir konulmaz», bir grup da
«Eğer daha küçükken ölçüsüz ve aşın davranışlan yüzünden hacir altına alınmış
ise, büyüdükten sonra da durumu düzelinceye kadar hacri devam eder. Şayet bir
ara düzelmiş olduğu görülerek hacri kaldınlırsa, bir daha aşın ve Ölçüsüz
davranışlan görünse bile, tekrar hacir altına alınamaz» demişlerdir. İmam Ebû
Hanife, «Çocuk yirmibeş yaşına vardıktan sonra Ölçüsüz ve aşın davranışlan devam
etse bile hacri kaldınlır» demiştir.
«Ölçüsüz ve aşın davranan büyüklere de hacir konulur» diyenler, «Çünkü
çocuklara, çoğunlukla ölçüsüz davrandıklan için hacir konulur. Zira Cenâb-ı Hak,
yukanda geçtiği üzere 'Yetimler, evlenme çağına geldikten sonra eğer onlarda
olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine veriniz' buyurarak çocukluktan çıkan
yetimlere, mallannı verebilmeyi kendilerinde olgunluk görülmesi şartına
bağlamıştır. Bu ise, hacri gerektiren sebebin, çocukluk olmayıp, ölçüsüz ve aşın
hareket etmek olduğunu göstermektedir. O halde bu vasıf kimde bulunursa - o
kimse büyük de olsa- hacir altına alınması gerekir» demişlerdir. Hanefi'lerin
delili de Münkiz b. Hibbân'ın hadisidir. Zira bu hadiste, Peygamber
Efendimiz'in, Münkiz b. Hıbbân'ın saüşlarda aldandığını öğrenince kendisine,
yaptığı herhangi bir satıştan sonra üç güne kadar pişman olma yetkisini verdiği
ve onun harcamalarına hacir koymadığı anlatılmaktadır, Hanefıler, çocuklann
çocuk olduklan için mükellef bulunmadıklarına bakarak şunu da demişlerdir:
Esasında hacri gerektiren sebep çocukluktur. Çünkü akıl eksikliği nasıl
çoğunlukla çocuklarda oluyorsa, ölçüsüz ve aşın hareket de keza çoğunlukla
çocuklarda olur. Bunun içindir ki ergenlik çağına ermek, hem mükellefiyet, hem
olgunluk (rüşd) için şart olmuştur. O halde nasıl çocuklukta ender görülen
akıllılık mükellefiyeti ge-rektirmiyorsa, büyüklükte ender görülen ölçüsüz ve
aşın hareket de hacri gerektirmez. Hanefiler aynca şunu da demişlerdir:
"Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı beyinsizlere vermeyin" ayet-i
kerimesinde, ölçüsüz hareket eden beyinsizlere mallannı vermemekten başka bir
şey emre-dilmemiştir. Bu ise satışlarının geçersiz olduğunu ifade etmez.
îmam Mâlik'e göre -çocuk, sefih, köle, müflis, hasta ve evli kadın olmak üzere-
altı kişiye hacir konulabilir, ki bunların her birinden kendi babında
bahsedilecektir. 3
130. Kısıtlılığın Kaldırılması
Bu baba dair konuşmamız -çocuklar ve ölçüsüz masraf yapan büyükler ne zaman
hacir altından çıkarlar diye- iki konu hakkındadır. Şu halde biz deriz ki:
Çocuklar -erkek ve kız olmak üzere- iki kısımdır. Bunlardan her birinin de ya
babası, ya vasisi bulunur, ya başıboş olup ne babası, ne de vasisi bulunur.
Bunlar da, ergenlik çağma vardıklannda ne babalan, ne de vasileri bulunmayan
çocuklardır. Bunlar hakkında şu hükümler uygulanır:
Babalan bulunan erkek çocuklann, ergenlik çağına varıp kendilerinde olgunlaşma
görülmedikçe hacir altından çıkmadıklannda bütün ulema -her ne kadar
olgunlaşmanın mahiyetinde ihtilaf etmişlerse de- müttefiktirler. Zira yukanda
geçtiği üzere Cenab-ı Hak, "Yetimleri, evlenme çağma gelene kadar deneyin. Eğer
evlenme çağına geldiklerinde onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine
teslim edin" buyurmuştur.
Babalan bulunan kız çocuklan hakkında ise ihtilaf etmişlerdir. Cumhur her ne
kadar kız çocuğun da erkek çocuk hükmünde olduğu, yani ergenlik çağma vardığı
zaman eğer kendisinde olgunlaşma görülürse, hacir altından çıktığı görüşünde ise
de, meşhur olan rivayete göre İmam Mâlik «Kızlar evlenip kocalan kendileriyle
temas etmedikçe babalarının velayeti altından çıkmazlar» demiştir. Diğer
rivayete göre ise İmam Mâlik de cumhur gibi söylemiştir. İmam Mâlik'in tabileri
de, her biri bir şey söylemiştir. Kimisi «Kız evlendikten sonra, aradan bir
yıl», kimisi «İki yıl», kimisi «Yedi yıl geçmedikçe babasının velayeti altından
çıkmaz» demiştir.
İmam Mâlik «Çünkü kadın, erkekler tarafından denenmedikçe olgunlaşıp,
olgunlaşmadığı bilinemez» diye delil getirmiştir. Tabilerinin görüşleri ise,
zayıf olup hem nassa, hem kıyasa aykırıdırlar. Kadında olgunlaşmayı şart
koşmadıkları için nassa, kadın, söyledikleri süreler geçmeden de
olgun-laşabiidiği için de kıyasa aykırıdırlar.
Ergenlik çağma erip de olgunlaşıp olgunlaşmadığı bilinmeyen erkek çocuklar
hakkında ise, İmam Mâlik'ten değişik rivayetler gelmiştir. Bir rivayete göre
İmam Mâlik, «Olgunlaştığı belirinceye kadar ona, ölçüsüz hareket ediyormuş gibi
bakılacaktır» demiştir, ki meşhur olan rivayet budur. Bir ri-
vayete göre de «Ölçüsüz hareket ettiği belirinceye kadar ona olgunlaşmış gibi
bakılacaktır» demiştir.
Vasisi bulunan çocuklara gelince: îmam Mâlik'ten gelen meşhur rivayete göre eğer
vasisi babası tarafından tayin edilmiş ise, vasisinin «Bu çocuk olgunlaşmıştır»
demesi ile hacir altından çıkar. Bunda ihtilaf yoktur. Eğer vasisi babası
tarafından tayin edilmemiş ise, o zaman vasinin hakimden izin alarak onu serbest
kılması ile hacir altından, çıkar. Fakat bunda ihtilaf vardır. Kimisi de «
Çocuğun olgunlaşmış olması herkes tarafından bilinmedikçe babasının vasisi
tarafından söylenmekle hacir altından çıkmaz» demiştir. Kimisi de «Baba ile vasi
arasında fark yoktur. Baba nasıl çocuğunda olgunlaşma gördüğü zaman onu hacir
altından çıkarabiliyorsa vasi de öyledir» demiştir 4. Vasisinin, durumunu
bilmediği çocuk da, babasının, durumunu bilmediği çocuk gibidir. Îbnu'l-Kasım'a
göre çocuğun olgunlaştığı sabit olduğu zaman velayetin sübutu, ölçüsüz hareket
ettiği sabit olduğu zaman da velayetin sükutu (bitişi) muteber değildir. İmam
Mâlik'ten de gelen bir rivayet bu yoldadır. Bu iki görüş arasındaki fark şudur:
Velayetin muteber olduğunu söyleyenlere göre, çocukta olgunlaşma görülse bile,
hakim tarafından üzerindeki velayet kaldırılmadıkça bütün harcamaları
geçersizdir. Halbuki bu zayıf bir görüştür. Zira harcamayı geçerli kılan,
hakimin hükmü değil, olgunlaşmanın kendisidir.
Olgunlaşmanın mahiyeti hakkındaki ihtilaflarına gelince: îmam Mâ-lik'e göre
çocuğun olgunlaşması, sadece malını koruyup nemalandırabilme-sidir (çoğaltmak).
İmam Şafiî ise, bununla birlikte, çocuğun dindar olmasını da şart koşmuştur. Bu
ihtilafın sebebi de, dindar olmayan kimseye «Olgun» denilebilir mi, denilemez mi
diye ihtilaf etmeleridir. Vasisi bulunan kız çocuk da vasisi bulunan erkek çocuk
gibi -eğer fazla bekâr kalmış geçkin bir kız değilse- kendiliğinden ve hakimin
karan bulunmaksızın velayet alandan çıkamaz. Kimisi «Bu da babası bulunan kız
gibidir» demiştir. Bunu da İb-nu'1-Mâcişûn söylemiştir.
Ne babası, ne de vasisi bulunmayan sahipsiz çocuğa gelince: Meşhur ©lan görüş
şudur: Çocuk -ister ölçüsüz hareketleri bulunmuş olsun ister bulunmasın,
bulunduğu zaman da ister aşikâr olup herkes tarafından bilinsin, ister
bilinmesin- ergenlik çağına erdiği zaman bütün harcamalan geçerlidir.
İbnul-Kasım'a göre ise, eğer bir harcamada bulunduğu zaman, o harcama ölçüsüz
bir hareket olmayıp yerinde olan bir harcama ise geçerlidir, yoksa değildir.
Aynı durumda olan kız çocuk hakkında ise iki görüş vardır. Bir görüşe göre,
ergenlik çağına vardıktan sonra bütün harcamalan geçerlidir. Diğerine göre de
-eğer fazla bekâr kalan geçkin bir kız değilse- harcamalan geçersizdir, ki
meşhur olan görüş budur. 5
131. Kısıthlann İzin
Verilen ve Verilmeyen Fiilleri
Bu baba dair olan konuşmamız da yine iki konu hakkındadır.
Hacir altında olan kimselerin her bir sınıfı için hangi harcamalar caizdir,
hangileri caiz değildir? Başıboş, yani ergenlik çağına erdikleri zaman ne baba
ve ne de vasileri bulunmayan çocuklar için de caiz olan ve olmayan tasarruflar
hangileridir.
Hacir altında olanlar ya çocukturlar, ya küçükken hacir altına girmiş olup
büyüdükten sonra da hacirleri devam eden ya da büyüdükten sonra ölçüsüz
hareketleri görülerek hacir alana alınan büyüklerdir. Henüz ergenlik çağına
gelmeyen çocuğun -ister erkek, ister kız olsun- hibe, sadaka, bağış ve azatlania
gibi başkasına yaptığı her çeşit iyilik ve ihsanın -baba veyahut vasisi müsaade
etse bile- geçersiz olduğunda ihtilaf yoktur. Bu duruma göre eğer çocuk herhangi
bir şeyi elinden çıkardığı zaman, velisi onun bu hareketini yerinde ve uygun
görürse, geçerli sayar, yoksa, bozar. Şayet velisi yoksa, ona bu işi görecek bir
veli tayin edilir.
«Şu işi yaparsam kölem azat olsun» diyen çocuğun daha küçükken o işi yapması
halinde, büyüdükten sonra onun bu yemini ile, kölesinin azatlanmadığmda keza
ihtilaf yoktur. Fakat büyüdükten sonra yeminini bozması halinde kölesinin
azatlanıp azatlanmadığmda ihtilaf etmişlerdir. Meşhur olan görüşe göre
azatlanmaz. Fakat îbn Kinâne «Azatlanır» demiştir.
Çocuğa, aleyhinde açılan herhangi bir davada yemin de lazım gelmez. Fakat
kendisinin açtığı dayada bir şahidi bulunduğu zaman, şahidi ile birlikte yemin
eder mi, etmez mi diye ihtilaf etmişlerdir. Meşhur olan görüşe göre, yemin
etmez. İmam Mâlik ile Leys b. Sa'd'dan ise «Yemin eder» dedikleri rivayet
olunmuştur. Babası veyahut vasisi bulunan büyük kız da -geçkinliği nazara
alanlara göre eğer fazla bekâr kalmış geçkin bir kız değilse- çocuk gibidir.
Ölçüsüz masraf yapan büyüklere gelince: İbn Ebî Leylâ ile İmam Ebû Yusuf tan
başka, bütün ulema, ölçüsüz hareket eden kimse, karısını boşadığı veyahut onunla
hulû1 yaptığı zaman, boşama veyahut hulû'nun geçerli olduğunda müttefiktirler.
İbn Ebî Leylâ cumhurdan azatlamada da aynlarak azat-lamasının da geçerli
olduğunu söylemiştir.
Ölçüsüz masraf yapanın vasiyetinin ise geçerli olmasında -bildiğime göre-
ihtilaf yoktur. Fakat, -hibe, sadaka, bağış ve azatlama gibi- sağlığında yaptığı
karşılıksız harcamaların hepsi geçersizdir. Bütün bunlar Mâlikî mezhebine
göredir. Azatlanan cariyenin malı da cariyeye tabi midir, değil midir diye
ihtilaf edilmiştir. Kimisi «Tâbidir», kimisi «Tâbi değildir» demiş, kimisi de
malının az veya çok olması halleri arasında ayırım yapmıştır.
Ölçüsüz masraf yapanın karşılıklı harcamalarına gelince: Bu harcamaların sıhhati
.da, velisinin harcamayı inceleyip uygun görmesine bağlıdır. Şayet velisi yoksa,
ona bir veli tayin edilir. Eğer veli onun bir satışını bozduğu zaman kendisi
satış bedelini tüketmiş ise ona bir şey lazım gelmez. Sattığı malın aynını
yemesi de bunun gibidir.
İmam Mâlik'in mezhebine göre, hacir altında olanlarla veli veyahut vasisi
bulunmayan ve ölçüsüz masraf yapanlar harcamalarının hükmü bakımından dört
kısımdırlar;
1- Ölçülü olanları da dahil bütün harcamaları geçersiz sayılanlar.
2- Ölçüsüz olanları da dahil, bütün harcamaları geçerli sayılanlar.
3- Ölçülü olanları hariç, bütün harcamaları geçersiz sayılanlar.
4- Ölçüsüz olanlan.hariç, bütün harcamaları geçerli sayılanlar.
1. kısım, henüz ergenlik çağına gelmeyen çocuklarla -geçkinliği nazara alanların
görüşüne göre geçkin olmamak şartı ile- babası veyahut vasisi bulunan bekâr
kızlardır. Ancak geçkinliğe itibar edenler, geçkinlik yaşının ne kadar olduğu
hakkında, otuz ile altmış yaşları arasında bir hayli ihtilaf etmişlerdir.
2. kısım, ölçüsüz masraf yapan ve velisi bulunmayan kimselerle -Sah-nun'a göre-
yetim olan kızlardır.
3. kısım, babası daha sağken erginlik çağına gelen çocuklardır.
4. kısım da -geçkinliğe itibar edenlere göre- geçkin olan kızlarla kocası
yanında -müddet şart koşanlara göre- kalması gereken bir süre kalan evli
kadınlardır.
îşte, hacir bahsinin ferileri daha çoksa da, özet ve ana meseleleri bunlardır. 6
1 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd,
Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/419.
2 Bakara, 2/283.
3 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd,
Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/421-422.
4 Hanefi mezhebine göre, çocuğun rüşdü sabit olunca hacir kalkar.
5 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd,
Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/423-424.
6 İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd,
Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/425-426.
??
??
??
??