GENELMANADA
MEŞRU MÜDAFAA
VEYA
MARÜFU
EMİRve MÜNKERDENNEHİY
(Emr-i bi’l-maruf
ve’n-nehyi an’il-münker)
340-
Marufu emir ve münkerden nehiy vecibesinin kaynağı.
“Marufu
emir ve münkerden nehiy vecibesinin aslı, yüce Allah’ın şu ayeti kerimelerine
dayanır:
“Ve içinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten
nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir.” (A’li İmran: 3/104)
“Ama hepsi bir değildir. Ehl’i kitab içinde, gece
saatlerinde, ayakta durup Allah’ın ayetlerini okuyarak sec deye kapanan bir
topluluk vardır.”
Allaha ve ahiret gününe inananlar, iyiliği emr,
kötülükten nehyederer. Hayır işlerine koşuşurlar. Ve onlar
salihlerdendir.” (A’li İmran: 3/113-114)
“Mü’min erkeklerle mü’min kadınlar birbirlerinin
velisidir. İyiliği emr, kötülükten nehyeder, namazı kılar, zekatı verir,
Allah’a ve Rasulüne itaat ederler. İşte onlara Allah, rahmet edecektir. Allah
daima üstündür, hikmet sahibidir.” (Tevbe: 71)
Meryem
oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Çünkü isyan ediyor ve saldırıyorlardı.
Yaptıkları kötülükten vazgeçmiyorlardı. Ne kötü şey yapıyorlardı.”
(Maide: 5/78-79)
“Siz insanlar içinden çıkarılmış en hayırlı bir ümmet
oldunuz. İyiliği emredip kötülükten nehyeder ve Allah’a inanırsınız.” (A’li İmran:
3/110)
Onlar ki, kendilerine yeryüzünde iktidar verdiğimiz
takdirde, namazı kılar, zekatı verir, iyiliği emrederler; kötülükten nehye çalışırlar.
Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” (Hac: 78/41)
“Ve iyilik ve takva üzerinde yardımlaşın. Günah ve
düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı
çetindir.” (Maide: 5/2)
“Onların aralarındaki gizli konuşmaların çoğunda hayır
yoktur. Yalnız sadakat, yahut iyilik veya insanların arasını düzeltmeyi
emredeninki müstesna... Kim Allah’ın rızasını kazanmak için bunu yaparsa, yakında
ona büyük bir mükafat vereceğiz.” (Nisa: 4/114)
“Eğer mü’minlerden
iki grup birbirleriyle vuruşursa onların arasını düzeltin. Şayet biri
ötekine saldırırsa Alah’ın emrine dönünceye kadar, saldıran tarafla vuruşun.”
(Hucurat: 49/9)
Bu
onların, bütünüyle, Allah Rasulünün hadis-i şerifleriyle tekid edilmiştir. İşten
onlardan bazıları:
Rivayet
edilir ki, Hz. Ebubekir (r.a.), irad ettiği hutbelerden birisinde şöyle
demiştir:
“Ey insanlar!.. Ey iman etmiş olanlar!Siz kendinize bakın!Doğru
yolda olduğunuz takdirde sapan kimse
size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O size ne yaptığınızı
haber verecektir.” (Maide: 5/105)
Ayetini
okuyorsunuz ama onu gerçek manasından başka bir anlamla yorumluyorsunuz. Doğrusu
ben Allah’ın Rasulünden (s.a.v.) duydum ki:
“Hangi
topluluk olursa olsun günah işleyip de içlerinde onları durduracak güçte
kimseler bulunduğu halde onlara engel olmazlarsa, muhakkak Allah kendi katından
gönderdiği azabla hepsini kuşatır.
Ebu
Salebe:
“Siz doğru yolda olduğunuz takdirde sapan kimse size
zarar veremez.” (Maide: 5/105)
“Ey
Ebu Salebe! Marufu emret ve münkerden nehyet. Şayet kendisine boyun eğilen bir
ihtiras, peşinden sürüklenilen bir heves, tercih olunan değersiz ve adi bir şey
görürsen, her görüş sahibinin de kendi ikrine hayranlık duyduğunu müşahede
edersen, sen kendi düşüncene bak. Ve dvamı kendi haline terket.”
Allah’ın
Rasulü bir diğer hadis-i şerifinde buyurur ki: “Ya marufu emr ve münkerden
nehyedersiniz veya Allah size şerlilerinizi musallat kılar. O zaman hayırlılarınız dua ederler de, dualarına
karşılık verilmez”
Allah’ın
Rasulü bir diğer hadislerinde şöyle buyurur:
“Allah yolunda cihad etmenin yanında bütün iyi
ameller, uçsuz bucaksız denizlerdeki bir damlacık gibidir. Bütün iyi amellerle
Allah yolunda cihad da, marufu emir ve münkeden nehyin yanında, uçsuz bucaksız
denizlerdeki bir damla gibidir.”
Allah’ın
Rasulü, “Sakın ha, yollarda oturmayınız” buyurunca; ashab der ki:
“Eğer
buna mecbur olursak ne yapalım?Çünkü bizim oturma yerimiz yollardır ve oralarda
konuşuruz.”
Bunun
üzerine Allah’ın Rasulü şöyle buyurur:
“Eğer
yapacak başka bir şeyiniz yoksa, yolların hakkını veriniz.”
Ashab
yine, “Yolların hakkı nedir?” diye sorunca:
Allah’ın
Rasulü şöyle cevap verir:
“Gözünüzü
yummak, eziyet verici şeyi önlemek, selam almak, marufu emredib, münkerden
menetmektir.”
Ebu
Ubeyde İbn Cerrah der ki:
“Bir gün dedim ki: “Ey
Allah’ın Rasulü! Aziz ve Celil olan Allah katında şehidlerin üstün olanı
hangileridir? Allah’ın Rasulü cevaben şöyle buyurdu:
“Azgın devlet adamlarına
karşı çıkıp, marufu emir ve münkerden nehyederken öldürülenlerdir.
Hasan
el-Basri de der ki:
Rasulullah
buyurdu:“Ümmetin şehidlerinin en üstünü, azgın devlet adamına karşı çıkıp,
marufu emir ve münkerden nehyederken öldürülendir.İşte o şehidin Allah katında
cennetteki yeri Hamza ile Cafer’in arasıdır.”
Ömer
İbn Hattab der ki, adaleti emretmez. Ne kötüdür o topululuk ki, marufu emr ve
münkerden nehye gücü yetmez.”
Ebu
Said el-Hudri rivayet ederek der ki: “Allah’an Rasulü şöyle buyurdu: İçinizden
biri bir kötülüğü görürse, onu eliyle, buna gücü yetmezse kalbiyle onu değiştirsin.
Ama bu sonuncusu imanın en zayıf noktasıdır.”