GUSÜL (BOY ABDESTİ)

Guslün manası, bütün bedeni suyla yıkamaktır. Gusül şu âyetle meşru kılınmıştır. "Eğer cünüp iseniz temizlenin" "Ey Muhammed, sana kadınların aybaşı hali hakkında sorarlar, deki, o bir ezadır. Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, Allah'ın size emrettiği yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima tevbe edenleri ve temizlenenleri sever."(id)

1.6.1. Guslü Gerektiren Hususlar

Beş husustan dolayı gusül yapmak gerekir.
1- Meninin Çıkması
Uykuda ve uyanık halde kadın ve erkekten meninin şehvetle çıkması guslü gerektirir. Bütün fakihlerîn görüşü budur. Çünkü Ebû Saîd'in rivayet ettiği hadise göre; Rasûlüİlah sallallahu aleyhi ve seîlem şöyle buyurdu: "Su, (gusül etmek) sudan gerekir (meninin çıkmasından gerekir.)" (Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir.) Ümmü Selemc'dcn rivâyeten, Ümmü Sü-leym şöyle dedi: "Ya Rasûlallah, Allah Teâlâ hakkı söylemekten çekinmez. Kadın ihtilam olduğu zaman gusül etmesi gerekir mi?" Rasûlüİlah sallallahu aleyhi ve sellem: "Evet, su gelirse gerekir," buyurdu. (Bu hadisi Buhârî, Müslim ve diğerleri rivayet etmiştir.)
Burada çok kerre meydana gelen bazı durumlar vardır. Açıklanmalarına olan ihtiyaçtan dolayı onlara işaret etmeyi uygun gördük.
a) Meni; şehvetsiz olarak, hastalık veya soğuk sebebiyle çıkarsa gusül gerekmez. Ali (r.a)"nin rivayet ettiği hadise göre, Rasûlüliah sallallahu aleyhi ve sellem kendisine şöyle buyurdu. "Meni şiddetle çıktığı zaman yıkan." (Hadisi Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.) Mücahid şöyle anlattı: "Biz ve Ibn Abbâs'm arkadaşları mescidde halka yapmışken (Tavus, Said b.

(16) Bakara: 222

Cübeyr, îkrime ve Ibn Abbâs ayakta namaz kılmaktaydı) bir adam yanımıza gelerek, 'içinizde fetva verecek kimse varmı?' diye sordu. Biz de 'sor' dedik. Adam, 'Bevl yaptığım zaman arkasından bir sıvı geliyor.' Biz de 'çocuğun meydana geldiği su mu?' diye sorduk. 'Evet', dedi. 'Sana gu-sül gerekir,' dedik." Mücahid; "Adam 'İnna lillah' diyerek dönüp, gitti." Ibn Abbâs namazı acele kılarak, İkrime'ye, adamı geri çağır dedi. Adam yanımıza gelince tbn Abbâs bize 'bu adama Allah'ın kitabından mı fetva verdiniz?' diye sordu. 'Hayır,' dedik. 'Rasûlüllah'ın sünnetinden mi?' dedi. 'Hayır,' dedik. "Rasûlullah'ın ashabının sözlerinden mi?' dedi. 'Hayır,' dedik. 'Peki ya ne ile fetva verdiniz?' deyince, 'kendi reyimizle,' dedik. Ibn Abbâs; 'işte bundan dolayıdır ki Rasûlüllah, "Birfakih, şeytana karşı bin abidden daha kuvvetlidir" buyurmuştur.' Mücahid; "Adam geldi, îbn Abbâs ona dönerek şöyle dedi: 'O sıvı geldiği zaman bir şehvet duymakta mısın?' Adam; 'hayır,' dedi. 'Peki vücudunda bir gevşeklik hissediyor musun?" Adam yine 'hayır," dedi. O zaman Ibn Abbâs, 'gelen sıvı soğuktan dolayı meydana gelmiştir. Sadece abdest alman sana kâfi gelir' dedi."
b) îhtilam olunduğu zaman meni gelmezse, gusül gerekmez. Ibn Münzir; "bu konuda kendilerinden ilim alman ehl-i ilmin hepsi icmâ etmiştir." dedi. Zaten geçen Ümmü Süleym hadisinde Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem "kadın ihtilam olduğu zaman gusül yapması gerekir mi?" sorusuna "evet meni görülürse gerekir" demiştir. Bu hadis, su görülmediği zaman gusül gerekmediğini göstermektedir. Fakat uyandıktan sonra meni çıkarsa gusül yapılması gerekir.
c) Uykudan uyandığı zaman, bir yaşlık görüp ihtilam olduğunu hatırlamaz, ama kesin olarak meni olduğunu anlarsa gusül alması gerekir. Çünkü meninin, unutmuş olabileceği ihtilamdan dolayı çıktığı açıktır. Eğer şüphe eder, meni olup olmadığını bilemezse, yine ihtiyaten gusül alması gerekir. Mücahid ve Katâde "Meni olduğunu kesin bilmezse ona gusül gerekmez. Çünkü taharet üzere olduğu kesindir. Bu ise şüphe ile kaldırılamaz" demişlerdir.
d) Şehvet anında meninin geldiğini hisseder, zekerini tutarak meninin çıkmasını engellerse, gusül gerekmez. Çünkü geçen hadiste Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; yıkanmayı, "meninin görülmesi" şartına bağlamıştır. Meni görülmeden hüküm sabit olmaz. Fakat, yürür de meni çıkarsa gusül alması gerekir.
e) Elbisesinde meni görüp, ne zaman çıktığını bilmezse bu durumda namaz kılmışsa, son uykudan itibaren kıldığı namazlarını iade etmesi
lâzım gelir. Ancak daha önce olduğuna dâir bir işaret görürse, o zaman çıktığı sanılan uykudan sonraki namazları iade etmesi lâzım gelir.
2- Organların Birbirine Kavuşması
Yani erkeğin sünnet mahallinin, kadının organında kaybolması, meni çıkmasa bile yıkanmayı gerektirir. Çünkü Allah Teâlâ "Eğer cünüp olursanız yıkanınız" buyuruyor, imam Şafiî şöyle demiştir: "Arapçada cü-nüplük sözü, meni gelmese bile gerçek anlamda, cinsi birleşme anlamında kullanılır. 'Falanca, falancadan cünüp oldu,' şeklinde konuşulduğu zaman inzal olmasa bile onunla cinsî birleşme ettiğini akla getirir." Şafiî ayrıca şöyle demiştir: "Meni gelmese de cimadan dolayı zina cezası gerekliğinde hiçbir tartışma yoktur." Çünkü Ebû Hureyre'nin rivayet ettiği hadîse göre Rasûlüllah şöyle buyurdu. "Kadının dört organı (el ve ayakları) arasına oturup, sonra cima ederse, ister meni gelsin, ister gelmesin, muhakkak ki gusül vacip olur" (Hadisi Müslim ve Ahmcd rivayet etmiştir.) Saîd b. Mü-seyyeb'den rivayelen, Ebû Musa el-Eş'arî, Aîşe (r.a.)'ye şöyle demiştir. "Ben sana bir şey sormak istiyorum. Fakat senden utanıyorum." Aîşe (r.a.), "Utanma sor. Ben senin annenim" dedi. Ebû Musa el-Eş'arî "Cima edip meni gelmeyen kişi hakkında" sordu. Aîşe (r.a.)'de Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ederek şöyle dedi: "Erkeğin sünnet organı kadının organına kavuştuğunda gusül vacip olur." (Hadisi Ahmed ve Malik değişik lafızlarla rivayet ettiler.) Bu durumda, bilfiil girmesi gerekir. Girmeden sadece değmesinin kadına da erkeğe de guslü gerektirmediğinde icmâ vardır.
3- Hayız ve Nifasın Kesilmesi
Hayız ve nifasm kesilmesinden de gusül gerekir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyor "Temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah'ın size emrettiği yoldan yaklaşın." Bir de Rasûlüllah sallalİahu aleyhi ve sellem Ebu Hubcyşî'nin kızı Fatıma'ya şöyle buyurdu: "Hayız olduğun günlerdeki namazları terk et. Sonra yıkan ve namaz kıl." (Bu hadîsi Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir.) Bu hadis her ne kadar hayız hakkında varid olmuşsa da, sahabenin icmaıyla nifas da hayız gibidir. Eğer kan görmeden çocuk doğarsa, bazıları gusül gerekir, bazıları da gerekmez, demişlerdir. Bu konuda, herhangi bir delil gelmemiştir.
4- Ölüm
Ölümden dolayı yıkanmak gerekir. Müslüman öldüğü zaman yerinde açıklanacağı üzere yıkanması icmâen vaciptir.

5- Kâfir İslâm'a Girdiğinde
Kâfir müslüman olduğu zaman yıkanması gerekir. Çünkü Ebû Hu-reyre'nin rivayet ettiği hadise göre, Beni Hanife'den Sümame esir düştü. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem sabahlan yanma gider; "ne durumdasın ya Sümame?" diye sorardı. Sümame de: "Eğer beni öldürürsen, can taşıyan birisini Öldürmüş olursun, şayet öldürmez sen, sana minnettar kalacak bir kimseyi bağışlamış olursun. Eğer mal verirsen, sana da o maldan veririz," diye cevap verdi. Rasülüîlah'ın ashabı esirleri fidye karşılığı serbest bırakmayı sever "bunu öldürmekle ne kazanırız" derlerdi. Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem Sümame'nin yanma uğrayarak ona İslâm'ı anlattı ve o da müslüman oldu. Rasûlüllah, onu serbest bırakarak Ebû Tal-ha'nın bahçesine gönderdi. Ona yıkanmasını emretti. O da yıkandı ve iki rekat namaz kıldı. Rasûlüllah ashabına dönerek, "kardeşiniz Sümame'nin müslümanlığı çok güzel olmuştur." buyurdu. (Hadisi Ahmed rivayet etmiştir. Aslı ise Buhârî ve Müslim'de mevcuttur.)

1.6.2. Cünüp Olana Haram Olan Şeyler

Şunlar cünüp olana haramdır:
1. Namaz kılmak.
2. Ka'be'yi tavaf etmek.
Bu konudaki deliller, abdest almayı gerektiren hususlar bahsinde geçti.
3. Mushafa dokunmak ve onu taşımak da cünüp olana haramdır. Mushafa dokunmanın ve mushafı taşımanın haram olduğu, imamlar arasında ittifak konusudur. Sahabeden hiç bir kimse bu görüşe muhalefet etmedi. Zahirî imamları Dâvûd ve İbn Hazm ise, cünüp olan kimsenin mushafa dokunmasını ve taşımasını caiz görerek Buhârî ve Müslim'de geçen hadîsi delil gösterdiler ve bu hususta bir beîs görmediler. Rasûlüllah sal-laüahu aleyhi ve sellem'in kâfir Hcrakliyus'a göndermiş olduğu mektubunda şu âyeti kerime yazılıydı: "Bismillahirrahmanirrahim. De ki 'Ey Kitap ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, ona bir şeyi eş koşmamak, Allah'ı bırakıp biribirimizi Rab olarak benimsememek üzere bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin.' Eğer yüz çevirirlerse, 'bizim müslüman olduğumuza şahit olun' deyiniz."(17) İbn Hazm şöyle demiştir: "Bu mektubu Rasûlüllah gönderdi. Mektupta bu âyet hristiyanlara gönderilmişti.

(17) Al-iîmran:64.

Hristi yani arın bu mektuba dokunacaklarını Rasûlüllah kesinlikle bilmekteydi." Cumhur ulemâ bu konuda şöyle cevap vermişlerdir: "Bu bir mektuptur. İçinde Kur'an ayetleri olan mektuplara, tefsir, fıkıh ve diğer kitaplara dokunmaya bir manî yoktur. Çünkü bunlara mushaf denemez ve dokunmanın haram olduğu sabit olmuş değildir. Bu zahirîlerin görüşüne delil olamaz." (Abdcsti gerektiren hususların üçüncüsüne bak: s. 63).
4. Cünüpkcn Kur'an okumak da haramdır. Cumhura göre, cünüp kimsenin Kur'an okuması haramdır. Ali (r.a.) rivayet etliği hadiste şöyle demiştir: "Rasülüllah'i, cünüplükten başka bir şey, Kur'an okumaktan alı-koymazdı." (Hadîsi Ebu Dâvûd, Tirmizî, Ncseî, İbn Mâce rivayet etmiş, Tirmizî ve diğerleri sahihlemiştir. Hafız İbn Hacer "Fclh'ul-Bârî" de şöyle demiştir: "Bazıları bu hadîsin râvilerini zayıf saymışsa da gerçek şudur ki hadis hasen olup, delil olmaya yeterlidir.") Yine Ali (r.a.)'dan rivâyeten, o şöyle demiştir: "Rasülüllah'ı gördüm, abdest aldı, biraz Kur'an okudu, sonra; 'cünüp olmayan böyle yapar, cünüp olan bir âyet bile olsa Kur'an okuyamaz/ buyurdu" (Hadisi Ahmcd ve Ebû Ya'lâ bu sözlerle rivayet etmiştir. Hcyscmî "hadîsin râviîeri güvenilirdir", demiştir.) Şevkânî şöyle der: "Eğer hadis sahih ise, bu hadis ile cünüp olanın Kur'an okumasının haram olduğunu söylemek yeterlidir. Ancak önceki hadiste haram olduğuna delâlet eden bir ifade yoktur. Hadisin gayesi, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in cünüp haldeyken okumayı terketmiş olmasıdır. Bu gibi ifadeler mekruh bile sayılmazken, bununla haram olduğuna nasıl delil getirilebilir?" İmam Buhârî, Taberânî ve Zahirî âİimlcrindcn İbn Hazm; cünüp olanın, Kur'an okumasının caiz olduğu görüşündedirler. Buhârî şöyle demiştir: "İbrahim, 'hayızh kimsenin Kur'an okumasında bir beis yoktur', demiştir. İbn Abbas da cünüp olanın Kur'an okumasında bir beîs görmezdi. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem her zaman Allah'ı zikrederdi." Hafız buna, şunu ekleyerek şöyle dedi: "Buhârî'ye göre, cünüp ve hayızh kimsenin Kur'ân okuyamayacağına dair gelen hadîslerin hiçbiri sahih değildir. Her ne kadar bu konuda gelen hadislerin hepsi diğerlerine göre delil sayılacak kadar kuvvetleniyorsa da, bu hadislerin çoğu tevile müsaittir."
5. Mescidde eğleşmek. Cünüp olanın mescidde eğleşmesi de haramdır. Aîşe (r.a.) rivayet ettiği hadiste şöyle demiştir: "Rasûlüllah geldi. Ashabının evlerinin kapıları mescİd tarafına açılmaktaydı. 'Evlerinizin kapılarını mescidden çeviriniz' buyurdu. Sonra Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem içeriye girdi. Ashâb bu konuda bir ruhsat var ümidiyle herhangi bir şey yapmadı. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem onlara gelerek
şöyle buyurdu: 'Şu evlerinizin kapılarını mescidden çeviriniz. Şüphesiz ben hayz ve cünüp olana mescidi helal saymam.'" (Hadisi Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.) Ümmü Seleme'den rivayeten, o şöyle demiştir: "Rasûlül-lah bu mescidin avlusuna girerek yüksek sesle şöyle nida etti: 'Şüphesiz mescid hayz ve cünüplere helâl değildir.'" (Hadîsi İbn Mâce ve Taberânî rivayet etmiştir.) Bu iki hadis mescidde eğleşmenin ve orada kalmanın hayz ve cünüp olana helâl olmadığına delâlet eder. Fakat şu âyete göre hayz ve cünübün mescidden geçmesine ruhsat verilmiştir: "Ey imân edenler, sarhoşken, ne dediğinizi bitene kadar, cünüpken (yolcu olan müstesna) gusledene kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasla ve yolculukta iseniz veyahut biriniz ayak yolundan gelmişseniz..."(\8) Cabir'den rivâyelen; o şöyle demiştir: "Cünüp olduğumuz halde mescidden geçerdik." (Hadisi îbn Ebî Şcybe ve Said b. Mansur "sünen"inde rivayet etmiştir.) Zcyd b. Eslem'den rivayeten: "Rasûlüllah'm ashabı cünüp olduğu halde, mescidin içinde yürürdü." (Hadîsi İbn Münzir rivayet etmiştir.) Yezid b. Habib'den rivayeten: "Ensar'dan bir kaç kişinin kapıları mescide açılmaktaydı. Cünüp olduklarında, su bulamayınca mescidden başka geçecek yolİari yoktu. Onun için Allah Teâlâ "Cünüp iken (yolculuk hali müstesna)" âyetini indirdi." (Hadisi ibn Cerir, Taberî, rivayet etmiştir.) Şevkânî bu hadisin ardından şöyle demiştir: "Bu hadis şüphe bırakmayacak şekilde mescidden geçmenin caîz olduğuna delalet etmektedir." Aîşe (r.a.)'den rivayeten; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana 'secde yerine koyacağım, bir seccade getir' dedi. Ben de 'hayzım' dedim. Rasûlüllah 'Senin hayz olman, senin elinde değil ki' buyurdu." (Hadisi Müslim, Tirmizî, Nesâî, Ebu Dâvûd, İbn Mâce rivayet etmiştir.)
Meymûne (r.a.)'dan rivayeten, o şöyle demiştir: "Bizden birimiz hayz olduğumuz halde, RasûlüSlah yanımıza girer başını kucağımıza koyar, hayz olduğumuz halde Kur'an okurdu, sonra bizden biri Rasülüllah'ın namazlığını kaldırarak hayz olduğu halde, mescide koyardı." (Hadisi Ah-med ve Nesâî rivayet etmiştir. Hadisin sahih şahitleri vardır.)

1.6.3. Yıkanmanın Müstehab Olduğu Yerler

Yani yıkandığında mükellefin övüldüğü ve sevap kazandığı, terket-tiği zaman bir ayıplama ve azabın olmadığı yıkanmadır. Müstehap olan yıkanma altı yerde olup, aşağıda bunları zikredeceğiz.

(İS) Nisa: 43

a- Cuma Namazı için Yıkanmak.
Cuma namazı için yıkanmak müstehaptır.. Cuma günü, ibadet yapmak ve namaz kılmak için toplanılan bir gün olduğundan, İslâm, yıkanmayı ve müslümanların en temiz bir halde bulunmalarını emretmiştir. Ebû Saîd'den rivayeten, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Cuma günü yıkanmak âkil baliğ herkese gereklidir. Misvak kullanmak, mümkün olduğu kadar güzel koku sürmek de gereklidir." (Hadîsi Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir. Hadîste geçen (muhtelim) kelimesi Akîl baliğ demektir. Buradaki "gereklidir" sözünden maksad müstehab olduğudur. Buhârî'nin İbn Ömer'den rivayet etitği hadîs, bunu kuvvetlendirmektir: "Ömer (r.a.) cuma günü hutbedeyken Rasülüllah'ın ashabından ilk muhacirlerden birisi içeriye girdi. Bu giren Osman'dı. Ömer ona seslenerek 'bu hangi saattir biliyor musun?" dedi. Osman (r.a.) şöyle cevap verdi: 'Ben işle meşgul idim. Evime dönme imkanı bulamadım. Ezanı işitince abdestten başka bir şey alamadım' dedi. Ömer: (r.a.) 'Abdcstle ha! Bilmektesin ki Rasûlüllah gusül almayı emrederdi.'" İmam Şafiî şöyle demiştir: "Osman (r.a.)'m gusül için namazı bırakıp çıkmaması, Ömer (r.a.)'in de, ona gusül için çıkmasını emretmemesi, buradaki gusül emrinin, müstehap olduğunu bildiklerine delâlet etmektedir." Müslim'in Ebu Hureyre'den, onun da Ncbî saliallahu aleyhi ve sellem'den rivayet ettiği hadîs de, cuma günü gusül almanın müstehap olduğunu göstermektedir: "Bir kimse abdest alır, abdestini güzel yaparsa, daha sonra cumaya gelerek hutbeyi dinler ve susarsa iki cuma arasındaki günâhları bağışlandığı gibi, üç gün de fazlası bağışlanır." Kurtûbî, bu hadisi guslün müstehap olduğuna delil getirerek, yaptığı açıklamada şöyle demiştir: "Abdesün ve onunla beraber abdestliye, kabul olunmuş bir cuma sevabının verileceğinin zikredilmesi, abdesün yeterli olduğunu göstermektedir." Hafız İbn Hacer, "Telhis" isimli kitabında şoyie demiştir: "Bu hadis yıkanmanın farz olmadığını gösteren delillerin en kuvvetlisidir. Guslün müstehap olduğu sözü ise, guslü terketmenin bir zarar meydana getirmeyeceği durumuna göredir. Yoksa gusül terkedildiği zaman insanlar ter, kötü koku ve benzeri şeylerle rahatsız olacaksa gusletmek vacip, terki ise haram olur." Alimlerden bir cemaat, Ebû Hureyrc'nin şu hadisini delil getirerek insanlar rahatsız olmasa bile cuma günü yıkanmayı vacip saymışlardır: Rasûlüllah şöyle buyurdu: "Müslümamn her yedi günde bir defa yıkanması Üzerine bir borçtur. Bu yıkanmada başını ve vücudunu yıkamalıdır." (Hadisi Buhârî ve Müslim rivayet etmiş, bu konuda gelen hadisleri zahirî manâlarına hamlederek karşıtlarına cevap vermişlerdir.) Guslün vakti fecrin doğuşundan, cuma namazına kadardır. Her ne kadar Cuma'ya gitmeye yakın, yıkanmak müstehap ise de, gusülden sonra abdestİ bozulursa sade-ce abdest alması kâfi gelir. Esrem Dedi ki: "imam Ahmed'e 'gusül aldatan sonra abdesti bozulan kimsenin sadece abdest alması kâfi gelir n"-diye sorulduğunu işittim. İmam Ahmed; "Evet, bu konuda İbn Ebzî hadi-sinden daha üstün bir şey duymadım,' demiştir." Bu sözle Ahmed, Ibn Ebı Şcybc'nin sahih bir senetle Abdurrahman b. Ebzî'den, onun da sahâbi l babasından rivayet ettiği hadise işaret etmiştir. Sahâbi olan bu zat, günü yıkanır, abdesti bozulduğunda sadece abdest alır, guslü iade gusül işini bitirdikten sonra namaza çıkardı. Çünkü bir kimse namazdan sonra yıkanırsa cuma için gusletmiş olmaz ve cumadan sonra gusül yapa11 emrolunduğu şeyi yerine getirmiş sayılmaz, tbn Ömer'in rivayet ettiği hadise göre Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Siz^n biriniz cumaya geldiğinde yıkansın." (Hadisi Buhârî, Tirmizî, Nesâî, £^u Dâvûd, İbn Mâce rivayet etmiştir.) Müslim'in rivayetinde "Sizden bir*niz cuma'ya gelmek istediği zaman yıkansın" şeklindedir. İbn Abdilber, Cuma İçin yıkanmanın gerekliliği üzerine icmâ olduğunu nakletmiştir.
b- Bayram Namazları İçin Yıkanmak
Alimler bayram namazları için yıkanmayı müstehap saydılar. Bu ko-nuda sahih bir hadîs gelmiş değildir. "Bedr-i Münîr" de yazarı, "bayram" larda yıkanmak hakkındaki hadîsler zayıftır," demiştir. Ancak bayrarn'31"" da yıkanmak hakkında sahabeden de senedi iyi haberler vardır.
c- Ölü Yıkayanın Yıkanması
İlim ehlinin çoğuna göre ölü yıkayan kimsenin yıkanması müstehaP~ tır. Ebû Hurcyrc'nin rivayet ettiği hadîse göre, Rasûlüllah şöyle buyucu: "Kim ölü yıkarsa, yıkansın ve kim ölü taşırsa abdest alsın." (Hadisi Ahmed, Tirmizî, Nesâî, Ibn Mâce, Ebû Dâvûd ve diğerleri rivayet etmişti1-) İmamlar bu hadîsin doğruluğunu eleştirmişlerdir. Ali b. el-Medâinî, Ahmed ve İbn Münzir, Râfi' ve diğerleri ise: "Hadis alimleri bu konuda birisini sahih saymadılar," demişlerdir. Fakat Hafız İbn Hacer bu hakkında şöyle demiştir: "Hadîsi Tirmizî hasen saymış, tbn Hibbân safrm" lemistir." Bu hadis rivayet yollarının çok olmasıyla en azından haserıdır. Nevevfnin Tirmizî'yi hadisi hasen saydığından dolayı tenkit etmesi tar^S" malıdır. Zehebî, "bu hadisin rivayet yolları, fakihlerin delil getirmiş olduğu pek çok hadisten kuvvetlidir," demiştir. Bu hadiste emrolunan yıkanma, mendupluğa hamlolunur. Çünkü Ömer (r.a.)'dan rivayet edilen, "Bizler ölü yıkar, kimimiz yıkanır, kimimiz yıkanmazdık" hadîsi de bunu göstermektedir. (Hadisi Hatib, sahih bir senetle rivayet etmiştir.) Esma t>inn
Umeys, kocası Ebubekr'i öldüğü zaman yıkayınca, dışarı çıkarak muhacirlerden yanında hazır olanlara sordu: "Bu gün soğuk bir gündür ve ben oruçluyum. Bana gusletmek gerekir mi?" Oradakiler "Hayır" dediler. (Hadisi Mâlik rivayet etmiştir.)
d- İhrama Girmek için Yıkanmak
Hac için veya umre için ihrama girmek isteyen kimsenin cumhur ulemaya göre gusül alması menduptur. Zeyd b. Sabit, (r.a.) rivayet ettiği hadiste: "Rasûlüllah'm, telbiyc okumak için, boy abdesti aldığını gördüm." demiştir. (Hadisi Dârekulnî, Beyhâkî, Tirmizî rivayet etmiş, Tirmizî, hasen saymış, Ukaylî ise, hadisi zayıf kabul etmiştir.)
e- Mekke'ye Girmek İçin Yıkanmak
Mekke'ye girmek isleyen bir kimsenin yıkanması müstchaptır. İbn Ömer'den rivayet olunduğuna göre; "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-lcm Mekke'ye girmeden önce Zi'tuva mevkiinde geceyi geçirir, sabah oluncaya kadar orada kalır, sonra gündüzleyin Mekke'ye girerdi." Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve selîem'in böyle yaptığı kendisinden nakledilmiştir. (Hadîsi Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir. Bu Müslim'in lafzıdır.) Ibn Münzir şöyle demiştir: "Mekke'ye girerken yıkanmak bütün âlimlere göre müstchaptır. Onlara göre Mekke'ye girerken yıkanmayı terketmek fidyeyi gerektirmez. Diğer bir grup ise, abdest almak yeterlidir, demişlerdir."
/- Arafat'da Vakfe Yapmak İçin Yıkanmak
Hac için Arafat'da vakfe yapmak isteyen kimsenin, yıkanması menduptur. Mâlik'in Nafi'dcn rivayet elliği hadise göre; "Abdullah b. Ömer ihrama girmeden önce ihram için, Mekke'ye girmek için ve Arafat'da vakfe yapmak için yıkanırdı."

1.6.4. Guslün Rükünleri

Meşru olan guslün esası iki şeysiz tamam olmaz.
1. Niyet: Çünkü niyet, ibadetleri adetlerden ayırır. Niyet sırf kalbe ait bir işdir. İnsanların pek çoğunun niyetin arasına soktuğu ve söylemelerini adet haline getirdiği bazı kelimeler sonradan uydurulmuş gayri meşru şeylerdir. Bunlara engel olmak ve bunlardan vazgeçmek gerekir. "Abdes-te niyet" bahsinde bu konuda malumat verildi.
2. Bütün vücudu yıkamak. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Ey insanlar, cünüp iseniz temizlenin (yani yıkanın)"(\9). Yine "Ey Muhammed,

(19) Maide:6.

sana kadınların aybaşı hali hakkında sorarlar, de ki, "O bir ezadır" aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine (yıkanmalarına) kadar onlara yaklaşmayın"(20). Bu ayetlerdeki temizlikten maksadın yıkanmak olduğuna delil, Allah Teâlâ'nın şu ayetinde açık olarak gelmesidir. "Ey iman edenler, sarhoşken, ne dediğinizi bilene kadar, cünüpken -yolcu olan müstesna- gusledene kadar namaza yaklaşmayın.''(21) Yıkanmanın hakikati ise, bütün azaları yıkamaktır.

1.6.5. Guslün Sünnetleri

Gusül edenin, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in yıkanırken yaptığı hususlara riâyet etmesi sünnettir. Önce ellerini üç defa yıkayarak başlar, sonra avret mahallini yıkar, sonra namaz abdesti gibi tam bir ab-dest alır. Eğer leğen ve benzeri şeyin içinde yıkanıyorsa ayaklarını yıkamayı gusülün sonuna kadar tehir eder. Sonra başına üç defa su döker, su diplerine gitsin diye saçlarını ovar, sonra koltuk altlan, kulak uçları, göbek, ayak parmakları ve vücuttan ovulması mümkün olan yerlere suyu akıtır. Sağ taraftan başlayarak, sonra sol tarafa vücudun her tarafına suyu döker. Bunların aslı Aîşe (r.a.)'dan rivayet edilen hadiste vardır: "Nebî sallallahu aleyhi ve sellem cünüplükten yıkandığı zaman, ellerini yıkayarak, başlar, sonra sağ eli ile sol tarafına su dökerek, avret mahallini yıkar, sonra namaz abdesti gibi abdest alır, sonra suyu alır, parmaklarım saçlarının dibine sokar, iyice temizlendiğine kanaat getirinceye kadar devam eder, başına üç avuç dolusu su dökerek, sonra bütün vücuduna suyu yayardı." (Hadisi Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.) Buhârî ve Müslim'in diğer bir rivayeti de şöyledir: "Sonra elleri ile saçlarını oğuşturur, suyun cildine ulaştığını anlayınca üzerine üç defa su dökerdi." Yine Buhârî ve Müslim'in Aîşe (r.a.)'dan rivayetlerinde, o şöyle demiştir: "Nebî aleyhis-selam'a yıkanması için su koydum. Ellerine su döktüm. İki veya üç defa ellerini yıkadı, sonra sağ eliyle sol eline su dökerek avret mahallini yıkadı. Sonra elini yere sürdü, ağzına ve burnuna su verdi, sonra yüzünü ve kollarını yıkadı. Sonra başını üç defa yıkadı ve vücuduna su döktü. Sonra bulunduğu yerden kenara çekildi, ayaklarını yıkadı." Meymûne şöyle dedi: "Rasülüllah'a silinmesi için bir bez parçası getirdim, onu kullanmadı. Üstündeki yaşlığı eliyle silmeye başladı." (Hadîsi Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn Mâce rivayet etmiştir.) ___________________

(20) Bakara: 222
(21) Nisa: 43

1.6.6. Kadının Yıkanması

Kadının yıkanması, erkek gibidir. Ancak eğer saçlarının dibine su ulaşıyorsa örgüsünü bozması gerekmez. Ümmü Seleme'nin rivayet ettiği hadise göre; "Bir kadın; 'Ya Rasûlallah' dedi. "Ben saç örgüleri fazla olan bir kadınım. Yıkanmak için, onları çözeyim mi?' Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Saçlarının dibine üç defa su dökmek sana yeter, sonra kalan suyu vücuduna yayarsın, böylelikle sen temiz olursun." (Hadisi Müslim, Ahmed ve Tirmizî rivayet etmiş, Tirmizî hadîs ha-sen, sahihtir demiştir.) Ubeyd İbn Umeyr'den rivayeten; o şöyle demiştir: "Abdullah b. Amr'ın, kadınlara yıkanırken saçlarını bozmalarını emrettiği haberi Aîşe (r.a.)'ya ulaştı. Aîşe (r.a.) İbn Ömer'e "Hayret doğrusu kadınlara yıkanırken saçlarını bozmalarını emrediyor' dedi. "Bari başlarını traş etmelerini emrelseydi! Biz Rasûlüllah ile beraber bir kaplan yıkanıyorduk. Başıma üç defa su dökmekten fazla bir şey yapmazdım' dedi." (Hadisi Müslim ve Ahmed rivayet etmiştir.) Kadının, hayz ve nifasıan yıkandığı zaman, pamuk ve benzeri bir parça alıp misk veya güzel bir koku sürerek, mahalli temizlemesi müstchaptır.' Böylece pis kanın kokusunu defetmiş olur. Aîşe (r.a.)'den rivayeten; Esma binli Yezid, Rasûlüilah sallallahu aleyhi ve sellem'e hayzlınm yıkanması konusunu sordu. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sizden biriniz suyunu ve güzel kokusunu alır, temizlenir ve temizliğini güzel yapar, sonra suyu başına döker. Saçlarının dibine iyice ulaşıncaya kadar başını ovar. Sonra vücuduna suyu döker. Sonra misk sürülmüş bir bez parçası alır, onunla temizlenir." Esma; "Onunla nasıl temizlenilir?" deyince Rasûlüllah; "Süb-hanallah, onunla temizlenirsin işte" buyurdu. Aîşe (r.a.) dedi ki: "Rasûlüllah bunu gizli anlatmak ister gibiydi. "Kanın izini takip edip siler' demiştir." Esma, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e cünüplükten yıkanma hakkında sordu: "Suyunu alır, güzelce temizlenir, temizliğini de güzel yapar veya bunda mübalağa edersin. Sonra başından aşağıya suyun ulaşabileceği başının bütün noktalarına suyu ulaştırır ve ovarsın. Sonra suyu bedenin diğer taraflarına dökersin," dedi. Aîşe (r.a.) "Ensar kadınları, ne güzel kadınlardı. Ulanmaları dinlerini derince öğrenmelerini engelleme-mistir." demiştir. (Bu hadisi Buharı, Müslim, Nesâî, Ebû Dâvûd, İbn Mâce rivayet etmiştir.)

1.6.7. Gusül İle İlgili Meseleler

1. Hem hayız ve cünüplük, hem de cuma ve cünüplükten dolayı her ikisine de niyyet ederse, bir yıkanma yeterlidir. Çünkü Rasûlüllah sallal-
lahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Herkes için niyyet ettiği şey
vardır."
2. Cünüplükten yıkandığı zaman abdest almamışsa gusül, abdest yerine de geçer. Aîşe (r.a.) şöyle dedi: "Rasûlüllah gusülden sonra abdest almazdı." İbn Ömer'den rivâyeten: "Gusülden sonra abdest alıyorum" diyen adama, "muhakkak sen boş bir iş yaptın" demiştir. Ebubekir İbn Arabi, "Abdestin gusle dahil olduğu hakkında âlimlerin ihtilâfı yoktur", dedi. Cünüplükten temizlenmeye niyet, abdestsizlikten temizlik için yeterli ve geçerli olur. Çünkü cünüpken yapılamayacak şeyler, abdestsizken yapılmayanlardan daha çoktur. Her zaman az olan çok olanın niyetinin içine girer. Büyük olanın niyeti, küçük için de yeterli olur.
3. Cünüp ve hayız olan kimseye saçları ve tırnaklan kesmek, sokağa çıkmak ve başka şeyler yapmak kerahatsiz caizdir. Atâ şöyle demiştir: "Cünüp olan abdest almasa bile, kan aldırır, tırnaklarını keser, başını traş edebilir." Alâ'nın bu görüşte olduğu Buhârî'de mevcuttur.
4. Eğer hamama girenin, başkasının avret mahallini görmekten, veya başkalarının onun avret mahallini görmesinden sakınması mümkünse hamama gitmesinde bir sakınca yoktur. îmâm Ahmed b. Hanbel; "Eğer ha-mamdakilerin hepsinin peştemal tutunduğunu biliyorsan, hamama gir, yoksa girme," demiştir. Çünkü Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Erkek erkeğin avret mahalline bakmasın, kadın da kadının avret mahalline bakmasın." Hamamda Allah'ı zikretmekte bir günah yoktur. Mani olacak bir engel yoksa Allah'ı zikretmek her zaman sevaptır. Çünkü Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem her zaman Allah'ı zikrederdi.
5. Gusül bu abdestte yaz olsun, kış olsun havlu gibi şeylerle kurulanmak da caizdir.
6. Kadın ve erkeğin bir kaptan yıkanmaları caiz olduğu gibi, erkeğin kadının yıkandığı sudan arta kalanla yıkanması caiz olup, bunun aksi de caizdir. İbn Abbâs'dan rivayeten; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah'm eşlerinden birisi bir kaptan yıkanmıştı. Rasûlüllah abdest almak veya yıkanmak için geldiğinde, eşi Rasûlüllah'a; 'ben cünüplükten yıkanmıştım. Ondan artan sudur,' deyince, Rasûlüllah; "Su cünüp olmaz" buyurdu." (Hadîsi Ebû Dâvûd, Nesâî, Tirmizî ve Ahmed rivayet etmiş, Tirmizî hadis hasen, sahihtir demiştir.) Aîşe (r.a.) Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber bir kaptan yıkanır, Rasûlüüah O'na, O Rasûlüllah'a su döker, hatta Rasûlüllah O'na "bana su bırak", O da Rasûlüllah'a "bana su bırak" derdi.
7. Başkalarının bulunduğu yerde çıplak yıkanmak caiz değildir.
Çünkü avret mahallini açmak haramdır. Eğer bir perde ve benzeri şeyle setrederek yıkanırsa bir beis yoktur. Çünkü Rasûlüllah Fatıma (r.a.)'nın setrettiği perdenin ardında yıkanmıştır. Amma insanların gözünden uzak bir yerde çıplak olarak yıkanırsa bunda bir sakınca yoktur. Buhârî'nin ri-vâyet ettiği üzere, Musa aleyhisselam çıplak olarak yıkanmıştı. Ebû Hu-reyre'den rivayete göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Eyüp aleyhisselam çıplak olarak yıkanırken (altın çekirgeler) üzerine üşüşlü. Eyüp aleyhisselam çekirgeleri elbisesine doldurmaya başladı. Rabbi ona şöyle nida etti; 'Ey Eyüp, ben seni gördüğün şeyleri almaktan men etmedim mi?' Eyüp aleyhisselam: 'Evet, izzetin hakkı için. Fakat ben kendimi senin bereketinden gani sayamam' dedi." (Hadisi, Buhârî ve Ncsâî, Ahmed rivayet etmiştir.)