Zikrin Bütün ibadetlere Şamil Olması

Sa'îd bin Cübeyr (r.a.) demiştir ki: "Allah'a itaat maksadıyla, Allah için bir iş yapan herkes Allahı zikrediyor dcmckıir." Selef ulemâsından bazısı, bu umûmî hükmü husûsîlcşıircrck, zikri amellerin bir kısmına hasretmişlerdir. Bunlardan 'Atâ şöyle demiştir: "Zikir meclisleri, gerçekte helâli yapma, haramdan kaçma yerleridir. Alışveriş, namaz kılma, oruç tutma, nikah, talak, haccetme ve benzerleri gibi." Kurtubî şöyle dcmişıir: "Zikir meclisi; ilim öğrenme ve Allah'ı anma meclisidir. Allah'ın kelâmının ve Rasûl'ünün sünnetinin anlatıldığı, selefi sâlihîn ile önce geçen takva sahibi, yapmacılıkıan, bid'attan, kötü maksat ve tamahtan uzak âlimlerin haberlerinden bahsedilen meclislerdir."
4.13. Zikrin Adabı
Zikirden maksat, nefisleri tezkiye etmek ve kalpleri temizlemek, manevi duyguları uyarmaktır. Ayeti kerîme, bu noktaya işaret etmiştir: "Namazı kılınız, şüphesiz namaz kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikir ise daha büyüktür. "(6) Ayette, zikrin, kötülüklerden alıkoymaktaki önemi belirtilmektedir. Bu durum şöyle olur: Zikreden Rabbine yönelerek manevî kanatlarını açıp lisanını onun zikrine alıştırdığı zaman, Allah nurunu ona ulaştırır, imanı kat kat artar ve Allah'a kesin inanma duygusu gelişir. Kalbi hak için sükûna erer. Ve hak ile huzura kavuşur. "îman edenler o kimselerdir ki kalpleri Allah'ın zikri ile huzura erer. Dikkat, Allah'ın zikriyle kalpler huzura erer. "(7) Kalpler hak için huzura erince yüksek bir yöne doğru yönelir; şehevi arzuları onu engellemeden nefsinin

(5) Nisa: 103.
(6) Ankebût: 45.
(7) Ra'd^.

itici gücüne aldırış etmeden hak yola doğru yol almaya başlar. Bundan dolayı, zikir emri, ayette; "Daha büyüktür," ifadesi ile getirilerek, insan hayatındaki payı yüce kılındı. Zikir kelimelerini sadece lisanla söylemekle bu sonuca ulaşılacağını düşünmek akıl dışıdır. Çünkü lisanın hareketi kalbe inmediği veya ona uymadığı müddetçe faydası azdır. Allahu Teâlâ, kişinin zikir esnasında bulunması gereken edebe yol göstererek şöyle buyurmuştur: "Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah-akşam an, gafillerden olma."(S)
Ayeti kerîme, zikrin gizli yapılarak seslerin yüksellilmemesinin müslehab olduğuna işaret etmekledir. Rasûlüllah saflallahu aleyhi ve scl-lem, yolculuklarının birinde insanlardan bir topluluğun dua yaparken seslerinin yükseldiğini işitince, şöyle buyurdu: "Ey insanlar nefsinizi yormayınız. Çünkü siz sağıra ve burda olmayana dua etmiyorsunuz. Şüphesiz siz, işiten ve sizden birinize bineğinin boynundan daha yakın olan bir Zât'a dua ediyorsunuz." Bu hadis, kişinin istekli olarak ve Allah'dan korkarak zikir yapması gerektiğine ve zikir anında insanın bu sıfatları taşımasının güzel olduğuna işaret ctmcktcdir.Zikrcdcnin elbisesinin ve bedeninin temiz olup güzel kokular sürünmüş olması da edeptendir. Bu durum, nefsin dinç kalmasına daha fazla yardım eder, mümkün oldukça kıbleye döner. Çünkü meclislerin en hayırlısı kıbleye dönerek yapılan meclislerdir.

4.1.4. Zikir Meclislerinde Olurmanın Müslehab Olduğu

Zikir halkalarına oturmak müstehabdır. Bu konuda aşağıdaki hadisler gelmiştir:
Ibn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve seliem şöyle buyurmuştur: "cennet bahçelerine uğradığınız zaman oralardan istifade ediniz." Ashab; "Cennet bahçeleri neresidir?" diye sorunca, Rasûlüllah sailallahu aleyhi ve selîem; "Zikir halkalarıdır. Allah'ın gezen melekleri vardır ki, zikir halkalarını araştırırlar. Oralara geldiklerinde etrafını kuşatırlar," buyurmuştur.
Müslim'in, Muâviye'den rivayet ettiğine göre; Muâviye şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, ashabından bir topluluğun yanma çıkarak; "niçin burada oturuyorsunuz?" diye sordu. Ashab; "Allah'ı zikr etmek ve bizi islâm'a hidayet edip, bizi islâm'la nimetiendirdiği için ona hamd etmek üzere toplandık," dediler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve

(8) A'râf:205.

sellem: "Allah İçin söyleyin; demek siz bundan başka bir şey için olurma-diniz. Şüphesiz ben sizi itham ettiğim için yemin ettirmedim. Ancak Cebrail bana gelerek, Allahu Teâlâ'nın sizinle meleklere iftihar ettiğini haber verdi." buyurdu.
Ebû Sa'îd'il Hudrî ve Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; onlar, Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğuna şa-hid oldular: "Allah'ı zikretmek için toplanıp ta meleklerin kuşatmadığı, Allah'ın rahmetinin kaplamadığı ve üzerlerine huzurun inmediği, Allah'ın kendi katında anmadığı hiç bir topluluk yoktur."

4.1.5. îhlâslı Olarak "Lâ tlâhe İllallah" Demenin Fazileli

Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Lâ llâhe İllallah, kelimesini herhangi bir zaman ih-laslı olarak söyleyen hiç bir kul yoktur ki, büyük günahlardan kaçındığı müddetçe, bu zikri arşa varıncaya kadar gök kapıları ona açılmasın." (Bu hadisi Tirmizî rivayet etmiş ve 'hadis hasen-garibdir,' demiştir.)
Yine Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselâm; "İmanınızı tazeleyiniz," buyurmuştur. "Ya Rasûiallah, imanımızı nasıl tazeleyeceğiz?" diye sorulunca, Ncbî aleyhisselâm; "Lâ İlahe İllallah, sözünü çoğaltınız," buyurdu. (Hadisi Ahmed hasen bir senetle rivayet etmiştir.)
Câbir (r.a.)'dcn rivayet edildiğine göre; Nebî aleyhisselâm: "Zikrin efdâli; Lâ İlahe İllallah, duanın efdali ise; El-hamdü lillah'dır," buyurmuştur. (Bu hadisi Nesâî, Ibn Mâce ve Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; "ha--dişin isnadı sahihtir," demiştir.)

4.1.6. Teşbih, Tahmid, Tekbir ve Diğer Zikirleri Yapmanın Fazileti ^

Ebû Hüreyre (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasulüllah sallallahu aleyhi ve seliem şöyle buyurmuştur: "İki cümle vardır ki; lisanda hafif, mizanda ağır ve Rahman'a sevimlidirler. Onlar "Sübhanallahi ve bi-hamdihi", "$übhanallahi'l-azim"dir" (Hadisi Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayet etmiştir.)
Ebû Hüreyre (r.a.)'m Nebî aleyhisselâm'dan rivayet ettiğine göre; Ncbî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Sübhanallahi ve'l-hamdü lillâhi

(*) Tesbîh: "Sübhânallah" demektir. Tahmid; "el-hamdü lillah", tehlîl; "Lâ ilahe illallah", tekbîr ise; "Allahu ekber" demektir.

ve lâ ilahe illallâhü v'alîâhü ekber" demem, güneşin üzerine doğduğu Şeylerden bana daha sevimlidir." (Hadisi Müslim ve Tirmizî rivayet etmiştir.)
Ebû Zer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlül-lah sallallahu aleyhi ve sellem; "Allah'a en sevimli gelen sözü sana haber vereyim mi?" diye sordu. Ben de; "Haber ver, yâ Rasûlallah," dedim. Ra-sûlüllah sallallahu aleyhi ve scücm; "Allah'a en sevimli gelen söz; Sübhânallahi ve bi-hamdihıdir," dedi. (Hadisi Müslim ve Tirmizî rivayet etmiştir. Tirmizî'nin lâfzı ise şöyledir: "Allahu Teâlâ'ya en sevimli gelen söz, melekleri için seçtiği Sübhâne Rabbî ve bi-hamdihî'dir.")
Câbir (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre Nebi aleyhisselâm şöyle buyurmuştur. "Kim 'Sübhânallahi'I-n'ûm ve bi-hatndihî' derse, cennetle onun için bir hurma ağacı dikilir." (Hadisi Tirmizî rivayet etmiş ve ha-sen saymıştır.)
Ebû Sa'îd (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre, Nebî aleyhisselâm; "Kalıcı salih amelleri çoğaltınız," buyurdu. Kendisine; "Onlar nedir, ya Rasûlallah?" diye sorulunca Rasûlüllah sallailahu aleyhi ve sellem; "Onlar tekbîr, tehlîl, teşbih, el-hamdü lillah ve Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh'dır," buyurdu. (Hadisi Nesâî, Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; 'hadisin isnadı sahihtir,' demiştir.)
Abdullah (r.a.)'m Ncbî aleyhisselâm'dan yaptığı rivayete göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurdu: "Mîrâc gecesi, İbrahim aleyhisselâm ile karşılaştım. Bana; "Ya Muhammed, ümmetine benden selâm söyle ve haber ver ki, cennetin toprağı iyi, suyu tatlı, arazisi geniş ve dümdüzdür. Oraya ekilecek tohum "Sübhânallahi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilahe illal-lahu vallahu ekber" tehlîlidir," dedi." (Hadisi Tirmizî veTaberânî rivayet etmişiir. Taberânî'de "Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" ziyadesi vardır.)
Müslim'e göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Allah'a sözlerin en sevimlisi dörttür. Bunların hangisiyle başlarsan aynıdır: "Sübhânallah, ve'lhamdü lillah, ve lâ ilahe illallah, vallahü ekber."
Ibn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselâm; "Kim Bakara sûresinin sonundaki iki ayeti bir gecede okursa ona yeler," buyurmuştur. (Hadisi Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.) Yani, bu iki âyet, geceyi ihya etmek üzere o kişiye yeterli olur. 'O gece olacak olan âfetleri defetmeye kâfi gelir' de denmiştir, tbn Huz'eyme Sahih'inde; "Gece ibadetlerinde okunması yeterli olacak zikrin en azı babı" diye başlık atarak, sonra yukardaki hadisi zikretmiştir.
Ebû Sa'îd (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: Nebî aleyhisselâm; "Sizden her biriniz, bir gecede Kur'ân'ın üçte birini okumaktan aciz midir?" diye sordu. B,u, ashaba zor gelince; "Ya Resûlallah, nasıl buna gücümüz yeter?" dediler. Nebî aleyhisselâm, Ihlâs suresini kasdederek; "Vallahu l-Vâhidu es-Samedu" Kur'ân'ın üçle biridir" buyur--du (Hadisi Buhârî, Müslim ve Nesâî rivayet etmişiir.)
Ebû Hürcyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "İler kim bir günde yüz kene; "Lâ ilahe illallahu vahdehû lâ şerike leh. Lehû'l-mülkü ve lehû'l-hamdü ve hüve 'alâ külli şey'in gadir." (Allahlan başka ilah yoktur. Yalnız O vardır. Ortağı yoktur. Mülk O'nundur. llamd O'nadir. Ve O her şeye kadirdir,) derse, bu, o kimse için, on köle azad etmenin sevabına denk olur. O kimse için yüz iyilik yazılır ve yüz kötülük silinir. Yaptığı bu zikir o günün akşamına kadar şeytandan o kimse için bir koruyucu olur. O işten daha fazlasını yapandan başka onun yaptığı işten daha faziletlisini hiçbir kimse yapamaz." (Hadisi Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve Ibn Mâcc rivayet etmişiir. Müslîm, Tirmizî ve Ncsâî'de şu ziyade de vardır: "Her kim bir günde; "Sübhânallahi ve bihamdihî," (Allah'ı teşbih ederim ve O'na hamd ederim,) derse, hataları, deniz köpüğü kadar da olsa silinir.")

4.1.7. istiğfarın Fazileti

Enes (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğini işittim: "Allahu Teâlâ buyurdu: "Ey Ademoğlu, sen bana duâ elliğin ve benden ümit ettiğin müddetçe, ben içinde bulunduğun günahlardan seni affederim ve hiç aldırış etmem. Ey Ademoğlu, günahların gökteki bulutlara ulaşsa, sonra benden bağış diksen, seni bağışlarım ve sendeki günahlara hiç aldırış etmem. Ey Ademoğlu, yer yüzü dolusu halayla bana gelsen, sonra bana hiç bir şeyi şirk koşmadan ulaşsan, yeryüzü dolusu mağfiretle sana gelirim." (Hadisi Tirmizî rivayet etmiş, "Hascn-gariptir," demiştir.)
Abdullah bin Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Günahlarına karşılık Allah'dan af dilemeyi devamlı huy edinenlere, Allahu Teâlâ her sıkıntı için bir kurtuluş çaresi, her kederin arkasından bir rahata kavuşma imkânı verir ve hiç ümit etmediği yerlerden rızkını temin eder." (Hadisi Ebû Dâvûd, Nesâî, Ibn Mâce ve Hâkim rivayet etmiş; Hâkim; "isnadı sahihtir," demiştir.)

4.1.8. Sevabı Kat Kat Artan ve Anlamı Çok Olan Zikir

Cüveyre (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam Cü-veyre'nin yanından ayrılıp çıktı. Kuşluktan sonra dönünce, Cüveyre'yi hâlâ otururken buldu ve "Senden ayrılıp çıkarken bıraktığım halde devam ediyorsun," dedi. Cüveyre "evet," diye cevap verdi. Nebî aleyhisselam; "Ben senden sonra, üç defa dört kelime okudum ki, bugün sabahtan bu yana senin okuduklarınla iartılsa onlardan üstün gelir" dedi. "Bu kelimeler şunlardır:
"Allah'ı mahlukatının sayısı, kendisinin razı olacağı, arşının ağırlığı ve kelimelerinin sayısı miklarınca, kendi hamdiyle teşbih eder, her türlü noksanlıklardan tenzih ederim." (Hadisi Müslim ve Ebû Dâvûd rivayet cimiştir.)
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün yakınlarından bir kadının yanma girdi. Kadının önünde hurma çekirdekleri veya çakıl taşlan vardı. Onlarla teşbih çekiyordu. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bu kadına; "Sana bundan daha kolay, daha faziletli bir şey öğreteyim mi?" dedi. "O üstün şey şudur:
"Allah'ı gökteki mahlukatın sayısınca teşbih ederim. Allah'ı yerdeki mahlukatın sayısınca teşbih ederim. Allah'ı dünyanın sonuna kadar yaratacağı mahlukat sayısınca teşbih ederim." Yine böylece; yani bu sayıları tekrar ederek "Aİlahü ekber," "El-hamdü lillah," "Lâ ilahe illallah," "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah," dedi. (Bu hadisi Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd, Ibn Mâce ve Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; "Müslim'in şartına göre sahihtir", demiştir.)
Ibn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, kendilerine şöyle anlattı: "Allah'ın kullarından bir kul:
"Yâ Rabbi, yüzünün şanına, saltanatının büyüklüğüne yaraşır bir Şekilde sana hamd olsun," deyince, bu söz meleklere çok ağır geldi. Sevabını nasıl yazacaklarını bilemediler. Melekler göğe çıkarak: "Ey Rab-bimiz, kulun öyle bir söz söyledi ki, sevabını nasıl yazacağımızı bilemiyoruz," dediler. Allah (c.c): Kulun ne söylediğini en iyi bildiği halde 'Kulum ne söyledi?' diye sordu. Melekler; "Ya Rabbi, yüzünün şanına ve saltanatının büyüklüğüne yaraşır bir şekilde sana hamd olsun, dedi," dediler. Allah (c.c.) meleklere; "Kulumun dediği gibi sözlerini yazınız: Sonunda bana kavuşunca onun mükafatını ben vereceğim," buyurdu." (Hadisi Ahmcd ve İbn Mâce rivayet etmiştir.)

4.1.9. Zikri Parmaklarla Saymak ve Bunun Teşbihten Daha Faziletli Olduğu

Büscyrc (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; "Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu;" demiştir. "Size (Yani kadınlara) tesbîh, tehlîl ve takdis gerekir. Gafil olmayınız. Sonra rahmeti unutursunuz. Teşbihleri parmaklarınızla sayınız, şüphesiz parmaklara kıyamet gününde sorulacak ve konuşiurulacaktır." (Bu hadisi Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd, Ibn Mâce ve Hâkim sahih bir senetle rivayet etmiştir.)
Abdullah bin Ömer (r.a.): "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'i teşbihleri sağ eliyle sayarken gördüm," demiştir. (Hadisi Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd ve Ibn Mâce rivayet etmiştir.)

4.1.10. Allah'ın Zikr Edilmediği ve Nebî Aleyhisselâm'a Salavât Getirilmediği Mecliste Oturmaktan Nehy

Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Bir topluluk, Allah'ın zikr edilmediği, Nebî'ye sala-vat getirilmediği bir yere oturmaz ki, kıyamet günü bu oturuş onlar için üzüntü kaynağı olmasın." (Hadisi Tirmizî rivayet etmiş ve "hasendir," demiştir.) Hadisi Ahmcd şu lafızla rivayet etmiştir: "Bir topluluk Allah'ın zikredilmediği bir mecliste oturmaz ki, o meclis onlar için üzüntü yeri olmasın. Yolda yürüyüp Allah'ı zikretmeyen bir adam yoktur ki, böyle yapması onun için üzüntü olmasın. Yatağına gelip te Allah'ı zikr etmeyen bir adam yoktur ki, bu hal onun için üzüntü olmasın." Bir rivayette; "sevap için cennete girse bile, üzerinde bir hasret olur," şeklindedir. "Feth'ul-Allâm" kitabında şöyle geçmektedir: "Bu hadis, meclislerde zikir yapma-
nm ve Ncbî aleyhisselam'a salavat getirmenin vacip olduğuna delildir. Özellikle "tireiün" kelimesinin cehennem veya azabla tefsir edilmesine gelince; bu kelime cehennem veya azab'la tefsir edilmiştir. Azab ise, bir vacibin veya mahzurlu bir işin terkinden başka bir şey için gerekmez. Hadisin zahirinden anlaşıldığına göre, vacip olan, zikrin ve salavâlın beraber yapılmasıdır.

4.1.11. Meclis'in Keffareti Hakkındaki Zikir

Ebû Hüreyrc (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallalla-hu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur; "Kim bir mecliste oturur, orda fazla gürültü yaparak boş ve yalnız sözler konuşursa kalkmadan önce;
"Allahım seni teşbih ederim, sana hamd ederim, şehadet ederim ki senden başka ilah yoktur. Ancak sen varsın, senden mağfiret diler, sana levbe ederim." derse, Allahu Teâlâ o meclisteki yaptığı hataları örter."

4.1.12. Müslüman Kardeşinin Gıybetini Yapanın Ne Diyeceği

Nebi alcyhisselam'dan rivayet olunduğuna göre; şöyle demiştir: "Gıybetin keffareti, gıybet yaptığın kişi için mağfiret dileyerek, "Allahım bizi ve onu bağışla," demendir." Muhtar olan görüşe göre; istiğfar, gıybet yapılan kişi içindir. İyiliklerini anmak, yapılan gıybeti örter. Gıybetini yaptığını ona duyurmaya veya af dilemeye gerek yoktur.

4.2. DUÂ
4.2.1. Duanın Emred ilişi

Allah'u Teâlâ insanlara kendisine dua ve niyazda bulunmalarını emrederek dualarının kabul edileceğini ve işleklerinin gerçekleşeceğini onlara vaad etmiştir.
Abmed, Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd ve lbn Mâce'nin Nu'mân b. Bcşîr (r.a.)'dcn rivayet ettiklerine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Duâ ibadetin ta kendisidir," buyurarak şu ayeti okumuştur: "Bana kulluk edin ki, size karşılığını vereyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremiyenler alçalmış olarak cehenneme gideceklerdir. "(9).

(9) Mümin: 60.

Abdürrezzak'm Hasan'dan rivayetine göre; ashab Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e: "Rabbimiz nerede?" diye sorunca; Allahu Teâlâ şu ayeti indirdi: "Ey Muhammed, kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki, ben şüphesiz onlara yakınım, benden isteyenin dua ettiğinde duasını kabul ederim."'(10)
Tirmizî ve lbn Mâce'nin Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet ettikleri hadiste Ncbî aleyhisselam "Allah kalında duadan daha şerefli hiç bir şey yoktur," buyurmuştur.
Yine Tirmizî'nin Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet elliğine göre; Nebî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Kim üzüntüler ve güçlüklerde duasının kabul olmasını isterse, bolluk zamanında çok çok dua elsin."
Ebû Ya'lâ'nın Encs (r.a.)'dcn, onun da Ncbî alcyhisselam'dan rivayet elliği kulsî hadisle; Ncbî aleyhisselam Rabb'indcn rivayet ederek şöyle buyurmuştur: "Dört haslet vardır ki onlardan birisi Benim için, birisi senin için, birisi Benimle senin aranda, birisi ise seninle kullarım arasındadır. Benim için olana gelince; Bana bir şeyi ortak koşmazsın. Senin için olana gelince; ne hayır yaparsan seni o hayır üzerine mükâfatlandırırım. Benimle senin arandaki haslete gelince, senden dua etmek, Bana da o duayı kabul etmek vardır. Seninle kullarım arasındaki haslete gelince; kendin için razı olduğun şeye onlar için de rıza göster."
Ncbî aleyhisselam'dan; "Kim Allah'tan dilekte bulunmazsa Allah o kimseye öfkelenir," dediği sabit olmuştur.
Âişe (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o, Rasûlüllah sallatlahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kaderden kaçmak fayda vermez, duâ başa gelen ve henüz gelmeyen şeylere faydalıdır. Şüphesiz belâ geldiğinde, duâ onu karşılayarak kıyamete kadar çarpışmaya devam ederler." (Hadisi Bezzârj Taberânî ve Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; "isnadı sahihtir," demiştir.) Selmân-ı Fârisî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve seîlem; "Duadan başka bir şey kazayı Önlemez, ömrü de iyilikten başka hiç bir şey artlırmaz," buyurmuştur. (Bu hadisi Tirmizî rivayet ederek, "hasen gariptir," demiştir.)
Ebû 'Avânc ve İbn Hibbân'm rivayet ettikleri hadiste, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz duâ ettiği zaman, istekli bir şekilde dua etsin. Çünkü Allah'a, verdiği şey büyük gelmez."
-----------_--------------__
(10) Bakara: 186.
4.2.2. Duanın Adabı

Duâ için dikkat edilmesi gereken hususlar vardır ki bunları aşağıda zikrediyoruz:

4.2.2.1. Helâl Rızık Araştırmak

Hafız bin Merdûye'nin, İbn Abbas (r.a.)'dan tahric ettiğine göre, Ibn Abbas (r.a.) demiştir ki: "Ey insanlar, yeryüzündeki temiz ve helâl şeylerden yiyin."{\\) ayeti, Ncbî aleyhisselam'm yanında okununca, Sa'd bin Ebî Vakkas ayağa kalkarak; "Yâ Rasûlallah, duamın kabul olması için Allah'a dua et," dedi. Nebî aleyhissclâm: "Yâ Sa'd yiyeceğini helâlden kazan ki, duan kabul olur. Muhammed'in nefsini elinde bulunduran zata yemin olsun ki, kişi boğazına haram lokma atarsa, Allah onun kırk günlük ibadetini kabul etmez. Hangi kul ki, vücudu haram ve faizle büyümüşse, ona ateş daha layıktır." imam Ahmcd'in Müsned'inde ve Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayctcn geçtiğine göre; Ebu Hüreyre (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah sallaîlahu aleyhi ve sellem: "Ey insanlar, Allahu Teâlâ iyidir. Ancak iyi şeyleri kabul eder. Şüphesiz Allah, Rasüllere emrettiği şeyi müminlere de emretmiştir." diyerek şu ayetleri okumuştur: "Ey Rasûller, temiz şeylerden yiyin, yararlı iş isleyin. Doğrusu ben yaptığınızı bilirim"(\2). "Ey inananlar, sizi nzıklandırdığımızın temizlerinden yiyin"(\3) Rasûlüllah sallaîlahu aleyhi ve sellem devamla; saçları karışık tozlar İçinde uzun yolculuktan gelen bir adamdan bahs ederek; "Yediği haram, giydiği haram; haramla gıdalanmış bu adam ellerini göğe kaldırarak "Yarabbi, Yarabbi" diye duâ ediyor. Bunun duası nasıl kabul olunacak?" buyurdu.
.
4.2.2.2. Mümkün Olduğu Kadar Kıbleye Dönmek

Nebî aleyhisselam yağmur duasına çıktığında duâ ederek isüska namazı kıldı ve kıbleye döndü.

4.2.23. Faziletli Vakitleri ve Şerefli Durumları Gözetlemek

Meselâ; arefe günü, Ramazan ayı, cum'a günü, gecenin son üçte biri, seher vakti, secde arası, yağmur yağarken, ezan ve kamet arası, düşmanla karşılaşınca, korku anında, kalbin arınmak olduğu zamanda yapılan dualar gibi...

(11) Bakara: 168.
(12) Mü'minûn: 51.
(13) Bakara: 171.

Ebû Ümame (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ebû-Ümâme (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallaîlahu aleyhi ve sellern'e; "Hangi duâ daha çok kabule şayandır?" diye sorulduğunda, Rasûlüîlah sallaîlahu aleyhi ve sellem; "Gecenin son kısmında ve farz namazların akabinde yapılan dualardır," buyurdu. (Hadisi Tirmizî sahih bir senetle rivayet etmiştir.)
Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Kulun Rabbine en yakın olduğu durum, secdedeki halidir. Bunun için secdede çok çok duâ edin, zira bu anda duâ kabule lâyık olur." (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)
Bu konuda değerli kitaplardan mevcut pek çok hadis gelmiştir.

4.2.2.4. Elleri Omuz Hizasına Kaldırmak

Ebû Davud'un İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet etliğine göre, İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: "Dilekle bulunmak, elleri omuz hizasına veya omuza yakın kaldırmakla, istiğfar, tek parmakla işaret etmekle, yalvarmak ise, elleri bütün olarak ileriye uzatmakla olur." Mâlik bin Ycsar (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Allah'tan bir şey istediğiniz zaman ellerinizin iç kısmım yukarıya çevirerek isteyiniz. Üstlerini çevirerek duâ etmeyiniz." Selman (r.a.)' dan rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Muhakkak Rabbiniz haya eden çok cömert bir zattır. Kul ellerini kendisine kaldırdığı vakit, onları boş çevirmekten haya eder."

4.2.2.5. Allah'a Hamdü Sena ve Rasûlüllah'a Salavât Getirerek Zikre Başlamak

Ebû Dâvûd, Ncsâî ve Tirmizî'nin Fudâle bin 'Ubeyd (r.a.)'dcn rivayet elliklerine göre; Ncbî aleyhisselam, bir adamı namazda duâ ederken işitti ve kendisinin Allah'ı övmeyip ve Rasûlüne salavât getirmediğini görünce; "Bu adam acele etti," dedi. Sonra o adamı çağırıp kendisine ve orada bulunanlara; "Sizden biriniz dua etliği vakit Allah'a hamdü sena ile başlasın, sonra Nebî'ye salavât getirsin. Bundan sonra dilediği duayı yapsın."

4.2.2.6. Huzurlu Bir Kalple, Allah'a Kargı Boynu Bükük ve Acizliğini İtiraf Ederek Normal Bir Sesle Dua Yapmak

Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed, duâ yaparken sesini yükseltme, gizli de okuma, ikisi arası bir yol tut."(\4) "Rabbinize

(14) Isrâ:110.

gönülden (lazarru'an) ve gizlice (hufyelen) yalvarırı, doğrusu o aşırı gidenleri sevmez."(15) İbn Ccrîr şöyle demiştir: "Tazarru'; itaat etmek, Allah'a tâat için boyun eğmek, demektir. Ilufye ise; kalplerinizin huşu' içinde olması ve Rabbinizle aranızda, onun birliğini ve Rab olduğunu kesin ve sağlam olarak bilmenizdir. Açıklan duâ yapmak, riya değildir.
Buharî ve Müslim'de Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den rivayet olunduğuna göre, Ebû Mûsâ (r.a.) şöyle demiştir: "lnsanîar dua yaparken seslerini yükseltince, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ey insanlar nefsinizi yormayın, şüphesiz sağıra ve burda olmayana dua etmiyorsunuz. Siz işilen ve gören zâta dua ediyorsunuz. Dua elliğiniz o zât size bineğinizin boynundan daha yakındır. Ey Abdullah bin Kays, sana cen-nel hazinelerinden bir kelime öğreteyim mi? O; "La havle velâ kuvvete illâ billah"dır." Ahmcd'in Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet etliğine göre: Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: "Kalpler, kaplar gibidir. Bazısı bazısından daha çok alır. Ey insanlar, Allah'tan islediğiniz zaman, kabul olacağına kesin olarak inanarak isteyiniz. Şüphesiz gafil kalp ile duâ yapan kulun duasını Allah kabul etmez."

4.2.2.7. îçinde Günah Söz Bulunmayıp, Akraba Aleyhinde Olmayan Dualar Yapmak

Ahmed'in Ebû Sa'îd (r.a.)'dcn rivayetine göre; Nebî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "/cinde günah bir söz bulunmayan ve akrabadan herhangi birisi aleyhinde olmayan bir duayı müslüman yapmaz ki, Allah ona üç hasletten birini vermesin: Ya duasını acele olarak kabul eder, veya duasının karşılığım ahirete saklar, veya o duanın misli kadar kötülüğü ondan uzaklaştırır." Ashab; "biz bu şekilde çok duâ yaparız," dediler. Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem "Allah la size çok verir," buyurdu.

4.2.2.8. Acele Kabul Olmasını İstememek

Çünkü Mâlik'in Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet elliğine göre; Nebî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz, 'duâ ettim de hâlâ kabul olunmadı,' diyerek acele etmediği müddetçe duası kabul olur."

4.2.2.9. Kabul Olacağına Kesin inanarak Dua Etmek

Ebu Davud'un Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayetine göre Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden bir kimse, istediğinin

(15) Araf: 55.

kesin olması için; "Ey Allahım, dilersen beni affet. Ey Allahım, dilersen bana merhamet et," demesin. Çünkü Allah'ı, duayı kabul etmeye zorlayan hiç bir kimse yoktur."

4.2.2.10. özlü Kelimeleri Seçmek

Meselâ;
"Ey Rabbimiz bize dünyada iyilik ve ahirelle iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru." gibi. Nebî aleyhisselam duasında özlü kelimeleri kullanmış ve bunun dışındakiler! terk etmiştir. İbn Mâcc'nin Sünen'in-cic şöyle geçmektedir: "Bir adam Nebî alcyhİssclam'a gelerek; "Ya Rasûlallah, hangi duâ daha faziletlidir?" diye sordu. Nebî aleyhisselam "Rabbinden dünya ve ahir etle af ve afiyeti isle," buyurdu. Sonra ikinci ve üçüncü gün gelerek yine aynı soruyu sorunca; kendisine aynı cevabı verdi. Sonra Nebî aleyhisselam; "Eğer dünya ve ahirette sana af ve afiyet verilirse, mulıakkak kurtulmuşsun," buyurdu. Bu hadisten anlaşıldığına göre; Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah'ım, senden dünya ve ahiretle afiyet istiyorum" duasından daha efdâl kulun yapacağı bir duâ olmadığını söylemiştir.

4.2.2.11. Canı, Ailesi ve Malına Beddua Yapmaktan Sakınmak

Câbir (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Canınıza beddua etmeyiniz, evlatlarınıza beddua etmeyiniz, hizmetçilerinize beddua etmeyiniz, mallarınıza beddua etmeyiniz ki duaların kabul olunacağı bir saate rastlarsınız da bedduanız kabul olunmuş olur." (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)

4.2.2.12. Duayı Üç Defa Tekrar Etmek

Abdullah İbn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; duâ ve istiğfarı üç defa tekrar etmek, Rasûtüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in hoşuna giderdi. (Hadisi EbûDâvûd rivayet etmiştir.)

4.2.2.13. Başkası için Dua Edildiği Zaman

Önce Kendinden Başlamak Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Ey Rabbimiz bizi ve imanda bizi geçen kardeşlerimizi bağtşla"(\6)
Übcy bin Ka'b (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm bir kimseyi andığı zaman, önce kendi nefsinden başlayarak ona duâ ederdi. (Hadisi Tirmizî sahih bir senetle rivayet etmiştir.)

4.2.2.14. Duadan Sonra Elleri Yüze Sürmek, Allah'a

Hamdü Sena Etmek ve Rasûlüne Salâüı Selâm Getirmek
Elleri yüze sürmek hakkında bir çok yoldan rivayetler vardır ki, hepsi zayıftır. Hafız Ibn Hacer, bu hadislerin toplamının hasen derecesine ulaştığına işaret etmiştir.

4.2.3. Anne-Babanın, Oruçlunun, Misafirin ve Mazlumun Duası

Ahmcd, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin hasen bir senetle rivayet ettiklerine göre Nebî alcyhissclam; "Üç dua kabul olunur. Bunların kabulünde asla şüphe yoktur. Babanın ve annenin evlâdına dua veya bedduası, misafirin ev sahibine duası, bir de mazlumun duası," buyurmuştur. Tirmizî'nin hasen bir senetle rivayet ettiğine göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Üç kişinin duası reddedilmez. İftar edinceye kadar oruçlu olan kişi, adaletten ayrılmayan devlet reisi ve zulme uğramış kişidir ki, Allah bunların duasını bulutların üzerine kaldırır. Gök kapılarını açar ve Rab Teâlâ "Ululuğuma yemin ederim ki, bir zaman sonra dahi olsa, sana yardım edeceğim," buyurur."

4.2.4. Kişinin, Yanında Bulunmayan Müslüman Kardeşine Dua Etmesi

Müslim ve Ebu Davud'un Safvân bin Abdullah'dan rivayet ettiklerine göre, Safvân şöyle demiştir: "Şam'a geldim; gelince Ebu Dcrdâ'yı evinde ziyarete gittim. Kendisini bulamadım da annesi Ümmü Derdâ'yı buldum. Ümmü Derdâ bana: 'Bu sene Hacca gidecek misin?' diye sordu. Ben, 'evet', dedim. Ümmü Derdâ; Bizim için Allah'a hayır dua et. Çünkü

(16) Haşr: 10.

Nebî aleyhisselâm şöyle buyururdu: "Bir müslütnanın bir din kardeşine gıyabında yaptığı duâ kabul olunur. Duâ edenin başucunda vazifeli bir melek vardır ki, kardeşine hayır duada bulunduğu vakit, bu melek 'Âmin' der," dedi.' 'Ve ben de sana böylece hayır duâ ederim', diye ilâve etti." Safvân der ki: "Bunun üzerine çarşıya çıktım. Ebû Derdâ ile buluşlum. O da aynı şeyi Nebî aleyhisselam'dan rivayet ederek söyledi."
Ebû Dâvûd ve Tirmizî'de şu ifade vardır: Nebî aleyhisselâm; "En çabuk kabul edilen duâ, bir kimsenin gıyabında yapılan duadır," buyurmuştur.
Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin, Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre, Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Nebi aleyhisselam'dan Umre yapmak için izin istedim, izin verdi ve "bize duâ etmeyi unutma, ey kardeşciğim" buyurdu." Ömer (r.a.); "Bu söz o kadar hoşuma gitti ki, karşılığında dünya bana verilseydi, o kadar sevinmezdim," demiştir.

.. 4.2.5. Kabul Olması Ümidiyle Duaya Başlarken

Söylenmesi Gereken Bazı Sözler
Büreydc (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın;
"Ey Allahım, Sen kendinden başka ilâh olmayan Allah'sın. Senin birliğine, herkesin sana muhtaç olduğuna, doğurmayıp doğurulmadığına ve Sana hiç bir şeyin denk olmayacağına şahitlik ederek senden istiyorum," dediğini işitti de ona; "Muhakkak Allah'tan büyük ismiyle dilekte bulundun ki, o isimle istendiği zaman Allah isleneni verir. O isimle duâ edildiği zaman Allah o duayı kabul eder," dedi. (Hadisi Ebû Dâvûd ve Tirmizî rivayet ederek, Tirmizî hasen saymıştır. Münzirî demiştir ki: "Hocamız Ebu'l-Hasan Makdisî, hadisin senedinde taan olmadığını ve bu konuda senedi bundan daha iyi bir hadisin gelmediğini söylemiştir.)
Mu'âz bin Cebel (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselâm, bir adamın; "Yâ Ze'l-celâli ve'l-ikrâm" dediğini işitince, kendisine; "muhakkak senin duan kabul olmuştur; işte," buyurmuştur. (Hadisi Tirmizî rivayet ederek 'hasendir,' demiştir.)
Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, o demiştir ki; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Ayyaş Zeyd bin Sait ez-Zerkî"ye uğradığında, bu zat şöyle diyerek duâ ediyordu:
"Ailahım haindin sadece sana ait olmasıyla senden istiyorum. Senden başka ilâh yoktur. Sen merhametli ve çok verensin. Gökleri ve yeri güzel yaratansın. Ey celâl ve ikram sahibi ey diri olan ve her şeyi koruyan Allahım." Rasûlüilah sallallahu aleyhi ve sellem bu adama: "Muhakkak Allah'tan büyük ismiyle isledin ki, o isimle dua edildiğinde duâ kabul olur. O isimle istendiğinde de islenen şey verilir," demiştir. (Hadisi Ah-med ve diğerleri rivayet etmiş, Hâkim; "Müslim'in şartına göre sahihtir," demiştir.)
Muâviyc'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle, dediğini işittim: "Kim şu beş kelimeyle duâ ederse, Allahian isleyip te kendisine verilmeyen bir şey olmaz:
"Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır. Eşi, ortağı yoktur. Mülk O'nundur. îiamd O'nadir. O her şeye kadirdir. Allah'tan başka ilâh yoktur. Güç ve kuvvet ancak O'nundur." (Hadisi Tabcranî hasen bir senetle rivayet ermiştir.)

4.2.6. Sabah ve Akşam Zikirleri

Sabah zikirlerinin vakti tan yeri ağarmca başlar, güneş doğuncaya kadar devam eder. Akşam zikirlerinin vakti ise ikindi ile akşam arasındadır.
Müslim'in Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhis-sclam şöyle buyurmuştur: "İler kim sabah akşam 100 defa "Sübhânallahi ve bi-hamdihî" diyerek Allah'ı tesbîh ve tahmîd ederse, kıyamet gününde
hiç bir kimse bu adamın söylediği zikirlerden daha faziletlisi ile gelemez; ancak o kimse onun söylediği teşbih ve tahmidin bir mislini veya daha fazlasını söylerse müstesna."
Yine Müslim'in İbn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayetine göre, Nebî alcyhis-selam akşamladığı zaman şöyle dua ederdi:
"Biz akşama girdik. Mülk Allah'ın tasarrufunda devamlıdır, iiamd Allah'a mahsusdur. Allah'tan başka ilâh yoktur, ancak bir Allah vardır. O 'nun ortağı yoktur. Mülk O 'nundur. Haınd O 'nadir. O her şeye kadirdir. Ya Rabbi, senden bu gecenin ve bundan sonrakilerin hayrını dilerim ve bu gecenin ve müteakip gecelerin şerrinden de sana sığınırım. Ya Rabbi, tembellikten, bunaklık derecesinde ihtiyarlıktan, cehennem ve kabirde azab görmekten sana sığınıyorum." Sabahladığı vakit te; "Esbahnâ ve es baha'I-mülkü lillâh." (Sabahladık, mülk de Allah'ın olarak sabahladı.) derdi.
Ebû Davud'un Abdullah bin Hubeyb (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Abdullah b. Hubeyb demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana; "Söyle," dedi. "Ne söyleyeyim, ya Rasûlaîlah?" dedim. "Akşam ve sabah üç kerre 'Gul hüve'llâhü ehad,' 'Felak' ve 'Nâs' surelerini oku. Bu senin her şeyine kifayet eder," buyurdu.
Yine Ebû Davud'un Ebû Hurcyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselam, ashabına şöyle demelerini Öğretirdi; "Sizden biriniz sabahladığında:
"İlâhi, Senin inayetinle sabaha ulaştık ve yine akşama yetiştik. Se-
nin isminle hayat bulur, Senin isminle de ölürüz. Öldükten sonra dirilmemiz de sana aittir." desin. Akşamladığında ise:
"ilâhi, Senin inayetinle akşama ulaştık ve yine sabaha yetiştik. Senin inayetinle dirilir ve ölürüz. Varış ancak sanadır." desin. (Tirmizî, 'hadis hascn-sahihdir,' demiştir.)
Sahih-i Buharî'dc Şeddâd bin Evs (r.a.)'dcn rivayci olunduğuna göre; Ncbî alcyhisselam şöyle buyurmuştur: "istiğfar dualarının en büyüğü Allahu Teâlâ'dan şu şekilde mağfiret dilemektir:
"Allahım, Sen Rabbimsin, Senden başka ilah yoktur. Yalnız Sen varsın. Beni Sen yarattın. Şüphesiz Senin kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd ve vaad üzereyim. Allahım, işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana verdiğin nimetleri itiraf ederim, günahımı da kabul ederim. Beni bağışla, çünkü günahları Senden başka kimse bağışlayamaz." Nebî alcyhisselam buyurdu ki; "Her kim gecelediğinde bu duayı okursa, o gece ölürse, cennete girer. Her kim sabahladığında bu duayı okursa, o gün ölürse cennete girer."
Tirmizî'de Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ebû Bekir, Sıddîk Rasûlallah sallallahu aleyhi ve scllem'e: "Yâ Rasûlallah, sa-bah-akşam söyleyeceğim mübarek kelimeleri emir buyurunuz," dedi. Ra-sûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem;
"Göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin Rabbi ve mâliki olan Allahım, Senden başka ilâh olmadığına şehadet ederim. Nefsimin şerrinden ve şeytanın şerrinden ve Allah'a şirk koşmaya davet etmesinden, nefsimiz aleyhine bir kötülük kazanmaktan veya o kötülüğü bir müslümana yapmaktan sana sığınırım," diye dua et ve bunu sabahladığın, akşamladığın veya yalağına girdiğin vakit söyle," buyurdu. (Tirmizî, "hadis hasen, sahihtir,1 demiştir.)
Yine Tirmizî'de Osman bin Affân (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûîüllah saüallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim her günün sabah ve akşamında üç kerre;
"ismi sayesinde yerde ve gökte hiç bir şeye zarar gelmeyen, her şeyi işiten, bilen, Allah'ın adıyla," derse, ona hiç bir şey zarar vermez." (Tirmizî; "hadis hasen, sahihtir," demiştir.)
Yine Tirmizî'de Sevbân ve diğerlerinden rivayet olunduğuna göre; Rasûîüllah sallallahu aleyhi ve sellcm şöyle buyurmuştur: "Her kim akşam, sabah:
"Allah'ı Rab, İslâm'ı din, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i Nebî olarak kabul edip razı oldum," derse, ondan razı olması Allah üzerine bir hak olur." (Tirmizî 'hadis hasen sahihtir, demiştir.)
Yine Tirmizî'de Encs (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûîüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Kim sabah veya akşamladığı zaman;
"Allahım, şüphesiz ben sabaha çıktım, sana şehadel ederim ve arşını taşıyanlarla meleklerine ve bütün mahlükatına şahitlik ederim. Sen kendinden başka ilâh olmayan ilâhsın. Ancak, tek olarak sen varsın. Senin ortağın yoktur. Şüphesiz Muhammed Senin kulun ve Rasûîündür" derse, Allah o kimsenin dörtle birini cehennemden azad eder. Her kim bu duayı iki defa okursa, Allahu Teâlâ yarısını cehennemden azad eder. Her kim bu duayı üç defa okursa, Allahu Teâlâ dörtte üçünü cehennemden azad eder. Her kim bu duayı dört defa okursa, Allahu Teâlâ dörtte üçünü cehennemden azad eder. Her kim bu duayı dört defa okursa, Allahu Teâlâ tümünü cehennemden azad eder."
Ebû Davud'un Süncn'indc Abdullah bin Gancm (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre; Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve scücm şöyle buyurmuştur: "Her kim sabahlayınca;
"Allah'ım, sabahleyin bana veya mahlukalından birisine verilen herhangi bir nimet ancak sendendir. Senin ortağın yoktur. Hama Sanadır, şükür Sanadır," derse o günün şükrünü eda etmiş olur. Her kim akşamlayınca aynısını söylerse şükrünü eda etmiş olur."
Sünen'de ve Hâkim'in sahih'inde Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Abdullah bin Ömer (r.a.) demiştir ki: "Nebî aieyhisselâm akşam ve sabahladığı zaman şu kelimeleri terk etmezdi:
"Allahım, senden dünya ve ahirette afiyet istiyorum. Allah'ım, senden dinim, dünyam, ailem ve malım hakkında sıhhat ve afiyet istiyorum. Allah'ım, ayıplarımı ört ve korkularımdan beni emin kıl. Allah'ım, Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelecek tehlikelerden
beni koru. Aşağımdan gelecek olan bir belâya uğratılmaktan Senin büyüklüğüne sığınırım." (Vekî1: "Burdaki 'bela kelimesi, zulüm demektir," demiştir.)
Abdurrahman bin Ebî Bekr (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; O babasına şöyle demiştir: "Ey baba, her sabah:
"Allahım, bedenime afiyet ver, kulaklarıma afiyet ver, gözlerime afiyet ver, Senden başka ilâh yoktur," dediğini işitiyorum. Sabaha çıkınca üç defa, akşamlayınca üç defa bunları tekrar ediyorsun." Ebû Bckr: "Rasûlüllah'm bunlarla duâ etliğini İşinim. Onun sünnetini takib etmeyi severim," demiştir. (Hadisi Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.)
lbn Sünnî'nin ibn Abbas (r.a.)'dan rivayetine göre; Rasûlüllah sallal-lahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim .sabaha ve akşama çıkınca;
"Allah'ım, Senin sayende nimet ve afiyetle ve gizli hallerim örtülmüş olarak sabahladım. Nimetini, afiyetini dünya ve ahirette örtünü üzerime tamamla," duasını üç defa okursa nimetini tamamlamak Allah üzerine bir hak olmuş olur."
Encs (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz Ebü Damda/n gibi olmaktan aciz midir?" Ashab; "Ebû Damdam kimdir, yâ Rasûlaliah?" dediler. Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve scUcm; "Bu zat, sabaha çıktığı zaman:
"Allah'ım, nefsimi ve ırzımı sana hibe etlim. Artık nefsim, küfredene küfretmez, zulmedene zulmetmez, döveni dövmez," derdi."
Ebû Derdâ (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre Nebî aieyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Her kim bir günde sabah ve akşama çıktığı zaman, yedi defa:
Hasbiya'Uâhu lâ ilahe illâ hû, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabb'ül-ar-şi'l-azîm.
"Allah bana yeler, O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül etlim. O büyük olan arşın sahibidir," derse, Allah dünya ve ahiretle ilgili önemli sıkıntılarını giderir."
Talk bin Hubeyb (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Bir adam Ebû Derdâ'ya gelerek, 'Ey Ebû Derdâ, evin yandı,' dedi. Bunun üzerine Ebû Derdâ şöyle dedi: "Evim yanmamıştır. Allah Azze ve Celle evimi yakmaz; çünkü Allah'ın Rasûlünden bir kaç kelime işittim ki, her kim gündüzün evvelinden bunları okursa, akşama çıkıncaya kadar ona musibet erişmez ve yine her kim gündüzün sonunda bunları okursa, sabaha çıkıncaya kadar ona musibet erişmez. O kelimeler şunlardır:
"Allah'ım, Sen Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur, Sana güvendim. Sen büyük olan arşın Rabbisin. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Güç ve kuvvet, ancak büyük ve yüce olan Allah'ındır. Allah'ım, her şeye kadir olduğunu bilmekteyim. Allah'ın ilmi her şeyi kuşatmıştır, Allah'ım, nefsimin şerrinden sana sığınırım ve her kıpırdayanın şerrinden sana sığınırım. Sen onları alnından yakalayıcısın. Şüphesiz Rabbim doğru yol üzeredir." (Bazı rivayetlerde: "Benimle kalkın gelin," dedi ve kendisi kalkarak yanındakiler de onunla beraber kalktılar. Evine vardıklarında bir de ne görsünler; evin etrafı yanmış, fakat eve yangın isabet etmemişti.)
4.2.7. Uykudan Önce Yapılacak Zikirler
Buhârî'nin Huzeyfe (r.a.) ve Ebû Zer (r.a.)'den rivayetine göre; onlar şöyle demişlerdir: "Nebî aleyhisselâm yatağına geldiği zaman:
"Allah'ım, Senin isminleyaşar ve Ölürüm" derdi. Uyanınca:
"Öldükten sonra beni dirilten Allah'a hamd olsun, ahiretle diriltme onadır" derdi. Yatarken sağ elini yanağının altına koymak, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığı işlerdendir ve Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem üç defa:
"Allah'ım, kullarını dirilteceğin günde azabından beni koru," der, sonra şöyle devam ederdi:
"Ey göklerin ve yerin ve büyük arşın Rabbi olan Allah'ım, ey her şeyin Rabbi, tane ve çekirdeği yaratan, Tevrat, İncil ve Kur'ân'ı indiren Rabbimiz, Senin mâlik olduğun her şeyin şerrinden Sana sığınırım. Sen ilksin, Senden önce başka bir şey yoktur. Sen sonsun, Senden sonra başka bir şey yoktur. Sen zahirsin, Senin üzerine olacak bir şey yoktur. Sen bâtınsın, senden gayri hiç bir şey yoktur. Bizim borcumuzu Ödettir ve bizi fakirlikten kurtar."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle derdi:
"Bizi doyuran, bizi sulayan, bizim ihtiyacımızı gideren ve bize sığı-
nak olan Allah'a hamd olsun, ihtiyaç içinde kıvranan öyle kimseler var ki, onlara acıyıp bakan yoktur."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem her gece yalağına geldiği zaman çilerini birleştirir, sonra ellerine üfler, "Gul hüve'llahü ehad," "Gul e'ûzü bi-Rabbi'l~felak" ve "Gul e'ûzü bi-Rabbi'n-nâs" sûrelerini okur, sonra vücudundan ulaşabildiği yerleri mesh eder, önce başından başlayarak yüzünü ve vücudunun ön kısmını mesb eder ve bu işi üç defa tekrar ederdi.
Rasûiüllah sallallahu aleyhi ve scîlem, yatağına yaslanan kimsenin şöyle demesini emretti:
"Yâ Rabbi, Senin isminle yan tarafımı yere koydum, Senin isminle kaldırıyorum. Eğer nefsimi tutarsan, ona acı, eğer nefsimi bırakırsan, sa-lih kullarını koruduğun şeyle onu koru."
Fâtıma'ya: "Allah'ı otuz üç defa tesbîh et, otuz üç defa tahmîd et, otuz dört defa tekbîr getir," demiştir.
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Ey gökleri ve yeri yaralan Allah'ım," şeklinde başlayan yukarda zikri geçen duaları okumayı, Ayet'çl-Kürşî'yi okumayı tavsiye ettiği gibi tavsiye etmiştir. Bunları okuyanları, Allah'ın devamlı koruyacağını haber vermiştir.
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: Bcrâ (r.a.)'a şöyle demiştir: "Yatağına geldiğin zaman namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ tarafın üzerine uzanarak söyle de:
"A ilahım, nefsimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana döndüm, işlerimi Sana bıraktım. Azabından korkarak, rahmetini umarak sırtımı Sana dayadım. Ümidim de Sendendir, korkum da Sendendir, Senden sığınacak yer varsa, o da Sensin, ilahi gönderdiğin kitaplara ve yolladığın nebilere
İnandım." Eğer bu kelimeleri söyler de o gece Ölürsen, islâm dini üzerine ölürsün. Bu sözler, o gece uyumadan evvel son sözünüz olsun."

4.2.8. Uykudan Uyanırken Yapılacak Dua

Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem uykusundan uyanan kimseye şu duayı yapmasını emretmiştir:
"Ruhumu bana iade eden, vücuduma afiyet veren, kendisini zikr etmek için bana izin veren A Hah 'a hamd olsun."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; uykusundan uyandığı zaman şöyle derdi:
"Senden başka ilâh yoktur. Seni tesbîh ederim. Allah'ım, günahlarımı bağışlamam isliyorum ve Senin rahmetini istiyorum. Allah'ım, ilmimi arttır. Beni hidayet ettikten sonra kalbimi saptırma, Katından bana rahmet ver. Şüphesiz Sen hibe edensin."
Yine Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih olarak gelen rivayette şöyle buyurmuştur: "Gece uyku tutmayan kimse şöyle desin:
"Allah'tan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır, ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'nadır, O herşeye kadirdir. Allah'a hamd olsun, Allah'ı tesbîh ederim, Allah'tan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak Allah'ındır," sonra; "Allahım beni bağışla." Böyle dua
ederse, duası kabul olunur, eğer abdest alıp namaz kılarsa namazı kabul olur."

4.2.9. Korku, Yalnızlık ve Uykusuzluk Hallerinde Yapılacak Zikir

Ömer bin Şuayb (r.a.)'ın babasından, onun da dedesinden rivayetine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz uykuda korktuğu zaman şöyle desin:
"Gazabından, cezasından, kullarının şerrinden, şeytanların kötülüklerinden ve onların hazır olmalarından Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım." "Böyle dediği zaman şeytanlar kendisine zarar vermezler." Ravî demiştir ki; "îbn Ömer, bu duayı bulûğa ermiş olan çocuklarına öğretir, ermemiş olanlar için de bir şeye yazar ve boyunlarına asardı."
Hâîid bin Velîd (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; kendisini geceleri uykusuzluk tutunca, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi: "Sana bir kaç kelime öğreteyim, onları okuduğun zaman uyursun: .
"Ey yedi gök tabakasının ve onun gölgelediklerinin, arzın ve onun bitirdiklerinin, şeytanların ve delâlete saptırdıklarının Rabbi olan Alla-hım, karşıma çıkıp bana kötülük yapmamaları için yaratıklarının hepsine karşı beni himaye et. Senin himayen galip, Senin övgün yücedir. Senden başka ilâh yoktur, Sen bir tek ilâhsın." (Hadisi Taberanî, "Kebir" ve "Ev-sat" kitaplarında rivayet ederek, "isnadı iyidir," demiştir. Ancak Abdur-rahman bin Sabit, Hâlid'den işitmemiştir. Hadisi Hafız Münzirî den zikretmiştir.) Taberanî ve lbn Sünni'nin Berâ bin 'Âzib (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre, bir adam Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'e korkudan şikâyet etti. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ona;
"Melik ve Kuddâs olan meleklerin ve Cebrail'in Rabbi olan Allah'ı teşbih ederim. Gökleri ve yeri üstünlük ve kuvvetle yücelttin" de." buyurdu." Adam bu duayı okuyunca Allah ondan korkuyu giderdi.
 Rüyasında Kötü Bir Şey Görenin Ne Yapacağı ve Ne Söyleyeceği

Câbir (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz hoşlanmayacak bir rüya gördüğü zaman sol tarafına üç defa iükürerek, kovulmuş şeytandan Allah'a sığınsın ve yattığı taraftan diğer tarafa dönsün." (Hadisi Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî ve lbn Mâcc rivayet etmiştir.)
Ebû Sa'îd el-Hudrî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre: O Nebî aleyhisselâm'm şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Sizden biriniz hoşlandığı bir rüya görürse şüphesiz o Allah'tandır. Allah'a hamd ederek gördüğü rüyayı anlatsın. Eğer bunun dışında hoşlanmadığı bir rüya görürse o şeytandandır, onun şerrinden Allah'a sığınarak hiç bir kimseye anlatmasın. Bu durumda ona zarar vermez." (Hadisi Tirmizi rivayet ederek 'ha-sen sahihtir,' demiştir.)

4.2.11. Elbise Giyerken Yapılacak Zikir

lbn Sünnî'nin rivayet etliğine göre; Nebî aleyhisselâm, elbise, gömlek, aba veya sarık giyerken şöyle derdi:
"Allah'ım, giydiğim bu elbiseyi iyi işlerde kullanıp eskitmeyi Senden diliyor, kötü işlerde kullanarak eskitmekten Sana sığınıyorum."
Mu'âz bin Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Her kim yeni bir elbise giyerken;
"Bana bu elbiseyi giydiren, benim güç ve kuvvetim olmadan beni ri-zıklandtran Allah'a hamd olsun," derse, Allah geçmiş günahlarını bağışlar."
Ayrıca; Besmele çekmek le müstehabdır. Çünkü Allah'ın ismiyle başlanmayan her şey noksandır.

4.2.12. Yeni Elbise Giyerken Yapılacak Zikir

Ebû Sa'îd cI-Hudrî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve selletn sarık, gömlek ve aba gibi yeni elbise giydiği zaman onun ismini söyleyerek şöyle derdi:
"Allah'ım, hamd Sanadır. Sen bana bu elbiseyi giydirdin. Bu elbiseyi iyi işlerde kullanıp eskil/neyi Senden diliyor, kölü işlere kullanarak eskitmekten Sana sığınıyorum." (Hadisi Ebû Dâvûd ve Tirmizî rivayet etmiş, Tirmizî sahihlcmiştir.)
Tirmizî'nin Ömer (r.a.)'den rivayet elliğine göre; "Kim yeni bir elbise giyer de;
"Ayıp yerlerimi örtmek için beni giydiren Allah'a hamd olsun. Ben hayatımda onunla güzelleşiyor um," derse sonra karar verip eski elbisesini tasadduk ederse, Allah'ın himaye ve gölgesinde bulunup yaşar ve ölürken Allah yolunda öîmüş olur."

4.2.13. Arkadaşının Üzerinde Yeni Elbise Görenin Ne Diyeceği

Nebî aleyhisselâm'dan sahih olarak gelen rivayete göre; 'Hâlid'in annesine; nakışlı bir elbise giydiğini gördükten sonra:
"Onu eskitip, daha iyisini alasın," dedi. Sahabe de: "Onu eskitip, Allah sana daha iyisini versin," derlerdi. Ali (r.a.) Ömer (r.a.)'in üzerinde bir elbise gördü de ona şöyle dedi:
"Yeni elbise giyesin, övünmüş olarak yaşayasın, şehit ve mesut olarak ölesin." (Bu haberi İbn Mâce ve İbn Sünnî rivayet etmiştir.)

4.2.14. Elbiseyi Çıkarırken Yapılacak Zikir

İbn Sünnî'nin Encs (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre Enes (r.a.) dcmİş-lir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellcm: "Cinlerin gözleriyle adem oğlunun ayıp yerleri arasındaki örtü. müslüman kişinin elbisesini çıkarırken:
"Kendinden başka ilâh olmayan Allah 'in adıyla," demesidir," buyurdu.

4.2.15. Evden Çıkarken Yapılacak Zikirler

Ebû Davud'un Encs (r.a.)'ten rivayet ettiğine göre Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimse evinden çıktığı zaman:
"Allah'ın ismiyle çıkıyorum. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah'ındır," derse, kendisine; "Bu sana yeter, korundun ve hidayete erdirildin," denilir ve şeytan ondan uzaklaşarak diğer şeytana; "Hidayete erdirilen, ihtiyacı giderilen ve korunan bir adama ne yapabilirsin ki?" der."
Ahmed'in Müsned'inde Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; şöyle denmektedir:
"Allah'ın ismiyle çıkıyorum. Allah'a inandım, Allah'ın yoluna sarıldım. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah'ındır." (Hadis ha-sendİr.)
Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd ve Ibn Mâce'nin Ümmü Seleme (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre; Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Rasû-lüllah sallallahu aleyhi ve sellem gözlerini semaya dikip te şöyle demeden evimden çıkmazdı:
"Allahım, sapmaktan ve saptırılmaktan, ayağı kaymaktan ve kaydırılmaktan, zulme uğramaktan ve zulüm, yapmaktan, cahillik etmekten ve cehalete uğramaktan sana sığınırım." (Tirmizî; "hadis hasen, sahihtir," demiştir.)

4.2.16. Eve Girerken Yapılacak Zikirler

Sahih-i Müslim'de Câbir (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Câbir (r.a.) "Rasûlüllah sallailahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğim işittim," demiştir: "Kişi evine girdiği zaman, eve girerken ve yemek yerken, Allah'ın ismini anarsa şeytan diğerlerine şöyle der: "Sizin için bu evde gecelemek ve yemek yemek yoktur." Eve girerken Allah'ın ismini anmazsa, şeytan: "geceleyecek ve yiyecek yer buldunuz," der."
Ebû Davud'un Sünen'inde Ebû Mâlik el-Eş'arî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ebû Mâlik (r.a.), demiştir ki; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kişi evine girdiği zaman:
"Allah'ım, Senden hayırlı girmek ve hayırlı çıkmak istiyorum. Allah'ın ismiyle girdim ve Allah'ın ismiyle çıktım. Rabbimiz olan Allah'a tevekkül ettik," desin, sonra ailesine selâm versin."
Tirmizî'de Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Enes (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana; "Ey oğulcağızım, ai-
lenin yanına girdiğin zaman selâm ver ki, sana ve evindeki çoluk çocuğuna bereket olsun," buyurdu." (Tirmizî; "hadis hasen, şahindir," demiştir.

4.2.17. Hoşuna Giden Bir Mal Görüldüğü Zaman Yapılacak Zikir

Kişinin veya malından hoşuna giden bir şey gördüğü zaman:
(Mâşâallah, Kuvvet ancak Allah'tandır,) demesi gerekir. Böyle derse, bu dua sebebiyle bir kötülük görmez. Eğer kötü bir durum görürse;
"Her hal üzere Allah'a hamd olsun," desin.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Kendi bağına girdiğin zaman: 'Bu Allah'tandır, benim kuvvetimle değil, Allah'ın kuvvetiyle olmuştur,' deseydinya."{\9) Ibn Sünnî'nin Enes (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre Enes (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Allahu Teâlâ kulunun ailesi, malı ve çocuğu üzerine bir nimet verdiğinde kul, "Maşallah, Lâ kuvvete illâ bi'llah" derse ölümden başka ailesi, malı ve çocuğu üzerinde bir belâ görmez." buyurmuştur.
Yine Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, sevineceği bir şey gördüğü zaman;
"/yi işleri, nimeti ile tamamlayan Allah'a hamd olsun," derdi. Kendisini üzen bir şey gördüğü zaman; "El-hamdü H'llahi 'alâ külli hâl," (Her hâl üzere Allah'a hamd olsun,) derdi. (Hadisi Ibn Mâce rivayet etmiş, Hâkim; "isnadı sahihtir," demiştir.)

4.2.18. Aynaya Bakınca Yapılacak Zikir

Ibn Sünnî'nin Ali (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselâm

(19) Kehf: 139.

aynaya baktığı zaman;
"Allah'a hamd olsun, Allah'ım, yaradılışımı güzel yaptığın gibi ahlâkımı da güzel eyle," derdi.
Encs (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre, o demiştir ki: "Nebî aley-hisselam yüzünü aynada görünce:
Vücudumu dosdoğru yaratıp onu dikene koyan, yüzümün seklini üstün kılıp onu güzelleştiren ve beni müslümanlardan kılan Allah'a hamd olsun" derdi."

4.2.19. Belâya Uğrayanları Görünce Ne Söyleneceği

Tirmizî'nin Ebû Hürcyrc (r.a.)'dcn rivayet ederek, hasen saydığı hadise göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Her kim belâya uğrayan bir kimseyi görüp te:
"Senin uğradığın belâdan beni kurtaran ve beni yaratıklarının bir çoğuna üstün tutan Allah'a hamd olsun." derse o belâ ona erişmez. Nevevî şöyle demiştir: "Alimler, 'bu zikri söyleyenin, kendi işiteceği şekilde söylemesi, belâya uğrayana işittirmemesi gerekir. Çünkü belâya uğrayan bunu duyarsa kalben üzülür," demişlerdir. Ancak uğradığı belâ bir günahtan dolayı ise, eğer bir bozgunculuk çıkacağından korkmazsa, işittirmesinde bir beis yoktur."

4.2.20. Horozun Öttüğü, Eşeğin Anırdıgı ve

Köpeğin Havladığı Zaman Söylenecek Söz
Buharî ve Müslim'in Ebû Hürcyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre: Nebî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Eşeğin anırdığını duyduğunuzda
şeytandan Allah'a sığınınız, zira o bir şeytan görmüştür. Horozun öttüğünü işittiğinizde Allah'ın fazlından niyazda bulunun, zira o bir melek görmüştür, onun için ölmektedir." Ebû Davud'a göre hadis şöyledir: "Gece köpeğin havlamasını ve eşeğin anırmasını işittiğiniz zaman onlardan Allah'a sığının, zira onlar sizin görmediğiniz şeyleri görmüşlerdir."

4.2.21. Rüzgâr Estiği Zaman Yapılacak Zikir

Ebû Davud'un Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn hasen senetle rivayet elliği hadise göre; Ebû Hürcyre, "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den şöyîe işinim," demiştir: "Rüzgâr Allah'ın rahmetindendir, hem rahmetle hem de azabla gelebilir. Rüzgârı gördüğünüz zaman ona sövmeyiniz, Allah'tan hayrım isteyerek şerrinden de Allah'a sığınınız."
Sahih-i Müslim'de Aişe (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Âişc (r.a.) demiştir ki; "Ncbî aleyhisselam şiddetli rüzgâr estiğinde;
"Allah'ım Senden bu rüzgârın hayrını, içinde olan hayrı ve rüzgârla beraber gönderdiğin şeyin hayrını istiyorum ve rüzgârın şerrinden, rüzgârla gönderdiğin şeyin şerrinden Sana sığınıyorum." derdi."

4.2.22. Gök Gürültüsü Işitildİği Zaman Okunacak Dua

Tirmizî'nin İbn Ömer (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Ncbî aleyhisselam, gök gürültüsü ve yıldırım sesi İşittiği zaman;
"Allah'ım, öfkenle bizi öldürme, azabınla bizi helak etme, bundan önce bize afiyet ver," derdi. (Hadisin senedi zayıftır.)

4.2.23. Ayı Görünce Yapılacak Zikir

Taberanî'nin Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve seilem avı görünce şöyle derdi:
"Allah en büyüktür. Ey Allah'ım, bu ayı bize emniyet, îman, selâmet ve islâm'ımızın devamı ile sevdiğin ve razı olduğun muvaffakiyetle geçirmemizi nasib eyle. Ey ay, benim ve.senin Rabbimiz Allah'tır."
Ebû Davud'un Katâdc'den mürscl olarak rivayet ettiği hadise göre; Nebi aleyhisselam ayı gördüğü zaman üç kerre şöyle derdi:
"Ey Allah'ım, bunu hayır ve doğruluk ayı kıl, hayır ve doğruluk ayı kıl. Seni yaratan zata iman ettim." Sonra;
"Bu ayı götürüp ötekini getiren Allah'a hamd olsun," duasını okurdu.

-4.2.24. Keder ve Üzüntü Zamanında Yapılacak Zikirler

Buharı ve Müslim'in lbn Abbas (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Ra-sûlüliah sallallahu aleyhi ve sellem üzüntü anında;
"Azîm ve Halım olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Büyük arsın sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. Göklerin, yerin ve kerîm olan arşın sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur." derdi.
Tirmizî'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, bir iş karşısında kederlenince:
"Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım, Senin rahmetinden medet dilerim," derdi.
Yİne Tirmizî'de Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam bir iş karşısında dara düşünce başını göğe kaldırır; "Sübhânallahi'1-Azîm" (Yüce Allah'ı teşbih ederim,) derdi. Fazla duâ etmeye giriştiği vakit tc; "Yâ Hayyu Yâ Kayyum," derdi.
Ebû Davud'un Sünen'inde Ebû Bckre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, "üzüntülü kişinin duası şudur," demiştir:
"Allah'ım, rahmetini ümid ediyorum, göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsime bırakma. Bütün durumlarımı düzelt. Senden başka ilâh yoktur."
Yine Ebû Davud'un Sünen'inde Esma binli Umcys (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Esma (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana; "Bir belâ anında yahut bir belâya uğradığında okuyacağın kelimeleri sana öğreteyim mi?" diyerek, "şöyle okursun," buyurdu:
"Allah'tır, Allah'tır Rabbim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmam." (Başka bir rivayetle; "bu duâ yedi kerre okunur," demiştir.)
Tirmizî'de Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Sa'd; demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Yunus (a.s.), balığın karnında iken duâ yapmıştı. Yaptığı duâ şudur:
"Senden başka ilâh yoktur. Seni teşbih ederim; şüphesiz ben zalimlerden oldum." Müslüman bir kişi, herhangi bir şey hakkında, her ne zaman bu duayı terketmezse, duası mutlaka kabul olunur." Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den bir başka rivayette: "Ben öyle bir kelime bili-
yorum ki, sıkıntıya uğrayan kimsenin okuyup ta, Allah'ın sıkıntısını gider-medigi hiçbir kimse yoktur. O da kardeşim Yunus (a.s.)'ın duâsıdır." buyurmuştur.
Ahmcd ve İbn Hibbân'ın tbn Mes'ûd (a.s.)'dan, Onun da Nebî alcyhisselâm'dan rivaycı etliğine göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurdu: "Bir kuta, bir keder ve bir üzüntü isabet ettiği zaman:
"Allah'ım, ben Senin kulunum. Erkek kulunun ve kadın kulunun oğluyum. Varlığım elindedir. Hükmün benim hakkımda geçerlidir. Emrin hakkımda adaletlidir. Kendini isimlendirdiğin Sana ait isimlerle, kilabın-da indirdiğin, mahlukatından herhangi bir kimseye öğrettiğin katındaki gayb ilminde Sence malum olan kendine ayırdığın isimlerle, Kur'ân'ı, kalbimin baharı, göğsümün nuru, üzüntümü örten, kederimi gideren kılmanı istiyorum." Kim bu duayı yaparsa, Allah onun üzümü ve kederini gidererek onun yerine kendisine sevinç ve neşe verir."

4.2.25. Düşmanla Karşılaşınca ve Hâkim'den Korkulduğunda Yapılacak Zikir

Ebû Dâvûd ve Ncsaî'nin Ebû Mûsâ (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselam bir kavimden korktuğu zaman:
"Allah'ım, onları Sana havale eder, şerlerinden Sana sığınırım," derdi.
İbn Sünnî'nin rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselam bir gazvede iken şöyle demişti:
"Ey kıyamet gününün sahibi. Ancak Sana ibadet eder, ancak Senden yardım dilerim." Enes: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu duasından sonra.düşman tarafından adamlar gördüm ki, melekler ön ve arkalarından gelerek onları yere serdiler" demiştir.
Yine İbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllem; "Sultandan veya başkasından korktuğun zaman;
"Halım ve Kerîm olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Rabbim olan Allah'ı teşbih ederim. Yedi kat göklerin Rabbini ve büyük olan arşın Rabbi-ni teşbih ederim. Senden başka ilâh yoktur. Sana yakın olan aziz olur. Senin övgün yücedir," diye duâ ederdi.
Buharî'nin İbn Abbâs (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; İbn Abbas (r.a.) demiştir ki:
"Allah bize yeler, O ne güzel vekildir," duasını İbrahim aleyhisselam ateşe atıldığı zaman, Muhammcd aleyhisselam da, kendisine, "insanlar sizin için kalabalık toplamışlar," dendiği zaman okumuştur."Avf bin Malik (r.a.)'ten rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam iki kişi arasında hüküm verdiğinde; aleyhinde hüküm verilen dönerken; "Allah bize yeter, O ne güzel vekîldir," deyince, Nebî aleyhisselam: "Şüphesiz Allah, acizlik göstermeyi kınar. Fakat sana çalışmak gerekir. Bir işin üstesinden gelemediğin zaman "Allah bana yeter, o ne güzel vekildir," de," buyurmuştur.

4.2.26. Zor Bir îş Karşısında Kalan Kimsenin Okuyacağı Duâ

İbn Sünnî'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah'ım Senin kolay kıldığın şeyden başka kolay olan bir şey yoktur. Sen yeryüzünün bütün zorluklarını kolay kılarsın." derdi.

4.2.27. Geçim Sıkıntısına Düşen Kimsenin Okuyacağı Duâ

İbn Sünnî'nin İbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet elliğine göre Nebî aleyhisselâm: "Sizden birinize geçim sıkıntısı geldiği zaman, evden çıkarken şöyle demeyi terkelmesin:
"Canımı, malımı ve dinimi Sana emanet ederek, Senin isminle çıkıyorum. Allah'ım, kazana beni razı et ve takdir ettiğin şeyleri bana mübarek kıl ki, sonraya bıraktığın şeyi acele vermeni, hemen verdiğin şeyi de sonraya bırakmanı Senden istemeyeyim."

4.2.28. Borçlunun Yapacağı Zikir

Tirmizî'nin Alî (r.a.)'den rivayet ederek hasen saydığı hadise göre; bir mukâtep köle Ali (r.a.)'ye gelerek: "Borcumu ödemekten aciz kaldım, bana yardım et," dedi. Ali (r.a.); "Rasûlüllah'ın bana öğrettiği kelimeleri sana öğreteyim mi? Üzerinde "Sabr" dağı kadar borç olsa, Allah borcunu ödettirir. Şu duayı oku," dedi:
"Allah'ım, haramına muhtaç olmadan helâlinle benim ihtiyacımı gider, fazlınla beni Senden başkasına muhtaç olmaktan müstağni kıl."
Ebû Sa'îd (r.a.) şöyle demiştir: "Bir gün Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellcm mescide girdiğinde, kendisine Ebû Ümâme denen, ensâr'dan bir adamı görünce ona; "Ey Ebû Ümâme, niye namaz vaktinin dışında seni mescidde görüyorum?" dedi. Ebû Ümâme: "Üzüntüler ve borçlar beni sardı," deyince, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sana bir dua öğreteyim mi? Ki onu söylediğin zaman, Allah üzüntünü giderir ve borcunu
ödettirir," buyurdu. Ebû Ümâme; "Öğret, yâ Rasûlallah," deyince, Rasûlallah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sabah ve akşama çıktığın zaman:
"Allah'ım, keder ve üzüntüden, acizlik ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten, borcun üstelemesinden ve kişilerin kahrından sana sığınırım," de." Ebû Ümamc diyor ki: "Ben de bu duayı okudum. Allah hem üzümümü giderdi, hem de borcumu ödcui."

4.2.29. Kişiye Hoşlanmayacağı Bir Şey Geldiği Veya Zor Durumda Kaldığında Okuyacağı Duâ

İbn Sünnî'nin Ebû Hürcyrc (r.a.)'dcn rivayet elliğine göre; Rasûlüllah sallaİlahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz herhangi bir şey hakkında, hatla ayakkabısının bağı hakkında bile islircâ duasını okusun. Çünkü o da musibettendir."
(stircâ: Kendisine kötü bir durum geldiğinde, hatta ayakkabısının bağı kopsa bile;
"Biz A ilah 'iniz ve yine O 'na döneceğiz " demesidir.
Müslim'in Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Kuvvetli mümin, Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Her şeyde bir hayır vardır. Sana fayda verecek şeyi araştır. Allah'tan yardım iste, acizlik gösterme. Sana bir şey isabet etliği zaman; 'şöyle şöyle yapsaydım, şöyle olurdu,' deme. Ancak, 'Allah'ın kaderi böyle imiş, Allah diledi ve oldu,' de. Çünkü; 'olsaydı, yapsaydım,' demek şeytanın ameline yol açar."
4.230. Kendisine Şüphe Gelen Kimsenin Okuyacağı Duâ
Buhârî ve Müslim'in Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre; Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Sizden birinize şeytan gelir de, 'bunu kim yarattı, onu kim yarattı,' der. En sonunda da, 'Rabbini kim yarattı,' der. $eytan bir kimseye böyle söylediği zaman, şeytandan Allah'a sığınarak şüpheye son versin."
Buharı de geçtiğine göre; Ncbî aleyhisselâm şöyle demiştir: "insanlar birbirlerine devamlı soru sorarlar. Hatta, 'mahlûkatı Allah yarattı, peki Allah'ı kim yaram,' derler. Böyle bir şeyle karşılaşan:
"Allah'a ve Rasûllerine inandım," desin."

4.231. Öfite Anında Okunacak Dua

Buharı ve Müslim'in Süleyman b. Sarcd (r.a.)'den rivayet etliklerine göre, Süleyman (r.a.) demiştir ki: "Rasûiüllah sallallabu aleyhi ve seîlcm ile beraber oturuyordum. İki adam soğuşuyorlardı. Onlardan birinin yüzü kızarıp, yüz hatları değişince, Ncbî aleyhisselâm; "Ben bir kelime biliyorum ki, eğer kişi onu söylerse öfkesi gider, eğer bu adam;
"Koğulmuş şeytandan Allah'a sığınırım," derse öfkesi ondan gider." buyurdu."

4.232. Rasûlüllah Sallallalm Aleyhi ve Sellem'in Yapdğı Özlü Dualar

Aişc (r.a.); "Ncbî aleyhisselâm özlü duaları sever, onların dışmdaki-lerini okumazdı," demiştir.
Biz bu dualardan kişinin müstağni kalamayacak olduklarını zikrediyoruz:
Enes (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki; Nebî aleyhisselâm'm çok kere:
"Allah'ım, ey bizim Rabbimiz, bize dünyada iyilik ve ahireite de iyilik ver ve bizi cehennemden koru," diye duâ ederdi.
Müslim'in rivayet euiğine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sel-lem, müslümanlardan, hasta olan bir adamı ziyaret etmişti. Adam hastalığından o kadar zayıflamıştı ki, bir civciv gibi olmuştu. Rasûlüllah sallal-
lahu aleyhi ve sellem ona; "Neyle duâ ediyor veya Allah'tan diliyordun?" diye sordu. Adam; "Evet. 'Ey Allah'ım, bana ahiretle vereceğin cezayı dünyada ver,' derdim," diye cevap verdi. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sübhânallah, sunu yapamaz miydin veya beceremez miydin?
"Ey Allah'ım, bize dünyada ve ahiretle iyilik ver ve bizi cehennemden koru," deseydin ya."
Ahmcd ve Ncsâî'nin rivayet ettiğine göre: Sa'd, oğlunun şöyle dediğini işitti: "Allah'ım, senden cenneti ve odalarını ve şunları, şunları isterim. Cehennemden ve cehennemin zincir ve halkalarından sana sığınırım." Sa'd; "Allah'tan çok şeyler istedin, çok serden Allah'a sığındın. Halbuki ben Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Yakında dua yaparken aşırı giden bir kavim çıkacak. Oysa şöyle demen sana yeler:
"Allah'ım, bildiğim ve bilmediğim hayrın hepsini Senden isliyorum ve bildiğim ve bilmediğim şerrin hepsinden Sana sığınıyorum."
Ahmcd ve Ncsâî'nin îbn Abbâs (r.a.)"dan rivayet ettikleri hadise göre lbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselâm'm dualarından birisi de şuydu:
"Ya Rabbi, bana yardım et, aleyhi indekiler e yardım etme. Ya Rabbi, beni hatırla, aleyhime olacak yerlerde değil. Bana yardım et, aleyhime olacak konularda bana yardım etme.' Benim lehime tuzak kur, aleyhime tuzak kurma. Beni doğruya hidayet et, bana hidayeti kolay kıl. Taşkınlık edenlere karşı bana yardım et. Ya Rabbi, Beni Sana çok şükreden, Seni çok zikreden, Senden çok korkan, Sana hûşû ile eğilen, Sana içten çok duâ edip yönelen, Sana yüreklen tcvbe eden kıl. Ya Rabbi, tevbemi kabul et, günahlarımı bağışla, duamı kabul et, hüccetimi sabit kıl, dilimi doğru söze yönelt, kalbimi doğruya ilet, içimdeki kin ve bugzu çıkarıp at."
Müslim'in Zeyd bin Erkanı (r.a.)'dan rivayet etliğine göre; Zeyd (r.a.) şöyle demişlir: "Size ancak Rasûlüllah sallalîahu aleyhi ve sellem'in dediği gibi diyerek Allah'a sığınmanızı tavsiye ederim. O şöyle derdi:
"Ey Allah'ım, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, fazla ihtiyar olmaktan ve kabir azabından sana sığınırım. Ey Allah'ım, nefsime takvasını ver, onu tertemiz eyle; Sen nefsi temizleyenlerin en hayır-lısısın. Sen onun hem velîsi hem mevlâsısın. Ey Allah'ım, faydalı olmayan ilimden, görmeyen kalpten, doymayan nefisten, kabul olunmayan duadan sana sığınırım."
Hâkim'in Sahih'inde geçtiğine göre; Rasûlüllah sallalîahu aleyhi ve sellem; "Ey insanlar, iyi bir duâ yapmak ister misiniz?" diye sorunca; "Evet, ya Rasûlallah," dediler, Rasûiüliah sallalîahu aleyhi ve sellem; "Öyle ise:
"Ey Allah'ım, seni zikretmeye, sana şükretmeye, sana güzelce ibadet etmeye bize yardım et," deyiniz," buyurdu.
Ahmed'e göre Nebî aleyhisselam; "Yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm, duasına devam ediniz." demiştir.
Yine îmam Ahmed'e göre Rasûlüllah sallalîahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Ey kalpleri istediği yöne çevirme gücüne sahip olan Allah, kalbimi hak dinin üzerine sabit hl." Mizan, Rahman olan Allah'ın elindedir. Bazı milletleri yükseltir, bazı milletleri de alçalîır."
İbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallabu aleyhi ve sellem şöyle duâ ederdi:
"Allah'ım, nimetinin gitmesinden, afiyetinin değişmesinden, cezanın ansızın gelmesinden ve bütün gazabından Sana sığınırım."
Tirmizî'nin rivayetine göre Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
"Allah'ım, bana öğrettiğin şeylerle beni faydalandır ve bana fayda verecek şeyi öğret, ilmimi arttır. Her hâl üzere hamd Allah'adır. Cehennem ehlinin durumundan Allah'a sığınırım."
Müslim'in rivayet ettiğine göre; Fâtıma (r.a.), bir hizmetçi İstemek üzere Nebî aleyhisselam'a geidi. Nebî aleyhisselam, kendisine şu tavsiyede bulundu: "Şöyle dua et:
"Ey Allahım, Tevrat'ı, İncil'i, ve Kur'ân'ı indiren, daneyi ve çekirdeği yaratan, bizim ve her şeyin Rabbi, Senin malik olduğun her şeyin şerrinden Sana sığınırım. İlk ancak Sensin, Senden önce başka hiç bir şey yoktur. Son ancak Sensin. Senden başka hiç bir şey yoktur. Sen zahirsin, Fevkinde hiç birşey yoktur. Sen bâtınsın. Senden gayrı hiç bir şey yoktur. Benim borcumu öde ve beni fakirlikten kurtar."
Yine Müslim'in rivayet etüği hadise göre; Ncbî aleyhisselam şöyle duâ ederdi:
"Ey Allah'ım, Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik istiyorum."
Tİrmizî'nin rivayet edip hasen saydığı ve Hâkim'in Ibn Ömer (r.a.)'den rivayel elliği hadise göre: Ibn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Rasû-iüllah sallallahu aleyhi ve sellem herhangi bir meclisten kalktığı zaman, ashabı için, şu kelimelerle duâ ederdi:

"Ey Allah'ım, bizimle Sana yapılacak günahlar arasına perde olacak korkuyu, bizi cennetine ulaştıracak tâalını ve dünya musibetlerini bize kolaylaştıracak yakın îmanı bize ihsan et. İşitmelerimizi, görmelerimizi ve gücümüzü, yaşadığımız müddetçe bize faydalı kıl. Bize hayırlı vârisler nasib et. Bize zulmedenlerden intikamımızı al, bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Dinimize musibet verme. Tek dileğimiz ve önem verdiğimiz şey dünya olmasın. Bize acımayan kişileri başımıza musallat etme."
RASÛLÜLLAH'A SALÂT VE SELÂM GETİRMEK

Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Muhakkak Allah ve melekleri Nebtye salât ederler. Ey îman edenler siz de ona salât edin. Tam teslimiyetle selâm edin."(20)

43.1. "Nebî'ye Salât Ederler" Demenin Manası

Buharî şöyle demiştir: "Ebû'l-Âliye; "Allah'ın salâtı, Rasûlünü, melekleri yanında övmesidir. Meleklerin salavâtı ise duâ etmektir," demiştir.
Ebû İsa et-Tirmizî de şöyle demiştir: "Süfyân-ı Scvrî ile ilim ehlinden birden çok kişilerden rivayet olunduğuna göre; demişlerdir ki: "Allah'ın salâtı rahmel, meleklerin salâlı ise istiğfar demektir."
Ibn Kcsîr şöyle demiştir: "Bu ayetten maksat, Allahu Tcâlâ, kulu ve nebisinin, kalındaki yüksek yerde olan makamını kullarına haber vermektedir. Nebisini, mukarreb melekleri yanında övmekledir. Melekler de Ncbî aleyhisselâm'a salât ederler. Sonra Allahu Tcâlâ dünya âlcminde-kilcre, bütün mahlukatıan Ncbî aîeyhisselam üzerine övgü toplansın diye salât ve selâm getirmeyi emretmiştir."
Bu konuda pek çok hadis gelmiştir. Bazısını aşağıda zikrediyoruz:

43.2. Salât ve Selâmla İlgili Hadisler

Müslim'in Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.)'dan rivayet etliğine göre; Abdullah bin Amr (r.a.), Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scîlcm'in şöyle dediğini itilmiştir: "Her kim bana bir salâvat getirirse Allah'u Teâlâ o kimseye on misli mağfiret eder."
Tirmizî'nin Ibn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü, insanların bana en yakın olanları, üzerime en çok salavâl getirenlerdir." (Tirmizî "hadis hasendir" demiştir.) Yani; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scîlcm'in şefaatine en çok lâyık olan ve onunla oturmaya en yakın olan, demektir.
Ebû Davud'un sahih bir senetle Ebû Hürcyre (r.a.)'dcn rivayel elliğine göre; Rasûîüllah sallallahu aleyhi ve scllcm şöyle buyurmuştur-. "Kabrimi bayram yerine çevirmeyiniz ve bana salavât getiriniz. Şüphesiz, getireceğiniz salavâl, nerde olursanız olun bana ulaşır."
Ebû Dâvûd ve Ncsaî'nin Evs (r.a.)'den rivayet etliklerine göre; Rasû-lüîlah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. O günde bana çok salavât getiriniz; şüphesiz getireceğiniz salavât bana arz olunur." Ashab; "Ya Rasûlallah, getirdiğimiz salavât nasıl size arz olunur, halbuki siz çürümüş olacaksınız?" dediler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem "Allahu Teâlâ, yeryüzüne, nebilerin cesetlerini çürütmeyi haram kılmıştır," cevabını verdi.
Ebu Davud'un Sünen'inde, Ebû Hüreyre (r.a.)'den sahih bir senetle rivayet olunan bir hadiste Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-
yurmuştur: "Şüphesiz ki benim üzerime salavât getiren kimsenin selâmını almak için Allah benim ruhumu iade eder."
İmam Ahmed'in Ebû Talha el Ensârî (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Ebu Talha (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün, yüzünde müjde işareti olduğu halde, sevinç içinde çıkageldi. As-hab; "Yâ Rasûlallah, bugün sevinç İçindesin, yüzünde müjde işareti var," dediler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Evet" buyurdu. "Bana Rabbim katından birisi gelerek şöyle dedi; 'Ümmetinden kim sana bir salavât getirirse, Allah ona iyilik yazar ve ondan on kötülük siler, getirdiği salavât kadar ona sevap yazar.'" (İbn Kesîr, "bu hadisin isnadı iyidir," demiştir.)
Ebû Hürcyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Biz Nebî ailesine salâl ve selâm getirdiği zaman, sevabının büyük ölçeklerle ölçülmesini isteyen bir kimse söyle desin:
"Ey Allah'ım, İbrahim peygambere ve onun soyundan gelenlere rahmet etliğin gibi Muhammed'e, müminlerin anası olan eşlerine ve soyundan gelenlere de rahmet eyle. Sen kendine hama edilensin ve yücesin." (Hadisi Ebû Dâvûd ve Ncsâî rivayet etmiştir.)
Übey bin Ka'b (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah gecenin üçte ikisi geçtiği zaman kalkar, şöyle derdi: "Ey insanlar, Allah'ı zikredin, Allah'ı zikredin. Sûrun birinci üfürülüşü geldi. İkincisi de ardından gelmektedir. Ölüm bütün fecaati ile geldi, ölüm bütün fecaati ile geldi." Bir defasında ben; "Ya Rasûlallah, ben sana çok çok salavât getiriyorum, sana kaç defa salavât getireyim?" diye sordum. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Dilediğin kadar" buyurdular. Ben; "Oturduğum meclisin dönte birini salavâtla geçireyim mi?" diye sordum. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Dilediğin kadar. Fakat ne kadar fazla yaparsan bu senin için fay dalıdır," buyurdu. Ben; "Şu halde meclisin tamamım salavâtla geçireyim," dedim. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "O takdirde dertlerin giderilir, günahların da affedilir," buyurdu. (Hadisi Tirmizî rivayet etmiştir.)

4.33. Rasûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ismi Anıldığında Ona Salât ve Selâm Getirmek Gerekir mi?

Âlimlerden, içlerinde Tahavî ve Hâkim'in de bulunduğu bir grub; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in ismi her ne zaman amlırsa, ona salâl ve selâm getirmenin vacib olduğu görüşündedirler. Bu görüşlerine, Tirmizî'nin Ebû Hürcyre (r.a.)'dcn rivayet ederek hasen saydığı şu hadisi delil getirmişlerdir: Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Yerde sürünsün o adam ki, yanında benim adım anılır da bana salavâl getirmez. Yerlerde sürünsün o adam ki. Ramazan ayına girer de mağfiret edilmeden o aydan çıkar. Yerlerde sürünsün o adamki anne-ba-bası kendi yanında ihtiyarlar da onlara gerekli hürmeti göstermeyip cennete girmeye hak kazanamaz."
Ebû Zer (r.a.)'in hadisine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scl-lcm: "İnsanların en cimrisi, yanında hinim anılıp ta bana salavâl getirmeyendir," buyurmuştur.
Âlimlerden diğer bir grub; "Bir mcelisle bir defa salavâl getirmek vacib olup meclisin kalan kısmında gerekmez. Daha fazlası müstehabdır," görüşündedirler. Çünkü Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiği hadise göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bir topluluk bir mecliste oturur da orada Allah'ı zikretmez ve nebilerine salavât getir-mezlerse, kıyamet günü bu hareketleri onlar için bir noksanlık olur. Dilerse Allah onlara azab eder, dilerse bağışlar." buyurmuştur. (Hadisi Tirmizî rivayet ederek 'hasendir', demiştir.)

4.3.4. Yazı Yazarken Rasûlüllah (S.A.V.)'m

İsmi Geçtiğinde Ona Salât ve Selâm Yazmanın Müstehab Olduğu
Âlimler, Rasûlüllah sallaliahu aleyhi ve sellem'in ismi her ne zaman yazılırsa, ona salavât yazmayı müslehab görmüşlerdir. Ancak bu konuda delil olabilecek sahih bir hadis gelmemiştir. Halîb el-Bağdâdî; "Ahmcd bin Hanbcl'in çok kerre Rasûlüllah'ın ismini yazarken, salât selâm yazmadığını gördüm. Ahmcd bin Hanbcl'in, Rasûlüllah'ın ismini yazdığında ona sözle salavât getirdiği haberi bana ulaşmıştır," demiştir.

4.3.5. Salât İle Selâmı Beraberce Söylemek

Ncvevî şöyle demiştir: "Bir kimse, Ncbî aleyhisselam'a salavât getirdiği zaman, salât ile selâmı beraberce söylesin, sadece bir tanesini tek
olarak söylemesin. Meselâ; tek olarak, "Rasûlüllah'a salât olsun," veya sadece "Rasûlüllah'a selâm olsun," demesin.

43.6. Nebilere Salâvat Gelirmek

Nebiler ve melekler üzerine tek olarak salavat gelirmek müsiehab-dır. Ancak nebî olmayanlara gelince; âlimlerin ittifakıyla nebilerle beraber isimleri zikredilirse salavât getirmek caizdir. Bu konuda şu hadisi şerif geçmiştir:
"Allah'ım, Nebî Mulıammcd'e ve müminlerin anneleri olan hanımlarına rahmet eyle." Nebî olmayanlara tek olarak salavâl gelirmek İse mekruhtur. Meselâ; "Ömer sailallahu aleyhi ve sellem," denmez.

4.3.7. Rasûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Getirilecek Salât ve Selâm Şekilleri

Müslim'in, Ebû Mcs'ûd el-Ensârî (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre; Beşîr bin Sa'd (r.a.) şöyle demiştir: "Yâ Rasûlallah, Allahu Teâlâ bize senin üzerine salât ve selâm getirmemizi buyurdu. Size nasıl salât ve selâm edelim?" diye sordu. Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem sailallahu aleyhi ve scllem bir müddet sükût elti. Sükûtunun uzamasından dolayı, "keşke Bcşîr Rasûlüllah'a sormasaydı," diye temenni etmiştik. Sonra Rasûiüllah sailallahu aleyhi ve scllem; "şöyle deyiniz," buyurdu:
"Allah'ım, ibrahim âline salât ettiğin gibi Muhammed'e ve Muham-med'in âline de salât et. Allah'ım, âlemlerde İbrahim'in âlini mübarek kıldığın gibi, Muhammed'i ve Muhammed'in âlini de mübarek kıl. Sen övülmüş ve yücesin." Selâm da bildiğiniz şekilde."
İbn Mâce'nin, Abdullah bin Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselam şöyle demiştir: "Rasûlüllah'a salavât getirdiğiniz za-
man, salavâtm en güzelini getiriniz. Çünkü siz bilemezsiniz; belki de bu salavâtmız Rasûlüllah sailallahu aleyhi ve sellem'e arz olunur." Ashab; "öyleyse onu bize öğret," dediler. Rasûlüllah sailallahu aleyhi ve scllem: "Şöyle deyiniz," buyurdu:
"Allah'ım, salâl, rahmet ve bereketini rasûllcrin efendisi, önce geçenlerin önderi ve nebilerin sonuncusu olan Muhammed üzerine kıl. O senin kulun, Rasülün, hayrın önderi ve hayrın başı ve rahmet Rasûlüdür. Allah'ım, evvel geçenlerin gıbla edeceği bir makam ver ona. Allah'ım, İbrahim ve İbrahim'in âline rahmet etliğin gibi Mulıammed'e ve Muhammed'in âline rahmet et. Sen övülmüş ve yücesin. Allah'ım, İbrahim'i ve İbrahim'in âlini mübarek kıldığın gibi Muhammed ve Mulıammed'in âlini de mübarek kıl Sen Övülmüş ve yücesin."

4.4. YOLCULUK HAKKINDA

Ebû Hüreyrc (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebi aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Yolculuk yapın ki sıhhat bulaşınız ve cihad edin ki ganimet elde ederek zengin olasınız." (Bu hadisi Ahmcd rivayet etmiş, Ncvevî sahihlemiştir.)

4.4.1. Allah'ın Hoşlanacağı Bir Şey İçin Yola Çıkmak

Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Evinden çıkan hiç bir kimse yoktur ki, onun kapısında iki bayrak hazır durmasın. Bir bayrak meleğin elinde, diğeri ise şeytanın elindedir. Eğer Allah'ın hoşlanacağı bir şey için evden çıkmışsa, melek o kişiyi adım adım takip eder. Evine dönünceye kadar, meleğin tuttu-
ğu bayrak altında bulunmaya devam eder. Eğer Allah'ın kızacağı bir şey için çıkmışsa, şeytan bayrağıyla o kişiyi takip eder. Eve dönünceye kadar şeytanın bayrağı altında bulunmaya devam eder." (Hadisi Ahmed ve Taberânî rivayet etmiş olup, senedi İyidir.)

4.4.2. Çıkmadan Önce istişare ve istihare Yapmak

Misafirin, çıkmadan Önce, yolculuğu hakkında, hayır ehline ve salih kişilere danışması gerekir. Çünkü Allahu Tcâlâ; "İş konusunda onlara danış,"(21) buyurmuştur. Yine Allahu Tcâlâ, müminleri vasfederken; "Onların işleri aralarında danışma iledir,"{22) buyurmuştur.
Katâdc şöyle demiştir: "Allah'ın rızasına nail olmak için istişare edip tc öğrenmek islediği şeyin en doğrusu kendilerine gösterilmeyen hiç bir topluluk yoktur. Allah'tan işlerin hayırlısını dilemeye gelince: İmam Ah-med'in Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.)'dan rivayetine göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur. "Allah'tan hayır dilemek, İnsanoğlunun saadclindcn-dir. Allah'tan hayır dilemeyi ıcrketmek insanoğlunun bedbahtlığın dan dır. ibni Tcymiyyc: "Allah'tan hayır isteyen ve mahlukata danışan kimse pişman olmamıştır," demiştir.
İstiharenin Şekli
İstihare yapmak İçin; farzın dışında, isler devamlı kılman sünnetler, isterse tahiyyct'ül-mescid namazı olsun, gece veya gündüz herhangi bir vakitte iki rek'at namaz kılmak gerekir. Bu iki rck'auc, Faliha'dan sonra dilediği sûreyi okur, sonra Allah'a hamdederek, Rasûlüne salavât getirir. Sonra Buhari'nİn rivayet ettiği şu duayı okur: "Câbir (r.a.)'in rivayet elliği hadisle, Câbir şöyle demiştir; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bize Kur'ân surelerini öğretir gibi, bütün işlerde islihâre'yi de Öğreterek buyurdu ki: "Sizden biriniz bir işe kalben azmettiğinde, farzın dışında iki rek'at namaz kılsın, namazdan sonra şöyle dua etsin:

(21) (22)

Âl-ilmiân:159. Şûra: 38.
"Allah'ım, hakkımda hayırlı olan şeyi bildiğin için bana hayırlısını bildirmeni isliyorum. Ya Rabbi, hakkımda hayırlı olanı açıklamanı Senin büyük fazlından isliyorum. Allahım, Senin her şeye gücün yeter, halbuki benim yetmez. Sen her şeyi bilirsin. Fakat ben bilmem. Muhakkak Sen gaipleri en iyi bilensin. Ya Rabbi, şu azmettiğim iş benim dinim, dünyam ve alüretim için hayırlı ise, onu bana nasib et ve benim için müyesser kıl ve o işi benim için mübarek eyle. Eğer azmettiğim bu iş benim dinim, dünyam ve ahirelhn için kötü ise, bu işi benden, gönlümü de o işten çevir. Ve hayır nerede ise o hayrı bana takdir et ve beni o takdir ettiğin şeye razı kıl." Nebi aleyhisselam buyurmuştur ki: "Allahım, eğer bu iş benim için..." cümlesinden sonra ihtiyacının adım söyler." İstihare duasını tekrar etmenin müslehab olduğu hakkında sahih bir rivayet olmadığı gibi, istihare duası esnasında Kur'ân okumak hakkında da sahih bir rivayet yoktur.
Ncvcvî şöyle demiştir: "tstihâre'den sonra, kendisine beyan edilen şeyi yapması gerekir. Ancak istihâre'den önce, nefsinin olmasını ar/.u ettiği şeyin kendisine açıklanmasını islemesi doğru değildir. Bilâkis islihâre'yi kendi haline bırakır.. Eğer böyle yapmayıp "ille de şöyle olmasını isliyorum," diye düşünürse, istihare yapmış olmaz.. Bilâkis hayır dileme isteğinde yalancı duruma düşmüş, Allah'ın ilim ve kudretinden uzaklaşarak, O'nun sonsuz bilgi ve gücüne güvenmemiş olur.

4.4.3. Perşembe Günü Yolculuk Yapmanın Müstehab Olduğu

Buharî'nin rivayet etliğine göre; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; Perşembe gününden başka sefere pek az çıkardı."

4.4.4. Çıkmadan Önce Namaz Kılmanın Müstehab Olduğu

Mut'im bin Mikdâm (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûiüllah sallallahu aleyhi ve scücm şöyle buyurmuştur: "Yolculuğa çıkacağı zaman, ailesine kıldığı iki rek'altan daha faziletli bir şey bırakan kimse
yoktur." (Hadisi Taberânî ve İbn Âsâkir rivayet etmiştir. Hadisin senedi mu'dal veya mürscldir.)

4.4.5. Yolculukta Arkadaş Edinmenin Müstehab Olduğu Ahmed'in İbn Ömer (r.a.)'dcn rivaycı etliğine göre, Nebî alcyhisselam, kişinin yalnız başına kalmasını yasakladı. Yani, kişinin gece yalnız yatmasından veya yalnız yolculuğa çıkmasından nehyetmiştir.
Amr bin Şuayb'ın babasından, onun da dedesinden rivayet ettiği hadise göre; Nebî aleyhisselam; "Tek bir süvari veya iki süvari şeytan gibidir. Uç süvari ise kervandır." (Yolcular üç kişi olunca birbirlerine yardım ederler. Tehlike azalmış olur.)

4.4.6. Aile ve Akrabalarla Vedalaşarak Onlardan Duâ Talebinde Bulunmak ve Onlara Duâ Etmek

İbn Sünnî ve Ahmed'in Ebû Hürcyrc (r.a.)'dcn rivayet ettiklerine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm; "Kim yolculuğa çıkmak isterse geri kalanlara:
"Sizi, bırakılan emanetleri asta zayi etmeyen Allah'a emanet ediyorum," desin." buyurmuştur.
Ahmed'in Ömer (r.a.)'dcn rivayet etliğine göre; Nebî aleyhisscîam; "Allah'a bir şey emanet edildiği zaman onu mutlaka muhafaza eder," buyurmuştur.
Ebû Hüreyrc (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Yolculuğa çıkmak istediğiniz zaman, müslüman kardeşlerinizle vedalasımz. Şüphesiz Allahu Teâlâ onların duasında hayır kılmaktadır," buyurmuştur.
Sünnet olan; ailesi, arkadaşları ve veda edenlerin, yolculuğa çıkana Rasûlüllah'tan gelen şu duayla duâ etmeleridir: 'Salim demiştir ki, İbn Ömer (r.a.) yolculuğa çıkmak isteyen kişiye: "Bana yaklaş, Rasûlüllah'm bizi uğurladığı gibi seni uğurlayayım," diyerek şu duayı okurdu:
"Dinini ve bıraktığı evlâdı iyâl ile malını ve amellerinin neticesini Allah'a emanet eder, korumasını dilerim."
Bir rivayette: Nebî aleyhisselam, bir kişiyi uğurladığı zaman, elinden tutar, o kişi Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllem'in elini bırakmcaya kadar elini bırakmaz ve yukarda geçen duayı okurdu. (Tirmizî; 'hadis ha-sen sahihtir,' dcmişıir.)
Encs (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: bir adam; "Ya Rasûlallah, yola çıkmak isliyorum, bana tavsiyede bulun," dedi. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm; "Allah'ın takvasından ayrılma, çıktığın her yüksek yerde tekbiri (Allahü ekber) eksik etme," buyurdu. Adam dönüp gidince, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm:
"Ey Allah'ım, gittiği yeri ona yaktnlasttr ve yolculuğunu kolaylas-nr,"diyc dua elti. (Tirmizî; 'hadis hasen sahihlir,' demiştir.)

4.4.7. Yolculuğa Çıkandan Gittiği Hayırlı Yerlerde Duâ isteğinde Bulunmak

Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Umre yapmak için Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den i/.in istedim. Bana izin verdi de: "Ey kardeşim bizi de duadan unutma" buyurdu." Ömer (r.a.): "Bu kelime, beni öylesine sevindirdi ki, dünyanın benim olmasından bana daha iyi geldi," dedi. (Hadisi Ebû Dâvûd ve Tirmizî rivayet etmiş, Tirmizî; 'hadis hasen-sahihtir,' demiştir.)

4.4.8. Yolculukta Okunacak Dualar

Misafirin, evinden çıkarken şöyle demesi müslchabdır:
"Allah'ım Senin isminle çıkıyorum. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah'ındır. Allah'ım, doğru yoldan sapmaktan veya saptırılmaktan, ayaklarımın kaymasından veya kaydırılmasından, zulüm yapmaktan veya zulme uğramaktan, cahillik yapmaktan veya cehalete uğramaktan sana sığınırım."
Sonra Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem'den gelen dualardan dilediğini yapar. Bu dualardan bazıları şunlardır:
İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: Nebî aleyhisselam bir yolculuğa çıkmak istediği zaman şöyle derdi:
"Allah'ım, yolculukta arkadaş, ailede halef Sensin. Allah'ım, yolculukta bana faydası olmayacak arkadaştan ve üzücü manzaralardan Sana sığınının. Allah'ım, gittiğimiz yeri bize yalcınlaştır ve yolculuğumuzu ko-laylaşlır." Dönmek islediği zaman ise:
"Dönüp tevbe edenler ve ibadet edenler, ancak Rabbimize hamd edenlerdir." derdi. Ailesinin yanma girdiği zaman da şöyle derdi:
"Döndük, döndük, üzerimize günah bırakmayan Rabbimize döndük." (Hadisi Ahmcd, Tabcrânî ve Bezzâr, ravileri sahih olan bir senetle rivayet etmişlerdir.)
Abdullah bin Scrcis (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Nebi aleyhisselam bir yolculuğa çıktığı zaman şöyle derdi:
"Allah'ım, seferin zorluklarından, üzücü manzaralarından, fena dönüşlerden, mazlumun duasından ve dönüşte malı ve çoluk çocuğu kötü halde görmekten sana sığınırım." Seferden döndüğü zaman da aynı duayı yapardı. Ancak; malı ve çoluk çocuğu kötü halde görmekten" cümlesini
söylerken, önce çoluk çocuktan başlardı. (Hadisi Ahmcd ve Müslim rivayet etmiştir.)

4.4.9. Misafirin Bineğine Bindiği Zaman Okuyacağı Duâ

AH bin Rcbia (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Alî (r.a.)'yi binmesi için hayvan gcıirilmiş olduğu halde gördüm. Ayağını üzengiye koyduğu vakit üç defa "Bismillah," dedi. Hayvanın üzerine bi-nmcc:
"Hamd o Allah'a ki_. bunu bize müsahhar kıldı, yoksa biz buna muktedir olamazdık ve biz Rabbimize döneceğiz," dedi. Sonra üç defa "El-hamdü lillah" üç defa da "Allahu ekber" dedi. Sonra;
"Seni bütün eksiklerden tenzih ederim. Den nefsime zulmettim, beni affet. Zira senden başka günahları affeden yoktur." dedi. Sonra güldü Ben; "Ey Müminlerin cmiri, niçin güldün?" diye sordum. Ali (r.a.): "Ra-sûlullah'm benim gibi yaptığını ve sonra güldüğünü gördüm. 'Niçin güldün ya Rasûlullah?" dedim. Rasûialîah saliallahu aleyhi ve scllcm şöyle buyurdu: "Rabbin, kulu; "Ey Rabbim günahlarımı affet" dediği vakit memnun kalır ve "kulum günahlarını benden başka bağışlayacak kimse olmadığım biliyor," der." (Hadisi Ahmcd, İbn Hibbân ve Hâkim rivayet cüniş,Hakİm; 'Müslim'in şartına göre hadis sahihtir,' demiştir.)
Ezdî'dcn rivayet olunduğuna göre; İbn Ömer (r.a.) Ezdî'ye şöyle öğretmiştir: "Rasûlülîah saliallahu aleyhi ve sellem yola çıkmak üzere devesine bindiği zaman üç defa "Allahu ckber" dedikten sonra:
"O Allah'ı eksikliklerden tenzih ederim ki, bunu bize serbest kıldı, yoksa bizim gücümüz buna yetmezdi. Muhakkak ki Biz Rabbimize döne-ceğiz(23). Allah'ım şu yolculuğumuzda senden iyilik ve takva dileriz ve amelimizden de senin razı olmam isteriz. Allah'ım, yolculuğumuzu kolay-laştır ve uzaklarını bize yakın kıl. Allah'ım, yolda arkadaş Sensin ve çotuk çocuğun da koruyucusu Sensin. Allah'ım, yolculuğun zorluklarından, üzücü manzaralardan, çoluk çocuğu ve malı kötü bir durumda görmekten sana sığınırım." Yolculuktan döndüğünde aynı duayı okur, ayrıca:
"Dönüp levbe edenler ve kulluk edenler, ancak Rabbimize hamd edenlerdir," cümlesini ilave ederdi. (Hadisi Müslim ve Ahmed rivayet etmiştir.)

4.4.10. Misafirin Geceleyince Okuyacağı Duâ

lbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scücm yola veya bir gazaya çıktığında, geceleyince şöyle derdi:
"Ey yeryüzü, Senin de benîm de Rabbim Allah'tır. Senin şerrinden ve senin üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah'a sığınırım ve yine ars-landan, yılan ve akrepten, bu beldenin sakinlerinden her şeytan ile evlatlarının şerrinden Allah'a sığınırım." (Hadisi Ahmed ve Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.)

(23) Zuhnıf: 13.

4.4.11. Misafirin Bir Yere indiği Zaman Okuyacağı Duâ

Havle binti Hâkim es-Sülemiye (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselâm şöyle demiştir: "Kim bir yerde konaklamak üzere iner de sonra;
"Yarattığı her şeyin şerrinden Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım," derse, o yerden ayrılıncaya kadar hiç bir şey kendisine zarar vermez."

4.4.12. Misafirin Bir Kasaba veya Bir Yere Gelip de Oraya Girmek İslediğinde Okuyacağı Duâ

"Alâ bin Ebî Mcrvân'dan, onun da babasından rivayet elliğine göre; Ka'b, "Musa'ya denizi yaran Allah adına," 'Atâ'ya yemin ederek, Su-heyb'in kendisine şöyle anlattığını söylemiştir: "Ncbî aleyhisselâm bir yere girmek istediğinde o yeri gördüğü zaman mutlaka şu duayı okurdu:
"Ey Allah'ım, ey yedi kat göğün ve taşıdıklarının, yedi kat yerin ve içindekilerin Rabbi; Şeytanların ve sapıttıklarının Rabbi, rüzgârların ve harekete geçirmiş olduklarının Rabbi; Senden bu beldenin hayrını isterim. Belde ehlinin ve bu belde içinde bulunanların şerrinden de sana sığınırım." (Hadisi Ncsâî, lbn Hibbân ve Hâkim rivayet etmiş, lbn Hibbân
ve Hâkim sahihlemiştir.)
-
lbn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber yolculuğa çıkardık, girmek istediği bir yer gördüğü zaman üç kerre şöyle derdi:
"Allah'ım, bu yeri bizim için mübarek kıl, Allah'ım o yerdeki meyva-lardan bizi mıhlandır. Bizi o yerin ehline, o yerin ehlini de bize sevdir." (Hadisi Tabcrânî "Evsaf kitabında iyi bir senetle rivayel etmiştir.)
Âişc (r.a.)'dan rivayel olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem girmek istediği bir yere yaklaştığı zaman şöyle duâ ederdi.
"Allah'ım, Senden bu yerin ve bu yerde topladıklarının hayrını istiyorum. Bu yerle, bu yerde topladıklarının şerrinden sana sığınıyorum. Allah'tın, o yerin tneyvalarından bizi rızıklandır ve salgın hastalıklarından bizi koru. Bizi o yerin ehline sevdir. O yerin salih ehlini de bize sevdir." (Hadisi îbn Sünnî rivayet etmiştir.)

4.4.13. Seher Vakti Misafirin Okuyacağı Duâ

Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre, Nebî aleyhİsselâm yolculukta iken gecenin son vakti olunca şöyle duâ ederdi:
"Allah'a olan hamdimizi ve bize olan güzel fazlından dolayı yaptığımız hamdimizi işiten işilmiştir. Ey Rabbimiz, bize arkadaş ol ve bize fazlını gönder. Cehennemden Allah'a sığınmaktayız." (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)

4.4.14. Misafirin Yüksek Bir Yere Çıkıp İndiği

veya Geriye Döndüğü Zaman Okuyacağı Duâ
Buharî'nin Câbir(r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Cabir (r.a.) "Yüksek bir yere çıktığımız zaman; "Allahü ekber," aşağıya indiğimiz zaman ise; "Sübhânallah," derdik," demiştir..
Buhârî'nin Îbn Ömer (r.a.)'dcn rivayel ettiğine göre; Ncbî aleyhisselâm Hac'dan veya Umre'dcn (Ravi; 'bilmiyorum belki de gazveden," demiştir) döndüğü zaman her yüksek yere veya yüksek bir yola geldiğinde üç kerre tekbîr alır, sonra şöyle derdi:
"Ya Rabbi, Senden başka ilâh yoktur. Yalnız Sen varsın. Senin ortağın yoktur. Bütün mülk Senindir. Bütün hama de Sanadır. Allah her şeye kadirdir. Allahım. biz Sana yöneldik. Günahlarımızdan levbe ediyoruz. Biz ancak Rabbİmize ibadet, Rabbimize secde, Rahbimize hamd ederiz." Cenabı Hak vaadinde sadıktır. Kuluna yardım etmiştir de, tek başına bütün küfür ordularını dağıtmıştır."

4.4.15. Misafirin Gemiye Bindiği Zaman Okuyacağı Duâ

Ibn Sünnî'nin Hüseyin bin Ali (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre; Hüseyin demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ümmetim, gemiye bindiği zaman şu duayı okumakla boğulmak tehlikesinden emin olur," buyurmuştur:
"Her duruşunda ve gidişinde Allah'ın ismiyle gemiye binerim. Gerçekten Rabbim bağışlayan ve merhamet sahibidir." "O kâfirler Allah'ın kadrini gereği gibi tanıyamadılar. Halbuki kıyamet günü, yer küresi tamamen onun tasarruf undandır. Gökler de, kudret elinde dürülmüşlerdir. Allah onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir."(2A)

4.4.16. Şiddetli Dalga Anında Deniz Yolculuğu Yapmak

Denizde şiddetli dalga olduğu zaman, yolculuk caiz değildir. Çünkü Ebû 'lmrân el-Cevnî'nin rivayet ettiği hadîse göre; Ebû İmrân demiştir ki: "Ashabtan birisi Nebî aleyhisselâm'm şöyle dediğini bana anlattı: "Kim etraında korkuluk olmayan bir evin üstünde geceyi geçirir de, sonra oradan düşüp ölürse, Allah'ın himayesinden çıkmış olur ve kim şiddetli dalga anında deniz yolculuğu yaparsa, o da Allah'ın himayesinden çıkmış olur." (Hadisi Ahmcd sahih bir senetle rivayet etmiştir.)