Zikrin Bütün ibadetlere Şamil Olması
Sa'îd bin Cübeyr (r.a.) demiştir ki: "Allah'a itaat maksadıyla, Allah için bir
iş yapan herkes Allahı zikrediyor dcmckıir." Selef ulemâsından bazısı, bu umûmî
hükmü husûsîlcşıircrck, zikri amellerin bir kısmına hasretmişlerdir. Bunlardan
'Atâ şöyle demiştir: "Zikir meclisleri, gerçekte helâli yapma, haramdan kaçma
yerleridir. Alışveriş, namaz kılma, oruç tutma, nikah, talak, haccetme ve
benzerleri gibi." Kurtubî şöyle dcmişıir: "Zikir meclisi; ilim öğrenme ve
Allah'ı anma meclisidir. Allah'ın kelâmının ve Rasûl'ünün sünnetinin
anlatıldığı, selefi sâlihîn ile önce geçen takva sahibi, yapmacılıkıan,
bid'attan, kötü maksat ve tamahtan uzak âlimlerin haberlerinden bahsedilen
meclislerdir."
4.13. Zikrin Adabı
Zikirden maksat, nefisleri tezkiye etmek ve kalpleri temizlemek, manevi
duyguları uyarmaktır. Ayeti kerîme, bu noktaya işaret etmiştir: "Namazı kılınız,
şüphesiz namaz kötülüklerden alıkoyar. Allah'ı zikir ise daha büyüktür. "(6)
Ayette, zikrin, kötülüklerden alıkoymaktaki önemi belirtilmektedir. Bu durum
şöyle olur: Zikreden Rabbine yönelerek manevî kanatlarını açıp lisanını onun
zikrine alıştırdığı zaman, Allah nurunu ona ulaştırır, imanı kat kat artar ve
Allah'a kesin inanma duygusu gelişir. Kalbi hak için sükûna erer. Ve hak ile
huzura kavuşur. "îman edenler o kimselerdir ki kalpleri Allah'ın zikri ile
huzura erer. Dikkat, Allah'ın zikriyle kalpler huzura erer. "(7) Kalpler hak
için huzura erince yüksek bir yöne doğru yönelir; şehevi arzuları onu
engellemeden nefsinin
(5) Nisa: 103.
(6) Ankebût: 45.
(7) Ra'd^.
itici gücüne aldırış etmeden hak yola doğru yol almaya başlar. Bundan dolayı,
zikir emri, ayette; "Daha büyüktür," ifadesi ile getirilerek, insan hayatındaki
payı yüce kılındı. Zikir kelimelerini sadece lisanla söylemekle bu sonuca
ulaşılacağını düşünmek akıl dışıdır. Çünkü lisanın hareketi kalbe inmediği veya
ona uymadığı müddetçe faydası azdır. Allahu Teâlâ, kişinin zikir esnasında
bulunması gereken edebe yol göstererek şöyle buyurmuştur: "Rabbini gönülden ve
korkarak içinden hafif bir sesle sabah-akşam an, gafillerden olma."(S)
Ayeti kerîme, zikrin gizli yapılarak seslerin yüksellilmemesinin müslehab
olduğuna işaret etmekledir. Rasûlüllah saflallahu aleyhi ve scl-lem,
yolculuklarının birinde insanlardan bir topluluğun dua yaparken seslerinin
yükseldiğini işitince, şöyle buyurdu: "Ey insanlar nefsinizi yormayınız. Çünkü
siz sağıra ve burda olmayana dua etmiyorsunuz. Şüphesiz siz, işiten ve sizden
birinize bineğinin boynundan daha yakın olan bir Zât'a dua ediyorsunuz." Bu
hadis, kişinin istekli olarak ve Allah'dan korkarak zikir yapması gerektiğine ve
zikir anında insanın bu sıfatları taşımasının güzel olduğuna işaret ctmcktcdir.Zikrcdcnin
elbisesinin ve bedeninin temiz olup güzel kokular sürünmüş olması da edeptendir.
Bu durum, nefsin dinç kalmasına daha fazla yardım eder, mümkün oldukça kıbleye
döner. Çünkü meclislerin en hayırlısı kıbleye dönerek yapılan meclislerdir.
4.1.4. Zikir Meclislerinde Olurmanın Müslehab Olduğu
Zikir halkalarına oturmak müstehabdır. Bu konuda aşağıdaki hadisler gelmiştir:
Ibn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
seliem şöyle buyurmuştur: "cennet bahçelerine uğradığınız zaman oralardan
istifade ediniz." Ashab; "Cennet bahçeleri neresidir?" diye sorunca, Rasûlüllah
sailallahu aleyhi ve selîem; "Zikir halkalarıdır. Allah'ın gezen melekleri
vardır ki, zikir halkalarını araştırırlar. Oralara geldiklerinde etrafını
kuşatırlar," buyurmuştur.
Müslim'in, Muâviye'den rivayet ettiğine göre; Muâviye şöyle demiştir: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem, ashabından bir topluluğun yanma çıkarak; "niçin
burada oturuyorsunuz?" diye sordu. Ashab; "Allah'ı zikr etmek ve bizi islâm'a
hidayet edip, bizi islâm'la nimetiendirdiği için ona hamd etmek üzere
toplandık," dediler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
(8) A'râf:205.
sellem: "Allah İçin söyleyin; demek siz bundan başka bir şey için olurma-diniz.
Şüphesiz ben sizi itham ettiğim için yemin ettirmedim. Ancak Cebrail bana
gelerek, Allahu Teâlâ'nın sizinle meleklere iftihar ettiğini haber verdi."
buyurdu.
Ebû Sa'îd'il Hudrî ve Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; onlar,
Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğuna şa-hid oldular:
"Allah'ı zikretmek için toplanıp ta meleklerin kuşatmadığı, Allah'ın rahmetinin
kaplamadığı ve üzerlerine huzurun inmediği, Allah'ın kendi katında anmadığı hiç
bir topluluk yoktur."
4.1.5. îhlâslı Olarak "Lâ tlâhe İllallah" Demenin Fazileli
Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselâm şöyle
buyurmuştur: "Lâ llâhe İllallah, kelimesini herhangi bir zaman ih-laslı olarak
söyleyen hiç bir kul yoktur ki, büyük günahlardan kaçındığı müddetçe, bu zikri
arşa varıncaya kadar gök kapıları ona açılmasın." (Bu hadisi Tirmizî rivayet
etmiş ve 'hadis hasen-garibdir,' demiştir.)
Yine Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselâm;
"İmanınızı tazeleyiniz," buyurmuştur. "Ya Rasûiallah, imanımızı nasıl
tazeleyeceğiz?" diye sorulunca, Ncbî aleyhisselâm; "Lâ İlahe İllallah, sözünü
çoğaltınız," buyurdu. (Hadisi Ahmed hasen bir senetle rivayet etmiştir.)
Câbir (r.a.)'dcn rivayet edildiğine göre; Nebî aleyhisselâm: "Zikrin efdâli; Lâ
İlahe İllallah, duanın efdali ise; El-hamdü lillah'dır," buyurmuştur. (Bu hadisi
Nesâî, Ibn Mâce ve Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; "ha--dişin isnadı sahihtir,"
demiştir.)
4.1.6. Teşbih, Tahmid, Tekbir ve Diğer Zikirleri Yapmanın Fazileti ^
Ebû Hüreyre (r.a)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasulüllah sallallahu aleyhi ve
seliem şöyle buyurmuştur: "İki cümle vardır ki; lisanda hafif, mizanda ağır ve
Rahman'a sevimlidirler. Onlar "Sübhanallahi ve bi-hamdihi", "$übhanallahi'l-azim"dir"
(Hadisi Buhari, Müslim ve Tirmizi rivayet etmiştir.)
Ebû Hüreyre (r.a.)'m Nebî aleyhisselâm'dan rivayet ettiğine göre; Ncbî
aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Sübhanallahi ve'l-hamdü lillâhi
(*) Tesbîh: "Sübhânallah" demektir. Tahmid; "el-hamdü lillah", tehlîl; "Lâ ilahe
illallah", tekbîr ise; "Allahu ekber" demektir.
ve lâ ilahe illallâhü v'alîâhü ekber" demem, güneşin üzerine doğduğu Şeylerden
bana daha sevimlidir." (Hadisi Müslim ve Tirmizî rivayet etmiştir.)
Ebû Zer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlül-lah
sallallahu aleyhi ve sellem; "Allah'a en sevimli gelen sözü sana haber vereyim
mi?" diye sordu. Ben de; "Haber ver, yâ Rasûlallah," dedim. Ra-sûlüllah
sallallahu aleyhi ve scücm; "Allah'a en sevimli gelen söz; Sübhânallahi ve bi-hamdihıdir,"
dedi. (Hadisi Müslim ve Tirmizî rivayet etmiştir. Tirmizî'nin lâfzı ise
şöyledir: "Allahu Teâlâ'ya en sevimli gelen söz, melekleri için seçtiği Sübhâne
Rabbî ve bi-hamdihî'dir.")
Câbir (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre Nebi aleyhisselâm şöyle buyurmuştur.
"Kim 'Sübhânallahi'I-n'ûm ve bi-hatndihî' derse, cennetle onun için bir hurma
ağacı dikilir." (Hadisi Tirmizî rivayet etmiş ve ha-sen saymıştır.)
Ebû Sa'îd (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre, Nebî aleyhisselâm; "Kalıcı salih
amelleri çoğaltınız," buyurdu. Kendisine; "Onlar nedir, ya Rasûlallah?" diye
sorulunca Rasûlüllah sallailahu aleyhi ve sellem; "Onlar tekbîr, tehlîl, teşbih,
el-hamdü lillah ve Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh'dır," buyurdu. (Hadisi
Nesâî, Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; 'hadisin isnadı sahihtir,' demiştir.)
Abdullah (r.a.)'m Ncbî aleyhisselâm'dan yaptığı rivayete göre Nebî aleyhisselâm
şöyle buyurdu: "Mîrâc gecesi, İbrahim aleyhisselâm ile karşılaştım. Bana; "Ya
Muhammed, ümmetine benden selâm söyle ve haber ver ki, cennetin toprağı iyi,
suyu tatlı, arazisi geniş ve dümdüzdür. Oraya ekilecek tohum "Sübhânallahi ve'l-hamdü
lillâhi ve lâ ilahe illal-lahu vallahu ekber" tehlîlidir," dedi." (Hadisi
Tirmizî veTaberânî rivayet etmişiir. Taberânî'de "Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ
billah" ziyadesi vardır.)
Müslim'e göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Allah'a sözlerin en
sevimlisi dörttür. Bunların hangisiyle başlarsan aynıdır: "Sübhânallah,
ve'lhamdü lillah, ve lâ ilahe illallah, vallahü ekber."
Ibn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselâm; "Kim Bakara
sûresinin sonundaki iki ayeti bir gecede okursa ona yeler," buyurmuştur. (Hadisi
Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir.) Yani, bu iki âyet, geceyi ihya etmek üzere o
kişiye yeterli olur. 'O gece olacak olan âfetleri defetmeye kâfi gelir' de
denmiştir, tbn Huz'eyme Sahih'inde; "Gece ibadetlerinde okunması yeterli olacak
zikrin en azı babı" diye başlık atarak, sonra yukardaki hadisi zikretmiştir.
Ebû Sa'îd (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: Nebî aleyhisselâm;
"Sizden her biriniz, bir gecede Kur'ân'ın üçte birini okumaktan aciz midir?"
diye sordu. B,u, ashaba zor gelince; "Ya Resûlallah, nasıl buna gücümüz yeter?"
dediler. Nebî aleyhisselâm, Ihlâs suresini kasdederek; "Vallahu l-Vâhidu es-Samedu"
Kur'ân'ın üçle biridir" buyur--du (Hadisi Buhârî, Müslim ve Nesâî rivayet
etmişiir.)
Ebû Hürcyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur: "İler kim bir günde yüz kene; "Lâ ilahe illallahu
vahdehû lâ şerike leh. Lehû'l-mülkü ve lehû'l-hamdü ve hüve 'alâ külli şey'in
gadir." (Allahlan başka ilah yoktur. Yalnız O vardır. Ortağı yoktur. Mülk
O'nundur. llamd O'nadir. Ve O her şeye kadirdir,) derse, bu, o kimse için, on
köle azad etmenin sevabına denk olur. O kimse için yüz iyilik yazılır ve yüz
kötülük silinir. Yaptığı bu zikir o günün akşamına kadar şeytandan o kimse için
bir koruyucu olur. O işten daha fazlasını yapandan başka onun yaptığı işten daha
faziletlisini hiçbir kimse yapamaz." (Hadisi Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî ve
Ibn Mâcc rivayet etmişiir. Müslîm, Tirmizî ve Ncsâî'de şu ziyade de vardır: "Her
kim bir günde; "Sübhânallahi ve bihamdihî," (Allah'ı teşbih ederim ve O'na hamd
ederim,) derse, hataları, deniz köpüğü kadar da olsa silinir.")
4.1.7. istiğfarın Fazileti
Enes (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem'in şöyle dediğini işittim: "Allahu Teâlâ buyurdu: "Ey Ademoğlu, sen bana
duâ elliğin ve benden ümit ettiğin müddetçe, ben içinde bulunduğun günahlardan
seni affederim ve hiç aldırış etmem. Ey Ademoğlu, günahların gökteki bulutlara
ulaşsa, sonra benden bağış diksen, seni bağışlarım ve sendeki günahlara hiç
aldırış etmem. Ey Ademoğlu, yer yüzü dolusu halayla bana gelsen, sonra bana hiç
bir şeyi şirk koşmadan ulaşsan, yeryüzü dolusu mağfiretle sana gelirim." (Hadisi
Tirmizî rivayet etmiş, "Hascn-gariptir," demiştir.)
Abdullah bin Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki:
"Günahlarına karşılık Allah'dan af dilemeyi devamlı huy edinenlere, Allahu Teâlâ
her sıkıntı için bir kurtuluş çaresi, her kederin arkasından bir rahata kavuşma
imkânı verir ve hiç ümit etmediği yerlerden rızkını temin eder." (Hadisi Ebû
Dâvûd, Nesâî, Ibn Mâce ve Hâkim rivayet etmiş; Hâkim; "isnadı sahihtir,"
demiştir.)
4.1.8. Sevabı Kat Kat Artan ve Anlamı Çok Olan Zikir
Cüveyre (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam Cü-veyre'nin
yanından ayrılıp çıktı. Kuşluktan sonra dönünce, Cüveyre'yi hâlâ otururken buldu
ve "Senden ayrılıp çıkarken bıraktığım halde devam ediyorsun," dedi. Cüveyre
"evet," diye cevap verdi. Nebî aleyhisselam; "Ben senden sonra, üç defa dört
kelime okudum ki, bugün sabahtan bu yana senin okuduklarınla iartılsa onlardan
üstün gelir" dedi. "Bu kelimeler şunlardır:
"Allah'ı mahlukatının sayısı, kendisinin razı olacağı, arşının ağırlığı ve
kelimelerinin sayısı miklarınca, kendi hamdiyle teşbih eder, her türlü
noksanlıklardan tenzih ederim." (Hadisi Müslim ve Ebû Dâvûd rivayet cimiştir.)
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün yakınlarından bir kadının yanma
girdi. Kadının önünde hurma çekirdekleri veya çakıl taşlan vardı. Onlarla teşbih
çekiyordu. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bu kadına; "Sana bundan daha
kolay, daha faziletli bir şey öğreteyim mi?" dedi. "O üstün şey şudur:
"Allah'ı gökteki mahlukatın sayısınca teşbih ederim. Allah'ı yerdeki mahlukatın
sayısınca teşbih ederim. Allah'ı dünyanın sonuna kadar yaratacağı mahlukat
sayısınca teşbih ederim." Yine böylece; yani bu sayıları tekrar ederek "Aİlahü
ekber," "El-hamdü lillah," "Lâ ilahe illallah," "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ
billah," dedi. (Bu hadisi Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd, Ibn Mâce ve Hâkim rivayet
etmiş, Hâkim; "Müslim'in şartına göre sahihtir", demiştir.)
Ibn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem, kendilerine şöyle anlattı: "Allah'ın kullarından bir kul:
"Yâ Rabbi, yüzünün şanına, saltanatının büyüklüğüne yaraşır bir Şekilde sana
hamd olsun," deyince, bu söz meleklere çok ağır geldi. Sevabını nasıl
yazacaklarını bilemediler. Melekler göğe çıkarak: "Ey Rab-bimiz, kulun öyle bir
söz söyledi ki, sevabını nasıl yazacağımızı bilemiyoruz," dediler. Allah (c.c):
Kulun ne söylediğini en iyi bildiği halde 'Kulum ne söyledi?' diye sordu.
Melekler; "Ya Rabbi, yüzünün şanına ve saltanatının büyüklüğüne yaraşır bir
şekilde sana hamd olsun, dedi," dediler. Allah (c.c.) meleklere; "Kulumun dediği
gibi sözlerini yazınız: Sonunda bana kavuşunca onun mükafatını ben vereceğim,"
buyurdu." (Hadisi Ahmcd ve İbn Mâce rivayet etmiştir.)
4.1.9. Zikri Parmaklarla Saymak ve Bunun Teşbihten Daha Faziletli Olduğu
Büscyrc (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; "Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu;" demiştir. "Size (Yani kadınlara) tesbîh, tehlîl ve takdis
gerekir. Gafil olmayınız. Sonra rahmeti unutursunuz. Teşbihleri parmaklarınızla
sayınız, şüphesiz parmaklara kıyamet gününde sorulacak ve konuşiurulacaktır."
(Bu hadisi Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd, Ibn Mâce ve Hâkim sahih bir senetle
rivayet etmiştir.)
Abdullah bin Ömer (r.a.): "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'i teşbihleri
sağ eliyle sayarken gördüm," demiştir. (Hadisi Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd ve Ibn
Mâce rivayet etmiştir.)
4.1.10. Allah'ın Zikr Edilmediği ve Nebî Aleyhisselâm'a Salavât Getirilmediği
Mecliste Oturmaktan Nehy
Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem; "Bir topluluk, Allah'ın zikr edilmediği, Nebî'ye sala-vat getirilmediği
bir yere oturmaz ki, kıyamet günü bu oturuş onlar için üzüntü kaynağı olmasın."
(Hadisi Tirmizî rivayet etmiş ve "hasendir," demiştir.) Hadisi Ahmcd şu lafızla
rivayet etmiştir: "Bir topluluk Allah'ın zikredilmediği bir mecliste oturmaz ki,
o meclis onlar için üzüntü yeri olmasın. Yolda yürüyüp Allah'ı zikretmeyen bir
adam yoktur ki, böyle yapması onun için üzüntü olmasın. Yatağına gelip te
Allah'ı zikr etmeyen bir adam yoktur ki, bu hal onun için üzüntü olmasın." Bir
rivayette; "sevap için cennete girse bile, üzerinde bir hasret olur,"
şeklindedir. "Feth'ul-Allâm" kitabında şöyle geçmektedir: "Bu hadis, meclislerde
zikir yapma-
nm ve Ncbî aleyhisselam'a salavat getirmenin vacip olduğuna delildir. Özellikle
"tireiün" kelimesinin cehennem veya azabla tefsir edilmesine gelince; bu kelime
cehennem veya azab'la tefsir edilmiştir. Azab ise, bir vacibin veya mahzurlu bir
işin terkinden başka bir şey için gerekmez. Hadisin zahirinden anlaşıldığına
göre, vacip olan, zikrin ve salavâlın beraber yapılmasıdır.
4.1.11. Meclis'in Keffareti Hakkındaki Zikir
Ebû Hüreyrc (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallalla-hu aleyhi ve
sellem şöyle buyurmuştur; "Kim bir mecliste oturur, orda fazla gürültü yaparak
boş ve yalnız sözler konuşursa kalkmadan önce;
"Allahım seni teşbih ederim, sana hamd ederim, şehadet ederim ki senden başka
ilah yoktur. Ancak sen varsın, senden mağfiret diler, sana levbe ederim." derse,
Allahu Teâlâ o meclisteki yaptığı hataları örter."
4.1.12. Müslüman Kardeşinin Gıybetini Yapanın Ne Diyeceği
Nebi alcyhisselam'dan rivayet olunduğuna göre; şöyle demiştir: "Gıybetin
keffareti, gıybet yaptığın kişi için mağfiret dileyerek, "Allahım bizi ve onu
bağışla," demendir." Muhtar olan görüşe göre; istiğfar, gıybet yapılan kişi
içindir. İyiliklerini anmak, yapılan gıybeti örter. Gıybetini yaptığını ona
duyurmaya veya af dilemeye gerek yoktur.
4.2. DUÂ
4.2.1. Duanın Emred ilişi
Allah'u Teâlâ insanlara kendisine dua ve niyazda bulunmalarını emrederek
dualarının kabul edileceğini ve işleklerinin gerçekleşeceğini onlara vaad
etmiştir.
Abmed, Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd ve lbn Mâce'nin Nu'mân b. Bcşîr (r.a.)'dcn
rivayet ettiklerine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Duâ ibadetin
ta kendisidir," buyurarak şu ayeti okumuştur: "Bana kulluk edin ki, size
karşılığını vereyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremiyenler alçalmış
olarak cehenneme gideceklerdir. "(9).
(9) Mümin: 60.
Abdürrezzak'm Hasan'dan rivayetine göre; ashab Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem'e: "Rabbimiz nerede?" diye sorunca; Allahu Teâlâ şu ayeti indirdi: "Ey
Muhammed, kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki, ben şüphesiz onlara
yakınım, benden isteyenin dua ettiğinde duasını kabul ederim."'(10)
Tirmizî ve lbn Mâce'nin Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet ettikleri hadiste Ncbî
aleyhisselam "Allah kalında duadan daha şerefli hiç bir şey yoktur,"
buyurmuştur.
Yine Tirmizî'nin Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet elliğine göre; Nebî aleyhisselam
şöyle buyurmuştur: "Kim üzüntüler ve güçlüklerde duasının kabul olmasını
isterse, bolluk zamanında çok çok dua elsin."
Ebû Ya'lâ'nın Encs (r.a.)'dcn, onun da Ncbî alcyhisselam'dan rivayet elliği
kulsî hadisle; Ncbî aleyhisselam Rabb'indcn rivayet ederek şöyle buyurmuştur:
"Dört haslet vardır ki onlardan birisi Benim için, birisi senin için, birisi
Benimle senin aranda, birisi ise seninle kullarım arasındadır. Benim için olana
gelince; Bana bir şeyi ortak koşmazsın. Senin için olana gelince; ne hayır
yaparsan seni o hayır üzerine mükâfatlandırırım. Benimle senin arandaki haslete
gelince, senden dua etmek, Bana da o duayı kabul etmek vardır. Seninle kullarım
arasındaki haslete gelince; kendin için razı olduğun şeye onlar için de rıza
göster."
Ncbî aleyhisselam'dan; "Kim Allah'tan dilekte bulunmazsa Allah o kimseye
öfkelenir," dediği sabit olmuştur.
Âişe (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o, Rasûlüllah sallatlahu aleyhi ve
sellem'in şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Kaderden kaçmak fayda vermez, duâ başa
gelen ve henüz gelmeyen şeylere faydalıdır. Şüphesiz belâ geldiğinde, duâ onu
karşılayarak kıyamete kadar çarpışmaya devam ederler." (Hadisi Bezzârj Taberânî
ve Hâkim rivayet etmiş, Hâkim; "isnadı sahihtir," demiştir.) Selmân-ı Fârisî
(r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve seîlem;
"Duadan başka bir şey kazayı Önlemez, ömrü de iyilikten başka hiç bir şey
artlırmaz," buyurmuştur. (Bu hadisi Tirmizî rivayet ederek, "hasen gariptir,"
demiştir.)
Ebû 'Avânc ve İbn Hibbân'm rivayet ettikleri hadiste, Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz duâ ettiği zaman, istekli
bir şekilde dua etsin. Çünkü Allah'a, verdiği şey büyük gelmez."
-----------_--------------__
(10) Bakara: 186.
4.2.2. Duanın Adabı
Duâ için dikkat edilmesi gereken hususlar vardır ki bunları aşağıda
zikrediyoruz:
4.2.2.1. Helâl Rızık Araştırmak
Hafız bin Merdûye'nin, İbn Abbas (r.a.)'dan tahric ettiğine göre, Ibn Abbas
(r.a.) demiştir ki: "Ey insanlar, yeryüzündeki temiz ve helâl şeylerden
yiyin."{\\) ayeti, Ncbî aleyhisselam'm yanında okununca, Sa'd bin Ebî Vakkas
ayağa kalkarak; "Yâ Rasûlallah, duamın kabul olması için Allah'a dua et," dedi.
Nebî aleyhissclâm: "Yâ Sa'd yiyeceğini helâlden kazan ki, duan kabul olur.
Muhammed'in nefsini elinde bulunduran zata yemin olsun ki, kişi boğazına haram
lokma atarsa, Allah onun kırk günlük ibadetini kabul etmez. Hangi kul ki, vücudu
haram ve faizle büyümüşse, ona ateş daha layıktır." imam Ahmcd'in Müsned'inde ve
Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayctcn geçtiğine göre; Ebu Hüreyre
(r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah sallaîlahu aleyhi ve sellem: "Ey insanlar,
Allahu Teâlâ iyidir. Ancak iyi şeyleri kabul eder. Şüphesiz Allah, Rasüllere
emrettiği şeyi müminlere de emretmiştir." diyerek şu ayetleri okumuştur: "Ey
Rasûller, temiz şeylerden yiyin, yararlı iş isleyin. Doğrusu ben yaptığınızı
bilirim"(\2). "Ey inananlar, sizi nzıklandırdığımızın temizlerinden yiyin"(\3)
Rasûlüllah sallaîlahu aleyhi ve sellem devamla; saçları karışık tozlar İçinde
uzun yolculuktan gelen bir adamdan bahs ederek; "Yediği haram, giydiği haram;
haramla gıdalanmış bu adam ellerini göğe kaldırarak "Yarabbi, Yarabbi" diye duâ
ediyor. Bunun duası nasıl kabul olunacak?" buyurdu.
.
4.2.2.2. Mümkün Olduğu Kadar Kıbleye Dönmek
Nebî aleyhisselam yağmur duasına çıktığında duâ ederek isüska namazı kıldı ve
kıbleye döndü.
4.2.23. Faziletli Vakitleri ve Şerefli Durumları Gözetlemek
Meselâ; arefe günü, Ramazan ayı, cum'a günü, gecenin son üçte biri, seher vakti,
secde arası, yağmur yağarken, ezan ve kamet arası, düşmanla karşılaşınca, korku
anında, kalbin arınmak olduğu zamanda yapılan dualar gibi...
(11) Bakara: 168.
(12) Mü'minûn: 51.
(13) Bakara: 171.
Ebû Ümame (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ebû-Ümâme (r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlüllah
sallaîlahu aleyhi ve sellern'e; "Hangi duâ daha çok kabule şayandır?" diye
sorulduğunda, Rasûlüîlah sallaîlahu aleyhi ve sellem; "Gecenin son kısmında ve
farz namazların akabinde yapılan dualardır," buyurdu. (Hadisi Tirmizî sahih bir
senetle rivayet etmiştir.)
Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselam şöyle
buyurmuştur: "Kulun Rabbine en yakın olduğu durum, secdedeki halidir. Bunun için
secdede çok çok duâ edin, zira bu anda duâ kabule lâyık olur." (Hadisi Müslim
rivayet etmiştir.)
Bu konuda değerli kitaplardan mevcut pek çok hadis gelmiştir.
4.2.2.4. Elleri Omuz Hizasına Kaldırmak
Ebû Davud'un İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet etliğine göre, İbn Abbas (r.a.) şöyle
demiştir: "Dilekle bulunmak, elleri omuz hizasına veya omuza yakın kaldırmakla,
istiğfar, tek parmakla işaret etmekle, yalvarmak ise, elleri bütün olarak
ileriye uzatmakla olur." Mâlik bin Ycsar (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre Ncbî
aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Allah'tan bir şey istediğiniz zaman ellerinizin
iç kısmım yukarıya çevirerek isteyiniz. Üstlerini çevirerek duâ etmeyiniz."
Selman (r.a.)' dan rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
"Muhakkak Rabbiniz haya eden çok cömert bir zattır. Kul ellerini kendisine
kaldırdığı vakit, onları boş çevirmekten haya eder."
4.2.2.5. Allah'a Hamdü Sena ve Rasûlüllah'a Salavât Getirerek Zikre Başlamak
Ebû Dâvûd, Ncsâî ve Tirmizî'nin Fudâle bin 'Ubeyd (r.a.)'dcn rivayet elliklerine
göre; Ncbî aleyhisselam, bir adamı namazda duâ ederken işitti ve kendisinin
Allah'ı övmeyip ve Rasûlüne salavât getirmediğini görünce; "Bu adam acele etti,"
dedi. Sonra o adamı çağırıp kendisine ve orada bulunanlara; "Sizden biriniz dua
etliği vakit Allah'a hamdü sena ile başlasın, sonra Nebî'ye salavât getirsin.
Bundan sonra dilediği duayı yapsın."
4.2.2.6. Huzurlu Bir Kalple, Allah'a Kargı Boynu Bükük ve Acizliğini İtiraf
Ederek Normal Bir Sesle Dua Yapmak
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ey Muhammed, duâ yaparken sesini yükseltme,
gizli de okuma, ikisi arası bir yol tut."(\4) "Rabbinize
(14) Isrâ:110.
gönülden (lazarru'an) ve gizlice (hufyelen) yalvarırı, doğrusu o aşırı gidenleri
sevmez."(15) İbn Ccrîr şöyle demiştir: "Tazarru'; itaat etmek, Allah'a tâat için
boyun eğmek, demektir. Ilufye ise; kalplerinizin huşu' içinde olması ve
Rabbinizle aranızda, onun birliğini ve Rab olduğunu kesin ve sağlam olarak
bilmenizdir. Açıklan duâ yapmak, riya değildir.
Buharî ve Müslim'de Ebû Mûsâ el-Eş'arî'den rivayet olunduğuna göre, Ebû Mûsâ
(r.a.) şöyle demiştir: "lnsanîar dua yaparken seslerini yükseltince, Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ey insanlar nefsinizi yormayın,
şüphesiz sağıra ve burda olmayana dua etmiyorsunuz. Siz işilen ve gören zâta dua
ediyorsunuz. Dua elliğiniz o zât size bineğinizin boynundan daha yakındır. Ey
Abdullah bin Kays, sana cen-nel hazinelerinden bir kelime öğreteyim mi? O; "La
havle velâ kuvvete illâ billah"dır." Ahmcd'in Abdullah bin Ömer (r.a.)'den
rivayet etliğine göre: Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir:
"Kalpler, kaplar gibidir. Bazısı bazısından daha çok alır. Ey insanlar,
Allah'tan islediğiniz zaman, kabul olacağına kesin olarak inanarak isteyiniz.
Şüphesiz gafil kalp ile duâ yapan kulun duasını Allah kabul etmez."
4.2.2.7. îçinde Günah Söz Bulunmayıp, Akraba Aleyhinde Olmayan Dualar Yapmak
Ahmed'in Ebû Sa'îd (r.a.)'dcn rivayetine göre; Nebî aleyhisselam şöyle
buyurmuştur: "/cinde günah bir söz bulunmayan ve akrabadan herhangi birisi
aleyhinde olmayan bir duayı müslüman yapmaz ki, Allah ona üç hasletten birini
vermesin: Ya duasını acele olarak kabul eder, veya duasının karşılığım ahirete
saklar, veya o duanın misli kadar kötülüğü ondan uzaklaştırır." Ashab; "biz bu
şekilde çok duâ yaparız," dediler. Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem "Allah
la size çok verir," buyurdu.
4.2.2.8. Acele Kabul Olmasını İstememek
Çünkü Mâlik'in Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet elliğine göre; Nebî aleyhisselam
şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz, 'duâ ettim de hâlâ kabul olunmadı,' diyerek
acele etmediği müddetçe duası kabul olur."
4.2.2.9. Kabul Olacağına Kesin inanarak Dua Etmek
Ebu Davud'un Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayetine göre Rasülüllah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden bir kimse, istediğinin
(15) Araf: 55.
kesin olması için; "Ey Allahım, dilersen beni affet. Ey Allahım, dilersen bana
merhamet et," demesin. Çünkü Allah'ı, duayı kabul etmeye zorlayan hiç bir kimse
yoktur."
4.2.2.10. özlü Kelimeleri Seçmek
Meselâ;
"Ey Rabbimiz bize dünyada iyilik ve ahirelle iyilik ver ve bizi cehennem
azabından koru." gibi. Nebî aleyhisselam duasında özlü kelimeleri kullanmış ve
bunun dışındakiler! terk etmiştir. İbn Mâcc'nin Sünen'in-cic şöyle geçmektedir:
"Bir adam Nebî alcyhİssclam'a gelerek; "Ya Rasûlallah, hangi duâ daha
faziletlidir?" diye sordu. Nebî aleyhisselam "Rabbinden dünya ve ahir etle af ve
afiyeti isle," buyurdu. Sonra ikinci ve üçüncü gün gelerek yine aynı soruyu
sorunca; kendisine aynı cevabı verdi. Sonra Nebî aleyhisselam; "Eğer dünya ve
ahirette sana af ve afiyet verilirse, mulıakkak kurtulmuşsun," buyurdu. Bu
hadisten anlaşıldığına göre; Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah'ım, senden dünya ve ahiretle afiyet istiyorum" duasından daha efdâl kulun
yapacağı bir duâ olmadığını söylemiştir.
4.2.2.11. Canı, Ailesi ve Malına Beddua Yapmaktan Sakınmak
Câbir (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasülüllah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur: "Canınıza beddua etmeyiniz, evlatlarınıza beddua etmeyiniz,
hizmetçilerinize beddua etmeyiniz, mallarınıza beddua etmeyiniz ki duaların
kabul olunacağı bir saate rastlarsınız da bedduanız kabul olunmuş olur." (Hadisi
Müslim rivayet etmiştir.)
4.2.2.12. Duayı Üç Defa Tekrar Etmek
Abdullah İbn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; duâ ve istiğfarı üç defa
tekrar etmek, Rasûtüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in hoşuna giderdi. (Hadisi
EbûDâvûd rivayet etmiştir.)
4.2.2.13. Başkası için Dua Edildiği Zaman
Önce Kendinden Başlamak Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur:
"Ey Rabbimiz bizi ve imanda bizi geçen kardeşlerimizi bağtşla"(\6)
Übcy bin Ka'b (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi
ve scllcm bir kimseyi andığı zaman, önce kendi nefsinden başlayarak ona duâ
ederdi. (Hadisi Tirmizî sahih bir senetle rivayet etmiştir.)
4.2.2.14. Duadan Sonra Elleri Yüze Sürmek, Allah'a
Hamdü Sena Etmek ve Rasûlüne Salâüı Selâm Getirmek
Elleri yüze sürmek hakkında bir çok yoldan rivayetler vardır ki, hepsi zayıftır.
Hafız Ibn Hacer, bu hadislerin toplamının hasen derecesine ulaştığına işaret
etmiştir.
4.2.3. Anne-Babanın, Oruçlunun, Misafirin ve Mazlumun Duası
Ahmcd, Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin hasen bir senetle rivayet ettiklerine göre Nebî
alcyhissclam; "Üç dua kabul olunur. Bunların kabulünde asla şüphe yoktur.
Babanın ve annenin evlâdına dua veya bedduası, misafirin ev sahibine duası, bir
de mazlumun duası," buyurmuştur. Tirmizî'nin hasen bir senetle rivayet ettiğine
göre Nebî aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Üç kişinin duası reddedilmez. İftar
edinceye kadar oruçlu olan kişi, adaletten ayrılmayan devlet reisi ve zulme
uğramış kişidir ki, Allah bunların duasını bulutların üzerine kaldırır. Gök
kapılarını açar ve Rab Teâlâ "Ululuğuma yemin ederim ki, bir zaman sonra dahi
olsa, sana yardım edeceğim," buyurur."
4.2.4. Kişinin, Yanında Bulunmayan Müslüman Kardeşine Dua Etmesi
Müslim ve Ebu Davud'un Safvân bin Abdullah'dan rivayet ettiklerine göre, Safvân
şöyle demiştir: "Şam'a geldim; gelince Ebu Dcrdâ'yı evinde ziyarete gittim.
Kendisini bulamadım da annesi Ümmü Derdâ'yı buldum. Ümmü Derdâ bana: 'Bu sene
Hacca gidecek misin?' diye sordu. Ben, 'evet', dedim. Ümmü Derdâ; Bizim için
Allah'a hayır dua et. Çünkü
(16) Haşr: 10.
Nebî aleyhisselâm şöyle buyururdu: "Bir müslütnanın bir din kardeşine gıyabında
yaptığı duâ kabul olunur. Duâ edenin başucunda vazifeli bir melek vardır ki,
kardeşine hayır duada bulunduğu vakit, bu melek 'Âmin' der," dedi.' 'Ve ben de
sana böylece hayır duâ ederim', diye ilâve etti." Safvân der ki: "Bunun üzerine
çarşıya çıktım. Ebû Derdâ ile buluşlum. O da aynı şeyi Nebî aleyhisselam'dan
rivayet ederek söyledi."
Ebû Dâvûd ve Tirmizî'de şu ifade vardır: Nebî aleyhisselâm; "En çabuk kabul
edilen duâ, bir kimsenin gıyabında yapılan duadır," buyurmuştur.
Ebû Dâvûd ve Tirmizî'nin, Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre, Ömer (r.a.)
şöyle demiştir: "Nebi aleyhisselam'dan Umre yapmak için izin istedim, izin verdi
ve "bize duâ etmeyi unutma, ey kardeşciğim" buyurdu." Ömer (r.a.); "Bu söz o
kadar hoşuma gitti ki, karşılığında dünya bana verilseydi, o kadar sevinmezdim,"
demiştir.
.. 4.2.5. Kabul Olması Ümidiyle Duaya Başlarken
Söylenmesi Gereken Bazı Sözler
Büreydc (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem, bir adamın;
"Ey Allahım, Sen kendinden başka ilâh olmayan Allah'sın. Senin birliğine,
herkesin sana muhtaç olduğuna, doğurmayıp doğurulmadığına ve Sana hiç bir şeyin
denk olmayacağına şahitlik ederek senden istiyorum," dediğini işitti de ona;
"Muhakkak Allah'tan büyük ismiyle dilekte bulundun ki, o isimle istendiği zaman
Allah isleneni verir. O isimle duâ edildiği zaman Allah o duayı kabul eder,"
dedi. (Hadisi Ebû Dâvûd ve Tirmizî rivayet ederek, Tirmizî hasen saymıştır.
Münzirî demiştir ki: "Hocamız Ebu'l-Hasan Makdisî, hadisin senedinde taan
olmadığını ve bu konuda senedi bundan daha iyi bir hadisin gelmediğini
söylemiştir.)
Mu'âz bin Cebel (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselâm, bir
adamın; "Yâ Ze'l-celâli ve'l-ikrâm" dediğini işitince, kendisine; "muhakkak
senin duan kabul olmuştur; işte," buyurmuştur. (Hadisi Tirmizî rivayet ederek 'hasendir,'
demiştir.)
Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, o demiştir ki; "Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem, Ebû Ayyaş Zeyd bin Sait ez-Zerkî"ye uğradığında, bu zat şöyle
diyerek duâ ediyordu:
"Ailahım haindin sadece sana ait olmasıyla senden istiyorum. Senden başka ilâh
yoktur. Sen merhametli ve çok verensin. Gökleri ve yeri güzel yaratansın. Ey
celâl ve ikram sahibi ey diri olan ve her şeyi koruyan Allahım." Rasûlüilah
sallallahu aleyhi ve sellem bu adama: "Muhakkak Allah'tan büyük ismiyle isledin
ki, o isimle dua edildiğinde duâ kabul olur. O isimle istendiğinde de islenen
şey verilir," demiştir. (Hadisi Ah-med ve diğerleri rivayet etmiş, Hâkim;
"Müslim'in şartına göre sahihtir," demiştir.)
Muâviyc'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem'in şöyle, dediğini işittim: "Kim şu beş kelimeyle duâ ederse,
Allahian isleyip te kendisine verilmeyen bir şey olmaz:
"Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah en büyüktür. Allah'tan başka ilâh yoktur,
yalnız O vardır. Eşi, ortağı yoktur. Mülk O'nundur. îiamd O'nadir. O her şeye
kadirdir. Allah'tan başka ilâh yoktur. Güç ve kuvvet ancak O'nundur." (Hadisi
Tabcranî hasen bir senetle rivayet ermiştir.)
4.2.6. Sabah ve Akşam Zikirleri
Sabah zikirlerinin vakti tan yeri ağarmca başlar, güneş doğuncaya kadar devam
eder. Akşam zikirlerinin vakti ise ikindi ile akşam arasındadır.
Müslim'in Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhis-sclam şöyle
buyurmuştur: "İler kim sabah akşam 100 defa "Sübhânallahi ve bi-hamdihî" diyerek
Allah'ı tesbîh ve tahmîd ederse, kıyamet gününde
hiç bir kimse bu adamın söylediği zikirlerden daha faziletlisi ile gelemez;
ancak o kimse onun söylediği teşbih ve tahmidin bir mislini veya daha fazlasını
söylerse müstesna."
Yine Müslim'in İbn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayetine göre, Nebî alcyhis-selam
akşamladığı zaman şöyle dua ederdi:
"Biz akşama girdik. Mülk Allah'ın tasarrufunda devamlıdır, iiamd Allah'a
mahsusdur. Allah'tan başka ilâh yoktur, ancak bir Allah vardır. O 'nun ortağı
yoktur. Mülk O 'nundur. Haınd O 'nadir. O her şeye kadirdir. Ya Rabbi, senden bu
gecenin ve bundan sonrakilerin hayrını dilerim ve bu gecenin ve müteakip
gecelerin şerrinden de sana sığınırım. Ya Rabbi, tembellikten, bunaklık
derecesinde ihtiyarlıktan, cehennem ve kabirde azab görmekten sana sığınıyorum."
Sabahladığı vakit te; "Esbahnâ ve es baha'I-mülkü lillâh." (Sabahladık, mülk de
Allah'ın olarak sabahladı.) derdi.
Ebû Davud'un Abdullah bin Hubeyb (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Abdullah b.
Hubeyb demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana; "Söyle," dedi.
"Ne söyleyeyim, ya Rasûlaîlah?" dedim. "Akşam ve sabah üç kerre 'Gul hüve'llâhü
ehad,' 'Felak' ve 'Nâs' surelerini oku. Bu senin her şeyine kifayet eder,"
buyurdu.
Yine Ebû Davud'un Ebû Hurcyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî
aleyhisselam, ashabına şöyle demelerini Öğretirdi; "Sizden biriniz
sabahladığında:
"İlâhi, Senin inayetinle sabaha ulaştık ve yine akşama yetiştik. Se-
nin isminle hayat bulur, Senin isminle de ölürüz. Öldükten sonra dirilmemiz de
sana aittir." desin. Akşamladığında ise:
"ilâhi, Senin inayetinle akşama ulaştık ve yine sabaha yetiştik. Senin
inayetinle dirilir ve ölürüz. Varış ancak sanadır." desin. (Tirmizî, 'hadis
hascn-sahihdir,' demiştir.)
Sahih-i Buharî'dc Şeddâd bin Evs (r.a.)'dcn rivayci olunduğuna göre; Ncbî
alcyhisselam şöyle buyurmuştur: "istiğfar dualarının en büyüğü Allahu Teâlâ'dan
şu şekilde mağfiret dilemektir:
"Allahım, Sen Rabbimsin, Senden başka ilah yoktur. Yalnız Sen varsın. Beni Sen
yarattın. Şüphesiz Senin kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd
ve vaad üzereyim. Allahım, işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana
verdiğin nimetleri itiraf ederim, günahımı da kabul ederim. Beni bağışla, çünkü
günahları Senden başka kimse bağışlayamaz." Nebî alcyhisselam buyurdu ki; "Her
kim gecelediğinde bu duayı okursa, o gece ölürse, cennete girer. Her kim
sabahladığında bu duayı okursa, o gün ölürse cennete girer."
Tirmizî'de Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ebû Bekir, Sıddîk
Rasûlallah sallallahu aleyhi ve scllem'e: "Yâ Rasûlallah, sa-bah-akşam
söyleyeceğim mübarek kelimeleri emir buyurunuz," dedi. Ra-sûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem;
"Göklerin ve yerin yaratıcısı, her şeyin Rabbi ve mâliki olan Allahım, Senden
başka ilâh olmadığına şehadet ederim. Nefsimin şerrinden ve şeytanın şerrinden
ve Allah'a şirk koşmaya davet etmesinden, nefsimiz aleyhine bir kötülük
kazanmaktan veya o kötülüğü bir müslümana yapmaktan sana sığınırım," diye dua et
ve bunu sabahladığın, akşamladığın veya yalağına girdiğin vakit söyle," buyurdu.
(Tirmizî, "hadis hasen, sahihtir,1 demiştir.)
Yine Tirmizî'de Osman bin Affân (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûîüllah
saüallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim her günün sabah ve
akşamında üç kerre;
"ismi sayesinde yerde ve gökte hiç bir şeye zarar gelmeyen, her şeyi işiten,
bilen, Allah'ın adıyla," derse, ona hiç bir şey zarar vermez." (Tirmizî; "hadis
hasen, sahihtir," demiştir.)
Yine Tirmizî'de Sevbân ve diğerlerinden rivayet olunduğuna göre; Rasûîüllah
sallallahu aleyhi ve sellcm şöyle buyurmuştur: "Her kim akşam, sabah:
"Allah'ı Rab, İslâm'ı din, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i Nebî olarak
kabul edip razı oldum," derse, ondan razı olması Allah üzerine bir hak olur." (Tirmizî
'hadis hasen sahihtir, demiştir.)
Yine Tirmizî'de Encs (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûîüllah sallallahu
aleyhi ve sellem; "Kim sabah veya akşamladığı zaman;
"Allahım, şüphesiz ben sabaha çıktım, sana şehadel ederim ve arşını taşıyanlarla
meleklerine ve bütün mahlükatına şahitlik ederim. Sen kendinden başka ilâh
olmayan ilâhsın. Ancak, tek olarak sen varsın. Senin ortağın yoktur. Şüphesiz
Muhammed Senin kulun ve Rasûîündür" derse, Allah o kimsenin dörtle birini
cehennemden azad eder. Her kim bu duayı iki defa okursa, Allahu Teâlâ yarısını
cehennemden azad eder. Her kim bu duayı üç defa okursa, Allahu Teâlâ dörtte
üçünü cehennemden azad eder. Her kim bu duayı dört defa okursa, Allahu Teâlâ
dörtte üçünü cehennemden azad eder. Her kim bu duayı dört defa okursa, Allahu
Teâlâ tümünü cehennemden azad eder."
Ebû Davud'un Süncn'indc Abdullah bin Gancm (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre;
Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve scücm şöyle buyurmuştur: "Her kim sabahlayınca;
"Allah'ım, sabahleyin bana veya mahlukalından birisine verilen herhangi bir
nimet ancak sendendir. Senin ortağın yoktur. Hama Sanadır, şükür Sanadır," derse
o günün şükrünü eda etmiş olur. Her kim akşamlayınca aynısını söylerse şükrünü
eda etmiş olur."
Sünen'de ve Hâkim'in sahih'inde Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet edildiğine
göre, Abdullah bin Ömer (r.a.) demiştir ki: "Nebî aieyhisselâm akşam ve
sabahladığı zaman şu kelimeleri terk etmezdi:
"Allahım, senden dünya ve ahirette afiyet istiyorum. Allah'ım, senden dinim,
dünyam, ailem ve malım hakkında sıhhat ve afiyet istiyorum. Allah'ım, ayıplarımı
ört ve korkularımdan beni emin kıl. Allah'ım, Önümden, arkamdan, sağımdan,
solumdan ve üstümden gelecek tehlikelerden
beni koru. Aşağımdan gelecek olan bir belâya uğratılmaktan Senin büyüklüğüne
sığınırım." (Vekî1: "Burdaki 'bela kelimesi, zulüm demektir," demiştir.)
Abdurrahman bin Ebî Bekr (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; O babasına şöyle
demiştir: "Ey baba, her sabah:
"Allahım, bedenime afiyet ver, kulaklarıma afiyet ver, gözlerime afiyet ver,
Senden başka ilâh yoktur," dediğini işitiyorum. Sabaha çıkınca üç defa,
akşamlayınca üç defa bunları tekrar ediyorsun." Ebû Bckr: "Rasûlüllah'm bunlarla
duâ etliğini İşinim. Onun sünnetini takib etmeyi severim," demiştir. (Hadisi Ebû
Dâvûd rivayet etmiştir.)
lbn Sünnî'nin ibn Abbas (r.a.)'dan rivayetine göre; Rasûlüllah sallal-lahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim .sabaha ve akşama çıkınca;
"Allah'ım, Senin sayende nimet ve afiyetle ve gizli hallerim örtülmüş olarak
sabahladım. Nimetini, afiyetini dünya ve ahirette örtünü üzerime tamamla,"
duasını üç defa okursa nimetini tamamlamak Allah üzerine bir hak olmuş olur."
Encs (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz Ebü Damda/n gibi olmaktan aciz midir?" Ashab;
"Ebû Damdam kimdir, yâ Rasûlaliah?" dediler. Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve
scUcm; "Bu zat, sabaha çıktığı zaman:
"Allah'ım, nefsimi ve ırzımı sana hibe etlim. Artık nefsim, küfredene küfretmez,
zulmedene zulmetmez, döveni dövmez," derdi."
Ebû Derdâ (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre Nebî aieyhisselâm şöyle
buyurmuştur: "Her kim bir günde sabah ve akşama çıktığı zaman, yedi defa:
Hasbiya'Uâhu lâ ilahe illâ hû, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabb'ül-ar-şi'l-azîm.
"Allah bana yeler, O'ndan başka ilâh yoktur. O'na tevekkül etlim. O büyük olan
arşın sahibidir," derse, Allah dünya ve ahiretle ilgili önemli sıkıntılarını
giderir."
Talk bin Hubeyb (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Bir adam Ebû
Derdâ'ya gelerek, 'Ey Ebû Derdâ, evin yandı,' dedi. Bunun üzerine Ebû Derdâ
şöyle dedi: "Evim yanmamıştır. Allah Azze ve Celle evimi yakmaz; çünkü Allah'ın
Rasûlünden bir kaç kelime işittim ki, her kim gündüzün evvelinden bunları
okursa, akşama çıkıncaya kadar ona musibet erişmez ve yine her kim gündüzün
sonunda bunları okursa, sabaha çıkıncaya kadar ona musibet erişmez. O kelimeler
şunlardır:
"Allah'ım, Sen Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur, Sana güvendim. Sen büyük
olan arşın Rabbisin. Allah'ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Güç ve kuvvet,
ancak büyük ve yüce olan Allah'ındır. Allah'ım, her şeye kadir olduğunu
bilmekteyim. Allah'ın ilmi her şeyi kuşatmıştır, Allah'ım, nefsimin şerrinden
sana sığınırım ve her kıpırdayanın şerrinden sana sığınırım. Sen onları alnından
yakalayıcısın. Şüphesiz Rabbim doğru yol üzeredir." (Bazı rivayetlerde: "Benimle
kalkın gelin," dedi ve kendisi kalkarak yanındakiler de onunla beraber
kalktılar. Evine vardıklarında bir de ne görsünler; evin etrafı yanmış, fakat
eve yangın isabet etmemişti.)
4.2.7. Uykudan Önce Yapılacak Zikirler
Buhârî'nin Huzeyfe (r.a.) ve Ebû Zer (r.a.)'den rivayetine göre; onlar şöyle
demişlerdir: "Nebî aleyhisselâm yatağına geldiği zaman:
"Allah'ım, Senin isminleyaşar ve Ölürüm" derdi. Uyanınca:
"Öldükten sonra beni dirilten Allah'a hamd olsun, ahiretle diriltme onadır"
derdi. Yatarken sağ elini yanağının altına koymak, Rasûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem'in yaptığı işlerdendir ve Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem üç
defa:
"Allah'ım, kullarını dirilteceğin günde azabından beni koru," der, sonra şöyle
devam ederdi:
"Ey göklerin ve yerin ve büyük arşın Rabbi olan Allah'ım, ey her şeyin Rabbi,
tane ve çekirdeği yaratan, Tevrat, İncil ve Kur'ân'ı indiren Rabbimiz, Senin
mâlik olduğun her şeyin şerrinden Sana sığınırım. Sen ilksin, Senden önce başka
bir şey yoktur. Sen sonsun, Senden sonra başka bir şey yoktur. Sen zahirsin,
Senin üzerine olacak bir şey yoktur. Sen bâtınsın, senden gayri hiç bir şey
yoktur. Bizim borcumuzu Ödettir ve bizi fakirlikten kurtar."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle derdi:
"Bizi doyuran, bizi sulayan, bizim ihtiyacımızı gideren ve bize sığı-
nak olan Allah'a hamd olsun, ihtiyaç içinde kıvranan öyle kimseler var ki,
onlara acıyıp bakan yoktur."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem her gece yalağına geldiği zaman çilerini
birleştirir, sonra ellerine üfler, "Gul hüve'llahü ehad," "Gul e'ûzü bi-Rabbi'l~felak"
ve "Gul e'ûzü bi-Rabbi'n-nâs" sûrelerini okur, sonra vücudundan ulaşabildiği
yerleri mesh eder, önce başından başlayarak yüzünü ve vücudunun ön kısmını mesb
eder ve bu işi üç defa tekrar ederdi.
Rasûiüllah sallallahu aleyhi ve scîlem, yatağına yaslanan kimsenin şöyle
demesini emretti:
"Yâ Rabbi, Senin isminle yan tarafımı yere koydum, Senin isminle kaldırıyorum.
Eğer nefsimi tutarsan, ona acı, eğer nefsimi bırakırsan, sa-lih kullarını
koruduğun şeyle onu koru."
Fâtıma'ya: "Allah'ı otuz üç defa tesbîh et, otuz üç defa tahmîd et, otuz dört
defa tekbîr getir," demiştir.
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Ey gökleri ve yeri yaralan Allah'ım,"
şeklinde başlayan yukarda zikri geçen duaları okumayı, Ayet'çl-Kürşî'yi okumayı
tavsiye ettiği gibi tavsiye etmiştir. Bunları okuyanları, Allah'ın devamlı
koruyacağını haber vermiştir.
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: Bcrâ (r.a.)'a şöyle demiştir: "Yatağına
geldiğin zaman namaz abdesti gibi abdest al, sonra sağ tarafın üzerine uzanarak
söyle de:
"A ilahım, nefsimi Sana teslim ettim, yüzümü Sana döndüm, işlerimi Sana
bıraktım. Azabından korkarak, rahmetini umarak sırtımı Sana dayadım. Ümidim de
Sendendir, korkum da Sendendir, Senden sığınacak yer varsa, o da Sensin, ilahi
gönderdiğin kitaplara ve yolladığın nebilere
İnandım." Eğer bu kelimeleri söyler de o gece Ölürsen, islâm dini üzerine
ölürsün. Bu sözler, o gece uyumadan evvel son sözünüz olsun."
4.2.8. Uykudan Uyanırken Yapılacak Dua
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem uykusundan uyanan kimseye şu duayı
yapmasını emretmiştir:
"Ruhumu bana iade eden, vücuduma afiyet veren, kendisini zikr etmek için bana
izin veren A Hah 'a hamd olsun."
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; uykusundan uyandığı zaman şöyle derdi:
"Senden başka ilâh yoktur. Seni tesbîh ederim. Allah'ım, günahlarımı bağışlamam
isliyorum ve Senin rahmetini istiyorum. Allah'ım, ilmimi arttır. Beni hidayet
ettikten sonra kalbimi saptırma, Katından bana rahmet ver. Şüphesiz Sen hibe
edensin."
Yine Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den sahih olarak gelen rivayette
şöyle buyurmuştur: "Gece uyku tutmayan kimse şöyle desin:
"Allah'tan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır, ortağı yoktur, mülk O'nundur,
hamd O'nadır, O herşeye kadirdir. Allah'a hamd olsun, Allah'ı tesbîh ederim,
Allah'tan başka ilâh yoktur, Allah en büyüktür. Güç ve kuvvet ancak
Allah'ındır," sonra; "Allahım beni bağışla." Böyle dua
ederse, duası kabul olunur, eğer abdest alıp namaz kılarsa namazı kabul olur."
4.2.9. Korku, Yalnızlık ve Uykusuzluk Hallerinde Yapılacak Zikir
Ömer bin Şuayb (r.a.)'ın babasından, onun da dedesinden rivayetine göre;
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz uykuda
korktuğu zaman şöyle desin:
"Gazabından, cezasından, kullarının şerrinden, şeytanların kötülüklerinden ve
onların hazır olmalarından Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım." "Böyle
dediği zaman şeytanlar kendisine zarar vermezler." Ravî demiştir ki; "îbn Ömer,
bu duayı bulûğa ermiş olan çocuklarına öğretir, ermemiş olanlar için de bir şeye
yazar ve boyunlarına asardı."
Hâîid bin Velîd (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; kendisini geceleri
uykusuzluk tutunca, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem ona şöyle dedi: "Sana
bir kaç kelime öğreteyim, onları okuduğun zaman uyursun: .
"Ey yedi gök tabakasının ve onun gölgelediklerinin, arzın ve onun
bitirdiklerinin, şeytanların ve delâlete saptırdıklarının Rabbi olan Alla-hım,
karşıma çıkıp bana kötülük yapmamaları için yaratıklarının hepsine karşı beni
himaye et. Senin himayen galip, Senin övgün yücedir. Senden başka ilâh yoktur,
Sen bir tek ilâhsın." (Hadisi Taberanî, "Kebir" ve "Ev-sat" kitaplarında rivayet
ederek, "isnadı iyidir," demiştir. Ancak Abdur-rahman bin Sabit, Hâlid'den
işitmemiştir. Hadisi Hafız Münzirî den zikretmiştir.) Taberanî ve lbn Sünni'nin
Berâ bin 'Âzib (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre, bir adam Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'e korkudan şikâyet etti. Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem ona;
"Melik ve Kuddâs olan meleklerin ve Cebrail'in Rabbi olan Allah'ı teşbih ederim.
Gökleri ve yeri üstünlük ve kuvvetle yücelttin" de." buyurdu." Adam bu duayı
okuyunca Allah ondan korkuyu giderdi.
Rüyasında Kötü Bir Şey Görenin Ne Yapacağı ve Ne Söyleyeceği
Câbir (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz hoşlanmayacak bir rüya gördüğü zaman sol
tarafına üç defa iükürerek, kovulmuş şeytandan Allah'a sığınsın ve yattığı
taraftan diğer tarafa dönsün." (Hadisi Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî ve lbn Mâcc
rivayet etmiştir.)
Ebû Sa'îd el-Hudrî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre: O Nebî aleyhisselâm'm
şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Sizden biriniz hoşlandığı bir rüya görürse
şüphesiz o Allah'tandır. Allah'a hamd ederek gördüğü rüyayı anlatsın. Eğer bunun
dışında hoşlanmadığı bir rüya görürse o şeytandandır, onun şerrinden Allah'a
sığınarak hiç bir kimseye anlatmasın. Bu durumda ona zarar vermez." (Hadisi
Tirmizi rivayet ederek 'ha-sen sahihtir,' demiştir.)
4.2.11. Elbise Giyerken Yapılacak Zikir
lbn Sünnî'nin rivayet etliğine göre; Nebî aleyhisselâm, elbise, gömlek, aba veya
sarık giyerken şöyle derdi:
"Allah'ım, giydiğim bu elbiseyi iyi işlerde kullanıp eskitmeyi Senden diliyor,
kötü işlerde kullanarak eskitmekten Sana sığınıyorum."
Mu'âz bin Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre, Nebî aleyhisselâm şöyle
buyurmuştur: "Her kim yeni bir elbise giyerken;
"Bana bu elbiseyi giydiren, benim güç ve kuvvetim olmadan beni ri-zıklandtran
Allah'a hamd olsun," derse, Allah geçmiş günahlarını bağışlar."
Ayrıca; Besmele çekmek le müstehabdır. Çünkü Allah'ın ismiyle başlanmayan her
şey noksandır.
4.2.12. Yeni Elbise Giyerken Yapılacak Zikir
Ebû Sa'îd cI-Hudrî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve selletn sarık, gömlek ve aba gibi yeni elbise giydiği zaman
onun ismini söyleyerek şöyle derdi:
"Allah'ım, hamd Sanadır. Sen bana bu elbiseyi giydirdin. Bu elbiseyi iyi işlerde
kullanıp eskil/neyi Senden diliyor, kölü işlere kullanarak eskitmekten Sana
sığınıyorum." (Hadisi Ebû Dâvûd ve Tirmizî rivayet etmiş, Tirmizî sahihlcmiştir.)
Tirmizî'nin Ömer (r.a.)'den rivayet elliğine göre; "Kim yeni bir elbise giyer
de;
"Ayıp yerlerimi örtmek için beni giydiren Allah'a hamd olsun. Ben hayatımda
onunla güzelleşiyor um," derse sonra karar verip eski elbisesini tasadduk
ederse, Allah'ın himaye ve gölgesinde bulunup yaşar ve ölürken Allah yolunda
öîmüş olur."
4.2.13. Arkadaşının Üzerinde Yeni Elbise Görenin Ne Diyeceği
Nebî aleyhisselâm'dan sahih olarak gelen rivayete göre; 'Hâlid'in annesine;
nakışlı bir elbise giydiğini gördükten sonra:
"Onu eskitip, daha iyisini alasın," dedi. Sahabe de: "Onu eskitip, Allah sana
daha iyisini versin," derlerdi. Ali (r.a.) Ömer (r.a.)'in üzerinde bir elbise
gördü de ona şöyle dedi:
"Yeni elbise giyesin, övünmüş olarak yaşayasın, şehit ve mesut olarak ölesin."
(Bu haberi İbn Mâce ve İbn Sünnî rivayet etmiştir.)
4.2.14. Elbiseyi Çıkarırken Yapılacak Zikir
İbn Sünnî'nin Encs (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre Enes (r.a.) dcmİş-lir ki: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellcm: "Cinlerin gözleriyle adem oğlunun ayıp yerleri
arasındaki örtü. müslüman kişinin elbisesini çıkarırken:
"Kendinden başka ilâh olmayan Allah 'in adıyla," demesidir," buyurdu.
4.2.15. Evden Çıkarken Yapılacak Zikirler
Ebû Davud'un Encs (r.a.)'ten rivayet ettiğine göre Rasûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bir kimse evinden çıktığı zaman:
"Allah'ın ismiyle çıkıyorum. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak
Allah'ındır," derse, kendisine; "Bu sana yeter, korundun ve hidayete
erdirildin," denilir ve şeytan ondan uzaklaşarak diğer şeytana; "Hidayete
erdirilen, ihtiyacı giderilen ve korunan bir adama ne yapabilirsin ki?" der."
Ahmed'in Müsned'inde Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; şöyle denmektedir:
"Allah'ın ismiyle çıkıyorum. Allah'a inandım, Allah'ın yoluna sarıldım. Allah'a
tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah'ındır." (Hadis ha-sendİr.)
Tirmizî, Nesâî, Ebû Dâvûd ve Ibn Mâce'nin Ümmü Seleme (r.a.)'den rivayet
ettiklerine göre; Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Rasû-lüllah sallallahu aleyhi
ve sellem gözlerini semaya dikip te şöyle demeden evimden çıkmazdı:
"Allahım, sapmaktan ve saptırılmaktan, ayağı kaymaktan ve kaydırılmaktan, zulme
uğramaktan ve zulüm, yapmaktan, cahillik etmekten ve cehalete uğramaktan sana
sığınırım." (Tirmizî; "hadis hasen, sahihtir," demiştir.)
4.2.16. Eve Girerken Yapılacak Zikirler
Sahih-i Müslim'de Câbir (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Câbir (r.a.) "Rasûlüllah
sallailahu aleyhi ve sellem'in şöyle dediğim işittim," demiştir: "Kişi evine
girdiği zaman, eve girerken ve yemek yerken, Allah'ın ismini anarsa şeytan
diğerlerine şöyle der: "Sizin için bu evde gecelemek ve yemek yemek yoktur." Eve
girerken Allah'ın ismini anmazsa, şeytan: "geceleyecek ve yiyecek yer buldunuz,"
der."
Ebû Davud'un Sünen'inde Ebû Mâlik el-Eş'arî (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre;
Ebû Mâlik (r.a.), demiştir ki; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Kişi
evine girdiği zaman:
"Allah'ım, Senden hayırlı girmek ve hayırlı çıkmak istiyorum. Allah'ın ismiyle
girdim ve Allah'ın ismiyle çıktım. Rabbimiz olan Allah'a tevekkül ettik," desin,
sonra ailesine selâm versin."
Tirmizî'de Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Enes (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem bana; "Ey oğulcağızım, ai-
lenin yanına girdiğin zaman selâm ver ki, sana ve evindeki çoluk çocuğuna
bereket olsun," buyurdu." (Tirmizî; "hadis hasen, şahindir," demiştir.
4.2.17. Hoşuna Giden Bir Mal Görüldüğü Zaman Yapılacak Zikir
Kişinin veya malından hoşuna giden bir şey gördüğü zaman:
(Mâşâallah, Kuvvet ancak Allah'tandır,) demesi gerekir. Böyle derse, bu dua
sebebiyle bir kötülük görmez. Eğer kötü bir durum görürse;
"Her hal üzere Allah'a hamd olsun," desin.
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Kendi bağına girdiğin zaman: 'Bu Allah'tandır,
benim kuvvetimle değil, Allah'ın kuvvetiyle olmuştur,' deseydinya."{\9) Ibn
Sünnî'nin Enes (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre Enes (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem; "Allahu Teâlâ kulunun ailesi, malı ve çocuğu
üzerine bir nimet verdiğinde kul, "Maşallah, Lâ kuvvete illâ bi'llah" derse
ölümden başka ailesi, malı ve çocuğu üzerinde bir belâ görmez." buyurmuştur.
Yine Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den rivayet olunduğuna göre;
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, sevineceği bir şey gördüğü zaman;
"/yi işleri, nimeti ile tamamlayan Allah'a hamd olsun," derdi. Kendisini üzen
bir şey gördüğü zaman; "El-hamdü H'llahi 'alâ külli hâl," (Her hâl üzere Allah'a
hamd olsun,) derdi. (Hadisi Ibn Mâce rivayet etmiş, Hâkim; "isnadı sahihtir,"
demiştir.)
4.2.18. Aynaya Bakınca Yapılacak Zikir
Ibn Sünnî'nin Ali (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselâm
(19) Kehf: 139.
aynaya baktığı zaman;
"Allah'a hamd olsun, Allah'ım, yaradılışımı güzel yaptığın gibi ahlâkımı da
güzel eyle," derdi.
Encs (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre, o demiştir ki: "Nebî aley-hisselam
yüzünü aynada görünce:
Vücudumu dosdoğru yaratıp onu dikene koyan, yüzümün seklini üstün kılıp onu
güzelleştiren ve beni müslümanlardan kılan Allah'a hamd olsun" derdi."
4.2.19. Belâya Uğrayanları Görünce Ne Söyleneceği
Tirmizî'nin Ebû Hürcyrc (r.a.)'dcn rivayet ederek, hasen saydığı hadise göre;
Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Her kim belâya uğrayan bir kimseyi görüp
te:
"Senin uğradığın belâdan beni kurtaran ve beni yaratıklarının bir çoğuna üstün
tutan Allah'a hamd olsun." derse o belâ ona erişmez. Nevevî şöyle demiştir:
"Alimler, 'bu zikri söyleyenin, kendi işiteceği şekilde söylemesi, belâya
uğrayana işittirmemesi gerekir. Çünkü belâya uğrayan bunu duyarsa kalben
üzülür," demişlerdir. Ancak uğradığı belâ bir günahtan dolayı ise, eğer bir
bozgunculuk çıkacağından korkmazsa, işittirmesinde bir beis yoktur."
4.2.20. Horozun Öttüğü, Eşeğin Anırdıgı ve
Köpeğin Havladığı Zaman Söylenecek Söz
Buharî ve Müslim'in Ebû Hürcyre (r.a.)'den rivayet ettiğine göre: Nebî
aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Eşeğin anırdığını duyduğunuzda
şeytandan Allah'a sığınınız, zira o bir şeytan görmüştür. Horozun öttüğünü
işittiğinizde Allah'ın fazlından niyazda bulunun, zira o bir melek görmüştür,
onun için ölmektedir." Ebû Davud'a göre hadis şöyledir: "Gece köpeğin
havlamasını ve eşeğin anırmasını işittiğiniz zaman onlardan Allah'a sığının,
zira onlar sizin görmediğiniz şeyleri görmüşlerdir."
4.2.21. Rüzgâr Estiği Zaman Yapılacak Zikir
Ebû Davud'un Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn hasen senetle rivayet elliği hadise göre;
Ebû Hürcyre, "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den şöyîe işinim,"
demiştir: "Rüzgâr Allah'ın rahmetindendir, hem rahmetle hem de azabla gelebilir.
Rüzgârı gördüğünüz zaman ona sövmeyiniz, Allah'tan hayrım isteyerek şerrinden de
Allah'a sığınınız."
Sahih-i Müslim'de Aişe (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre Âişc (r.a.) demiştir
ki; "Ncbî aleyhisselam şiddetli rüzgâr estiğinde;
"Allah'ım Senden bu rüzgârın hayrını, içinde olan hayrı ve rüzgârla beraber
gönderdiğin şeyin hayrını istiyorum ve rüzgârın şerrinden, rüzgârla gönderdiğin
şeyin şerrinden Sana sığınıyorum." derdi."
4.2.22. Gök Gürültüsü Işitildİği Zaman Okunacak Dua
Tirmizî'nin İbn Ömer (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Ncbî aleyhisselam, gök
gürültüsü ve yıldırım sesi İşittiği zaman;
"Allah'ım, öfkenle bizi öldürme, azabınla bizi helak etme, bundan önce bize
afiyet ver," derdi. (Hadisin senedi zayıftır.)
4.2.23. Ayı Görünce Yapılacak Zikir
Taberanî'nin Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; o demiştir ki:
"Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve seilem avı görünce şöyle derdi:
"Allah en büyüktür. Ey Allah'ım, bu ayı bize emniyet, îman, selâmet ve
islâm'ımızın devamı ile sevdiğin ve razı olduğun muvaffakiyetle geçirmemizi
nasib eyle. Ey ay, benim ve.senin Rabbimiz Allah'tır."
Ebû Davud'un Katâdc'den mürscl olarak rivayet ettiği hadise göre; Nebi
aleyhisselam ayı gördüğü zaman üç kerre şöyle derdi:
"Ey Allah'ım, bunu hayır ve doğruluk ayı kıl, hayır ve doğruluk ayı kıl. Seni
yaratan zata iman ettim." Sonra;
"Bu ayı götürüp ötekini getiren Allah'a hamd olsun," duasını okurdu.
-4.2.24. Keder ve Üzüntü Zamanında Yapılacak Zikirler
Buharı ve Müslim'in lbn Abbas (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Ra-sûlüliah
sallallahu aleyhi ve sellem üzüntü anında;
"Azîm ve Halım olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Büyük arsın sahibi Allah'tan
başka ilâh yoktur. Göklerin, yerin ve kerîm olan arşın sahibi Allah'tan başka
ilâh yoktur." derdi.
Tirmizî'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem, bir iş karşısında kederlenince:
"Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah'ım, Senin rahmetinden medet dilerim," derdi.
Yİne Tirmizî'de Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî
aleyhisselam bir iş karşısında dara düşünce başını göğe kaldırır;
"Sübhânallahi'1-Azîm" (Yüce Allah'ı teşbih ederim,) derdi. Fazla duâ etmeye
giriştiği vakit tc; "Yâ Hayyu Yâ Kayyum," derdi.
Ebû Davud'un Sünen'inde Ebû Bckre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem, "üzüntülü kişinin duası şudur," demiştir:
"Allah'ım, rahmetini ümid ediyorum, göz açıp kapayıncaya kadar beni nefsime
bırakma. Bütün durumlarımı düzelt. Senden başka ilâh yoktur."
Yine Ebû Davud'un Sünen'inde Esma binli Umcys (r.a.)'dan rivayet olunduğuna
göre; Esma (r.a.) demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bana;
"Bir belâ anında yahut bir belâya uğradığında okuyacağın kelimeleri sana
öğreteyim mi?" diyerek, "şöyle okursun," buyurdu:
"Allah'tır, Allah'tır Rabbim, O'na hiç bir şeyi ortak koşmam." (Başka bir
rivayetle; "bu duâ yedi kerre okunur," demiştir.)
Tirmizî'de Sa'd bin Ebî Vakkas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Sa'd;
demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Yunus (a.s.), balığın
karnında iken duâ yapmıştı. Yaptığı duâ şudur:
"Senden başka ilâh yoktur. Seni teşbih ederim; şüphesiz ben zalimlerden oldum."
Müslüman bir kişi, herhangi bir şey hakkında, her ne zaman bu duayı terketmezse,
duası mutlaka kabul olunur." Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'den bir
başka rivayette: "Ben öyle bir kelime bili-
yorum ki, sıkıntıya uğrayan kimsenin okuyup ta, Allah'ın sıkıntısını gider-medigi
hiçbir kimse yoktur. O da kardeşim Yunus (a.s.)'ın duâsıdır." buyurmuştur.
Ahmcd ve İbn Hibbân'ın tbn Mes'ûd (a.s.)'dan, Onun da Nebî alcyhisselâm'dan
rivaycı etliğine göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurdu: "Bir kuta, bir keder ve
bir üzüntü isabet ettiği zaman:
"Allah'ım, ben Senin kulunum. Erkek kulunun ve kadın kulunun oğluyum. Varlığım
elindedir. Hükmün benim hakkımda geçerlidir. Emrin hakkımda adaletlidir. Kendini
isimlendirdiğin Sana ait isimlerle, kilabın-da indirdiğin, mahlukatından
herhangi bir kimseye öğrettiğin katındaki gayb ilminde Sence malum olan kendine
ayırdığın isimlerle, Kur'ân'ı, kalbimin baharı, göğsümün nuru, üzüntümü örten,
kederimi gideren kılmanı istiyorum." Kim bu duayı yaparsa, Allah onun üzümü ve
kederini gidererek onun yerine kendisine sevinç ve neşe verir."
4.2.25. Düşmanla Karşılaşınca ve Hâkim'den Korkulduğunda Yapılacak Zikir
Ebû Dâvûd ve Ncsaî'nin Ebû Mûsâ (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Nebî
aleyhisselam bir kavimden korktuğu zaman:
"Allah'ım, onları Sana havale eder, şerlerinden Sana sığınırım," derdi.
İbn Sünnî'nin rivayet ettiğine göre; Nebî aleyhisselam bir gazvede iken şöyle
demişti:
"Ey kıyamet gününün sahibi. Ancak Sana ibadet eder, ancak Senden yardım
dilerim." Enes: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'in bu duasından
sonra.düşman tarafından adamlar gördüm ki, melekler ön ve arkalarından gelerek
onları yere serdiler" demiştir.
Yine İbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve scllem; "Sultandan veya başkasından korktuğun zaman;
"Halım ve Kerîm olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Rabbim olan Allah'ı teşbih
ederim. Yedi kat göklerin Rabbini ve büyük olan arşın Rabbi-ni teşbih ederim.
Senden başka ilâh yoktur. Sana yakın olan aziz olur. Senin övgün yücedir," diye
duâ ederdi.
Buharî'nin İbn Abbâs (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; İbn Abbas (r.a.) demiştir
ki:
"Allah bize yeler, O ne güzel vekildir," duasını İbrahim aleyhisselam ateşe
atıldığı zaman, Muhammcd aleyhisselam da, kendisine, "insanlar sizin için
kalabalık toplamışlar," dendiği zaman okumuştur."Avf bin Malik (r.a.)'ten
rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam iki kişi arasında hüküm verdiğinde;
aleyhinde hüküm verilen dönerken; "Allah bize yeter, O ne güzel vekîldir,"
deyince, Nebî aleyhisselam: "Şüphesiz Allah, acizlik göstermeyi kınar. Fakat
sana çalışmak gerekir. Bir işin üstesinden gelemediğin zaman "Allah bana yeter,
o ne güzel vekildir," de," buyurmuştur.
4.2.26. Zor Bir îş Karşısında Kalan Kimsenin Okuyacağı Duâ
İbn Sünnî'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem:
"Allah'ım Senin kolay kıldığın şeyden başka kolay olan bir şey yoktur. Sen
yeryüzünün bütün zorluklarını kolay kılarsın." derdi.
4.2.27. Geçim Sıkıntısına Düşen Kimsenin Okuyacağı Duâ
İbn Sünnî'nin İbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet elliğine göre Nebî aleyhisselâm:
"Sizden birinize geçim sıkıntısı geldiği zaman, evden çıkarken şöyle demeyi
terkelmesin:
"Canımı, malımı ve dinimi Sana emanet ederek, Senin isminle çıkıyorum. Allah'ım,
kazana beni razı et ve takdir ettiğin şeyleri bana mübarek kıl ki, sonraya
bıraktığın şeyi acele vermeni, hemen verdiğin şeyi de sonraya bırakmanı Senden
istemeyeyim."
4.2.28. Borçlunun Yapacağı Zikir
Tirmizî'nin Alî (r.a.)'den rivayet ederek hasen saydığı hadise göre; bir mukâtep
köle Ali (r.a.)'ye gelerek: "Borcumu ödemekten aciz kaldım, bana yardım et,"
dedi. Ali (r.a.); "Rasûlüllah'ın bana öğrettiği kelimeleri sana öğreteyim mi?
Üzerinde "Sabr" dağı kadar borç olsa, Allah borcunu ödettirir. Şu duayı oku,"
dedi:
"Allah'ım, haramına muhtaç olmadan helâlinle benim ihtiyacımı gider, fazlınla
beni Senden başkasına muhtaç olmaktan müstağni kıl."
Ebû Sa'îd (r.a.) şöyle demiştir: "Bir gün Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellcm
mescide girdiğinde, kendisine Ebû Ümâme denen, ensâr'dan bir adamı görünce ona;
"Ey Ebû Ümâme, niye namaz vaktinin dışında seni mescidde görüyorum?" dedi. Ebû
Ümâme: "Üzüntüler ve borçlar beni sardı," deyince, Rasûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem: "Sana bir dua öğreteyim mi? Ki onu söylediğin zaman, Allah üzüntünü
giderir ve borcunu
ödettirir," buyurdu. Ebû Ümâme; "Öğret, yâ Rasûlallah," deyince, Rasûlallah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sabah ve akşama çıktığın zaman:
"Allah'ım, keder ve üzüntüden, acizlik ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklık
ve cimrilikten, borcun üstelemesinden ve kişilerin kahrından sana sığınırım,"
de." Ebû Ümamc diyor ki: "Ben de bu duayı okudum. Allah hem üzümümü giderdi, hem
de borcumu ödcui."
4.2.29. Kişiye Hoşlanmayacağı Bir Şey Geldiği Veya Zor Durumda Kaldığında
Okuyacağı Duâ
İbn Sünnî'nin Ebû Hürcyrc (r.a.)'dcn rivayet elliğine göre; Rasûlüllah
sallaİlahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz herhangi bir şey
hakkında, hatla ayakkabısının bağı hakkında bile islircâ duasını okusun. Çünkü o
da musibettendir."
(stircâ: Kendisine kötü bir durum geldiğinde, hatta ayakkabısının bağı kopsa
bile;
"Biz A ilah 'iniz ve yine O 'na döneceğiz " demesidir.
Müslim'in Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre Nebî aleyhisselâm şöyle
buyurmuştur: "Kuvvetli mümin, Allah katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha
sevimlidir. Her şeyde bir hayır vardır. Sana fayda verecek şeyi araştır.
Allah'tan yardım iste, acizlik gösterme. Sana bir şey isabet etliği zaman;
'şöyle şöyle yapsaydım, şöyle olurdu,' deme. Ancak, 'Allah'ın kaderi böyle imiş,
Allah diledi ve oldu,' de. Çünkü; 'olsaydı, yapsaydım,' demek şeytanın ameline
yol açar."
4.230. Kendisine Şüphe Gelen Kimsenin Okuyacağı Duâ
Buhârî ve Müslim'in Ebû Hüreyre (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre; Nebî
aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: "Sizden birinize şeytan gelir de, 'bunu kim
yarattı, onu kim yarattı,' der. En sonunda da, 'Rabbini kim yarattı,' der. $eytan
bir kimseye böyle söylediği zaman, şeytandan Allah'a sığınarak şüpheye son
versin."
Buharı de geçtiğine göre; Ncbî aleyhisselâm şöyle demiştir: "insanlar
birbirlerine devamlı soru sorarlar. Hatta, 'mahlûkatı Allah yarattı, peki
Allah'ı kim yaram,' derler. Böyle bir şeyle karşılaşan:
"Allah'a ve Rasûllerine inandım," desin."
4.231. Öfite Anında Okunacak Dua
Buharı ve Müslim'in Süleyman b. Sarcd (r.a.)'den rivayet etliklerine göre,
Süleyman (r.a.) demiştir ki: "Rasûiüllah sallallabu aleyhi ve seîlcm ile beraber
oturuyordum. İki adam soğuşuyorlardı. Onlardan birinin yüzü kızarıp, yüz hatları
değişince, Ncbî aleyhisselâm; "Ben bir kelime biliyorum ki, eğer kişi onu
söylerse öfkesi gider, eğer bu adam;
"Koğulmuş şeytandan Allah'a sığınırım," derse öfkesi ondan gider." buyurdu."
4.232. Rasûlüllah Sallallalm Aleyhi ve Sellem'in Yapdğı Özlü Dualar
Aişc (r.a.); "Ncbî aleyhisselâm özlü duaları sever, onların dışmdaki-lerini
okumazdı," demiştir.
Biz bu dualardan kişinin müstağni kalamayacak olduklarını zikrediyoruz:
Enes (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki; Nebî aleyhisselâm'm çok
kere:
"Allah'ım, ey bizim Rabbimiz, bize dünyada iyilik ve ahireite de iyilik ver ve
bizi cehennemden koru," diye duâ ederdi.
Müslim'in rivayet euiğine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sel-lem,
müslümanlardan, hasta olan bir adamı ziyaret etmişti. Adam hastalığından o kadar
zayıflamıştı ki, bir civciv gibi olmuştu. Rasûlüllah sallal-
lahu aleyhi ve sellem ona; "Neyle duâ ediyor veya Allah'tan diliyordun?" diye
sordu. Adam; "Evet. 'Ey Allah'ım, bana ahiretle vereceğin cezayı dünyada ver,'
derdim," diye cevap verdi. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Sübhânallah, sunu yapamaz miydin veya beceremez miydin?
"Ey Allah'ım, bize dünyada ve ahiretle iyilik ver ve bizi cehennemden koru,"
deseydin ya."
Ahmcd ve Ncsâî'nin rivayet ettiğine göre: Sa'd, oğlunun şöyle dediğini işitti:
"Allah'ım, senden cenneti ve odalarını ve şunları, şunları isterim. Cehennemden
ve cehennemin zincir ve halkalarından sana sığınırım." Sa'd; "Allah'tan çok
şeyler istedin, çok serden Allah'a sığındın. Halbuki ben Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Yakında dua yaparken aşırı giden
bir kavim çıkacak. Oysa şöyle demen sana yeler:
"Allah'ım, bildiğim ve bilmediğim hayrın hepsini Senden isliyorum ve bildiğim ve
bilmediğim şerrin hepsinden Sana sığınıyorum."
Ahmcd ve Ncsâî'nin îbn Abbâs (r.a.)"dan rivayet ettikleri hadise göre lbn Abbas
(r.a.) şöyle demiştir: "Nebî aleyhisselâm'm dualarından birisi de şuydu:
"Ya Rabbi, bana yardım et, aleyhi indekiler e yardım etme. Ya Rabbi, beni
hatırla, aleyhime olacak yerlerde değil. Bana yardım et, aleyhime olacak
konularda bana yardım etme.' Benim lehime tuzak kur, aleyhime tuzak kurma. Beni
doğruya hidayet et, bana hidayeti kolay kıl. Taşkınlık edenlere karşı bana
yardım et. Ya Rabbi, Beni Sana çok şükreden, Seni çok zikreden, Senden çok
korkan, Sana hûşû ile eğilen, Sana içten çok duâ edip yönelen, Sana yüreklen
tcvbe eden kıl. Ya Rabbi, tevbemi kabul et, günahlarımı bağışla, duamı kabul et,
hüccetimi sabit kıl, dilimi doğru söze yönelt, kalbimi doğruya ilet, içimdeki
kin ve bugzu çıkarıp at."
Müslim'in Zeyd bin Erkanı (r.a.)'dan rivayet etliğine göre; Zeyd (r.a.) şöyle
demişlir: "Size ancak Rasûlüllah sallalîahu aleyhi ve sellem'in dediği gibi
diyerek Allah'a sığınmanızı tavsiye ederim. O şöyle derdi:
"Ey Allah'ım, acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, fazla ihtiyar
olmaktan ve kabir azabından sana sığınırım. Ey Allah'ım, nefsime takvasını ver,
onu tertemiz eyle; Sen nefsi temizleyenlerin en hayır-lısısın. Sen onun hem
velîsi hem mevlâsısın. Ey Allah'ım, faydalı olmayan ilimden, görmeyen kalpten,
doymayan nefisten, kabul olunmayan duadan sana sığınırım."
Hâkim'in Sahih'inde geçtiğine göre; Rasûlüllah sallalîahu aleyhi ve sellem; "Ey
insanlar, iyi bir duâ yapmak ister misiniz?" diye sorunca; "Evet, ya
Rasûlallah," dediler, Rasûiüliah sallalîahu aleyhi ve sellem; "Öyle ise:
"Ey Allah'ım, seni zikretmeye, sana şükretmeye, sana güzelce ibadet etmeye bize
yardım et," deyiniz," buyurdu.
Ahmed'e göre Nebî aleyhisselam; "Yâ ze'l-celâli ve'l-ikrâm, duasına devam
ediniz." demiştir.
Yine îmam Ahmed'e göre Rasûlüllah sallalîahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Ey kalpleri istediği yöne çevirme gücüne sahip olan Allah, kalbimi hak dinin
üzerine sabit hl." Mizan, Rahman olan Allah'ın elindedir. Bazı milletleri
yükseltir, bazı milletleri de alçalîır."
İbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallabu aleyhi ve
sellem şöyle duâ ederdi:
"Allah'ım, nimetinin gitmesinden, afiyetinin değişmesinden, cezanın ansızın
gelmesinden ve bütün gazabından Sana sığınırım."
Tirmizî'nin rivayetine göre Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur:
"Allah'ım, bana öğrettiğin şeylerle beni faydalandır ve bana fayda verecek şeyi
öğret, ilmimi arttır. Her hâl üzere hamd Allah'adır. Cehennem ehlinin durumundan
Allah'a sığınırım."
Müslim'in rivayet ettiğine göre; Fâtıma (r.a.), bir hizmetçi İstemek üzere Nebî
aleyhisselam'a geidi. Nebî aleyhisselam, kendisine şu tavsiyede bulundu: "Şöyle
dua et:
"Ey Allahım, Tevrat'ı, İncil'i, ve Kur'ân'ı indiren, daneyi ve çekirdeği
yaratan, bizim ve her şeyin Rabbi, Senin malik olduğun her şeyin şerrinden Sana
sığınırım. İlk ancak Sensin, Senden önce başka hiç bir şey yoktur. Son ancak
Sensin. Senden başka hiç bir şey yoktur. Sen zahirsin, Fevkinde hiç birşey
yoktur. Sen bâtınsın. Senden gayrı hiç bir şey yoktur. Benim borcumu öde ve beni
fakirlikten kurtar."
Yine Müslim'in rivayet etüği hadise göre; Ncbî aleyhisselam şöyle duâ ederdi:
"Ey Allah'ım, Senden hidayet, takva, iffet ve zenginlik istiyorum."
Tİrmizî'nin rivayet edip hasen saydığı ve Hâkim'in Ibn Ömer (r.a.)'den rivayel
elliği hadise göre: Ibn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Rasû-iüllah sallallahu
aleyhi ve sellem herhangi bir meclisten kalktığı zaman, ashabı için, şu
kelimelerle duâ ederdi:
"Ey Allah'ım, bizimle Sana yapılacak günahlar arasına perde olacak korkuyu, bizi
cennetine ulaştıracak tâalını ve dünya musibetlerini bize kolaylaştıracak yakın
îmanı bize ihsan et. İşitmelerimizi, görmelerimizi ve gücümüzü, yaşadığımız
müddetçe bize faydalı kıl. Bize hayırlı vârisler nasib et. Bize zulmedenlerden
intikamımızı al, bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et. Dinimize musibet
verme. Tek dileğimiz ve önem verdiğimiz şey dünya olmasın. Bize acımayan
kişileri başımıza musallat etme."
RASÛLÜLLAH'A SALÂT VE SELÂM GETİRMEK
Allahu Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Muhakkak Allah ve melekleri Nebtye salât
ederler. Ey îman edenler siz de ona salât edin. Tam teslimiyetle selâm
edin."(20)
43.1. "Nebî'ye Salât Ederler" Demenin Manası
Buharî şöyle demiştir: "Ebû'l-Âliye; "Allah'ın salâtı, Rasûlünü, melekleri
yanında övmesidir. Meleklerin salavâtı ise duâ etmektir," demiştir.
Ebû İsa et-Tirmizî de şöyle demiştir: "Süfyân-ı Scvrî ile ilim ehlinden birden
çok kişilerden rivayet olunduğuna göre; demişlerdir ki: "Allah'ın salâtı rahmel,
meleklerin salâlı ise istiğfar demektir."
Ibn Kcsîr şöyle demiştir: "Bu ayetten maksat, Allahu Tcâlâ, kulu ve nebisinin,
kalındaki yüksek yerde olan makamını kullarına haber vermektedir. Nebisini,
mukarreb melekleri yanında övmekledir. Melekler de Ncbî aleyhisselâm'a salât
ederler. Sonra Allahu Tcâlâ dünya âlcminde-kilcre, bütün mahlukatıan Ncbî
aîeyhisselam üzerine övgü toplansın diye salât ve selâm getirmeyi emretmiştir."
Bu konuda pek çok hadis gelmiştir. Bazısını aşağıda zikrediyoruz:
43.2. Salât ve Selâmla İlgili Hadisler
Müslim'in Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.)'dan rivayet etliğine göre; Abdullah
bin Amr (r.a.), Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scîlcm'in şöyle dediğini
itilmiştir: "Her kim bana bir salâvat getirirse Allah'u Teâlâ o kimseye on misli
mağfiret eder."
Tirmizî'nin Ibn Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve scllcm şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü, insanların bana en yakın
olanları, üzerime en çok salavâl getirenlerdir." (Tirmizî "hadis hasendir"
demiştir.) Yani; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scîlcm'in şefaatine en çok
lâyık olan ve onunla oturmaya en yakın olan, demektir.
Ebû Davud'un sahih bir senetle Ebû Hürcyre (r.a.)'dcn rivayel elliğine göre;
Rasûîüllah sallallahu aleyhi ve scllcm şöyle buyurmuştur-. "Kabrimi bayram
yerine çevirmeyiniz ve bana salavât getiriniz. Şüphesiz, getireceğiniz salavâl,
nerde olursanız olun bana ulaşır."
Ebû Dâvûd ve Ncsaî'nin Evs (r.a.)'den rivayet etliklerine göre; Rasû-lüîlah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Günlerinizin en faziletlisi cuma
günüdür. O günde bana çok salavât getiriniz; şüphesiz getireceğiniz salavât bana
arz olunur." Ashab; "Ya Rasûlallah, getirdiğimiz salavât nasıl size arz olunur,
halbuki siz çürümüş olacaksınız?" dediler. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem "Allahu Teâlâ, yeryüzüne, nebilerin cesetlerini çürütmeyi haram
kılmıştır," cevabını verdi.
Ebu Davud'un Sünen'inde, Ebû Hüreyre (r.a.)'den sahih bir senetle rivayet olunan
bir hadiste Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle bu-
yurmuştur: "Şüphesiz ki benim üzerime salavât getiren kimsenin selâmını almak
için Allah benim ruhumu iade eder."
İmam Ahmed'in Ebû Talha el Ensârî (r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Ebu Talha
(r.a.) şöyle demiştir: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün, yüzünde
müjde işareti olduğu halde, sevinç içinde çıkageldi. As-hab; "Yâ Rasûlallah,
bugün sevinç İçindesin, yüzünde müjde işareti var," dediler. Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem; "Evet" buyurdu. "Bana Rabbim katından birisi
gelerek şöyle dedi; 'Ümmetinden kim sana bir salavât getirirse, Allah ona iyilik
yazar ve ondan on kötülük siler, getirdiği salavât kadar ona sevap yazar.'" (İbn
Kesîr, "bu hadisin isnadı iyidir," demiştir.)
Ebû Hürcyre (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Ncbî aleyhisselam şöyle
buyurmuştur: "Biz Nebî ailesine salâl ve selâm getirdiği zaman, sevabının büyük
ölçeklerle ölçülmesini isteyen bir kimse söyle desin:
"Ey Allah'ım, İbrahim peygambere ve onun soyundan gelenlere rahmet etliğin gibi
Muhammed'e, müminlerin anası olan eşlerine ve soyundan gelenlere de rahmet eyle.
Sen kendine hama edilensin ve yücesin." (Hadisi Ebû Dâvûd ve Ncsâî rivayet
etmiştir.)
Übey bin Ka'b (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah
gecenin üçte ikisi geçtiği zaman kalkar, şöyle derdi: "Ey insanlar, Allah'ı
zikredin, Allah'ı zikredin. Sûrun birinci üfürülüşü geldi. İkincisi de ardından
gelmektedir. Ölüm bütün fecaati ile geldi, ölüm bütün fecaati ile geldi." Bir
defasında ben; "Ya Rasûlallah, ben sana çok çok salavât getiriyorum, sana kaç
defa salavât getireyim?" diye sordum. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem;
"Dilediğin kadar" buyurdular. Ben; "Oturduğum meclisin dönte birini salavâtla
geçireyim mi?" diye sordum. Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem; "Dilediğin
kadar. Fakat ne kadar fazla yaparsan bu senin için fay dalıdır," buyurdu. Ben;
"Şu halde meclisin tamamım salavâtla geçireyim," dedim. Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem: "O takdirde dertlerin giderilir, günahların da affedilir,"
buyurdu. (Hadisi Tirmizî rivayet etmiştir.)
4.33. Rasûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ismi Anıldığında Ona Salât ve
Selâm Getirmek Gerekir mi?
Âlimlerden, içlerinde Tahavî ve Hâkim'in de bulunduğu bir grub; Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem'in ismi her ne zaman amlırsa, ona salâl ve selâm
getirmenin vacib olduğu görüşündedirler. Bu görüşlerine, Tirmizî'nin Ebû Hürcyre
(r.a.)'dcn rivayet ederek hasen saydığı şu hadisi delil getirmişlerdir:
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Yerde sürünsün o adam
ki, yanında benim adım anılır da bana salavâl getirmez. Yerlerde sürünsün o adam
ki. Ramazan ayına girer de mağfiret edilmeden o aydan çıkar. Yerlerde sürünsün o
adamki anne-ba-bası kendi yanında ihtiyarlar da onlara gerekli hürmeti
göstermeyip cennete girmeye hak kazanamaz."
Ebû Zer (r.a.)'in hadisine göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scl-lcm:
"İnsanların en cimrisi, yanında hinim anılıp ta bana salavâl getirmeyendir,"
buyurmuştur.
Âlimlerden diğer bir grub; "Bir mcelisle bir defa salavâl getirmek vacib olup
meclisin kalan kısmında gerekmez. Daha fazlası müstehabdır," görüşündedirler.
Çünkü Ebû Hüreyre'nin rivayet ettiği hadise göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurmuştur: "Bir topluluk bir mecliste oturur da orada Allah'ı
zikretmez ve nebilerine salavât getir-mezlerse, kıyamet günü bu hareketleri
onlar için bir noksanlık olur. Dilerse Allah onlara azab eder, dilerse
bağışlar." buyurmuştur. (Hadisi Tirmizî rivayet ederek 'hasendir', demiştir.)
4.3.4. Yazı Yazarken Rasûlüllah (S.A.V.)'m
İsmi Geçtiğinde Ona Salât ve Selâm Yazmanın Müstehab Olduğu
Âlimler, Rasûlüllah sallaliahu aleyhi ve sellem'in ismi her ne zaman yazılırsa,
ona salavât yazmayı müslehab görmüşlerdir. Ancak bu konuda delil olabilecek
sahih bir hadis gelmemiştir. Halîb el-Bağdâdî; "Ahmcd bin Hanbcl'in çok kerre
Rasûlüllah'ın ismini yazarken, salât selâm yazmadığını gördüm. Ahmcd bin
Hanbcl'in, Rasûlüllah'ın ismini yazdığında ona sözle salavât getirdiği haberi
bana ulaşmıştır," demiştir.
4.3.5. Salât İle Selâmı Beraberce Söylemek
Ncvevî şöyle demiştir: "Bir kimse, Ncbî aleyhisselam'a salavât getirdiği zaman,
salât ile selâmı beraberce söylesin, sadece bir tanesini tek
olarak söylemesin. Meselâ; tek olarak, "Rasûlüllah'a salât olsun," veya sadece
"Rasûlüllah'a selâm olsun," demesin.
43.6. Nebilere Salâvat Gelirmek
Nebiler ve melekler üzerine tek olarak salavat gelirmek müsiehab-dır. Ancak nebî
olmayanlara gelince; âlimlerin ittifakıyla nebilerle beraber isimleri
zikredilirse salavât getirmek caizdir. Bu konuda şu hadisi şerif geçmiştir:
"Allah'ım, Nebî Mulıammcd'e ve müminlerin anneleri olan hanımlarına rahmet
eyle." Nebî olmayanlara tek olarak salavâl gelirmek İse mekruhtur. Meselâ; "Ömer
sailallahu aleyhi ve sellem," denmez.
4.3.7. Rasûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Getirilecek Salât ve Selâm
Şekilleri
Müslim'in, Ebû Mcs'ûd el-Ensârî (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre; Beşîr bin Sa'd
(r.a.) şöyle demiştir: "Yâ Rasûlallah, Allahu Teâlâ bize senin üzerine salât ve
selâm getirmemizi buyurdu. Size nasıl salât ve selâm edelim?" diye sordu. Bunun
üzerine Rasûl-ü Ekrem sailallahu aleyhi ve scllem bir müddet sükût elti.
Sükûtunun uzamasından dolayı, "keşke Bcşîr Rasûlüllah'a sormasaydı," diye
temenni etmiştik. Sonra Rasûiüllah sailallahu aleyhi ve scllem; "şöyle deyiniz,"
buyurdu:
"Allah'ım, ibrahim âline salât ettiğin gibi Muhammed'e ve Muham-med'in âline de
salât et. Allah'ım, âlemlerde İbrahim'in âlini mübarek kıldığın gibi, Muhammed'i
ve Muhammed'in âlini de mübarek kıl. Sen övülmüş ve yücesin." Selâm da
bildiğiniz şekilde."
İbn Mâce'nin, Abdullah bin Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Nebî
aleyhisselam şöyle demiştir: "Rasûlüllah'a salavât getirdiğiniz za-
man, salavâtm en güzelini getiriniz. Çünkü siz bilemezsiniz; belki de bu
salavâtmız Rasûlüllah sailallahu aleyhi ve sellem'e arz olunur." Ashab; "öyleyse
onu bize öğret," dediler. Rasûlüllah sailallahu aleyhi ve scllem: "Şöyle
deyiniz," buyurdu:
"Allah'ım, salâl, rahmet ve bereketini rasûllcrin efendisi, önce geçenlerin
önderi ve nebilerin sonuncusu olan Muhammed üzerine kıl. O senin kulun, Rasülün,
hayrın önderi ve hayrın başı ve rahmet Rasûlüdür. Allah'ım, evvel geçenlerin
gıbla edeceği bir makam ver ona. Allah'ım, İbrahim ve İbrahim'in âline rahmet
etliğin gibi Mulıammed'e ve Muhammed'in âline rahmet et. Sen övülmüş ve yücesin.
Allah'ım, İbrahim'i ve İbrahim'in âlini mübarek kıldığın gibi Muhammed ve
Mulıammed'in âlini de mübarek kıl Sen Övülmüş ve yücesin."
4.4. YOLCULUK HAKKINDA
Ebû Hüreyrc (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebi aleyhisselam şöyle
buyurmuştur: "Yolculuk yapın ki sıhhat bulaşınız ve cihad edin ki ganimet elde
ederek zengin olasınız." (Bu hadisi Ahmcd rivayet etmiş, Ncvevî sahihlemiştir.)
4.4.1. Allah'ın Hoşlanacağı Bir Şey İçin Yola Çıkmak
Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Nebî aleyhisselam şöyle
buyurmuştur: "Evinden çıkan hiç bir kimse yoktur ki, onun kapısında iki bayrak
hazır durmasın. Bir bayrak meleğin elinde, diğeri ise şeytanın elindedir. Eğer
Allah'ın hoşlanacağı bir şey için evden çıkmışsa, melek o kişiyi adım adım takip
eder. Evine dönünceye kadar, meleğin tuttu-
ğu bayrak altında bulunmaya devam eder. Eğer Allah'ın kızacağı bir şey için
çıkmışsa, şeytan bayrağıyla o kişiyi takip eder. Eve dönünceye kadar şeytanın
bayrağı altında bulunmaya devam eder." (Hadisi Ahmed ve Taberânî rivayet etmiş
olup, senedi İyidir.)
4.4.2. Çıkmadan Önce istişare ve istihare Yapmak
Misafirin, çıkmadan Önce, yolculuğu hakkında, hayır ehline ve salih kişilere
danışması gerekir. Çünkü Allahu Tcâlâ; "İş konusunda onlara danış,"(21)
buyurmuştur. Yine Allahu Tcâlâ, müminleri vasfederken; "Onların işleri
aralarında danışma iledir,"{22) buyurmuştur.
Katâdc şöyle demiştir: "Allah'ın rızasına nail olmak için istişare edip tc
öğrenmek islediği şeyin en doğrusu kendilerine gösterilmeyen hiç bir topluluk
yoktur. Allah'tan işlerin hayırlısını dilemeye gelince: İmam Ah-med'in Sa'd bin
Ebî Vakkas (r.a.)'dan rivayetine göre; Ncbî aleyhisselam şöyle buyurmuştur.
"Allah'tan hayır dilemek, İnsanoğlunun saadclindcn-dir. Allah'tan hayır dilemeyi
ıcrketmek insanoğlunun bedbahtlığın dan dır. ibni Tcymiyyc: "Allah'tan hayır
isteyen ve mahlukata danışan kimse pişman olmamıştır," demiştir.
İstiharenin Şekli
İstihare yapmak İçin; farzın dışında, isler devamlı kılman sünnetler, isterse
tahiyyct'ül-mescid namazı olsun, gece veya gündüz herhangi bir vakitte iki
rek'at namaz kılmak gerekir. Bu iki rck'auc, Faliha'dan sonra dilediği sûreyi
okur, sonra Allah'a hamdederek, Rasûlüne salavât getirir. Sonra Buhari'nİn
rivayet ettiği şu duayı okur: "Câbir (r.a.)'in rivayet elliği hadisle, Câbir
şöyle demiştir; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem bize Kur'ân surelerini
öğretir gibi, bütün işlerde islihâre'yi de Öğreterek buyurdu ki: "Sizden biriniz
bir işe kalben azmettiğinde, farzın dışında iki rek'at namaz kılsın, namazdan
sonra şöyle dua etsin:
(21) (22)
Âl-ilmiân:159. Şûra: 38.
"Allah'ım, hakkımda hayırlı olan şeyi bildiğin için bana hayırlısını bildirmeni
isliyorum. Ya Rabbi, hakkımda hayırlı olanı açıklamanı Senin büyük fazlından
isliyorum. Allahım, Senin her şeye gücün yeter, halbuki benim yetmez. Sen her
şeyi bilirsin. Fakat ben bilmem. Muhakkak Sen gaipleri en iyi bilensin. Ya
Rabbi, şu azmettiğim iş benim dinim, dünyam ve alüretim için hayırlı ise, onu
bana nasib et ve benim için müyesser kıl ve o işi benim için mübarek eyle. Eğer
azmettiğim bu iş benim dinim, dünyam ve ahirelhn için kötü ise, bu işi benden,
gönlümü de o işten çevir. Ve hayır nerede ise o hayrı bana takdir et ve beni o
takdir ettiğin şeye razı kıl." Nebi aleyhisselam buyurmuştur ki: "Allahım, eğer
bu iş benim için..." cümlesinden sonra ihtiyacının adım söyler." İstihare
duasını tekrar etmenin müslehab olduğu hakkında sahih bir rivayet olmadığı gibi,
istihare duası esnasında Kur'ân okumak hakkında da sahih bir rivayet yoktur.
Ncvcvî şöyle demiştir: "tstihâre'den sonra, kendisine beyan edilen şeyi yapması
gerekir. Ancak istihâre'den önce, nefsinin olmasını ar/.u ettiği şeyin kendisine
açıklanmasını islemesi doğru değildir. Bilâkis islihâre'yi kendi haline
bırakır.. Eğer böyle yapmayıp "ille de şöyle olmasını isliyorum," diye
düşünürse, istihare yapmış olmaz.. Bilâkis hayır dileme isteğinde yalancı duruma
düşmüş, Allah'ın ilim ve kudretinden uzaklaşarak, O'nun sonsuz bilgi ve gücüne
güvenmemiş olur.
4.4.3. Perşembe Günü Yolculuk Yapmanın Müstehab Olduğu
Buharî'nin rivayet etliğine göre; "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem;
Perşembe gününden başka sefere pek az çıkardı."
4.4.4. Çıkmadan Önce Namaz Kılmanın Müstehab Olduğu
Mut'im bin Mikdâm (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûiüllah sallallahu
aleyhi ve scücm şöyle buyurmuştur: "Yolculuğa çıkacağı zaman, ailesine kıldığı
iki rek'altan daha faziletli bir şey bırakan kimse
yoktur." (Hadisi Taberânî ve İbn Âsâkir rivayet etmiştir. Hadisin senedi mu'dal
veya mürscldir.)
4.4.5. Yolculukta Arkadaş Edinmenin Müstehab Olduğu Ahmed'in İbn Ömer (r.a.)'dcn
rivaycı etliğine göre, Nebî alcyhisselam, kişinin yalnız başına kalmasını
yasakladı. Yani, kişinin gece yalnız yatmasından veya yalnız yolculuğa
çıkmasından nehyetmiştir.
Amr bin Şuayb'ın babasından, onun da dedesinden rivayet ettiği hadise göre; Nebî
aleyhisselam; "Tek bir süvari veya iki süvari şeytan gibidir. Uç süvari ise
kervandır." (Yolcular üç kişi olunca birbirlerine yardım ederler. Tehlike
azalmış olur.)
4.4.6. Aile ve Akrabalarla Vedalaşarak Onlardan Duâ Talebinde Bulunmak ve Onlara
Duâ Etmek
İbn Sünnî ve Ahmed'in Ebû Hürcyrc (r.a.)'dcn rivayet ettiklerine göre;
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm; "Kim yolculuğa çıkmak isterse geri
kalanlara:
"Sizi, bırakılan emanetleri asta zayi etmeyen Allah'a emanet ediyorum," desin."
buyurmuştur.
Ahmed'in Ömer (r.a.)'dcn rivayet etliğine göre; Nebî aleyhisscîam; "Allah'a bir
şey emanet edildiği zaman onu mutlaka muhafaza eder," buyurmuştur.
Ebû Hüreyrc (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem; "Yolculuğa çıkmak istediğiniz zaman, müslüman kardeşlerinizle
vedalasımz. Şüphesiz Allahu Teâlâ onların duasında hayır kılmaktadır,"
buyurmuştur.
Sünnet olan; ailesi, arkadaşları ve veda edenlerin, yolculuğa çıkana
Rasûlüllah'tan gelen şu duayla duâ etmeleridir: 'Salim demiştir ki, İbn Ömer
(r.a.) yolculuğa çıkmak isteyen kişiye: "Bana yaklaş, Rasûlüllah'm bizi
uğurladığı gibi seni uğurlayayım," diyerek şu duayı okurdu:
"Dinini ve bıraktığı evlâdı iyâl ile malını ve amellerinin neticesini Allah'a
emanet eder, korumasını dilerim."
Bir rivayette: Nebî aleyhisselam, bir kişiyi uğurladığı zaman, elinden tutar, o
kişi Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllem'in elini bırakmcaya kadar elini
bırakmaz ve yukarda geçen duayı okurdu. (Tirmizî; 'hadis ha-sen sahihtir,'
dcmişıir.)
Encs (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: bir adam; "Ya
Rasûlallah, yola çıkmak isliyorum, bana tavsiyede bulun," dedi. Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve scllcm; "Allah'ın takvasından ayrılma, çıktığın her yüksek
yerde tekbiri (Allahü ekber) eksik etme," buyurdu. Adam dönüp gidince,
Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve scllcm:
"Ey Allah'ım, gittiği yeri ona yaktnlasttr ve yolculuğunu kolaylas-nr,"diyc dua
elti. (Tirmizî; 'hadis hasen sahihlir,' demiştir.)
4.4.7. Yolculuğa Çıkandan Gittiği Hayırlı Yerlerde Duâ isteğinde Bulunmak
Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "Umre yapmak için Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
sellem'den i/.in istedim. Bana izin verdi de: "Ey kardeşim bizi de duadan
unutma" buyurdu." Ömer (r.a.): "Bu kelime, beni öylesine sevindirdi ki, dünyanın
benim olmasından bana daha iyi geldi," dedi. (Hadisi Ebû Dâvûd ve Tirmizî
rivayet etmiş, Tirmizî; 'hadis hasen-sahihtir,' demiştir.)
4.4.8. Yolculukta Okunacak Dualar
Misafirin, evinden çıkarken şöyle demesi müslchabdır:
"Allah'ım Senin isminle çıkıyorum. Allah'a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak
Allah'ındır. Allah'ım, doğru yoldan sapmaktan veya saptırılmaktan, ayaklarımın
kaymasından veya kaydırılmasından, zulüm yapmaktan veya zulme uğramaktan,
cahillik yapmaktan veya cehalete uğramaktan sana sığınırım."
Sonra Rasûlüllah saliallahu aleyhi ve sellem'den gelen dualardan dilediğini
yapar. Bu dualardan bazıları şunlardır:
İbn Abbas (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: Nebî aleyhisselam
bir yolculuğa çıkmak istediği zaman şöyle derdi:
"Allah'ım, yolculukta arkadaş, ailede halef Sensin. Allah'ım, yolculukta bana
faydası olmayacak arkadaştan ve üzücü manzaralardan Sana sığınının. Allah'ım,
gittiğimiz yeri bize yalcınlaştır ve yolculuğumuzu ko-laylaşlır." Dönmek
islediği zaman ise:
"Dönüp tevbe edenler ve ibadet edenler, ancak Rabbimize hamd edenlerdir." derdi.
Ailesinin yanma girdiği zaman da şöyle derdi:
"Döndük, döndük, üzerimize günah bırakmayan Rabbimize döndük." (Hadisi Ahmcd,
Tabcrânî ve Bezzâr, ravileri sahih olan bir senetle rivayet etmişlerdir.)
Abdullah bin Scrcis (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Nebi
aleyhisselam bir yolculuğa çıktığı zaman şöyle derdi:
"Allah'ım, seferin zorluklarından, üzücü manzaralarından, fena dönüşlerden,
mazlumun duasından ve dönüşte malı ve çoluk çocuğu kötü halde görmekten sana
sığınırım." Seferden döndüğü zaman da aynı duayı yapardı. Ancak; malı ve çoluk
çocuğu kötü halde görmekten" cümlesini
söylerken, önce çoluk çocuktan başlardı. (Hadisi Ahmcd ve Müslim rivayet
etmiştir.)
4.4.9. Misafirin Bineğine Bindiği Zaman Okuyacağı Duâ
AH bin Rcbia (r.a.)'dan rivayet olunduğuna göre; o demiştir ki: "Alî (r.a.)'yi
binmesi için hayvan gcıirilmiş olduğu halde gördüm. Ayağını üzengiye koyduğu
vakit üç defa "Bismillah," dedi. Hayvanın üzerine bi-nmcc:
"Hamd o Allah'a ki_. bunu bize müsahhar kıldı, yoksa biz buna muktedir olamazdık
ve biz Rabbimize döneceğiz," dedi. Sonra üç defa "El-hamdü lillah" üç defa da
"Allahu ekber" dedi. Sonra;
"Seni bütün eksiklerden tenzih ederim. Den nefsime zulmettim, beni affet. Zira
senden başka günahları affeden yoktur." dedi. Sonra güldü Ben; "Ey Müminlerin
cmiri, niçin güldün?" diye sordum. Ali (r.a.): "Ra-sûlullah'm benim gibi
yaptığını ve sonra güldüğünü gördüm. 'Niçin güldün ya Rasûlullah?" dedim.
Rasûialîah saliallahu aleyhi ve scllcm şöyle buyurdu: "Rabbin, kulu; "Ey Rabbim
günahlarımı affet" dediği vakit memnun kalır ve "kulum günahlarını benden başka
bağışlayacak kimse olmadığım biliyor," der." (Hadisi Ahmcd, İbn Hibbân ve Hâkim
rivayet cüniş,Hakİm; 'Müslim'in şartına göre hadis sahihtir,' demiştir.)
Ezdî'dcn rivayet olunduğuna göre; İbn Ömer (r.a.) Ezdî'ye şöyle öğretmiştir:
"Rasûlülîah saliallahu aleyhi ve sellem yola çıkmak üzere devesine bindiği zaman
üç defa "Allahu ckber" dedikten sonra:
"O Allah'ı eksikliklerden tenzih ederim ki, bunu bize serbest kıldı, yoksa bizim
gücümüz buna yetmezdi. Muhakkak ki Biz Rabbimize döne-ceğiz(23). Allah'ım şu
yolculuğumuzda senden iyilik ve takva dileriz ve amelimizden de senin razı olmam
isteriz. Allah'ım, yolculuğumuzu kolay-laştır ve uzaklarını bize yakın kıl.
Allah'ım, yolda arkadaş Sensin ve çotuk çocuğun da koruyucusu Sensin. Allah'ım,
yolculuğun zorluklarından, üzücü manzaralardan, çoluk çocuğu ve malı kötü bir
durumda görmekten sana sığınırım." Yolculuktan döndüğünde aynı duayı okur,
ayrıca:
"Dönüp levbe edenler ve kulluk edenler, ancak Rabbimize hamd edenlerdir,"
cümlesini ilave ederdi. (Hadisi Müslim ve Ahmed rivayet etmiştir.)
4.4.10. Misafirin Geceleyince Okuyacağı Duâ
lbn Ömer (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre; Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve
scücm yola veya bir gazaya çıktığında, geceleyince şöyle derdi:
"Ey yeryüzü, Senin de benîm de Rabbim Allah'tır. Senin şerrinden ve senin
üzerinde yürüyenlerin şerrinden Allah'a sığınırım ve yine ars-landan, yılan ve
akrepten, bu beldenin sakinlerinden her şeytan ile evlatlarının şerrinden
Allah'a sığınırım." (Hadisi Ahmed ve Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.)
(23) Zuhnıf: 13.
4.4.11. Misafirin Bir Yere indiği Zaman Okuyacağı Duâ
Havle binti Hâkim es-Sülemiye (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; Nebî
aleyhisselâm şöyle demiştir: "Kim bir yerde konaklamak üzere iner de sonra;
"Yarattığı her şeyin şerrinden Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım," derse,
o yerden ayrılıncaya kadar hiç bir şey kendisine zarar vermez."
4.4.12. Misafirin Bir Kasaba veya Bir Yere Gelip de Oraya Girmek İslediğinde
Okuyacağı Duâ
"Alâ bin Ebî Mcrvân'dan, onun da babasından rivayet elliğine göre; Ka'b,
"Musa'ya denizi yaran Allah adına," 'Atâ'ya yemin ederek, Su-heyb'in kendisine
şöyle anlattığını söylemiştir: "Ncbî aleyhisselâm bir yere girmek istediğinde o
yeri gördüğü zaman mutlaka şu duayı okurdu:
"Ey Allah'ım, ey yedi kat göğün ve taşıdıklarının, yedi kat yerin ve
içindekilerin Rabbi; Şeytanların ve sapıttıklarının Rabbi, rüzgârların ve
harekete geçirmiş olduklarının Rabbi; Senden bu beldenin hayrını isterim. Belde
ehlinin ve bu belde içinde bulunanların şerrinden de sana sığınırım." (Hadisi
Ncsâî, lbn Hibbân ve Hâkim rivayet etmiş, lbn Hibbân
ve Hâkim sahihlemiştir.)
-
lbn Ömer (r.a.)'den rivayet olunduğuna göre; o şöyle demiştir: "Rasûlüllah
sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber yolculuğa çıkardık, girmek istediği bir
yer gördüğü zaman üç kerre şöyle derdi:
"Allah'ım, bu yeri bizim için mübarek kıl, Allah'ım o yerdeki meyva-lardan bizi
mıhlandır. Bizi o yerin ehline, o yerin ehlini de bize sevdir." (Hadisi Tabcrânî
"Evsaf kitabında iyi bir senetle rivayel etmiştir.)
Âişc (r.a.)'dan rivayel olunduğuna göre; o demiştir ki: "Rasûlüllah sallallahu
aleyhi ve sellem girmek istediği bir yere yaklaştığı zaman şöyle duâ ederdi.
"Allah'ım, Senden bu yerin ve bu yerde topladıklarının hayrını istiyorum. Bu
yerle, bu yerde topladıklarının şerrinden sana sığınıyorum. Allah'tın, o yerin
tneyvalarından bizi rızıklandır ve salgın hastalıklarından bizi koru. Bizi o
yerin ehline sevdir. O yerin salih ehlini de bize sevdir." (Hadisi îbn Sünnî
rivayet etmiştir.)
4.4.13. Seher Vakti Misafirin Okuyacağı Duâ
Ebû Hüreyre (r.a.)'dcn rivayet olunduğuna göre, Nebî aleyhİsselâm yolculukta
iken gecenin son vakti olunca şöyle duâ ederdi:
"Allah'a olan hamdimizi ve bize olan güzel fazlından dolayı yaptığımız hamdimizi
işiten işilmiştir. Ey Rabbimiz, bize arkadaş ol ve bize fazlını gönder.
Cehennemden Allah'a sığınmaktayız." (Hadisi Müslim rivayet etmiştir.)
4.4.14. Misafirin Yüksek Bir Yere Çıkıp İndiği
veya Geriye Döndüğü Zaman Okuyacağı Duâ
Buharî'nin Câbir(r.a.)'den rivayet ettiğine göre; Cabir (r.a.) "Yüksek bir yere
çıktığımız zaman; "Allahü ekber," aşağıya indiğimiz zaman ise; "Sübhânallah,"
derdik," demiştir..
Buhârî'nin Îbn Ömer (r.a.)'dcn rivayel ettiğine göre; Ncbî aleyhisselâm Hac'dan
veya Umre'dcn (Ravi; 'bilmiyorum belki de gazveden," demiştir) döndüğü zaman her
yüksek yere veya yüksek bir yola geldiğinde üç kerre tekbîr alır, sonra şöyle
derdi:
"Ya Rabbi, Senden başka ilâh yoktur. Yalnız Sen varsın. Senin ortağın yoktur.
Bütün mülk Senindir. Bütün hama de Sanadır. Allah her şeye kadirdir. Allahım.
biz Sana yöneldik. Günahlarımızdan levbe ediyoruz. Biz ancak Rabbİmize ibadet,
Rabbimize secde, Rahbimize hamd ederiz." Cenabı Hak vaadinde sadıktır. Kuluna
yardım etmiştir de, tek başına bütün küfür ordularını dağıtmıştır."
4.4.15. Misafirin Gemiye Bindiği Zaman Okuyacağı Duâ
Ibn Sünnî'nin Hüseyin bin Ali (r.a.)'dcn rivayet ettiğine göre; Hüseyin demiştir
ki: "Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem: "Ümmetim, gemiye bindiği zaman şu
duayı okumakla boğulmak tehlikesinden emin olur," buyurmuştur:
"Her duruşunda ve gidişinde Allah'ın ismiyle gemiye binerim. Gerçekten Rabbim
bağışlayan ve merhamet sahibidir." "O kâfirler Allah'ın kadrini gereği gibi
tanıyamadılar. Halbuki kıyamet günü, yer küresi tamamen onun tasarruf undandır.
Gökler de, kudret elinde dürülmüşlerdir. Allah onların ortak koştuklarından
münezzehtir ve çok yücedir."(2A)
4.4.16. Şiddetli Dalga Anında Deniz Yolculuğu Yapmak
Denizde şiddetli dalga olduğu zaman, yolculuk caiz değildir. Çünkü Ebû 'lmrân
el-Cevnî'nin rivayet ettiği hadîse göre; Ebû İmrân demiştir ki: "Ashabtan birisi
Nebî aleyhisselâm'm şöyle dediğini bana anlattı: "Kim etraında korkuluk olmayan
bir evin üstünde geceyi geçirir de, sonra oradan düşüp ölürse, Allah'ın
himayesinden çıkmış olur ve kim şiddetli dalga anında deniz yolculuğu yaparsa, o
da Allah'ın himayesinden çıkmış olur." (Hadisi Ahmcd sahih bir senetle rivayet
etmiştir.)