GİYECEKLER

GÎYECEK NEDİR?

Giyecek, Allah'ın kullarına sunduğu nimetlerindendir. Allah Te-âlâ şöyle buyuruyor:
cEy insanoğullan! Ayıp yerlerinizi örtecek giyimlikler, sizi süsleyecek elbiseler gönderdik.» (A'râf : 26)
Elbisenin güzel, temiz ve iyi olması gerekir. Allah Teâlâ şöyle buyuruyor :
«Ey insanoğullan. Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez. Ey Muhammed de ki : «Allah'ın kulları İçin yarattığı ziynet ve temiz nzıklan haram kılan kimdir?» «Bunlar, dünya hayatında inananlarındır. Kıyamet gününde de yalan onlar içindir.» de.» (A'râf: 31-32)
Abdullah bin Mes'ûd'dan rivayete göre. Nebi aleyhisselam : <*Kal-binde zerre miktarı kibir bulunan cennete giremez» buyurdu. Bir adam: «Kişi, güzel elbise ve güzel nalın giymeyi sever.» dedi. Nebi aleyhisselârn şöyle buyurdu: «Allah güzeldir ve güzeli sever. Kibir, hakkı inkâr etme ve halkı hakir görmedir.» (Hadisi Müslim ve Tirmizi kaydetmiştir.)
Tirmizî'nin rivayetine göre, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sel-lem şöyle buyurmuştur : «Allah güzeldir, güzeli sever; temizdir, temizi sever; Kerîm'dlr, keremi sever; cömerttir, cömert! sever. Avlularınızı temiz tutun ve Yahudilere benzemeyin.»

15.2. HÜKMÜ

Giyeceğin bir kışımı vacip, bir kışımı mendub, bir kışımı da haramdır.
itti

15.2.1. Vaclb (Zorunlu) Olan Elbise

Avreti örten, soğuk ve sıcağı engelleyen ve zararı gideren elbise vacibdir. Hakim bin Hizam'dan rivayete göre. babası şöyle demiştir: «Ey Allah'ın Rasûlü avretimiz hususunda sorumluluğumuz nedir?» diye sordum. Şöyle buyurdu: «Avretinizi, karınız ve cariyeniz dışmdakilerden saklayın.» «Ey Allah'ın Rasûlü topluluk birbiri arasında bulunduğu zaman nasıldır?» diye sordum: «Eğer kimseye avretini göstermeyebiliyorsan, görterme.» buyurdu. «Eğer birimiz yalnız ise?» diye sordum: «Allah Tebareke ve Teâlâ kendisinden uta-nılmaya en lâyık olandır.» buyurdu. (Hadisi, Ahmed bin Hanbel, Ebu Davud ve Tirmizî kaydetmiş, Hakim «sahih», Tirmizî ise «hasen» demiştir).

15.2.2. Mendub Olan Elbise

Güzel ve ziynetli olan elbise mendubdur.
Ebu'd-Derda'dan rivayete göre, Allah Rasûlü'nün şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: «Siz kardeşlerinize takdim edildiniz. Bu yüzden bineğinizi ve elbisenizi düzgün yapın. Öyle ki, insanlar arasında yüzdeki bir ben gibi (belirgin) olasınız. Çünkü Allah çirkinliği ve çirkin davranışı sevmez.» (Hadisi Ebû Dâvûd kaydetmiştir.)
Ebu Ahnes'den rivayete göre babası şöyle demiştir: «Nebi aley-hisselam'a üzerimde değersiz bir elbise varken gittim. «Malın var mı?» diye sordu. «Evet »dedim. «Öyleyse nerede?» diye sordu. «Allah bana deve, koyun, at ve köleler verdi» dedim. Nebi aleyhisse-lam şöyle buyurdu: «Allah sana mal verdiğinde, üzerindeki nimetini ve ikramını görsün.» (Hadisi Ebû Dâvûd kaydetmiştir.)
Bu durum, ibadet, cuma, bayramlar ve genel toplantılarda daha gereklidir.
Muhammed bin Yahya bin Hibban'dan rivayete göre, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellcm şöyle buyurmuştur: «Eğer bulabi-lirse, iş elbisesi dışında, cuma günü için iki parça elbise edinmesi her birinize gereklidir.» (Hadisi Ebû Dâvûd kaydetmiştir.)

15.2.3. Haram Olan Giyecek

Erkeğin ipek giymesi, altın takması, kadına mahsus elbiseleri giyinmesi ve kadınm da erkeğe mahsus elbiseleri giymesi, haramdır.
Gösteriş ve kibir için elbise giymek ve israf olan her elbise haramdır.

15.2.4. İpek Giyinmek ve Üzerine Oturmak

Erkeklerin ipek elbise giymesi ve üzerine oturmasının haram olduğunu açıklayan hadisler gelmiştir.
Bunları aşağıya aktarıyoruz :
Ömer (r.a.)'den rivayete göre Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur :
«İpek giyinmeyin. Zira kim onu dünyada giyerse ahirette giyemez.» (Hadisi Buhari ve Müslim kaydetmiştir).
Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayete göre; Ömer (r.a.), satılmakta olan ince ipekten ma'mul bir hülle gördü ve onu Nebi aley-hisselam'a göstererek: «Ey Allah'ın Rasûlü bunu satın alıp, bayramlarda ve heyetler geldiği günlerde giysen.» dedi. Allah Rasûlü aley-hisselam: «Bunu ancak nasibi olmayanlar giyer.» buyurdu. Sonra Ömer (r.a.) Allah'ın beklemesini dilediği sürece bekledi. Sonra Nebi aleyhisselam ona ipekli bir elbise gönderdi. Ömer (r.a.) Nebi aley-hisselam'a gelerek : «Ey Allah'ın Rasûlü, sen 'bunu ancak nasibi olmayanlar giyer,' dedin, sonra da onu bana gönderdin,» dedi. Nebi aleyhisselam şöyle buyurdu: «Ben onu giyesin diye sana göndermedim. Fakat onu satıp, bununla bir ihtiyacını gidermen için gönderdim.» (Hadisi, Buhari, Müslim, Ebû Davud, Nesâî ve İbn Mâce kaydetmiştir.)
Huzeyfe (r.a.)'dan rivayete göre, o şöyle demiştir :Nebî aleyhisselam bize altın ve gümüş kaplardan yemeyi ve içmeyi yasakladı. Bizi ipekli giymekten ve üzerine oturmaktan da menetti. Şöyle buyurdu : «O, dünyada onların, ahirette ise bizimdir.» (Hadisi Buhari kaydetmiştir.)
Bu hadislerin gereği olarak, cumhur ulemâ, ipek giymenin ve üzerine oturmanın haram olduğu görüşüne varmıştır. Hatta el-Meh-dî, «el-Bahr »adlı eserinde, bu konuda icma olduğunu söylemiştir.
Kadı 'Iyâd, bunu mubah gören bir cemaati hikâye etmiştir. İbn Uleyye de bunlardandır.
Bu görüşlerine aşağıdaki hadisleri delil getirmişlerdir :
Ukbe'den rivayete göre; o şöyle demiştir: Allah Rasûlü'ne ipek bir ferace hediye edildi. Nebi aleyhisselam onu giydi, sonra üzerinde iken namaz kıldı. Sonra namazdan ayrıldı. Ve onu hoşgÖrme-miş gibi fırlatıp atarak şöyle buyurdu : «Bu muttakilere yakışmaz.» (Hadisi Buhari ve Müslim kaydetmiştir.)
Misver bin Mahreme'den rivayete göre; Nebi aleyhisselam'a bir kaftan hediye edildi. Misver ve babası da Nebi aleyhisselam'a bir şey için gitmişlerdi. Nebi aleyhisselam'm üzerinde ipekten sıkı bir
kaftan vardı. «Ey Mahreme, bunu sana hibe ettik.» buyurdu. Ve onun güzelliğine bakmaya başlayarak şöyle buyurdu. «Mahreme, hoşnut oldu mu?» (Hadisi Buharı ve Müslim kaydetmiştir.)
Enes'ten rivayete göre; Nebi aleyhisselam, Rum melikinin hediye ettiği ince ipekten bir kürk giydi. Sonra onu Cafer'e gönderdi. O da onu giydi. Sonra Nebi aleyhisselam: «Onu giyesin diye sana vermedim,» dedi. Cafer: «N!e yapayım?» diye sordu. «Onu kardeşin Necaşî'ye gönder.» buyurdu. (Hadisi Ebû Dâvûd kaydetmiştir.)
Aralarında Enes ve Berâ' b. Âzib'in de bulunduğu yirmiden fazla sahabi ipekli giymiştir. Cumhur; daha Önce belirttiğimiz ha-ramlığa dair hadislerle, caizliği görüşünde olanların delillerine cevap vererek, şöyle demişlerdir :
Ukbe hadisinde : «Bu muttakilere yakışmaz» denmektedir. Onun giyilmesi muttakilere lâyık olmayınca, haram olması en uygun olanıdır.

Misver ve Enes hadislerinde fiili durum vardır. Bunlar haram-lığa delâlet eden sözler derecesine ulaşamaz. Tartışmasız Nebi aleyhisselam ipek giymiştir. Sonra da onu haram kılmıştır. İki durumdan sonra olanı, Câbir hadisinin işaret ettiği gibi onu haram kılmasıdır. Câbir şöyle demiştir : «Nebi aleyhisselam kendisine hediye edilmiş ipek bir kaftan giydi. Sonra neredeyse onu fırlatacaktı. Onu Ömer bin Hattab'a gönderdi: «Ey Allah'ın Rasûîü neredeyse onu fırlatıp atacaktın.» denildi. Nebi aleyhisselam: «Cibril beni ondan men-etti.» buyurdu. Ömer ağlayarak Nebi aleyhisselam'a gelip: «Ey Allah'ın Rasûîü, birşeyi kerih gördün ve onu bana verdin. Niçin?» diye sordu. Nebi aleyhisselam: «Onu sana giyesin diye değil, sataşın diye verdim.» buyurdu. Ömer de onu bin dirheme sattı. (Hadisi Ah-med bin Hanbel ve Müslim kaydetmiştir.)
Yine Cumhur şöyle demiştir: «Enes hadisinin senedinde Ali bin Zeyd bin Cud'an vardır kî bunun hadisi delil getirilemez. Sahabe ancak yünle kanşık olan ipek elbise giymiştir.»
Hattabî ise: «Kaftanın kenarlarının ipekli olması muhtemeldir.» demiştir.

15.2.4.1. Sevkânî'nin Görüsü

Şevkânî: «Nebi aleyhisselam'in hadisleri, cevazına delil gösterilenlerle hoş görmeyenleri birleştirildiğinde bunlar ipeğin kerihliği-ne delâlet ederler» görüşündedir.
Şevkânî, Neylü'l-Evtâr'da şöyle demiştir :
«Nebi aleyhisselam, ipekten kaftan giymiş ve ashabına kaftan dağıtmıştır. Bunun, Nebi aleyhisselam'in, ipeğin nehyi ile ilgili hadislerinden sonra olduğuna delâlet eden bir şey bulunmadığı gibi, bunlardan önce olduğuna delâlet eden bir şey de yoktur. «Nebi aleyhisselam'in tasarrufları, mekruh olduğuna dair bir karinedir. Böylece delillerin arası birleştirilmiş olur» denilebilir.
«Ayrıca yirmi sahabenin ipekli giymesi geçen bu görüşü destekler. Onların, haram kılındığı halde onu giymeleri çok uzak bir görüştür. Yine, haramhğmı bildikleri halde diğer sahabenin onlara bir şey dememesi de uzak bir ihtimaldir. Üstelik onlar bundan daha hafif olan bazı şeyleri menediyorlardı.»

15.2.4.2. İpeğin Kadınlara ve Zaruret Durumlarında Erkeklere Mubah Olusu

Zaruret durumunda mubah olma hükmü, erkeklere nisbetle-dîr.
Kadınların İse, ipek giymeleri ve üzerine oturmaları helâldir. Erkeklerde özür bulunduğunda helâl olur.
Bu konuda aşağıdaki nasslar gelmiştir :
Ali (r.a.)'dan rivayete göre, o şöyle demiştir: «Nebi aleyhisselam'a çizgili ipek bir hülle hediye edildi. Onu bana yolladı. Hülleyi giydim. Yüzündeki kızgınlığı anladım. Şöyle buyurdu: «Onu giyesin dîye sana göndermedim. Onu sana, ancak kadınların arasında eşarp olarak paylaştırman için gönderdim.» (Hadisi Buharı ve Müslim kaydetmiştir.)
Enes (r.a.)'dan rivayete göre : «Nebi aleyhisselam, Abdurrah-man bin Avf ve Zübeyr'e onlarda bulunan bir hikmet sebebiyle ipek giymek hususunda izin verdi.» (Hadisi Buhari ve Müslim kaydetmiştir).
Hüccetü'l-Bâliğa'da şöyle denilmiştir :
«Bununla o gün ona meyletmesi amaçlanmamıştır. Ancak bununla şifa bulma kastedilmiştir.»
Ömer (ra.)'den rivayete göre: «Nebi aleyhisselam iki, üç veya dört parmak genişliğinde olması dışında ipek giyinmeyi nehyetd.» (Hadisi Müslim, Tirmizî, Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce kaydetmiştir).
Hüccetü'l-Bâliğa'da şöyle denilmiştir: «Çünkü ipek, elbise cin-sindendir. Genellikle de ona ihtiyaç duyulur.»

15.2.4.3. Bagka Şeylerle Karıştırılmış İpekliler

Geçen bütün hükümler, halis ipeğe mahsustur. Başka şeylerle
karıştırılmış ipekler ise; Şâfülere göre; «elbisenin çoğu ipek ise haramdır, yansı ipek ve diğer yansı başka bir şeyse helâl olur.» Onlar, «çoğun, bütün hünmünde olduğu» görüşündedirler. Nevevî şöyle demiştir: «İpekle başka şeyin karışımından yapılan elbise, ipek daha çok olmadıkça haram değildir.»

15.2.4.4. Çocukların İpek Giymelerinin Cevazı

Erkek çocukların ipek giymesi. Nebi aleyhisselam'ın onu giymekten nehyinin genelliği sebebiyle, fakihlerin çoğuna göre haramdır. Şafi'îler ise, caiz görmüşlerdir.
Nevevî şöyle demiştir: «Çocukların ipek giymesi hakkında mezhebimiz (Şafi'î) şöyle demiştir: «Onlann bayram günlerinde ipekli ve ipek giymeleri caizdir. Çünkü onlar mükellef değildirler. Çocukların, senenin diğer günlerinde elbise giymelerinin cevazı hakkında ise üç görüş vardır: Bunların en sahihine göre bu caizdir. İkinci görüşe göre haram, üçüncü görüşe göre de, temyiz çağından sonra haramdır.»

15.3. ALTIN VE GÜMÜŞ'ÜN HÜKMÜ

15.3.1. Altın ve Gümüş Yüzük Takınmak

Âlimlerin cumhuru, erkeklere altın yüzüğün haram olduğu görüşündedirler. Ahin dışında yüzükler ise, isterse altın kıymetinden daha fazla olsun erkek ve kadına caizdir.
Bunlar aşağıdaki hadislerle delil getirmişlerdir. Berâ' bin 'Âzib'-den rivayete göre, o şöyle demiştir : «Allah Rasûlü bize yedi şeyi emretti ve bizi yedi şeyden menetti:
«Bize;1 cenazeyi izlemeyi, hasta ziyaretini, davete icabeti, mazluma yardımı, yeminden ve yemin edenden sakınmayı ve selâmı iade etmeyi emretti. (Bir rivayette: selâmı yaymayı ve aksırana «yer-hamukellah» demeyi emretti.)
«Bizi; gümüş kabdan, altın yüzükten, ipekten, ipekli eğerlikten, ipekle kanştınlmış keten elbiseden, kolları ve astarı ipekli elbiseden ve bunun kabasından elbise giymekten menetti.» (Hadisi Bu-hari ve Müslim kaydetmiştir).
Abdullah bin Ömer (r.a.)'dan rivayete göre; Nebi aleyhisselam, altın veya gümüşten bîr yüzük edindi. Yüzüğün kaşını avuç içine çevirirdi. Yüzükte «Muhammed, Allah Rasûlü'dür» yazılıydı. Halk da onun gibi yüzük edindiler. Onları görünce, yüzüğü atarak; «Asla
onu takmayacağım» buyurdu. Sonra gümüş bir yüzük edindi. Halk da gümüş yüzükler edindiler.
İbn Ömer, şöyle demiştir: «Nebi aleyhisselam'dan sonra yüzüğü Ebû Bekr, ondan sonra da Ömer taktı. Sonra da Küba mescidinin kuyusuna düşürünceye değin Osman taktı.»
Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın elinde altın bir yüzük gördü. Onu çıkarıp attı ve: «Biriniz ateşten bir parça isterse, onu eline alsın» buyurdu. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem gittikten sonra; «Yüzüğünü alıp, ondan faydalansan.» denildi, Adam: «Hayır vallahi, Allah Rasûlü'nün attığı şeyi asla almam» dedi. (Hadisi Müslim kaydetmiştir.)
Ebû Musa'dan rivayete göre, Nebi aleyhisselam şöyle buyurmuştur: «Altın ve ipek ümmetimin dişilerine helâl, erkeklerine haram kılındı.» (Hadisi, Ahmed bin Hanbel, Nesâî ve Tirmizî kaydetmiş, Tirmizi «sahih» demiştir.)
Muhaddisler şöyle demiştir: «Bu hadis illetlidir. Çünkü senedinde «Sa'îd bin Ebî Hind'in, Ebû Musa'dan rivayeti vardır. Sa'id Ebû Musa'ya yetişmemiş ve ondan birşey işitmemiştir .
Müslim ve başkalarının rivayetine göre Ali (r.a.) şöyle demiştir: «Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, bana altın yüzük takmayı, ipekli kumaş giymeyi, secde ve rüku'da Kur'ân okumayı ve kırmızıya boyanmış (masfer)'i giymeyi yasakladı.»
Bu, altın yüzüğü haram sayan çoğunluğun delilidir. Nevevî şöyle demiştir: «Altın ve gümüş karışımı yüzükler de böyledir.»
Âlimlerin bir grubu, erkeklerin altın yüzük takmasını tanzihen mekruh saymıştır.
Sa'd bin Ebî Vakkas, Talha bin Ubeydullah, Suheyb, Huzeyfc, Cabir bin Semure, Berâ bin Âzib'in de aralannda bulunduğu sahabeden bir cemaat, altın yüzük takmışlardır. Belki onlar nehyi tenzihi olarak değerlendirmişlerdir.

15.3.2. Altın ve Gümüş Kaplar

Altın ve gümüş kaplardan yeyip içmek haramdır. Bunda erkek ;le kadın arasında bir fark yoktur. Ancak kadınların altın ve gümüş ziynet takmaları —daha önce geçtiği gibi— helâldir.
Altın ve gümüş kaplardan yeyip içmeyi Allah kadınlara helâl kılmamıştir.
Bunun delili aşağıdaki hadislerdir: Huzeyfe'den rivayete göre, o şöyle demiştir: «Allah Rasûlü'nü işittim, şöyle buyuruyordu: «îpek ve astan ile yenleri ipekli elbise giymeyin. Altın ve gümüş kaplar-
dan içmeyin. Bu kaplardan yemek de yemeyin. Çünkü bunlar dünyada kâfirlerin, ahirette ise sizindir.» (Hadisi Buhari ve Müslim kaydetmiştir).
Ümmü Seleme'den rivayete göre Nebi aleyhisselam şöyle buyurmuştur: «Gümüş kaptan içen kimse karnına ancak cehennem ateşi dökmüş olur.» (Hadisi Buhari ve Müslim kaydetmiştir. Müslim'in bir rivayetinde : «Altm ve gümüş kaplardan yiyip içenler...» şeklindedir.)
Fakihlerden bazıları bunu haram değil de mekruh sayarak şöyle demişlerdir: «Bu konuda varid olan hadisler, sırf tenzih içindir.» Ümmü Seleme'nin belirtilen hadisinde bu konuda azab vaidi varid olmuştur.
Fakihlerden bir cemaat, altın ve gümüş kaplardan yeyip içmeye, onlann kokulanıp, sürmelenme gibi diğer kullanılışlarını da dahil etmişlerdir. Muhakkik (araştırmacı) âlimler bunu doğru bulmamıştır.
Ahmed bin Hanbel ve Ebû Dâvûd'da bulunan hadiste: «Size gümüşü tavsiye ederim, onlarla oyun oynayın» denilmektedir.
Fethu'l-Allâm'da, muhakkiklerin görüşü desteklenmektedir: «Doğru olan, yeme ve içme dışındakilerin haram olmadığıdır. Bu konudaki icma iddiası doğru değildir. Bu, nebevi lâfzın, diğeriyle değiştirilme kötülüğünü taşır. Çünkü yeme ve içme haram kılınmışken, bunları diğer kullanımlarla aynı saymışlar, nebevi ibareyi kaldırarak yerine kendi nefislerinden umumî bir lâfız getirmişlerdir.»
Cumhur ulemâ, altın ve gümüşten yemek ve içmek için kaplar edinmenin yasak olduğu görüşündedirler. Bir
gurup ise buna ruhsat vermiştir.

153.3. Altm ve Gümüş Dışındaki Madenlerden Kaplar

Kıymetli mücevherlerden kaplar yapmak, bunlar altın ve gümüşten daha değerli bile olsalar caizdir. Çünkü eşyada aslolan helalliktir. Bunun haramlığına dair delil gelmemiştir.

15.3.4. Altın Diş ve Burun Yapmanın Cevazı

Kişinin, gerektiğinde altın diş ve burun edinmesi, caizdir. Tir-mizî'nin, Urfece bin Es'ad'dan rivayetine göre o şöyle demiştir: «Kü-lâb günü burnum koptu. Gümüşten bir burun edindim. Kokusu beni rahatsız etti. Nebi aleyhisselam altından bir burun edinmemi emretti.»
Tirmizi şöyle demiştir: «îlim ehlinden pek çoğunun, dişlerini altın ile birbirine bağladıkları rivayet olunmuştur.»
Nesâî'nin rivayetine göre; Muaviye, etrafında muhacir ve en-sar'dan bazı adamlar varken; «Nebi aleyhisselam'm ipek giymekten menettigini biliyor musunuz?» diye sordu. «Evet,» dediler. «Ya bir parça (yani diş gibi bir küçük parça) dışında altm takmaktan neh-yini?» diye sordu. Yine «Evet,» dediler.

15.4. KADINLARIN ERKEKLERE BENZEMESİ

îslâm, kadının tabiatının erkekten ayrı olmasını ve bu tabiatını doğru şekilde ortaya koymasını ister.
Bu erkekler için de böyledir. Her iki cinsin de diğerine benzemesi menedilmiş ve haram kılınmıştır. Bu benzemenin, giyim, söz, hareket ve diğer durumlarda olması aynıdır.
îbn Abbas'dan rivayete göre; o şöyle demiştir: «Allah, kadınla-şan erkeklere ve erkekleşen kadınlara Iâ'net etmiştir.» (Hadisi Buhari kaydetmiştir.)
Bir rivayette: «Allah Rasûlü kadınlara benzeyen erkekler ve erkeklere benzeyen kadınlara Iâ'net etmiştir.» (Hadisi Buhari kaydetmiştir.)
Ebû Hüreyre'den rivayete göre, o şöyle demiştir: «Allah Rasûlü, kadın elbiseleri giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadına Iâ'net etmiştir.» (Hadisi Ebû Dâvüd, Nesâî, Îbn Mâce, tbn Hibbân ve Hâkim kaydetmiş, Hâkim, «Müslimi'n şartı üzere sahihtir,» demiştir.)

15.5. ŞÖHRET (GÖSTERİŞ) ELBİSELERİ

Bu, İnsanlar arasmda giyeni meşhur eden elbisedir. Giyenini meşhur eden elbiseler haramdır.
Delilleri aşağıdadır :
îbn Ömer hadisi: Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur: «Kim dünyada şöhret elbisesi giyerse kıyamet günü Allah ona zillet elbisesi giydirir.» (Hadisi Ahmed bin Hanbel, Ebû Dâvûd, Nesâî ve îbn Mâce kaydetmiştir. İsnadının ricali «sika»dır.)
Yine ondan rivayete göre; Allah Rasûlü şöyle buyurmuştur: «Allah kibir elbisesi giyen kimseye bakmaz.» (Hadisi Buhari ve Müslim kaydetmiştir.)
Amr bin Şuayb'm babasından rivayetine göre; dedesi şöyle demiştir: Allah Rasûlü şöyle buyurdu: «İsrafsız ve riyasız olarak ye,
İÇ, giyin ve tasadduk et.» (Hadisi Ebû Dâvûd ve Ahmed bin Hanbel kaydetmiş, Buharı «talik» olarak zikretmiştir.)

15.6. KADININ PERUK TAKMASININ NEHYÎ

Ebû Hüreyre (r.a.)'dan rivayete göre bir kadın Kebî aleyhisse-Iam'a gelerek: «Ey Allah'ın Rasûlü! Benim gelinlik bir kızım var. Kızamık sebebiyle saçları döküldü. Ona saç takayım mı?» diye sordu. Nebi aleyhisselam şöyle buyurdu: «Allah peruk takana ve tattırana, dövme yapana ve yaptırana lanet etmiştir.»
Abdullah bin Mes'ûd (r.a.)'dan rivayete göre, o şöyle demiştir: «Allah, dövme yapana ve yaptırana, yüzünün kıllarını aldıran kadına ve bu İşle uğraşana, dişlerini törpüleyip seyrekleştirene ve Allah'ın yarattığı şekli güzellik için değiştirene lanet etmiştir.» demiştir.
Bu hadis, Beni Useyd'den ismi Ümmü Ya'kub olan ve devamlı Kur'ân okuyan bir kadına ulaştı da, İbn Mes'ûd'a gelip onunla konuştu, îbn Mes'ûd: «Ne diye Allah'ın kitabında bulunduğu halde Allah Rasûiü'nün lanet ettiği kimseye lanet etmeyecek misim?» dedi. Kadın: «Ben Kur'ân'i baştan sona kadar okudum ve bunu bulamadım,» dedi. İbn Mes'ûd: «Eğer okusaydm bulurdun. Allah Teâlâ : «Rasûl size neyi getirirse onu alın. Sizi neyden menederse ondan sa-kımn» (Haşr: 59) buyurmuştur. (Hadisi Buharı, Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâİ ve İbn Mâce kaydetmiştir.)

Yine ondan rivayete göre şöyle demiştir: «Allah Rasûlü'nü işittim, yüzünden kıl almayı, dişlerini torpillemeyi, peruk takmayı, ve dövme yapmayı (hastalık) sebebiyle olması dışında menetmiştir.»
Şevkânî Neylü'I-Evtâr'da şöyle demiştir: «Peruk takmak haramdır. Çünkü haram oîmavan bir işe lanet edilmez. Nevevî der ki: Bu tercih edilen zahir görüştür. Şâfi'iler bu konuyu açıklayarak şöyle demişlerdir: Eğer saçlarına başka bir insan saçı takarsa, tartışmasız bu haramdır. Erkek veya kadın, mahrem ve kocanın saçı olması delillerin umumu sebebiyle tartışmasız aynıdır. Çünkü, insan saçları ve diğer azalarından faydalanmak insanın muhteremliği sebebiyle haram kılınmıştır. Bilâkis insanın saçları, tırnakları ve diğer organları gömülür. Saçı eksik bile olsa, insan saçı ilâve edilse veya diri iken kesilmiş bile olsa meyte ya da eti yenmeyen hayvan saçı eklense bu namazda ve namaz dışında necaset taşıma olduğu için hadis gereğince haramdır. Bunun, karısının veya diğer erkek ve kadınların saçı olması çeşittir. İnsan saçı dışında, temiz saça gelince; kocası veya efendisi yoksa bu da haramdır. Eğer varsa, bu konuda üç görüş vardır: Birincisi; hadislerin zahirine göre caiz
değildir. îkincisi; caizdir. Üçüncü ve en sahih olan görüşe göre ise; kocasının veya efendisinin izniyle bunu takarsa, caiz, aksi taktirde haramdır.»
İpek, yün, keten ve benzeri gibi insan saçları dışında saçlar eklenirse; bunu Sa'îd bin Cübeyr, Ahmed bin Hanbel ve Leys caiz görmüştür. Kadı 'Iyâd şöyle demiştir: «Saça benzemeyen boyalı İpek ve benzeri kordonlar saça eklenirse, bu nehyedilmemiştir. Çünkü bu ilâve, güzelleştirme için yapılan ilâvenin amacı içerisine giremez.»
Saç ilâve etmek haram olduğu gibi, kadının saçlarını ve yüzündeki kılları kesmesi de haramdır. Ancak kadında sakal ve bıyık biterse bunu izale haram değildir. Aksine Nevevî ve başkalarının belirttiği gibi müstehabdır.
Dişleri törpüleyip aralarını ayırmak hakkında Nevevî, «Bu yapana da, yaptırana da haram olan bir iştir.» demiştir.
Nevlü'l-Evtâr'da şöyle denmiştir: «Açıktır ki, anılan haramlık, onu tedavi ve hastalık sebebiyle değil de güzelleştirme için yapıldi-ğmdadır. Çünkü bu haram değildir. «Allah'ın yarattığında yapılan değiştirmelerle» ilgili hadisin zahirinden, yaratılmış şeyin, bulunduğu şeklini değiştirmenin caiz olmadığı anlaşılır.»
Ebû Ca'fer et-Taberî şöyle demiştir: «Bu hadis, kadının Allah'ın yarattığı şeklinden bir şeyi, kocasına veya başkasına güzel görünmek için ilâve veya noksanla değiştirmesinin caiz olmadığına delâlet eder. Eğer dişi veya bir organı fazla ise onun bunu kesmesi veya koparması caiz değildir. Çünkü bu Allah'ın yarattığını değiştirmektir. Eğer uzun dişleri bulunur ve uçlarını kısaltmak isterse de böyledir. Kadı 'Iyâd da böyle demiş ve şunu eklemiştir: Ancak bu fazlalığın hastalığa yol açması veya ona zarar vermesi söz konusuysa, onu kesip atmakta bir mahzur yoktur.»