ORUÇ'UN VAKTİ
798 Kur'an-ı Kerim'de:
"Oruç (günlerinin) gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak
size helâl kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için
birer libassınız. Allah nefislerinize karşı za'af
göstermekte olduğunuzu bildi de, tevbenizi kabul etti, sizi
bağışladı. Artık (bundan sonra geceleri) onlara yaklaşın
ve Allah'tan hakkınızda yazdığınızı isteyin. (Bütün
gece) fecr(i sadık) olarak, ak iplik, kara iplikten size
seçilinceye kadar yeyin, için sonra geceye kadar orucunuzu
tamamlayın"(18) hükmünü beyan buyurulmuştur. İmam-ı
Serahsi; bu Ayet-i Kerime'de zikrolunan "Siyah ve beyaz
iplik" kelimelerinin renk manasına kullanıldığını;
ufuktaki yaygın beyazlığın zahir olması ile oruç'un
başlayacağını kaydetmektetir.(19) Esasen Hanefi fûkahası;
"Oruç'un vaktinin fecr-i sadıkla başlıyacağı ve
güneş batıncaya kadar devam edeceği hususunda"
müttefiktir.(20) Bu hususta tek bir ihtilâf göstermek mümkün
değildir. Bununla beraber; bu ikinci fecrin (Fecr-i Sadık'ın)
ilk doğduğu âna mı, yoksa beyazlığın ufukta dağılmaya
başladığı zamana mı itibar edileceği hususunda farklı
görüşler mevcuddur. Şemsü'leimme Hulvani bu hususta:
"Birinci kavle uymak (yani ilk âna) daha ehvattır,
ihtiyata daha uygundur. İkinci kavil ise; daha geniştir, oruç
tutacaklar için daha müsaittir" demiştir. Muhiyt'te de
böyledir. Alimlerin çoğu da bu görüşü benimsemişlerdir.
Hızanetü'l Müftin'de böyle zikredilmiştir.(21)
SAHUR'A KALKMAK
799 Hz. Malik b. Enes (ra)'den
rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Sahur yemeği yeyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bolluk
(bereket) vardır"(22) buyurduğu bilinmektedir. Hanefi
fûkahasından İmam-ı Merginani, bahsi geçen Hadis-i Şerif'i
zikrettikten sonra: "Müstehab olan sahur yemeğini yemek ve
onu geciktirmektir. Zira Resûl-i Ekrem (sav) "Üç şey
mürsellerin ahlâkındandır; iftarda acele etmek, sahuru
geciktirmek ve misvak kullanmak" buyurmuştur. Ancak
mükellef; fecr-i sadık'ın durumu hakkında şüpheye
düşerse, efdal olan haramdan kurtulmak için yemeği terk
etmektir"(23) hükmünü zikreder. Şurası muhakkaktır ki;
sahura kalkıp birşeyler yemek, oruç tutmak niyetiyledir.
Feteva-ı Hindiyye'de: "Ramazan ayında sahura kalkmak bir
niyyettir. Necmüddin Nesefi bu şekilde zikretmiştir. Ancak
sahura kalkmak, sadece o günün orucu için niyyet
hükmündedir, başka bir günün orucu için niyyet yerine
geçmez"(24) hükmü kayıtlıdır.
800
İbn-i Abidin, sahurla ilgili olarak şunları kaydetmektedir:
"Sahur'un delili, Ebû Dâvud'dan maada Hadis imamlarının
Hz. Enes (ra)'den rivayet ettikleri hadistir. Resûlullah (sav):
"Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır"
buyurdu. Buradaki bereket'den murad; ertesi günün orucuna
kuvvet kazanmak veya sevabın ziyadeliği olduğu söylenmiştir.
Sahur; seher vaktinde yenilen yemektir. Bu gecenin son altıda
birindedir. Bahır sahibi diyor ki; "Ulemânın sözlerinde
bu sünnetin sadece su ile hâsıl olacağını açık olarak
görmedim. Ama hadisin zahiri bunu ifade ediyor. Hadis, İmam-ı
Ahmed (rh.a)'in rivayet ettiği: "Sahurun hepsi berekettir.
Onu bırakmayın!.. Velev ki biriniz bir yudum su olsun içsin.
Çünkü sahura kalkanlara Allah (cc) ve Melekleri salat
eylerler" Hadis-i Şerifi'dir.(25)