SUÇLU TAHKİR EDİLMEZ
1249 Haddi gerektiren herhangi
bir suçu işleyen mü'min hakir görülemez. Nitekim Resûl-i
Ekrem (sav)'in döneminde evli olan bir mü'min zina ettiği
kendi ikrarı ile sabit olmuştur. Tabii ki "ikrar"
söz konusu olduğu için "recm" cezasının tatbiki
gerekmektedir. Recm cezası ikame edildikten sonra, iki kişi
kendi aralarında konuşurken suçluyu: "Köpek gibi
taşladıklarından" söz ediyorlar. Resûl-i Ekrem (sav) bu
konuşmaya muttali oluyor ve üzüntü içerisinde sükût
ediyor. Bir müddet sonra davul gibi şişmiş ve kokmuş bir
eşek leşine rastlıyorlar. Peygamber efendimiz (sav):
"Fûlan ve filan zatları çağırın" buyuruyor. O iki
zat yanlarına gelince: "Derhal ininiz ve şu eşek
leşinden yiyiniz" emrini veriyor. O iki zat: "Ey
Allahû Teâla (cc)'nın Resûlü, bu leşi kim yiyebilir"
diyerek tereddüt içerisinde kalıyorlar. Bunun üzerine
Resûl-i Ekrem (sav): "Sizin biraz evvel, recm edilen
kardeşiniz hakkında yaptığınız dedi-kodu, şu pis eşek
leşinden daha çirkindi. Yemin ederim ki cezasını çeken o
suçlu kardeşiniz şimdi Cennet'in nehirlerinde
yüzmektedir.(15) buyuruyor. Bu, Allahû Teâla (cc)'nın
hududlarına teslim olmanın bir mükafatıdır. Yine şarap
içtiği için "Hadd-i Şürb" cezasına çarptırılan
bir mü'mine hakaret ve lanet edenlere hitaben Resûl-i Ekrem
(sav): "O suçlu kimseye hakaret ve lanet etmeyiniz.
Vallahi, bildiğim, o kimsenin Allahû Teâla (cc)'yı ve
Resûlü'nü çok sevdiğidir."(16) buyuruyor.
1250
Hz. Ömer (ra) bir hutbesinde: "Ben memurlarımı sizleri
dövmeleri ve haksız yere mallarınızı almaları için
göndermedim. Ben, size, onları ancak dininizi öğretmeleri ve
Hz. Peygamber (sav)'in sünnetini ta'lim ettirmeleri için
gönderdim"(17) buyurmuştur. İşkence ederek, tehdit ve
hapis yoluyla zarara uğratarak; itirafta bulunan bir suçlunun,
bu itirafının "ikrar" (delil) olamayacağı üzerinde
ittifak vardır.(18) Nitekim bir Hadis-i Kudsi'de:
"Kullarıma işkence etmeyiniz"(19) emri verilmiştir.
Esasen, İslâm toplumunda suçların açığa çıkarılması
esas değildir. Hatta had cezasını gerektiren herhangi bir
suçu işleyen mü'mini gören kimse; o mü'minin suçunu
örtebilir, şahidlik etmeyebilir.(20) Hatta Kadı'nın (Şer'i
şerifle hükmeden hakimin) zina isnadı ve hırsızlık gibi
şikâyete bağlı cezalarda, deliller öne sürülmeden önce:
"Bu şikâyetinden vazgeç ve affediver. Allahû Teâla
(cc), affeden bir kulun, izzet ve şerefini artırır" diye
nasihatta bulunması müstehabdır.(21)