HADD-İ KAZF
(Zina iftirası, haysiyet ve şereflerin korunması)
1270 Kazf'ın lûgat manası
atmaktır.(71) İslâmi ıstılahta; "Muhsan bir erkeğe ve
muhsan bir kadına; serahaten veya delâleten zina isnadında
bulunmaya "Kazf" denir"(72) tarifi esas
alınmıştır. Zira "Hadd-i Kazf"; ancak muhsan olan
kimseye yapılan zina isnadında, gerekli şahid getirilemediği
zaman uygulanır.
1271 Kur'an-ı Kerim'de:
"Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadıyla) iftira atan,
sonra (bu hususla ilgili) dört şahit getirmeyen kimselerin her
birine de seksen değnek vurun. Onların ebedi şahidliklerini
kabul etmeyin. Onlar fasıkların ta kendileridir"(73)
hükmü beyan buyurulmuştur.
1272 İbn-i Abidin:
"Vasile (ra)'den Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Her kim bir
zimmiye kazfte bulunursa kıyamet gününde kendisine ateşten
kamçılarla had vurulur" buyurduğu rivayet olunmuştur.
Taberani, Ûmmü'l-Mü'minin (Mü'minlerin annesi) Aişe (ra)'ye
gerek gizli, gerekse aşikâr kazfetmek (74) küfürdür. Keza
Hz. Meryem (ra)'e hakkında da yapılan kazf
küfürdür."(75) hükmünü zikretmektedir. Darû'l
İslâm'da; mü'minler Ulû'lemr'e beyatla, gayr-i müslimler de
"Zımmet akdi" imzalamak suretiyle bütün haklara haiz
olmuşlardır. Bu haklarından birisi de, şeref ve
haysiyetlerinin korunmasıdır. Hanefi fûkahası, gayr-i müslim
zimminin gıybetinin yapılmasının da haram olduğunu, onların
şeref ve haysiyetleriyle oynayıcı şiirler yazmanın caiz
olmayacağını esas almıştır. Resûl-i Ekrem (sav)'in:
"Allahû Teâla (cc)'ya şirk koşan kimse muhsan
değildir"(76) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla
zimmiye zina isnadında bulunan kimse, "Hadd-i Kazf'e"
muhatab olmaz. Ancak "Zimmet Akdini" ihlal ettiği
hususunda Kadı (Şer'i şerifle hükmeden hakim) karar verirse,
ta'zir olunur.
1273 Recm'in yapılabilmesi
için aranan "ihsan" şartlarından; sahih nikâhla
evlenmiş olma ve zevcesine cinsi yakınlıkta bulunma (Cim'a)
vasıfları, Hadd-i Kazf'in ihsanında şart değildir.(77)
Hanefi fûkahası: "Müslüman, hür, akıllı, büluğa
ermiş ve zina fiilinden masum olan (namuslu, hayatta hiç zina
etmemiş) erkek veya kadına; zina isnadında bulunan (kazfeden)
şahıs; gerek hür, gerek zimmi, gerekse kadın olsun haddi
kazf tatbik edilir. Hür olan kazife (zina isnad edene) 80
değnek, köle olan kazife ise 40 değnek vurulur. Kazf (iftira)
suçu da, beyyine (şahid) ve ikrarla sabit olur"(78)
hükmünde müttefiktir.
1274 Bir kimse, muhsan olan bir
şahsa "Ey zina eden" diye isnadda bulunsa, diğeri de
bu söze mukabil olmak üzere "Asıl zina eden sensin"
dese her ikisine de "Had" uygulanır.(79) Zira zina
iftirası (Kazf) cezası; şeref ve haysiyeti, ırz ve namusu,
aile sistemini korumak içindir. Allahû Teâla (cc) zinayı
fahiş bir fiil olarak beyan buyurduğu gibi, zinanın sözle
yayılmasını da haram kılmıştır. Nitekim Kur'an-ı
Kerim'de: "Kötü sözlerin iman edenlerin içinde yayılıp
duyulmasını arzu edenler (yok mu?) dünyada da, ahirette onlar
için pek acıklı bir azab vardır"(80) hükmü beyan
buyurulmuştur. Dolayısıyla; zina etmek haram kılındığı
gibi, sözle de (müstehcen konuşmalar ve fıkralar yoluyla da)
fuhuşun yayılmasına hizmet etmek "haram"
kılınmıştır.
1275 Hadd-i Kazf'in tatbiki
için; iftiraya uğrayan kimsenin, Kadı'ya (Şer'i şerifle
hükmeden hakime) müracaat etmesi şarttır.(81) Zira kazf
haddinde; hem Allahû Teâla (cc)'nın, hem de kazfe uğrayan
(iftira edilen) şahsın hukuku vardır. Nitekim bir kimse;
şarap; içtiği için "Hadd-i Şürb'e" bir kimseye de
zina isnadında bulunduğu için "Hadd-i Kazf'e"
mahkûm edilse, önce "Hadd-i Kazf" cezası infaz
edilir.
1276
Bir kimse; muhsan olan bir erkeğe zina isnadında (Kazf'ta)
bulunsa, daha sonra hiçbir husumet yokken Kadı'nın huzuruna
gelerek ikrar (itiraf) etse, fakat 80 değnek (celde) cezasından
korkarak ikrarından rücû etse, bu rücû kabul edilmez.
Ayrıca zina isnadı sebebiyle "Hadd-i Kazf" cezasına
çarptırılan bir kimse; yaptığı bu günahtan tevbe etse dahi
"şahit"liği kabul edilmez. Yine zimmet ehli (gayr-i
müslim vatandaş) bir şahıs "Hadd-i Kazf" cezasına
muhatap olduktan sonra, kendi dininden olan "zimmi"
hakkında şahitlik edemez.(82) Bir Gayr-i Müslim (zimmi) Hadd-i
Kazf cezasına çarptırıldıktan sonra; Allahû Teâla
(cc)'nın verdiği hidayetle mü'min olursa, İslâm'a girmesi
geçmişi sildiği için; şahidlik edebilir.