SÜSLENMEK NİYETİYLE,
FITRATA MÜDAHALE CÂİZ DEĞİLDİR
1650 Kur'ân-ı Kerîm'de:
"Allah onu (şeytanı) rahmetinden koğdu. (Şeytan şöyle)
Dedi: "Ğ Celâlin hakkı için, kullarından muayyen bir
nasib edineceğim. Onları (ne yapıp-edip) behemahal
saptıracağım. Onları (elde ettiğim insanları) mutlaka
olmayacak kuruntulara boğacağım. Onlara emredeceğim de;
davarların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim
de, Allah'ın yarattığını (fıtratı)
değiştirecekler." Kim Allahû Teâla (cc)'yı bırakarak,
şeytanı velî edinirse; şüphesiz (kat'i olarak) büyük bir
ziyana uğramıştır"(64) hükmü beyan buyurulmuştur.
Müfessirler; "Bu ayette, Allahû Teâla (cc)'nın
yarattığı şekli (fıtratı) değiştirmenin câiz olmadığı
beyan edilmiştir. Ayrıca şeytanın; Allah'ın rahmetinden
koğulduğu ve ona uymanın dalâlet olduğu açıklanmıştır.
Müşrikler; putlara kurban edecekleri hayvanların kulaklarını
(yarmak sûretiyle) işaretlerlerdi. Bunun da şeytan
tarafından; vesvese ve ilkâ yoluyla gerçekleştirildiği
belirtilmiştir."(65) diyerek konunun hassasiyetini
vurgulamışlardır. Şimdi süslenmek niyetiyle, fıtrata
müdahale şekilleri üzerinde duralım.
1651 Dövme yaptırmak
ve dişlerin şeklini değiştirmek: Abdullah İbn-i
Mesûd (ra) ve İbn-i Ömer (ra)'den rivayet edildiğine göre
Resûlullah (sav): "Vücudunda dövme yaptırana ve (dövme
işini) yapana, normal dişlerini (genç ve güzel görünmek)
niyetiyle yontarak şeklini değiştirene ve bunu icrâ edene
lânet etmiştir"(66) Derinin iğne veya çuvaldızla
delinerek; altına çivit, sürme ve diğer boyaların
doldurulmasıyla "dövme" (vaşime) meydana gelir.
Bazı cahiller; kollarına veya pazularına, arslan, kaplan ve
bunun gibi hayvan şekilleri yaptırırlar. Bu kat'i olarak
haramdır. İlaçla giderilmesi mümkünse; derhal yapılması,
vacip olur. Diş meselesine gelince; buna "Tefellûç"
denilir. Ön dişleri törpüleyerek aralık açmak ve
güzelleşmektir. Bunu genellikle yaşlı kadınlar; genç ve
güzel görünmek niyetiyle yaparlar. Dişleri törpüleyen ve
törpületen müşterek haram işlemiş olur. Ancak tedavi
niyetiyle; mü'min ve mütehassıs bir dişçinin yaptığı iş
ayrıdır. Ona "Tefellûç" denilmez.
1652 Kaş aldırmak:
Resûl-i Ekrem (sav)'in lânetine kaş aldıran ve alanlar da
dahildir.(67) Kaşın kıllarını iyice inceltmek ve kaşı
yukarıya almak sûretiyle "kaş aldırma" işlemi
gerçekleşir. Bu da hilkati değiştirme manasınadır. Fûkaha;
kadının yüzünde sakal ve bıyık çıkarsa, bunun
alınmasının câiz olduğunu esas almıştır.(68) İbn-i
Abidin; sakal ve bıyığın kadında fıtrat olmadığını, bu
sebeble (eğer çıkarsa) kesilmesinin müstehab olacağını
beyan etmiştir. Şurası muhakkaktır ki; büyük masraflarla
yaptırılan "estetik ameliyat"lar da, fıtratı
değiştirme hükmüne tabidirler. Ancak (herhangi bir kaza
sonucu) sonradan meydana gelen ve insanın toplum içinde mânen
ezilmesine sebeb olan anormallikler düzeltilebilir. Çünkü bu
tedavi hükmündedir.
1653 Saçı-saça
eklemek: Hz. Esma binti Ebu Bekir (ranha)'den rivayet
edilen bir Hadis-i Şerif'te, saçı-saça eklemek
yasaklanmıştır. Hadis-i Şerif şudur: "Resûl-i Ekrem
(sav)'e bir kadın gelerek: "Ğ Ya Resûlullah!.. Benim yeni
gelin bir kızcağızım var. Çiçek hastalığına tutuldu da,
saçları döküldü. Bu saçları ekleyeyim mi?" diye
sordu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav): "Ekleyene de,
ekletene de Allah lânet etsin" buyurdular."(69) Hanefi
fûkahası: "Kadınlar saçlarımız uzun olsun ve çok
görünsün diye; başkasının saçını, kendi saçlarına
eklerler. Bunu Resûl-i Ekrem (sav) şiddetle men
etmiştir"(70) hükmünde müttefiktir. Günümüzde kadın
saçının alışverişe dâhi konu edildiği görülmektedir.
Bilhassa "peruk" yapımı alabildiğine
çoğalmıştır. Molla Hüsrev: "İnsanın kılının
satılması fâsiddir. Zirâ insan mükerremdir, mübtezel
değildir. Şu halde insanın cüzlerinden bir şeyin hakir,
önemsiz ve hor kılınması câiz olmaz. İnsanın kılının
satılması câiz olmadığı gibi, onunla faydalanmakta câiz
olmaz"(71) hükmünü zikreder.
1654
Saçı ve sakalı boyamak: Resûl-i Ekrem
(sav)'in: "Şüphesiz ki, yahudilerle hristiyanlar
saçlarını boyamazlar. Şimdi siz onlara muhalefet
edin"(72) buyurduğu bilinmektedir. Diğer bir Hadis-i
Şerif'te de; yahudi ve hristiyanların ihtiyarlarının
sakallarını boyamadığı, onlara muhalefet edilmesi gerektiği
beyan edilmiştir. Hz. Ebû Bekir (ra) ve Hz. Ömer (ra)'in,
sırf müşriklere muhalefet için boyadıkları rivayet
edilmiştir. Saç ve sakalı boyamak mübahtır. Mü'min erkekler
için sakal bırakmanın lüzumu üzerinde daha önce
durmuştuk.(73)