Kimlere Zekat Verilir, Kimlere Verilmez?
Bir kimse, kendi zekatını fakir bulunan zevcesine, usulüna (babasına, dedesine,
anasına ninesine...) ve füruuna (çocuklarına, çocuklarının çocuklanna...)
veremez. İddet beklemekte olan boşanmış zevcesine de veremez. Çünkü buna vereceği
zekatın yararı kısmen de olsa kendisine ait bulunmuş olur. Oysa bu yarar, tamamen
kendisinden kesilmiş bulunmalıdır.
İmamı Azam'a göre, bir kadın da zekatını, fakir bulunan kocasına veremez. Çünkü
adete göre, aralarında bir menfaat ortaklığı vardır, iki İmama göre, kadın fakir olan kocasına
zekatını verebilir.
Temel ihtiyaçlarından başka nisab mikdarı bir mala sahib olana da
zekat verilemez; çünkü bu kimse zengin sayılır, ihtiyaçtan fazla olarak elde
bulunan malın ticaret eşyası, nakid para gibi artan bir mal yahut ev ve ev eşyası
gibi artmayan bir mal olması fark etmez. Fakat zengin bir kimseye, nafile şeklinde olan bir sadakanın
verilmesi caizdir. Bu yönü iledir ki, vakıfların sadaka kısmından sayılan
gelirlerini vakfiye senedi gereğince, zengin kimselerin almaları da helal bulunmuştur. Bu bir bağış ve ikram yerindedir.
Haşim Oğulları ile bunların azadlılanna zekat verilemeyeceği gibi, öşür, adak,
keffaret benzeri diğer sadakalar da verilemez. Zekat ve bunun cinsinden sayılan şeyler,
insanların yıkantısı sayılır. Haşim oğullarının şeref ve kıymeti böyle bir şeyi kabulden beridir. Bunlara ancak bir ikram ve hediye şekli ile sadaka verilebilir.
Haşim Oğullarından maksad, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin amcaları Hazret-i Abbas ile
Haris'in evlad ve torunlarından ve Hazreti Ali ile kardeşleri Akıl ve Cafer'in neslinden gelenlerdir. Bu şahısların, ihtiyaçlarına göre, Hazinenin ganimetler kısmından payları vardır. Bu paylarını
almadıkları takdirde, ihtiyaçtan kurtulmaları için, kendilerine zekat verilebileceğini söyleyen fıkıh alimleri de vardır.
Kendisine zekat verilecek kimse, zekatı alma zamanında
zekat almaya ehil bulunmalıdır. Bu ehliyetin sonradan kaybolması, peşin verilen
zekatın sıhhatine engel olmaz. Buna göre, bir malın zekatı daha sene dolmadan bir
fakire verildikten sonra, sene henüz sona ermeden o fakir zengin olsa veya ölse, o malın zekatını
yeniden vermek gerekmez ve böyle verilen zekat da geri alınamaz. Çünkü
verilmesinden beklenen sevab kazanılmıştır.
Bir kimse zekatını, zengin bir erkeğin (buluğa ermemiş) küçük çocuğuna veremez. Çünkü bu çocuk, babasının malı ile zengin sayılır. Fakat zengin bir kadının fakir ve yetim olan ve babası müslüman olan çocuğuna
zekat verilebilir. Çünkü bu çocuğun nesebi, baba tarafından sabittir; anasının serveti ile zengin sayılmaz.
Yine, bir kimse zekatını, zengin bir adamın fakir ve müslüman olan babasına veya zengin bir adamın fakir ve müslüman olan (buluğa ermiş) büyük çocuğuna veya o şahsın fakir ve müslüman bulunan zevcesine verebilir. Çünkü
bunlar birer şahıs olarak tasarrufa ehildirler, birbirlerinin serveti ile zengin sayılmazlar.
Zekat, müslüman olmayanlara verilemez. Çünkü zekat müslim olan fakirlerin hakkıdır. Bir hadis-i şerifde: "Zekatı, müslümanların
zenginlerinden alıp fakirlerine veriniz," buyurulmuştur. Bunun için müslüman
olmayanlar zekat vermekle yükümlü değillerdir. Bu ibadet, müslümanlara ait dinî ve içtimaî (sosyal) bir görevdir. Bu göreve ortaklık etmeyenlerin bundan
faydalanma hakları olamaz.
Yalnız İmam Züfer, zekatın zimmîlere (İslam idaresi altındaki gayri müslimlere) de
verilmesini caiz görmüştür. Çünkü zekattan maksad, bir ibadet yolu ile muhtaç kimseleri ihtiyaçtan kurtarmaktır. Bu maksad da, fakir zimmîlere
zekatı vermekle elde edilir. Bununla beraber nafile sayılan sadakaların zimmîlere verilebileceğinde ittifak vardır.
Zekatı akrabaya vermek daha faziletlidir. Şöyle ki: Önce muhtaç olan erkek veya kız kardeşlere, sonra bunların çocuklarına, sonra amcalara, halalara, sonra bunların çocuklarına; sonra dayılara, teyzelere ve bunların çocuklarına, daha sonra akraba sayılan diğer yakınlara vermek daha faziletlidir. Bunlardan sonra da fakir komşulara ve meslek arkadaşlarına vermekte fazilet vardır.
Zekatı, malın bulunduğu yerdeki fakirlere vermelidir. Yıl sonunda başka memleketlerdeki fakirlere gönderilmesi mekruhtur. Ancak kendilerine
zekat gönderilecek kimseler, akraba iseler veya malın bulunduğu yerdeki
fakirlerden daha muhtaç iseler, o zaman uzakta olan bu gibilere gönderilmesinde
kerahet olmaz. Bununla beraber zekatı, daha senesi dolmadan başka bir memlekete göndermekte bir sakınca yoktur.
Bayramlarda ve diğer günlerde muhtaç olan hizmetçilere veya çocuklara veya müjde getiren fakir kimselere verilecek bahşişlerin
zekat niyeti ile verilmesi caizdir.
Verilen bir zekat, fakir tarafından veya fakir olan çocuğun ve
mecnunun velisi veya vasisi tarafından alınmadıkça tamam olmaz. Fakir olan bir bunağın veya buluğa yaklaşmışın veya paranın kıymetini
bilip aldanmayacak bir yaşta bulunan çocuğun zekatı alması yeterlidir.
Bir kimse zekatını vermek için araştırma yapıp zekata ehil olduğunu anladığı bir adama
zekatını verir de, gerçekten o adamın zekata ehil olduğu meydana çıkarsa, ittifakla bu
zekat caiz olur. Aksine durumu anlaşılamaz veya zengin olduğu sonradan meydana çıkarsa,
İmamı Azam ile İmam Muhammed'e göre, yine zekat geçerli olur.
Fakat araştırma yapmaksızın ve zekata ehil olup olmadığını hiç düşünmeden
zekat verilecek olsa, geçerli olursa da, zekata ehil olmadığı sonradan
meydana çıkarsa, yeniden zekatı vermek gerekir. Çünkü araştırma işinde noksanlık
yapılmıştır.
Zekata ehil olup olmadığında şübhe edilen bir kimseye araştırma
yapmaksızın verilen zekat, geçerli olmamak tehlikesindedir. Eğer sonradan o
kimsenin fakir olduğu meydana çıkmış olursa, zekat yerini bulmuş olur, değilse
olmaz.