BAŞKASININ ÇOCUĞUNU EVLAT EDİNMEK.. 2

(Evlatlık) 2


BAŞKASININ ÇOCUĞUNU EVLAT EDİNMEK

 

(Evlatlık)

 

Fakir ailelere yardımcı olmak, onların yükünü hafifletmek İs­lâm'ın koymuş olduğu güzel sünnetlerden biridir. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz'in hayatında bunun birkaç örneği mevcuttur. Amcası Ebû Talib'in ailesi çok kalabalıktı, gelir azalıp kıtlık da başgösterince büsbütün sıkıntıya düştü. Bu sebeple Resûlüllah (A.S.) Efendimiz onun yükünü hafifletmek amaciyle oğlu Hz. Ali'yi kendini himaye ve terbiyesine, Akîl'i da hali-vakti yerinde olan amcası Hz. Abbas'm himayesine aldı.

Ancak İslâm'dan önce Arap Yarımadasında nesebi belli olmayan çocukları alıp kendi evlâdı edinenler hayli çoktu. Bu yüzden soylar birbirine karışıyor, bazen çok yakınlar birbiriyle evleniyorlardı. İs­lâm yepyeni bir nizam ve değişik bir aile düzeni getirdi. Cahiliyye devri âdetlerinin çoğunu kökünden yıkıp kaldırdı.

Bu arada başkasının çocuğunu evlâdlık edinmeyi de yasakladı.

Nitekim Hz. Hatice'nin kölesi olup Resûlüllah'a hediye edilen küçük Zeyd'i Efendimiz evlad edinmişti. Bu bakımdan herkes ona Muhammed'in oğlu Zeyd diye sesleniyor ve öylece tanınıyordu.

Azhab Süresinin baş kısmındaki âyetler indirilerek bu yasak­landı. Yani kimsesiz çocukları, fakir ailelerin çocuklarını, yetim ve yoksulları alıp beslemek, okutmak ve evlendirmek büyük sevap ka­bul edildi, ama onları evlâd edinmenin sakıncaları belirtilerek ya­saklandı :

«Evlâdlıklannıa da Öz oğullarınız gibi saymanıza meşru' kılma-mıştir. Bunlar sizin dillerinizle söylediğiniz (anlamsız) sözlerdir. Al­lah ise hakkı söylemektedir. Doğru yola ancak o eriştirir.»[1]

Bir kişinin iki kalbi olmayacağı gibi, iki babası da olamaz. Ni­tekim Hz. Ömer (R.A.) diyor ki: «Bu âyet inmeden önce biz Zeyd için «Muhammed (A.S.)'m oğlu» diyorduk. Bu âyet inince artık öyle demekten men'olunduk[2]

Ashabdan Sehle binti Süheyl bir gün Resûlüllah (A.S.) Efendi­mize gelerek dedi ki: «Ya Resûlüllah! Sâlim'i evlâd edindik. Ama o bizim öz evlâdımız değildir. İçimde bir şüphedir sürüp gidiyor, ne buyurursunuz?» Peygamber (A.S.) Efendimiz de ona, «Sâlim'i em-zir, böylece süt anası olursun.» buyurdu.

Bu âyet ve ilgili hadîslere dayanılarak, bir kimse yanında bes­lediği erkek çocuğunun ileride evlenip de boşadığı kansiyle evlene­bilir, hükmü çıkarılmıştır.

«Evlâdlıkları babalarına nisbet ederek çağırın. Bu, Allah katın­da en doğru ve en âdil olanıdır. Eğer babalarının kim olduğunu bil­miyorsanız, o takdirde onlar dinde sizin kardeşleriniz ve dostlanmz-dır.»[3]

Yani onları kardeş diye çağırın ve dinde kardeş kabul edin. Gö­rüldüğü gibi, Kur'ân babası bilinmiyen çocukların sokakta bırakılmasına cevaz vermiyor, mü'minlerin onlan alıp beslemesini tavsi­ye ederken, «onları öz evlâdınız gibi kabul etmeyin. Babalarına nis-bet edin, babalarını bilmiyorsanız, dinde kardeşleriniz ve dostları­nız bilin.» buyuruyor

Hadis-i Şeriflerle bu konuya ağırlık kazandırılmış ve daha ağır ölçüde mânevi müeyyideler de konulmuştur.

«Kim babasından başkasına kendini nisbet edip -babası olmadı­ğını bildiği halde- böyle bir iddiada bulunursa, jcennet ona haram olur.»[4] Yani bunun cezasını görmeden cennete giremez.

«Herhangi bir adam babası olmadığını bildiği halde kendini bir adama nisbet ederse, herhalde hakkı inkâr etmiş olur.» (Büyük bir günah işler).[5]

Başkasının Çocuğuna «Oğlum» ya da «Kızım» Demek..

Başkasının çocuğunu evlâd edinmenin caiz olmadığını yukarı­da gördük. Başkasının çocuğuna şefkat ve sevgi yollu «Evlâdım!» ve­ya «oğlum..» «kızım..» demek caiz olur mu?

Bu daha çok söyliyenin niyetine bağlı bir hüküm taşır. Başka­sının çocuğunu kendine evlâd edinmek için söylüyorsa, caiz değil­dir, ayni zamanda büyük günah işlemiş olur. Ama sevgi ve şefkatin-dan dolayı ağız alışkanlığı nedeniyle söylüyorsa, bunda bir vebal yoktur.

Nitekim bize kadar gelen sahih rivayetlerden anlıyoruz ki, Re-sülûllah (A.S.) Efendimiz kendisine hizmet eden Hz. Enes'e «oğulca-ğızım!.. diye hitap etmiştir.[6]

Resûlüllah (A.S.) Efendimiz kazaya kalan umreyi yerine getir­mek için yola çıktığında Hz. Hamza'mn kızı arkasından, «Amcam, amcam!.» diye seslenmiş ve Hz. Ali koşup onun elinden tutarak Hz. Fatime'ye götürüp, «amcam kızma artık sen bak..» demişti. Ama Hz. Zeyd ve Hz. Cafer de ona sahip çıkmışlar, herbiri onu alıp beslemek için hak iddia etmişlerdi. Resûlüllah (A.S.) Efendimiz onu teyzesine teslim edip, «bu hak senindir, çünkü teyze ana makammdadır» bu­yurmuştu. Böylece hepsi de o küçük kıza «kızım, kızım» diye sesle­niyorlardı.

Konuyu özetliyelim :

a) Başkasının çocuğunu alıp evlâd edinmek dinen haramdır. Böyle yapan büyük günah işlemiş olur.

b) Yetimleri, yoksulları alıp beslemek,    okutup    büyütmek ve evlendirmek büyük bir sevaptır.

c) Sevgi ve şefkat yollu başkasının çocuğuna   «evlâdım!.»  veya «oğlum!.» «Kızım!.» demekte bir vebal yoktur[7].

 



[1] Ahzab Sûresi ; 4.

[2] Kurtubi : 14/118.

[3] Ahzâb Sûresi, Ayet : 5.

[4] Buharı - Müslim - Ebû Dâvud - îbn Mâce - Ahmed b. Hanbel: Ebû Bekret (R.A.)'den.

[5] Ahmed b. Hanbel - Buharî - Müslim: Ebû Zerr (R.A.)den.

[6] Ebû Dâvud - Tirmizi: Enes bin Mâlik (K.A.)'den.

[7] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/84-87.