YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARIN BOĞAZLADIĞI HAYVANLAR YENİLİR MÎ?  2

Boğazlamanın Şartlan : 2

Ana - Babasından Biri Kitap Ehlinden Olan Kimsenin Durumu : 2

Kitap Ehlinin Boğazladığı Ne Zaman Yenilir?. 2

Birden Fazla Hayvanı Ardarda Boğazlarken : 3

Boğazlanan Hayvanın Diri Bulunması : 3

Sözü Edilen Hayvanlardan Biri Boğazlandığında Kan Akmazsa : 3

Hayvanın Ölü Veya Diri Olduğu Kesinlikle Bilinmezse : 3

Boğazlanan Hayvanın Hükmü : 4

Kadının Hayvan Boğazlaması Caiz Midir?. 4

Müslümanın Kâfire Hayvan Boğazlaması : 4

Misafiri Veya Devlet Adamını Karşılarken Hayvan Boğazlamak : 4

Neden Yatırlara Kurban Kesilmez : 4

Hayvan Boğazlamada Ölçü : 4

Şer'î Boğazlamanın Ölçüsü : 5

Gebe Olan Hayvanları Boğazlamamak : 5

Boğazlama Âleti : 5

Besmele Çektikten Sonra Oyalanırsa : 5

Avcılıkta Da Köpeği Gönderirken Besmele Şarttır : 5

İki Üç Hayvanı Üstüste Yatırmak : 6


YAHUDİ VE HIRİSTİYANLARIN
BOĞAZLADIĞI HAYVANLAR YENİLİR MÎ?

 

İslâm Dini, Kitap Ehli olan Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgisini ta­mamen kesmemiş, bir yandan Tevrat ve İncil'i tashih edip semavî kitap olduğunu ilân etmiş, bir yandan onlardan kız almaya cevaz vererek çemberi genişletmiş, bir yandan da onların boğazladıkları hayvanın etinden yemenin helâl olduğunu açıklamıştır.

Kur'ân'da genel anlamda şöyle buyuruluyor :

«Bugün size temiz yararlı şeyler helâl kilindi; kendilerine kitap verilen (Yahudi ve Hıristiyan) ların yiyeceği size helâldir, sizin de yiyeceğiniz onlara helâldir.»

«İnanan iffetli kadınlarla, sizden önce kendilerine kitap verilenle­rin iffetli kadınları -iffetli olduğunuz, zina etmediğiniz, gizli dost tutmadığınız halde- (nikâh akdi yapıp) mehirlerini verdiğinizde (si­ze helâldırlar[1]

îslâm Faltihleri bu âyetlerin ve ilgili hadîslerin ışığı altında hay­van boğazlamanın bir takım şartları olduğunu tesbit edip ortaya koy­muşlardır. O halde gerek Müslümanlardan, gerekse Kitap ehlinden bir kimse belirtilen şartlara göre boğazlarsa, boğazlanan hayvanın eti helâl olur. [2]

 

Boğazlamanın Şartlan :

 

1 — Boğazlayan kimsenin âkil olması :

O halde aklî dengesi bozuk olan kimseyle henüz aklı ermiyen ço­cuğun kestiği hayvan yenilmez. Ama çocuk aklı erecek bir yaşa gelmişse o takdirde boğazladığını yemekte bir sakınca yoktur. Sar­hoşun da durumu böyledir.

2 — Boğazlayan kimsenin ya Müslüman ya da Ehl-i Kitap = Ya­hudi ve Hıristiyan olması,

O halde dinden çıkanın, ateşe ve puta tapanın, Allah'ı inkâr eden dinsizin., güneş  ve ay'a, yıldızlara tapanların kestikleri hayvan­lar yenilmez, kesinlikle haramdır.

Kitap Ehline gelince: Bunlar ister ehl-i harp olsun, ister olmasın farketmez, hepsinin de kestiği yenilir. Ama Yahudi veya Hıristiyan dinini terkedip Kitap Ehli olmayan bir dine girerse, o takdirde bo­ğazladığı haram olur, yenilmez.

Ama dinsizin biri ya Yahudi, ya da Hıristiyan dinine girerse, onun da boğazladığı helâl olur ve yenilir.[3]

Bu meselede genel kaide şudur :

Hayvanı boğazlayan kişinin boğazlama anındaki durumuna iti­bar edilir. O esnada Müslüman ya da Kitp Ehlinden ise, boğazladığı yenilir. Dinden çıkmış veya başka bir bâtıl dine sahipse yenilmez. [4]

 

Ana - Babasından Biri Kitap Ehlinden Olan Kimsenin Durumu :

 

Ana - ba-basmdan biri kitap ehli, biri de dinsiz veya kitap ehli olmayan bir dine bağlı ise, o takdirde boğazladığı hayvan yenilir. Çün­kü bu hususta kitap ehli olana tabi' kabul edilir.[5]

 

Kitap Ehlinin Boğazladığı Ne Zaman Yenilir?

 

Onlar hayvan boğazlarken Müslüman yanlarında bulunmaz ve ne dediklerinden haberi olmazsa veya yanlarında bulunur da onlar Besmele veya Allah'ın ismini anarak kestiklerine şahit olursa, o tak­dirde yiyebilir.[6]

Yanında hazır bulunmaz ve ne dediğini duymazsa, o takdirde Allah'ın ismini anarak kestiğine hükmedip onun boğazladığından yiyebilir.

İslâm Dini, onların nasıl boğazladığını araştırmamızı emretmi­yor. Sadece iki durumdan birini açıklıyarak bizi serbest bırakıyor.

O halde Hıristiyan olan Batı ülkelerinde bulunan işçilerimizin mezbahaya giüip onların nasıl kestiklerini araştırmalarına gerek yoktur. Çünkü dinimiz böyle bir külfeti lüzumlu görmemiştir. Kendi kendimize sıkıntı çıkarmamızda bir yarar yoktur. Kaldı ki Şafii mez­hebine göre, bir hayvanı boğazlarken Besmele çekmek veya Allah'­ın ismini anmak şart değildir. Hattâ Besmeleyi kasden terketse bile boğazladığı hayvandan yemek caizdir. Haram olanı, Allah'tan baş­kasının adı anılarak kesilen hayvanın etidir.[7]

Görüldüğü gibi, hak bir mezhep Besmelesiz boğazlanan hayva­nın helâl olduğunu ictüıad yoluyla tesbit edip ortaya koymuş ve Müslümanlara bu hususta bir kolaylık sağlamıştır.

3 — Besmeleyi boğazlarken söylemesi :

Besmele'den maksad, Allah'ın herhangi bir isim veya sıfatını an­maktır; Meselâ : Bismillah - Allahü Ekber - Allah'u A'zam - Allahu Ecellü - Allahu'r-Rahmân - Allahu'r-Rahîm demek bu cümledendir. Ayrıca, Tehlil = Lâ ilahe illallah - Tahmîd = el-Hanıdu lillâh - Tes-bîh = Sübhanellah da demek caizdir ve yeterlidir.

Bir başka husus da, Besmele veya Allah'ın ismini Arapça söyle­mek şart değildir. Her millet kendi dilinde Allah'ın isimlerinden bi­rini anarak boğazlayabilir. İster Arapçayı becersin, ister becereme-sin fark etmez.[8]

4 — Allah'ın ismini boğazlıyacağı hayvan üzerine söylemesi,

Yani o hayvanı kasdederek söylemesi şarttır. Başka bir iş için söylerse kâfi değildir. Tabii bu şart da. Hanefî mezhebine göredir. Şa­fiî mezhebine göre, şart değildir.

Bunun gibi, hayvan boğazlamayı kasdetmeksizin sadece Tehlil veya Tahmîd getirir ya da Tesbih'te bulunursa, kâfi değildir. Çünkü Allah'ın ismini, boğazlıyacağı hayvanı kasdederek söylemesi gere­kir.[9]

Hayvanı boğazlarken aksırır da bu sebeple el-Hamdu Lillah der­se, bu da kâfi sayılmaz.[10]

5 — Boğazlarken Allah'ın İsmini başka isimlerden ayrı tutması,

Yani yalnız Allah'ın ismini başka isimlerden ayrı tutması onun­la beraber söylememesi şarttır. Aksi halde hayvan murdar olup eti yenilmez.

O halde «Bismillah ve Muhammed» veya «Allahu Ekber ve ba­bam ya da anam» derse, veya «Allah'ın adiyle ve İsa'nın adiyle» der­se, boğazlanan hayvan haram olur, yenilmez. Çünkü böyle demekte şirk vardır.

Allah'ın ismini anmanın vakti, tam bıçağı hayvanın boğazına götürürken veya dayarkendir. [11]

 

Birden Fazla Hayvanı Ardarda Boğazlarken :

 

Bayram günlerinde veya normal zamanlarda kasap birkaç hay­vanı ardarda boğazlarken her biri için ayrı Besmele çekmesi veya Allah'ın ismini anması gerekir. Sadece birinci hayvanı boğazlarken demek kâfi değildir.[12]

 

Boğazlanan Hayvanın Diri Bulunması :

 

Boğazlanacak hayvanın boğazlama vaktinde diri bulunması da şarttır. îmanı Ebû Hanîfe'ye göre, az da olsa hayat belirtisi varsa, boğazlanıp yenilir. İmam Ebû Yusuf'a göre, müstekarr bir hayatın bulunması gerekir.[13]

Bir yerden yuvarlanıp yaralanan, süsülerek bitkin hale soku­lan, karnı yarılan veya hasta durumda olan bir hayvana dikkat edi­lir, İmam Ebû Hanîfe'ye göre, az da olsa hayat belirtisi varsa, besme­le getirip boğazlanır ve eti yenilir. Sahih olan ve fetvaya uygun gö­rülen de budur.[14]

 

Sözü Edilen Hayvanlardan Biri Boğazlandığında Kan Akmazsa :

 

Sözü edilen hayvanlardan biri boğazlanırken kan akmazsa, eti yenilir mi? Bu hususta Hanefî imamlarından sıhhatli bir rivayet tes-bit edilememiştir. Ancak Ashab-ı Fetva şöyle demişlerdir : «Sözü edi­len hayvanlardan birinde boğazlanmadan Önce hayat belirtisi görü­lür ve ona dayanarak boğazlanırsa, ya az da olsa bir hareket göster­mesi, ya da biraz kan akması gerekir. Bu iki belirtiden biri görülme­diği takdirde eti yenilmez.» Ama İmam Ebû Hanîfe'nin belirtilen iç­tihadına göre, boğazlanmadan önce hayat belirtisi varsa, boğazlan­dıktan sonra artık hareket edip etmediğine,    kan akıp akmadığına pek bakılmaz. Bu da bir kolaylıktır. Yeter ki boğazlanan hayvan kö­tü bir hastalığa tutulmuş olmasın. O halde hastalanan hayvanı bo­ğazlayan kimsenin, onun etinden   yemeden önce bir laboratuvara götürüp tehlil ettirmesi tavsiye olunur. Çünkü yiyenleri zehirliyebi-lir veya başka bir hastalığa yol açabilir.[15]

 

Hayvanın Ölü Veya Diri Olduğu Kesinlikle Bilinmezse :

 

Boğazlıyacağı hayvanın ölü veya diri olduğunu kesinlikle bilmez sadece küçük çapta bazı belirtiler sezer ve buna dayanarak boğaz­larsa, İmam Ebû Hanife'ye göre, hareket göstermese bile, normal bi­çimde kan akması kâfidir.

Hasta bir hayvan boğazlandığında hiçbir hareket göstermez sa­dece ağzını yumarsa, eti yenilir. Ağzını açarsa, yenilmez. Ağzını de­ğil de gözlerini açarsa, yenilmez, kaparsa yenilir.[16]

Bunun gibi, sadece ayaklarını salıverirse yenilmez, toplarsa ye­nilir. Bunların dışında, boğazlandığında tüyleri olduğu gibi kalır, başka hiçbir hareket de göstermezse, yenilmez, tüyleri kalkarsa ha­yatta iken boğazlandığına hükmedilerek yenilir.

Tabii bütün bunlar, boğazlarken ölü veya diri olduğu kesinlikle bilinmiyen hayvanlar hakkındadır. Boğazlanırken diri olduğu kesin­likle bilinirse, artık boğazlandıktan sonra bu gibi belirtiler dikkate alınmaz.[17]

 

Boğazlanan Hayvanın Hükmü :

 

Boğazlanan hayvanın etinin helâl olabilmesi için bir de o hay­vanın eti yenen cinsten olması şarttır. Aksi halde boğazlanır, sadece derisinden istifade edilir.[18]

 

Kadının Hayvan Boğazlaması Caiz Midir?

 

İslâm Dini hayvan boğazlamada kadm-erkek ayırmamış, aklı ba­şında olan her Müslümanın kesmesine cevaz vermiştir. Bu bakım­dan kadının hayvan boğazlamasında dinen hiçbir sakınca yoktur. İs­terse kadın ayhali olsun, isterse lohusa bulunsun, farketmez. Bunun gibi eşel cinsel olanlar da boğazlıyabilir. [19]Gayr-i Müslim kadın­lar da Kitap Ehlinden olurlarsa, hayvan boğazlıyabilir ve bu boğaz­ladıkları Müslümnlara helâl olur. Dilsizin de boğazlaması sahihtir.[20]

Ancak ihramlı bulunan hacının dv hayvanlarından birini boğaz­laması helâl olmaz. İsterse Harem sınırı içinde, isterse dışında bu­lunsun, farketmez. Harem dahilinde ise ihramlı da ihramsız da av hayvanı boğazlıyamaz.[21]  Hattâ bir Hıristiyan'ın bile Harem da­hilinde bir av hayvanı boğazlaması helâl olmaz. [22]

 

Müslümanın Kâfire Hayvan Boğazlaması :

 

Bir müslüman kâfir bir kimseye veya ateşpereste ait hayvanı Besmele çekip boğazlarsa, o hayvanın eti müslümanlara helâl olur. Ancak Müslümanın böyle bir kimsenin hayvanını kesmesi mekruh­tur.[23]

 

Misafiri Veya Devlet Adamını Karşılarken Hayvan Boğazlamak :

 

Bilindiği gibi, hayvan ancak Allah (C.C.) adına kesilir. Başkası adına kesilen hayvanın eti haram olur, yenilmez ve kesen de günahkâr olur. Bu bakımdan aziz bir misafiri karşılarken ya da bir devlet adamını, onun için kurban kesmek doğru olmaz. Kesilirse, eti yenil­mez. Ama misafiri karşılarken değil, onu ağırlamak için evinde bir hayvan boğazlarsa, bunda bir sakınca görülmemiştir.[24]

Yatırlara götürülüp kesilen kurbanlar da haram olur, yenilmez. Böyle yapanlar büyük günah işlemiş olurlar. [25]

 

Neden Yatırlara Kurban Kesilmez :

 

Hayvan ancak Allah (C.C.) adıyla kesilir. Başkası adına kesilen Kurbanla bir bakıma Allah'a ortak koşulmuş olur. Bu da dolaylı yol­dan küfürdür. O bakımdan İslâm Dini, başta Peygamber (A.S.) Efen­dimiz olmak üzere hiçbir fâni adına kurban veya hayvan moğazlan-masını yasaklamış ve bunu büyük günahlardan saymıştır. Dinin esas ve prensiplerini bilmiyen bazı Müslümanların yatırlara kurban ada­ması veya yatırların bulunduğu yere götürüp kurban kesmesi veya tavuk, horoz gibi bir hayvanın kanını akıtması görülmekte ve duyul­maktadır. Bütün bu davranışlar Kur'ân ve Sünnete aykırıdır. İşliyen-ier büyük günah işlemekle kalmaz, yatırdan meded bekliyerek boğazlamışsa küfre kadar gider.

Allah (C.C.) hiç bir amelimizde ortak kabul etmez, o kadar ki, bir hayvanı boğazlarken Allah ve Muhammed adına denilmesine bi­le cevaz verilmiyor. Nerede kaldı yatırlara hayvan boğazlamaya ce­vaz verilsin. [26]

 

Hayvan Boğazlamada Ölçü :

 

İslâm hayvan boğazlamada da bir ölçü ortaya koyarak bu işi di­sipline etmiştir. Kişilerin anlayışına bırakmamış, şer'i boğazlama usûlünü koymuştur.

Bu bakımdan ilim adamlarının konuya eğilerek yaptıkları ciddi araştırmalardan anlıyoruz ki: Şer'î usûle göre boğazlanan hayvan­ların eti altı yedi ay soğuk hava depolarında dayandığı halde diğer milletlerin boğazladığı hayvanların eti en çok dört ay dayanabilmek­ledir. Çünkü İslâm'a göre şer'î boğazlamada hayvanın bedenindeki kan iyice dışarı akmakta ve et kandan mümkün olduğu nisbette arınmaktadır. Ette fazla bir kan kalmayınca çabuk kokuşma ihtima­lide ortadan kalkmakta ve soğuk hava depolarında uzun müddet inu-ıafaza imkanı sağlamaktadır.[27]                                                      .

 

Şer'î Boğazlamanın Ölçüsü :

 

Hayvan boğazlanırken, yemek borusu, nefes borusu ve iki yan­da yer alan şah damarları kesilir. Böylece bedendeki kan olduğu gibi dışarı akma imkânım bulmuş olur. Bu dördünden üçünün kesilme­siyle de boğazlama yerine gelmiş sayılır. Bu, İmam Ebû Hanîfe'ye gö­redir.[28]

İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed'e göre, Şer'î boğazlama, nefes ile yemek borularının ve bir de iki şah damarından birinin ke­silmesiyle gerçekleşir.

Bu meselede sahih olan İmam Ebû Hanîfe'nin içtihadıdır. Fetva da ona göredir. Çünkü ekser için hükm-i küll vardır.[29]

O halde boğazlama işleminde belirtilen bu dört şeyden üçü ke­silmeden hayvan ölürse, şer'î boğazlama yerine gelmemiş olur. O tak­dirde hayvanın eti haram sayılır.[30]

 

Gebe Olan Hayvanları Boğazlamamak :

 

İmam Ebû Hanîfe'ye göre, gebe olup doğum günleri yaklaşan bir hayvanı boğazlamamak daha uygun olur. Çünkü bu durumda yavruyu zayetme tehlikesi var. Çünkü İmam'a göre, gebe hayvan bo­ğazlandığında yavrusu ölü çıkarsa, artık o yavru yenilmez. Diri çı­karsa, anası gibi o da boğazlanır.

Imameyn'e göre, yavrunun boğazlanması, anasının boğazlanma-siyle- gerçekleşir. Yani ölü çıkarsa, anasiyle birlikte boğazlanmış ka­bul edilir. Diri çıkarsa boğazlanır. Bu meselede fetva îmameyn'in iç­tihadına göredir.[31]

Ancak zaruret olmadıkça gebe hayvanları, doğuma müsait olan­ları boğazlamamak daha uygundur. Aksi halde et kaybına sebebiyet verilmiş olur. [32]

 

Boğazlama Âleti :

 

Hayvana eziyet vermiyecek şekilde keskin herhangi bir âletle boğazlamak caizdir. Ancak diş ve tırnakla boğazlamak haramdır, bunlarla boğazlanan hayvanın eti yenilmez. Bu da, diş ve tırnak kopmamış vaziyette yerlerinde duruyorsa Öyledir. Kopmuş vaziyette ise, buna kerahetle cevaz verilmiştir.

Bir dereye ya da derin bir çukura yuvarlanıp ölmek üzere bulu­nan bir hayvanı yetişip keskin bir âletle boğazlamak mümkün olma­dığı zaman, onu yine keskin bir aletle Besmele çekip yaralamak bo­ğazlama yerine geçer. Kurşun, ok, mızrak ve benzeri bir şey ile ya­ralamak bu cümledendir. [33]

 

Besmele Çektikten Sonra Oyalanırsa :

 

Hayvanı boğazlamaya başlarken veya çukura yuvarlanan hay­vanı yaralamak isterken Besmele çeker fakat bu arada su içer, biri­siyle konuşur ya da ekmek ve benzeri bir şey yerse, bu kısa bir süre­de oluyorsa, ilk Besmeleyle yetinip hayvanı boğazlarsa, helâl olur. Ama uzun bir süre geçer, Besmeleyi yenilemeden keserse, Hanefî mezhebine göre haram olur yenilmez. Ancak bu gibi meselelerde Şa­fii Mezhebine göre fetva vermek mümkündür. Çünkü bu mezhebe göre besmele kasden de terkedilse bir şey gerekmez. [34]

 

Avcılıkta Da Köpeği Gönderirken Besmele Şarttır :

 

Avcılık yapan kimse talimli köpeğini veya şahin ve doğanını avın üzerine salarken Besmele çeker. Aksi halde yakaladığı hayvan yine Hanefî mezhebine göre, haram olur yenilmez. Bunun gibi sila­hını avına doğrulttuğunda Besmeleyi söyliyerek tetiğini çeker. [35]

 

İki Üç Hayvanı Üstüste Yatırmak :

 

Kasap iki üç hayvanı üstüste yatırıp elindeki keskin pala ile bir defa Besmele çekip üçünü birden boğazlarsa, bu caizdir.[36]

Fennî boğazlamada bir dizi haline getirilip kesici bir âletin oto­matik biçimde.hepsini birkaç saniye içinde boğazlaması da buna kı­yasla bir Besmele ile helâl olur. Ancak otomatik bıçak her birini ayrı ayrı boğazlayıp arada bir duraklama oluyorsa, o takdirde onu idare eden kimsenin her hayvan için bir Besmele çekmesi gerekir.

Şafiî Mezhebine göre, hiç Besmele çekmese bile kesen Müslü­man olduktan sonra kâfidir. [37]

 



[1] Mâide Sûresi : 5.

[2] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/43-44.

[3] Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Mebsût - Şensüleimme Serahsi.

[4] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/44.

[5] Fetâvâ-yi Hindiyye - El-Mebsüt.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/44-45.

[6] Fetâvâ-yi Hindiyye : 5/285.

[7] Kitabu'l-Fıkhi Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaati ; 1/722 – Mısır.

[8] Fetâvâ-yi Hindiyye : 5/285.

[9] El-Bedayi' – Kâsâni.

[10] Fetâvâ-yi Kaadıhan.

[11] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/45-46.

[12] Fetâvâ-yi Hindiyye - Bahriraik - İbn Nüceym.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/46.

[13] El-Bedayi' – Kâsânî.

[14] El-Muhit - Radiyüddin Serahsi.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/46-47.

[15] Fazla bilgi için bak : El-Bedayi' - Kâsâni - Zebayih Bahsi.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/47.

[16] Fetâvâ-yi Hindiyye.

[17] Siracü'l-VehhacHalvani.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/47-48.

[18] El-Muhit - Radiyüddin Serahsı.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/48.

[19] El-Cevheretü'n-Neyyire - Fetâvâ- Hindityye.

[20] Fetâvâ-yi Kaadıhan.

[21] El-Kâfi – Mervezî.

[22] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/48.

[23] Tatarhaniyye.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/48.

[24] Fetâvâ-yi Hindiyye : C. 5/286 - 287 - Cevheretü'n-Neyyirei.

[25] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/48-49.

[26] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/49.

[27] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/49.

[28] Fetâvâ-yi Hindiyye.

[29] El-Mudmerat =. Fetâvâ-yi Hindiyye.

[30] El-Muhit - Radiyüddin Soralısi.

Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/50.

[31] Fetâvâ-yi Kaadıhan.

[32] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/50.

[33] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/50-51.

[34] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/51.

[35] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/51.

[36] Fetâvâ-yi Hindiyye : C. 5/289.

[37] Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: 4/51.