301 -Elde
edilen ganimetler (İslâm memleketine taşınmadan) düşman yurdunda iken taksim
edilemezler (S).
302 -
Ganimetlerin taksim edilmeden önce satılması caiz değildir.
303 -
Ganimet ehlinden olan mücahid, düşman yurdunda =
(dâr-ı harpte) ölürse ganimetten hisse alamaz. Ganimet, îslâm
ülkesine çıkarıldıktan sonra ölen mücahit = (gânim)lerin
hissesi mirasçılarına kalır.
304 -
Harpte, geri hizmetlerde çalışanlar ile Önde vuruşanlar ganimetten eşit hisse
alırlar. Orduya, düşman yurdunda iken sonradan katılanlar da öncekilere ortak
olurlar.
Ticaretle meşgul olan
kişilere, harbe iştirak etmedikçe, ganimetten hisse verilmez.
305 - Devlet
reisinin ganimetleri taşımak için elinde vasıtaları yoksa onları İslâm ülkesine
çıkarmaları için mücahitlere emanet olarak verir. Ganimetler yurda
getirildikten sonra da taksim edilir.
306 - Asker,
ihtiyaç olduğu zaman düşman ülkesindeki otlukları hayvanlarına otlatır. Gıda
maddelerini yiyebilir, yağlardan faydalanır. Ele geçirdiği silâhlarla harb eder ve hayvanlara biner. Elde ettiği elbiseleri
giyer. Ülkelerine döndükleri zaman ise bunların hiç birini yapamazlar.
Ganimetler taksim edilmeden önce yanlarında bulunan fazla şeylerini de geri
verirler. Taksimden sonra ise o eşyaları sadaka olarak verirler.
Düşman Yurduna
Girildiği Zaman Devlet Reisinin Yapacağı İş ve Ganimetlerin Taksimi:
307 - Düşman
ülkesine girildiğinde devlet reisi veya onun vekili-
süvari ile yaya
olanları bilebilmesi için orduyu karşılayıp teftiş etmesi gerekir.
308 Düşman
ülkesine girildikten sonra atı ölen asker, ganimetlerden süvari hissesi alır, Fakat
atını satar, başkasına bağışlar, rehin olarak verir veya atı harbe gücü yetmiyecek kadar küçük, yaşlı yahut hasta olursa
ganimetlerden piyade hissesi alır. Hududu piyade olarak geçipsonra
bir at satın alan da piyade hissesi alır.
309 -
Ganimetler beşe ayrılır. Beşte dördü (4/5) harbe katılanlarındır.
310 -1)
Piyadeler bir hisse süvariler ise iki (SM) hisse alırlar. Yük develeri ve
katırlar için ganimetten hisse ayrılmaz. Hisse sadece tek at için ayrılır (S).
2) Köleler,
küçükler, mükâteb köleler harbe katıldıkların ela normal
hisseden daha az alırlar. Yaralıları tedavi eden kadınlar, müslü-manlara yardım eden veya düşmanın eksik taraflarını ve
yolları gösteren zimmîler de normal hissenin altında
pay alırlar.
311 -Ganimetlerin
geriye kalan beşde biri (175) de; yetimlere, fakirlere
ve yolculara olmak üzere üçe taksim edilir. Benî Hâşim
ile Benî Muttalibin fakirleri, yetimleri, yolda
kalmışları diğerlerinden öne alınır.
312 -Kendilerinde
kuvvet ve üstünlük bulunan bir topluluk, düşman yurduna girer ve oradan
ganimet elde ederlerse bu da beşe taksim olunur. Fakat kuvveti bulunmıyan bir toplumun aldığı şey beşe taksim edilmez.
313-1)
Ganimetler yurda çıkarılmadan ve daha henüz harp bitmeden, mücahitlere, teşvik
için ganimet vermeyi va'd etmek caizdir. Bu durumda
devlet reisi askerlere "Kim ki bir düşman öldürürse onun selebi = (üzerindeki malı) kendisinin olacaktır."
Yahut "Bir mala rastlıyan onun dörtte birine sahib olacaktır" der.
2) Ganimetler
yurda sokuldukdan sonra fazla mal va'di
ancak beşde bir üzerinden yapılır.
314 -Öldürülen
düşmanın selebi; onun silâhı, atı, âletleri,üzerinde
bulunan şeyler, şahsî eşyalarından ve mallarından yanında bulunan şeyleridir.
Bu eşyalar öldürene va'd edilmediğinde umumî ganimete
dahil olurlar.
Düşmanın Eline Geçirip
Kendi Ülkesine Götürdüğü Mallarımızın Durumu:
315 -Düşman,
mallarımızı elde edip kendi ülkesine götürürse o mallara mâlik olur.
316 -Eğer,
bundan sonra düşmana üstün gelirsek ganimetlerin taksiminden önce kim ki malını
bulursa, hiç bir karşılık ödemeden malını alır. Ganimetler taksim edildikten
sonra malını bulan isterse kıymeti karşılığında onu satın alır.
317 -Bu malı
düşman ülkesine giren bir tüccar satın alırsa; sahibi, isterse onu alış ücreti
karşılığında geri alır. İsterse de hakkından vaz geçer.
Fakat tüccara hibe edilmişse kıymetini ödeyerek alması gerekir.
318 -Düşman
devletlerden biri diğerini mağlub ederek malını alırsa
ona sahib olur. Fakat müslümanlara
ait mükâteb, müdebber, üm-mü'1-veled ve hür insanları
esir alırlarsa bunlara sahip olamazlar. Eğer bir köle onlara kaçarsa ona da
mâlik olamazlar (SM).
319 -Düşmanların
köleleri müslümanların ülkesine müslüman
olarak gelirlerse hür olurlar. Düşmanı mağlup ettiğimizde müslüman
olmuşlarsa durum yine aynıdır.
320 - Müste'menin müslüman bir köle
satın alıp onu dâr-ı harbe götürmesi ile köle hür olur (SM).
321 -Bir müslüman, emannâme olarak dâr-ı
harbe giderse onların mal ve canlarına tecavüz edemez. Oradan bir şey alıp
çıkarsa onu da fakirlere sadaka olarak verir.
Emannâme = (pasaport) Alıp İslâm Ülkesine Gelen Harbîlere
Devlet Reisinin Yapacağı İş ve Cizye Konulması:
322 -Harbî[33], emannâme olarak İslâm ülkesine gelince devlet başkanı ona,
bir sene kalacaksa cizye vergisi koyacağını bildirir. Eğer İslâm ülkesinde bir
sene kalırsa zimmî olur. Bu durumda dâr-ı harbe
dönmesine müsaade edilmez. Devlet başkam (cizye koymak için) bir seneden az
bir vakit tayin eder ve müste'men = (emannâme alan) de o kadar müddet ikamet ederse yine zimmî = (azınlıklardan biri) olur. Haraç arazisini satın
alıp haracını ödeyince de durum yine aynı olur.
323 -
Harbiye = (yabancı uyruklu gayri müslim bir kadın) zimmî ile evlenince o da zimmî
olur. Fakat harbî olan bir kimse zimmî olan bir kadınla
evlenirse zimmî olmaz.
1)
Karşılıklı rıza ile konulan cizyedir ki, kararlaştırılan miktarın ötesine geçemez.
2) Düşmanın
yenilişinden sonra kendi mülk ve toprakları üzerinde bırakıldıklarında devlet
başkanı tarafından konulan cizyedir. Bu durumda zenginliği meydanda olana, her
sene için 48 dirhem, orta halliye 24 dirhem, fakir olana da 12 dirhem cizye
vergisi konulur. Bu cizye senenin başında tahakkuk eder ve her ay bir aya
düşen miktarda taksitle alınır.
325-Cizye
vergisi ehl-i kitap = (Yahudi ve hıristiyan
dinine mensup olan) a, mecûsîlere, Arap olmıyan putperestlere konulur. Arap putperestlerine ve
İslâm dininden dönen = (mürted)lere
bu vergi konulmaz[34]
326 -
Çocuklardan, kadınlardan, mecnun, köle, mükâteb köle,
yatalak, kör, kötürüm ve çok yaşlı olanlardan, inzivaya çekilmiş rahiplerden
ve çalışmaya gücü olmıyan fakirlerden cizye alınmaz.
327 - Cizye,
zımnimin ölümü veya İslâmiyeti kabul etmesi ile düşer.
328 - İki
senenin cizyesi içtima edince tedahül eder, (yâni bir tekinin verilmesi lâzım
gelir) (SM).
329 -
Cizyenin küçüldük ve zillet vasfı ile alınması gerekir de "Ey Allah
düşmanı cizyeyi ver" denilir.
330 - Zimmîler, dâr-ı harbe katılmadıkları yahut bir bölgede üstünlük
elde edip bizimle harb etmedikleri müddetçe onlarla
yapılan antlaşma bozulmaz. Antlaşmaları bozulan zimmîlerin
hükmü, mürtedle-rin hükmü
gibi olur. Şu kadar var ki onlara karşı zafer elde edersek köle-leştiririz ve onları İslama
girmeleri için zorlamayız.
331 -Cizye
ehli, giyim ve bineklerinde müslüm ani ardan ayırt
edilecekleri şeyi edinirler. Zaruret olmadan ata binemezler. Silâh
kuşanamazlar.
332 -Zimmet
ehli, İslâm ülkesinde kilise ve havra inşa edemezler. Ancak yıkıldığı zaman
eskilerini tamir ederler.
333 - Tağlib kabilesi hıristiy ani arından müslümanların
verdiği zekâtın bir katı fazla cizye alınır. Onların kadınlarından da cizye
.alınır. Tağlib kabilesinden öşür de bir kat fazla
alınır. Cizye ve haraç hususunda bunların mevlâ =
(köle) lan Kureyş mevlâları gibidir.
334 - Cizye
ve haraç vergileri, Tağlib kabilesinden ve ahalisi
çıkartılan arazilerden elde edilen gelirler ve harb
ehlinin devlet reisine verdiği hediyeler müslümanların
işlerine sarf edilir; Muharipleri, onların çocuk ve ailelerini doyurmak, açık
mevzileri, gedikleri kapatmak, köprüler yapmak, hâkimlerin, müderrislerin,
âlimlerin, müftîlerin ve zekât memurlarının yetecek mikdarda maaşlarım vermek bu işler arasındadır.
335 - Arap
arazisi öşür arazisidir. O da; Uzeybden Yemen'de bulunan
Mehredeki hacerin en
nihayetine kadar devam eden yerler ile orada Şam beldesi hududuna kadar uzanan
yerlerdir. Sevad, haraç arazisidir. Sevad; Uzeybden Akabe-i hulvana ve Alsden yahut Sa'lebiyyeden Abba-dana kadar
olan yerdir. Sevad arazisi oradaki ahaliye mülk olarak
bırakılmıştır ve orada tasarrufda bulunmaları
caizdir.
336 -Üzerindeki
halkı müslüman olan her arazi yahut zorla fethedilip
mücahitler arasında taksim edilen bir yer öşür arazisi olur.
337 - Zorla
fethedilip halkına bırakılan veya halkı ile antlaşma yapılan her arazi haraç
arazisi olur. Allahm şeref verdiği Mekke bu hükmün
dışında kalır.
338 - Bir
kimse, bir yeri ihya ederse o yerin bulunduğu mevkie (orasının haraç ve Öşür
arazilerinden birine olan yakınlığına) itibar edilir (M).
339 - Aynı
araziden hem öşür ve hem de haraç alınamaz.
340 - Her
mahsul almışında haraç vergisi tahakkuk etmez. Fakat öşür her mahsul için
yeniden tahakkuk eder.
341 -Arazi
su baskınına uğrar veya su kesilirse yahut ekine bir âfet gelirse haraç vergisi
alınmaz. Fakat sahibi araziyi muattal bırakır; işletmezse haracını vermesi
üzerine borç olur.
1) Harac-ı mukâseme, ki öşür gibi
mahsulâta bağlı olur[35].
2) Harac-ı vazife ki, bu Hz. Ömer
(R.A) in koyduğu ölçülerden daha fazla olamaz. Bu da su ulaşan her dönüm
araziden bir sağ[36] = (2920 gr.)
mahsul ile bir dirhem
paradır. Yoncanın her dönümü için beş dirhem, ağaçları birbirine bitişik hurma
ve üzüm bahçelerinden on dirhem para-
' 343 - Hz. Ömer zamanında haraç mikdarı
belli edilmiyen şeylerin
haracı tâkata göredir. Takatin en sonu da mahsulün yarısına
kadardır.
Konulan vergi yarıyı
aşamaz. Acizlik hâlinde ise yarıdan aşağıya iner.
344 - Bir müslüman, haraç arazisini satın alır veya zımmî musluman olursa o yerden
yine de haraç vergisi alınır.