328 - ikrar,
ikrar eden = (mukır) aleyhine bir delildir.
329 - ikrar
edenin âkil ve baliğ olması şarttır. .
330 - Lehine
ikrar edilenin = (mukarrun leh) yani hak sahibinin belli olması da şarttır.
331 -Belli
bir şeyi ikrar etmek sahih olduğu gibi, belli olmıyan bir şeyi ikrar etmek de
sahihtir.. Ve belli olmıyan şey açıklanır. Bir kimse "bende falan adamın
bir malı var veya bir hakkı var" derse bu adamın, kıymet taşıyan bir malı
ve Hakkı açıklaması lâzım gelir. Hak sahibi, ikrarda bulunanı bu açıklamasında
yalanlarsa söz yemini ile beraber ikrarda bulunanın olur.
332 - Bir
mal ikrarında malın kıymetinin bir dirhemden daha az olmaması gerekir. Eğer
"büyük bir mal" denilmişse bu mal, söylediği malın nisap miktarı
olur. Zekâta tâbi olmıyan malda nisap miktarının kıymeti olur. Eğer "Onun
bende çok malları var" diye ikrarda bulunulmuşsa üç nisap miktarını
dolduran malın olduğu düşünülür. "Onun bende dirhemleri var" ikrarı
ile üç dirhemden aşağısı kabul edilmez, ikrarında "çok dirhem alacağı
var" derse on dirhemden aşağı açıklaması kabul edilmez. "Şöyle bir
dirhem" sözünden bir dirhem anlaşılır. "Onun bende şu kadar, şu kadar
dirhemi var" ikrarı ile on bir dirhemden aşağı sözü kabul edilmez.
"Onun bende şu kadar, şu kadar şu kadar dirhemi var" şeklinde üç
tekrar yapılmışsa bu da en azından on bir dirhemi gösterir: "Şu kadar ve
şu kadar" yani arada "ve" bağı bulunan ifadeyle yirmi birden
aşağısı, kabul edilmez. Eğer bu şekilde (ve) bağı ile üç tekrar yapılmışsa,
yirmi bire yüz ilâve edilir. Dört tekrar yapılmışsa bin ilâve edilir.
333 - Bütün
ölçü ve tartı ile satılan mallarda da yukardaki gibi hareket edilir.
334 - İkrar
eden ikrarında "Yüz ve bir dirhem demişse" bunun yüz bir dirhem
olduğu anlaşılır. Tartı ve ölçü ile satılan mallar için de durum aynıdır.
ikrarda "Yüz ve
bir elbise" denilirse bu sadece bir elbise olduğunu gösterir ve
"100"ün de ne olduğunun açıklanması gerekir. "Yüz ve iki"
sözü de böyledir. Fakat 'Yüz ve üç elbise" doğru dan-doğruya 103 elbiseyi
ifade eder (F).
335 - ikrar
eden "Onun üzerimde veya benim taranmda bir alacağı var" derse borcu
olduğunu anlatmış olur. Fakat böyle değil de; "yanımda beraberimde,
evimde" demişse bunlarla bir emaneti ikrar etmiş olur.
336 -
Alacaklı borçluya "benim sende bin lira alacağım var" der, o da
"Onu tart al, yahut onu boz al veya onu tehir et, yahut onu sana ödedim
veya ben onu sana tecil ettirdim" derse, bu sözleri ile ikrarda bulunmuş
olur. Fakat yukardaki sözlerde zamir kullanmazsa ikrarda bulunmuş olur. Fakat
yukardaki sözlerde zamir kullanmazsa ikrarda bulunmuş olmaz.
337 -
Borçlu, tecil edilmiş bir borç ikrar eder, alacaklı da hemen ödenmesi
gerektiğini iddia ederse alacaklıya tecilli olmadığına yemin ettirilir (F).
Sünnete gelince Hz.
Peygamber (S.A.V) Mâiz ile Gâmidiyye adlarında bir erkekle bir kadını; zina
ettiklerini huzurunda birkaç defa ikrar etmeleri üzerine recm etmiştir. Bu
"asîf diye tanınan hadiste anlatılır. Sübülü's-Selâm adlı eser bunu Ebû
Hureyre (R,A)'den nakleder. (Buharî, Hudûd, 30-33-46. Tirmizî Hudûd, 5-8).
ikrar hakkında icma da
vardır; ikrar töhmetsiz doğrulukdan sadır olmuşdur. insan yaradılış itibari ile
malı çok sevdiğine göre o malın başkasına ait olduğunu ikrarda yalancı olamaz.
Mukır: ikrar eden.
. Mukarrunleh: Hak sahibi, yani kendi lehine
ikrar yapılan kimse, ikrar sarih, açık sözlerle olduğu gibi, zımnî ve delâlet
yolu ile de olur.
338 - Yüzük
borcu olduğunu ikrar eden kimsenin hem halkasını ve hem de taşını vermesi lâzım
gelir. Kılıç borcu ikrarı içerisine kılıcın demir kısmı, kını ve bağı dahil
olur. Mendile bağlı bir elbise ikrarına mendil de girer.
339 - Benim
beşde beş lira borcum var" sözü ile çarpmayı irade etse bile beş lirayı
ikrar etmiş olur.
"Onun bende
birden on liraya kadar alacağı var" yahut "bir lira ile on lira
arasında alacağı var" ikrarına göre dokuz lira vermek gerekir (S.M.F).
340 - Anne
karnındaki çocuk ile ikrarda bulunmak caizdir ve mülkü olmaya elverişli (F)
bir sebep söyleyince anne karnındaki çocuk için ikrarda bulunmak da caiz olur.
İkrarda İstisna Yapmak
= Hariç Tutmak:
341 - îkrar
edilen bir hakkın tamamından, hemen bu ikrara bitişik olmak şartı ile bir
kısmım istisna etmek sahihtir. Ve geriye kalan kısmı ödemek lâzım gelir, ikrar
edilen miktarın tümünü istisna etmek bâtıldır, (yani ikrar ettiği şeyin tümünü
vermesi gerekir).
342 - Bir
kimse ikrarına "İnşallah" diye başlarsa bununla bir hakkı ikrar etmiş
olmaz. Melekler ve cinler gibi ne diledikleri belli olmıyan varlıkların
dileklerine bağlı ikrarda bulunmak da yine böyledir.
343 - Bir
kimse bir dinarı veya bir ölçek buğdayı müstesna olmak üzere, yüz dirhem borcu
olduğnu ikrar etse yüz dirhem, bir- dinar (MZ) veya bir ölçek buğdayın
kıymetleri çıkartılarak ödenir. Bütün ölçülen ve tartılan (M) ve sayı (Z) ile
satılan mallarda da istisna edilenler ikrar edilen borçdan kıymetlerine göre
hariç tutulurlar.
Bir elbisenin, koyunun
veya bir konağın istisna edilmesi = (ikrar edilen paradan hariç tutulması) ise
sahih değildir.
344 - Bir
kimse malı Zeyd'den gasp ettiğini söyleyip arkasından "hayır bilâkis
Amr'den" derse bu mal Zeyd'in olur ve ayrıca o malın kıymetini Amr'e
tazmin eder (F).
345 - Eğer
bir kimse iki şeyi ikrar edip sonra onlardan birini ve ötekinin de bir kısmını
istisna etse = (hariç tutsa) bu ikrar bâtıl olur (SM). Onlardan birinin bir
kısmını yahut her ikisinin bir kısmını hariç tutmak ise sahihtir ve hariç
tutulan şey kendi cinsine sarf olunur.
346 Bir
konakdan binasının istisna edilmesi bâtıldır. "Konağın binası benim,
arsası ise falan adamındır" sözü ile bina kendisinin ve arsası da ikrar
ettiği adamın olur.
347 - Bir
kimse "satın alıp teslim almadığım kölenin parasından bin lira borcum
var" der ve köleyi de tayin etmezse bin lira vermesi gerekir (SM). Eğer
köleyi tayin eder ve sahibi de onu kendisine teslim ederse bin lirayı vermesi
borç olur, aksi halde olmaz.
348 - Domuz
veya içki parasından borcu olduğunu söyliyene bu borç '. lâzım gelir.
349 - Eğer
bir kimse "satın aldığım eşyanın parasından veya bana verdiği borçdah
dolayı falana borcum var" der, sonra da "O kalp veya düşük bakır
para idi" der, hak sahibi de "O yeni, geçerli paradır" diye
iddiada bulunursa geçerli para olduğuna hükm edilir. Fakat "O parayı
ondan gasp etmiştim" veya "Yanımda emanet bırakmıştı" derse,
paranın kalp veya düşük bakır para olduğu hususundaki iddiası kabul edilir.
Fakat kurşunî para veya gümüş karışımı âdı bir para olduğu iddiası bunların
ikrarından hemen sonra yapılmışsa kabul edilir. Aksi halde sonradan yapılan
iddia kabul edilmez.
350 - Bir
kimsenin sıhhatli iken edindiği borçları ve hasta iken bilinen bir sebepten
(bir şeyi satın almak, borç almak, başkasının malını telef etmek v.s.'den)
ileri gelen borçları, ölüm hastalığında iken ikrar etmiş olduğu borçlarından
(ödemedeki sıra yönünden) öne alınır. Ölüm hastalığında iken ikrar edilen
borçlar da mirasdan önce alınır.
.351 -Hastanın
mirasçılardan birine bir borç veya bir mal ikrar etmesi hükümsüzdür. Ancak
diğer mirasçılar bunu kabul ederlerse bu ikrar geçerli olur.
352 - Bir
kimse, hastalığında ailesini üç talak ile boşar ve sonra onun için bir ikrarda
bulunup ölürse, kadın mirasın ve ikrar edilen hakkın hangisi daha az ise onu
alır.
353 - Hasta,
mirasçı olmıyan bir yabancı için ikrard abulunur ve sonra onun kendisinin oğlu
olduğunu söylerse ikrarı hükümsüz kalır. Fakat bir kadın için böyle bir ikrarda
bulunup sonra onunla evlenirse bu ikrarı geçerli olur.
354 - Bir
erkeğin "Bu benim çocuğumdur, ana ve babamdır, ailem-dir, kölemdir"
tarzındaki ikrarını bu kimseler tasdik ederlerse sahih olur. Kadının da ikrarı
erkeğin ikrarı gibi sahih olur. Ancak bir çocuğun, kendisinin olduğunu ikrar
etmesi kocasının tasdikine veya ebenin şehâdetine bağlıdır.
Babası ölen kimse,
birisinin kardeşi olduğunu ikrar etse bu kimse mirasda kendisine ortak olur.
Fakat nesebi babasından sabit olmaz.