KÖLE AZAD ETMEK[8]

 

47 - Ancak mâlik olan ve bağış yapmaya kadir bulunan kimsenin azad etmesi ile köle azad olur.

48 -1) Köle azad etmek için kullanılan lâfızlar açık olduğu gibi ka­palı = (kinayeli) da olur:

2) Sarîh = (açık) olan lâfızla niyet olmasa da köle azad olur. Sarîh olan lâfızlar: "Sen hürsün, yahut hürriyete kavuşturuldun, sen atık = (azad edilmiş olarûsm, sen azad olmuşsun, ben seni azad ettim, seni hür­riyete kavuşturdum, bu mevlâmdır, ey efendim, bu hanım efendimdir, ey hür, ey atık" gibi sözlerdir. Ancak bu tabirleri köleye isim takmışsa azad olmaz. Hürriyeti, beden yerinde kullanılan bir uzva izafe etmekle de köle azad olur.

3) Kinayeli sözlerde ise niyete ihtiyaç duyulur. Kinayeli lâfızlar: "Benim senin üzerinde mülkiyetim yoktur. Benim sana bir yolum yok­tur. Kölelik yoktur. Mülkümden çıktın" gibi sözlerdir.

49 -Bir efendinin cariyesine "Seni boşadım, salıverdim" demesi de kinayeli bir sözdür. Eğer "seni boşadım, salıverdim" sözünü "Itlak" keli­mesi ile değil de "Tatlîk" kelimesi ile söylemişse niyetiolsabile cariye

azade olmaz.

50 -Bir kimse kölesine "Bu benim babamdır" veya "Oğlumdur" ca­riyesine de "Bu benim ananıdır" derse onları azad etmiş olur (SM). "Bu kardeşimdir" demekle köle azad olmaz. "Ey oğlum veya ey kardeşim" hi­tapları ile de hür olmazlar.

51 -Sarhoş ve mükreh = (zorlanan) kimselerin ı'takı = (azad etme-leri) ile hürriyet meydana gelir.

Bir Kimsenin Kendisine Mahrem Olan Akrabasını Köle Edinmesi:

53 - Bir kimse mahremine köle olarak mâlik olursa mâlik olan, sabi veya mecnun olsa dahi mahrem olan akraba hemen azad olur.

54 - Usûl ve fürû'dan olan akrabalar mükâteb tarafından kitabet akdine bağlanabilir. Başkaları ise bağlanamaz (SM).

55 - Bir kimsenin kölesini putlar ve şeytan için azad etmesi ile köle azad olur. Fakat bu kimse Âllaha isyan etmiş olur..

56 -1) Hâmile olan cariyeyi azad etmekle karnındaki çocuk da azad olur. Karnmdakini azad etmek ise yalnızca o çocuğu hür kılar.

2) Çocuk hürriyet, kölelik ve tedbîrde anneye tâbi olur.

57 - Efendinin, cariyesinden olan çocuğu hür olarak doğar.

58 -Hür diye aldatılarak cariye ile evlenen kimsenin bu cariyeden doğan çocuğu, kıymetini cariyenin efendisine vermesi ile hür olur.

59 - Bir mal karşılığında azad edilen köle bunu kabul ederse azad olmuş olur ve söylenen malı ödemesi gerekir.

60 - Bir kimse kölesine "Bana bin lira verirsen sen hürsün" derse kölesine ticaret yapma iznini vermiş olur. Köle bu parayı efendisinin alabileceği bir yere (Z) bırakınca azad olmuş olur. Efendinin ise para ödenmeden önce kölesini satmak hakkı vardır.

 

 

Kölenin Bir Kısmını Azad Etmek;

 

61 -Bir kimse kölesinin bir kısmını azad ederse o kısım azad olmuş olup,'geri kalan kısmının kıymeti karşılığında efendisi için kazanç saha­sına atılır (SBM).

62 - Kazanç sahasına atılan köle = (nıüstes'a), mükâteb köle gibidir (SM).

63 - İki ortakdan biri kendi hissesini azad edince azad eden; giyece­ğinden, kendisinin ve ailesinin bir günlük nafakalarından ortağının hissesi kıymetinde fazla bir mala sahip olursa köle azad olur. Ortağı da isterse hissesini azad eder, dilerse tedbîr veya kitabet akdinde bulunur, dilerse de azad eden ortağına hissesini tazmin ettirir. Dilerse de kölesini (kendi hissesini ödemesi için) kazanç sahasına bırakır. Eğer azad eden ortak fakir ise de bu böyle olur. Şu kadar var ki, bu durumda ona hissesi­ni tazmin ettiremez (SM).

64 - îki ortakdan biri diğerinin köle olan oğlunu satın almış olsa ba­ba olanın hissesi mikdarmca köle azad olur. Diğer ortak da onun, ortağı­nın oğlu olduğunu bilsin, bilmesin dilerse azad eder, dilerse de (kendi hissesini ödemesi için) kazanç sahasına terk eder.

65 -Bir kimse iki kölesine "İkimizden biri hürdür" der ve sonra da birini satar veya satışa arzeder yahut da onunla tedbîr akdinde bulunur veya biri ölürse diğer köle azad olur. İki cariyesinden birisinin kendisin­den hâmile kalmış bulunduğunu söylemesi de böyledir.

66 - Bir kimse iki cariyesine "ikinizden biri hürdür" dedikden sonra biri ile cinsî temasda bulunursa diğeri hür olmaz (SM).

67 - İki kişi, efendinin iki kölesinden veya cariyesinden birini azad etmiş olduğuna şahitlik yapsalar bu şehâdet bâtıl olur (SM).

 

Tedbir*:

 

68 - Bir kimse kölesine "Ben öldüğüm zaman sen hürsün yahut sen

Tedbîr: idare etmek, sonunu düşünmek, yâni Türkçedeki tedbirli olmak anlamınadır. Bu kelimenin kökü "dübür"dür ki, arka, sırt ve makat demektir. Tedbîr istilanda bir nevi ı'tâk yâni azad etmektir. Umumîyetle efendinin ölü­müne bağlı olur; "Ben ölünce kölem hürdür!' demek gibi. Bazan şarta, zamana, herhangi bir vasfa da bağlanır..

Müdebbir: Tedbîr yapan, yâni kölesinin hürriyetini kendisinin ölümü­ne bağlıyan efendi.

Müdebber: Azad olması için efendi = (mevlâ)sinin vefatına bağlı olan köle demektir. Câriye olursa müdebbere denilir. benden sonra hürsün, sen müdebbersin, seni müdebber kıldım, sen ölü­mümle hürsün, sen ölümüm esnasında, yahut öldüğümde hürsün, senin için kendini veya rakabeni vasiyet ettim, yahut senin için malımın üçde birini vasiyet ettim" derse bu sözleri ile köleyi müdebber kılmış olur.

69 - Müdebber olan bir köleyi kitabet akdine bağlamak caizdir.

70  - Cariye müdebbere iken efendisinden bir çocuk doğurursa, efendisinin ümmü'l-veledi olur ve bu cariyeden müdebber olma durumu kalkar. Hürriyetini satın almak için de hiç bir zaman kazanç sahasına atılmaz. Efendinin böyle bir cariyeyi hizmetçi olarak kullanmaya, ücret karşılığında başkasının işinde çalıştırmaya ve onunla cinsî temasda bu­lunmaya hakkı vardır. Bu cariyenin kazancı ve diyeti de efendisine ait­tir.

71 -Efendi öldüğü zaman müdebber olan köle efendinin malının üçde birinden azad olur. Eğer üçde biri onu azad etmezse üçde bir hesabı ile azad olur. Efendi borçlu olarak ölmüşse köle kıymetinin bütünü kar­şılığında kazanç sahasına atılır.

72 - îki ortakdan biri hissesi nisbetinde kölesini müdebber kılmış ' ve diğer arkadaşının hissesini de kendisi almış ve sonra ölmüşse kölenin

yansı (SM) tedbîr ile azad olur. Diğer yarısı için de kazanç sahasına atı­lır.

73 - Efendi kölesine "Eğer şu hastalıkdan ölürsem, yahut şu yolcu­luğumda ölürsem veya 20 seneye kadar ölürsem sen hürsün" derse bu­nunla kölesinin hürriyetini ta'lîk etmiş olur (ki bu kayıtlı bir tedbîrden ibarettir) ve kölenin bu durumda satılması caiz olur. Efendi bu söylediği şekillerde Ölürse köle hürriyete kavuşur.

 

İSTİLAD*

 

74 -Efendinin iddiası olmadan cariyenin çocuğunun nesebi kendi­sinden sabit olmaz. Efendi çocuğun kendisinden olduğunu kabul edince cariye ümmül-veledi olur. Bundan sonra kendisinden olan çocukların nesebi davasız sabit olur.

75 - Efendinin sadece çocuğun kendisinden olmadığını söylemesi ile, liana lüzum kalmadan, çocuğun nesebi sabit olmaz.

76 - Ümmü'l-veled olan bir cariyenin azad edilmekden başka su­rette efendisinin mülkünden çıkartılması caiz değildir.

77 - Efendi ümmü'l-veledi = (kendisinden çocuk yaptığını söylediği cariyesi) ile cinsî temasda bulunmak, onu hizmetçi olarak kullanmak, ücretle çalıştırmak ve kitabet akdine bağlamak haklarına sahiptir.

78  - Ümmü'l-veled, efendisinin Ölümü ile malının tamamından azad olur. Efendinin borçları için çalıştırılamaz.

79 - îstilâ'ddan sonra cariyenin başkasından doğurduğu çocuğun hükmü kendisinin hükmü gibidir.

80 -.Hıristiyan olan bir ümmü'l-veled müslüman olunca kıymeti karşılığında kazanca koşar ve mükâtebe gibi olur (Z). Efendisinin ölümü ile de kazanç peşine koşmadan azad olur.

81 - Başkasının cariyesi ile evlenen kimsenin ondan çocuğu olur ve sonra da ona mâlik olursa cariye, kendisinin ümmü'l-veledi olur.

82 - Oğlunun cariyesi ile temas edip doğan çocuğun kendisinden ol­duğunu iddia edince neseb kendisinden sabit olur. Cariye de ümmü'l-ve­ledi olmuş olur. Mehr-i misli = (ukr) hariç cariyenin ve çocuğun kıymeti­mde Ödemesi gerekir.

İstilâ d: Lügâtta mutlak olarak çocuk istemektir. Istılahda ise "Cariye­den çocuk istemek, efendinin, cariyesinin doğurduğu çocuğun kendisinden ol­duğunu itiraf etmesi"dir. Her cariyenin doğurduğu çocuğun nesebi onun ta­mamına veya bir kısmına sahip olandan sabit olur. Bu takdirde bu câriye efendisinin ümmü'l-veledi = (çocuğun anası) olur. Böylece efendi istilâdda bu­lunmakla cariyesinden doğan çocuğu kendi nesebine katmış olur.

83 - Velayetinin kesilmesinde dede de baba gibidir.

84 *- îki kişi arasında müşterek olan bir cariye, çocuk yapıp ortak­lardan biri nesebini iddia ederse, nesebi kendisinden sabit olur ve üzeri­ne cariyenin kıymetinin yarısı ile mehr-i mislinin yansını ortağına öde­mesi lâzım gelir. Çocuğun kıymetinden ise bir şey ödemez.

85 - Her iki ortak da çocuğun kendisinden olduğunu iddia ederse cariye ikisinin de ümmü'l-veledi olup çocuğun nesebi ikisinden de sabit olur Her iki ortağa da mehr-i mislin yarısını ödemek düşer. Çocuk her ikisine de bir oğul gibi mirasçı olur. Her ikisi de bir tek baba gibi o çocuğa mirasçı olurlar.

 

KİTABET[9]

 

86 -Efendi kölesi ile bir mal üzerine kitabet yapıp köle de kabul ederse mükâteb olur. Bu konuda âkil olan küçük de büyük gibidir.

87 - Kararlaştırılan malın derhal veya taksitle ödenmesi yahut tehîr edilmesi şartları arasında bir fark yoktur.

88 - Sahih bir kitabet ile köle mevlâsınm mülkünden çıkmasa da tasarrufundan çıkar..

89 - Efendinin mükâtebine ait bir malı telef etmesi kendisini borç­landırır. Mükâtebe = (kendisi ile kitabet akdi yaptığı cariye) si ile de cinsî temasda bulunursa emsallerine göre mehrini Ödemesi lâzım gelir. Kendisine veya çocuğuna karşı bir cinayet işleyince de diyetini Ödemesi gerekir.

90- Mevla mükateb olan kölesini azad ederse nafiz (geçerli) olur ve kitabet bedeli olan mal da düşer.

91 -Mükâtebe bütün tasarruflarında ticarete izinli olan bir köle gi­bidir. Şu kadar var ki, efendisinin yasaklaması ile ticaretten geri dur­maz. Yolculuğa çıkmaya hakkı vardır. Bir cariye ile evlenebilir. Kölesi ile kitabet akdinde bulunabilir. Kölesi kendisinden önce borcunu öderse velâsı efendisine ait olur. Eğer kendisi efendisine olan borcunu önce Öderse mükâtebine ait velâ hakkına sahip olur.

92 - Mükâtebin, cariyesinden kendine ait bir çocuk doğarsa bunun hükmü kendisinin hükmü gibi olur. Çocuğun kazancı babasının olur.

93 - Mükâtebe olan bir cariyenin çocuğu da annesi ile beraberdir.

94 - Bir kimse kölesi ile cariyesini evlendirip sonra her ikisi iîe kitabette bulunsa ve çocuk doğsa bu da ananın kitabetine dahil olur.

95 - Mükâtebe efendisinden çocuk yapınca, isterse kitabeti devam ettirir, isterse de efendisinin ümmü'l-veledi olur ve böylece kendisinin acizliğini ortaya koyar.

96 - Ümmü'l-yeled ile kitabet akdi yapmak caizdir. Yalnız efendi ölünce kitabet bedeli olan mal düşer. Ummül-veledin müdebbere yapıl­ması da caizdir.

97-Efendi öldüğünde mükâtebin malı yoksa dilerse kıymetinin üç-de ikisini veya kitabet bedelinin tamamını kazanmaya çalışır (SM).

Fasid Kitabet ve Hükümlerim

98 - Bir müslüman, kölesi ile içki yahut domuz üzerine veya köle­nin kıymeti karşılığında (S) yahut kölesine muayyen olmıyan bir başka köle vermek şartiyle bin lira üzerine kitabet antlaşması yapsa bu akit fasid olur. Bununla beraber içkiyi ödeyince köle hürriyete kavuşur (Z). içkinin Ödenmesi ile köle hür olunca da efendisine kendi kıymetini öde­mesi lâzım gelir. Bu kıymet kararlaştırılan miktardan az olamaz, fakat fazla olabilir.

99 - Kölenin kıymeti karşılığında yapılan kitabet akdinde kıyme-, tin ödenmesi ile köle azad olur.

100  -Kan ve leş = (meyte) karşılığında yapılan kitabet akdi bâtıldır.

101 -Hayvan ve elbise karşılığında yapılan bir kitabet akdi, bunlar mehir olmak üzere kıyılan bir nikâh gibidir.

102 - Zimmînin kölesi ile içki karşılığında yapmış olduğu kitabet caizdir. Bu durumda ikisinden herhangi biri müslüman olursa efendi iç­kinin kendisini değil de kıymetini alır.

103 - İki Köle ile Yapılan Bir Kitabet:

1) İki köle ile tek bir kitabet akdi yapıldığında ikisi de borçlarını ödeyince azad olurlar. Eğer borçlarını ödemekden aciz kalırlarsa her iki­si de köleliğe döndürülürler.

2) Her iki köle de borçlarının hepsini ödemedikçe hürriyete kavuşa­mazlar. Bunlardan biri kendi hissesine düşeni öderse hürriyete kavuşa­maz. Kendi hissesine düşeni ödemekden aciz kalan yeniden köleliğe döndürülür. Sonra kendi hissesini ödemiş olan bütün kitabet bedelini Öderse her ikisi de hür olurlar.

3) İki efendi kendilerine ait iki köle ile kitabet akdinde bulundukları zaman da durum yukardaki gibidir. Yalnız yukardakinin hilâfına bunlardan her biri kendi hissesi karşılığında mükâteb kılınmıştır. Du­rum böyle olunca da kendi hissesini ödeyen azad olur.

104 -Biri diğerinin kefili olmak üzere iki köle ile kitabet akdinde bulunmak caizdir. Buna göre kitabet bedelini hangisi öderse ödesin, her ikisi de azad olur. Sonra ödeyen taraf diğerinden ödediğinin yarısını alır.

Kitabet Borcunu Ödemeden Mükâtebin Ölmesi:

105 -Kitabet bedelini tamamen ödeyecek miktarda mal bırakarak Ölen mükâtebin, hayatının son anında hür olduğuna hükmedilir ve ço­cukları azad olur. Borcundan fazla bir mal kalmışsa o da mirasçılarının olur,

106 -Borcunu ödemeğe yeter bir mal bırakmaz ve ayrıca geride kitabet akdinden sonra dünyaya gelmiş olan bir de çocuk bırakırsa bu çocuk da babası gibi kazanç sahasına atılır.

107 -Geride satın alınmış olan bir çocuk bırakır ve bu çocuk hemen kitabet bedelini öderse azad olur. Aksi halde köleliğe döndürülür (SM).

108 -Efendi öldüğü zaman kitabet bedeli taksitle vârislerine öde­nir. Vârislerden birinin azad etmesi ile mükâteb hür olmaz. Ancak hepsi azad ederlerse azad olur.

109 -Mükâteb taksitleri ödemekden aciz olunca hâkim bakar; eğer gelmesi umulan bir malı varsa iki veya üç gün bekler. Bu müddetlerin üstüne çıkamaz. Hiç bir kurtuluş yönü yoksa, acizliğine karar verilip (S) kölelik hükümlerine döndürülür.