47 - Ancak
mâlik olan ve bağış yapmaya kadir bulunan kimsenin azad
etmesi ile köle azad olur.
48 -1) Köle azad etmek için kullanılan lâfızlar açık olduğu gibi kapalı
= (kinayeli) da olur:
2) Sarîh =
(açık) olan lâfızla niyet olmasa da köle azad olur.
Sarîh olan lâfızlar: "Sen hürsün, yahut hürriyete kavuşturuldun, sen atık
= (azad edilmiş olarûsm,
sen azad olmuşsun, ben seni azad
ettim, seni hürriyete kavuşturdum, bu mevlâmdır, ey
efendim, bu hanım efendimdir, ey hür, ey atık" gibi sözlerdir. Ancak bu
tabirleri köleye isim takmışsa azad olmaz. Hürriyeti,
beden yerinde kullanılan bir uzva izafe etmekle de köle azad
olur.
3) Kinayeli
sözlerde ise niyete ihtiyaç duyulur. Kinayeli lâfızlar: "Benim senin
üzerinde mülkiyetim yoktur. Benim sana bir yolum yoktur. Kölelik yoktur.
Mülkümden çıktın" gibi sözlerdir.
49 -Bir
efendinin cariyesine "Seni boşadım, salıverdim" demesi de kinayeli
bir sözdür. Eğer "seni boşadım, salıverdim" sözünü "Itlak"
kelimesi ile değil de "Tatlîk" kelimesi
ile söylemişse niyetiolsabile cariye
azade olmaz.
50 -Bir
kimse kölesine "Bu benim babamdır" veya "Oğlumdur" cariyesine
de "Bu benim ananıdır" derse onları azad
etmiş olur (SM). "Bu kardeşimdir" demekle köle azad
olmaz. "Ey oğlum veya ey kardeşim" hitapları ile de hür olmazlar.
51 -Sarhoş
ve mükreh = (zorlanan) kimselerin ı'takı
= (azad etme-leri) ile
hürriyet meydana gelir.
Bir Kimsenin Kendisine
Mahrem Olan Akrabasını Köle Edinmesi:
53 - Bir
kimse mahremine köle olarak mâlik olursa mâlik olan, sabi veya mecnun olsa dahi
mahrem olan akraba hemen azad olur.
54 - Usûl ve
fürû'dan olan akrabalar mükâteb tarafından kitabet
akdine bağlanabilir. Başkaları ise bağlanamaz (SM).
55 - Bir
kimsenin kölesini putlar ve şeytan için azad etmesi
ile köle azad olur. Fakat bu kimse Âllaha isyan etmiş olur..
56 -1)
Hâmile olan cariyeyi azad etmekle karnındaki çocuk da
azad olur. Karnmdakini azad etmek ise yalnızca o çocuğu hür kılar.
2) Çocuk
hürriyet, kölelik ve tedbîrde anneye tâbi olur.
57 -
Efendinin, cariyesinden olan çocuğu hür olarak doğar.
58 -Hür diye
aldatılarak cariye ile evlenen kimsenin bu cariyeden doğan çocuğu, kıymetini
cariyenin efendisine vermesi ile hür olur.
59 - Bir mal
karşılığında azad edilen köle bunu kabul ederse azad olmuş olur ve söylenen malı ödemesi gerekir.
60 - Bir
kimse kölesine "Bana bin lira verirsen sen hürsün" derse kölesine
ticaret yapma iznini vermiş olur. Köle bu parayı efendisinin alabileceği bir
yere (Z) bırakınca azad olmuş olur. Efendinin ise
para ödenmeden önce kölesini satmak hakkı vardır.
61 -Bir
kimse kölesinin bir kısmını azad ederse o kısım azad olmuş olup,'geri kalan kısmının kıymeti karşılığında
efendisi için kazanç sahasına atılır (SBM).
62 - Kazanç
sahasına atılan köle = (nıüstes'a), mükâteb köle gibidir (SM).
63 - İki ortakdan biri kendi hissesini azad
edince azad eden; giyeceğinden, kendisinin ve
ailesinin bir günlük nafakalarından ortağının hissesi kıymetinde fazla bir mala
sahip olursa köle azad olur. Ortağı da isterse
hissesini azad eder, dilerse tedbîr veya kitabet
akdinde bulunur, dilerse de azad eden ortağına
hissesini tazmin ettirir. Dilerse de kölesini (kendi hissesini ödemesi için)
kazanç sahasına bırakır. Eğer azad eden ortak fakir
ise de bu böyle olur. Şu kadar var ki, bu durumda ona hissesini tazmin
ettiremez (SM).
64 - îki ortakdan biri diğerinin köle olan oğlunu satın almış olsa
baba olanın hissesi mikdarmca köle azad olur. Diğer ortak da onun, ortağının oğlu olduğunu
bilsin, bilmesin dilerse azad eder, dilerse de (kendi
hissesini ödemesi için) kazanç sahasına terk eder.
65 -Bir
kimse iki kölesine "İkimizden biri hürdür" der ve sonra da birini
satar veya satışa arzeder yahut da onunla tedbîr
akdinde bulunur veya biri ölürse diğer köle azad
olur. İki cariyesinden birisinin kendisinden hâmile kalmış bulunduğunu
söylemesi de böyledir.
66 - Bir
kimse iki cariyesine "ikinizden biri hürdür" dedikden
sonra biri ile cinsî temasda bulunursa diğeri hür
olmaz (SM).
67 - İki
kişi, efendinin iki kölesinden veya cariyesinden birini azad
etmiş olduğuna şahitlik yapsalar bu şehâdet bâtıl
olur (SM).
68 - Bir
kimse kölesine "Ben öldüğüm zaman sen hürsün yahut sen
Tedbîr: idare etmek,
sonunu düşünmek, yâni Türkçedeki tedbirli olmak
anlamınadır. Bu kelimenin kökü "dübür"dür
ki, arka, sırt ve makat demektir. Tedbîr istilanda
bir nevi ı'tâk yâni azad
etmektir. Umumîyetle efendinin ölümüne bağlı olur; "Ben ölünce kölem
hürdür!' demek gibi. Bazan şarta, zamana, herhangi
bir vasfa da bağlanır..
Müdebbir: Tedbîr
yapan, yâni kölesinin hürriyetini kendisinin ölümüne bağlıyan efendi.
Müdebber: Azad olması için efendi =
(mevlâ)sinin vefatına bağlı olan köle demektir.
Câriye olursa müdebbere denilir. benden sonra hürsün,
sen müdebbersin, seni müdebber
kıldım, sen ölümümle hürsün, sen ölümüm esnasında, yahut öldüğümde hürsün,
senin için kendini veya rakabeni vasiyet ettim, yahut
senin için malımın üçde birini vasiyet ettim"
derse bu sözleri ile köleyi müdebber kılmış olur.
69 - Müdebber olan bir köleyi kitabet akdine bağlamak caizdir.
70 - Cariye müdebbere iken
efendisinden bir çocuk doğurursa, efendisinin ümmü'l-veledi
olur ve bu cariyeden müdebber olma durumu kalkar.
Hürriyetini satın almak için de hiç bir zaman kazanç sahasına atılmaz.
Efendinin böyle bir cariyeyi hizmetçi olarak kullanmaya, ücret karşılığında
başkasının işinde çalıştırmaya ve onunla cinsî temasda
bulunmaya hakkı vardır. Bu cariyenin kazancı ve diyeti de efendisine aittir.
71 -Efendi
öldüğü zaman müdebber olan köle efendinin malının üçde birinden azad olur. Eğer üçde biri onu azad etmezse üçde bir hesabı ile azad olur.
Efendi borçlu olarak ölmüşse köle kıymetinin bütünü karşılığında kazanç sahasına
atılır.
72 - îki ortakdan biri hissesi nisbetinde
kölesini müdebber kılmış ' ve diğer arkadaşının
hissesini de kendisi almış ve sonra ölmüşse kölenin
yansı (SM) tedbîr ile azad olur. Diğer yarısı için de kazanç sahasına atılır.
73 - Efendi
kölesine "Eğer şu hastalıkdan ölürsem, yahut şu
yolculuğumda ölürsem veya 20 seneye kadar ölürsem sen hürsün" derse bununla
kölesinin hürriyetini ta'lîk etmiş olur (ki bu
kayıtlı bir tedbîrden ibarettir) ve kölenin bu durumda satılması caiz olur.
Efendi bu söylediği şekillerde Ölürse köle hürriyete kavuşur.
74 -Efendinin
iddiası olmadan cariyenin çocuğunun nesebi kendisinden sabit olmaz. Efendi
çocuğun kendisinden olduğunu kabul edince cariye ümmül-veledi
olur. Bundan sonra kendisinden olan çocukların nesebi davasız sabit olur.
75 -
Efendinin sadece çocuğun kendisinden olmadığını söylemesi ile, liana lüzum kalmadan, çocuğun nesebi sabit olmaz.
76 - Ümmü'l-veled olan bir cariyenin azad edilmekden başka surette
efendisinin mülkünden çıkartılması caiz değildir.
77 - Efendi ümmü'l-veledi = (kendisinden çocuk yaptığını söylediği
cariyesi) ile cinsî temasda bulunmak, onu hizmetçi
olarak kullanmak, ücretle çalıştırmak ve kitabet akdine bağlamak haklarına
sahiptir.
78 - Ümmü'l-veled,
efendisinin Ölümü ile malının tamamından azad olur.
Efendinin borçları için çalıştırılamaz.
79 - îstilâ'ddan sonra cariyenin başkasından doğurduğu çocuğun
hükmü kendisinin hükmü gibidir.
80 -.Hıristiyan
olan bir ümmü'l-veled müslüman olunca kıymeti karşılığında kazanca koşar ve mükâtebe gibi olur (Z). Efendisinin ölümü ile de kazanç
peşine koşmadan azad olur.
81 -
Başkasının cariyesi ile evlenen kimsenin ondan çocuğu olur ve sonra da ona
mâlik olursa cariye, kendisinin ümmü'l-veledi olur.
82 - Oğlunun
cariyesi ile temas edip doğan çocuğun kendisinden olduğunu iddia edince neseb kendisinden sabit olur. Cariye de ümmü'l-veledi
olmuş olur. Mehr-i misli = (ukr)
hariç cariyenin ve çocuğun kıymetimde Ödemesi gerekir.
İstilâ d: Lügâtta mutlak olarak çocuk istemektir. Istılahda
ise "Cariyeden çocuk istemek, efendinin, cariyesinin doğurduğu çocuğun
kendisinden olduğunu itiraf etmesi"dir. Her cariyenin doğurduğu çocuğun
nesebi onun tamamına veya bir kısmına sahip olandan sabit olur. Bu takdirde bu
câriye efendisinin ümmü'l-veledi = (çocuğun anası)
olur. Böylece efendi istilâdda bulunmakla
cariyesinden doğan çocuğu kendi nesebine katmış olur.
83 -
Velayetinin kesilmesinde dede de baba gibidir.
84 *- îki
kişi arasında müşterek olan bir cariye, çocuk yapıp ortaklardan biri nesebini
iddia ederse, nesebi kendisinden sabit olur ve üzerine cariyenin kıymetinin
yarısı ile mehr-i mislinin yansını ortağına ödemesi
lâzım gelir. Çocuğun kıymetinden ise bir şey ödemez.
85 - Her iki
ortak da çocuğun kendisinden olduğunu iddia ederse cariye ikisinin de ümmü'l-veledi olup çocuğun nesebi ikisinden de sabit olur
Her iki ortağa da mehr-i mislin yarısını ödemek
düşer. Çocuk her ikisine de bir oğul gibi mirasçı olur. Her ikisi de bir tek
baba gibi o çocuğa mirasçı olurlar.
86 -Efendi
kölesi ile bir mal üzerine kitabet yapıp köle de kabul ederse mükâteb olur. Bu konuda âkil olan küçük de büyük gibidir.
87 -
Kararlaştırılan malın derhal veya taksitle ödenmesi yahut tehîr edilmesi şartları
arasında bir fark yoktur.
88 - Sahih
bir kitabet ile köle mevlâsınm mülkünden çıkmasa da
tasarrufundan çıkar..
89 -
Efendinin mükâtebine ait bir malı telef etmesi
kendisini borçlandırır. Mükâtebe = (kendisi ile
kitabet akdi yaptığı cariye) si ile de cinsî temasda
bulunursa emsallerine göre mehrini Ödemesi lâzım
gelir. Kendisine veya çocuğuna karşı bir cinayet işleyince de diyetini Ödemesi
gerekir.
90- Mevla mükateb olan kölesini azad ederse
nafiz (geçerli) olur ve kitabet bedeli olan mal da düşer.
91 -Mükâtebe
bütün tasarruflarında ticarete izinli olan bir köle gibidir. Şu kadar var ki,
efendisinin yasaklaması ile ticaretten geri durmaz. Yolculuğa çıkmaya hakkı
vardır. Bir cariye ile evlenebilir. Kölesi ile kitabet akdinde bulunabilir.
Kölesi kendisinden önce borcunu öderse velâsı
efendisine ait olur. Eğer kendisi efendisine olan borcunu önce Öderse mükâtebine ait velâ hakkına sahip
olur.
92 - Mükâtebin, cariyesinden kendine ait bir çocuk doğarsa bunun
hükmü kendisinin hükmü gibi olur. Çocuğun kazancı babasının olur.
93 - Mükâtebe olan bir cariyenin çocuğu da annesi ile
beraberdir.
94 - Bir
kimse kölesi ile cariyesini evlendirip sonra her ikisi iîe
kitabette bulunsa ve çocuk doğsa bu da ananın kitabetine dahil olur.
95 - Mükâtebe efendisinden çocuk yapınca, isterse kitabeti devam
ettirir, isterse de efendisinin ümmü'l-veledi olur ve
böylece kendisinin acizliğini ortaya koyar.
96 - Ümmü'l-yeled ile kitabet akdi
yapmak caizdir. Yalnız efendi ölünce kitabet bedeli olan mal düşer. Ummül-veledin müdebbere yapılması
da caizdir.
97-Efendi
öldüğünde mükâtebin malı yoksa dilerse kıymetinin
üç-de ikisini veya kitabet bedelinin tamamını kazanmaya çalışır (SM).
Fasid Kitabet ve Hükümlerim
98 - Bir müslüman, kölesi ile içki yahut domuz üzerine veya kölenin
kıymeti karşılığında (S) yahut kölesine muayyen olmıyan
bir başka köle vermek şartiyle bin lira üzerine
kitabet antlaşması yapsa bu akit fasid olur. Bununla
beraber içkiyi ödeyince köle hürriyete kavuşur (Z). içkinin Ödenmesi ile köle
hür olunca da efendisine kendi kıymetini ödemesi lâzım gelir. Bu kıymet
kararlaştırılan miktardan az olamaz, fakat fazla olabilir.
99 - Kölenin
kıymeti karşılığında yapılan kitabet akdinde kıyme-,
tin ödenmesi ile köle azad olur.
100 -Kan ve leş = (meyte)
karşılığında yapılan kitabet akdi bâtıldır.
101 -Hayvan
ve elbise karşılığında yapılan bir kitabet akdi, bunlar mehir
olmak üzere kıyılan bir nikâh gibidir.
102 - Zimmînin kölesi ile içki karşılığında yapmış olduğu kitabet
caizdir. Bu durumda ikisinden herhangi biri müslüman
olursa efendi içkinin kendisini değil de kıymetini alır.
103 - İki
Köle ile Yapılan Bir Kitabet:
1) İki köle
ile tek bir kitabet akdi yapıldığında ikisi de borçlarını ödeyince azad olurlar. Eğer borçlarını ödemekden
aciz kalırlarsa her ikisi de köleliğe döndürülürler.
2) Her iki
köle de borçlarının hepsini ödemedikçe hürriyete kavuşamazlar. Bunlardan biri
kendi hissesine düşeni öderse hürriyete kavuşamaz. Kendi hissesine düşeni ödemekden aciz kalan yeniden köleliğe döndürülür. Sonra
kendi hissesini ödemiş olan bütün kitabet bedelini Öderse her ikisi de hür
olurlar.
3) İki
efendi kendilerine ait iki köle ile kitabet akdinde bulundukları zaman da durum
yukardaki gibidir. Yalnız yukardakinin
hilâfına bunlardan her biri kendi hissesi karşılığında mükâteb
kılınmıştır. Durum böyle olunca da kendi hissesini ödeyen azad
olur.
104 -Biri
diğerinin kefili olmak üzere iki köle ile kitabet akdinde bulunmak caizdir.
Buna göre kitabet bedelini hangisi öderse ödesin, her ikisi de azad olur. Sonra ödeyen taraf diğerinden ödediğinin
yarısını alır.
Kitabet Borcunu
Ödemeden Mükâtebin Ölmesi:
105 -Kitabet
bedelini tamamen ödeyecek miktarda mal bırakarak Ölen mükâtebin,
hayatının son anında hür olduğuna hükmedilir ve çocukları azad
olur. Borcundan fazla bir mal kalmışsa o da mirasçılarının olur,
106 -Borcunu
ödemeğe yeter bir mal bırakmaz ve ayrıca geride kitabet akdinden sonra dünyaya
gelmiş olan bir de çocuk bırakırsa bu çocuk da babası gibi kazanç sahasına
atılır.
107 -Geride
satın alınmış olan bir çocuk bırakır ve bu çocuk hemen kitabet bedelini öderse azad olur. Aksi halde köleliğe döndürülür (SM).
108 -Efendi
öldüğü zaman kitabet bedeli taksitle vârislerine ödenir. Vârislerden birinin azad etmesi ile mükâteb hür
olmaz. Ancak hepsi azad ederlerse azad
olur.
109 -Mükâteb
taksitleri ödemekden aciz olunca hâkim bakar; eğer
gelmesi umulan bir malı varsa iki veya üç gün bekler. Bu müddetlerin üstüne
çıkamaz. Hiç bir kurtuluş yönü yoksa, acizliğine karar verilip (S) kölelik
hükümlerine döndürülür.