ŞİRKETLER ( (ORTAKLIKLAR):

 

19 -Şirket[3] = (ortaklık) iki kısımdır:

1) Mülk ortaklığı,

2) Akit = (sözleşmeden doğan) ortaklığı.                                ;

Mülk ortaklığı da iki çeşittir:

a) Cebrî = (ortakların fiilleri ile olmayıp başka sebepler ile meydana gelen) ortaklık,

b) İhtiyarî = (ortakların fiilleri ile meydana gelen) ortaklık.

Akit ortaklığı da iki çeşittir:

1) Mallarda ortaklık, . 

2) İşlerde ortaklık.

Mallarda ortaklık şu kısımlara ayrılır:

a) Mufaveze = (ortakların sermaye ve kârdan hisseleri eşit olan or­taklık)

b) inan ortaklığı = (ortaklar arasında sermaye ve kâr bakımından

eşitlik şart koşulmayan ortaklık)

c) Vücûh ortaklığı = (Sermayesi olmayan, sadece itibare dayanarak iş yapan bir ortaklık)

d) Urûzda ortaklık.

İşlerde ortaklık = (Şirket-i a'mal) da iki çeşittir:

a) Caiz olan ortaklık, ki bu sanayi ortaklığıdır.

b) Fasid ortaklıktır ki, mubah olan malları elde etmek için kurul­muştur.

Mufaveze Ortaklığı:

20 - Bu ortaklıkda ortaklar, tasarruflarında, borç alıp vermede (S) ve şirkete elverişli olan mallarda eşit haklara sahiptirler.

21 -Bu ortaklığın sahih olabilmesi için her iki ortağın da;

a) Hür,

b) Âkıl-bâliğ,

c) Müslüman olması gerekir. Veyahut da her iki ortağın zımmî ol­ması lâzımdır.

22 - Mufaveze ortaklığı ancak akit yapılırken "mufaveze" kelimesi­nin söylenmesi ile veya bu ortaklığın gerektirdiği bütün hususiyetler

açıklanarak kurulur.

23 - Bu ortaklıkda malların teslim edilmesi ve her iki ortak malının

birbirine karıştırılması şart değildir.

24 - Bu şirketi kuranlar birbirlerinin vekili ve kefili olurlar.

25 - Ortaklardan birinin aldığı mal şirket adına alınmış olur. An­cak aile ve çocuklarının ekmeği,katığı, giyecekleri ve ortağın kendi giye­ceği bu hükmün dışındadır.

26 - Ortaklardan birine mal satan kimse bedelini dilediğinden is­ter.

27 - Ortaklardan biri başkasının malına kefil olunca bu kefalet di­ğer ortağa da lâzım gelir (SM).

28 - Ortaklardan birinin eline (hibe, vasiyyet ve veraset gibi yollar­dan) ortaklığa elverişli bir mal geçerse nıufaveze ortaklığı inan şirketine dönüşür, inan ortaklığında ileriye sürülenıiyen bir şartın ortadan kalk­ması yüzünden mufaveze ortaklığının bozulduğu her yerde de yine or­taklık "İnana" döner.

29 - Mufaveze ve inan ortaklıkları ancak dirhem ve dinar paralarla ve çarşı-pazarda kullanılıyorsa, bu iki para cinsinin altın ve gümüş olan külçeleri ile ve diğer geçerli paralarla kurulur. Uruz[4] sermaye olmak üzere ortaklık kurmak sahih olmaz (F). Şu kadar var ki ortaklardan biri, kıymetleri denk olunca uruz kabilinden olan malının yarısını diğerinin uruz kabilinden malının yarısı karşılığında ona satar ve sonra da ortak­lığı kurarlar, bu caizdir.

 

Şirket-i İnan:

 

30 - Ortaklardan birinin sermaye olarak koyduğu mal diğerinin-kinden fazla olabilir. İkisi de ortaklık işinde çalıştıkları zaman bir tara­fın malında, ki fazlalığa rağmen kâra eşit şekilde ortak olabilirler. Ya­hut ortaklık işinde çalışan için fazla kâr şartı konulabilir.

31 -Ortakların, sermaye olarak koydukları malları eşit olduğu hal­de, kâr ve zararın farklı dağıtımını şart koşmuşlarsa, kâr şarta göre,za-rar ise sermayedeki mallarına göre taksim edilir.

32 - Şirket-i İnanda ortaklar birbirlerinin vekilidir; Fakat birbirle­rine kefil değillerdir.

33 - Dağlardan odun kesmek ve ot biçmek gibi vekâlet sahih olma­yan işlerde bu ortaklığı kurmak da sahih olmaz. Bu sahada kim ne topla­dı ise kendisinin olur. Biri diğerine yardım ederse ecr-i misil = (emsalle­rine göre takdir edilen bir ücret) alır.

34 - Her hangi bir mal satın almadan önce ortaklardan her ikisinin veya sadece birinin sermayesi helak olsa ortaklık bâtıl olur.

35 - Ortaklardan biri kendi malı karşılığında bir şey satın aldıkdan sonra diğer ortağın malı helak olsa, alman mal aralarında ortaklığın şartlarına göre taksim edilir ve satın alan ortak malın bedelinden diğe­rinin hissesine düşen parayı ondan ahr.

36 - Sermaye olarak konulan maldan biri helak olsa da, sonra or­taklardan biri bir mal satın alsa, bu mal sadece malı kalan ortağın olur.

37 - Ortaklardan birisi için kârdan belirli bir miktar para almayı

şart koşmak caiz değildir.

38 - Gerek mufaveze ve gerekse şirket-i inan ortaklarından her bi­rinin vekîl tayin etmek, kâr sermaye sahibine ait olmak üzere şirket ma­lından başkasına vermek, mudarebe ortaklığı kurmak,

Şirket malını bir kimseye emanet bırakmak ve çalıştırmak için bir işçi tutmak hakları vardır. Mufaveze ve şirket-i inan ortaklarından her birinin elindeki şirket malı bir emanettir.

Sanayi Ortaklığı = İş ortaklığı:

39 - Aynı işi yapan veya işleri değişik olan iki sanatçının müşterek iş kabul etmelerine sanayi ortaklığı = (iş ortaklığı) denilir. Kazandıkları aralarında bölüşülür. Böyle bir ortaklık kurmak caizdir.

40 - Ortaklardan birinin aldığı, kabullendiği bir işin yapılması, di­ğer ortağa da lâzım gelir. Bu bakımdan iş veren kimse ortaklardan her­hangi birinden işin yapılmasını isteyebilir.

41 -Ortaklardan her biri de (işi ister kendisi taahhüt etmiş olsun, ister ortağı taahhüt etsin) iş ücretini iş verenden istiyebilir.

 

Vucûh Ortaklığı = İtibar Ortaklığı:

 

42 - Sermayeleri olmadığı halde sırf itibarlarına dayanarak veresi­ye mal satın alıp satmak üzere iki kimsenin ortaklık kurmasına vücûh ortaklığı denilir. Böyle bir ortaklık kurmak caizdir.

43 - Bu ortaklıkda her ortak diğer ortağın vekili olur.

44 - Bu ortaklıkda, satın alınacak malın aralarında eşit olduğu şar-, ti koşulmuşsa, sağlanan İcardaki hisseleri de eşit olur ve bunda bir orta­ğın fazla kâr alması caiz olmaz.

45 - Birinin katırı diğerinin su kabı olan iki kişi su alıp getirmek için bir ortaklık kursalar, bu sahih olmaz. Bundan sağlanan kazanç sa­dece çalışanın olur ve çalışmıyanm katır veya su kabının kirasını öder.

46 - Fasit bir ortaklıkda kâr, ortakların sermayelerine göre taksim edilir ve ortaklardan birine fazla verilmesi şartı bâtıl olur.

47 - Ortaklardan biri ölür veya dininden dönerek düşman yurduna

giderse ortaklık bozulur.

48 - Ortaklardan hiç biri diğerinin malına düşen zekâtı onun izni olmadan veremez. Ortaklar birbirlerine zekât ödeme izni verdikten son­ra her biri aynı zamanda zekâtı ödemiş olsa birbirlerine zekât hisseleri­ni tazmin ederler. Fakat biri Önce, diğeri sonra ödemişse sonra ödeyen, ödediğini bilse de bilmese de ilk Ödiyene tazminde bulunur.