325 Boşama üç şekilde olur:
1) Ahsen (en
güzel) tarza boşama
2) Hasen
(güzel) tarzda boşama
3) Bid'at
üzere boşama.
326 - Ahsen
tarzda boşama: Kadın, hayızdan temizlenmiş halde iken ve bu temizlik müddeti
içerisinde onunla cinsî münasebette "bulunulmadan bir talâk ile boşamak
ve iddeti bitinceye kadar kadını, terk etmek en güzel tarzda boşamakdır.
327 - Hasen
tarzda boşamak: Bir kadını içinde cinsî münasebet yapılma-
a: 1) buyurulur. Başka
bir ayette de: "Boşama iki defadır (Ondan sonrası) ya iyilikle tutmak, ya
güzellikle salmaktır..." (Bakara, a: 229) denilir.
Hz. Muhamnıed (S.A.V.)
"Bunak ve çocukların ki hariç herkesin boşaması caizdir" diyorlar.
(îbni Mace, Talâk, 15).
Başka bir sözlerinde
de boşamayı iyi görmiyerek: "Mubah şeylerin AI-lahı en fazla gazaba
getireni boşamadır" derler. (Suyûtî, Camıu's-Sağîr Münavt şerhi, e. 1, s.
16, Bulak 1286 H.)
Talâk = (boşama)ın
meydana gelişi üzerinde de icma meydana gelmiştir. Erkek akitle kadına helâl
yönden sahip olmuştur. Gerçekden söz sahibi olan birmülk sahibi diğer
şeylerdeki mülkiyetini kaldırdığı gibi kadın üzerindeki haki an nı da
kaldırabilir. Zira bazan nikâhdan sağlanan maslahat ve faydalarbozuk hallere
inkılâb eder. Kan-koca arasındaki uyuşma nefrete döner. Bu durumda evliliğin
devamı kin, buğz, düşmanlık ve nefret duygularım ve diğerbir takım bozuklukları
içine alır. işte bütün bu bozukluklan gidermek için boşanma meşru kılınmıştır.
Böyle bir ihtiyaç olmadan yapılan boşama mubahtır, fakat nefret doludur. Çünkü
maslahata aykırıdır
pılmamış olan üç
temizlik = (tuhur) müddeti içerisinde (ayrı ayrı birerden üç talâk ile
boşamaktır.
328 -
Hayızdan kesilmiş veya küçük olup daha henüz hayız görmi-yen ve hâmile olan
kadınlar için bir ayın geçmiş olması hayız görmesi gibidir. Böyle olan
kadınları cinsî temasdan hemen sonra boşamak caiz olur.
329 - Bid'at
üzere boşama: Tek bir sözle üç veya iki talâk boşamak yahut bir temizlik
müddeti içerisinde kadına dönme = (ric'at) den onu tekrar boşamaktır. Kadını
hayız = (aybaşı) halinde iken boşamak da bid'at üzere boşanıakdır.
Bir kadının bid'at
üzere boşanması geçerli olmakla beraber bu türlü hareket eden kimse günahkâr
olur.
330 -
Nikâhdan sonra kendisi ile zifafa girilmemiş olan bir kadını hayızlı halinde
boşamakda bir beis yoktur.
331 -Bir
kimse ailesini hayızlı iken boşarsa tekrar ona dönmesi gerekir. Hayız hâli geçip
temizlenince dilerse onu boşar, dilerse de yanında tutar.
332 - Bir
kimse zifafa girmiş olduğu karısına "Sen sünnet üzere üç talâk
boşsun" derse her temizlenişinde bir talâk meydana gelir. Eğer o saatte üç
talâk olmasına niyet etmişse hemen üç talâk meydana gelir
333 - Hür
kadını boşamak üç kere, cariyeyi boşamak ise iki keredir. Talâkın adedinde
erkeklere itibar edilmez.
Mükreh = (zorlanan)
in, Sarhoşun, Dilsizin ve Şakacının Boşaması:
334 -
Âkıl-bâliğ ve uyanık olan her kocanın yaptığı boşama vâki olur.
335 -
Karısını boşamaya zorlanan = (mükreh) kimsenin (F) ve sarhoşun boşaması
muteberdir, onlardan da talâk meydana gelir[41].
336 -
Dilsizin boşaması işaret etmesi ile meydana gelir.
337 -
Boşamayı oyuncak edinen ve şakadan boşıyanların da boşamaları ile kadın boş
olur.
338 - Bir
kimse karısının tamamına veya bir kısmına mâlik olsa, yahut kadın kocasımn
tamamına veya ondan bir kısma mâlik bulunsa aralarında ayrılık meydana gelir.
Sarih (açık) Sözle
Yapılan Boşama Niyete İhtiyaç Göstermez:
339 - Sarih
sözle yapılan boşama niyete ihtiyaç göstermez ve böyle bir boşama iki çeşittir:
1) "Sen
boşsun, sen boşanmışsın, seni boşadım" gibi sözlerle olur.
2) "Sen
talâk (boşama) sın, sen boşanmaya boşsun, sen boşanmakla boşsun" gibi
sözlerle olur.
Bunlardan birincisi
ile bir ric'î talâk meydana gelir. Bunda iki veya üç boşamaya niyet etmek sahih
değildir.
İkinci ile de bir
ric'î talâk = (boşama) vâki olur. Fakat bu ikinci çeşit ile iki hariç (Z) üç
boşamaya niyet etmek sahih olur.
340 -
"Sen bir kere boşsun" ve ayrıca "Sen başka bir talâk ile boşsun"
sözleri ile iki talâka niyet edilirse iki talâk vâki olur.
341 -Bir
erkek boşamayı kadının tamamına izafe ederse (yöneltirse) yahut cesedi,
ruhu,yüzü, boynu gibi bedenin tümünü ifade eden bir yerine yöneltirse veya kadının
(1/3,1/4 gibi) muayyen bir kısmına izafe ederse boşanma meydana gelir.
342 - Bir
kadını yarım boşamakla bir talâk meydana gelir. Üçde bir (1/3) boşama da
böyledir.
343 - Bir
kimse karısına "Sen birden üçe kadar boşsun" derse bununla iki talâk
meydana gelir (SM). "Birden ikiye kadar boşsun" sözü ile de bir
boşama olur (SM).
345 - Bir
kimse karısına çarpmaya da niyet ederek dahi olsa "ikide bir boşsun"
derse birtalâk, "ikide iki boşsun" derse iki talâk meydana gelir.
346 - Zamana
ve Mekâna Bağlanan Talâklar:
1) Bir erkek
karısına "Sen buradan Şama kadar boşsun" derse bu sözü ile bir ric'î
talâk vâki olur.
2)
"Bî" edatını kullanarak, "Sen Mekke'de boşsun" veya
"fî" edatını kullanarak; "Sen Mekke'de boşsun" denilirse
kadın hangi beldede bulunursa bulunsun derhal boş olur.
347 -
"Sen yarın boşsun" sözü ile ertesi gün fecrin doğuşunda talâk meydana
gelir. Eğer bu sözü ile günün sonuna niyet ettiğini söylerse dinî yönden tasdik
edilir. Böyle değil de "Sen yarınki günde benden boşsun" denilirse
bununla günün sonuna niyet ettiğini iddia ederse dinî yönden kabul edildiği
gibi, kazaî yönden de mahkemece kabul edilir (SM).
348 - Bir
kimse karısına "Sen bugün yarın boşsun" veya "Yarın bugün
boşsun" derse her iki şekilde de birinci günler nazara alınıp (ikinciler
lâğv olur).
349 -
"Ben seninle evlenmeden önce sen boşsun" sözünün bir hükmü yoktur.
350 -
"Seni boşamadığım müddetçe boşsun" yahut "Boşamadığım müddet
zarfında boşsun" veya "Seni boşamadığım zamanda boşsun" denilir
ve sükût edilirse kadın boş olur/
351 -Erkek
karısına "Seni boşamazsam sen boş ol" veya (izâ = zaman) ile (izâ mâ
= ne zaman) edatlarım (in = eğer) manasında şart edatı olarak kullanıp
"Seni boşamadığım zaman (yâni boşamazsam) boş ol" (SM) derse ölünceye
kadar kadın boş olmaz.
352 -
"Sen boşamadığım müddetçe üç kere boşsun, sen boşsun" denilirse bu
sözle kadın tek bir kere boş olur.
353 - Bir
erkek karısına "Ben senden boşum" derse boşamaya niyeti olsa bile bu
sözü ile kadın boş olmaz.
354 - Erkek
"Ben senden baînim, yahut ben sana haramım" sözü ile boşamayı kast
etmişse bir talâk-ı baîn meydana gelir.
355 - Üç
parmakla işaret yapıldığında bir talâk, iki parmakla da iki talâk meydana
gelir. Parmaklarla (iç tarafları muhatap olan insana dönük olduğunda) işaret
yapılırken muteber olan kaldırılmış, dikilmiş-parmaklardır. Parmakların sırt
kısmıyla işaret yapılırken muteber olan yumulan parmaklardır.
356 - Bir
erkek karısına "Sen baîn talâk ile boşsun, yahut en fahiş talâkla boşsun
veya en çirkin talâk ile, yahut en şiddetlisi ile veya en büyüğü ile en ulusu
ile yahut en şerlisi ile en kötü talâk ile veya şeytan talâkı ile yahut bid'at
üzere yapılan boşama ile yahut dağ gibi boşsun, ev dolusu boşsun, şiddetli bir
boşama ile boşsun, uzun bir boşama ile,geniş bir boşama ile boşsun" derse,
kadm bir baîn talâk ile boş olur. Bütün bu sözlerde üç talâka niyet edilmişse
üç talâk vukua gelir.
357 -Bir
kimse karısına zifafa girmeden, yâni daha henüz onunla birleşmeden önce üç
talâk ile boşarsa kadın üç talâk boş olur.
358 - Erkek
zifafa girmediği karışma "Sen benden boşsun ve boşsun" yahut
"Sen boşsun, boşsun" veya "Sen bir kere ve bir kere boşsun"
yahut "Sen bir talâkdan önce bir kere boşsun" veya "Bir talâkdan
sonra bir kere boşsun" derse bütün bu sözlerle bir talâk meydana gelir.
359 -
"Sen bir kere boşsun ondan önce de bir kere boşsun" veya "Sen
bir kere boş oldukdan sonra bir kere boşsun" denilirse iki boşama vâki
olur. Şayet "Sen bir talâk ile beraber boşsun, yahut sen boşsun onunla
beraber bir talâk boşsun" denilmişse aynı şekilde yine iki talâk meydana
gelir.
360 - Eğer
erkek karısına "Şu eve girersen sen bir kere ve bir kere boşsun" der
o da girerse bir talâk ile boş olur (SM). Böyle değil de, "Sen bir kere ve
bir kere boşsun eğer eve girersen" denilirse kadın o eve girdiğinde iki
talâk meydana gelir.
361 -Kinaye
sözler ile yapılan boşama ancak niyet veya durumun
delâletine göre olur.
362 - Kinaye
sözlerle yapılan boşama baîn talâk olur. Ancak"iddet bekle, rahmini uzak
tut, sen birsin" sözleri ile ric'î talâk meydana gelir.
363 -
Kendileri ile baîn talâk meydana gelen lâfızlar şunlardır:
1)
Senbaînsin,
2) Sen
ayrıldın,
3) Sen
kesildin, (koptun),
4) Haramsın,
5) Yuların
eline verilmiştir,
6) Berisin,
7) Ailene
katıl,
8) Seni
ailene hibe ettim,
9) Seni
serbest bırakdım,
10) Ben seni ayırdım,
11) İşin
elindedir,
12) Başını
ört,
13) Avret
yerlerini kapa,
14) Sen
hürsün,
15) Git,
16) Çık,
17) Kendine
koca ara, gibi sözler. Bütün bu sözlerle bir ve üç talâka niyet etmek
sahilidir. Bu sözlerle iki talâka niyet edilmez. Eğer iki talâka niyet edilirse
bir talâk meydana gelir.
Boşama İşini Kadının
İhtiyarına Bırakmak:
364 Erkek
boşamayı kastederek karısına "Muhayyersin" derse kadın bunu öğrendiği
meclisde kendisini boşamak hakkına sahip olur. Oturduğu yerden kalmakla veya o
meclisden ayrılmakla muhayyerliği kalkar. (Çünkü bu hareketleri boşanmakdan yüz
çevirdiğini gösterir).
365 -
Muhayyersin sözüne karşılık, kadın kendisini seçtiği zaman bir baîn talâk
meydana gelir. Erkek niyet etse bile üç talâk meydana gelmez. Bu durumda erkek
veya kadın ikisinden birinin sözlerinde nefis = (kendi) kelimesini yahut nefse
delâlet eden bir sözü söylemiş olmaları gerekir[42]
366 -Erkek
hanımına üç defa "İhtiyar et, ihtiyar et, ihtiyar et" der, kadın da
"İhtiyar etmekle ihtiyar ettim, yahut birinciyi ihtiyar ettim veya
ortadakini, yahut sonuncuyu ihtiyar ettim = (seçtim)" derse üç talâk ile
boş olur (SM). Kadın "İhtiyar ettim" yerine "Kendimi boşadım,
yahut-' boşanmakla kendimi seçdim" derse ric'î talâk ile boş olur.
367 -Erkek
hanımına "Kendini seç yahut boşanmada işin elindedir" der, kadın da
kendini seçse bir ric'î talâk ile boş olur.
368 - Erkek
karısını muhayyer bıraksa kadın da "Kendimi seçtim hayır bilâkis kocamı
seçtim" demişse yine boşanma olmaz. Fakat "Kendimi ve kocamı
seçdim" derse boşanma olur.
369 -
Boşanma işini kadının eline bırakmak, onu boşanmada muhayyer kılmak gibidir;
bu hak, bulunduğu meclise bağlı kalır. Şu kadar var ki "İşin kendi
elindedir" denildiğinde üç talâka niyet edilmişse sahih olur.
370 -"İşin
elindedir" sözüne cevap olarak kadın "Kendimi bir ile seçtim"
derse üç talâk ile boş olur. "Senin işin senin elindedir" denilir,
kadın da kendisini ihtiyar ederse "boşanma meydana gelir.
371 -Koca
karısına "Kendini boşa" derse kadının kendisini boşamaya, o meclisde
hakkı vardır ve boşandığında bir ric'î talâk ile boş olur. Erkeğin, bu sözünden
dönmeğe hakkı yoktur. Kadın kendisini üç talâk ile boşar, kocası da bunu
dilerse üç talâk ile boş olur. İki talâka niyet etmek ise sahih olmaz (Z).
Câriye için ise bu niyet sahihtir. Nitekim erkeğin hür olan karısını bir talâk
ile boşarken ikiye niyet etmesi de sahih
değildir.
372 -
"Kendini boşa" aüzüne karşılık kadın "Kendimi ayırdım" derse
bir ric'î talâk ile boş olur.
373 - Erkek
hanımına "İşin elindedir" deyip kadın da "Sen bana haramsın,
yahut sen benden baîn = (ayrı, uzak) sın veya ben sana haramım, yahut ben
senden baîn = (ayrı, uzak) im" derse bu sözü, kocasına verdiği bir cevap
sayılır ve kendisi boş olur.
Kadın erkeğe "Ben
senden boşum veya ben boşum" deyince de talâk
vâki olur.
374 -Erkek
hanımına "Dilediğin zaman kendini boşa, yahut ne zaman diler isen kendini
boşa veya dilediğin vakit, yahut ne vakit dilersen kendini boşa[43]
derse kadının kendisini boşaması bulunduğu meclis ile kayıtlı olmaz. Kadın bu
işi reddetse o da olmaz.
375 - Bir
kimse, bir adama "Benim karımı boşa" diye salâhiyet verse bu adamın
o kadını boşaması (vekil olduğundan) bulunduğu meclise bağlı değildir. Fakat
kadının kocası o adama "diler isen karımı boşa" derse bu salâhiyet
meclise bağlı kalır (Z).
376 -Kadına
kocası tarafından "Her ne zaman istersen kendini boşa" denildiğinde
kadının birer, birer üç defa kendisini boşamaya hakkı vardır. Fakat kendisim
bir defada üç talâk ile boşayamaz.
377 - Koca
karısına "Kendini üç talâk ile boşa" deyip kadın da kendisini bir
talâk ile boşarsa bir talâk boş olur. Koca, bir talâk ile boşar der kadın da üç
talâk ile boşanırsa boşanma meydana gelmez (SM).
378 Erkek
"Kendini bir talâk ile boşa ric'ata = (yeniden nikâha dönmeğe) mâlik
olurum" der, kadın da "Kendimi baîn talâk ile boşadım" derse
ric'î talâk ile boş olur. Erkek "Bir baîn talâk ile" der, kadın
"Ric'î talâk ile boşandım" derse, baîn talâk ile boş olmuş olur.
379 -Kadına
kocası "Nasıl istersen o şekilde boş ol" derse, istemese dahi hemen
birtalâk vâki olur. Kadın bir baîn veya üç talâk ile boşanmak istese, kocası
da aynısını murad edince, kadın istediğine göre boşanmış olur. Kadın ile
kocanın dilekleri değişik olunca bir ric'î talâk meydana gelir (SM).
380 - Koca
"Sen sayı itibarı ile dilersen veya ne kadar dilerse boşsun" derse
kadın kendisini dilediği kadarı ile boşamak hakkına sahip olur.
381 -Kadına,
"Kendini üçden dilediğine boşa" denilirse kendisini üç talâk ile
değil de daha aşağısı ile boşayabilir.
Şarta Bağlı Boşama:
382 - Şart
için kullanılan lâfızlar şunlardır:
1) İn =
eğer,
2) İzâ =
zaman, vakit,
3) İzâ mâ =
zaman, ne zaman, vakit,
4) Meta =
Zaman, ne zaman, vakit,
5) Meta mâ =
Ne zaman, ne vakit, zaman,
6) Küllü =
Hep, her, bütün
7) Külle mâ
= Her ne zaman, her ne[44]
383 Boşama
bir şarta bağlandığı zaman şartın bulunuşu ile hemen boşanma meydana gelir.
Boşamak için söylenmiş olan yeminde çözülür ve son bulur. Yalnız küllemâ =
(her ne zaman, her ne) şart edatı kullanılmışsa şart koşulan şeyin yerine
getirilişi ile yemin son bulmaz, devam eder.
384 - Şarta
bağlamanın sahih olabilmesi için yemin edenin mâlik olması gerekir: Bir adamın
kendi ailesine (ki onun nikâhına mâlik bulunuyor) "Falan eve girersen sen
boşsun" yahut kendi kölesine "Zeyd ile konuşursan hürsün" demesi
gibi. Yahut ta'lîk = (şarta bağlama) m bir mülke izafe edilmesi lâzım gelir:
Bir erkeğin ailesi olmryan bir kadına "Seninle evlenirsem sen boşsun"
yahut "Evleneceğim her kadın boştur veya satın alacağım her köle
hürdür" demesinde olduğu gibi.
385 -Mülkiyetin
ortadan kalkması şartı ortadan kaldırmaz. Bu bakımdan mülkiyet varken şart
meydana getirilirse yemin sona erer ve talâk vâki olur. Şart, mülk ortadan
kalkınca meydana getirilirse yemin sona erer, fakat (nikâh olmadığı için) talâk
da meydana gelmez.
386 -
Karı-koca şartın bulunuşunda anlaşmazlığa düşerlerse söz kocanın olur, kadının
şahit getirmesi gerekir.
Ancak kadın tarafından
bilinecek olan konuda söz kadının olur ve bu söz kadının kendisi hakkındadır:
Şöyle ki, erkek kanlarından birine, "Eğer hayızh isen sen ve falan karım
boşsunuz" der, kadın da kendisinin
hayızh olduğunu
söylerse sadece kendisi boş olur. Şartı kadının sevmesine, istemesine bağlamak
da böyledir. Meselâ koca karısına "Eğer Alla-hın cehennem ateşi ile
kendine azab etmesini istiyorsan sen boşsun, kölem de hürdür" diye şart
koşar ve kadın da istediğini söylerse boş olur. Fakat köle azad olmaz.
387 - Koca
karışma "oğlan doğurursa bir, kız doğurursa iki kere boş olacağını"
şart eder, ikisi de doğar ve hangisinin önce doğduğu bilinmezse, hüküm
bakımından bir, diyaneten haramdan uzaklaşma bakımından iki talâk meydana
gelir.
388 Koca
karısına "Seninle cinsî münasebette bulunursam üç talâk ile boşsun"
der, sonra da ailesi ile münasebette bulunup bir müddet içerde bekletirse
(boşanma meydana gelmekle beraber) bu bekletmeden dolayı verilmesi gereken bir
şey lâzım gelmez. Eğer çıkartıp tekrar duhûl ederse mehir vermesi gerekir.
Talâk ric'î bir talâk ise ikinci defa dahil etmekle kadına dönüş ~ (ric'at)
hâsıl olur.
389 -Kadına
kocası "Allah dilerse sen boşsun,yahut Allanın dilemesi ile sen boşsun
veya Allah dilemedikçe sen boşsun, yahut Allanın dilemesi müstesna sen
boşsun" der ve "Allanın dilemesi" ile ilgili kısmı
"Boşsun" ifadesine bitişik, hemen onun arkasından söylerse boşanma
meydana gelmez[45]
390 -
"Sen biri hariç üç talâk boşsun" sözü ile iki talâk meydana gelir.
"İkisi hariç" denilirse bir talâk vukua gelir.
391 -Külden
kül istisna edilemez: "Sen üç hariç üç defa boşsun" denilirse üç
talâk ile boşanma olup istisna hükümsüz kalır. "Sen dördü ha-. riç üç defa
ve üç defa boşsun" denildiğinde yine üç talâk vukua gelir. "Sen biri
ve biri ve biri hariç üç talâk boşsun" ifadesindeki istisna da hükümsüz
kalır.
"Sen dokuzu hariç
on talâk boşsun" denildiğinde bir talâk, sekizinin hariç tutulmasında ise
iki talâk meydana gelir.
392 -
Birkimse ölümüne sebep olan hastalığı esnasında karısını baîn talâk ile boşasa
da sonra ölse ailesi -öldüğü zaman- iddetini tamamlamamış ise kocasına mirasçı
olur. Eğer iddeti sona erdikten sonra ölürse mirasçı olamaz.
393 - 1) Bir
kimse karısını onun isteği ile boşamışsa, yahut erkek ölümüne sebep olan
hastalığı halinde bulunurken kadın muhayyerliğine dayanarak kendisini seçer ve
yine kocasının tenasül uzvu kesikliği, iktidarsızlığı ve bulûğa ermiş olmak,
azad edilmek gibi sebeplerle kocasından ayrılırsa bu ayrılık kadın tarafından
meydana getirildiğinden, kadın iddeti dolmadan ölen kocasına mirasçı olamaz.
2) Kadın
hasta olduğu halde yukarda söylediğimiz muhayyer bulunduğu sebeplere dayanarak
kocasından ayrılırsa iddeti bitmeden öldüğünde kocası ona mirasçı olur.
394 - Ölüm
hastalığı; insanı yatağa düşüren ve ihtiyaçlarını yerine getirmekden aciz
bırakan bir hastalıkdır. Kim ki ihtiyaçlarını tedarik eder, giderirse ve sıtma
hastalığına tutulursa o kimse hasta sayılmaz.
395 - 1)
Karısının boş olmasını kendi yapacağı işe bağlıyan erkek, hastalık halinde o
işi yaparsa kadın kendisine mirasçı olur.
2) Bir erkek
ölümüne sebep olan hastalık devresi içindeyken ailesinin boş olmasını
başkasının yapacağı bir işe veya "Ay başı geldiği zaman sen boşsun"
şeklinde bir vaktin gelişine bağlarsa, yahut "Falan adam şu eve girerse
veya Öğle namazını kılarsa sen boşsun" diyerek boş olmayı bu işlerin
yapılmasına.bağlarsa, bütün bu durumlarda ta'Kk = (şarta bağlama) hastalık
halinde yapılır ve söylenen şart da yine hastalık halinde meydana gelirse kadın
erkeğe mirasçı olur. Eğer şarta bağlama sıhhat-ta iken yapılır ve şart hastalık
halinde gerçekleşirse kadın kocasına mirasçı olamaz (Z).
3) Eğertalâk
kadının yapması lâzım gelmiyen bir işe bağlanır da (kadın o işi yaparsa boş
olmaya razı olacağından dolayı) hiç bir durumda kocasına mirasçı olamaz. Eğer boş
olma; namaz kılmak, akrabaları ile konuşmak, yemek yemek ve alacağını almak
gibi kadının yapması zarurî olan bir işe bağlanırsa, kadın kocasına mirasçı
olur (M).
896 - Ric'î
talâk, cinsî teması haram kılmaz.' Kadının rızası olmasa dahi iddeti bitmeden
kocasının ona dönmeğe hakkı vardır.
397 -
Kocanın karısına dönmüş olduğu iki şekilde sabit olur:
1) Erkeğin
karısına "Sana müracaat ettim, sana döndüm, seni tekrar aldım, seni
tuttum" demesi gibi sözleri ile olur,
2) Kadın ve
erkek tarafından sihri haramlığı gerekli kılan her hangi bir işin yapılması
ile.
398 -Erkeğin
karısına döndüğünde şahit tutması müstehaptır.
399 - İddet
bitikten sonra erkek kadına "İddet içinde sana dönmüştüm" der ve kadın
da tasdik ederse ric'at = (dönüş) sahih olur. Yalanlarsa sahih olmayıp kadına
yemin de verilmez (SM).
Koca karısına,
döndüğünü söyleyip o da cevap olarak iddetinin bittiğini bildirirse ric'at
meydana gelmiş olamaz (SM).
400 -
Cariyenin kocası, iddeti içinde ona döndüğünü söyleyip efendisi onu tasdik
eder (SM) ve cariye yalanlarsa yahut bunun tersi olursa ric'at vuku bulmuş
olmaz.
401 -1)
Üçüncü hayzm onuncu gününde kan kesilse kadın yıkan-masa bile ric'at hakkı sona
erer. Fakat kan on günden daha az bir zamanda kesilirse kadın yıkanmadıkça
veya kanın kesilmesinden itibaren tam bir namaz vakti geçmedikçe yahut
teyemmüm edip namaz (MZ) kılmadığı müddetçe dönüş hakkı ortadan kalkmaz.
2) Sadece
kanın kesilmiş olması ile kitabiyye = (Hıristiyan ve yahudi dinine mensup olan
kadın) ye dönme hakkı son bulur.
3) Kadın
(üçüncü hayız kanının kesilmesinden sonra) yıkanıp vücudunda bir uzuvdan az
bir yeri yıkamayı unutsa yine erkeğin ona dönüş hakkı son bulmuş olur. Fakat
bu durumda kadının başka bir erkekle evlenmesi de helâl olmaz. Eğer vücutta tam
bir uzuv miktarı kadar yerin yıkanması unutulursa kocasının ona dönüş hakkı
devam eder.
402 - Hâmile
olan karısını boşayan kimse onunla cinsî temasda bulunmadığını iddia etse yine
de kadına dönme hakkına sahip bulunur. Fakat koca halvet-i sahiha = (Yalnız
baslarına izinleri olmadan kimsenin giremiyeceği bir yerde başbaşa kalma) dan
sonra kadın ile cinsî temasda bulunmadığım iddia ederse kadına dönüş hakkı
kalmaz.
403 - Erkek
karısına "Çocuk doğurduğun zaman sen boşsun" der ve kadın da çocuk
yapar v'e sonra başka bir batından diğer bir çocuk daha doğurursa bu birinci
doğumdan sonra erkeğin ailesine döndüğünü gösterir.
404 - Ric'î
talâkla boşanmış olan bir kadın, kocasına karşı yüz ve vücudunu süsliyebilir[46]
Bir kocanın, ric'î
talâkla boşadığı ailesinin yanına, ondan izin almadıkça girmemesi müstehaptır.
Baîn Talâk ile Boşanan
Kadının Durumu ve Hülle:
405 - Bir
kadın üçden az, yâni bir ve iki baîn talâk ile boşanmış ise kocası onunla
iddeti içinde ve iddetten sonra yeniden nikahlanmak sureti ile evlenmek
hakkına sahip olur.
406 - Üç
baîn talâk ile boşanan bir kadın sahih bir nikâh ile başka bir kocaya varıp
onunla cinsî birleşmede bulunmadıkça ve sonra bu kocasından da ayrılmadıkça
birinci kocasına helâl olmaz. Bu kadın birinci kocaya, onun cariyesi olup
mülkiyeti altında bulunması sebebi ile de helâl olmadığı gibi bu cariyenin
efendisinin cinsî temasda bulunması ile de helâl olmaz.
407 - Uç
talâk ile boşanıp ikinci kocaya varan kadının birinci kocasına helâl olmasının
şartı; cinsî birleşmede tenasül uzvunun içeriye girmiş olmasıdır. Yoksa
meninin akması değildir, ikinci kocanın cinsî temasda bulunabilen bir kimse
olması şarttır.
408 - İkinci
koca kadını birinci kocaya helâl kılmak şartı ile onunla evlenmişse bu mekruh
olmakla beraber (S) kadının birinci kocası ile yeniden evlenmesini helâl kılar
(SM[47].
409 - ikinci koca (birinci kocaya ait) üç ve daha aşağı
(MZ) talâkların hükmünü kaldırır.
410 -Üç
talâk ile boşanan kadın birinci kocasına "Iddetim senden bitti, ikinci
kocaya da varıp ondan ayrıldım ve ondan da iddetim bitti" der ve geçen
zamanın da buna ihtimali olur, koca da kadının doğruluğuna kanaat getirirse
onunla yeniden evlenmesi caiz olur.
411 -Bir
erkek karısına "Allaha yemin ederim ki, sana yaklaşnırya-cağım, yahut dört
ay sana.yaklaşmıyacağım" dediği zaman îlâ'da bulunmuş olur. Bir kimse;
ailesi ile münasebette bulunursa, hacca gideceğine, yahut oruç tutacağına,
sadaka vereceğine, bir köle azad edeceğine veya karısını boşayacağına dair
Allaha yemin ederse yine îlâ'da bulunmuş olur.
412 -îlâ'da
bulunan erkek = (mûli) dört ay dolmadan karısına yanaşırsa yeminini bozmuş
olur ve üzerine yemin kefFareti vermek vacib olur. Bu durumda îlâ da düşer.
413 -ilâ
yapan erkek dört ay geçer de karısına yanaşmamış olursa, kadın kendisinden bir
baîn talâk ile boş olur.
414 -Yemin
dört ay üzerine ise müddetin bitimi ile îlâ sona erer.
415 -Müebbed
bir îlâ'da bulunulunca (kadına yanaşmadan geçen dört ayın bitiminde meydana
gelen boşanmadan sonra) dönülüp tekrar nikâh yapılırsa açıklandığı üzere îlâ da
tekrar yenilenir. Eğer yenilenen nikâhdan sonraki dört ay içerisinde karısı ile
münasebette bulunursa, yemininden dönmüş olur. Aksi halde dört ayın bitiminde
ikinci birboşanma meydana gelir. Bundan sonra tekrar dönüp nikâhını yenilerse
yine yukardaki gibi hükümler ceryan eder.
416 -Bir
erkek, îlâ sebebi ile boş olup başka kocaya giden ve ondan da boşanan karısını
tekrar alırsa artık ilânın hükmü kalmaz. Fakat (yemin daha önceden bozulmamış
olduğundan dolayı durmaktadır. Bunun için) karısı ile münasebette bulununca
daha önceki yemininden dolayı üzerine keffâret gerekir.
Eâ: Lügâtta yemin
anlamındadır. Hukuk dilinde "Bir kimsenin nikâhlı
ailesi ile muayen bir
zaman cinsî temasda bulunmamaya yemin etmiş"dir. Bu yemin açık veya kapalı
sözlerle olur. Açık sözlerde niyete ihtiyaç olmayıp kapalı sözlerde niyete
ihtiyaç vardır. Mûli: îîâda bulunan erkek.
417 -îlâ'nm müddeti hür kadınlar için dört ay, cariyeler
için iki aydır[48]
418 -Ric'î
talâkla boşanan kadın üzerine yapılan îlâ sahih olur. Fakat baîn talâk ile
boşanan kadın üzerine îlâ yapılamaz.
419 -Bir
erkek karışma "Sana iki aydan sonra iki ay yaklaşmıyaca-ğım" derse
îlâda bulunmuş olur. Fakat "Bir gün müstesna sana bir sene
yaklaşmıyacağım" derse îlâda bulunmuş olmaz (Z).
ilâyı Kaldıran Haller:
420 - ilâ
müddeti içerisinde kadına dönüş ya sözle olur veya fiilî
olarak olur.
421 - ilâyı
sözle kaldırmaya gerekli kılan haller:
a) Karı
kocadan birinin cinsî temasa gücü yetemiyecek derecede
hasta olması.
b) Erkeğin
tenasül uzvunun kesik olması,
c) Kadının
tenasül uzvunda tıkanıklık bulunması veyahut da cinsî temas yapılamıyacak kadar
çocuk olması,
d) Karı koca
arasında dört aylık bir mesafe bulunması,
e) Erkeğin
hapiste olup cinsî temasda bulunmaya imkân bulamaması.
Bütün bu durumlarda
yemin vaktinden îlâ müddetinin sonuna kadar olan îlâ müddeti içerisinde
yukardaki özürler devam etse de erkek karısına döndüğünü söylese îlâ düşer.
422 - ilâ
müddeti içerisinde kadınla cinsî münasebette bulunmak imkânı meydana gelirse,
kadına dönüş ancak cinsî münasebette bulunmakla gerçekleşir.
423 - Bir
kimse hanımına "Sen bana haramsın" der ve bu sözü ile yalan söylemiş
olduğunu söylerse tasdik edilir. Eğer boşamayı kasted-diğini söylerse bir baîn
talâk meydana gelir. "Üç talâka niyet ettim" derse üç talâk vuku
bulur. Zıhara niyet etmişse zıhar sayılır (M).
Haram kılmayı
kasdetmişse yahut hiç bir şey kasdetmediğini söylerse bu sözü ile îlâda
bulunmuş olur[49]
424 -Muhâlea;
kadının, kocasının kendisini boşaması için mal vererek onun karşılığında
kendisini serbest bıraktırması dır.
425 -
Karı-koca muhâlea anlaşması yaparlarsa, kadın bir baîn talâk ile boş olur ve
kocasına da mal vermesi gerekir.
426 - 1)
Geçimsizlik koca tarafından geliyorsa boşama karşılığında kadından bir mal
alması mekruh olur.
2)
Geçimsizlik; sû-i imtizaç, kadından geliyorsa, erkeğin ona vermiş olduğu
mehirden daha fazla bir mal alması mekruhtur. Fakat vermiş olduğu mehirden
fazla bir mal olsa bu yine de kendisine helâl olur.
427 - Bir
erkek karışma muayyen bir mal karşılığında boşar da karısı bunu kabul ederse
baîn talâk ile boşanmış olur ve kadının taahhüt ettiği malı ödemesi gerekir.
428 - Mehir
olmaya elverişli olan her mal muhâlea bedeli olmaya da elverişlidir.
429 -
Muhâleada bedel (domuz, şarap, murdar gitmiş bir hayvan gibi) bâtıl olsa da
yine bir baîn talâk meydana gelir. (Kocanın mal karşılığında boşayıp kadının
bunu kabul etmesi durumundaki) boşama bedeli bâtıl olunca ric'î bir talâk
meydana gelmiş olur.
430 - Kadın
kocasına "Beni elimdeki karşılığında boşa" der ve elinde hiç bir şey
de yoksa kadının birşey vermesi gerekmez. Fakat öğle değil de "Beni
elimdeki mal karşılığında", yahut "evimdeki eşya karşılığında
boşa" der ve elinde nral veya evinde eşya bulunmazsa kocasına nehrinı geri
verir.
431 -Küçük
kız kendisine ait mal karşılığında kocasından boşandı-rümışsa bir şey vermesi
lâzım gelmez. Büyük kız için ise bu onun kabul-
* Hul': Lügâtta
sökmek, çıkarmak ve izâle etmek, gidermek mânalarına gelir. Istılahda hul' ve
muhâlea "Kadın tarafından verilen mal karşılığında nikâh bağını ortadan
kaldırmak"dır. Muhâlea yerine mubaree = (birbirinden beri olmak) tabiri de
kullanılır.
etmesine bağlı olur.
Fakat her iki durumda da baba muhâlea bedelini kendi üzerine almışsa babanın
ödemesi lâzım gelir.
432 - Kadın
kocasına "Beni bin lira ile üç talâk boşa" der, kocası da bir talâk
ile boşarşa, kadın kocasına bin liranın üçde birini ödemekle mükellef tutulur.
Eğer kadın "Beni bin liraya karşılık üç talâk ile boşa" der ve kocası
yine bir talâk ile boşarsa, birşey ödemek lâzım gelmez (SM) ve kadın bir ric'î
talâk ile boşanmış olur[50].
433 - Koca
hanımına: "Kendini bin lira mukabilinde yahut bin lira üzerine üç talâk
boşa" der, kadın da bir talâk ile boşarsa bir şey vâki olmaz. Eğer koca
"Sen boşsun ve bin lira vereceksin" der kadın da kabul ederse bir şey
ödemesi gerekmez (SM).
434 -
Mübaree ve muhâlea, karı-kocanm nikâha bağlı birbirleri üzerindeki bütün
haklarını düşürürler (SM). Hatta cinsî birleşme meydana gelip kadın mehrini
almış olsa, erkek dönüp onu kadından geri isti-yemez.
435 -
Hastanın muhâlea = (mal karşılığında yapmış olduğu boşama) sı üçde bir
üzerinden muteber olur.
436 - Zıhar,
bir erkeğin karısının tamamını veya bedeninin tamamı yerine geçen (baş ve yüz
gibi) bir uzvunu yahut bir uzvun (üçde bir, dörtte bir gibi) muayyen bir
kısmım, kendisine nikâhı ebedî olarak haranı olan bir mahreminin, bakmak helâl
olmıyan uzuvlarından birine benzetmiş olmasıdır.
437 -
Zıharda bulunmanın meydana getirdiği hüküm; cinsî temasın ve cinsî temasa
götüren sebeplerin, zıharm kefFâreti verilinceye kadar haram olmasıdır.
438 -
Keffâret verilmeden önce cinsî temas yapılırsa Allahdan af dilenir. " .
439 -
Keffâreti vacip kılan, avdet etmektir ki, bu da kadın ile cinsî temasa
azmetmektir.
440 - Koca
keffâreti vermeyince kadının kendisini ondan sakındırması ve keffâret
vermesini istemesi gerekir. Hâkim de (kadının hakkını yerine getirmek için)
erkeği keffâret ödemeğe zorlar.
441 -Erkek
karısına "Sen bana annemin benzerisin, yahut annem gibisin" derse
niyetine bakılır. Bu sözü ile onun iyiliğini anlatmak istemişse tasdik edilir.
Zıharı kasdetmişse, zıhar olur.-Boşamayı murad etmişse bir baîn talâk meydana
gelir. Hiç bir niyet taşımamışsa bu sözü ile bir hüküm meydana gelmez.
442 - Birden
fazla karısı bulunan bir erkek ailelerine "Siz bana anamın arkası"
gibisiniz derse her bir karısı için ayrı bir keffâret vermesi gerekir.
443 - Bir
kimse tek bir meclisde veya çeşitli meclislerde birden fazla zıharda
bulunursa, her zıhar için ayrı bir keffâret verir.
444 _ Zıhar
keffâreti; Önce sağlam ve mutlak bir köle azat etmektir. Yeterli olan
böylesidir. Müdebber, ümmü'l-veled, kitabet borcunun bir-kısmını ödemiş bulunan
mükâteb köle, iki eli yahut iki baş parmağı veya iki ayağı kesilimş, iki gözü
kör, sağır, dilsiz, devamlı deli ve bir kısmı azad edilmiş bulunan köleleri
azad etmek yeterli değildir.
445 - Bir
kimse köle olan baba veya oğlunu keffârete niyet ederek satın aliTsa keffâret
için yeterli olur. '
446 - Bir
kimse (zıhar keffâreti olarak) kölesinin yarısını azad etse sonra zıharda
bulunduğu karısı ile cinsî temasda bulunup geri kalan yarısını azad ederse bu
keffâret için ona yeterli olmaz (SM). Eğer her iki azad arasında münasebette
bulunmazsa keffâret olarak yeterli olur.
447 - Köle
zıhar yapınca keffâret olarak oruç tutar.
448 - Azad
edecek köle bulamıyan kimse keffâret için; içinde teşrîk günleri, bayram ve
ramazan bulunmıyan günlerde iki ay birbiri ardınca oruç tutar.
449- îki ay
içinde gece olsun gündüz olsun, özürlü veya özürsüz unutarak veyahut da kasden
karısı ile münasebette bulunan kimse iki aylık oruca yemden başlar (S).
450 - 1)
Oruç tutmaya gücü yetrniyen kimse 60 fakiri doyurur. Sadaka-ı fıtır bahsinde
söylediğimiz üzere, ya 60 fakire yemek verir veyahut da onlara yemeğin
kıymetini öder.
2) Altmış
fakire sabahlı akşamlı iki defa yemek vermek yeterlidir. Her iki yemekte de 60
kişiyi doyuracak kadar yiyecek vermek gerekir.
3) Buğday
ekmeği verilince katık şart değil ise de arpa ekmeği verildiğinde katık vermek
şart olur.
4) Altmış
fakiri bir gün doyurmak yerine fakire 60 gün yemek vermek de caiz olur. Fakat
60 günlük yiyecek bir fakire bir defada verilirse bir gün yerine geçer.
451 -Yemek
verme işi devam ederken cinsî temasda bulunmak yemek vermeğe yeniden başlamayı
gerektirmez.
452 - 1)
Tayin etmeksizin iki köle azad etmek veya dört ay oruç tutmak yahut 120 kişiyi
doyurmak iki keffîaret-i zıhar için yeter.
2) İki
keffâretten dolayı 60 fakire birer sa1 buğday verilse bu ancak bir keffâret
yerine geçer (M).
3) îki
keffâretten dolayı bir köle azad eden ve 60 gün oruç tutan kimse bunları o iki
keffâretten dilediğine tahsis edebilir.